08-01-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Bahçesaray-Kırım /Ukrayna
Bahçesaray-Kırım /Ukrayna
Kırım Hanlığı'nın tarihi başkenti Kırım Tatarcasında Bağçasaray olarak adlandırılır Kırım'da Kırım Tatar-Türk kültürünün ayakta kalabilmiş şaheserlerinden Hansaray buradadır Bahçesaray Kırım'ın en önemli kültürel turizm merkezidir

Günümüzde Bahçesaray
Bahçesaray’ın günümüzde nüfusu 30 000 civarındadır Kırım Tatarlarının 1989’dan itibaren kitleler halinde yeniden vatanlarına dönmesi sürecinde Bahçesaray’a da önemli ölçüde Kırım Tatarı yerleşmiştir Ekonomisi tarımsal üretime ve bağlı yan sanayiine dayalıdır Ayrıca turizm sektörü de gelişmiştir Özellikle yaz aylarında Bahçesaray’a çevresindeki pek çok tarihi eserden dolayı binlerce turist gelmektedir Hristiyan Ukrayna'dan farklı olarak Bahçesaray müslüman doğu kimliği ve mimarisi ile tamamen farklı bir görünüm sergilemektedir

Tarihi ve Mimari Eserleri ile Doğal Güzellikleri
Hansaray, 16 - 18 yy
Hansaray şüphesiz Bahçesaray’ın en meşhur yeridir Kırım hanlarının sarayı Hansaray, Topkapı sarayının küçük ama zarif bir benzeri gibidir Tatar Elhamrası da denilen Hansaray, içinde barındırdığı birbirinden kıymetli sanat eserleriyle ve hikayeleriyle ziyaretçilerini derinden etkiler Vaktiyle atlı süvarilerin volta attığı sarayın avlusunda, artık sarayı gezebilmek için sırasını bekleyen kalabalık turist grupları beklemektedir Sarayı rehberiniz eşliğinde gezmeye başladığınızda her köşede size anlatılacak ayrı bir tarihin ve hikayenin olduğunu göreceksiniz Gözyaşı çeşmesinde mermere işlenen bir sevdayı, Puşkin’in Bahçasaray Çeşmesi şiirinin mısralarında ise, bu büyük aşkın ölümsüz izlerini bulursunuz Demirkapı size Kırım Hanlığı’nın haşmet ve gücü hakkında ipuçları verecektir Altın Çeşme, geçmişteki zenginliğinden izlerini taşırken, Altın Oda’da azamet ve ihtişamı, Harem’de geçmişin gizemlerini derinden derine teneffüs edersiniz aslında İki minareli Hancamii ise estetiğin semaya açılan zarif elleridir
Tahtalı Camii, 1707
Hansaray’dan Gaspıralı Müzesi ve Zincirli Medrese’ye doğru gidildiğinde yolun hemen sağ tarafında yer alan şirin bir camidir 1707 yılında Selim Giray Han tarafından yaptırılmıştır Komünizm döneminden hiç olmazsa yıkılmadan günümüze ulaşabilen ender yapılardandır Cami 16 köşeli minaresi ile meşhurdur
Mustafa Camii
Bahçesaray’ın ara sokaklarındaki minaresi yarıdan yıkılmış vaziyetteki cami uzun yıllar depo olarak kullanıldıktan sonra 2003 yılında geri alınmış ve restore edilerek ibadete açılmıştır
İsmihan Camii
Mustafa Camii’nin bulunduğu sokağın devamındaki cami ise, Mustafa Camii kadar şanslı değil, sadece dış duvarları ayakta kalan caminin içi harap durumdadır ve de mahalleli fanatikler tarafından ısrarla çöp dökme yeri olarak kullanılmaktadır

Sviato Uspensky (Dormition / Saint Assumption) mağara manastırı
Çufutkale’nin eteklerinde kaleye çıkış yolu üzerinde yer alan bir diğer önemli yapıdır Hansaray'ın biraz aşağısındaki kompleks içinde sarp kayalıklar içinde Rumlar tarafından vadinin kireçtaşı duvarları oyularak inşa edilmiş 8 yüzyıldan kalma bir Ortodoks manastırı dır 15 yy’da yapıldığı da söylenir Vaktiyle Trabzon’daki Sümela Manastırı’na bağlı olarak faaliyet gösteren bu manastıra özellikle 2000 senesinden beri Rusya tarafından milyonlarca dolarlık yardım yapılmış, manastır restore edilerek çevresi de düzenlenmiştir Ruslar Kırım’daki kendileri tarafından yapılmayan bu tip tarihi yapıları büyük paralar harcayarak restore ettirmekte ve bu dini yapıların Ruslara ait olduğunun propagandasını yapmaktadırlar
Söylenenlere göre; bu kayalıklarda dolaşan bir çoban mucizevi bir şekilde kayalıkların tepesinde mum ışığında aydınlanan Meryem Ana ikonu ’nu görür O zamanın yerel prensi bu ikonu sarayına getirtmeyi emreder Yalnız ertesi sabah uyandığında bu ikonun tekrar eski yerine döndüğünü görür Daha sonra birkaç defa daha ikonu götürme girişimi yapıldıysa da sonuç hep aynı çıkmıştır İnsanlar bu şekilde bu ikonun göründüğü yerde kalmasının en mantıklı yol olduğu sonucuna varmışlardır Bunun sonucunda kayalıkların 20 metre yukarısına bir mağara içine küçük bir şapel (küçük kilise) işa etmişlerdir İkon şapel içine yerleştirilmiştir 15 yy’dan beri buranın dini bir önemi vardır
Manastırın kuruluşu ile ilgili bir başka hikaye de şu şekildedir; Yöredeki sığırları ve insanları avlayan büyük bir yılan veya ejderha vadide görülür Yörede yaşayan Hristiyan Yunan ve Cenevizliler Meryem Ana’ya kendilerini bu canavardan kurtarmaları için dua ederler Bir gece buradaki kayalıklarda bir mumun yandığını görürler Oraya dikkatlice baktıklarında mumun yandığı yere doğru basamakların çıktığını görürler Mum ışığında Meryem Ana’nın tasvirini ve yanında da canavarn ölmüş halini görürler İnsanlar canavarı birçok parçaya bölüp, onu yakarlar O günden sonra bölge kutsal bir mabet olur
Vadiye önceleri Yunanlılar sonra da Cenevizliler yerleşmiştir Bölgede 6 yy’dan kalma Hristiyan mezarları vardır Manastır Tatar hakimiyetindeyken de işlevini sürdürmüştür Tatarların zamanında Çufutkale’de tutulan bazı Rus mahkumların burada hizmet vermesi sağlanmıştır Ayrıca Rus elçilerinin burayı ziyaret etmelerine de izin verilmiştir Sovyet döneminde az işlev görmüştür 1917 devriminden 7 yıl sonra hükümet tarafından kapatılmıştır 1990’ların başında keşişler manastıra geri dönmeye başlamışlar ve ciddi bir restorasyona girişmişlerdir Solmuş, havayla temastan dolayı zarar görmüş 19 yy’da boyanmış orjinal ikonlar restore edilmeye çalışılmaktadır Manastırın girişinde dış tarafta Aziz George duvar boyamaları vardır Buradaki Fatih St George kalkanı 15 yy’dan beri Moskova kentinin kalkanı ve Rusya İmparatorluğu’nun başkent hanedanlık armasının sembolüdür
Bahçesaray yakınlarındaki bu yüksek kayalıklar rüzgar ve yağmur gibi doğal nedenlerden dolayı sürekli aşınmaktadır Bunun sonucunda oluşan mağaralar hayvanlar ve insanlar için doğal bir sığınak görevi görürler
Gazi Mansur Türbesi
Çufutkale’nin eteklerinde kaleye çıkış yolu üzerindedir Gazi Mansur hazretlerinin şehadeti destansı bir hikaye ile anlatılmaktadır “Ruslarla yapılan savaşta kafası kopan Gazi Mansur isimli kahraman başını Ruslara bırakmamak için koltuğunun altında kilometrelerce ilerideki Bahçesaray’a ulaşıp, Çufutkale yolundaki mescide gelmiş ve burada ruhunu teslim etmiş Akabinde de hemen oracığa defnedilmiştir Patikanın 20 metre kadar aşağısında yer alan türbe ve mescid Ruslar tarafından tahrip edildiği için geriye pek fazla bir şey kalmamıştır
kaynak :vatan kırım
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|