Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
saraylar

Saraylar

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Saraylar



TOPKAPI SARAYI

Dünyada günümüze gelebilmiş sarayların en eskisi ve genişi Topkapı Sarayıdır Atatürk’ün emri ile 1924 yılından beri müze olarak kullanılmaktadır Konumu Halic’i , Boğaziçi’ni ve Marmara denizi gören, çok gözel manzaralı, İstanbul’un ilk kuruluş yeri olan bilinen akropol tepesidir Tarihi İstanbul üçgen yarımadasının en uç noktasında, 5 kmyi bulan surlarla çevrili, 700000 m2 özel araziye sahip bir kompekstir İstanbul’un fethini 1453’te gerçekleştiren genç Fatih Sultan Mehmet, İmparatorluk tahtını bu şehre taşımıştı Kurduğu ilk saray şehrin ortasında bulunmaktaydı 1470’lerde yaptırdığı ikinci saraya, önceleri yeni saray, yakın tarihlerden beri de Topkapı Sarayı denilmektedir Burası, tarihte bilinen diğer Türk sarayları gibi, klasik bir Türk sarayıdır Değişik fonksiyonları olan, ağaçlarla gölgelendirilmiş, biribirini takip eden ve abidevi kapılarla ayrılmış avlulardan oluşmuştur Fonksiyonel yapılar bu avluların çevresine serpiştirilmiştir Saray, kurulduğu çağdan başlayarak Sultanların yaptırdığı birçok değişiklik ve eklemelerle sürekli gelişmiştir Sultanların 1853’te gösterişli Dolmabahçe Sarayına taşınmaları ile resmi saraylıktan çıkmış ve hızla harap olmaya yüz tutmuştu Cumhuriyet döneminde 50 yılı aşan sürekli onarımlar Topkapı Sarayını eski sade güzelliğine kavuşturmuştur Sarayda sergilenen müze parçalarının pek çoğu dünyada eşi-benzeri olmayan şaheserlerdir Saray olarak kullanıldığı devirlerdeki fonsiyonları, tarihteki diğer saraylara göre oldukça değişiktir Burası imparatorluğun tek sahibi Sultanın resmi ikametgâhı olmakla beraber, resmi devlet işlerinin merkezi, bakanlar kurulunun toplantığı, devlet hazinesi, darphanesi ve arşivlerinin bulunduğu yerdi İmparatorluğun en yüksek öğrenim kurumu, Sultanın ve devletin üniversitesi de sarayda bulunurdu Osmanlı Türk İmparatorluğunun kalbi, beyni ve her anlamdaki tek merkezi burasıydı Kuruluşundan epey sonra da sultanların özel haremleri de bu saraya yerleştirilmişti Osmanlı Türklerin tarihte kurduğu 16 bağımsız devletten en uzun ömürlü ve en geniş toTürk İmparatorluğu praklara sahip olanıdır
622 yıl süren bu dev imparatorluk Akdeniz’i ve Karadeniz’i çevreleyen Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarında yüzyıllarca hüküm sürmüştür Değişik ırk ve değişik dinlerden pek çok ulusu idaresinde birleştirmiştir Tarihte böylesine geniş topraklara bu kadar uzun süre hükmeden diğeri de Roma İmparatorluğudur Osmanlı Türk İmparatorluğunda 36 Sultan hüküm sürmüş ve 16 yy başlarından itibaren, halifelik ünvanı ile de, İslam dünyasının dinsel hükümranlığını üstlenmiştir Sarayda Sultanın özel avlusunda bulunan okulda eğitimini tamamlayan yetenekli memurlar, geniş imparatorluğun yönetimi ve örgütlenmesinde büyük bir sadakatla başarı göstermişlerdir Vezir ve sadrazamların pek çoğu bu okulun mezunları idi Topkapı Sarayında gün ışığı ile başlayan hayat her adımda, her durumda, büyük tören ve katı protokol kurallarına bağlı idi Asırları bulan kökleşmiş gelenek ve göreneklere herkesin uyması şarttı Bu husus imparatorluğun çöküş devrinde bile kati kuraldı Batı dünyası protokol usülleri, daima bu sarayın kurallarının etkisinde kalmıştır Topkapı Sarayının sahil köşk ve pavyonları geçen yüzyıl sonlarında tahrip olmuşlardır Değişik çini, ağaç işleri ve mimari üslupları, Topkapı Sarayında Türk sanatının gelişmesini, üslup farklarının uyumunu en güzel şekilde gösterir
BİRİNCİ AVLU

Sarayın birinci avlusuna Bab-ı Hümayun diye bilinen İmparatorluk kapısından girilir Kapı dışındaki anıt çeşme 18 yy Türk sanatının en güzel örneklerindendir Birinci avluda saray fırınları, darphane, muhafız alayı, odun depoları ve aşağıdaki düzlüklerde özel sebze bahçeleri yer alırdı Sarayın ilk yapısı Çinili Köşk ve Arkeoloji Müzeleri de bu avludadır Girişi takiben solda 6 yy Bizans eseri olan Aya İrini Müzesi yer alır
İKİNCİ AVLU

Topkapı Sarayı Müzesinin ana girişi, ikinci kapı olan Bab-üs Selam, orta kapıdır İkinci avlu devlet ve hükümetin yönetim merkezidir Yalnızca sultanların at bindiği bu avluda, halktan resmi işi olanlar, özel ödeme günlerinde maaşlarını alan yeniçeri temsilcileri, elçi kabulleri ve devlet törenleri yapılırdı 5-10 bin kişinin mevcut olabildiği törenlerde, tam bir sessizliğin hüküm sürdüğü bilinir Sultanların katıldığı tören ve olaylarda imparatorluk tahtı bu avlunun diğer yanındaki kapının önüne yerleştirilir ve bir saygı ifadesi olarak tüm katılanlar elleri önlerinde kavuşmuş olarak dururlardı Avlunun sol yanında kabinenin toplandığı yönetim bölümü yer alır Sarayın tek kulesi de buradadır Devlet adaletinin bu divanda dağıtılmasından dolayı buraya Adalet Kulesi denilirdi Bu kuleden bütün İstanbul ve liman gözetlenebilirdi Kulenin tek girişi harem kısmında bulunmaktadır
HAREM 16 yy ortalarına kadar şehrin başka semtindeki Eski Sarayda yerleşikti Topkapı Sarayı Haremi dar uzun koridorlar, küçük iç avlular etrafına serpiştirilmiş 400 kadar odadan oluşmuştur Burası çağlar boyunca değişikliklere uğrayarak gelişmiştir Sultanın annesi, kız, erkek kardeşleri, ailenin diğer fertleri ve geniş aileye hizmet eden cariye ve harem ağalarının bulunduğu evin özel bölümü durumunda idi Harem Dışarıya kesinlikle kapalı olan bu özel, Harem bölümü için asırlar boyu pek çok öyküler anlatılmıştır Sultana ve ailesine hizmet verecek cariyeler, çeşitli ırkların en güzel ve sıhhatli kızları arasından seçilir veya hediye edilirlerdi Çocuk yaşta hareme giren kızlar yıllar süren kati disiplin içinde yetiştirilillerdi Saray usullerini öğrendikten sonra, belirli sınıflara ayrılmış bu cariyelerden sultanın gözüne girebilenler, onun karısı bile olabilirdi İmparatorlukta kraliçe unvanı yoktu Haremin bütün idaresi sultanın annesinin elinde idi Zenginlik ve ihtişamın yanında dedikodu, kin ve sultana daha yaklaşabilmek için mücadele, yaşamın bir parçası idi Yeni bir sultanın tahta geçişi, eski sultanın hareminin bir başka saraya gönderilmesine sebep olurdu İdaresi ve kişiliği zayıf sultanlar devirlerinde harem kadınları ve harem ağalarının yönetime etkileri ve çevirdikleri entrikalar hemen ortaya çıkardı Bütün güzellikler, entrikalar ve çirkinlikleri ile birlikte haremde yaşam, çağdaşı kadın dünyasından üstün bir yaşam şekli idi Harem bölümünün ancak bir kısmı ziyarete açıktır Hareketli ve renkli eski günlerinin tam tersine loş koridorlar, boş odalar ziyaretçinin ancak hayal gücünde canlanabilir Harem gezisi sultan annesine tahsis edilen bölüm ile 40 odalı kısımdan başlar Büyük hamam ve kubbeli, geniş sultan salonu sonraki bölümlerdir Her münasip yere çeşme ve ocak yerleştirilmiştir Enteresan çeşmelerin aktığı havuzlu, büyük salon 16 yy şahane çinileri ile süslü olup, III Murat devri eseridir Küçük kütüphane odasına ve çok enteresan meyve ve çiçek resimleri ile bezeli “yemiş odasına” salonun dip tarafından girilir Harem turunun sonunda gezilen iki 16 yy odası, camları güzel vitraylar ve duvarları zengin dekorla kaplıdır Bu çift oda şehzadeye tahsis edilmişti


DOLMABAHÇE SARAYI

19 uncu yüzyılda Sultan I Abdülmecit tarafından yaptırılan Dolmabahçe Sarayı'nın cephesi Boğaz'ın Avrupa kıyısında 600 m boyunca uzanmaktadırDolmabahçe Sarayı, Avrupa sanatı üsluplarının bir karışımı olarak 1843-1856 yılları arasında inşa edilmiştirSultan Abdülmecit'in mimarı Karabet Balyanın eseridirOsmanlı Sultanlarının her devirde birçok sarayı bulunurdu Ancak esas saray Topkapı, Dolmabahçe Saraylarının tamamlanmasından sonra terk edilmiştirDolmabahçe Sarayı üç katlı, simetrik planlıdır 285 odası ve 43 salonu vardırDenizden 600 metrelik bir rıhtımı, kara tarafında ise birisi çok süslü iki abidevi kapısı vardırBakımlı ve güzel bir bahçenin çevrelediği bu sahil sarayının ortasında, diğer bölümlerden daha yüksek olan tören ve balo salonu yer alırBüyük, 56 sütunlu kabul salonu 750 ışıkla aydınlanan 45 tonluk muazzam kristal avizesi ile ziyaretçileri hayrete düşürürSarayın giriş tarafı Sultanın kabul ve görüşmeleri,tören salonunun diğer tarafındaki kanat ise harem bölümü olarak kullanılmıştırIç dekorasyonu, mobilyaları, ipek halı ve perdeleri ve diğer tüm eşyası eksiksiz olarak, orijinaldeki gibi günümüze gelmiştir Dolmabahçe Sarayı mevcut hiç bir sarayda bulunmayan bir zenginlik ve ihtişama sahiptir Duvar ve tavanlar devrin Avrupalı sanatkarlarının resimleri ve tonlarca ağırlığında altın süslemeleri ile dekore edilmiştirÖnemli oda ve salonlarda her şey aynı renk tona sahiptir Bütün zeminler birbirinden farklı, çok süslü ahşap parke ile kaplıdırMeşhur Hereke ipek ve yün halılar,Türk sanatının en güzel eserleri, birçok yerde serilidir Avrupa ve Uzak doğunun ender dekoratif el işi eserleri sarayın her yerini süslerPırıl pırıl kristal avize,şamdan ve şömineler sarayın pek çok odasında güzelliklerini sergiler Dünyadaki saraylar içerisinde en büyük balo salonu buradakidir36myüksekliğindeki kubbesinden ağırlığı 45 ton olan devasa kristal avize asılı dururÖnemli siyasi toplantılarda, tebrik ve balolarda kullanılan bu salon, önceleri alttaki, fırına benzer bir düzen ile ısıtılırdı Saraya kalorifer ve elektrik sistemi daha sonraları eklenmiştir Altı hamamdan Selamlık bölümündeki, eşi olmayan, güzel oymalı alabaster mermerleri ile dekorludur Büyük salonun üst galerileri orkestra ve diplomatlar için ayrılmıştırUzun koridorlar geçilerek varılan harem bölümünde,sultan yatak odaları ve sultanın annesinin bölümü ile diğer kadın ve hizmetkarlar bölümleri bulunmaktadırSarayın kuzey eklenti bölümü şehzadelere tahsis edilmiştirGirişi Beşiktaş semtinde olan yapı Resim ve Heykel Müzesi olarak hizmet vermektedirCumhuriyet döneminde,Atatürk'ün Istanbul ziyaretlerinde ikametgah olarak kullandığı sarayda en önemli olay,1938'de Atatürk'ün ölümü ÇIRAĞAN SARAYI
Haliç ve Boğaziçinin en güzel yerleri sultanlar ve önemli kişilere saray ve köşkleri için tahsis edilmişti Zaman içinde bunların bir çoğu yok olmuştur Büyük bir saray olan Çırağan 1910 yılında yanmıştır Önceki bir ahşap sarayın yerinde 1871 yIında Sultan Abdülaziz tarafından Saray Mimar Serkis Balyan'a yaptırılmıştı Dört yılda dört milyon altına mal olan yapının ara bölme ve tavanı ahşap, duvarlarda mermer kaplıydı Taş işçiliğinin üstün örnekleri sütunları, zengin döşenmiş mekanlar tamamlardı Odalar nadide halılarla, mobilyalar altın yaldızlar ve sedef kalem işleri ile süslüydü Boğaziçi'nin diğer sarayları gibi Çırağan da birçok önemli toplantıya mekan olmuştu Renkli mermerle süslenmiş cepheleri, abidevi kapıları vardı ve arka sırtlardaki Yıldız Sarayına bir köprü ile bağlanmıştı Cadde tarafı yüksek duvarlar ile çevriliydi Yıllar boyu harabe halinde duran kalıntı büyük tamirler sonunda yeniden ihya olmuş, yanına ilave edilen eklentiler ile 5 yıldızlı, güzel bir otele dönüştürülmüştür

BEYLERBEYİ SARAYI


Boğaziçi Köprüsü Asya kulesinin dikili olduğu Beylerbeyi, Bizanstan beri saraylara tahsis edilmiş güzel bir semttir Beylerbeyi Sarayı 1861-1865 yıllarında, eski ahşap bir sahil sarayının yerinde Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmıştır Cephe ve iç dekorasyonda Doğu ve Türk motifleri, Batı süs öğeleri ile birlikte kullanılmıştır Dolmabahçe Sarayının havasını taşıyan üç katlı yapı, harem ve selamlık bölümlerini oluşturan 26 oda ve altı salondan ibarettir Bu küçük sarayın içi her biri küçük çapta bir servet olan Bohemya avizeleri, Yıldız imalatı çiniler ve seramik vazolarla süslenmiştirYaldızlı mobilyaları ile nefis halıları buraya ayrı bir güzellik vermektedir Otantik mobilyalar, halılar, perdeler ve diğer eşyalar olduğu gibi korunmuşlardır Denize bakan cephe süsleri, bakımlı bahçe ve orta bölümdeki havuzlu salon ile spiral merdivenler dikkat çeken yerlerdir Arka yamaçta bir büyük havuz, teraslar ve türünün güzel örneği at ahırları yer almıştır 1970'li yıllara kadar kullanılan eski yol bir tünel saray bahçesinin altından geçerdi Sahilde iki küçük seyir köşkü bulunan sarayda devlet misafirleri de ağırlanırdı

YILDIZ SARAYI

Boğaziçine hakim tepeler ve vadileri kaplayan geniş alan üzerine serpiştirilmiş, yüksek duvarların çevrelediği avlular içerisinde köşkler, bahçeler kompleksidir İstanbul'un bu ikinci büyük sarayı günümüzde değişik hizmetlere ayrılmış, bölünmüş durumu ile gelmiştir Yıldız Sarayı, IIISelim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından ilk yaptırılan bir köşkler bütünüdür IIMahmut Yıldız adını verdiği ikinci bir köşk yaptırmış, bu isim daha sonra Abdülmecit, Abdülaziz ve Abdülhamit'in hükümdarlığında yaptırılan bütün gruba geçmiştir Sultan Abdüaziz zamanında köşkler çoğalmaya başlamış, Malta, Çit, Çadır, Şale Köşkleri yapılmış, koru usta bahçevanların elinde bakir görünüşüne dokunulmadan düzenlenmiştir Sultan Abdülhamit, burada 32 yıl yaşamış, 33 yıllık saltanatında, şehir içinde şehir gibi olan bu korunaklı sarayı resmi daire ve haremi olarak kullanmıştır Yönetim Kısımları'na ilaveten Yıldız Sarayı'nda birçok bölüm ve bir de cami bulunmaktadır 19 uncu yüzyılın sonunda, II Abdülhamit zamanında tamamlanmıştır Yapıların en büyük ve zarifi Şale, sultanların nasıl bir lüks içinde yaşayıp eğlendiklerini göstermektedir Dünyanın her yöresinden getirilen çiçekler, ağaçlar ve bodur bitkilerle bezeli büyük saray parkından Boğaz'ın panoramik görüntüsü çok güzeldir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.