İnsan Neden Duaya İhtiyaç Duyar? |
10-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İnsan Neden Duaya İhtiyaç Duyar?İnsan Neden Duaya Ihtiyaç Duyar? Hakkında İnsan Neden Duaya Ihtiyaç Duyar? Inanan birey, inancini zihinsel düzeyde birakmaz ve inandigi varlik ile yakin iliskiler gelistirir Inanan ile inanilan arasindaki bu iliskilerden biri de duadir Dua iliskisi mümin ve Allah olmak üzere iki ana öge ön plana çikmaktadir Allah ile insan arasindaki bu iliski, Islâm'in ana kaynagi Kur'ân'da çok sik bir sekilde göze çarpmaktadir Nitekim Kur'ân'in, dua ile baslayip yine dua ile sona ermesi Islâm'in duaya verdigi degeri göstermektedir Kur'ân'in ilk sûresinde, insan Rabbine hamdden sonra ancak O'na kulluk edecegini ve O'ndan yardim dileyecegini bildirir ve dogru yolu bulma ve sapikliga düsmeme konusunda O'ndan yardim talep eder Yine Kur'ân'in son sûresinde insan her türlü kötülükten Allah'a sigindigini ifade eder Ayni zamanda Kur'ân'a göre insanin var olus amaçlarindan birinin dua oldugu "Duaniz olmadiktan sonra Rabbim sizi ne yapsin!" diye ifade edilmektedir Ayrica Kur'ân'da Allah "Bana dua edin duanizi kabul edeyim" buyurmaktadir Bir baska ayette ise "O'ndan baska Ilah yoktur Dini yalniz kendisine halis kilarak O'na yalvarin" buyurmaktadir Yine "Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin" ve "Korkarak ve umarak O'na dua edin" demektedir Hz Peygamberin hadislerinde de dua üzerinde israrla durulmakta ve duanin dinsel yasayistaki yeri vurgulanmaktadir O bir hadiste "Dua ibadetin özüdür" buyurarak duanin ibadetin esasi oldugunu ifade ederken bir baska hadiste ise "Dua ibadettir" diyerek duayi ibadetle özdeslestirir Hz Muhammed bir baska hadisinde ise "Allah için duadan daha üstün bir sey yoktur" diyerek dua eden mümin ile Allah'i yakinlastirir Ayetlerden anlasildigi üzere Allah israrla insanin dua etmesini isterken, Hz Peygamber de hadislerle duanin anlam ve önemini ve dindeki yerini belirtmektedir Iman, inanan bireyi, tabiatüstü güce baglayip onu her konuda yüceltmeye götürürken; amel, baglanilan askin varligin koydugu kurallara göre yasamayi gerektirir Dua ise, imana bagli olarak amel çerçevesinde ele alinip iki bölümde degerlendirilebilir Kur 'an 'da Insani Duaya Yönelten Güdüler: Kur'ân'daki dualarin çesitli güdüleri olmakla beraber, bu güdüler genel olarak iki grupta degerlendirilebilir 1) Ihtiyaçlar ve istekler: Her ne sebeple olursa olsun ihtiyaç ve istekler karsiligini bulamadigi sürece, bireye baski yapmaya devam ederlerEger ihtiyaç ve istekler sürekli karsilanmazsa, organizmada bazi ruhsal ve bedensel rahatsizliklarin ortaya çikmasi kaçinilmaz bir hâl alir Çünkü onlar ancak doyurulmakla susturulabilirler Kur'ân'daki dualarda geçen ihtiyaç ve istekler iki ana grupta ele alinabilir a) Dünya hayati ile ilgili ihtiyaç ve istekler: Bunlarin basinda Fatiha sûresinin son dört âyetinin geldigi söylenebilir: "(Yâ Rabbi) Ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardim dileriz Bizi dogru yola ilet! Nimet verdigin kimselerin yoluna, kendilerine gazab edilmis olanlarin ve sapmislarin yoluna degil!" Insan kullugu seçmis ve Allah'a baglanmis, bunu da O'nun buyruklarina itaat ederek yani ibadetiyle göstermeye söz vermistir Su halde mümin burada Allah'in büyüklügünü kabul ediyor ve bu büyüklük ve yücelik karsisinda, kendi durumunu bilinçli bir tavir içerisinde kabulleniyor Bu ayetlerde kulun durumu belirlenince, o itaatinin ötesinde kendi varligini emniyet altina alabilmek için nelere ihtiyaç duyuyorsa, onlari siralamaya basliyor Nitekim mümin Allah'in bildirdigi yoldan ayrilmamak için, Rabbinden yardim talep etmektedir Kul sadece genel manada Allah'a siginmakla kalmamakta, her ne ihtiyaci olursa onu da dile getirmektedir Örnegin üzerinde durulan bu dünyaya yönelik ihtiyaç ve isteklerle ilgili bir baska dua, "Rabbim! Bu sehri güvenli bir sehir yap, halkindan Allah'a ve ahir et gününe inananlari çesitli ürünlerle besle" seklindedir Hz Ibrahim, esi Hacer ile bebek olan oglu Ismail'i, simdiki Mekke sehrinin kuruldugu yere birakinca bu duayi yapmistir Bu duada insanin temel ihtiyaçlarindan ikisi üzerinde duruldugu görülmektedir Bunlardan birincisi tehlikelerden uzak, güvenli bir ortamda yasama arzusu, ikincisi ise hayatin devami için insani besleyecek ürünlerin istenmesidir Yine dünyevî isteklerle ilgili olarak, Kur'ân'da Zekeriyya peygamberin bir duasiyla bu dünyaya ait bir isteginden söz edilmektedir: "Rabbim! Bana katindan temiz bir nesil ver! Sen duayi isitensin" Bilindigi üzere insan, günlük hayatta zaman zaman dayanilmaz aci ve dertlere maruz kalabilmektedir Bu konuda Kur'ân'da geçen iki örnek, insanin dayanilmaz aci ve dertlere karsi Rabbinden yardim istediginin, O'na sigindiginin açik belgelerini olusturacaktir Birinci örnek Hz Yakub'un oglu Yusuf'un basina gelen bir olay üzerine yaptigi su duadir: "Artik (benim yapacagim is) güzelce sabretmektir (Bu) dediginize (dayanmak için) ancak Allah'tan yardim istenir" Ikinci örnek Hz Eyyub'un duasidir O vücudu yara içinde kalinca söyle dua etmistir: " Bana dert dokundu, sen merhametlilerin en merhametlisisin" b) Ahiret hayati ile ilgili ihtiyaç ve istekler: Inanan insan için istekler bu dünya ile sinirli degildir Çünkü müminin inandigi bir de ahiret hayati vardir Kur'ân'da ahiret hakkinda verilen bilgilere göre, müminin ahiretteki ihtiyaçlarina yönelik çesitli dualar yaptigi açikça görülmektedir Müminin cennete girebilmek için yaptigi dua, Kur'ân'da aynen "Rabbimiz! Bize elçilerine vaad ettigini ver, kiyamet günü bizi yüz üstü birakip rezil etme!" seklinde ifadelenmektedir Mümin ahirette cennetle beraber cehennemin varligina da inandigi ve her ikisini de Kur'ân vasitasiyla ögrendigi için cehennemin cezasindan uzaklasmak üzere Rabbinden cenneti istemektedir Yine Firavun'un karisi Allah'a iman edince, Firavun ona iskence etmis, o da kocasindan kurtulup Rabbinin himayesine girmek ve onun yaninda varligini emniyet altina almak üzere " Rabbim! Bana yaninda, cennetin içinde bir ev yap, beni Firavun'dan ve onun kötü islerinden kurtar" diye dua ederek Rabbine siginmistir Ahirete yönelik ihtiyaç ve isteklerle ilgili dualarin ikinci kismini cehenneme düsmeme arzusu olusturur Mümin bir yandan cennete girme arzusu gösterirken bir yandan da istemedigi cehenneme gitmekten kurtulabilmenin yollarini aramaktadir Iste o, Allah'a yönelerek "Rabbimiz! Bizi ates azabindan koru" diye samimiyetle O'na dua ederek yalvarmaktadir Yine Kur'ân müminlerin özelliklerinden bahsederken onlarin "Rabbimiz! Cehennem azabini bizden öteye çevir " diye dua ettiklerini bildirmektedir Ahiretle ilgili dualarin üçüncü bölümünde ise esirgenme ve bagislanma söz konusu edilmektedir Ahiret hayatinda, kisinin bu dünyada gösterdigi faaliyetlerin bir dökümü yapilacaktir Insan Rabbinin dünyada kendisinden yapmamasini istedigi ve günah diye nitelendirdigi davranislarin cezasindan kurtulabilmek için dualariyla onlarin bagislanmasini ve böylece geçmisine ait istenmeyen lekeli davranislardan siyrilmak suretiyle temizlenip Allah'in istedigi bir kul haline gelmek istemektedir Nitekim Kur'ân'da mümin bir duasinda: "Rabbimiz! Hesabin görülecegi gün beni, anami, babami, ve müminleri bagisla!" demektedir Bu bakimdan Müslüman hangi durumda olursa olsun kendinin çözemedigi meselesini veya isteklerini Rabbine hemen duasiyla iletmektedir Esasen insan, günahi bilerek isleyebilecegi gibi bilmeden de isleyebilir Bu durum Kur'ân'da, ilk insan Hz Adem ve esi Havva'da görülmektedir Onlar cennette kendilerine yasak olan agacin meyvesinden yemisler ve cezalandirilinca söyle dua etmislerdir: "Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eger bizi bagislamaz ve bize acimazsan, muhakkak ziyana ugrayanlardan oluruz" Buna göre her insan hata yapabilir Bu bazen kaçinilmaz olabilir Ne suretle olursa olsun insan yaptigi iç hesaplasma neticesinde yaptiklarindan pismanlik duyup bagislanmak isteyebilir Bunu onun dualarindan anlamak mümkündür Ahirete yönelik dualardan bir digeri ise hakikati bulan kalplerin ondan uzaklastirilmamasi için yapilan dualardir Insan, hayatinin zaman zaman ruhen dalgalanmalar gösterdigini veya istemese de bazen iradesine yenik düsmesinin mümkün oldugunu bildigi için, bu dalgalanmalar veya irade zayifliklari karsisinda aslî safiyetinden uzaklasmamak için Rabbinden yardim istemekte ve O'na söyle yalvarmaktadir: "Rabbimiz! Bizi dogru yola ilettikten sonra kalplerimizi egriltme" Inanan insanin ahirete iliskin bir baska duasi da gücünün yetmeyecegi islerden sorumlu tutulmamasina dair dualardir Mümin söyle dua etmektedir: "Rabbimiz! Unutur ya da yanilirsak bizi sorumlu tutma! Rabbimiz! Bize bizden öncekilere yükledigin gibi gücümüzün yetmedigi seyleri yükleme! Bizi affet, bizi bagisla, bize aci! Sen bizim Mevlâmiz (sahibimiz, efendimiz)sin" Kendisini asan konularda insanin baskalarindan yardim istemesi onun tabiatinda vardir Çünkü insan kisisel yönü oldugu kadar sosyal yönü olan bir varliktir Yardim talebi ya diger insanlarla ya da insani asan ilâhi âlemle gerçeklesebilir Burada asil olan yardimin her seyin sahibi Allah'tan gelmesidir Mümin bunu Rabbine yaptigi dualariyla temin etmeye girismektedir Dualarda sahibinin iç durumu ve orada cereyan eden ihtiyaçlar sergilenmektedir Nitekim Kur'ân'daki dualarda, ihtiyaçlarin hiç bir zaman göz ardi edilmedigi görülür Insanlar yaratilislari ve imkanlari itibariyle her hususta Allah'a muhtaçtir "Dua ise bu ihtiyaci itiraftir" Müminin inancina göre bütün çareler tükense bile, yaraticisinin çaresi tükenmez 2) Güçsüzlük ve Çaresizlik: Insanoglu, bir taraftan beklentilerine mutlaka ulasma arzusunun siddetini tasirken diger taraftan bunun için devreye soktugu donanimlari yetersiz kalabilir Böyle güçsüzlük ve çaresizlik içinde kalan insanin ümit kapilarindan biri de duadirGüçsüzlük ve çaresizlikle ilgili olarak Kur'ân'daki dualar üç bölümde degerlendirilebilir: a) Darlik ve yokluk zamanlarinda yapilan dualar:Insani yaratan ve yarattigi kulun her türlü durumunu çok iyi bilen Allah, insanin darlik ve yokluk zamanlarinda dua ettigini Kur'ân araciligiyla haber vermektedir: "Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, onun halkini -yalvarip yakarsinlar diye- mutlaka yoksulluk ve darlikla sikmisizdir" Çünkü siddetle deneme insani uyarir Hakikate yüz çevirmis olan gönülleri yumusatir Zayif insanlarin yaratanina husu ile yaklasmasini saglar Yine Kur'ân insanin varlik ve darlik zamanlarinda istikrarli olmadigini, ayni çizgiyi koruyamadigini su ayetle ifade etmektedir: "Insana bir zarar geldigi zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararin giderilmesi için) bize dua eder Fakat biz onun sikintisini kaldirinca, sanki kendisine dokunan bir sikintidan ötürü bize dua etmemis gibi geçip gider" Kur'ân'in istedigi duada esas olan devamlilik ve buna bagli olarak kulluk bilincinin sürekli olmasidir b) Aniden ortaya çikabilecek durumlarla ilgili dualar: Böyle hallerde öncelikle koruyuculuk ve kurtulma özelliklerinin daha agir bastigi sezilmektedir Nitekim Kur'ân'da böyle durumlara örnekler bulunabilir Meselâ bir ayette: "Gemide oldugunuz zaman(i düsünün) Gemiler içinde bulunanlari hos bir rüzgârla alip götürdügü ve (onlar) bununla sevindikleri sirada, birden gemiye siddetli bir kasirga gelip de her yerden gelen dalgalar onlari sardigi ve artik kendilerinin tamamen kusatildiklarini (bir daha kurtulamayacaklarini) sandiklari zaman, dini yalniz Allah'a halis kilarak, O'na yalvarmaya baslarlar And olsun eger bizi bu (felaket)ten kurtarirsan sükredenlerden olacagiz (derler)" denilmektedir c) Çaresizlik karsisinda yapilan dualar:Büyük acilara, dertlere, istiraplara dayanmak için müminin Allah'a dua ederek O'nu yardima çagirdigi bir gerçektir Meselâ, Hz Eyyub'un hastaligi iyice siddetlenip, dayanilmaz hale gelince, o, Rabbine siginisini söyle bir dua ile iletir: "Bu dert bana dokundu, sen merhametlilerin en merhametlisisin!" Hz Musa'nin kavmine yenilince ve çaresiz kalinca Allah'a yönelerek "(Rabbim)! Ben yenik düstüm, bana yardim et!" diye dua edip O'na siginmasidir Insan güçsüzlügünü ve çaresizligini Allah'in yardimiyla telafi etmeye çalismaktadir Insanin ruhsal yapisinda baglanma, güvenme, dayanma, korunma, siginma, kabul edilme, emniyette olma egilimlerinin bulundugu bir gerçektir Böyle olunca çaresizlik içindeki insanin Allah'a dualariyla siginmasi ve O'ndan isteklerde bulunmasi zorunlu bir hâl almaktadir |
|