Prof. Dr. Sinsi
|
Cinlerde Bilim Ve Teknolojiye İlgi Duyar Mı?
Cinlerde Bilim ve Teknolojiye İlgi Duyar Mı?
Hakkında Cinlerde Bilim ve Teknolojiye İlgi Duyar Mı?
Soru
cinlerde bilim ve teknolojiye ilgi duyarmı?gök yüzünde ufo diye tanımladıklarımız aslinda cinlerin aracı olamazmı?
Insan, gücünün yetmedigi konulara pek merakli oluyor Binlerce yil boyunca üzerinde yasadigimiz dünyanin ne kadar büyük oldugunu, sonuna kadar gitsek ne olacagini merak ettik O zamanlar yapabildigimiz en hizli tasit yelkenli gemiydi Bu gemilerin getirdigi sinirlamalari sonuna kadar zorlayip, biraz da cesaret takviyesiyle, insanlik—yukarilara çikip fotografini çekmeden—dünyanin yuvarlak oldugunu anlayabildi O zamanlarin uzaylilari yeni ayak basilan karalardaki yerli insan ve hayvanlardi Ayni dünyada yasiyor olsak bile, her yeni kültür ve kabile farkli araçlar ve diller gelistirmislerdi Meselâ, aerodinamik özelliklerin ve yerçekiminin ayni oldugu bir dünyada Asyalilar av için ok ve yay kullanirken Avustralyalilar bumerang adi verilen bir araç icad etmislerdi Dünyanin degisik yerlerinde yasanilan hayatin tarzindaki bunun gibi pek çok farklilik bize gösterdi ki, insan akli ve hayali için sinir yoktur
Iste bu sinirsiz hayallerimiz her çagda baska meraklar uyandirmakta bizde Simdilerde bilim dünyasinin hayalleri, Dünya disi akilli hayat arayisinda odaklamis durumda Bir gün birileri çikip da baska bir gezegendeki canlilarla iletisim kurdugunu söylerse, gerçekten bu haber dünyanin bugüne kadar karsilastigi en önemli haberlerden biri olacaktir
Dünyadaki insanlar bu konuda ikiye ayrilmis durumda Kimisi Dünya disi akilli yaratiklar olsa bile uzakliklar yüzünden bunlarla iletisim kurulamayacagini söylerken, kimisi de bunun mümkün olacagini söylüyorlar Hatta bu tip canlilarin dünyayi sürekli ziyaret ettigi gibi bir tartisma konusu bile var UFO meselesi yillardir insanlarin aklini kurcalar durur Bunun ne kadar mümkün oldugunu görmek için bizi muhtemel uzaylilarla ayiran duvarlari görelim ve verileri ortaya döküp birlikte inceleyelim
Bu konu, yani UFO ve Dünya disi akilli hayat konusu oldukça genistir; ama sinirlayici faktörleri bakimindan incelenmesi gerekir Mesele sosyal ve fiziksel sekilde incelendiginde hemen herkesin anlayacagi boyuta indirgenebilir Isin basinda UFO kelimesinin sanildiginin aksine uzay gemisi degil, “Tanimlanamayan Uçan Cisim” anl----- geldigini söyleyelim Zira bu kelime Ingilizce’de (Unidentified Flying Object) cümlesinin bas harflerinden türetilmistir Yani bu tanima uçus halindeki, belki çok kisa bir süre gözüktügü ve belki de uzaktan görüldügü için ne oldugu anlasilamayan hersey girer Küçük bir çocugun elinden kaçirdigi bir balon bile, eger gören kisiler uzaktan ne oldugunu anlamazlarsa, UFO sinifina girer; çünkü uçtugu halde görenler ne oldugunu tesbit edememislerdir
Iddia konusu ziyaretlerin fiziksel boyutlarina bakacak olursak, karsimiza bir kisim asilmasi zor engeller çikar Normal sartlarda bizi ziyaret edebilecek uzayli dostlarimizin kendi galaksimiz içinden olduklarini ve bize nisbeten yakin konumda bulunduklarini düsünmek zorundayiz Kendi Günes sistemimizde Dünya haricinde içinde akilli hayat barindiran baska bir gezegen bulunmadigina göre, en yakin yildizlardan ise baslamak makul olacaktir
Su ana kadar Günes haricinde bir yildiz etrafinda dolanan baska bir gezegeni bile görsel olarak tesbit edebilmis degiliz Bazi çekim etkilerinin yildizda yaptigi ufak titresimler neticesinde sadece etrafinda gezegen oldugundan süphelenebiliyoruz, o kadar Teleskop ya da baska bir araçla baska bir yildizin etrafindaki bir gezegeni görmemiz su anda mümkün degildir, çünkü bu aynen simdi verecegim örnek gibidir:
Çok uzaklardaki bir arabanin farlari bize döndürüldügünde parlak far isigini görebilmemize ragmen farin yaninda gezinen bir atesböcegini göremeyiz Hem atesböceginin isigi uzaklara ulasacak kadar güçlü degildir, hem de arabanin farlari onu kaybedecek kadar parlaktir Bir gezegenin yansittigi isik, çevresinde bulundugu yildizin yaninda, örnekteki farin yanindaki atesböceginden bile düsüktür Yani, degil baska bir yildizin çevresindeki bir gezegenin hayata müsait olup olmadigini, orada bir gezegen oldugunu bile tesbit etmek su anda imkânsizdir Sözkonusu uzaylilarin bunu asacak bir teknolojileri oldugunu varsayarsak, gördükleri bir gezegendekileri ziyaret için baska verilere sahip olmalari lazimdir—meselâ orada akilli hayat olup olmadigi gibi Bunu tesbit etmeleri için bizim burada oldugumuzu belirleyebilecekleri tek veri, yaptigimiz televizyon ve radyo benzeri yayinlardir Radyonun icad edilmesi henüz çok yenidir Dünya üzerindeki ilk radyo yayinlari su anda en fazla 80 isikyillik bir mesafeye ulasmistir Yani, daha uzaktaki kimse bizim burada oldugumuzun farkinda olamaz
Bizim burada oldugumuzu uzaya kaçan radyo sinyallerinden anlamaktan baska bir yol olmadigi konusunda tüm bilim dünyasi hemfikirdir Bu durumda muhtemel ziyaretçilerimizi 80 isikyilindan daha uzak mesafeden bekleyemeyiz Hatta bu mesafe bile onlarin ilk radyo sinyallerini alip o anda yola çikip 1 saniyede buraya gelmeleri ve bugünlerde dünyaya varmalari halinde geçerlidir Sahip olduklari düsünülen gemilerin isik hizinda hareket ettigi kabul edilse bile, buraya gelmeleri 80 yil civarinda süreceginden, asil mesafeyi 40 isik yilina çekmek durumundayiz (Ziyaretçilerin 40 isikyili mesafede oldugunu, 40 yilda bizi duyup 40 yil da seyahat ettiklerini kabul etmemiz gerekiyor!) Ayrica ilk ve en yogun UFO gözlemlerinin 1950’li yillarda oldugu düsünülürse, bu yillarda ilk radyo sinyallerinin henüz 30 yillik olmasi sebebi ile, mesafe daha da azalacaktir Böylece radyo dalgalarinin henüz 30 yillik mesafeye ulastigi bu yillarda 40 da degil 15 isikyili mesafe içindeki yildizlarin bir incelemesini yapmak uzayli ziyaretçilerimiz ile ilgili iddialari arastirmak için yeterli olacaktir
Daha eski zamanlardaki meselâ eski Misir, Kamboçya-Anchor ve Meksika medeniyetlerindeki muhtesem eserlerin ve gökyüzü hesaplarinin uzaylilar tarafindan ögretildigi veya yapildigi iddialari ise, o zamanlar disariya herhangi bir yayin yapilmamis olmasi nedeniyle imkânsizdir Çünkü o zamanlar ögretmeye gelen bu uzaylilari buraya çekecek hiçbir isaret yoktu
15 isikyili mesafedeki duruma dönecek olursak, dünyanin 15 isikyili yariçapindaki küresel uzakliklarinda yaklasik 50 yildiz bulunur Bunlarin en yakini olan Proxima Centauri yaklasik 4,3 isikyili mesafededir Dünyada su anki en hizli yolcu uçagi olan Concorde bu mesafeyi 2 454 337 (iki milyon dörtyüzellidört bin üçyüzotuzyedi) yilda alabilir Uzay mekigi ise buraya ulasmak için en az 175 000 (yüzyetmisbes bin) yil son hizla seyahat etmek zorundadir Uzaylilarin çok hizli (isik hizi civarinda) gemileri oldugunu varsayarak bu zorlugu bertaraf edelim ve konunun diger yönlerine bakalim Bahsedilen 15 isikyili mesafedeki 50 kadar yildizin hayat barindiran gezegen sistemlerine sahip olma ihtimallerini azaltan pek çok engel vardir Herhangi bir yildizin hayata müsait bir ortam saglayabilmesi için belli bazi özelliklerinin olmasi gerekir Bunu görmek için yildiz siniflandirma sistemine göz atmakta fayda var
Yildizlar kendi içlerinde 7 sinifta incelenir Her yildiz büyüklük ve parlakligina göre büyükten küçüge (O,B,A,F,G,K,M) siniflarindan birine girer Örnegin Günes G sinifindan bir yildizdir Yani, ortalamanin altinda sari-beyaz küçük bir yildiz Ayrica her sinif kendi içinde 10 alt gruba ve 8 parlaklik grubuna ayrilir Meselâ, yine Günesi ele alacak olursak, onun G2V seklinde siniflandirildigini, yani G sinifindan bir sari cüce oldugunu anlariz
Çok büyük yildizlar (özellikle O, B, A ve büyük ölçüde F sinifi) yakitlarini çok hizli tüketip bitirerek öldükleri için çok az bulunurlar ve kisa ömürleri ve kararsiz yapilariyla hayati beslemeye uygun degillerdir En küçük ve sönük yildizlar (M sinifi ve K sinifinin küçükleri) ise yine hayat ve gezegen sistemi barindirmak adina yetersiz kalirlar Bu durumda yakinimizda bulunan G ve bir ölçüde K sinifi yildizlara bakmamiz gerekir 15 isikyili ve daha yakin mesafede bu gruba giren 3 adet yildiz bulunmaktadir Bunlar 4,3 isikyili mesafedeki Centauri sistemindeki iki yildiz ve 10 isikyili uzaktaki Epsilon Eridani adli yildizlardir Alpha Centauri sistemindeki iki yildiz bir üçüncü ile birlikte birbirinin etrafinda dolanan ve sistemleri paylasan üçlü bir yildiz sistemi olusturduklarindan, kütleçekim dengesizlikleri sebebiyle, onlarin bizimki gibi kararli bir gezegen sistemine sahip olamayacaklari hesaplanmistir Bu yüzden Günesin hemen hemen aynisi olan Alpha Centauri A adli yildizi ve komsusunu elemek durumunda kaliyoruz Geriye bir tek Epsilon Eridani kaliyor Bu yildiz ise 500 milyon yil civarindaki yasi ile oldukça genç bir yildizdir ve etrafinda oturmus bir gezegen sistemi olusabilmesi için henüz çok zamana ihtiyaç vardir
Görüldügü gibi, teknolojik imkânlari en sonuna kadar elde etmis olsalar bile yakin bölgemizde—en azindan bizden haberdar olunabilecek kadar yakin bölgemizde—hayat barindirabilecek gezegen sistemleri bulunmamaktadir Daha uzaklara bakmanin da fazla bir mânâsi yoktur, çünkü kâinatta denizlerdeki kum tanelerinden fazla yildiz ve gezegenin içinde, bizim burada oldugumuzu bilmeden gelip tesadüfen bulacak canlilara inanmak oldukça zor
Simdi, uzaylilarin var oldugunu kabul ederek, dünyamizi ziyaret etmis ya da etmemis olmalari konusunu sosyal yönden ele alalim ve bunun, bizi ayiran isikyili duvarlari da dahil, bütün fiziksel engellere ragmen gerçekten oldugunu varsayalim Ilk UFO’larin görülmesinin üstünden neredeyse 50 yil geçmistir Bu tür binlerce gözlemin en azindan birinin gerçek uzayli ziyareti oldugunu düsündügümüzde aklimiza bir soru geliyor Bu uzaylilara ait uzay gemisi ve benzeri teknoloji bizde olsa ve biz onlarca isik yili mesafeyi katedip onlarin gezegenlerine gitsek, elimizdeki bu harikulade teçhizat ve yüksek ilmimizle o canlilarla resmî iletisim kurar miydik, kurmaz miydik? En azindan, “Biz geldik, surada yasiyoruz” demez miydik? Ben bu soruya “Yok, biz bu mesafeleri gidip de bir sehrin semalarinda birkaç saniye gözüküp sonra geri dönerdik” diyecek bir kisi olacagini zannetmiyorum Uzayli ziyaretini ciddiye alan kisilerin baska gezegenleri ziyaret için uzay gemisi yapip yola çikan uzaylilarin buralara kadar gelip de bir merhaba demeden geri dönmelerine inanmalari çok ilginçtir
Bu konuda bizi korkutmak istemedikleri ya da biraz daha gelismemizi bekledikleri gibi iddialari da ben sahsen biraz sasirtici buluyorum Uzayli ziyareti iddiasina, tüm imkânsiz görünümüne ragmen, genelde yapildigi sekilde materyalist felsefe ve tesadüfçülüge malzeme yapilmadigi sürece, bir fikir, bir düsünce gözüyle bakip saygi duyuyorum Bana sorarsaniz, aradigimiz sey bizden farkli hayat sekilleri ve farkli canlilar ise eger, onu çok uzaklarda degil, geçemedigimiz boyutlarda, belki kendi kalbimizden daha yakinda aramaliyiz Bizi sasirtan inanilmasi güç görünen görüntüler ve hikâyeler ile ilgili açiklamalar, kâinatin tüm sirlarinin yazili oldugu Kitabimizda var Bütün bunlar ile ilgili gerçekleri veya baska akilli canlilari mi ariyoruz; iste size adres:
Cin Sûresi, âyet-8-9:
(Cinler, dediler ki): “Biz göge dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk Dogrusu biz gögün bazi mevkilerinde dinlemek için otururduk Fakat simdi her kim dinleyecek olursa kendisini gözetleyen parlak bir alev buluyor ”
Mehmet Akyürek Zafer Dergisi
Selam ve dua ile  
|