10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Avuç Leblebi
Kamçili köyünden Ali, köyünden bir kızı deliler gibi sever Evlenmek ister, kızın babası bir türlü izin vermez Sonunda nasılsa birileri araya girer, kızın babasını razı ederler Evlenirler Bir oğulları olur Sevinçleri sonsuzdur Fakat bir gün "SEFERBERLİK" ilan edilir Ali askere çağırılır Çanakkale'ye gitmeden önce Ali, köy muhtarı olan amcasına:
"Karımı sana emanet ediyorum Eğer namusuna bir zarar gelirse, çek vur Gözüm arkada kalmaz Yoksa emanete iyi bak Emanetimi kolla! "
der ve
" Doyamadım  Doyamadım  Karıma, oğluma doyamadım’’
diye yakınarak gider
Bir süre sonra Alinin şehit olduğu haberi köye gelir Evin korunması tarlaların sürülmesi, hayvanların bakılması geçimin sağlanması, daha çok küçük olan şehit çocuğuna baba gerekir Ali'nin karısını köyün çobanlığını yapmakta olan Şevket ile evlendirirler İki çocuk da ondan olur Şevket bir süre sonra Milli Mücadeleye katılır İstiklal Harbi sonunda bir İstiklal Madalyaso ile köye geri döner Cephede her ne yapmışsa, köyde de "Deli Pasa" diye anılmaya başlanır Ama günlerden bir gün  Ali köyüne çıkar gelir Esaretten dönmüştür Önce kahveye gelir Herkes şaşırır Bir tuhaf olurlar Kimse ne yapıp, ne söyleyeceğini bilemez Bin bir güçlükle:
"Senin ölüm haberin gelmişti  "
derler Oda :
"Doğrudur Pek çok arkadaşa öyle yanlış haber gitmiş Ama ben esirdim, ancak dönebildim   "
der
Herkesle kucaklaştıktan sonra amcasına sorar:
"Benim karım ne oldu? Sana emanet etmiştim Sağ mı hala?"
Amcası bir süre konuşamaz 
"Oğlum, bu işlerde darılma olmaz Senin şehit oldu haberin resmen şubeden bildirilince karına ve oğluna sahip çıksın diye köyün çobanı Şevket'le evlendirdik İkide çocukları oldu  "
Ali büyük bir yıkılmışlık içinde ayağa kalkar ve adeta fısıldayarak:
"Ama ben bu kadar sene sadece onlara kavuşmak için yaşamıştım  "
Beyninden vurulmuş gibidir Ne yapıp ne söyleyeceğini bilemez Uzun bir süre sessiz kalır Çocukların yanına gider eğilir , oğlunu kucaklar Öper Koklar  Okşar  Sonra cebinden itinayla çıkardığı esaretten getirdiği belki de cebinde kalan son kurusuyla edindiği bir avuç leblebiyi oğlunun cebine doldurur
Yavaş yavaş kalkar, hiç kimseye hiçbir şey demeden göz yaşlarını sile sile köyden ayrılır Bir daha Ali'den hiç haber alınmaz 
|
|
|