Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kaptan, yahya

Yahya Kaptan(1891-1920)

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yahya Kaptan(1891-1920)



Yahya Kaptan



(1891-1920)

Yahya Kaptan, kısa ömrü boyunca, hayatını serüvene çeviren bir cesarete sahipti Henüz 29 yaşında iken hayata gözlerini yumduğunda, ismi zamana asılı kaldı Tarihsel sürece etkisi, birkaç ömre sığacak kadar büyüktü Peki, bu etki nasıl gerçekleşti?

1910 yılında, Makedonya’da, amcasına saldıran bir Bulgar’ı öldürüp dağa çıktığında, kendisi yazgısını da çizmiş oldu Dağa çıkarken, yaşama koşullarını tükettiği kentler, Osmanlı egemenliğindeydi Fakat, gerçekte bu bölgede Osmanlı otoritesi son derece sınırlanmış, gerilemiş ve çürümüştü Uluslararası Jandarma gücü, sömürgecilerin Balkanlardaki gücünün göstergesiydi Birer nüfus savaşına dönen yerleşim bölgelerinde, ulusçuluk, yüzyıllarca birlikte yaşayan, aynı otoriteye boyun eğen halkları birbirine düşürdü… Yangın, şaşırtıcı boyuttaydı: tam bir toplumsal cinnet yaşanıyordu

Yahya Kaptan dışında, dağlar eşkıya ile doluydu Sıradan eşkıyaların yanı sıra, bir çok ulusçu ve meşrutiyetçi çete bu dağlarda barınmıştı Böylece Makedonya dağlarında bir “çete kültürü” oluştu… Örgütsel yapısı, hiyerarşisi, sıfatları gelenekseldi Örneğin, çete reislerine “kaptan” denirdi Kurtuluş savaşında ismi geçen bir çok “kaptan” bu gelenektendi

Sırp çeteleri içinde yetişen Yahya Kaptan, kendi çetesini kurduktan sonra, Bulgarlara karşı mücadelesini sürdürdü Bölgedeki ulusçu çarpışmaların bilinçli bir tarafı değildi Fakat, doğduğu Köprülü kasabasında Bulgarların başlattığı katliamlarda doğal taraf oldu Bulgar milliyetçilerin bölgedeki Müslümanlara yönelik baskılarına karşı direndi Balkan Savaşları bittiğinde Sırplar tarafından onurlandırıldı Ancak, kısa zaman sonra, bölgede kurulan yeni otoriteler, çetelerin hayat koşullarını ortadan kaldıracak kadar güçlendi Yahya Kaptan için Makedonya’da var olma koşulları kalmadı O da İstanbul’a yöneldi

Dünya Savaşı başlamamadan önce İttihat ve Terakki liderlerinden Enver Paşa’ya bağlı olarak Teşkilat-ı Mahsusa kuruluyordu Bu örgüt, güvenilir ve çete deneyimi olan bireyleri arıyordu Osmanlı ordusunun yanında, bilgi toplamak, sabotaj ve karşı propaganda gibi görevleri üstlenmek üzere kurgulanan örgüt, Yahya Kaptan’ın hayat biçimine uygundu Örgüte katılma teklifi gelince hemen kabul etti Teşkilat-ı Mahsusa içinde bulunduğu sürede iki görev üstlendi İlkinde, Sırplara karşı sabotaj eylemleri gerçekleştirdi İkincisinde ise Halil Paşa’nın Irak cephesindeki mücadelesinde, Arap aşiretlerinin çöl çeteciliği taktiğine, “karşı-çeteci” eylemler üretti

Dünya Savaşı koşullarında, İttihat ve Terakki’nin ünlü silahşörü Yakup Cemil ile Irak Cephesi’nden dönerken tanışan Yahya Kaptan, onun coşkusundan, diriliğinden oldukça etkilendi Yakup Cemil’in idealinin bir parçası oldu Yeni bir kabine kurmak için başlattıkları mücadelede tutuklanıp yargılandılar Yakup Cemil idam edildi, Yahya Kaptan Irak’a sürgüne gönderildi

IDünya Savaşı bittiğinde, Osmanlı orduları merkeze çekilirken, Yahya Kaptan da İstanbul’a geldi Fakat, İstanbul’da iklim değişmişti Artık, Mondros Ateşkes Antlaşması koşulları vardı Osmanlı Hükümdarı meşrutiyete son vermiş, meclisi kapatmıştı Hükümdar, İtilaf Devletleri’nin ve özellikle İngilizlerin desteği ile var olmayı kurguladığından, İtilaf Devletleri’nin doğal müttefiki haline gelmişti Kurduğu hükümet de bu doğrultuda bir perspektife sahipti ve en sert yüzünü “İttihatçılara” gösteriyordu

İttihatçılık, Osmanlı ülkesinde Mondros’a kadar öyle yaygın bir eğilimdi ki, askerlerin bir çoğu İttihatçı veya İttihatçılık sempatizanıydı Bürokrasi İttihatçılığa göre şekillenmişti Osmanlının son 20 yılına İttihatçılık damgasını vurmuştu Teşkilat-ı Mahsusa da İttihatçıların kurduğu bir örgüttü ve hemen dağıtıldı Yahya Kaptan da bu “önyargıdan” nasibini almıştı İstanbul’da yaşayabileceği koşullar kalmamıştı

Eski İttihatçıların kurduğu gizli örgütlerden en önemlisi olan Karakol Cemiyeti’nin Menzil gurubuna katıldı Yenibahçeli Şükrü Bey liderliğindeki Menzil Gurubu, Anadolu’da başlaması olası mücadeleye malzeme ve insan aktarımını sağlamak için Kocaeli Yarımadası’nı kontrol altında tutmayı amaçlamıştı

Kocaeli Yarımadası, Makedonya koşullarına benziyordu Dağlar eşkıya doluydu Bunların bir kısmı, tıpkı Makedonya’da olduğu gibi sıradan eşkıya iken, bir kısmı, özellikle Rum eşkıyalar, “ulusçu” bir kültüre sahipti İtilaf Devletleri de azınlıkların “çete” eylemlerini destekliyordu

İtilaf Devletleri, Kocaeli Yarımadasına özel bir önem vermekteydi Tasarladıkları Boğazlar Bölgesi ve Anadolu’dan gelecek tehlikelere karşı kilit bir konumda olan yarımadanın kontrolde tutulması, özellikle İngiliz Hükümeti’nce elzem kabul edilmekteydi

Yahya Kaptan, bölgeye geldiğinde, bölgedeki çeteler, Karakol Cemiyeti’nin bu bölgedeki üyelerince, özellikle Dr Fahri Can tarafından, eylemleri denetlenecek bir yapıya kavuşmuştu Yüzbaşı Nail ve Binbaşı Necati, bu yapının askeri kanadını oluşturuyordu Her ikisi de Osmanlı askeri sıfatı sürdürürken, Karakol Cemiyeti üyesi idiler Yenibahçeli Şükrü Bey’e bağlı çalışıyorlardı

Bölgedeki eşkıyalar ve Karakol Cemiyeti’nin örgütlediği yapı birleştirildi ve başkanlığına, lider kişiliği ve deneyimi ile Yahya Kaptan getirildi Karakol Cemiyeti’nin Başkanı Kara Vasfi Bey, ülkeyi terk etmiş olmasına karşın, Teşkilat-ı Mahsusa kasasını elinde bulunduran ve ödeme hakkı bulunan Enver Paşa’nın örgüte gönderdiği paralardan, zaman zaman Yahya Kaptan’ın liderliğindeki örgüte de aktarma yapıyordu

Böylece, bölgedeki azınlık örgütleri, İtilaf Devletleri, İstanbul Hükümeti ve Karakol Cemiyeti Kocaeli Yarımadası’nın denetimi için bir mücadele başlatmış oldular Bu mücadele Mustafa Kemal’in Anadolu’da kurduğu ulusal örgütle yeni bir boyut kazandı

Sivas Kongresi ile bütün ulusal güçlerin bir çatı altında toplanmaya başlaması ve Heyet-i Temsiliye’nin kuruluşu, Kocaeli Yarımadasındaki güçler çatışmasını hızlandırdı Temsil Heyeti’nin egemenliğine girmek istemeyen ve bağımsız hareket etmek isteyen Karakol Cemiyeti ile Temsil Heyeti ve özellikle Mustafa Kemal Paşa arasında bir gerginlik başladı Bu gerginlik Kocaeli Yarımadasına da yansıdı

Yahya Kaptan, Kocaeli Yarımadasında örgütünü sağlamlaştırdıktan sonra Mustafa Kemal Paşa’ya bağlılığını bildirdi Böylece, Karakol Cemiyeti yerine Temsil Heyeti’ne bağlanmış oldu Bağımsızlık mücadelesinin bir parçası olma kararı, Kocaeli Yarımadası’nda birbiriyle çatışan güçleri korkuttu… İtilaf Devletleri, İstanbul Hükümeti ve Karakol Cemiyeti, Ulusal mücadele karşısında “çıkar” birliği ile bir ittifak oluşturdular Bu ittifakın oluşmasında, İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin katkısı, pek olasıdır

Temsil Heyeti ile simgeleşen ulusal direniş, kırılma yeri sayılabilecek bir noktada; Kocaeli Yarımadası’nda, ulusal direnişin karşısında yer alan ittifak ile mücadele etmeye başladı Bu mücadelenin simgesi Yahya Kaptan’dır Bu mücadele çok çetin ve ilginç manevralar barındırıyordu Yahya Kaptan ile Temsil Heyeti arasındaki ilişkinin kesilmesine yönelik taktikler uygulanıyordu

Yahya Kaptan, ulusal mücadelenin Kocaeli Yarımadası’ndaki temsilcili olmakla; İtilaf Devletleri’ne, yerel ulusçu örgütlere, Karakol Cemiyeti’nin baskılarına, İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin oyunlarına ve elbette İstanbul Hükümetinin Jandarma kuvvetine karşı mücadele etmek zorundaydı Zaman zaman küçük yılgınlıklar yaşasa da, mücadeleyi hiç bırakmadı

Ulusal mücadele karşıtı güçler, Temsil Heyeti’nin Yahya Kaptan’a desteğini zayıflatmayı başaramamış olsalar da, Heyeti Temsiliye’nin bölge ile iletişimini telgraf tellerini keserek bir süre engellediler Böylece, İstanbul Hükümeti’nin Jandarma Komutan Vekili Hilmi Bey komutasındaki askeri birlik, destek alma olasılığı kalmayan Yahya Kaptan’ı Tavşancıl’da kuşattı Yahya Kaptan, tutuklandıktan sonra, pınarda su içerken öldürüldü

Mustafa Kemal Paşa, bu trajik ölüm karşısında çok etkilendi Nutuk’ta, Yahya Kaptan olayına yaklaşık 20 sayfa yer veren Mustafa Kemal Paşa, Yahya Kaptan’ı, devrim tarihimizin en önemli kişiliklerinden biri olarak görür Bazı anlatılarda, Yahya Kaptan’ın heykelinin dikilmesi istediğini de söylemiştir

Yahya Kaptan öldürüldüğünde (8 Ocak 1920) henüz otuz yaşını doldurmamıştı Kocaeli Yarımadası’nda, Yahya Kaptan’dan sonra, o düzeyde bir direniş lideri çıkmadı Bu durum, Yahya Kaptan’ın rolü ve öneminin en güçlü göstergesidir O, ulusal mücadelemizin Kocaeli Yarımadası’ndaki görüntüsüdür Bu nedenle Yahya Kaptan ismi, ulusal mücadele ve Türk Devrimi ile organik bağa sahiptir Cumhuriyet varoldukça, Yahya Kaptan ismi de var olacaktır

ŞENER AKSU

Atatürk İlkeleri ve Inkılap Tarihi Bölümü

Öğretim Üyesi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.