10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Serçenin Gözyaşları
SERÇENİN GÖZYAŞLARI
O gün erken uyanmıştı İçinde her zamankinden farklı bir şeyler vardı; sevgi mi deseydi buna yoksa başka bir şey mi bilemiyordu  Ama iki yıldan beri içinde tertemiz bir sevgiden başka bir şey yoktu ki! Yine de bu günkü farklıydı içinde sevinç, sevgi ve heyecan karışmıştı  O nedenle güne nasıl başlasam diye düşünürken içi içine sığmıyordu Çocuğun duyguları gibi gün de çok farklıydı, çok özeldi Bugün dünyanın en kutsal, en güzel duygusunu paylaşanların günüydü; yaşamın amacı olan duyguyu paylaşanların günü 
Çocuk bunun için, o taptığı, kendinden fazla değer verdiği, tarif edilmesi istenildiğinde tarif edemediği kadar büyük bir sevgiyle sevdiği kıza nasıl bir armağan alacağını düşünüyordu: Şöyle kocaman ve sevimli bir tavşan? Ama bu olmazdı, kıza doğum gününde almıştı bunu Peki ya çok güzel ve değerli bir kolye? Bu olabilir diye düşündü Ama bu da olmazdı, alacağı hediyenin kıza kendi parasından çok tertemiz sevgisini anlatmasını istiyordu o  Uzun uzun düşündü; bu nasıl bir hediye olmalıydı? Sonra bir ışık belirdi zihninde: Kristal bir gül! Bu çok güzel bir fikirdi! Hemen hazırlandı ve mağaza mağaza gezmeye başladı Hayalinde oluşturduğu o hediyeyi aramaya başlamıştı Saatlerce aradı ama böyle bir şey bulamadı hiç bir yerde  Umutsuzluğa kapılmış kız arkadaşının yanına gidiyorken; sokakta çok tatlı, ufacık bir kızın elinde koskoca bir sepetle gül sattığını gördü Onun istediği kristal bir güldü; hiç solmaması için  Yine de ufacık bir çocuğu mutlu ederek alınacak bir hediyenin daha değerli olacağını düşündü ve bütün sepeti satın aldı Bu arada sevdiği kızdan çağrı gelmişti Yarım saat sonra orada olacağını belirten bir mesaj attı ve yoldan geçen taksiyi durdurdu çocuk Gideceği yeri şoföre söyledi ve yine hayallere daldı  Kim bilir ne kadar mutlu olacaktı "biriciğim" diye hitap ettiği, uğruna şiirler yazdığı, her şeyden önemlisi sevdiği o kız Bu hayaller içinden bir ara sıyrıldı ve arabanın süratlendiğini fark etti Ama bu sorun değildi aksine daha iyiydi çünkü biriciğine daha kısa sürede kavuşacaktı Tekrar daldı düşüncelere  Ani bir fren sesi ve kulakları sağır eden bir gürültüyle kendini bembeyaz bir yolda buldu
Her taraf bembeyazdı ve kendinden başka hiç kimse görünmüyordu ortalıkta  Ölmüş olmalıydı  Ama neden bugün? Neden biriciğini göremeden? Derken yanında beliren melek ona cehenneme gideceğini söyledi Çocuk hiçbir tepki vermemişti sadece o üzgün gözlerini çok uzaklarda bir yerlere odaklamış, meleğin söylediklerini dinliyordu  Cehennem kapısına geldiklerinde melek son sözlerini ve son dileğini istedi ondan Çocuk, az önce uzaklıklara meydan okurcasına sonsuzluğa dikmiş olduğu gözlerini bu kez meleğin gözlerine dikti ve "son bir kez onu görmek istiyorum" dedi Melek şaşırmıştı Çünkü bugüne kadar hiç kimse "günahlarımı affedin" sözlerinden ya da "cennete gitmek" dileğinden başka hiçbir dilekte bulunmamıştı Gerçi çoğunun dilekleri kabul edilmemişti  Ama bu çocuk az da olsa cehennemden kurtulma şansını geri çevirip; ölmeden önce sevdiği kızı görmek istemişti  Biraz beklemesini söyledi ona ve ortalıktan kayboldu Çocuk tek başına kapıda beklerken, melek çocuğun cehenneme gitme sebebine baktı: kitapta "bir insanı büyük yaratıcıdan çok sevmiş ve o na tapmış  " yazıyordu Melek çılgına döndü; bu nasıl bir şeydi? Nasıl bir duyguydu, sevgiydi? Tekrar çocuğun yanında belirdi ve dileğinin kabul edildiğini söyledi Aynı anda çocuk kendini "biriciğinin" yanında buldu: kız oturmuş, ağlıyordu  Derken bir polis elinde bir sepet gülle gelip; kıza ismini sordu ve bu güllerin kendisine ait olduğunu, sepetteki kartta onun isminin yazdığını söyledi Kız şaşkın bir biçimde sepete baktı ve bir kısmı kanlanmış olan güllerin arasından kartı aldı; okumaya başladı Kartta: "Bu gülleri göz yaşlarımla yıkamak istedim ama böyle mutlu bir günde ağlamamın yanlış olacağını düşünerek yanlarına sevgimi koyarak sana getirdim  " yazıyordu Bir de not düşülmüştü: "Biriciğim, bu bizim ölümsüz sevgimizin ikinci yılı Ve bu iki yıl içinde hayatımın en mutlu günlerini geçirdim Ama bu iki yıl değil, önümüzdeki yüzyıllar ne seni bana unutturmaya ne de benden ayırmaya yetmeyecek Ben kadere inat bir gün ölsem de, yine seni her şeyden çok seveceğim  " Kız bunları okuduktan sonra acı bir çığlık attı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam etti  Çocuk "yeter!" diyerek gözlerini ve kulaklarını kapadı Ne kızın gözyaşlarını görmek istiyordu ne de hıçkırıklarını duymak Çünkü bunlar ona çok büyük bir acı veriyordu  Ve gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı  Bütün bunlar olurken çocuğu izleyen melek, çocuğun ağladığını görünce: "Bu olanaksız! Bir ruh ağlayamaz, bu imkansız!" diye bağırmaya başladı "Yüce Allah'ım, nedir bu?" diye haykırdı Her taraf birden karardı ve kulakları sağır eden bir ses duyuldu: "Bu sevgidir! Ben insanları yaratırken onlara güzel duyguları bahşettim ve onlarda sevgiyi yarattılar Kimi parayı, kimi başarıyı, kimi eşini dostunu sevdi Ama bu çocuk benim yarattığımı benden bile fazla sevmiş  Onu affediyorum Ama cennete alamam oradakilerede bu ölümsüz sevgiyi bulaştırmasını istemiyorum Ne dileği varsa söylesin, yerine getirin!" Melek çekine çekine çocuğa yaklaştı ve "Yaratıcımız seni bağışladı ne dileğin varsa yerine getireceğiz" dedi Çocuk ıslak gözlerle Ona bir serçe olarak dünyaya gitmek istediğini söyledi Melek birkez daha şaşkına döndü ve neden bir insan olarak değilde bir serçe olarak gitmek istediğini sordu: Çocuk:"Ben artık onun ve ailemin, sevdiklerimin gözünde bir ölüyüm Şimdi tekrar karşılarına çıkıp ben ölmedim, bakın yaşıyorum demem daha büyük bir yıkım yapar onların duygularında Onlara daha fazla acı çektirmek istemiyorum Bir serçe olarak gidersem herzaman, uzaktan da olsa biriciğimin yanında olabilirim; geceleri uyurken penceresinin camından o tatlı yüzünü izleyebilirim  " dedi ve dileği gerçekleşti Tekrar yaşama dönmüştü ve önceden hep yapmak istediği gibi özgürce gökyüzünde uçabilirdi Ve kanatlarını çırpmaya başladı Hemen sevdiği kızın evine gitti; odasının camının önündeki ağacın dallarından birine kondu ve onu izledi  Günler, aylar böyle akıp gitti  Minik serçe, kız nereye giderse hep onunla birlikte gitti  Şimdi aradan iki yıl geçmişti ve kız iki yıldan beri ilkdefa gülmüştü Karşısındaki yakışıklı gencin anlattıkları onu güldürmeyi başarmıştı  Kız eve döndüğünde yatağına uzandı; uzun uzun, kara kara birşeyler düşündü  Sonra çok sevdiği ve acısını kalbinde taşıdığı çocuğun resmini eline aldı, uzun uzun baktı ve kendi kendine konuşmaya başladı: "Nerdesin? Seni çok özledim  Zaman hiç geçmedi sen yokken yanımda  Şimdi biriyle tanıştım; bir haftadır onunla buluşuyoruz  Biliyor musun; senden sonra ilk defa beni güldürmeyi başaran o oldu  Hatırlıyor musun; iki yıl önce bu gün sen bana bir sepet gül ve onların yanında bir kart vermiştin  Kartta; "Seni iki yıl sonra değil, yüzyıllar boyunca bile unutmayacağım  " yazıyordu  Ama ben bunu başaramadım, aşkımıza sadık kalamadım; onu seviyorum  " dedi ve bunları söylerken de gözyaşları boşaldı; yanaklarından süzülerek  Bütün bu olanları camın ardından izleyen minik serçenin kalbine birşey saplanmıştı ve gözleri dolmuştu  Derken melek beliriverdi karşısında:" Sakın ağlama, biliyorsun serçeler ağlarsa ölür  " dedi Ama minik serçe sevdiği kıza son birkez daha doya doya bakarak gözyaşlarını serbest bıraktı 
Bu defa yaratıcı, çocuğu affetmedi Ama hiçbir günahı olmadığı için cehenneme de atamadı, Onun cennete de girmesini istemiyordu yaratıcı  Ve çocuğu gökyüzüne hapsetti  İşte o günden bu güne, nezaman bir aşık üzülse gökyüzündeki bütün serçeler ağlar 
|
|
|