Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. Peygamberin Hadislerinde Türkler
Hz PEYGAMBERİN HADİSLERİNDE TÜRKLER
“Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre; bir defasında Hz Peygamber’in huzurunda el-Acem; yabancı kavimler konuşuldu, onların durumları dile getirildi Hz Peygamber bu münasebetle buyurmuşlardır ki; Onlarla veya onlardan bazıları ile birlikte olmam benim için, sizlerle veya sizlerden bazıları ile birlikte bulunmamdan daha güvencelidir” (et-Tirmizi, Sünen-i Tirmizi)
Ebu Hüreyre’den rivâyet edilen bir diğer hadiste Hz Peygamber şöyle buyurmuştur; “Sizler Huz ve Kirman’da çekik gözlü, yassı burunlu, kırmızı benizli ve yüzleri (örs üstünde dövülmüş ve) derilerle kılıflı kalkanlar gibi (heybetli) ‘acemler’le çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır”(el-Buhari, IV, s 156)
Birçok tarihi kaynakta, Arapça’da yabancı anlamına gelen acemlerden maksadın Farslılar ve Türkler olduğu, ikinci hadisteki acemlerden maksadın ise tamamıyla Türkler olduğu zikredilmiştir
Ebû Hüreyre’den rivayet edilen bir başka hadiste Hz Peygamber iki parmağını birbirine sürterek aynen şöyle buyurmuştur; “Kıyamet kopmadan önce sizler çarık giyen bir kavim (Türkler)le mutlaka çarpışacaksınız”(El-Buhari, Sahihu’l Buhâri, IV S 156-157)
Ebû Hüreyre’den rivâyet edildiğine göre; Hz Peygamber buyurmuştur ki; “Sizler küçük çekik gözlü, kırmızı benizli, yassı burunlu, yüzleri sanki örs üstünde dövülmüş ve üzeri derilerle kılıflı kalkanlar gibi sağlam bir kavim olan Türkler’le çarpışmadıkça, kıyamet kopmayacaktır Yine sizler, kıldan örülmüş çarıklar giyen bir kavimle (Türklerle) çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır” (el-Buharî, Sahihu’l-Buhari, Mekke, 1376 VI s 35 )
Abdullah İbn Mesud’dan rivâyet edildiğine göre Hz Peygamber şöyle buyurmuştur; “Türkler size dokunmadıkça sakın siz de Türklere dokunmayınız Çünkü, Allah’ın ümmetime vermiş olduğu bu mülk ve saltanat nimetini ilk defa bu Kantura oğulları onların elinden çekip alacaklardır”(Et-Taberani, el-Mu’cemü’l-Kebir, X s 181 Es-Suyûti, Hasâisu’l Kubrâ, II S 434 )
Huzeyfe b El-Yemanî’den bildirildiğine göre, Peygamber şöyle buyurmuşlardır; “Yakın gelecekte Kantura Oğulları Irak ahalisini Iraktan çıkaracaklardır Sanki ben bunu gözlerimle görür gibiyim Onlar kısık gözlü, yassı burunlu, değirmi yüzlü insanlardır”(Asım, A Ebu’l-Kemal, Kamus Okyanusya tercümesi, İstanbul, 1305, II s 646)
Hz Peygamber’in amcası ve Hz Ali’nin babası olan Ebu Talip bir şiirinde şöyle der; “Düşman bizim gücümüze boyun eğip kahroluyor Halbuki onlar bizim Türk ve Aftalitler’in kapılarına sığınmamızı isterler Allah’ın evi (Kâbe’ye) and olsun ki; sizler yalan söylüyorsunuz İşleri karma karışık etmeden ne Mekke’yi terk ne de buralardan Türk yurtlarına göçüp gitmeyeceğiz Allah’ın evi (Kâbe’ye) and olsun ki; sizler yalan söylüyorsunuz Biz Muhammed’e, göğsümüzü siper edecek; onun etrafında çarpışacak, O’nu (sonuna kadar) koruyacağız   ” (İbni Hişam, es-Sire, mısır 1955, I , s 275)
Halife Hz Ömer şöyle demiştir; “Türkler ne yaman bir düşmandır Onların (düşmanlarına) verecekleri (ganimet) çok az, alacakları ise pek çoktur” (El-Câhız,Fezâilü’l- Etrak, I S 58) Yine Hz Ömer bir keresinde Hz Peygamber’in bu konudaki hadisinden hareketle şöyle demiştir; “Yüzleri deriden kalkan gibi yuvarlak ve geniş, gözleri sanki nazar boncuğu gibi olan kavimlerden çekininiz Onlar size ilişmedikçe siz de onlara ilişmeyiniz”(Nuaym b Hammad, El-Fiten, s 1226)
İbn Abdi Rabbih’in dediğine göre Kerbelada Yezid’in adamları tarafından muhasara altına alınınca Hz Hüseyin Yezid’in temsilcisi Ömer b Saad’a şöyle demiştir; “Ey Ömer! Benim için şu üç şıktan birini seç; Ya beni bırakırsın geldiğim gibi geri dönerim veya Yezid’e emniyetle gitmemi sağlarsın, elimi onun elinin üstüne koyarım Yahut da Türk yurtlarına çekip gitmeme müsaade edersin Orada kalır ve ölünceye kadar cihad ederim” (et-Taberi, V s 393)
                     
Yukarıdaki bilgiler Prof Dr Zekeriya Kitapçı’nın “Hz Peygamber’in Hadislerinde Türkler” isimli eserinden nakledilmiştir Söz konusu eserde bunlar gibi bir çok hadis daha bulunmakta ve bu hadisler çeşitli yönlerden tenkide tabi tutulmakta(Hadis dilinde buna cerh ve tadil denilmektedir), neticede bu hadislerin sahih oldukları, yani Hz Peygamber’e ait oldukları vurgulanmaktadır Hadisler’de ve diğer rivayetlerde geçen Kantura oğulları, Aftalit ve Huz kelimeleri tamamıyla Türkleri ifade etmektedir Zira Aftalitlerin diğer adları Akhunlar, Huzlar Oğuzlar, Kantura oğulları da yine rivayete göre Hz İbrahim’in Kantura isimli bir Türk prensesi ile evlenmesinden doğan Türk gruplarını teşkil ederler Acem kelimesi ise Arapca’da yabancı anlamına gelir ki; bu kelimenin çoğulu acaim’dir Yani yabancılar Bu kelime ilk çağlarda, daha doğrusu İslam’ın ilk dönemlerinde Araplar dışındaki toplulukların tamamını (bu arada Türkleri de) kapsıyorken, zamanla sadece İran halkına yani Fars Milleti’ne hasredilmiştir Dolayısıyla Hz Peygamberin bazı hadislerinde geçen acem kelimesi İran ve Turan halkını, bazılarında (özellikle fiziki özelliklerin bahis konusu edildiği hadislerde) geçen acem kelimesi ise tamamıyla Türkleri kastetmektedir
|