Prof. Dr. Sinsi
|
Haram Lokma Ve Bankada Çalışmak
Haram Lokma ve Bankada Çalışmak
Hakkında Haram Lokma ve Bankada Çalışmak
Soru
BEN BUNDAN 3 ONCECINE KADAR BIR BANKADA CALISTIM BANKADAN ALDIGIM MAASIN HARAM OLDUGUNU SOYLUYORLAR COCUGUMU HARAM LOKMA ILE MI BESLEMIS OLDUM? ÇOCUGUMUN BUNDAN ZARAR GORMEMESI IÇIN NE YAPMALIYIM?
Ilk günlerinden bu yana Islâmin mücadele ettigi,kökünü kazimaya çalistigi kötü aliskanliklardan ve musibetlerden ikisi içki ve fuhus ise, öbürü de hiç süphesiz faizdir Bunlar Cahiliye Araplari ile bütünlesmis, hayatlarindan birer parça olmus, kan ve damarlarina islemisti Islâmiyet kisa zamanda bunu ortadan kaldirdi Nitekim asirlar boyunca Islâm ülke ve cemiyetlerinde faizin esamesi okunmazdi Ne zaman ki cahiliye inanç ve âdetleri yeniden hortlamaya yüz tuttu; beraberinde de bütün unsurlarini toplayip geldi Içki, fuhus, kumar, müstehcenlik ve faiz bu belâlardan bazilaridir
Meselâ hersey Avrupa'dan ithal edilirken, iktisadî hayat da büyük ölçüde faiz sistemine göre ayarlandi Böylece, nihayet bugün her köse basinda pitirak gibi faiz kuruluslari bitmeye basladi Orada çalisanlar da yurt disindan getirilemeyecegine göre, ülkemiz insaninin çalistirilmasi gerekti Sonunda müdüründen memuruna, isçisinden temizlikçisine kadar bütün kadrolar dolduruldu
Faizle is yapan tesekküllerde çalisanlarin durumunu iki sekilde mütalâa etmek mümkündür Birincisi, o müessesenin faizle is yaptigini, çalismanin mes'uliyet getirecegini bildigi halde imkânlarinin cazibesine kapilarak girenler; ikincisi ise, vaktiyle girmis, fakat o zamanlar haramlik ve helâllik cihetine pek dikkat etmemis, hattâ bunun bir mahzur teskil edecegini bile düsünmemis olanlar
Su husus bilinen bir gerçektir: Islâmiyet faizi tamamiyla yasaklamis, onunla hep mücadele etmis, faize gidecek yollari kapatacak çesitli yardimlasma müesseseleri kurmus; cemiyetin rahat ve huzurunu faiz belâsinin kaldirilmasinda görmüstür Böyle oldugu halde, yüce dinimiz en küçük tasarruflarina varincaya kadar bütün ticarî ve sinaî muamelelere faizi bulastirmaya çalisan, her firsatta milleti faize tesvik eden, insanlardaki yardimlasma duygusunu sarsan, borç alip verme gibi is dünyasini rahatlatan bir âdeti kaldiran faize dayali müesseseleri tasvip eder mi? Etmeyecegi süphe götürmez bir gerçektir
Bediüzzaman'in ifadesiyle «Ribanin (faizin) kap ve kapilari olan bankalarin nef'i (faydasi) beserin fenasi olan gâvurlara ve onlarin en zalimlerine ve bunlarin en sefihlerinedir, âlem-i Islama zarar-i mutlaktir » (1)
Faizle ve faizli islemlerle mesgul olmak hem âyetlerde, hem de hadislerde yasaklanmis, haram kilinmistir Âyetin meali söyledir:
«Faiz yiyenler kendilerini seytan çarpmis birer mecnundan baska bir halde kabirlerinden kalkmazlar Böyle olmasi da onlarin, 'Alim satim da ancak faiz gibidir' demelerindendir Halbuki Allah alisverisi helâl, faizi haram kilmistir » (2)
Faiz kanaliyla harama bulasan kimseler hadis-i serifte söyle tasnif edilmektedir:
«Faizi yiyen, yediren, sahitlik ve kâtipligini yapan, Allah'in rahmetinden uzak kalmistir » (3)
Âyet-i kerimede mutlak olarak sadece faiz yiyenler zikredilirken, hadis-i serifte yiyen, yediren, sahitlik ve kâtipligini yapan pes pese siralanmis ve «Allah'in rahmetinden uzak olma» cihetinde birlikte ve toptan ifade edilmistir
Durum böyle iken, faiz kuruluslarinda çalisanlar her ne kadar dogrudan faiz yemiyor ve yedirmiyorlarsa da; muamelesini görmekte, hesap ve yazismalarini yapmakta, idarî islerini yürütmektedirler Gerek memur olsun, gerekse müdür olsun; hadiste geçen «kâtip» mefhumunun içine girmis olmaktadir
Iste bu hususlari bilen bir insanin bilerek bu nevi müesseselere girmesi, tavsiye edilecek bir sey degildir «Baska bir is bulamadim», «Zaruret icabi girmem gerekiyor» gibi bahaneleri, kisiyi hakli çikaracak, üzerindeki mes'uliyeti giderecek gerekçeler olarak görmek mümkün degildir Çünkü helâl ve mesru daire insanin ihtiyacina kâfi gelecek kadar genistir Belki mesru dairede buldugu ve çalistigi isin ücreti digerine nisbetle bir miktar az olabilir, ama hiç olmazsa saibeli bir para olmaz Üstelik böyle faiz esasina dayali bir kurulusta çalismayi bir zaruret olarak kabul etmek de oldukça güçtür
«Diger memurluklarda ve kamu iktisadî tesekküllerinde çalismakla bir faiz müessesinde çalismak arasinda ne fark var? Çünkü, memura verilen maasa da büyük ölçüde faiz karismaktadir" gibi sözlere gelince: Evvelâ, memurlarin hepsi veya resmî olan diger isyerlerinde çalisanlarin tamami faizli muamelenin muhasebesini yapiyor degildir Yani, memur veya isçi bizzat faizle ugrasmamaktadir Halbuki faize dayali isyerlerinde çalisanlarin bütün mesaisini faiz hesaplan, akitleri ve muamemeleri almaktadir
Diger taraftan, devletin geliri sadece faiz yoluyla birikmemektedir Büyük ekseriyeti halktan alman vergiler ve benzeri yollardan saglanmaktadir Memur da maasini alirken oradan gelen paralari niyet ederek kabul eder Hattâ kazancini kumar, içki alisverisi ve benzeri helâl olmayan bir yoldan temin eden bir insanin, meselâ insaat gibi mesru sayilan bir isinde çalisildigi zaman, isçinin almis oldugu ücret mesru ve helâldir Yine alacakli bir Müslümanin, borçlu bir gayrimüslimin saraptan elde ettigi paradan borcunu almasi caizdir (4) Her ne kadar bu paranin asli dinen haram sayilan bir yoldan elde edilmisse de, alacakli için durum farklidir Çünkü o, borçludan hakkini almaktadir Bu paranin haram yoldan kazanilmasinda alacaklinin bir mes'uliyeti yoktur Mes'uliyetin tamami borçlu olana aittir Memurun da durumu bundan farkli olmasa gerektir Çünkü memur mesru olan bir is yapmakta, yaptigi isten dolayi bir miktar hak elde etmektedir Bunu da devlet karsilamaktadir Bunun için faizli is yerlerinde çalisan kimseler kendilerini devlet memuru ile kiyaslayamazlar
Faiz esasina dayali is yapan müesseselere girip de meselenin haramlik - helâllik cihetini daha sonraki zamanlarda arastirma yoluna girmis olanlar, geçimlerini temin edecekleri baska bir is bulduklari takdirde, orada kalmalari ve devam etmeleri tavsiye edilmez Helâl dairede bir is bulma gayret ve azmi içinde bulunmalari gerekir
Bu arada, manevî ve Islâmî hizmetlerini, vazifelerini daha iyi yaparak sevap cihetini takviye etmeye çalismalidir Çünkü iyi ameller kötülük ve günahlari giderir, temizler
Sunu da belirtmek gerekir ki, haramla mesgul olan is yerlerinin ayrica helâl sayilan is sahalari da varsa ve mesru isler de isletip ondan kazaniyorlarsa bütün gelirlerinin haram olduguna hükmedilemedigi için durum biraz daha hafiflesir Veyahut bu is yerlerinin yol yapmak, su getirmek, elektrik ihaleleri yapip faydali is sahalarinda çalismak da bizzat haramda çalismak sayilmaz
Anne babanin haram kazancindan dolayi çocuklar sorumlu olmazlar Bunun için tevbe etmek, bundan sonra haram kazanca girmemek ve bol bol hayirda bulunmak gerekir
1 Mektubat, s 450
2 Bakara Sûresi, 275
3 Müslim, Müsakat, 105
4 Dürer, l 318
BABANIN HARAM KAZANCINDAN HANIMI VE ÇOCUKLARI YIYEBILIR MI?
Annenin ve çocuklarin geçimi, nafakasi babanin üzerinedir Bu, onun tabiî bir vazifesi oldugu gibi, ayni zamanda dinî bir yükümlülük olarak Cenab-i Hak tarafindan omuzuna yüklenmistir Bakara Sûresinin 23 âyet-i kerimesinde söyle buyurulur:
“Annelerin yiyecek ve giyecegi, gücünün yettigi ölçüde çocugun babasina aittir ”
Müfessir Imam-i Kurtubî, zayifligindan ve güçsüzlügünden dolayi çocugun nafakasinin babanin üzerine bir vecibe olduguna bu âyeti delil olarak gösterir 1
Yani, çocuk kendi geçimini temin edecek yasa gelinceye kadar babanin onun ihtiyaçlarini karsilamasi gerekir Baba olarak bu is onun zaten fitrî bir vazifesidir
Bazi âyet ve hadis-i seriflerde babanin bu vazifeyi yaparken mesru ve helâl dairede kalmasi emredilmektedir Yani aile reisi olan veli, basta kendisi olmak üzere haniminin, çocuklarinin ve nafakalari üzerine olan —babasi ve annesi gibi— kimselerin nafakalarini helâl yoldan kazandigi para ile karsilamak durumundadir
Helâl kazançla yetinmeyip, geçim derdini bahane ederek, iman zayifligindan dolayi harama tesebbüs eden, hattâ daha da umursamaz bir tavra girerek, kazancinin tamamini haram yoldan karsilayan kimse, basta kendisi olmak üzere, ayni kazançtan yedirdigi aile fertlerinin bütün mes’uliyet ve günahini üzerine almis olur
Çünkü bakmakla mükellef oldugu fertlerin bu meselede bir mes’uliyet ve suçu yoktur Dolayisiyla, onlar mecbur kaldiklari için haram kazançtan yemektedirler Bu sebepten, günaha girmis olmazlar
Ibni Âbidin merhum bu hususta söyle bir kayda yer verir:
“Kocasinin, aslen mesru olmayan bir yoldan temin ederek geçirmis oldugu bir yiyecegi yemesinde, bir elbiseyi giymesinde hanim için bir günah yoktur Günah, kocanin kendisinedir Yalniz, kocasi tarafindan kendisine verilen nafaka bizzat gasedilmis birsey ise, kadinin ondan yemesi caiz olmaz ”2
Çocuklarin durumu da bundan farkli degildir Çünkü hanimin nafakasi nasil kocasinin üzerine ise, çocuklarin geçimi de babaya âittir Çocuklar da babalarinin kendilerine haramdan getirmis oldugu nafakadan faydalanmak mecburiyetinde kaldiklari için, o haramdan dogacak günah babalarina aittir, kendilerine ait degildir
Ne zaman ki çocuklarin eli is tutar, kendi ihtiyaçlarini kendileri temin edecek seviyeye gelir, helâl yoldan para kazanma durumuna ulasirlarsa, artik kendi kazançlarini yemeleri gerekir
1 et-Tefsirü’l-Kurtubî, 1: 163
2 Reddü’l-Muhtar, 5: 247
Mehmed Paksu
Selam ve dua ile  
|