Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çevirisi, orhun, yazıtlarıtürkçe

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi



ORHUN YAZITLARI

Orhun Yazıtları, Göktürk İmparatorluğu’nun ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma altı adet yazılı dikilitaştır Moğolistan’ın kuzeyinde, Baykal gölününü güneyinde, Orhun ırmağı vadisindeki Koşo Saydam gölü yakınlarındadır Bu yazıtlardan Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, Koçho Tsaydam bölgesindeki Orhun Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk yazıtları ise, Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı’nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir

Bilge Tonyukuk yazıtlarının, (Orhun Irmağı civarında olmamasına rağmen), Orhun yazıtlarıyla birlikte düşünülmesi, anılması Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları ile aynı döneme ait olması ve aynı konuları içermesindendir Yazıtlar Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı, töresi hakkında önemli bilgiler vermektedirler Türk ve Türkçe adı, ilk kez Doğu Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçmektedir

Yazıtların üçü çok önemlidir İki taştan oluşan Tonyukuk 716, Köl Tigin (Kültigin) 732, Bilge Kağan 735 yılında dikilmiştir Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan’ın ağzından yazılmıştır Kültigin, Bilge Kağan’ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur

Orhun Abideleri’ni ilk kez 1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev bulmuştur 1890′da bir Fin heyeti, 1891′de de bir Rus heyeti burada incelemelerde bulunmuştur Bu heyetler yazıları çözememişlerdir Fakat 1893 yılında Danimarkalı bilgin Vilhelm Thomsen, 38 harfli alfabeyi çözerek yazıtları okumayı başarmıştır Alfabenin dördü sesli, dördü sessiz harften oluşur Yazıda harfler birbirine birleştirilmez, kelimeler de birbirlerinden iki nokta üstüste konularak ayrılır Sağdan sola ve yukarıdan aşağıya yazılır Orhun abidelerinde yazılar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istiflenmiştir

Kültigin Anıtı:

3,35 metre yükseklikte, kireçtaşından yapılmış ve dört cephelidir Doğu-batı cephelerinin genişliği aşağıda 132, yukarıda 122 santimetredir Kuzey-güney cepheleri de aşağıda 46, yukarıda 44 santimetredir Üst kısım kemer şeklinde ve yukarıda beş kenarlı olarak bitmektedir Anıttaki satırların uzunluğu 235 santimetredir Yazıtın doğu yüzünde 40; güney ve kuzey yüzlerinde 13′er satır Göktürk harfli Türkçe metin vardır Batı yüzünde ise, devrin Tang İmparatoru’nun Köl Tigin’in ölümü dolayısıyla gönderdiği Çince mesajına yer verilmiştir Batı yüzde Çince yazılar dışında yazıta sonradan eklenmiş Göktürk harfli iki satır bulunmaktadır Yazıtın kuzeydoğu, güneydoğu, güneybatı yüzlerinde de (pahlarda) Göktürk harfli Türkçe metinler mevcuttur Kültigin yazıtında Göktürk tarihine ait olaylar, Bilge Kağan’ın ağzından nakledilerek birlik, bütünlük mesajı verilir Yazıtın doğu, kuzey ve güney yüzlerinin yazıcısı, Yollug Tigin, batı yüzünün yazıcısı ise, Tang İmparatoru Hiuan Tsong’ın yeğeni Çang Sengün’dür Köl Tigin yazıtının doğu yüzünde, bütün Türk boylarının ortak damgası olduğu sanılan dağ keçisi damgasına; doğuya ve batıya bakan “tepelik” kısımlarında ise, kurttan süt emen çocuk tasvirlerine yer verilmiştir Yazıt, geçen yaklaşık 1300 yıllık süreç içinde önemli ölçüde tahrip olmuştur Zira yazıtın doğu ile kuzey yüzlerini birleştiren kısım yıldırım düşmesi sonucunda parçalanmıştır Orijinalinde kaplumbağa kaide üzerinde bulunan yazıt, bu kaidenin de parçalanması üzerine 1911 yılında, sunak taşından kesilen granit bir blok üzerine oturtulmuştur

Tam Metin


Güney Yüzü:

Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum Sözümü tamamiyle işit Bilhassa küçük kardeş yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki Şadpıt beyleri, kuzeydeki Tarkat, Buyruk beyleri, Otuz Tatar ……… Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle: Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tâbidir Bunca milleti hep düzene soktum O şimdi kötü değildir Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı Güneyde Dokuz Ersin’e kadar ordu sevk ettim, Tibet’e ulaşmama az kaldı Batıda İnci nehrini geçerek Demir Kapı’ya kadar ordu sevk ettim Kuzeyde Yir Bayırku yerine kadar ordu sevk ettim Bunca yere kadar yürüttüm Ötüken ormanından daha iyisi hiç yokmuş İl tutacak yer Ötüken ormanı imiş Bu yerde oturup Çin milleti ile anlaştım Altını, gümüşü, ipeği ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş Bir insan yanılsa, kabilesi, milleti, akrabasına kadar barındırmazmış Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk milleti, öleceksin! Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: Uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal verir diyip öyle öğretiyormuş Bilgi bilmez kişi o sözü alıp, yakına gidip, çok insan, öldün! O yere doğru gidersen, Türk milleti öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiç bir sıkıntın yoktur Ötüken ormanında oturursan ebediyen il tutarak oturacaksın Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin Açlık, tokluk düşünmezsin Bir doysan açlığı düşünmezsin Öyle olduğun için, beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin Hep orda mahvoldun, yok edildin Orda, geri kalanınla her yere hep zayıflayarak, ölerek yürüyordun Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için, kağan oturdum Kağan oturup aç, fakir milleti hep toplattım Fakir milleti zengin kıldım Az milleti çok kıldım Yoksa, bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum Yanılıp öleceğini yine burda vurdum Her ne sözüm varsa ebedî taşa vurdum Ona bakarak bilin Şimdiki Türk milleti, beyleri, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız? Ben ebedî taş yontturdum … Çin kağanından resimci getirdim, resimlettim Benim sözümü kırmadı Çin kağanının maiyetindeki resimciyi gönderdi Ona bambaşka türbe yaptırdım İçine dışına bambaşka resim vurdurdum Taş yontturdum Gönüldeki sözümü vurdurdum … On Ok oğluna, yabancına kadar bunu görüp bilin Ebedî taş yontturdum … İl ise, şöyle daha erişilir yerde ise, işte öyle erişilir yerde ebedî taş yontturdum, yazdırdım Onu görüp öyle bilin Şu taş … dım Bu yazıyı yazan yeğeni Yollug Tigin

Doğu Yüzü:

Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş Oturarak Türk milletinin ilini töresini tutuvermiş, düzenleyi vermiş Dört taraf hep düşman imiş Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda Demir Kapı’ya kadar kondurmuş İkisi arasında pek teşkilâtsız Göktürk öylece oturuyormuş Bilgili kağan imiş, cesur kağan imiş Buyruku yine bilgili imiş tabiî, cesur imiş tabiî Beyleri de milleti de doğru imiş Onun için ili öylece tutmuş tabiî İli tutup töreyi düzenlemiş Kendisi öylece vefat etmiş Yasçı, ağlayıcı, doğuda gün doğusundan Bökli Çöllü halk, Çin, Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı, bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş Öyle ünlü kağan imiş Ondan sonra küçük kardeşi kağan olmuş tabiî, oğulları kağan olmuş tabiî Ondan sonra küçük kardeşi büyük kardeşi gibi kılınmamış olacak, şğlu babası gibi kılınmamış olacak Bilgisiz kağan oturmuştur, kötü kağan oturmuştur Buyruku da bilgisizmiş tabiî, kötü imiş tabiî Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, aldatıcı olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı çekiştirdiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybedi vermiş Çin milletine beylik erkek evladı kul oldu, hanımlık kız evlâdı cariye oldu Türk beyler Türk adını bıraktı Çinli beyler Çin adını tutup, Çin kağanına itaat etmiş Elli yıl işi gücü vermiş Doğuda gün doğusunda Bökli kağana kadar ordu sevk edi vermiş Batıda Demir Kapıya kadar ordu sevk edi vermiş Çin kağanına ilini, töresini alı vermiş Türk halk kitlesi şöyle demiş: İlli millet idim, ilim şimdi hani, kime ili kazanıyorum der imiş Kağanlı millet idim, kağanım hani, ne kağana işi gücü veriyorum der imiş Öyle diyip Çin kağanına düşman olmuş Düşman olup, kendisini tanzim ve tertip edemediğinden yine teslim olmuş Bunca işi gücü verdiğini düşünmeden, Türk milletini öldüreyim, kökünü kurutayım der imiş Yok olmaya gidiyormuş Yukarıda Türk tanrısı, Tük mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiş Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İltiriş Kağanı, annem İlbilge Hatunu göğün tepesinde tutup yukarı kaldırmış olacak Babam kağan on yedi erle dışarı çıkmış Dışarı yürüyor diye ses işitip şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş, toplanıp yetmiş er olmuş Tanrı kuvvet verdiği için babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş Doğuya, batıya asker sevk edip toplamış, yığmış Hepsi yedi yüz er olmuş Yedi yüz er olup ilsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yaratmış, yetiştirmiş Tölis, Tarduş milletini orda tanzim etmiş Yabguyu, şadı orda vermiş Güneyde Çin milleti düşman imiş Kuzeyde Baz Kağan, Dokuz Oğuz kavmi düşman imiş Kırgız, Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı hep düşman imiş Babam kağan bunca … Kırk yedi defa ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış Tanrı lûtfettiği için illiyi ilsizletmiş, kağanlıyı kağansızlatmış, düşmanı tâbi kılmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş Babam kağan öylece ili, töreyi kazanıp, uçup gitmiş Babam kağan için ilkin Baz Kağanı balbal olarak dikmiş O töre üzerine kağan oturdu Amcam kağan oturarak Türk milletini tekrar tanzim etti, besledi Fakiri zengin kıldı, azı çok kıldı Amcam kağan oturduğunda kendim Tarduş milleti üzerinde şad idim Amcam kağan ile doğuda Yeşil Nehir, Şantung ovasına kadar ordu sevk ettik Batıda Demir Kapıya kadar ordu sevk ettik Kögmeni aşarak Kırgız ülkesine kadar ordu sevk ettik Yekûn olarak yirmi beş defa ordu sevk ettik, on üç defa savaştık İlliyi ilsizleştirdik, kağanlıyı kağansızlaştırdık Dizliye diz çöktürdük, başlıya baş eğdirdik Türgiş Kağanı Türkümüz, milletimiz idi Bilmediği için, bize karşı yanlış hareket ettiği için kağanı öldü Buyruku, beyleri de öldü On Ok kavmi eziyet gördü Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz olmasın diye Az milletini tanzim ve tertip edip … Bars bey idi Kağan adını burda biz verdik Küçük kız kardeşim prensesi verdik Kendisi yanıldı, kağanı öldü, milleti cariye, kul oldu Kögmenin yeri, suyu sahipsiz kalmasın diye Az, Kırgız kavmini düzene sokup geldik Savaştık … ilini geri verdik Doğuda Kadırkan ormanını aşarak milleti öyle kondurduk, öyle düzene soktuk Batıda Kengü Tarmana kadar Türk milletini öyle kondurduk, öyle düzene soktuk O zamanda kul kullu olmuştu Cariye cariyeli olmuştu Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi Öyle kazanılmış, düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı Türk, Oğuz beyleri, milleti, işitin: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini töreni kim boza bilecekti? Türk milleti, vazgeç, pişman ol! Disiplinsizliğinden dolayı, beslemiş olan bilgili kağanınla, hür ve müstakil iyi iline karşı kendin hata ettin, kötü hâle soktun Silahlı nereden gelip dağıtarak gönderdi? Mızraklı nereden gelerek sürüp gönderdiMukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin Doğuya giden, gittin Batıya giden, gittin Gittiğin yerde hayrın şu olmalı: Kanın su gibi koştu, kemiğin dağ gibi yattı Beylik erkek evlâdın kul oldu, hanımlık kız evlâdın cariye oldu Bilmediğin için, kötülüğün yüzünden amcam, kağan uçup gitti Önce Kırgız kağanını balbal olarak diktim Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yükseltmiş olan Tanrı, il veren Tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, kendimi o Tanrı kağan oturttu tabiî Varlıklı, zengin millet üzerine oturmadım İşte aşsız, dışta elbisesiz; düşkün, perişan milletin üzerine oturdum Küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye, Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım Küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım Öyle kazanıp bütün milleti ateş, su kılmadım Ben kendim kağan oturduğumda, her yere gitmiş olan millet öle yite, yaya olarak çıplak olarak dönüp geldi Milleti besleyeyim diye, kuzeyde Oğuz kavmine doğru, doğuda Kıtay, Tatabı kavmine doğru, güneyde Çine doğru on iki defa büyük ordu sevk ettim, … savaştım Ondan sonra, Tanrı bağışlasın, devletim var olduğu için, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim Çıplak milleti elbiseli, fakir milleti zengin kıldım Az milleti çok kıldım Değerli illiden, değerli kağanlıdan daha iyi kıldım Dört taraftaki milleti hep tâbî kıldım, düşmansız kıldım Hep bana itaat etti İşi gücü veriyor Bunca töreyi kazanıp küçük kardeşim Kül Tigin kendisi öylece vefat etti Babam kağan uçtuğunda küçük kardeşim Kül Tigin yedi yaşında kaldı … Umay gibi annem hatunun devletine küçük kardeşim Kül Tigin er adını aldı On altı yaşında, amcam kağanın ilini, töresini şöyle kazandı: Altı Çub Soğdaka doğru ordu sevk ettik, bozduk Çinli Ong vali, elli bin asker geldi, savaştık Kül Tigin yaya olarak atılıp hücum etti Ong valinin kayın biraderini, silâhlı, elle tuttu, silâhlı olarak kağana takdim etti O orduyu orda yok ettik Yirmi bir yaşında iken, Çaça generale karşı savaştık En önce Tadıgın, Çorun boz atına binip hücum etti O at orda öldü İkinci olarak Işbara Yamtar’ın boz atına binip hücum etti O at orda öldü Üçüncü olarak Yigen Silig beyin giyimli doru atına binip hücum etti O at orda öldü Zırhından kaftanından yüzden fazla ok ile vurdular, yüzüne başına bir tane değdirmedi … Hücum ettiğini, Türk beyleri, hep bilirsiniz O orduyu orda yok ettik Ondan sonra Yir Bayırkunun Uluğ Irkini düşman oldu Onu dağıtıp Türgi Yargun Gölünde bozduk Uluğ İrkin azıcık erle kaçıp gitti Kül Tigin yirmi altı yaşında iken Kırgıza doğru ordu sevk ettik Mızrak batımı karı söküp, Kögmen ormanını aşarak yürüyüp Kırgız kavmini uykuda bastık Kağanı ile Songa ormanında savaştık Kül Tigin, Bayırku’nun ak aygırına binip atılarak hücum etti Bir eri ok ile vurdu, iki eri kovalayıp takip ederek mızrakladı O hücum ettiğinde, Bayırku’nun ak aygırını, uyluğunu kırarak, vurdular Kırgız kağanını öldürdük, ilini aldıkO yılda Türgiş’e doğru Altın ormanını aşarak, İrtiş nehrini geçerek yürüdük Türgiş kavmini uykuda bastık Türgiş kağanının ordusu Bolçu’da ateş gibi, fırtına gibi geldi Savaştık Kül Tigin alnı beyaz boz ata binip hücum etti Alnı beyaz boz …… tutturdu İkisini kendisi yakalattı Ondan sonra tekrar girip Türgiş kağanının buyruku Az valisini elle tuttu Kağanını orda öldürdük, ilini aldık Türgiş avam halkı hep tâbi oldu O kavmi Tabarda kondurduk … Soğd milletini düzene sokayım diye İnci nehrini geçerek Demir Kapıya kadar ordu sevk ettik Ondan sonra Türgiş avam halkı düşman olmuş Kengeris’e doğru gitti Bizim askerin atı zayıf, azığı yok idi Kötü kimse er … kahraman er bize hücum etmişti Öyle bir zamanda pişman olup Kül Tigini az erle eriştirip gönderdik Büyük savaş savaşmış Türgiş avam halkını orda öldürmüş, yenmiş Tekrar yürüyüp…

Kuzey Yüzü:

… ile, Koşu vali ile savaşmış Askerini hep öldürmüş Evini, malını eksiksiz hep getirdi Kül Tigin yirmi yedi yaşına gelince Karluk kavmi hür ve müstakil iken düşman oldu Tamag Iduk Başta savaştık Kül Tigin o savaşta otuz yaşında idi Alp Şalçı ata binip atılarak hücum etti İki eri takip edip kovalayarak mızrakladı Karluk’u öldürdük, yendik Az milleti düşman oldu Kara Göl’de savaştık Kül Tigin otuz bir yaşında idi Alp Şalçı akına binip atılarak hücum etti Az ilteberini tuttu Az milleti orda yok oldu Amcam kağanın ili sarsdığında; millet, hükümdar ikiye ayrıldığında; İzgil milleti ile savaştık Kül Tigin Alp Şalçı akına binip atılarak hücum etti O at orda düştü İzgil milleti öldü Dokuz Oğuz milleti kendi milletim idi Gök, yer bulandığı için düşman oldu Bir yılda beş defa savaştık En önce Togu Balıkta savaştık Kül Tigin Azman akına binip atılarak hücum etti Altı eri mızrakladı Askerin hücumunda yedinci eri kılıçladı İkinci olarak Kuşalgukta Ediz ile savaştık Kül Tigin Az yağızına binip, atılarak hücum edip bir eri mızrakladı Dokuz eri çevirerek vurdu Ediz kavmi orda öldü Üçüncü olarak Bolçuda Oğuz ile savaştık Kül Tigin Azman akına binip hücum etti, mızrakladı Askerini mızrakladık, ilini aldık Dördüncü olarak Çuş başında savaştık Türk milleti ayak titretti Perişan olacaktı İlerleyip gelmiş ordusunu Kül Tigin püskürtüp, Tongradan bir boyu, yiğit on eri Tonga Tigin mateminde çevirip öldürdük Beşinci olarak Ezginti Kadız’da Oğuz ile savaştık Kül Tigin Az yağızına binip hücum etti İki eri mızrakladı, çamura soktu O ordu orda öldü Amga kalesinde kışlayıp ilk baharında Oğuza doğru ordu çıkardık Kül Tigini evin başında bırakarak, müdafaa tedbiri aldık Oğuz düşman, merkezi bastı Kül Tigin öksüz akına binip dokuz eri mızrakladı, merkezi vermedi Annem hatun ve analarım, ablalarım, gelinlerim, prenseslerim, bunca yaşayanlar cariye olacaktı, ölenler yurtta yolda yatıp kalacaktınız Kül Tigin olmasa hep ölecektiniz Küçük kardeşim Kül Tigin vefat etti Kendim düşünceye daldım Görür gözüm görmez gibi, bilir aklım bilmez gibi oldu Kendim düşünceye daldım Zamanı Tanrı yaşar İnsan oğlu hep ölmek için türemiş Öyle düşünceye daldım Gözden yaş gelse mani olarak, gönülden ağlamak gelse geri çevirerek düşünceye daldım Müthiş düşünceye daldım İki şadın ve küçük kardeş yeğenimin, oğlumun, beylerimin, milletimin gözü kaşı kötü olacak diyip düşünceye daldım Yasçı, ağlayıcı olarak Kıtay, Tatabı milletinden başta Udar general geldi Çin kağanından İsiyi Likeng geldi On binlik hazine, altın, gümüş fazla fazla getirdi Tibet kağanından vezir geldi Batıda gün batısındaki Soğd, İranlı, Buhara ülkesi halkından Enik general, Oğul Tarkan geldi On Ok oğlum Türgiş kağanından Makaraç mühürdar, Oğuz Bilge mühürdar geldi Kırgız kağanından Tarduş İnançu Çor geldi Türbe yapıcı, resim yapan, kitâbe taşı yapıcısı olarak Çin kağanının yeğeni Çang general geldi

Kuzeydoğu Yüzü:

Kül Tigin koyun yılında on yedinci günde uçtu Dokuzuncu ay, yirmi yedinci günde yas töreni tertip ettik Türbesini, resimini, kitâbe taşını maymun yılında yedinci ay, yirmi yedinci günde hep bitirdik Kül Tigin kendisi kırk yedi yaşında bulut çöktürdü … Bunca resimciyi Tuygut vali getirdi

Güneydoğu Yüzü:

Bunca yazıyı yazan Kül Tiginin yeğeni Yollug Tigin, yazdım Yirmi gün oturup bu taşa, bu duvara hep Yollug Tigin, yazdım Değerli oğlunuzdan, evlâdınızdan çok daha iyi beslerdiniz Uçup gittiniz Gökte hayattaki gibi …

Güneybatı Yüzü:

Kül Tiginin altınını, gümüşünü, hazinesini, servetini, dört binlik at sürüsünü idare eden Tuygut bu … Beyim prens yukarı gök … taş yazdım Yollug Tigin

Batı Yüzü:

Batıdan Soğd baş kaldırdı Küçük kardeşim Kül Tigin … için, öle yite işi gücü verdiği için, Türk Bilge Kağanı, nezaret etmek üzere, küçük kardeşim Kül Tigini gözeterek oturdum İnançu Apa Yargan Tarkan adını verdim Onu övdürdüm

Alıntı Yaparak Cevapla

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi



Bilge Kağan Anıtı:

Kültigin Anıtının bir kilometre uzağındadır 734 yılında ölen Bilge Kağan adına oğlu Tenri Kağan tarafından yaptırılan bu anıt 735 yılında dikilmiştir Yazıtta Bilge Kağan’ın ağzından devletin nasıl büyüdüğü anlatılmakta ve Kültigin’in ölümünden sonraki olaylar ilave edilmektedir Ayrıca kağanın konuşmasından başka yeğeni Yuluğ Tigin’in kayıtları da yer almaktadır Yaklaşık 3,75 metre yüksekliğinde olan yazıt, dört cephelidir Yazıtın doğu yüzünde 41, kuzey ve güney yüzlerinde 15′er satır Göktürk harfli Türkçe metin bulunmaktadır Batı yüzünde ise, (Köl Tigin yazıtında olduğu gibi), Çince bir metne yer verilmiştir Batı yüzün tepelik kısmının ortalarına da Göktürk harfli Türkçe manzum metin yazılmıştır Yazıtın güneydoğu, güneybatı ve batı yüzlerinde de (pahlarda) Göktürk harfli Türkçe küçük metinler bulunmaktadır Yazıtta olayları nakleden, öğütler veren Bilge Kağan’dır Yazıta Köl Tigin’in ölümünden sonraki olaylar da ilave edilmiştir

Tam Metin

Doğu Yüzü:

Tanrı gibi Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağanı, sözüm: Babam Türk Bilge Kağanı … Sir, Dokuz Oğuz, İki Ediz çadırlı beyleri, milleti … Türk tanrısı … üzerinde kagan oturdum Oturduğumda ölecek gibi düşünen Türk beyleri, milleti memnun olup sevinip, yere dikilmiş gözü yukarı baktı Bu zamanda kendim oturup bunca ağır töreyi dört taraftaki … dim Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumın Kağan, İstemi Kağan oturmuş Oturarak Türk milletinin ilini, töresini tutu vermiş, düzene soku vermiş Dört taraf hep düşman imiş Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış Başlıya baş eğdirmiş, dizliye dik çöktürmüş Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda Demir Kapıya kadar kondurmuş İkisi arasında pek teşkilâtsız Gök Türk’ü düzene sokarak öylece oturuyormuş Bilgili kağan imiş, cesur kağan imiş Buyruku bilgili imiş tabiî, Cesur imiş tabiî Beyleri de milleti de doğru imiş Onun için ili öylece tutmuş tabiî İli tutup töreyi düzenlemiş Kendisi öylece vefât etmiş Yasçı, ağlayıcı, doğuda gün doğusundan Bökli Çöllü halk, Çin, Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı, bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş Öyle ünlü kağan imiş Ondan sonra küçük kardeşi kağan olmuş tabiî, oğulları kağan olmuş tabiî Ondan sonra küçük kardeşi büyük kardeşi gibi kılınmamış olacak, oğlu babası gibi kılınmamış olacak Bilgisiz kağan oturmuştur, kötü kağan oturmuştur Buyruku da bilgisizmiş tabiî, kötü imiş tabiî Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, aldatıcı olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı çekiştirttiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybedivermiş Çin milletine beylik erkek evlâdını kul kıldı, hanımlık kız evlâdını cariye kıldı Türk beyler Türk adını bıraktı Çinli beyler Çin adını tutarak, Çin kağanına itaat etmiş Elli yıl işi gücü vermiş Doğuda gün doğusunda Bökli kağana kadar ordu sevk edi vermiş Batıda Demir Kapıya ordu sevk edi vermiş Çin kağanına ilini, töresini alı vermiş Türk halk kitlesi şöyle demiş: İlli millet idim, ilim şimdi hani, kime ili kazanıyorum der imiş Kağanlı millet idim, kağanım hani, ne kağana işi, gücü veriyorum der imiş Öyle diyip Çin kağanına düşman olmuş Düşman olup, kendisini tanzim ve tertip edemediğinden, yine tâbi olmuş Bunca işi, gücü vermediğini düşünmeden, Türk milletini öldüreyim, kökünü kurutayım der imiş Yok olmaya gidiyormuş Yukarıda Türk Tanrısı, mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiştir Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye, babam İltiriş kağanı, annem İlbilge Hatun’u göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmıştır Babam kağan on yedi erle dışarı çıkmış Dışarı yürüyor diye ses işitip şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş Toplanıp yetmiş er olmuş Tanrı kuvvet verdiği için, babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş Doğuya batıya asker sevk edip toplamış, yığmış Hepsi yedi yüz er olmuş Yedi yüz er olup ilsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yaratmış, yetiştirmiş Tölis, Tarduş milletini orda tanzim etmiş Yabguyu, şadı orda vermiş Güneyde Çin milleti düşman imiş Kuzeyde Baz Kağan, Dokuz Oğuz kavmi düşman imiş Kırgız, Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı hep düşman imiş Babam kağan bunca … kırk yedi defa ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış Tanrı lûtfettiği için illiyi ilsizletmiş, kağanlıyı kağansızlatmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş Babam kağan öylece ili, töreyi kazanıp, uçup gitmiş Babam kağan için ilkin Baz kağanı balbal olarak dikmiş Babam kağan uçtuğunda kendim sekiz yaşında kaldım O töre üzerine amcam kağan oturdu Oturarak Türk milletini tekrar tanzim etti, tekrar besledi Fakiri zengin kıldı, azı çok kıldı Amcam kağan oturduğunda kendim prens … Tanrı buyurduğu için ondört yaşımda Tarduş milleti üzerine şad oturdum Amcam kağan ile doğuda Yeşil Nehir’e, Şantung ovasına kadar ordu sevk ettik Batıda Demir Kapı’ya kadar ordu sevk ettik Kögmen’i aşarak Kırgız ülkesine kadar ordu sevk ettik Yekun olarak yirmi beş defa ordu sevk ettik, on üç defa savaştık İlliyi ilsizleştirdik, kağanlıyı kağansızlaştırdık Dizliye diz çöktürdük, başlıya baş eğdirdik Türgiş kağanı Türk’üm, milletim idi Bilmediği için, bize karşı yanlış hareket ettiği, ihanet ettiği için kağanı öldü, buyruku, beyleri de öldü On Ok kavmi eziyet gördü Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz kalmasın diye Az milletini tanzim ve tertip edip … Bars bey idi Kağan adını burda biz verdik Kız kardeşim prensesi verdik Kendisi ihanet etti, kağanı öldü, milleti cariye, kul oldu Kögmen’in yeri, suyu sahipsiz kalmasın diye Az, Kırgız milletini tanzim ve tertip edip geldik Savaştık … ilini geri verdik Doğuda Kadırkan ormanını aşarak milleti öyle kondurduk, öyle düzene soktuk Batıda Kengü Tarbana kadar Türk milletini öyle kondurduk, öyle düzene soktuk O zamanda kul kullu, cariye cariyeli olmuştu Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi Öyle kazanılmış, öyle düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı Türk, Oğuz beyleri, milleti işit: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini, töreni kim bozabilecekti? Türk milleti, vazgeç, pişman ol! Disiplinsizliğinden dolayı, beslemiş olan kağanına, hür ve müstakil iyi iline karşı kendin hata ettin, kötü hâle soktun Silâhlı nereden gelip dağıtarak gönderdi? Mızraklı nereden gelerek sürüp gönderdi? Mukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin! Doğuya giden, gittin! Batıya giden, gittin! Gittiğin yerde hayrın şu olmalı: Kanın nehir gibi koştu Kemiğin dağ gibi yattı Beylik erkek evlâdını kul kıldın Hanımlık kız evlâdını cariye kıldın O bilmemenden dolayı, kötülüğün yüzünden amcam kağan uçup gitti Önce Kırgız kağanını balbal olarak diktim Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yükselten Tanrı, il veren Tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, kendimi o Tanrı kağan oturttu tabiî Varlıklı, zengin millet üzerine oturmadım İçte aşsız, dışta elbisesiz; düşkün, perişan millet üzerine oturdum Küçük kardeşim Kül Tigin, iki şad, küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyuyamadım, gündüz oturmadım Küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım Öyle kazanıp bütün milleti ateş, su kılmadım Ben kendim kağan oturduğumdan her yere gitmiş olan millet yaya olarak, çıplak olarak, öle yite geri geldi Milleti besleyeyim diye kuzeyde Oğuz kavmine doğru; doğuda Kıtay, Tatabı kavmine doğru; güneyde Çine doğru on iki defa ordu sevk ettim … savaştım Ondan sonra Tanrı buyurduğu için, devletim, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim Çıplak milleti elbiseli kıldım Fakir milleti zengin kıldım Az milleti çok kıldım Değerli illiden, değerli kağanlıdan daha iyi kıldım Dört taraftaki milleti hep tâbi kıldım, düşmansız kıldım Hep bana itaat etti Onyedi yaşımda Tanguta doğru ordu sevk ettim Tangut milletini bozdum Oğlunu, karısını, at sürüsünü, servetini orda aldım Onsekiz yaşımda Altı Çub Soğdak

a doğru ordu sevk ettim Milleti orda bozdum Çinli Ong vali, elli bin asker geldi Iduk Başta savaştım O orduyu orda yok ettim Yirmi yaşımda, Basmıl Iduk Kut soyumdan olan kavim idi, kervan göndermiyor diye ordu sevk ettim K … m tâbi kıldım, malını çevirip getirdim Yirmi iki yaşımda Çin’e doğru ordu sevk ettim Çaça general, seksen bin asker ile savaştım Askerini orda öldürdüm Yirmi altı yaşımda Çik kavmi Kırgız ile beraber düşman oldu Kemi geçerek Çike doğru ordu sevk ettim Örpende savaştım Askerini mızrakladım Az milletini aldım … tâbi kıldım Yirmi yedi yaşımda Kırgız’a doğru ordu sevk ettim Mızrak batımı karı söküp, Kögmen ormanını aşarak yürüyüp Kırgız kavmini uykuda bastım Kağanı ile Songa ormanında savaştım Kağanını öldürdüm, ilini orda aldım O yılda Türgiş’e doğru Altın ormanını aşarak İrtiş nehrini geçip yürüdüm Türgiş kavmini uykuda bastım Türgiş kağanının ordusu ateş gibi, fırtına gibi geldi Bolçu’da savaştık Kağanını, yabgusunu, şadını orda öldürdüm İlini orda aldım Otuz yaşımda Beş Balıka doğru ordu sevk ettim Altı defa savaştım … askerini hep öldürdüm Onun içindeki ne kadar insan … yok olacaktı … çağırmak için geldi Beş Balık onun için kurtuldu Otuzbir yaşımda Karluk milleti sıkıntısız, hür ve serbest iken, düşman oldu Tamag Iduk Başta savaştım Karluk milletini öldürdüm, orda aldım … Basmıl kara … Karluk milleti toplanıp geldi … m, öldürdüm Dokuz Oğuz benim milletim idi Gök, yer bulandığı için, ödüne kıskançlık değdiği için düşman oldu Bir yılda dört defa savaştım: En önce Togu Balık!ta savaştım Togla nehrini yüzdürerek geçip ordusu … İkinci olarak Andırgu’da savaştım Askerini mızrakladım … Üçüncü olarak Çuş başında savaştım Türk milleti ayak titretti, perişan olacaktı İlerleyip yayarak gelen ordusunu püskürttüm Çok ölecek orda dirildi Orda Tongra yiğiti bir boyu Tonga Tigin mateminde çevirip vurdum Dördüncü olarak Ezginti Kadız’da savaştım Askerini orda mızrakladım, yıprattım …yıprat … Otuziki yaşımda Amgı kalesinde kışladıkta kıtlık oldu İlk baharında Oğuz’a doğru ordu sevk ettim İlk ordu dışarı çıkmıştı, ikinci ordu merkezde idi Üç Oğuz ordusu basıp geldi Yaya, kötü oldu diyip yenmek için geldi Bir kısım ordusu evi barkı yağma etmek için gitti, bir kısım ordusu savaşmak için geldi Biz az idik, kötü durumda idik Oğuz … düşman … Tanrı kuvvet verdiği için orda mızrakladım, dağıttım Tanrı bahşettiği için, ben kazandığım için Türk milleti kazanmıştır Ben küçük kardeşimle beraber böyle başa geçip kazanmasam Türk milleti ölecekti, yok olacaktı Türk beyleri, milleti, böyle düşünün, böyle bilin! Oğuz kavmi … göndermeden, diye ordu sevk ettim Evini barkını bozdum Oğuz kavmi Dokuz Tatar ile toplanıp geldi Aguda iki büyük savaş yaptım Ordusunu bozdum İlini orda aldım Öyle kazanıp … Tanrı buyurduğu için otuzüç yaşımda … idi Seçkin, muhterem, güç beslemiş olan, kahraman kağanına ihanet etti Üstte Tanrı, mukaddes yer, su, amcam kağanın devleti kabul etmedi olacak Dokuz Oğuz kavmi yerini, suyunu terk edip Çin’e doğru gitti Çin … bu yere geldi Besleyeyim diye düşünüp … millet … suçla … güneyde Çin’de adı sanı yok oldu Bu yerde bana kul oldu Ben kendim kağan oturduğum için Türk milletini … kılmadım İli, töreyi çok iyi kazandım … toplanıp … orda savaştım Askerini mızrakladım Teslim olan teslim oldu, millet oldu; Ölen öldü Selengadan aşağıya yürüyerek Kargan vâdisinde evini, barkını orda bozdum … ormana çıktı Uygur valisi yüz kadar askerle doğuya kaçıp gitti …… Türk milleti aç idi O at sürüsünü alıp besledim Otuz dört yaşımda Oğuz kaçıp Çin’e girdi Eseflenip ordu sevk ettim Hiddetle , oğlunu, karısını orda aldım İki valili millet … Tatabı milleti Çin kağanına itaat etti Elçisi, iyi sözü, niyazı gelmiyor diye yazın ordu sevk ettim Milleti orda bozdum At sürüsünü … askeri toplanıp geldi Kadırkan ormanına kon … yerine doğru, suyuna doşru kondu Güneyde Karluk milletine doşru ordu sevk et diyip Tudun Yamtarı gönderdim, gitti … Karluk valisi yok olmuş, küçük kardeşi bir kaleye … kervanı koşmadı Onu korkutayım diyip ordu sevk ettim Koruyucu iki üç kişi ile beraber kaçıp gitti Halk kütlesi kağanım geldi diyip övdü … ad verdim Küçük adlı …

Güneydoğu Yüzü:

Gök Öngü çiğneyerek ordu yürüyüp, gece ve gündüz yedi zamanda susuzu geçtim Çorağa ulaşıp yağmacı askeri … Keçine kadar …

Güney Yüzü:

… Çin süvarisini, on yedi bin askeri ilk gün öldürdüm Piyadesini ikinci gün hep öldürdüm Bi … aşıp vard … defa ordu sevk ettim Otuzsekiz yaşımda kışın Kıtay’a doğru ordu sevk ettim … Otuz dokuz yaşımda ilk baharda Tatabı’ya doğru ordu sevk ettim… ben … öldürdüm Oğlunu, karısını, at sürüsünü, servetini … millet… karısını yok kıldım…… savaştım … verdim Kahraman erini öldürüp balbal kılı verdim Elli yaşımda Tatabı milleti Kıtaydan ayrıldı … lker dağına … Ku general kumandasında kırk bin asker geldi Töngkes dağında hücum edip vurdum Otuz bin askeri öldürdüm On bin … ise … öktüm Tatabı … öldürdü Büyük oğlum hastalanıp yok olunca Ku’yu, generali balbal olarak diki verdim Ben on dokuz yıl şad olarak oturdum, on dokuz yıl kağan olarak oturdum, il tuttum Otuz bir … Türk’üm için, milletim için iyisini öylece kazanı verdim Bu kadar kazanıp babam kağan köpek yılı, onuncu ay, yirmi altıda uçup gitti Domuz yılı, beşinci ay, yirmi yedide yas töreni yaptırdım Bukağ vali … babası Lisün Tay generalin başkanlığında beş yüz yiğit geldi Kokuluk … altın, gümüş fazla fazla getirdi Yas töreni kokusunu getirip diki verdi Sandal ağacı getirip öz … Bunca millet saçını, kulağını … kesti İyi binek atını, kara samurunu, mavi sincabını sayısız getirip hep bıraktı Tanrı gibi Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağanı, sözüm: Babam Türk Bilge Kağan’ı oturduğunda şimdiki Türk beyleri, sonra Tarduş beyleri; Kül Çor başta olarak, arkasından şadpıt beyleri; önde Tölis beyleri; Apa Tarkan başta olarak, arkasından şadpıt beyleri; bu … Taman Tarkan, Tonyukuk Boyla Baga Tarkan ve buyruk … iç buyruk; Sebig Kül İrkin başta olarak, arkasından buyruk; bunca şimdiki beyler, babam kağana fevkalâde fevkalâde çok iltica etti … Türk beylerini, milletini fevkalâde çok yüceltti, övdü … babam kağan … ağır taşı, kalın ağacı Türk beyleri, milleti … Kendime bunca …

Kuzey Yüzü:

Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum Sözümü tamamiyle işit Bilhassa küçük kardeş yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki Şadpıt beyleri, kuzeydeki Tarkat, Buyruk beyleri, Otuz Tatar, … Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle: Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tâbidir Bunca milleti hep düzene soktum O şimdi kötü değildir Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı Güneyde Dokuz Ersin’e kadar ordu sevk ettim, Tibet’e ulaşmama az kaldı Batıda İnci nehrini geçerek Demir Kapıya kadar ordu sevk ettim Kuzeyde Yir Bayırku yerine kadar ordu sevk ettim Bunca yere kadar yürüttüm Ötüken ormanından iyisi hiç yokmuş İl tutacak yer Ötüken ormanı imiş Bu yerde oturup Çin milleti ile anlaştım Altını, gümüşü, ipeği, ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş Bir insan yanılsa kabilesine, milletine, akrabasına kadar barındırmaz imiş Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk milleti, öleceksin! Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: Uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal verir diyip öyle öğretiyormuş Bilgi bilmez kişi o sözü alıp, yakına varıp, çok insan öldün! O yere doğru gidersen Türk milleti, öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiç bir sıkıntın yoktur Ötüken ormanında oturursan ebediyen il tutarak oturacaksın Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin Acıksan tokluk düşünmezsin Bir doysan açlığı düşünmezsin Öyle olduğun için beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin Hep orda mahvoldun, yok edildin Orda, geri kalanınla, her yere zayıflayarak ölerek yürüyordun Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için kağan oturdum Kağan oturup aç, fakir milleti hep toplattım Fakir milleti zengin kıldım Az milleti çok kıldım Yoksa bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum Yanılıp öleceğini yine burda vurdum Her ne sözüm varsa ebedî taşa vurdum Ona bakarak bilin Şimdiki Türk milleti, beyleri, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız? Babam kağan, amcam kağan oturduğunda dört taraftaki milleti nasıl düzene sokmuş … Tanrı buyurduğu için kendim oturduğumda dört taraftaki milleti düzene soktum ve tertipledim … kıldım … Türgiş kağanına kızımı … fevkalâde büyük törenle alı verdim Türgiş kağanının kızını fevkalâde büyük törenle oğluma alıverdim … fevkalâde büyük törenle alı verdim … yaptırdım … başlıya baş eğdirdim, dizliye diz çöktürdüm Üstte Tanrı, altta yer bahşettiği için gözle görülmeyen, kulakla işitilmeyen milletimi doğuda gün doğusuna, güneyde … batıda … Sarı altınını, beyaz gümüşünü, kenarlı ipeğini, ipekli kumaşını, binek atını, aygırını, kara samurunu, mavi sincabını Türk’üme, milletime kazanı verdim, tanzim edi verdim … kedersiz kıldım Üstte Tanrı kudretli … Türk beylerini, milletini … besleyin, zahmet çektirmeyin, incitmeyin! … benim Türk beylerim, Türk milletim,… kazanıp … bu … bu kağanından, bu beylerinden … suyundan ayrılmazsan, Türk milleti, kendin iyilik göreceksin, evine gireceksin, dertsiz olacaksın … Ondan sonra Çin kağanından resimciyi hep getirttim Benim sözümü kırmadı, maiyetindeki resimciyi gönderdi Ona bambaşka türbe yaptırdım İçine dışına bambaşka resim vurdurdum Taş yontturdum Gönüldeki sözümü vurdurdum … On Ok oğluna, yabancına kadar bunu görüp bilin! Ebedî taş yontturdum … yontturdum, yazdırdım … O taş türbesini …

Batı Yüzü:

… üstte … Bilge Kağan uçtu Yaz olsa, üstte gök davulu gürler gibi, öylece ve dağda yabani geyik gürlese, öylece mateme gark oluyorum Babam kağanın taşını kendim kağan ……

Güneybatı Yüzü:

Bilge Kağan kitâbesini Yollug Tigin, yazdım Bunca türbeyi, resimi, sanatı … kağanın yeğeni Yollug Tigin ben bir ay dört gün oturup yazdım, resimledim

Alıntı Yaparak Cevapla

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi

Eski 10-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi



Tonyukuk Anıtı:

Tonyukuk anıtı dört cepheli iki dikilitaş halindedir Yazılar, diğer taşlara göre daha silik durumdadır Tonyukuk, Bilge Kağan’ın babası İlteriş Kağan’ın amcası Kapgan Kağan’ın ve Bilge Kağan’ın baş bilicisi yani başveziri idi Bu anıtı ihtiyarlık devrinde kendisi diktirmiştir ve yazılar da kendisine aittir Taşlarda Göktürklerin Çin esaretinden nasıl kurtulduğu, kurtuluş savaşının nasıl yapıldığı ve Tonyukuk’un neler yaptığı anlatılır Birinci yazıt, 243 cm; ikinci yazıt ise, 217 cm yüksekliğindedir Birinci yazıtta 35, ikinci yazıtta 27 satır Göktürk harfli Türkçe metin bulunmaktadır

Tam Metin

BİRİNCİ TAŞ (Batı Cephesi)

Ben Bilge Tonyukuk’um Çin ülkesinde doğdum Türk milleti Çin’de tutsak idi Türk milleti hanını bulmayınca Çin’den ayrıldı, han sahibi oldu Hanını bırakıp yine Çin’e tutsak düştü Tanrı şöyle demiş: Han verdim, hanını bırakıp tutsak düştün Tutsak düştüğün için Tanrı öldürdü Türk milleti öldü, bitti, yok oldu Türk Sır milletinin yerinde boy kalmadı

Ormanda, dışarıda kalmış olanlar toplanıp yedi yüz er oldular İki bölüğü atlı idi, bir bölüğü yaya idi Yedi yüz kişiyi idare edenlerin büyüğü şad idi; danışman ol dedi, danışmanı ben oldum, Bilge Tonyukuk (Şadı) kağan mı yapayım diye düşündüm Arık boğa ile semiz boğa arkada oldukça; semiz boğa mı, arık boğa mı bilinmezmiş diye düşündüm Bunun üzerine, Tanrı akıl verdiği için onu ben kağan yaptım

İlteriş Kağan olunca, Bilge Tonyukuk Boyla Baga Tarkan ile İlteriş, güneyde Çinli’yi, doğuda Kıtay’ı, kuzeyde Oğuz’u pek çok öldürdüler Danışmanı, yardımcısı ben idim

Çogay’ın kuzeyi ile Kara Kum’da oturuyorduk

BİRİNCİ TAŞ (Güney Cephesi)

Geyik yiyerek, tavşan yiyerek oturuyorduk Milletin karnı tok idi Düşmanımız çevremizde ocak gibi idi, biz ateş idik

Böyle otururken Oğuz’dan casus geldi Casusun sözü şöyle idi: Dokuz Oğuz boyu üzerine kağan oturmuş; Çin’e Kunı Sengün’ü göndermiş; Kıtay’a Tongra Esim’i göndermiş Şu haberi göndermiş: Azıcık Türk (Köktürk) boyu var; fakat kağanı yiğit, danışmanı bilgili Bu iki kişi var oldukça seni, Çinliyi öldürecek, diyorum; doğuda Kıtay’ı öldürecek, diyorum; beni, Oğuz’u mutlaka öldürecek diyorum Çinli, sen güney yönünden saldır; Kıtay, sen doğu yönünden saldır; ben de kuzey yönünden saldırayım; Türk Sır boyunun yerinde hiç kimse kalmasın; mümkünse hepsini yok edelim, diyorum

Bu haberi işitince gece uyuyasım gelmedi, gündüz oturasım gelmedi Bunun üzerine kağanıma arza çıktım Şunu arz ettim: Çinli, Oğuz, Kıtay… bu üçü birleşirse biz kalırız Dıştan sarılmış gibiyiz Yufka iken delmek kolay imiş, ince iken koparmak kolay Yufka kalın olsa delmek zor imiş, ince yoğun olsa koparmak zor Doğuda Kıtay’dan, güneyde Çin’den, batıda batılılardan, kuzeyde Oğuz’dan gelecek iki üç bin askerimiz var mı acaba? Böyle arz ettim

Kağanım, ben Bilge Tonyukuk’un arzını işitti, gönlünce idare et dedi Kök Öng’ü çiğneyerek Ötüke ormanına doğru orduyu sevkettim İnek ve yük arabalarıyla Togla’da Oğuz geldi Üç bin askeri varmış Biz iki bin idik Savaştık Tanrı yarlığadı, yendik Irmağa döküldüler Pek çoğu da dağıttığımız yerde öldü

Ondan sonra Oğuz tamamıyla geldi Türk milletini Ötüken yerine, beni, Bilge Tonyukuk’u Ötüken yerine yerleşmiş diye işiten güneydeki millet; batıdaki, kuzeydeki, doğudaki millet geldi

BİRİNCİ TAŞ (Doğu Cephesi)

İki bin idik İki ordumuz oldu Türk milleti yaratılalı, Türk kağanı tahta oturalı Şantung şehrine, denize ulaşmış olan yok imiş Kağanıma arz edip ordu gönderdim Şantung şehrine, denize ulaştırdım Yirmi üç şehir zaptettiler Uykularını burada bırakıp seferde yatıp kalktılar

Çin kağanı düşmanımız idi On Ok kağanı düşmanımız idi Kırgızların güçlü kağanı da düşmanımız oldu Bu üç kağan anlaşıp Altun ormanında birleşelim demişler Şöyle anlaşmışlar: Doğuda Türk kağanına doğru sefere çıkalım demişler Eğer biz üzerine yürümezsek, eninde sonunda o bizi, kağanı yiğit, danışmanı bilgili olduğu için, eninde sonunda o bizi mutlaka öldürecektir Üçümüz birleşip üzerine yürüyelim, hepsini yok edelim demişler Türgiş kağanı şöyle demiş: Benim milletim oradadır demiş, Türk (Kök-türk) boyu yine karışıklık içindedir, Oğuz’u yine dardadır demiş

Bu sözleri işitince gece yine uyuyasım gelmiyordu, gündüz yine oturasım gelmiyordu 0 zaman düşündüm İlkin Kırgız üzerine yürüsek daha iyi olur dedim Kögmen yolu tek imiş; kapanmış diye işitip bu yoldan yürümek olmaz dedim Kılavuz istedim Çöllü Az eri buldum Az ülke (sinde), Anı bel (inde bir yol var) mış; bir at yolu imiş, onunla gitmiş Onunla konuşup bir atlının gitmiş olduğunu öğrenince bu yolla gitmek mümkün dedim Düşündüm ve kağanıma;…

BİRİNCİ TAŞ (Kuzey Cephesi)

…arz ettim

Ordu yürüttüm At in dedim Ak Termil’i geçince at bindirdim At üzerine bindirip karı söktürdüm Sonra atları yedeğe aldırıp yaya olarak ve ağaçlara tutuna tutuna yukarı çıkarttım Öndeki eri çapraz yürüterek ağaç olan tepeyi aştık Yuvarlanarak indik On gecede yandaki engeli dolaşarak gittik Kılavuz yeri şaşırıp boğazlandı Bunalıp “kağan, yetiş” demiş Anı suyuna vardık O sudan aşağı gittik Yemek için attan iniyor, atı ağaca bağlıyorduk Gece gündüz dört nala gittik Kırgızları uykuda bastık Uykularını mızrakla açtık Hanı, ordusunu topladı; savaştık ve yendik Hanlarını öldürdük Kırgız boyu kağana teslim oldu, baş eğdi Geri döndük, Kögmen ormanını dolaşarak geldik

Kırgız’dan döner dönmez Türgiş kağanından casus geldi Haberi şöyle idi: Doğudan kağana sefer edelim Biz yürümezsek onlar bizi, kağanı yiğit, danışmanı bilgili olduğu için eninde sonunda onlar bizi mutlaka öldürecek, demiş Casus, türgiş kağanı çıkmış dedi, On Ok boyu eksiksiz çıkmış dedi: Çin ordusu da varmış

Bu haberi işittiğimiz sırada katun (kraliçe) vefat etmişti Kağanım, ben eve ineyim, onun yoğ törenini yapayım dedi Orduya “gidin Altun ormanında oturun” dedi “Ordunun başında İni İl Kağan, Tarduş şadı gitsin” dedi Bilge Tonyukuk’a, bana şunları söyledi : “Bu orduyu ilet” dedi, “ben sana ne söyleyeyim Kararı istediğin gibi ver” dedi; “gelirse göreceği var, gelmezse haberciyi ve haberi alarak otur” dedi

Altun ormanında oturduk Üç casus geldi Haberleri bir: Kağan orduyu çıkardı On Ok eksiksiz çıktı Yarış ovasında toplanalım demişler Bu haberi işitince haberi kağana yolladım Handan haber geldi: “Oturun, öncüyü ve nöbetçiyi iyice düzenleyin, baskın yapmayın” demiş Bögü Kağan bana böyle haber yollamış Apa Tarkan’a ise gizli haber göndermiş Bilge Tonyukuk kötüdür, kindardır; yanılır; orduyu yürütelim diyecek; kabul etmeyin

Bu haberi işitince ordu yürüttüm Altun ormanını yol olmaksızın aştık İrtiş ırmağını geçit olmaksızın geçtik Gece de yol aldık ve Bolçu’ya şafak sökerken ulaştık

İKİNCİ TAŞ (Batı Cephesi)

“Haberciyi getirdiler Sözü şöyle idi: Yarış ovasında yüz bin asker toplandı dedi Bu sözü işitince beğler, hepbirlikte geri dönelim, zayıfın utancı daha iyidir dediler Ben şöyle dedim; ben, Bilge Tonyukuk: Altun Ormanını aşarak geldik, İrtiş ırmağını geçerek geldik Gelenler yiğit dediler duymadılar; tanrı, Umay, mukaddes yer su üzerine çöküverdi Niçin kaçıyoruz? Çok diye niçin korkuyoruz? Azız diye niçin kendimizi küçümsüyoruz? Hücum edelim dedim Hücum ettik ve yağmaladık

İkinci gün ateş gibi kızıp geldiler Savaştık Bizden iki ucu, yarısı fazla idi Tanrı yarlığadığı için çok diye korkmadık ve savaştık Tarduş şadına kadar kovalayıp dağıttık Kağanını tuttuk; yabgusunu, şadını orada öldürdük Elli kadar er yakaladık Hem o gece halkına haber gönderdik O haberi işitip On Ok beğleri, halkı hep geldi, baş eğdi Halkın birazı kaçmıştı Gelen beğleri ve halkı düzenleyip toplayarak, On Ok ordusunu yürüttüm Biz de yürüdük Anı’yı geçtik İnci ırmağını geçerek Tinsi oğlu denen ebedi Ek dağını aşırdım

İKİNCİ TAŞ (Güney Cephesi)

Demir Kapı’ya kadar gittik Oradan geri döndük İni İl Kağan’a… Tacikler, Toharlar… ondan berideki Suk başlı Soğdak kavmi hep gelip baş eğdi

Türk milletinin Demir Kapı’ya , Tinsi Oğlu denen dağa ulaştığı hiç vâki değildi O yere, ben Bilge Tonyukuk ulaştırdığım için sarı altın, beyaz gümüş, kızıl yak öküzü, eğri deve, mal sıkıntısızca getirdik

İlteriş kağan, bilgisinden dolayı, yiğitliğinden dolayı Çin ile on yedi defa savaştı Kıtaylarla yedi defa savaştı Oğuzlarla beş defa savaştı Bu savaşlarda da danışmanı hep ben idim Kumandanı da yine ben idim İlteriş Kağan’a, Türk’ün hakim kağanına, Türk’ün bilgili kağanına

İKİNCİ TAŞ (Doğu Cephesi)

Kapgan Kağan… Gece uyumadı, gündüz oturmadı Kızıl kanımı dökerek, kara terimi akıtarak işimi gücümü hep ona verdim Öncüleri yine uzaklara gönderdim; hisarları, gözcüleri çoğalttım; basılan düşmanı getirdim; kağanım ile seferlere çıktık Tanrı korusun, bu Türk milletinin içinde silahlı düşman dolaştırmadım, damgalı at koşturtmadım İlteriş Kağan kazanmasaydı, onun ardından ben kazanmasaydım il yine, millet yine yok olacaktı O kazandığı için, ardından ben kazandığım için il yine il oldu, millet yine millet oldu

Ben artık yaşlandım, kocadım Her hangi bir yerdeki kağan sahibi bir millete benim gibisi olsa ne sıkıntıları olabilir?

Türk Bilge Kağan ilinde yazdırdım Ben Bilge Tonyukuk

Orkun yazıtlarının GökTürk Türkçesi ile yazılmış metinleri her kelime kafamızda bir çok çağrışım yapsada ilk bakışta anlaşılmaz gibi gelir Oysaki burada kullanılan kelimlerin %80′i bugün anadolunun dört bi yanında konuşulan Türkçe’de kullanılmaktadırArada ki farklar şunlardan ibarettir ;

1) V sesi ve harfi yoktur yerine B kullanılmıştır Ev = Eb , Varlık=Barlık gibi

2) D ile bağlayan sözler T ile başlar Dağ=Tağ gibi

3) O ile başlayan sözler B ile başlar Olmak=Bolmak gibi

4) G ile başlayan sözler K ile başlar Gelmek=Kelmek gibi

5) Bazı sözlerde Y yerine D kullanılır Boy=Bod , Ayak=Adak gibi

6) İsmin e hali ke,ge,ka,ga gibidir Kağana = Kağanka, Eve=Ebge gibi

7) İsmin i hali ge ve ig şeklindedir

Genizden gelen ng sesi vardır Deniz=Dengiz, Sana=Sanga, Senin=Sening gibi

9) Belirtisiz isim takılarında takı yoktur

10) li,lı,lü,lu ekleri lig,lıg,lüg,lug şeklindedir

En Büyük Özelliği

Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin İlk Türk tarihi Taşlar üzerine yazılmış tarih Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşması Devlet ve milletin karşılıklı vazifeleri Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası Türk askerî dehasının, Türk askerlik sanatının esasları Türk gururunun ilâhî yüksekliği Türk feragat ve faziletinin büyük örneği… Türk içtimaî hayatının ulvî tablosu Türk edebiyatının ilk şaheseri… Türk hitabet sanatının erişilmez şaheseri Hükümdarâne eda ve ihtişamlı hitap tarzı Yalın ve keskin üslûbun şaşırtıcı numunesi Türk milliyetçiliğinin temel kitabı Bir kavmi bir millet yapabilecek eser Asırlar içinden millî istikameti aydınlatan ışık Türk dilinin mübarek kaynağı Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği Türk yazı dilinin başlangıcını milâdın ilk asırlarına çıkartan delil Türk ordusunun kuruluşunu en az 1250 sene öteye götüren vesika Türklüğün en büyük iftihar vesilesi olan eser, İnsanlık aleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar taşları

Alıntı Yaparak Cevapla

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi

Eski 10-11-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi



Göktürk Yazıtları



Yazıyı taşıyan en eski kitabe Kızıl şehrinde bulunmaktadır

Göktürk yazıtları üç taştan oluşur: Tonyukuk anıtı 716, Köl Tigin (Kültigin) anıtı 732, Bilge Kağan anıtı 735 yılında dikilmiştir Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır Kültigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur

Göktürk Yazıtları hakkında ansiklopedik bilgi

Göktürk Yazıtları yada Orhun Kitabeleri, Türk tarihinin belli bir dönemini hikaye ettikten başka bilinen en eski Türk yazısının ve bilhassa Türk dil ve edebiyatının çok önemli belgesi olan Gök-Türk (Kök-Türk) yazıtları, Doğuda Çin sınırlarında yaşamış Türklerin en önemli eserleridir Bunlar Orhun ırmağının eski yatağı yakınlarında Koço-Çaydam adlı göl civarında dikilmiş anıtlar üzerindeki yazıtlar (kitabeler) dir Bir kilometrelik alan üzerindeki bu anıtlar, bugün Moğolistan topraklarındadır

Göktürk alfabesi ile yazılı bulunan ilk anıtlar, 6 yy Yenisey Kırkızları’na aittir 8 yy Orhun anıtlarında ise edebi güzelliğe ulaşmıştır Sayfaları fazlaca olan bu taşların en önemlileri bilge Vezir Tonyukuk adında 720 yılında, kendisi tarafından yazdırılmış Tonyukuk Anıtı ile 731’de ölen Kül Tigin ve 734’te ölen Bilge Kağan Anıtı olmak üzere üç tanedir

Bu abidelerin varlığından ilk defa 13 yy İlhanlılar devri tarihçisi Cüveyni (1226-1282) Tarih-i Cihan-Kuşa’sında söz etmiştir Batılılarca 18 yy ortalarında bulunmuşsa da yazılar ancak 19 yy sonralarında Danimarkalı bilgin Thomsen (1842-1927) tarafından okuna bilmiştir Türk tarihnin ilk yazılı vesikaları olan bu taşlar, tarih ve edebiyat yönünden büyük değer taşımaktadır

Orhun Kitabeleri yada Göktürk Yazıtları, anlattığı olaylar bakımından en dolgunu ve üslupça en güzeli İlteriş Kutluk Kağan oğlu hükümdar Bilge Kağan’ın, kardeşi Kül Tiğin adına, saygı ve sevgiyle diktirip yazdırmış olduğu Kül Tiğin anıtıdır Hükümdar ailesinden bir prens (tiğin) olan Yoluğ Tiğin’in kaleme aldığı Kül Tiğin yazıtı Türklerin o zamanki bir Kurtuluş Savaşı’nı anlatan bir edebi metindir Arıca hükümdar Bilge Kağan ağziyle Türk halkına seslenen eşsiz bir hitabet örneğidir

Bu kitabeyi çok gelişmiş, zengin kelimeli bol mecazlı edebi bir hitabe örneği olarak yazan prens, yazıtın güney-batı yüzünü şu sözlerle bitirmektedir:

"Bilge Kitabesini ben Yolluğ Tiğin yazdım Bunca binayı resmi ve heykelleri, süslemeleri Hakanın yeğeni Yolluğ Tiğin, ben, bir ay ve dört gün oturup yazdım, süsledim (ve yarattım?)"

Çin emperyalizminin o zamanki usul ve hedeflerini bu yazıtta okurken daha sonra mazlum, dağınık ve vatan duygusunu yitirmiş milletler üzerine yönelen bütün istilacı ve sömürücü emellerin anahtarını buluruz

Göktürk devleti'nin kuruluşundan sonra 680 yılında Çin pençesine düşerek elli yıl esarette kalan, sonra babası İlteriş Kutluk Kağan tarafından kurtarılan Gök-Türk’lerin ibretli tarihini anlatan bu metinde, Bilge Kağan, milli şuuru kaybederek Çince konuşan hatta Çin isimleri almaya başlayan beylerin feci akıbetlerini, millete kötülüklerini ve tutsak oluşlarının başka sebeplerini dile getirmektedir

Kurtuluşun hikayesini anlatmakta, kendisinin ve kardeşi Kül Tiğin’in millete hizmetlerini sayıp dökmekte halka ümit ve kuvvet telkini yapmakta, çalışmanın faydaları üzerinde durmaktadır Aşağıda Kül Tiğin Yazıtı’nın bazı kuvvetli parçaları ve bunların bugünkü dilimizle ifadesi görülecek, ayrıca milletin tamamı verilecektir


Alıntı Yaparak Cevapla

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi

Eski 10-11-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi



Kül Tigin Yazıtlarından kısalar

# 1 Türk kara kamag budun ança timiş: “İllig budun ertim, ilim amatı kana? Kimke iliğ kazganur men?” tir ermiş “Kağanlıg budun ertim, kağanım kanı? Ne kağanka işiğ küçüg birür men?” tir ermiş Ança tip Tabgaç kağanka yağı bolmış

# Türk halkı şöyle demiş: “Vatanlı millet idim, vatanım şimdi hani? Kime vatan kazanacağım ben” dermiş “Hakanlı millet idim, hakanım hani? Hangi hakana işimi gücümü vereceğim?” dermiş Böylece söyleyip Çin hakanına düşman olmuş

# 2 Türk Oğuz beğleri, budun, eşiding! Öze tengri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budın, ilingin törüngün kim artadı?

# Türk Oğuz beyleri, millet işitin! Üsten gök basmasa alttan yer delinmese, Türk milleti, ilini töreni kim bozabilir?

# 3Barduk yirde edgüg ol erinç: kanıng subça yügürti sönüküng tağça yattı Beglik urı oğlın kul boldu, işilik kız oğlun küng boldı

# Vardığın yerde eline geçen şu oldu: Kanın su gibi aktı Kemiğin dağ gibi yığıldı Bey gibi oğlun kul oldu Temiz kız çocuğun odalık oldu

# 4Akanım kağan yiti yigirmi erin taşıkmış “Taşra yorıyur” tiyin kü eşidip balıktaki tağıkmış, tağdaki inmiş, tirilip yitmiş er bolmuş Tengri küç birdük üçün akanım kağan süsi böri teg ermiş, yağısı koy teg ermiş

# Babam hakan, on yedi erle dışarı kaçmış “Dışarı yürüyor” diye haber işitince, şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş Derlenip yetmiş er olmuşlar Tanrı güç verdiği için babam hakanın askeri kurt gibi imiş Düşman koyun gibiymiş

# 5 İçre aşsız, taşra tonsız yabız, yablak budunda üze olurtım İnim Kül Tiğin birle sözleştimiz Akanımız, eçimiz kazganmış budın atı küsi yok bolmaasın tiyin, Türk budın içün tün udımadım; küntüz otırmadım İnim Kül Tiğin birle, eki şad birle ölü yiti kazgandım

# İçi aşsız, dışı giyimsiz, zayıf çaresiz millet üzerine oturdum (Tahta çıktım) Küçük kardeşim Kül Tiğin ile sözleştik: Babamızın, amcamızın kazandığı milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım Küçüğüm Kül Tiğin ve iki şad (şehzade) ile ölürcesine çalıştım

# 6 İnim Kül Tiğin kergek boldı Özüm sakındım Körür közüm teg, bilir biligim bilmez teg boldı Kişi oğlı kop ölgeli törümiş

# Küçüğüm Kül Tiğin merhum oldu Ben yas tuttum Görür gözüm görmez, bilir bilgim bilmez oldu Kişi oğlu hep ölü türermiş

Alıntı Yaparak Cevapla

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi

Eski 10-11-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi



Dil ve Alfabe

İslamlıktan önceki Orta Asya Türkçe sinde başlıca iki edebi lehçe meydana gelmiştir Bunlar, en kuvvetli örneği şu yazıtlarda gördüğümüz Göktürk lehçesi ile aşağıda göreceğimiz Uygur lehçesidir

Bu yazıtlar çok işlek nesir üslubu ile yazıldığına göre, aynı lehçe ile meydana gelmiş, fakat ele geçmemiş daha birçok eserler olsa gerektir İlk devre edebiyatının en kuvvetli örneklerini veren bu lehçe, bazı değişmelere uğramış olmakla birlikte Batı (Anadolu) Türkçe sinin kaynağı olmuştur

Göktürkçe’nin Anadolu Türkçesi'nden farkları şöyledir:

# 1-Bugün (G) ile başlattığımız sözler, Göktürkçe’de (K) ile başlar Göz, gelmek, görmek kelimeleri köz, kelmek, körmek şeklindedir

# 2-Göktürkçe’deki bazı (T) ler bugün (D) olmuştur Timiş, tiyip yerine demiş, diyip gibi

# 3-Bugün kullandığımız bazı (Y) lerin yerine Göktürkçe’de (D) kullanılmıştır Ayak, boy, uyumak yerine adak, bod, udımak gibi

# 4-Bugünkü bazı (V) lerin yerine Göktürkçe’de (B) vardır: vermek, var, ev yerine bermek, bar, eb gibi

# 5-Göktürkçe’de olmak fiili bolmak, su ismi sub şeklindedir

# 6-İsmin (i-) hali Göktürkçe’de (-g veya –ig) şeklinde bulunur Kişi-y-i, ordu-y-u, iş-i, yerine kişiğ, ordug, işig gibi

# 7-İsimin (e)hali Göktürkçe’de (-ke, -ga)şeklindedir Kime kağana yerine kim-ke, kağan-ka gibi

# 8-Göktürkçe’de belirsiz isim takımları çoğunlukla takısız söylenir Türk milleti, Türk hakanı, Gök tanrısı yerine Türk budın, Türk kağan, Kök tengir gibi

# 9-Kelimelerden isim ve sıfat türetmeye yarayan –li (lı, lu lü) eki Göktürkçe’de –lig, lıg şeklindedir Vatan-lı millet, Hakan-lı millet yerlerine il-lig budın, kağanlığ budın gibi

Göktürk yazıtlarında dil hemen hemen arı Türkçe’dir Bununla birlikte Konçuy, biti-yad, yalmas (elmas) kamag (kamu) gibi yabancı kelimeler bu metinlerde de bulunmaktadır

Aradan 1200 yıl geçtiği düşünülürse Gök-Türkçeye göre bugünümüzdeki dilimizde görülün bu değişmeler pek önemli sayılmaz Yazıtlardaki kelimelerin pek çoğu (Kara, il, kanı (hani), kağan, bey, işitmek, oğul, kul, sözleşmek, taşra, özüm, sakınmak vs) bugün hemen hiç değişmemiş bulunmamaktadır Ayrıca anlam veya biçim bakımından az çok değişmiş olarak yaşayan kelimeler pek çoktur

Göktürk yazıtları, Türklerin icadı olduğu sanılan Orhun alfabesi ile yazılmıştır Yazıtlarda bu alfabenin en gelişmiş biçimi görülüyor 6 yy ait bulunan, Yenisey Kırgızları’nın mezar taşlarında ise, bu alfabenin daha ilkel şekillerine rastlanmıştır Bu hal, Orhun yazısının Türkler tarafından bulunup geliştirildiğini düşündürmektedir Ayrıca bu yazının, Türk damgalarından çıkmış olduğu anlaşılıyor Çünkü, ok ve yay resmini andıran iki harf aynen "ok" ve "ya" diye okunmaktadır Bu yazının Arami alfabesinden alınmış olup, Türkçüye uydurularak geliştirildiğini söyleye bilginler de vardır

Köktürk alfabesi 38 harflidir Harflerin ayrık olarak, sağdan sola veya yukardan aşağıya doğru yazılır Bu ayrık düzen, Köktürk harflerini kağıda yazılmaktansa, taşa yazılmayı daha uygun kılmıştır Ne var ki bu yazının kağıt üzerindeki örnekleri de ele geçmiştir 38 harfin, (4)ü sesli, (26) sı sessiz, 8 tanesi ise birleşik harflerdir

Göktürklerde İslamiyet'e yakınlık


Göktürkler ve diğer Türk kavimleride, İslamiyet’ten önce, genellikle “put ve maput”lar yoktu Türkler “mekanı” belli olmayan ve çoğunca gökte oturduğu tasarlanan bir yüce kudrete inanıyorlardı

Türkler, onun için, hiçbir zorluk ve direniş göstermeden, en kısa bir tarih, döneminde, toptan Müslüman oldular O kadar ki, bugün kendini Türk olarak bilen 300milyon insanın (Japon Denizinden Adriyatik’e kadar) hepsi Müslüman’dır Hıristiyan veya Musevi olduğu ileri sürülen, az sayıda Türk toplulukları, bu kuralı bozmayacak kadar küçük aykırılar (istisnalar) sayılırlar

Bu gönülden benimseyişin sebebi, ileride açıklanacağı gibi, bütün Türk kütlerlerin, belki Hunlar’dan bu yana soyut bir tek tanrıya (çoğunda Gök Tanrıya) inanmış bulunmalarıdır

Türklerin İslam içindeki bu durumları, son ölçüde önemli bir keyfiyettir Çünkü, Kur’an-ı Kerim’in indirildiği Arap dilini konuşan, Araplar içinde dahi azımsanmayacak sayıda hıristiyan’lar hala mevcuttur Arap ırkındandırlar ama Hz İsa dinine mensupturlar

Türkler ve Araplardan sonra İslamiyet’in diğer büyük kavimlerinden İranlılar arasında da bir miktar “hıristiyan” bulunuyor Ancak, daha önemlisi: İranlıların bir bölüğü kendi eski dinlerinin ve esatir (mitoloji)’lerinin etkisi ile İslamiyet’i, esasında uzaklaştırmış ve hatta tanınmaz hale koymuşlardırBuna karşılık Türklerin ezici çoğunluğu ise Kuran müslümanıdır

Kul Tigin Yazıtı

Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilgi Kağanı, bu zamanda oturdum Sözümü tamamiyle işit Bilhassa küçük kardeş yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki şadpıt beyleri, kuzeydeki tarkat, buyruk beyleri, Otuz tatar! Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle:

Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep düzene soktum O şimdi kötü değildir Türk Kağanı Ötüğen ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur

Bu yerde oturup Çin milleti ile anlaştım Altını, gümüşü, ipeği, ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor

Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldanıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş İyi bilgili insanı yürütmezmiş Bir insan yanılsa, kabilesi, milleti, akrabasına kadar barındırmazmış Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti öldün: Tanrı buyruğu için, kendim devletli olduğum için, kağan oturdum Kağan oturup aç, fakir milleti hep topladım Yoksa, bu sözümde yalan var mı?

Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burada vurdum Yanılıp öleceğini yine burada vurdum Her ne sözüm varsa ebedi taşa vurdum Ona bakarak bilin Şimdiki Türk milleti, beyleri, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız?

Göktürk Yazıtlarının ortaya çıkarılması

Orhun Yazıtları, Göktürk İmparatorluğu'nun ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma altı adet yazılı dikilitaştır Moğolistan'ın kuzeyinde, Baykal gölünün güneyinde, Orhun ırmağı vadisindeki Koşo Saydam gölü yakınlarındadır Bu yazıtlardan Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, Koçho Tsaydam bölgesindeki Orhun Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk yazıtları ise, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı'nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir Bilge Tonyukuk yazıtlarının, (Orhun Irmağı civarında olmamasına rağmen), Orhun yazıtlarıyla birlikte düşünülmesi, anılması Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları ile aynı döneme ait olması ve aynı konuları içermesindendir Yazıtlar, Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı ve töresi hakkında önemli bilgiler vermektedirler Türk ve Türkçe adı, ilk kez Doğu Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçmektedir

Yazıtların üçü çok önemlidir İki taştan oluşan Tonyukuk, 720; Kül Tigin (Kültigin), 732; Bilge Kağan, 735 yılında dikilmiştir Kül Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır Kültigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi

Eski 10-11-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi







Bilge Kağan Yazıtı

Bilge Kağan Yazıtı, Göktürk yazıtlarından biridir Bilge Kağan Yazıtı (Kitâbesi),Moğolistan`da Orhon Irmağı yakınlarında bulunmaktadır Bilge Kağan Yazıtı ile Kül Tigin Yazıtı arasındaki uzaklık bir kilometredir İskandinav runik harflere benzeyen Köktürk yazısı ile yazılmıştır
Bilge Kağan Yazıtı hakkında ansiklopedik bilgi

Bilge Kağan Yazıtı, Göktürk yazıtlarından biridir Bilge Kağan Yazıtı (Kitâbesi), Moğolistan'da Orhon Irmağı yakınlarında bulunmaktadır Bilge Kağan Yazıtı ile Kül Tigin Yazıtı arasındaki uzaklık bir kilometredir İskandinav runik harflere benzeyen Köktürk yazısı ile yazılmıştır



Yazıtın Ebatları ve Satır Sayısı


Bilge Kağan yazıtının yüksekliği 380 metredir Doğu yüzünde 41 satır, güney ve kuzey yüzlerinde 15'er satır yer almaktadır Böylece Türkçe yazılmış olan toplam satır sayısı 71'i bulmaktadır Batı yüzünde ise Çince bir yazı yer almaktadır

Kuzey yüzünün ilk 8 satırı Kül Tigin Yazıtının güney yüzünde yer alan ilk 11 satır ile aynıdır Ayrıca doğu yüzündeki ilk 24 satır ile Kül Tigin Yazıtının doğu yüzünde yer alan ilk 30 satır aynıdır

Yazıt Hakkında

Bu yazıt, Kül Tigin Yazıtına oranla daha çok tahribat görmüştür Bu nedenle metinler kesik ya da okunamaz durumdadır

Bu yazıtta konuşan Bilge Kağan'dır Yazıt, 734 yılında ölen Bilge Kağan anısına, 735 yılında oğlu Tenri Kağan tarafından dikilmiştir Yazıt, Bilge Kağan'ın yeğeni Yollug Tigin tarafından yazılmıştır

Göktürk Yazıtlarını oluşturan Bilge Kağan Yazıtı 735 yılında dikilmiştir Diğer iki yazıt ise Tonyukuk yazıtı(716) ve Kül (Köl) Tigin (732) yazıtıdır Orjinal metinden günümüz Türkçesine çevrilen aşağıdaki metindeki cümlelerde, cümle yapısı büyük ölçüde korunmuştur Metinde ile çevrilen yerler taşlardaki tahribat nedeniyle okunamayan kısımları belirtmektedir

Bilge Kağan Yazıtı metni

Doğu Yüzü

Tanrı gibi Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağanı, sözüm: Babam Türk Bilge Kağanı Sir, Dokuz Oğuz, İki Ediz çadırlı beyleri, milleti Türk tanrısı üzerinde kagan oturdum Oturduğumda ölecek gibi düşünen Türk beyleri, milleti memnun olup sevinip, yere dikilmiş gözü yukarı baktı Bu zamanda kendim oturup bunca ağır töreyi dört taraftaki dim Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumın Kağan, İstemi Kağan oturmuş Oturarak Türk milletinin ilini, töresini tutu vermiş, düzene soku vermiş Dört taraf hep düşman imiş Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış Başlıya baş eğdirmiş, dizliye dik çöktürmüş Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda Demir Kapıya kadar kondurmuş İkisi arasında pek teşkilâtsız Gök Türk'ü düzene sokarak öylece oturuyormuş Bilgili kağan imiş, cesur kağan imiş Buyruku bilgili imiş tabiî, Cesur imiş tabiî Beyleri de milleti de doğru imiş Onun için ili öylece tutmuş tabiî İli tutup töreyi düzenlemiş Kendisi öylece vefât etmiş Yasçı, ağlayıcı, doğuda gün doğusundan Bökli Çöllü halk, Çin, Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı, bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş Öyle ünlü kağan imiş Ondan sonra küçük kardeşi kağan olmuş tabiî, oğulları kağan olmuş tabiî Ondan sonra küçük kardeşi büyük kardeşi gibi kılınmamış olacak, oğlu babası gibi kılınmamış olacak Bilgisiz kağan oturmuştur, kötü kağan oturmuştur Buyruku da bilgisizmiş tabiî, kötü imiş tabiî Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, aldatıcı olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı çekiştirttiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybedivermiş Çin milletine beylik erkek evlâdını kul kıldı, hanımlık kız evlâdını cariye kıldı Türk beyler Türk adını bıraktı Çinli beyler Çin adını tutarak, Çin kağanına itaat etmiş Elli yıl işi gücü vermiş Doğuda gün doğusunda Bökli kağana kadar ordu sevk edi vermiş Batıda Demir Kapıya ordu sevk edi vermiş Çin kağanına ilini, töresini alı vermiş Türk halk kitlesi şöyle demiş: İlli millet idim, ilim şimdi hani, kime ili kazanıyorum der imiş Kağanlı millet idim, kağanım hani, ne kağana işi, gücü veriyorum der imiş Öyle diyip Çin kağanına düşman olmuş Düşman olup, kendisini tanzim ve tertip edemediğinden, yine tâbi olmuş Bunca işi, gücü vermediğini düşünmeden, Türk milletini öldüreyim, kökünü kurutayım der imiş Yok olmaya gidiyormuş Yukarıda Türk Tanrısı, mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiştir Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye, babam İltiriş kağanı, annem İlbilge Hatun'u göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmıştır Babam kağan on yedi erle dışarı çıkmış Dışarı yürüyor diye ses işitip şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş Toplanıp yetmiş er olmuş Tanrı kuvvet verdiği için, babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş Doğuya batıya asker sevk edip toplamış, yığmış Hepsi yedi yüz er olmuş Yedi yüz er olup ilsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yaratmış, yetiştirmiş Tölis, Tarduş milletini orda tanzim etmiş Yabguyu, şadı orda vermiş Güneyde Çin milleti düşman imiş Kuzeyde Baz Kağan, Dokuz Oğuz kavmi düşman imiş Kırgız, Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı hep düşman imiş Babam kağan bunca kırk yedi defa ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış Tanrı lûtfettiği için illiyi ilsizletmiş, kağanlıyı kağansızlatmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş Babam kağan öylece ili, töreyi kazanıp, uçup gitmiş Babam kağan için ilkin Baz kağanı balbal olarak dikmiş Babam kağan uçtuğunda kendim sekiz yaşında kaldım O töre üzerine amcam kağan oturdu Oturarak Türk milletini tekrar tanzim etti, tekrar besledi Fakiri zengin kıldı, azı çok kıldı Amcam kağan oturduğunda kendim prens Tanrı buyurduğu için ondört yaşımda Tarduş milleti üzerine şad oturdum Amcam kağan ile doğuda Yeşil Nehir'e, Şantung ovasına kadar ordu sevk ettik Batıda Demir Kapı'ya kadar ordu sevk ettik Kögmen'i aşarak Kırgız ülkesine kadar ordu sevk ettik Yekun olarak yirmi beş defa ordu sevk ettik, on üç defa savaştık İlliyi ilsizleştirdik, kağanlıyı kağansızlaştırdık Dizliye diz çöktürdük, başlıya baş eğdirdik Türgiş kağanı Türk'üm, milletim idi Bilmediği için, bize karşı yanlış hareket ettiği, ihanet ettiği için kağanı öldü, buyruku, beyleri de öldü On Ok kavmi eziyet gördü Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz kalmasın diye Az milletini tanzim ve tertip edip Bars bey idi Kağan adını burda biz verdik Kız kardeşim prensesi verdik Kendisi ihanet etti, kağanı öldü, milleti cariye, kul oldu Kögmen'in yeri, suyu sahipsiz kalmasın diye Az, Kırgız milletini tanzim ve tertip edip geldik Savaştık ilini geri verdik Doğuda Kadırkan ormanını aşarak milleti öyle kondurduk, öyle düzene soktuk Batıda Kengü Tarbana kadar Türk milletini öyle kondurduk, öyle düzene soktuk O zamanda kul kullu, cariye cariyeli olmuştu Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi Öyle kazanılmış, öyle düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı Türk, Oğuz beyleri, milleti işit: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini, töreni kim bozabilecekti? Türk milleti, vazgeç, pişman ol! Disiplinsizliğinden dolayı, beslemiş olan kağanına, hür ve müstakil iyi iline karşı kendin hata ettin, kötü hâle soktun Silâhlı nereden gelip dağıtarak gönderdi? Mızraklı nereden gelerek sürüp gönderdi? Mukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin! Doğuya giden, gittin! Batıya giden, gittin! Gittiğin yerde hayrın şu olmalı: Kanın nehir gibi koştu Kemiğin dağ gibi yattı Beylik erkek evlâdını kul kıldın Hanımlık kız evlâdını cariye kıldın O bilmemenden dolayı, kötülüğün yüzünden amcam kağan uçup gitti Önce Kırgız kağanını balbal olarak diktim Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yükselten Tanrı, il veren Tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, kendimi o Tanrı kağan oturttu tabiî Varlıklı, zengin millet üzerine oturmadım İçte aşsız, dışta elbisesiz; düşkün, perişan millet üzerine oturdum Küçük kardeşim Kül Tigin, iki şad, küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyuyamadım, gündüz oturmadım Küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım Öyle kazanıp bütün milleti ateş, su kılmadım Ben kendim kağan oturduğumdan her yere gitmiş olan millet yaya olarak, çıplak olarak, öle yite geri geldi Milleti besleyeyim diye kuzeyde Oğuz kavmine doğru; doğuda Kıtay, Tatabı kavmine doğru; güneyde Çine doğru on iki defa ordu sevk ettim savaştım Ondan sonra Tanrı buyurduğu için, devletim, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim Çıplak milleti elbiseli kıldım Fakir milleti zengin kıldım Az milleti çok kıldım Değerli illiden, değerli kağanlıdan daha iyi kıldım Dört taraftaki milleti hep tâbi kıldım, düşmansız kıldım Hep bana itaat etti Onyedi yaşımda Tanguta doğru ordu sevk ettim Tangut milletini bozdum Oğlunu, karısını, at sürüsünü, servetini orda aldım Onsekiz yaşımda Altı Çub Soğdaka doğru ordu sevk ettim Milleti orda bozdum Çinli Ong vali, elli bin asker geldi Iduk Başta savaştım O orduyu orda yok ettim Yirmi yaşımda, Basmıl Iduk Kut soyumdan olan kavim idi, kervan göndermiyor diye ordu sevk ettim K m tâbi kıldım, malını çevirip getirdim Yirmi iki yaşımda Çin'e doğru ordu sevk ettim Çaça general, seksen bin asker ile savaştım Askerini orda öldürdüm Yirmi altı yaşımda Çik kavmi Kırgız ile beraber düşman oldu Kemi geçerek Çike doğru ordu sevk ettim Örpende savaştım Askerini mızrakladım Az milletini aldım tâbi kıldım Yirmi yedi yaşımda Kırgız'a doğru ordu sevk ettim Mızrak batımı karı söküp, Kögmen ormanını aşarak yürüyüp Kırgız kavmini uykuda bastım Kağanı ile Songa ormanında savaştım Kağanını öldürdüm, ilini orda aldım O yılda Türgiş'e doğru Altın ormanını aşarak İrtiş nehrini geçip yürüdüm Türgiş kavmini uykuda bastım Türgiş kağanının ordusu ateş gibi, fırtına gibi geldi Bolçu'da savaştık Kağanını, yabgusunu, şadını orda öldürdüm İlini orda aldım Otuz yaşımda Beş Balıka doğru ordu sevk ettim Altı defa savaştım askerini hep öldürdüm Onun içindeki ne kadar insan yok olacaktı çağırmak için geldi Beş Balık onun için kurtuldu Otuzbir yaşımda Karluk milleti sıkıntısız, hür ve serbest iken, düşman oldu Tamag Iduk Başta savaştım Karluk milletini öldürdüm, orda aldım Basmıl kara Karluk milleti toplanıp geldi m, öldürdüm Dokuz Oğuz benim milletim idi Gök, yer bulandığı için, ödüne kıskançlık değdiği için düşman oldu Bir yılda dört defa savaştım: En önce Togu Balık!ta savaştım Togla nehrini yüzdürerek geçip ordusu İkinci olarak Andırgu'da savaştım Askerini mızrakladım Üçüncü olarak Çuş başında savaştım Türk milleti ayak titretti, perişan olacaktı İlerleyip yayarak gelen ordusunu püskürttüm Çok ölecek orda dirildi Orda Tongra yiğiti bir boyu Tonga Tigin mateminde çevirip vurdum Dördüncü olarak Ezginti Kadız'da savaştım Askerini orda mızrakladım, yıprattım yıprat Otuziki yaşımda Amgı kalesinde kışladıkta kıtlık oldu İlk baharında Oğuz'a doğru ordu sevk ettim İlk ordu dışarı çıkmıştı, ikinci ordu merkezde idi Üç Oğuz ordusu basıp geldi Yaya, kötü oldu diyip yenmek için geldi Bir kısım ordusu evi barkı yağma etmek için gitti, bir kısım ordusu savaşmak için geldi Biz az idik, kötü durumda idik Oğuz düşman Tanrı kuvvet verdiği için orda mızrakladım, dağıttım Tanrı bahşettiği için, ben kazandığım için Türk milleti kazanmıştır Ben küçük kardeşimle beraber böyle başa geçip kazanmasam Türk milleti ölecekti, yok olacaktı Türk beyleri, milleti, böyle düşünün, böyle bilin! Oğuz kavmi göndermeden, diye ordu sevk ettim Evini barkını bozdum Oğuz kavmi Dokuz Tatar ile toplanıp geldi Aguda iki büyük savaş yaptım Ordusunu bozdum İlini orda aldım Öyle kazanıp Tanrı buyurduğu için otuzüç yaşımda idi Seçkin, muhterem, güç beslemiş olan, kahraman kağanına ihanet etti Üstte Tanrı, mukaddes yer, su, amcam kağanın devleti kabul etmedi olacak Dokuz Oğuz kavmi yerini, suyunu terk edip Çin'e doğru gitti Çin bu yere geldi Besleyeyim diye düşünüp millet suçla güneyde Çin'de adı sanı yok oldu Bu yerde bana kul oldu Ben kendim kağan oturduğum için Türk milletini kılmadım İli, töreyi çok iyi kazandım toplanıp orda savaştım Askerini mızrakladım Teslim olan teslim oldu, millet oldu; Ölen öldü Selengadan aşağıya yürüyerek Kargan vâdisinde evini, barkını orda bozdum ormana çıktı Uygur valisi yüz kadar askerle doğuya kaçıp gitti Türk milleti aç idi O at sürüsünü alıp besledim Otuz dört yaşımda Oğuz kaçıp Çin'e girdi Eseflenip ordu sevk ettim Hiddetle , oğlunu, karısını orda aldım İki valili millet Tatabı milleti Çin kağanına itaat etti Elçisi, iyi sözü, niyazı gelmiyor diye yazın ordu sevk ettim Milleti orda bozdum At sürüsünü askeri toplanıp geldi Kadırkan ormanına kon yerine doğru, suyuna doşru kondu Güneyde Karluk milletine doşru ordu sevk et diyip Tudun Yamtarı gönderdim, gitti Karluk valisi yok olmuş, küçük kardeşi bir kaleye kervanı koşmadı Onu korkutayım diyip ordu sevk ettim Koruyucu iki üç kişi ile beraber kaçıp gitti Halk kütlesi kağanım geldi diyip övdü ad verdim Küçük adlı

Güneydoğu Yüzü

Gök Öngü çiğneyerek ordu yürüyüp, gece ve gündüz yedi zamanda susuzu geçtim Çorağa ulaşıp yağmacı askeri Keçine kadar

Güney Yüzü

Çin süvarisini, on yedi bin askeri ilk gün öldürdüm Piyadesini ikinci gün hep öldürdüm Bi aşıp vard defa ordu sevk ettim Otuzsekiz yaşımda kışın Kıtay'a doğru ordu sevk ettim Otuz dokuz yaşımda ilk baharda Tatabı'ya doğru ordu sevk ettim ben öldürdüm Oğlunu, karısını, at sürüsünü, servetini millet karısını yok kıldım savaştım verdim Kahraman erini öldürüp balbal kılı verdim Elli yaşımda Tatabı milleti Kıtaydan ayrıldı lker dağına Ku general kumandasında kırk bin asker geldi Töngkes dağında hücum edip vurdum Otuz bin askeri öldürdüm On bin ise öktüm Tatabı öldürdü Büyük oğlum hastalanıp yok olunca Ku'yu, generali balbal olarak diki verdim Ben on dokuz yıl şad olarak oturdum, on dokuz yıl kağan olarak oturdum, il tuttum Otuz bir Türk'üm için, milletim için iyisini öylece kazanı verdim Bu kadar kazanıp babam kağan köpek yılı, onuncu ay, yirmi altıda uçup gitti Domuz yılı, beşinci ay, yirmi yedide yas töreni yaptırdım Bukağ vali babası Lisün Tay generalin başkanlığında beş yüz yiğit geldi Kokuluk altın, gümüş fazla fazla getirdi Yas töreni kokusunu getirip diki verdi Sandal ağacı getirip öz Bunca millet saçını, kulağını kesti İyi binek atını, kara samurunu, mavi sincabını sayısız getirip hep bıraktı Tanrı gibi Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağanı, sözüm: Babam Türk Bilge Kağan'ı oturduğunda şimdiki Türk beyleri, sonra Tarduş beyleri; Kül Çor başta olarak, arkasından şadpıt beyleri; önde Tölis beyleri; Apa Tarkan başta olarak, arkasından şadpıt beyleri; bu Taman Tarkan, Tonyukuk Boyla Baga Tarkan ve buyruk iç buyruk; Sebig Kül İrkin başta olarak, arkasından buyruk; bunca şimdiki beyler, babam kağana fevkalâde fevkalâde çok iltica etti Türk beylerini, milletini fevkalâde çok yüceltti, övdü babam kağan ağır taşı, kalın ağacı Türk beyleri, milleti Kendime bunca

Kuzey Yüzü

Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum Sözümü tamamiyle işit Bilhassa küçük kardeş yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki Şadpıt beyleri, kuzeydeki Tarkat, Buyruk beyleri, Otuz Tatar, Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle: Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tâbidir Bunca milleti hep düzene soktum O şimdi kötü değildir Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı Güneyde Dokuz Ersin'e kadar ordu sevk ettim, Tibet'e ulaşmama az kaldı Batıda İnci nehrini geçerek Demir Kapıya kadar ordu sevk ettim Kuzeyde Yir Bayırku yerine kadar ordu sevk ettim Bunca yere kadar yürüttüm Ötüken ormanından iyisi hiç yokmuş İl tutacak yer Ötüken ormanı imiş Bu yerde oturup Çin milleti ile anlaştım Altını, gümüşü, ipeği, ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş Bir insan yanılsa kabilesine, milletine, akrabasına kadar barındırmaz imiş Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk milleti, öleceksin! Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: Uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal verir diyip öyle öğretiyormuş Bilgi bilmez kişi o sözü alıp, yakına varıp, çok insan öldün! O yere doğru gidersen Türk milleti, öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiç bir sıkıntın yoktur Ötüken ormanında oturursan ebediyen il tutarak oturacaksın Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin Acıksan tokluk düşünmezsin Bir doysan açlığı düşünmezsin Öyle olduğun için beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin Hep orda mahvoldun, yok edildin Orda, geri kalanınla, her yere zayıflayarak ölerek yürüyordun Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için kağan oturdum Kağan oturup aç, fakir milleti hep toplattım Fakir milleti zengin kıldım Az milleti çok kıldım Yoksa bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum Yanılıp öleceğini yine burda vurdum Her ne sözüm varsa ebedî taşa vurdum Ona bakarak bilin Şimdiki Türk milleti, beyleri, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız? Babam kağan, amcam kağan oturduğunda dört taraftaki milleti nasıl düzene sokmuş Tanrı buyurduğu için kendim oturduğumda dört taraftaki milleti düzene soktum ve tertipledim kıldım Türgiş kağanına kızımı fevkalâde büyük törenle alı verdim Türgiş kağanının kızını fevkalâde büyük törenle oğluma alıverdim fevkalâde büyük törenle alı verdim yaptırdım başlıya baş eğdirdim, dizliye diz çöktürdüm Üstte Tanrı, altta yer bahşettiği için gözle görülmeyen, kulakla işitilmeyen milletimi doğuda gün doğusuna, güneyde batıda Sarı altınını, beyaz gümüşünü, kenarlı ipeğini, ipekli kumaşını, binek atını, aygırını, kara samurunu, mavi sincabını Türk'üme, milletime kazanı verdim, tanzim edi verdim kedersiz kıldım Üstte Tanrı kudretli Türk beylerini, milletini besleyin, zahmet çektirmeyin, incitmeyin! benim Türk beylerim, Türk milletim, kazanıp bu bu kağanından, bu beylerinden suyundan ayrılmazsan, Türk milleti, kendin iyilik göreceksin, evine gireceksin, dertsiz olacaksın Ondan sonra Çin kağanından resimciyi hep getirttim Benim sözümü kırmadı, maiyetindeki resimciyi gönderdi Ona bambaşka türbe yaptırdım İçine dışına bambaşka resim vurdurdum Taş yontturdum Gönüldeki sözümü vurdurdum On Ok oğluna, yabancına kadar bunu görüp bilin! Ebedî taş yontturdum yontturdum, yazdırdım O taş türbesini

Batı Yüzü

üstte Bilge Kağan uçtu Yaz olsa, üstte gök davulu gürler gibi, öylece ve dağda yabani geyik gürlese, öylece mateme gark oluyorum Babam kağanın taşını kendim kağan

Güneybatı Yüzü

Bilge Kağan kitâbesini Yollug Tigin, yazdım Bunca türbeyi, resimi, sanatı kağanın yeğeni Yollug Tigin ben bir ay dört gün oturup yazdım, resimledim

Alıntı Yaparak Cevapla

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi

Eski 10-11-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi





Tonyukuk Yazıtı

Yazıtın Ebatları ve Satır Sayısı

Dört yönlü iki taş üzerinde yazılmış bir yazıttırBirinci taş üzerinde batı ve doğu yüzlerinde yedişer,güney yüzünde 10,kuzey yüzünde ise 11 satır olmak üzere toplam 35 satır yer almaktadırİkinci taşın ise batı yüzünde 9,doğu yüzünde 8,güney yüzünde 6 ve bkuzey yüzünde 4 olmak üzere toplam 27 satır vardırİki taşın toplam satır sayısı 62'yi bulmaktadır



Yazıtın Dikiliş Tarihi

Yazıtı, Bilge Kağan dönemine kadar başkomutanlık ve vezirlik yapmış olan Tonyukuk dikmiştirMetnin yazarı Tonyukuk'turYazıtın 725 yılında dikildiği tahmin ediliyor

Yazıttaki Metinlerin Konusu

Tonyukuk bu yazıtında ilk 47 satırda İlteriş Kağan ile Kapagan Kağan'ın dönemlerinden bahsetmektedirDaha sonraki satırlarda ise kendisinden bahsederek Göktürk tarihi hakkında öenmli bilgiler vermektedir

Yazıtın Dili

İskandinav runik harflere benzeyen Göktürkçe ile yazılmıştır

Göktürk Yazıtlarını oluşturan Bilge Kağan Yazıtı 716 yılında dikilmiştir Diğer iki yazıt ise Köl Tigin (Kültigin) anıtı (732) ve Bilge Kağan (735) yazıtıdır Orjinal metinden günümüz Türkçesine çevrilen aşağıdaki metindeki cümlelerde, cümle yapısı büyük ölçüde korunmuştur Metinde ile çevrilen yerler taşlardaki tahribat nedeniyle okunamayan kısımları belirtmektedir

Yazıtlar

Göktürk Yazıtlarını oluşturan Tonyukuk Yazıtı 716 yılında dikilmiştir Diğer iki yazıt ise Köl Tigin (Kültigin) anıtı (732) ve Bilge Kağan (735) yazıtıdır Orjinal metinden günümüz Türkçesine çevrilen aşağıdaki metindeki cümlelerde, cümle yapısı büyük ölçüde korunmuştur Metinde ile çevrilen yerler taşlardaki tahribat nedeniyle okunamayan kısımları belirtmektedir

Tonyukuk Anıtı metni




Birinci Taş (Batı Cephesi)

Ben Bilge Tonyukuk'um Çin ülkesinde doğdum Türk milleti Çin'de tutsak idi Türk milleti hanını bulmayınca Çin'den ayrıldı, han sahibi oldu Hanını bırakıp yine Çin'e tutsak düştü Tanrı şöyle demiş: Han verdim, hanını bırakıp tutsak düştün Tutsak düştüğün için Tanrı öldürdü Türk milleti öldü, bitti, yok oldu Türk Sır milletinin yerinde boy kalmadı

Ormanda, dışarıda kalmış olanlar toplanıp yedi yüz er oldular İki bölüğü atlı idi, bir bölüğü yaya idi Yedi yüz kişiyi idare edenlerin büyüğü şad idi; danışman ol dedi, danışmanı ben oldum, Bilge Tonyukuk (Şadı) kağan mı yapayım diye düşündüm Arık boğa ile semiz boğa arkada oldukça; semiz boğa mı, arık boğa mı bilinmezmiş diye düşündüm Bunun üzerine, Tanrı akıl verdiği için onu ben kağan yaptım

İlteriş Kağan olunca, Bilge Tonyukuk Boyla Baga Tarkan ile İlteriş, güneyde Çinli'yi, doğuda Kıtay'ı, kuzeyde Oğuz'u pek çok öldürdüler Danışmanı, yardımcısı ben idim

Çogay'ın kuzeyi ile Kara Kum'da oturuyorduk

Birinci Taş (Güney Cephesi)

Geyik yiyerek, tavşan yiyerek oturuyorduk Milletin karnı tok idi Düşmanımız çevremizde ocak gibi idi, biz ateş idik

Böyle otururken Oğuz'dan casus geldi Casusun sözü şöyle idi: Dokuz Oğuz boyu üzerine kağan oturmuş; Çin'e Kunı Sengün'ü göndermiş; Kıtay'a Tongra Esim'i göndermiş Şu haberi göndermiş: Azıcık Türk (Köktürk) boyu var; fakat kağanı yiğit, danışmanı bilgili Bu iki kişi var oldukça seni, Çinliyi öldürecek, diyorum; doğuda Kıtay'ı öldürecek, diyorum; beni, Oğuz'u mutlaka öldürecek diyorum Çinli, sen güney yönünden saldır; Kıtay, sen doğu yönünden saldır; ben de kuzey yönünden saldırayım; Türk Sır boyunun yerinde hiç kimse kalmasın; mümkünse hepsini yok edelim, diyorum

Bu haberi işitince gece uyuyasım gelmedi, gündüz oturasım gelmedi Bunun üzerine kağanıma arza çıktım Şunu arz ettim: Çinli, Oğuz, Kıtay bu üçü birleşirse biz kalırız Dıştan sarılmış gibiyiz Yufka iken delmek kolay imiş, ince iken koparmak kolay Yufka kalın olsa delmek zor imiş, ince yoğun olsa koparmak zor Doğuda Kıtay'dan, güneyde Çin'den, batıda batılılardan, kuzeyde Oğuz'dan gelecek iki üç bin askerimiz var mı acaba? Böyle arz ettim

Kağanım, ben Bilge Tonyukuk'un arzını işitti, gönlünce idare et dedi Kök Öng'ü çiğneyerek Ötüke ormanına doğru orduyu sevkettim İnek ve yük arabalarıyla Togla'da Oğuz geldi Üç bin askeri varmış Biz iki bin idik Savaştık Tanrı yarlığadı, yendik Irmağa döküldüler Pek çoğu da dağıttığımız yerde öldü

Ondan sonra Oğuz tamamıyla geldi Türk milletini Ötüken yerine, beni, Bilge Tonyukuk'u Ötüken yerine yerleşmiş diye işiten güneydeki millet; batıdaki, kuzeydeki, doğudaki millet geldi

Birinci Taş (Doğu Cephesi)

İki bin idik İki ordumuz oldu Türk milleti yaratılalı, Türk kağanı tahta oturalı Şantung şehrine, denize ulaşmış olan yok imiş Kağanıma arz edip ordu gönderdim Şantung şehrine, denize ulaştırdım Yirmi üç şehir zaptettiler Uykularını burada bırakıp seferde yatıp kalktılar

Çin kağanı düşmanımız idi On Ok kağanı düşmanımız idi Kırgızların güçlü kağanı da düşmanımız oldu Bu üç kağan anlaşıp Altun ormanında birleşelim demişler Şöyle anlaşmışlar: Doğuda Türk kağanına doğru sefere çıkalım demişler Eğer biz üzerine yürümezsek, eninde sonunda o bizi, kağanı yiğit, danışmanı bilgili olduğu için, eninde sonunda o bizi mutlaka öldürecektir Üçümüz birleşip üzerine yürüyelim, hepsini yok edelim demişler Türgiş kağanı şöyle demiş: Benim milletim oradadır demiş, Türk (Kök-türk) boyu yine karışıklık içindedir, Oğuz'u yine dardadır demiş

Bu sözleri işitince gece yine uyuyasım gelmiyordu, gündüz yine oturasım gelmiyordu 0 zaman düşündüm İlkin Kırgız üzerine yürüsek daha iyi olur dedim Kögmen yolu tek imiş; kapanmış diye işitip bu yoldan yürümek olmaz dedim Kılavuz istedim Çöllü Az eri buldum Az ülke (sinde), Anı bel (inde bir yol var) mış; bir at yolu imiş, onunla gitmiş Onunla konuşup bir atlının gitmiş olduğunu öğrenince bu yolla gitmek mümkün dedim Düşündüm ve kağanıma;

İkinci Taş (Kuzey Cephesi)

arz ettim

Ordu yürüttüm At in dedim Ak Termil'i geçince at bindirdim At üzerine bindirip karı söktürdüm Sonra atları yedeğe aldırıp yaya olarak ve ağaçlara tutuna tutuna yukarı çıkarttım Öndeki eri çapraz yürüterek ağaç olan tepeyi aştık Yuvarlanarak indik On gecede yandaki engeli dolaşarak gittik Kılavuz yeri şaşırıp boğazlandı Bunalıp "kağan, yetiş" demiş Anı suyuna vardık O sudan aşağı gittik Yemek için attan iniyor, atı ağaca bağlıyorduk Gece gündüz dört nala gittik Kırgızları uykuda bastık Uykularını mızrakla açtık Hanı, ordusunu topladı; savaştık ve yendik Hanlarını öldürdük Kırgız boyu kağana teslim oldu, baş eğdi Geri döndük, Kögmen ormanını dolaşarak geldik

Kırgız'dan döner dönmez Türgiş kağanından casus geldi Haberi şöyle idi: Doğudan kağana sefer edelim Biz yürümezsek onlar bizi, kağanı yiğit, danışmanı bilgili olduğu için eninde sonunda onlar bizi mutlaka öldürecek, demiş Casus, türgiş kağanı çıkmış dedi, On Ok boyu eksiksiz çıkmış dedi: Çin ordusu da varmış

Bu haberi işittiğimiz sırada katun (kraliçe) vefat etmişti Kağanım, ben eve ineyim, onun yoğ törenini yapayım dedi Orduya �gidin Altun ormanında oturun� dedi �Ordunun başında İni İl Kağan, Tarduş şadı gitsin� dedi Bilge Tonyukuk�a, bana şunları söyledi : �Bu orduyu ilet� dedi, �ben sana ne söyleyeyim Kararı istediğin gibi ver� dedi; �gelirse göreceği var, gelmezse haberciyi ve haberi alarak otur� dedi

Altun ormanında oturduk Üç casus geldi Haberleri bir: Kağan orduyu çıkardı On Ok eksiksiz çıktı Yarış ovasında toplanalım demişler Bu haberi işitince haberi kağana yolladım Handan haber geldi: �Oturun, öncüyü ve nöbetçiyi iyice düzenleyin, baskın yapmayın� demiş Bögü Kağan bana böyle haber yollamış Apa Tarkan�a ise gizli haber göndermiş Bilge Tonyukuk kötüdür, kindardır; yanılır; orduyu yürütelim diyecek; kabul etmeyin

Bu haberi işitince ordu yürüttüm Altun ormanını yol olmaksızın aştık İrtiş ırmağını geçit olmaksızın geçtik Gece de yol aldık ve Bolçu�ya şafak sökerken ulaştık



İkinci Taş (Batı Cephesi)

Haberciyi getirdiler Sözü şöyle idi: Yarış ovasında yüz bin asker toplandı dedi Bu sözü işitince beğler, hepbirlikte geri dönelim, zayıfın utancı daha iyidir dediler Ben şöyle dedim; ben, Bilge Tonyukuk: Altun Ormanını aşarak geldik, İrtiş ırmağını geçerek geldik Gelenler yiğit dediler duymadılar; tanrı, Umay, mukaddes yer su üzerine çöküverdi Niçin kaçıyoruz? Çok diye niçin korkuyoruz? Azız diye niçin kendimizi küçümsüyoruz? Hücum edelim dedim Hücum ettik ve yağmaladık

İkinci gün ateş gibi kızıp geldiler Savaştık Bizden iki ucu, yarısı fazla idi Tanrı yarlığadığı için çok diye korkmadık ve savaştık Tarduş şadına kadar kovalayıp dağıttık Kağanını tuttuk; yabgusunu, şadını orada öldürdük Elli kadar er yakaladık Hem o gece halkına haber gönderdik O haberi işitip On Ok beğleri, halkı hep geldi, baş eğdi Halkın birazı kaçmıştı Gelen beğleri ve halkı düzenleyip toplayarak, On Ok ordusunu yürüttüm Biz de yürüdük Anı'yı geçtik İnci ırmağını geçerek Tinsi oğlu denen ebedi Ek dağını aşırdım



İkinci Taş (Güney Cephesi)

Demir Kapı�ya kadar gittik Oradan geri döndük İni İl Kağan'a Tacikler, Toharlar ondan berideki Suk başlı Soğdak kavmi hep gelip baş eğdi

Türk milletinin Demir Kapı'ya , Tinsi Oğlu denen dağa ulaştığı hiç vâki değildi O yere, ben Bilge Tonyukuk ulaştırdığım için sarı altın, beyaz gümüş, kızıl yak öküzü, eğri deve, mal sıkıntısızca getirdik

İlteriş kağan, bilgisinden dolayı, yiğitliğinden dolayı Çin ile on yedi defa savaştı Kıtaylarla yedi defa savaştı Oğuzlarla beş defa savaştı Bu savaşlarda da danışmanı hep ben idim Kumandanı da yine ben idim İlteriş Kağan'a, Türk'ün hakim kağanına, Türk�ün bilgili kağanına



İkinci Taş (Doğu Cephesi)

Kapgan Kağan Gece uyumadı, gündüz oturmadı Kızıl kanımı dökerek, kara terimi akıtarak işimi gücümü hep ona verdim Öncüleri yine uzaklara gönderdim; hisarları, gözcüleri çoğalttım; basılan düşmanı getirdim; kağanım ile seferlere çıktık Tanrı korusun, bu Türk milletinin içinde silahlı düşman dolaştırmadım, damgalı at koşturtmadım İlteriş Kağan kazanmasaydı, onun ardından ben kazanmasaydım il yine, millet yine yok olacaktı O kazandığı için, ardından ben kazandığım için il yine il oldu, millet yine millet oldu

Ben artık yaşlandım, kocadım Her hangi bir yerdeki kağan sahibi bir millete benim gibisi olsa ne sıkıntıları olabilir?

Türk Bilge Kağan ilinde yazdırdım Ben Bilge Tonyukuk

Alıntı Yaparak Cevapla

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi

Eski 10-11-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi







Kül Tigin Yazıtı

Kül Tigin yazıtları Moğolistan`da Orhon Irmağı yakınlarında bulunmaktadır Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları arasındaki uzaklık yaklaşık olarak bir kilometredir Yazıtlar İskandinav runik harflere benzeyen Köktürk yazısı ile yazılmıştır

Kül Tigin yazıtları Moğolistan'da Orhon Irmağı yakınlarında bulunmaktadır Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtları arasındaki uzaklık yaklaşık olarak bir kilometredir Yazıtlar İskandinav runik harflere benzeyen Köktürk yazısı ile yazılmıştır

Yazıtın Ebatları

Kül Tigin yazıtı mermerden yapılmış dört yönlü bir taştan ibarettir Bu taşın boyu 375 metredir Üzerindeki yazıların boyu ise 275 metre, doğu ve batı yüzleri altta 132 metre, üstte 122 metredir Kuzey yüzü 46 cm, güney yüzü ise 44 cm'dir

Yazıtın Dili

Yazıtın batı yüzünde Çince bir yazı ile Köktürkçe bir satır bulunmaktadır Diğer yüzdeki yazıtlar ise tamamen Köktürkçe'dir Yazılar sağdan sola doğru,yukarıdan aşağıya doğru yazılmıştır Bu yönlere bakan yüzler dışında iki yüz arasında -kuzeydoğu, güneydoğu ve güneybatı yönlerinde- ise üçer beşer cümleden oluşan metinler yer almaktadır

Yazıttaki Metinlerin Konusu

Bu yazıtta konuşan Bilge Kağan'dır Bilge Kağan, Göktürk Devleti'nin kuruluşu ve tarihi ile ilgili önemli bilgiler verir Kardeşi Kül Tigin'in ölümünden çok etkilendiğini ve devlet yönetiminin hangi merkezden yapılması gerektiğini anlatır Ayrıca bu yazıtı uğrak yere diktiğini belirterek ulusuna bir takım mesajlar vermeyi amaçladıüını söyler Bu nedenle sözlerinin unutulmaması gerektiğini, yazıtın dikiliş amacının geleceğe yönelik olduğunu belirtir



Yazıtın Dikiliş Tarihi

Yazıt, Bilge Kağan tarafından kardeşi Kül Tigin anısına 731 yılında yapılmaya bşlanmış, 732 yılında tamamlanmıştır

Göktürk Yazıtlarını oluşturan Kül (Köl) Tigin Yazıtı 732 yılında dikilmiştir Diğer iki yazıt ise Tonyukuk anıtı (716) ve Bilge Kağan (735) yazıtıdır Orjinal metinden günümüz Türkçesine çevrilen aşağıdaki metindeki cümlelerde, cümle yapısı büyük ölçüde korunmuştur Metinde ile çevrilen yerler taşlardaki tahribat nedeniyle okunamayan kısımları belirtmektedir



Kül (Köl) Tigin Yazıtı metni

Güney Yüzü

Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum Sözümü tamamiyle işit Bilhassa küçük kardeş yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki Şadpıt beyleri, kuzeydeki Tarkat, Buyruk beyleri, Otuz Tatar Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle: Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tâbidir Bunca milleti hep düzene soktum O şimdi kötü değildir Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı Güneyde Dokuz Ersine kadar ordu sevk ettim, Tibete ulaşmama az kaldı Batıda İnci nehrini geçerek Demir Kapı''ya kadar ordu sevk ettim Kuzeyde Yir Bayırku yerine kadar ordu sevk ettim Bunca yere kadar yürüttüm Ötüken ormanından daha iyisi hiç yokmuş İl tutacak yer Ötüken ormanı imiş Bu yerde oturup Çin milleti ile anlaştım Altını, gümüşü, ipeği ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş Bir insan yanılsa, kabilesi, milleti, akrabasına kadar barındırmazmış Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk milleti, öleceksin! Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: Uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal verir diyip öyle öğretiyormuş Bilgi bilmez kişi o sözü alıp, yakına gidip, çok insan, öldün! O yere doğru gidersen, Türk milleti öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiç bir sıkıntın yoktur Ötüken ormanında oturursan ebediyen il tutarak oturacaksın Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin Açlık, tokluk düşünmezsin Bir doysan açlığı düşünmezsin Öyle olduğun için, beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin Hep orda mahvoldun, yok edildin Orda, geri kalanınla her yere hep zayıflayarak, ölerek yürüyordun Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için, kağan oturdum Kağan oturup aç, fakir milleti hep toplattım Fakir milleti zengin kıldım Az milleti çok kıldım Yoksa, bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum Yanılıp öleceğini yine burda vurdum Her ne sözüm varsa ebedî taşa vurdum Ona bakarak bilin Şimdiki Türk milleti, beyleri, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız? Ben ebedî taş yontturdum Çin kağanından resimci getirdim, resimlettim Benim sözümü kırmadı Çin kağanının maiyetindeki resimciyi gönderdi Ona bambaşka türbe yaptırdım İçine dışına bambaşka resim vurdurdum Taş yontturdum Gönüldeki sözümü vurdurdum On Ok oğluna, yabancına kadar bunu görüp bilin Ebedî taş yontturdum İl ise, şöyle daha erişilir yerde ise, işte öyle erişilir yerde ebedî taş yontturdum, yazdırdım Onu görüp öyle bilin Şu taş dım Bu yazıyı yazan yeğeni Yollug Tigin

Doğu Yüzü

Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş Oturarak Türk milletinin ilini töresini tutuvermiş, düzenleyi vermiş Dört taraf hep düşman imiş Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda Demir Kapıya kadar kondurmuş İkisi arasında pek teşkilâtsız Göktürk öylece oturuyormuş Bilgili kağan imiş, cesur kağan imiş Buyruku yine bilgili imiş tabiî, cesur imiş tabiî Beyleri de milleti de doğru imiş Onun için ili öylece tutmuş tabiî İli tutup töreyi düzenlemiş Kendisi öylece vefat etmiş Yasçı, ağlayıcı, doğuda gün doğusundan Bökli Çöllü halk, Çin, Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı, bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş Öyle ünlü kağan imiş Ondan sonra küçük kardeşi kağan olmuş tabiî, oğulları kağan olmuş tabiî Ondan sonra küçük kardeşi büyük kardeşi gibi kılınmamış olacak, şğlu babası gibi kılınmamış olacak Bilgisiz kağan oturmuştur, kötü kağan oturmuştur Buyruku da bilgisizmiş tabiî, kötü imiş tabiî Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, aldatıcı olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı çekiştirdiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybedi vermiş Çin milletine beylik erkek evladı kul oldu, hanımlık kız evlâdı cariye oldu Türk beyler Türk adını bıraktı Çinli beyler Çin adını tutup, Çin kağanına itaat etmiş Elli yıl işi gücü vermiş Doğuda gün doğusunda Bökli kağana kadar ordu sevk edi vermiş Batıda Demir Kapıya kadar ordu sevk edi vermiş Çin kağanına ilini, töresini alı vermiş Türk halk kitlesi şöyle demiş: İlli millet idim, ilim şimdi hani, kime ili kazanıyorum der imiş Kağanlı millet idim, kağanım hani, ne kağana işi gücü veriyorum der imiş Öyle diyip Çin kağanına düşman olmuş Düşman olup, kendisini tanzim ve tertip edemediğinden yine teslim olmuş Bunca işi gücü verdiğini düşünmeden, Türk milletini öldüreyim, kökünü kurutayım der imiş Yok olmaya gidiyormuş Yukarıda Türk tanrısı, Tük mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiş Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İltiriş Kağanı, annem İlbilge Hatunu göğün tepesinde tutup yukarı kaldırmış olacak Babam kağan on yedi erle dışarı çıkmış Dışarı yürüyor diye ses işitip şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş, toplanıp yetmiş er olmuş Tanrı kuvvet verdiği için babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş Doğuya, batıya asker sevk edip toplamış, yığmış Hepsi yedi yüz er olmuş Yedi yüz er olup ilsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yaratmış, yetiştirmiş Tölis, Tarduş milletini orda tanzim etmiş Yabguyu, şadı orda vermiş Güneyde Çin milleti düşman imiş Kuzeyde Baz Kağan, Dokuz Oğuz kavmi düşman imiş Kırgız, Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı hep düşman imiş Babam kağan bunca Kırk yedi defa ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış Tanrı lûtfettiği için illiyi ilsizletmiş, kağanlıyı kağansızlatmış, düşmanı tâbi kılmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş Babam kağan öylece ili, töreyi kazanıp, uçup gitmiş Babam kağan için ilkin Baz Kağanı balbal olarak dikmiş O töre üzerine kağan oturdu Amcam kağan oturarak Türk milletini tekrar tanzim etti, besledi Fakiri zengin kıldı, azı çok kıldı Amcam kağan oturduğunda kendim Tarduş milleti üzerinde şad idim Amcam kağan ile doğuda Yeşil Nehir, Şantung ovasına kadar ordu sevk ettik Batıda Demir Kapıya kadar ordu sevk ettik Kögmeni aşarak Kırgız ülkesine kadar ordu sevk ettik Yekûn olarak yirmi beş defa ordu sevk ettik, on üç defa savaştık İlliyi ilsizleştirdik, kağanlıyı kağansızlaştırdık Dizliye diz çöktürdük, başlıya baş eğdirdik Türgiş Kağanı Türkümüz, milletimiz idi Bilmediği için, bize karşı yanlış hareket ettiği için kağanı öldü Buyruku, beyleri de öldü On Ok kavmi eziyet gördü Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz olmasın diye Az milletini tanzim ve tertip edip Bars bey idi Kağan adını burda biz verdik Küçük kız kardeşim prensesi verdik Kendisi yanıldı, kağanı öldü, milleti cariye, kul oldu Kögmenin yeri, suyu sahipsiz kalmasın diye Az, Kırgız kavmini düzene sokup geldik Savaştık ilini geri verdik Doğuda Kadırkan ormanını aşarak milleti öyle kondurduk, öyle düzene soktuk Batıda Kengü Tarmana kadar Türk milletini öyle kondurduk, öyle düzene soktuk O zamanda kul kullu olmuştu Cariye cariyeli olmuştu Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi Öyle kazanılmış, düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı Türk, Oğuz beyleri, milleti, işitin: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini töreni kim boza bilecekti? Türk milleti, vazgeç, pişman ol! Disiplinsizliğinden dolayı, beslemiş olan bilgili kağanınla, hür ve müstakil iyi iline karşı kendin hata ettin, kötü hâle soktun Silahlı nereden gelip dağıtarak gönderdi? Mızraklı nereden gelerek sürüp gönderdiMukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin Doğuya giden, gittin Batıya giden, gittin Gittiğin yerde hayrın şu olmalı: Kanın su gibi koştu, kemiğin dağ gibi yattı Beylik erkek evlâdın kul oldu, hanımlık kız evlâdın cariye oldu Bilmediğin için, kötülüğün yüzünden amcam, kağan uçup gitti Önce Kırgız kağanını balbal olarak diktim Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yükseltmiş olan Tanrı, il veren Tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, kendimi o Tanrı kağan oturttu tabiî Varlıklı, zengin millet üzerine oturmadım İşte aşsız, dışta elbisesiz; düşkün, perişan milletin üzerine oturdum Küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye, Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım Küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım Öyle kazanıp bütün milleti ateş, su kılmadım Ben kendim kağan oturduğumda, her yere gitmiş olan millet öle yite, yaya olarak çıplak olarak dönüp geldi Milleti besleyeyim diye, kuzeyde Oğuz kavmine doğru, doğuda Kıtay, Tatabı kavmine doğru, güneyde Çine doğru on iki defa büyük ordu sevk ettim, savaştım Ondan sonra, Tanrı bağışlasın, devletim var olduğu için, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim Çıplak milleti elbiseli, fakir milleti zengin kıldım Az milleti çok kıldım Değerli illiden, değerli kağanlıdan daha iyi kıldım Dört taraftaki milleti hep tâbî kıldım, düşmansız kıldım Hep bana itaat etti İşi gücü veriyor Bunca töreyi kazanıp küçük kardeşim Kül Tigin kendisi öylece vefat etti Babam kağan uçtuğunda küçük kardeşim Kül Tigin yedi yaşında kaldı Umay gibi annem hatunun devletine küçük kardeşim Kül Tigin er adını aldı On altı yaşında, amcam kağanın ilini, töresini şöyle kazandı: Altı Çub Soğdaka doğru ordu sevk ettik, bozduk Çinli Ong vali, elli bin asker geldi, savaştık Kül Tigin yaya olarak atılıp hücum etti Ong valinin kayın biraderini, silâhlı, elle tuttu, silâhlı olarak kağana takdim etti O orduyu orda yok ettik Yirmi bir yaşında iken, Çaça generale karşı savaştık En önce Tadıgın, Çorun boz atına binip hücum etti O at orda öldü İkinci olarak Işbara Yamtarın boz atına binip hücum etti O at orda öldü Üçüncü olarak Yigen Silig beyin giyimli doru atına binip hücum etti O at orda öldü Zırhından kaftanından yüzden fazla ok ile vurdular, yüzüne başına bir tane değdirmedi Hücum ettiğini, Türk beyleri, hep bilirsiniz O orduyu orda yok ettik Ondan sonra Yir Bayırkunun Uluğ Irkini düşman oldu Onu dağıtıp Türgi Yargun Gölünde bozduk Uluğ İrkin azıcık erle kaçıp gitti Kül Tigin yirmi altı yaşında iken Kırgıza doğru ordu sevk ettik Mızrak batımı karı söküp, Kögmen ormanını aşarak yürüyüp Kırgız kavmini uykuda bastık Kağanı ile Songa ormanında savaştık Kül Tigin, Bayırkunun ak aygırına binip atılarak hücum etti Bir eri ok ile vurdu, iki eri kovalayıp takip ederek mızrakladı O hücum ettiğinde, Bayırkunun ak aygırını, uyluğunu kırarak, vurdular Kırgız kağanını öldürdük, ilini aldıkO yılda Türgişe doğru Altın ormanını aşarak, İrtiş nehrini geçerek yürüdük Türgiş kavmini uykuda bastık Türgiş kağanının ordusu Bolçuda ateş gibi, fırtına gibi geldi Savaştık Kül Tigin alnı beyaz boz ata binip hücum etti Alnı beyaz boz tutturdu İkisini kendisi yakalattı Ondan sonra tekrar girip Türgiş kağanının buyruku Az valisini elle tuttu Kağanını orda öldürdük, ilini aldık Türgiş avam halkı hep tâbi oldu O kavmi Tabarda kondurduk Soğd milletini düzene sokayım diye İnci nehrini geçerek Demir Kapıya kadar ordu sevk ettik Ondan sonra Türgiş avam halkı düşman olmuş Kengeris''e doğru gitti Bizim askerin atı zayıf, azığı yok idi Kötü kimse er kahraman er bize hücum etmişti Öyle bir zamanda pişman olup Kül Tigini az erle eriştirip gönderdik Büyük savaş savaşmış Türgiş avam halkını orda öldürmüş, yenmiş Tekrar yürüyüp

Kuzey Yüzü

ile, Koşu vali ile savaşmış Askerini hep öldürmüş Evini, malını eksiksiz hep getirdi Kül Tigin yirmi yedi yaşına gelince Karluk kavmi hür ve müstakil iken düşman oldu Tamag Iduk Başta savaştık Kül Tigin o savaşta otuz yaşında idi Alp Şalçı ata binip atılarak hücum etti İki eri takip edip kovalayarak mızrakladı Karluku öldürdük, yendik Az milleti düşman oldu Kara Gölde savaştık Kül Tigin otuz bir yaşında idi Alp Şalçı akına binip atılarak hücum etti Az ilteberini tuttu Az milleti orda yok oldu Amcam kağanın ili sarsdığında; millet, hükümdar ikiye ayrıldığında; İzgil milleti ile savaştık Kül Tigin Alp Şalçı akına binip atılarak hücum etti O at orda düştü İzgil milleti öldü Dokuz Oğuz milleti kendi milletim idi Gök, yer bulandığı için düşman oldu Bir yılda beş defa savaştık En önce Togu Balıkta savaştık Kül Tigin Azman akına binip atılarak hücum etti Altı eri mızrakladı Askerin hücumunda yedinci eri kılıçladı İkinci olarak Kuşalgukta Ediz ile savaştık Kül Tigin Az yağızına binip, atılarak hücum edip bir eri mızrakladı Dokuz eri çevirerek vurdu Ediz kavmi orda öldü Üçüncü olarak Bolçuda Oğuz ile savaştık Kül Tigin Azman akına binip hücum etti, mızrakladı Askerini mızrakladık, ilini aldık Dördüncü olarak Çuş başında savaştık Türk milleti ayak titretti Perişan olacaktı İlerleyip gelmiş ordusunu Kül Tigin püskürtüp, Tongradan bir boyu, yiğit on eri Tonga Tigin mateminde çevirip öldürdük Beşinci olarak Ezginti Kadız''da Oğuz ile savaştık Kül Tigin Az yağızına binip hücum etti İki eri mızrakladı, çamura soktu O ordu orda öldü Amga kalesinde kışlayıp ilk baharında Oğuza doğru ordu çıkardık Kül Tigini evin başında bırakarak, müdafaa tedbiri aldık Oğuz düşman, merkezi bastı Kül Tigin öksüz akına binip dokuz eri mızrakladı, merkezi vermedi Annem hatun ve analarım, ablalarım, gelinlerim, prenseslerim, bunca yaşayanlar cariye olacaktı, ölenler yurtta yolda yatıp kalacaktınız Kül Tigin olmasa hep ölecektiniz Küçük kardeşim Kül Tigin vefat etti Kendim düşünceye daldım Görür gözüm görmez gibi, bilir aklım bilmez gibi oldu Kendim düşünceye daldım Zamanı Tanrı yaşar İnsan oğlu hep ölmek için türemiş Öyle düşünceye daldım Gözden yaş gelse mani olarak, gönülden ağlamak gelse geri çevirerek düşünceye daldım Müthiş düşünceye daldım İki şadın ve küçük kardeş yeğenimin, oğlumun, beylerimin, milletimin gözü kaşı kötü olacak diyip düşünceye daldım Yasçı, ağlayıcı olarak Kıtay, Tatabı milletinden başta Udar general geldi Çin kağanından İsiyi Likeng geldi On binlik hazine, altın, gümüş fazla fazla getirdi Tibet kağanından vezir geldi Batıda gün batısındaki Soğd, İranlı, Buhara ülkesi halkından Enik general, Oğul Tarkan geldi On Ok oğlum Türgiş kağanından Makaraç mühürdar, Oğuz Bilge mühürdar geldi Kırgız kağanından Tarduş İnançu Çor geldi Türbe yapıcı, resim yapan, kitâbe taşı yapıcısı olarak Çin kağanının yeğeni Çang general geldi

Kuzeydoğu Yüzü

Kül Tigin koyun yılında on yedinci günde uçtu Dokuzuncu ay, yirmi yedinci günde yas töreni tertip ettik Türbesini, resimini, kitâbe taşını maymun yılında yedinci ay, yirmi yedinci günde hep bitirdik Kül Tigin kendisi kırk yedi yaşında bulut çöktürdü Bunca resimciyi Tuygut vali getirdi

Güneydoğu Yüzü

Bunca yazıyı yazan Kül Tiginin yeğeni Yollug Tigin, yazdım Yirmi gün oturup bu taşa, bu duvara hep Yollug Tigin, yazdım Değerli oğlunuzdan, evlâdınızdan çok daha iyi beslerdiniz Uçup gittiniz Gökte hayattaki gibi

Güneybatı Yüzü

Kül Tiginin altınını, gümüşünü, hazinesini, servetini, dört binlik at sürüsünü idare eden Tuygut bu Beyim prens yukarı gök taş yazdım Yollug Tigin

Batı Yüzü

Batıdan Soğd baş kaldırdı Küçük kardeşim Kül Tigin için, öle yite işi gücü verdiği için, Türk Bilge Kağanı, nezaret etmek üzere, küçük kardeşim Kül Tigini gözeterek oturdum İnançu Apa Yargan Tarkan adını verdim Onu övdürdüm

Turkcebilgi

Alıntı Yaparak Cevapla

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi

Eski 10-11-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orhun Yazıtları-Türkçe Çevirisi



Göktürk Yazıtlarının Önemi


Göktürk Yazıtları Türk adının geçtiği ilk Türk metin olup; taşlar üzerine yazılmış ilk Türk tarihi, Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşması, devletin ve milletin karşılıklı vazifeleri, Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası, Türk askerinin dehasının, Türk askerlik sanatının esasları, Türk feragat ve faziletinin büyük örneğidir

Türk içtimai hayatının yüksek tablosu, Türk hitabet sanatının şaheseri, hükümdara ne eda ve ihtişamlı hitap tarzı… Türk Milliyetçiliğinin temel kitabı Bir kavmi bir millet yapabilecek eser, Türk yazı dilinin ilk örneği ve başlangıcını miladın ilk asırlarına çıkartan delil, Türk ordusunun kuruluşunu ilk asırlara götüren vesika… İnsanlık aleninin sosyal muhtevası, Türk feragat ve faziletinin büyük örneğidir

Danimarkalı bilgin, V Tomsen 1893te Orhun Yazıtını çözmeyi başarmıştır Son olarak Türk bilgini, Talat Tekin, Amerikada Orhun Türkçesinin bir gramerini ve kitabenin bir neşrini yapmıştır

Kitabelerde, Bilge Kağan ve Kül Tiginin kahramanlıklarından söz eder:

“Ey Türk Oğuz Beyleri, üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe, bil ki Türk Milleti, Türk yurdu, Türk Devleti, Türk töresi bozulmaz Ey ölümsüz Türk Milleti! Kendine dön! Su gibi aktığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine layık ol!

Ey milletim! Bil ki ben, zengin ve parlak bir millete han olmadım Zayıf ve zavallı bir milletin başına geçip tahta oturmadım Kardeşim Kültigin ve yeğenlerim olan iki prens ile ant içtik Babamın, amcamın, hayatlarını verdikleri milleti uğrunda biz de bütün gücümüzle çalıştık

Başına geçtiğim Türk Milletinin şan ve şevketi için gece uyumadım, gündüz oturmadım ölesiye, bitesiye çalıştım Tanrı yardım etti, bahtım yar oldu, öldü sanılan milletimi dirilttim, yoksul milletimi zengin ettim Türk Milletini bütün milletlerden üstün kıldım!”

Moğolistan, Sibirya ve Yedisu eyaletlerinde bulunan bu yazıtların içinde mezar taşları, kayalar ve üzeri yazılı çeşitli eşyalar önemlidir Bütün bu yazıtlar, Orhundan Tunaya, Yakutistandan Gobiye kadar olan bölgeye yayılarak, bu bölgenin Türk kültürünü meydana getirdi Yazıtlarda Tanrı soyundan olduğuna ve Tanrı buyruğuyla başa geçtiğine inanan kağan, budunun yoksul ve güçsüz döneminde kağanlığa geldiğini belirterek onlara kazandırdığı ganimet, yağma, zenginlik ve savaşçı olanaklarıyla değerini övgüyle onaylatmaktadır

Ayrıca işlenen başlıca düşünceler şunlardır: hükümdarlığı zamanında kazanılan savaş zaferleriyle övünç, bağımsızlık koşullarının ancak Ötüken bölgesinde kalmakla sağlanabileceği konusunda uyarılar…

Türk tanrısının, Türk ilini koruduğu konusunda kesin inancın tekrarları, kağanlığın kuruluş ve kurtuluşunda emeği geçen yiğit Kültiginin savaş yazılma nedeni olarak kazanılmış zenginlik ve varlık öğelerini hatırlatma…

Kültigin anıtında doğal bir sevginin acısıyla insanca konuşan, alçak gönüllü ve içten davranan Bilge Kağan, ölen kardeşinin ve onun yas törenini ayrıntılarıyla anlatır, gerçekçi ve hak tanıyıcıdır Kendi adını taşıyan yazıtta, gücünü artırmış bir kağan olarak Kültiginin adını anmaz “Gökte yaratılmış Türk Bilge Kağan” diye söze başlar, yalnız kendisinden söz eder, aynı tarih olayları özetini kişisel yeteneklerine ve gücüne bağlayarak açıklar

Ötüken, Oğuz Destanından Tiyanşan Dağları ile Orhun Havzası arasında bulunduğu belirtilen kutsal bölgedir Oğuzların hâkimiyeti altında olan Ötükende önemli kararlar alınır, tanrılara kurbanlar sunulurdu Ötüken, ormanlık geniş bir alandı Türk hâkimiyetini temsil eden bu ormana yabancıların girmesi ile Türk Devletinin sona ereceğine inanılırdı Ötüken bozkır orduları için bir üs ve mühimmat merkeziydi Daha sonra bu bölgede Uygur Devleti kuruldu 840ta Uygur Devletinin ortadan kalkması, bozkır hâkimiyetinin Ötüken''e bağlı olduğu inancından yıkılmasına sebep oldu

Yazıtların dini, tarihi ve siyasi önemi

Orhun ve Yenisey Yazıtları Türk dünyası için birçok yönden önem taşır Bunların başında yazıtların Türkçenin ilk yazılı belgeleri olması gelir Gerçektende günümüze dek yapılan araştırmalara göre Orhun alfabesiyle yazılmış yazıtlar ve belgeler, Türk dili tarihinin ilk somut verilerini oluşturur Bu yazıtların dili incelendiği zaman Türkçenin o döneme göre oldukça gelişmiş bir dil olduğu sonucu çıkarılabilir Gerek dilbilgisi birimlerinin çeşitliliği, gerek sözcük dağarcığının kullanarak uygulanması, bu belgelerdeki dilin sözlü ve yazılı anlatıma büyük yatkınlık gösterdiğini açıklamaktadır

Orhun yazıtları, düz yazı örnekleridir, bununla birlikte kimi dilciler yazıtların şiir biçiminde yazıldıklarını ileri sürmektedirler Ancak bunu doğrulamak pek olanaklı değildir Gerçi yazıtlardaki dil ve söyleyiş şiire elverişli görünmektedir Ama bu özelliği onun türünden kaynaklanmaktadır

Orhun Yazıtları, anı-söylev karışımı bir türde yazılmıştır denilebilir İlk bakışta dikkati, konuşan kişi, yani Bilge Kağan çekmektedir Bilge Kağanı güçlü bir söylevci yapmaktadır İkinci vurgulanması gereken yönde yazıtların tarihsel ve siyasal bir içerik taşımasıdır

Orhun Yazıtları, Türk tarihi, toplum yaşamı, kültürel yapısı yönünden de aydınlatıcı bilgilerle doludur Yazıtlar Göktürk Kağanlığının resmi ağızdan yazılmış bir tarihi görünümündedir Tarihte ilk kez Türk adıyla kurulan bu devlet bozkır devletlerinin belirgin özelliklerini taşır Aynı soydan gelen bütün boylarını “il” adıyla oluşturacak yapıda merkezi otoriteye bağlanması, siyasal erkin hemen bütünüyle orduya dayandırılması, dolayısıyla da iktisadi gücün bu orduyla sağlanması…

Yazıtlar siyasal bir bildiriyle donatılmıştır; “Türklük bilincini oluşturmak ve Türk birliğini sağlamak” Kendinden önceki Kağanlar gibi Bilge Kağanda, Orta Asyada Türk birliğini gerçekleştirmeyi siyasal amacı olarak her şeyin üstünde tutmuştur Ulusuna geçmiş dönemin dağınıklığını, başka ulusların buyruğu alanında geçirilen yılların acılığını verirken çözümü de göstermektedir: “Bilgili ve cesur Kağanların çevresinde ulus toplanmak ve töreyi kurmak Bir askerlik ve siyaset tarihinden çok farklı olmayan yazıtlarda, “il” e Ulusal bilince ve ulusal birliğe verilen önemin her biçimde ön planda tutulması boşuna değildir Var olanın temel koşulu budur “Zamanı Tanrı yaşar İnsanoğlu hep ölümlü doğmuştur” Ama “il” sonsuza dek yaşayacaktır…

İl tutacak yer, Ötüken ormanı imiş Ötüken ormanında daha iyisi hiç yokmuş…

Zırhlı Göktürk Süvarileri

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.