Equinox
|
Mecelle Nedir?
Mecelle Nedir?
Osmanlı Devleti zamanında, Ahmed Cevdet Pasa Başkanlığındaki ilmî bir heyet tarafından, İslam Hukûkuna bağlı kalınarak hazırlanan ve asil ismi Mecelle-i Ahkâm-i Adliye olan meşhur kânun Mecelle, lügatte; içinde hikmet bulunan sâhife, ciltlenmiş kitap, dergi vs manalarına gelir 1877 yılında Abdülhamit Han zamanında tatbik edilmeye başlanmış 1926’da yürürlükten kaldırılmıştır
Mecelle, 1851 maddeden meydana gelmiş bir kânun olup, İslam devletlerinde ve bu arada Osmanlı Devletinde uygulanmış, bugünkü manasıyla medenî hukûkun ve hukuk usûlünün birçok bölümünü ihtivâ etmektedir Osmanlı Devleti, kurulduğu târihten îtibâren İslam Hukûku esaslarına bağlı kalınarak idâre olunmuştur Gerek amme hukûku ve gerekse özel hukuk sahalarında, bunun dışına çıkılmamıştır İslamiyet'in bildirdiği ilâhî kurallardan hiç ayrılınmamıştır Osmanlı Devleti, asırlarca süren idarî, askerî ve iktisâdî üstünlüğünü, İslamiyet'e bağlı kalmasına ve tam tatbik etmesine borçludur Bu kurallara bağlılıkta gevşeklik baş gösterince, devletin yükselmesi durmuş, ilimde, fende, askerlikte daha evvel gösterilen başarılar, yok olmuş, bir duraklama ve gerileme devri başlamıştır
Devletin her bakımdan yara alması, Tanzimat hareketinden sonra daha çok olmuştur İslam dînine yabancı kalan, Avrupa kültürü tesiri altında yetişen ve kurtuluşu batılılaşmakta görenler basta M Resid Pasa olmak üzere, Fuat ve Âli Paşalar, Avrupaî tarzda bir takım yenilik hareketlerine giriştiler Bu yenilik fikrini, devletin idare edildiği kânunlarda da göstermeye kalkıştılar Bunlardan bilhassa Âli Pasa, Fransa’da Birinci Napolyon zamanında (1804) tedvin edilmiş olan Fransız Medenî Kânunu’nun tercüme edilerek, Osmanlı Devletinde de tatbik edilmesi fikrini ileri sürüyordu
Buna mukâbil Ahmed Cevdet Pasa ve bâzı ileri gelen ilim adamları İslam hukukunun zengin ve islenmiş bir dalı olan Hanefî fıkhının kânunlaştırılması tezini müdâfaa ediyorlardı Bu ikinci fikir gâlip geldi ve tahakkuk ettirilmesi için, “Mecelle Cemiyeti” adıyla ilmi bir heyet toplandı Başına Cevdet Pasa reis yapıldı Memleketin en kıymetli İslam bilginlerinin (fakihlerin) iştirak ettiği bu cemiyet, Osmanlı Devletinin Tanzimat devrinde en mühim içtimaî, sosyal hâdiselerinden birini teşkil eden ve Türk fikir hayâtinin ölmez ve muhteşem âbidesi olan Mecelle-i Ahkâm-i Adliye’yi meydana koydu
Mecelle ve Ahmed Cevdet Pasa: Mecelle, bir heyet tarafından telif edilmiştir Bu bakımdan onu sâdece Ahmed Cevdet Paşa'nın eseri olarak göstermek yanlıştır Cevdet Pasa zamanında, medenî hukuk sahasında iki zıt fikir vardı: 1) İslam Hukuk (fıkıh) kâidelerinin bir kânun metin hâline getirilmesi, 2) Fransız medenî kânununun tercüme edilerek kabul edilmesi
O zamanlar İstanbul’da en tesirli ve nüfuzlu elçi, Fransa elçisiydi O ve onun entrikalarına kapılanlar ikinci fikrin tatbikat sahasına konulmasını temin etmek için var güçleriyle çalışıyorlardı Fakat, birinci teze taraftar olanların başında bulunan Ahmed Cevdet Paşa'nın ve diğerlerinin gayretleriyle, İslam fıkıh kitaplarından, zamanın icaplarına uyan meselelerin Mecelle-i Ahkâm-i Adliye adıyla asrî bir kânun seklinde yazılması fikri kabul edildi Ahmed Cevdet Pasa, bu isi yapacak ilmî cemiyete reis seçildi Paşa’nın yazdığına göre, Frenk hayranları, câhil softalar, ecnebî kışkırtmalarına âlet olanlar, bu hayırlı isi baltalamak için çok dalavereler çevirmişlerdir Nihâyet Mecelle, 1868’de neşrolundu Ahmed Cevdet Pasa çetin bir mücâdeleden gâlip çıkmıştı Aşağıdaki satırlar onun bu esnâdaki hissiyatını ifâde etmektedir:
“Avrupa kıtasında en evvel tedvin olunan kânunnâme, Roma Kânunnâmesi’dir ki, Kostantiniye (İstanbul) şehrinde ilmî bir cemiyet tarafından tertip ve tedvin olunmuştu Avrupa kânunnâmelerinin esasidir ve her tarafta meşhur ve mûteberdir Fakat Mecelle-i Ahkâm-i Adliye’ye benzemez Aralarında pek çok fark vardır Çünkü o, beş altı kânun bilen zat tarafından yapılmıştı, bu ise beş altı fakih (İslam Hukûkunu bilen) zat tarafından, Allah-u Teala'nın koymuş olduğu yüce İslam dîninden alınmıştır Avrupa hukukçularından olan ve bu defâ Mecelle’yi mütâlaa ve Roma kânunlarıyla mukâyese eden ve her ikisine de sâdece birer insan eseri nazarıyla bakan bir zat dedi ki: “Dünyâda, ilmî bir cemiyet vasıtasıyla iki defâ kânun yapıldı İkisi de İstanbul'da oldu İkincisi; tertibi, düzeni ve içindeki meselelerin hüsn-i temsil ve irtibatı dolayısıyla evvelkinden çok üstün ve müreccahtir Aralarındaki fark da, insanin o asırdan bu asra kadar medeniyet âleminde kaç adim atmış olduğuna bir ölçüdür ” (Târih-i Osmanî Mec No 47, s 284)
Mecelle’nin hazırlanmasında hizmeti olan kimseler: 1) Filibeli Halil Efendi, 2) Seyfeddin İsmail Efendi, 3) Sirvanizâde Seyyid Ahmed Hulûsi Efendi, 4) Ahmed Hilmi Efendi, 5) Bağdatlı Muhammed Emin Efendi, 6) İbn-i Âbidinzâde Alâeddin Efendi, 7) Gerdankıran Ömer Hulûsi Efendi, Şeyhülislâm Kara Halil Efendi, 9) Isa Ruhî Efendi, 10) Yunus Vehbi Efendi, 11) Abdüllatif Şükrü Efendi, 12) Ahmed Hâlid Efendi, 13) Karinâbadli Ömer Hilmi Efendi, 14) Abdüssettar Efendidir Bu zevatın bâzıları Ahmed Cevdet Pasa ile birlikte bugünkü Mecelle’nin hazırlanmasında cidden değerli mesâi sarf etmiş, bâzılarıysa daha az çalışmışlardır
Mecelle’nin yazılması esnasında pek çok fıkıh kitaplarına ve fetvâ mecmualarına mürâcaat olunmuştur Bu kitapların adları, merhûm Ebü’l-Ulâ Mardin’in Medenî Hukuk Cephesinden Ahmed Cevdet Pasa unvanlı eserinin 167’nci sayfasında ve Kayseri eski müftüsü Mes’ûd Efendinin Mir’at-i Mecelle kitabında yazılıdır
İslam Hukûku denilince birçok kimsenin hatırına Mecelle gelirse de, İslam Hukûkunun tamâmı Mecelle’den ibâret değildir Mecelle, yalnız Hanefî mezhebinin muâmelâta âit hükümlerini ihtivâ etmektedir İslam Hukûku denilince, Hanefî mezhebi ile birlikte diğer üç mezhebin hükümleri de anlaşılır Bu hâliyle İslam Hukûku, dünyâda benzeri hiç bulunmayan bir hukuk deryâsıdır Bilâhare Mecelle’nin eksik bahislerinin tamamlandığı söylenmişse de su ana kadar ortaya çıkmamıştır
Mecelle yazılmadan önce, asırlar boyunca bütün İslam memleketlerinde ve bu arada Osmanlı Devletinde uygulanmış olan İslam Hukûkunun bâzı hükümleri, Mecelle ile her an herkesin mürâcaat edip, kolaylıkla anlayıp tatbik edebileceği sâde maddeler hâline getirilmiş ve bu durum büyük bir hizmet olmuştur
Mecelle’nin içindeki konular: Mecelle, İslam medenî kânununun akitler ve borçlar kânunu ile sivil muhâkeme usûlünü içine alan bir kânunnâmedir (Bkz Kânunnâme) Bu, Osmanlı Medenî Kânunu olmak üzere 17 Eylül 1876 (26 Sâban 1293) târihinde îlân olunmuştur
Mecelle kitabında, bir başlangıç ile 16 kısım vardır Hepsi 1851 maddedir
Başlangıç, fıkıh Temel bilgileri olup, 101'den 403 maddeye kadardır
2 kısım, Kirâ bilgileri olup, 611 maddeye kadardır
3 kısım, Kefil Olmak bilgileridir 672 maddeye kadardır
4 kısım Havâle bilgisi, 700 maddeye kadardır
5 kısım, Rehin olup, 761 maddeye kadardır
6 kısım, Emânet’tir 832 maddeye kadardır
7 kısım, Hibe bağışlamaktır 882 maddeye kadardır
8 kısım, Gasp ve Zarar’dır 942 maddeye kadardır
9 kısım, Hicr ve Ikrâh’dir 1044 maddeye kadardır
10 kısım, Şirketler ve Sosyal Bilgiler’dir 1448 maddeye kadardır
11 kısım, Vekâlet’tir 1530 maddeye kadardır
12 kısım, Sulh ve Afv’dır 1571 maddeye kadardır
13 kısım, Ikrâr’dır 1612 maddeye kadardır
14 kısım, Dava’dır 1675 maddeye kadardır
15 kısım, İsbât ve Yemin’dir 1783 maddeye kadardır
16 kısım, Hâkimlik’tir 1851 maddeye kadardır
İktisâdî ve Ticârî İlimler Dergisinin 1969 da basılmış, 23 sayısında, profesör Dr Yılmaz Altuğ diyor ki: “Israil Devletinin hukûku, memleketin târihi gelişimini aksettirir hâldedir Temel medenî kânun, Osmanlı Devleti zamanından kalma Mecelle’dir Mecelle, Filistin’in İngiliz idâresine geçtiğinde, aynen bırakılmış, sonra 1948’de İsrail Devleti kurulunca değiştirilmemiştir ”
Mecelle, Osmanlı Devletinin resmî kânunnâmelerinden biriydi 1918’den sonra Osmanlı Devletinden ayrılan memleketlerde, daha sonra buralarda kurulmuş olan devletlerde (yeni kânuna tâbi olarak) Mecelle hükümleri cârî kalmıştır Bu ülkelerde Mecelle, modern lâik mahkemelerce medenî kânun olarak tatbik edilegelmistir Nihâyet Lübnan’da (1932), Suriye’de (1949) ve Irak’ta (1953) Mecelle’nin yerini yeni medenî kânunnâmeler almıştır Daha önce 1878’de Osmanlı Devletinden ayrılmış olan Kıbrıs’ta ve İsrail ile Ürdün’de hâlâ medenî hukûkun esâsini, Mecelle teşkil etmektedir
Türkiye’de 1926 yılında, Mecelle ile birlikte bütün İslam Hukuku ve ser’i mahkemeler kaldırılmıştır Ayni şey, 1928’de de Arnavutluk’ta yapılmıştır Bosna ve Hersek’te de yalnız suf’a müessesesi muhâfaza edilmiş olmakla birlikte Mecelle kaldırılmış, İslam Hukûku bâzı bakımlardan ahvâl-i şahsiyye (statut personnel) vasiyet ve vakıf gibi konularda Müslümanlara uygulanmaya devâm etmiştir Bütün bunlara normal mahkemelerde bakılmıştır
Mecelle cemiyeti, vakitsiz kapatılmış olduğundan, bu mühim eser de tamamlanamamıştır Medenî kânunun mühim konularından olan evlenme, boşanma, gaib, mefkud, vakıf, vasiyet, miras mevzuları Mecelle’de eksik kalmıştır yalnız bu konular fıkıh kitaplarında geniş olarak yazılmıştır Her meselenin dindeki hükümleri açıklanmıştır
Mecelle’nin yazılış tarzı: Mecelle’nin üslûbu bir kânun kitabi olarak şâheserdir Fesâhet ve belâgatla yazılmıştır Bilhassa basındaki 99 fıkıh kâidesinin çoğu, dilimize ezberlenmesi kolay cümleler hâlinde girmiştir Bunlarda Ahmed Cevdet Paşa'nın akıcı ve düzgün ifâdesi hissedilmektedir Fakat o devrin Türkçesi hakkında ve o konularda bilgisi olmayanlar Mecelle’yi kolayca anlayamazlar
Mecelle’nin basındaki küllî (genel) kâidelerin çoğu, İslam fakihlerinden İbn-i Nüceym’in Esbah ve’n-Nezâir adli eseriyle Mecâmi Serhi’nden alınmıştır
|