10-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Selahattin Eyyübi
Selahattin Eyyübi, Kudüs haçlı işgali altında iken, senelerce yüzü gülmedi ve hep ağlayıp durdu Bir gün hatip minberde gülmenin, tebessüm etme-nin gereğinden bahsetti Namazdan sonra, hatip yanından geçerken Selahhattin hatibin elinden tut-tu ve tarihin hafızasına nakşedilecek şu sözleri söy-ledi:
“Hocam, zannederim sözlerinde benim kas-tettin Fakat ALLAH aşkına söyle, Peygamber‘in miraca çıktığı mescit, düşmanların elindeyken ben nasıl gülerim ?”
Zaten o büyük insan, Mescid-i Aksayı istirdat edip geri alıncaya kadar da hep bir çadırda kal-mıştı Böyle yaparken de; ALLAH’ın evi esir iken benim nasıl evim olur ki diyordu
İşte onlar dinlerini böyle korudu ve dinde onların dini oldu Şimdi sıra bizde, dine onlar gibi sahip çıkabilirsek! Günümüzde, onu temsil edip yayma manasına dine sahip çıkmak, her mü’minin üzerine farzlar üzeri farzdır Hiçbir mü’min, bundan müstesna tutulamaz Evet, her mü’min evvela dini bilmeli, sonra bu dini yaşamalı, daha sonra da kendi hayatına hayat yaptığı dinini başkalarına anlatmalı, onların hayatlarını da bu nur ile nurlan-dırmalıdır İslam’a göre biz, her mü’mini bu vazife ile vazifeli sayıyoruz
|
|
|