Şeytanın Yaratılış Hikmeti Nedir |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Şeytanın Yaratılış Hikmeti NedirŞeytanın Yaratılış Hikmeti Nedir Hakkında Şeytanın Yaratılış Hikmeti Nedir YARATILIS HIKMETI Alimler, seytanin yaratilmasinda bir takim hikmetlerin bulundugunu söylemislerdir a- Allah, esyayi zitlariyla birlikte yaratmistir ki, biri digerinden ayirt edilebilsin ve aralarindaki fark insanlar tarafindan anlasilabilsin Seytan da yaratiklarin en temiz ve en sereflilerinden biri olan, hak ve hayri tavsiye eden meleklerin varligina mukabil yaratilmistir![]() b- Seytanin yaratilmasindaki bir baska hikmet de, Allah'in üstünlük ifade eden, Kahhàr, Müntekim, Adl, Dàl, Seddü'l ikàb, Seriulhisàb, Hàfid, Rafi, Muizz, Müzill gibi isimlerinin tecelli edecekleri bir varligin gerekli olmasidir Zira bu isimler taalluk edecekleri bir varligi gerektiren kemàl sifatlaridir Sayet ins ve cin melek tabiatinda olsaydi, bu isimlerin eseri ve neticesi ortaya çikamazdi![]() c- Eger seytan yaratilmamis olsaydi, Allah'in afv, magfiret, rahmet, günahlari örtme ve bagislama gibi hususlari ihtiva eden kemal sifatlarinin ve isimlerinin tecelli etmesi mümkün olmazdi Peygamberimiz bunu veciz bir sekilde söyle dile getirmektedir: "Eger sizler günah islemeseydiniz, Allah muhakkak ki sizleri giderirdi de, fertleri günah isleyip, magfiret dileyecek ve Allah'in kendilerine magfiret edecegi bir kavim getirirdi " (Müslim,Tevbe, 2; Tirmizi,![]() ![]() Ahmed b Hanbel) d- Seytan yaratilmamis olsaydi, Allah' ibàdet ve itàattan söz etmek mümkün olmazdi Zira belli fiillerin ibadet, tàat, hayir ve hasen olusu ancak zidlarinin varligi ile bilenebilir ki, insanlara ser ve çirkin fiillerde yol gösteren seytandir |
|
Şeytanın Yaratılış Hikmeti Nedir |
|
|
#2 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Şeytanın Yaratılış Hikmeti NedirŞeytanın Yaratılış Hikmeti Fethullah Gülen 22 05 2006 Şeytan, ya ''Şatana'' ya da, ''Şâte'' fiilinden iştikak etmiş (türemiş) olup, birinciye göre ''uzak olan''; ikinciye göre ise, ''bâtıl olan'' manalarına gelir Salah ve hayırdan uzaklığına ve her zaman haktan yüz çevirmesiyle butlanla içli-dışlı bulunması kasd edilerek ona ''Şeytan'' denilmiştir Şahsına ait yanları itibariyle hiçbir zâtî değer ve kıymeti olmayan bu menhûs ve mel'ûn varlık, neticeye ve Yaratıcısına bakan cihetiyle pek çok hikmete mebni yaratıldığında şüphe yoktur Hiç kuşkusuz, bu hikmetlerden biri, belki de en birincisi, onun cin ve insin terakkî ve tedennîsi adına oynadığı roldür Bir kısım istidat ve kabiliyetler, ona karşı verdikleri mücadele ve mücahededeki muvaffakiyetlerin inkişaf edip cennete ehil hale gelmelerine mukabil Allah'ın kendilerine verdiği istidat ve imkanları kullanamayan bir kısım kimseler de cehenneme yuvarlanmaktadırlar Değer ve kıymet, keyfiyete bağlı olması; kemmiyetin kıymet ve değer ölçüsünde tercih ettirici bir fonksiyon ve tesiri bulunmaması esasına binaen, Cenab-ı Hakk şeytanın varlığına izin vermiştir ![]() ve bu, hiçbir zaman O'nun o engin rahmet ve şefkatine zıt değildir Aksine O'nun rahmet ve merhameti, hikmetine mukarin olarak şeytanın yaratılmasını iktiza etmektedir Zira ancak bu sayededir ki, cin ve insin yaratılışı bir mana derinliğine daha ulaşacak ve âli ruhlar ile sefil ruhlar birbirinden ayrılacaktır Ayrıca cennet ve cehennemin varlığının bir hikmeti ve hatta bir illeti olan iradî ve ihtiyarî amel ve fiiller de ancak bu sayede bir değer kazanacaktır Şeytanın yaratılışı cebrî olmasına karşılık, şeytanın şeytanlaşması kendi irade ve hatasıyla olmuştur Zira Allah'ın secde emrini dinlemeyip isyan etmiş, daha sonra da bu temerrüdünü hep sürdürmüştür Şeytan, mantıksızlık mantığı diyebileceğimiz bir mugâlata ile Cenab-ı Hakk'ın ''Sana emrettiğim halde, seni secdeden alıkoyan nedir?'' sualini: ''Ben ondan hayırlıyım Beni ateşten, onu çamurdan yarattın '' (A'raf, 7/12) küstahlığı ile cevaplandırmıştır Esasen bu cevabî ifadede, doğru ile yanlışı yanyana getirip onlardan bir hüküm çıkarmaya kalkışmak gibi aldanmışlık vardır ki o büyük fiyaskosu işte bu mugâlatada saklıdır İlim ile cehaleti, yalan ile doğruyu, hayır ile şerri, kibir ile tevazuyu, aldatma ile aldanmayı birbirine karıştırıp, hayırlı olmayı hayra mâni bir husus gibi gösterme gayret ve cehdi böyle bir haktan uzaklaşma ve gidip bâtıla saplanmadan başka ne ile izah edilebilir ki! ![]() Zaten onun her sözünde mutlaka bir şeytanlık nümâyandır Şeytan, melekler arasında nasıl bulunabildi? İhtimal, şeytan, secde ile emrolununcaya kadar, Cenab-ı Hakk ona, onun hissiyatına dokunacak hiçbir teklifte bulunmamış ve adeta hadiseler bir istidraç olarak hep onun arzu ve isteklerine muvafık cereyan etmiş, dolayısıyla da o, melekler arasında uzun zaman kalabilmişti Daha doğrusu, onun melekler arasında bulunması, kendi irade ve ihtiyarıyla yaptığı bir mücadele ve mücahede neticesinde değildi Bu durum kendisi için test sayılabilecek herhangi bir imtihan ve teklifle karşılaşmaması sayesinde gerçekleşmişti Hal böyle olunca, şeytanın daha evvel melekler arasında bulunması katiyyen -muvakkaten dahi olsa- onun değer ve faziletine delil sayılamaz Ne var ki o, Hz Adem (as) ile imtihan olduktan sonradır ki, hakiki hüviyetiyle ortaya çıkıvermiştir Daha önceki vakıalar kendi arzu ve hevesine muvafık olması sebebiyle, onun, o güne kadar itaat etmekte olduğu Cenab-ı Hakk mıdır, yoksa yine kendi nefsi midir, aslında bu da belli değildir Fakat ilk imtihanda gösterdiği bu tuğyan, onun daha evvel de nefsinin kulu ve zebunu olduğunun önemli bir göstergesidir Şeytan secde etmiş olsaydı yine şeytan mı olacaktı? Kader'e ait ince bir sırrı içine alan bu suale kısaca şöyle bir cevap vermek mümkündür: Kader, sebep ile neticeye aynı noktadan bakar Sebebin olmamasını kabul etmek, kaderin taalluk etmemesini kabul etmekle aynı manaya gelir Dolayısıyla biz, Ehl-i sünnet düşüncesiyle, ''Neticeyi ancak Cenab-ı Hakk bilir '' der, gerisine karışmayız Cenab-ı Hakk, melekler içinde bulunurken de İblis'in şeytan olacağını biliyordu Ancak, onu şeytanlaştıran, Cenab-ı Hakk'ın bilmesi değil, kendi irade ve ihtiyarıyla yapacağı fiileri seçmesiydi Zira "ilim maluma tabidir; malum ilme tabi değildir" kaderle alakalı önemli bir düsturdur![]() |
|
|
|