Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
antlasmalar, kurtulus, savasiönemli

Kurtulus Savasi(Önemli Antlasmalar)

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kurtulus Savasi(Önemli Antlasmalar)



Moskova Antaşması (16 MART 1921)

TBMM açıldığında M Kemal Sovyetlere dostluk önerisinde bulunmuştu Fakat Sovyetler Birliği bu sıralarda, içte karşı devrimci güçlerle ve dışta da Polonya ile savaşıyordu Diğer yandan İngiltere, 1917 Ekim Devrimi sonrası, Çarlık dönemi borçlarını ret eden Bolşeviklere ekonomik ambargo uygulamaya başlamıştı Türkiye'nin tam bağımsızlık ilkesinden ödün vermeden dış ilişkilere hazır olması tezi de Sovyetlerin hoşuna gitmemişti Emperyalizme karşı savaşan Türkiye'nin Sovyetleşebileceği umudunu duymuştu Ermeni konusundaki yaklaşımları da Türkiye ile Sovyetler arasındaki ilişkilerin olumlu gelişmesini engellemişti Birinci İnönü Savaşı'nın kazanılması Sovyetlerin Türkiye'ye daha çok yakınlaşmasını hazırladı Ermeni konusunda ise sorun çözülmüştü Londra'da İngilizler ile ticari bir antlaşma imzalamak üzere olan Sovyetler, İngilizleri kuşkulandırmamak için Türkiye ile görüşmelerini geciktirdi İngiliz Başbakanı Lloyd George'u anlaşmaya Sovyetlerin Kemalistlere yardım etmemeleri hükmünü koydurmak istediyse de Sovyetler bunu ret ettiler Ticari antlaşmayı saklayan Sovyetler daha rahat duruma geldiler Fakat Londra Konferansı'na TBMM delegelerinin katılmasını, Türkiye'nin Emperyalistlerle anlaşmak istediği biçiminde yorumlayan Sovyetler bu sebeple olumlu bir sonuca ulaşmakta geciktiler 8 Kasım 1920'de Moskova Elçiliği'ne atanan Ali Fuat Paşa'nın çalışmaları sonunda Türkiye ile Sovyetler Birliği 16 Mart 1921'de Moskova Antlaşması'nı imzaladılar

Antlaşmanın hükümlerine göre:

1- İki taraftan birinin tanımadığı devletlerarası bir senedi diğeri de tanımayacaktır(Madde 1)

2- Sovyetler Birliği Misak-ı Milli'yi tanıyorlar(Madde 1)

3- Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya'sı arasında imzalanmış olan antlaşmalar hükümsüzdür(Madde 6)

4- Sovyetler kapitülasyonların kaldırılmış olmasını kabul ediyorlar (Madde7)

5- İki devlet aralarındaki ilişkileri sıklaştıracak iktisadi, mali ve sair antlaşmalar yapmayı kabul ediyorlardı

6- Sovyetler, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Ermenistan ve Gürcistan arasında imzalanmış antlaşmalara göre tespit edilmiş olan sınırı, Batum Gürcistan'a geri verilmek şartıyla, tanıdılar Ancak Türkiye Batum Limanı'nı serbestçe kullanabilecek ve bölge halkına geniş bu özerklik verecekti(Madde 2)

7- Boğazların bütün devletlerin ticaret gemilerine açık kalmasını sağlamak amacıyla Karadeniz'e kıyısı olan Devletlerin temsilcilerinin katıldığı bir konferansta konunun ele alınması prensip olarak kabul edildi Fakat bu konferansta Türkiye'nin İstanbul üzerindeki egemenliğini tehdit eden kararlar alınmayacaktı (Madde 5)

8- Rusya elinde bulunan bütün esrirleri üç ay içinde iade edecektir (Madde l3)

Moskova Antlaşması Türkiye için büyük başarı idi Büyük bir devlet TBMM Hükümeti'ni resmen tanıdı Misak-ı Milli'yi ve Türkiye'nin kabul etmediği anlaşmaları (Sevr'i) kabul etmemeyi kabul etti Her iki devlet de kendilerinden önceki (Çarlık Rusya ve Osmanlı Devleti ) döneme ait antlaşmaların geçersiz olduğunu ilan ettiler Yalnız, Batum Gürcistan'a, işin gerçeği Sovyetlere bırakılıyordu Buna karşılık, Sovyetler Kars ve Ardahan'ın Türkiye'ye ait olduğunu kabul ettiler Türkiye Doğu Cephesi'ndeki kuvvetlerini Batıya kaydırmak olanağına kavuştu Türkiye, Sovyetler gibi büyük bir devletin, İtilaf Devletleri'ne karşı politik desteğini ve ayrıca Türkiye'ye silah, cephane, araç, ilaç vs göndermesini sağladı

Moskova Antlaşması'nın imzalanmasından yedi ay sonra, Sovyetler Birliği'nin aracılığı ile Türkiye ve Kafkas Cumhuriyetleri arasında 13 Ekim 1921'de Kars Antlaşması imzalandı Moskova Antlaşması'nın hükümlerinin bir tekrarı olan bu antlaşma ile Türkiye'nin doğu sınırı kesinlik kazandı

Bu arada Meclis Ulusal Mücadele'nin anlam ve önemini belirten iki olayı yaşadı 12 Mart 1921'de İstiklal Marşı kabul edildi 23 Nisan 1921'de de 23 Nisan günü "Ulusal Bayram" olarak ilan edildi

Ankara Antlaşması(20 Ekim 1921)

Manda rejimi ile Suriye'ye yerleşen Fransa, Adana, Antep, Maraş, Urfa'yı İngilizlerden devralınca, burada çok güçlü bir Türk direnişiyle karşılaştı Bu direniş Fransızlara çok ağır kayıp verdirdi Suriye mandasını tehlikeye soktu Türk Orduları'nın 1 ve II İnönü Savaşları ve Sakarya Savaşı'ndaki başarıları Fransa'yı çok etkiledi ve tutumunu değiştirdi Bu arada İtalyanlar Haziran ayından itibaren sessizce Anadolu'yu terk etmeye başladılar 5 Temmuz 1921'de ise tamamen terk ettiler Gerçi Ekim ayında, Anadolu'ya bir temsilci göndererek ekonomik ayrıcalıklar istedilerse de Ankara ret etti

Fransızlar 1921 Mart ayından itibaren Türkiye ile görüşmelere başladılar Bekir Sami Bey'in Fransızlarla Londra'da yaptığı antlaşma, bağımsızlık ilkesiyle bağdaşmadığı için ret edildi Haziran ayında Franklin Bouillon'u Ankara'ya özel temsilci olarak gönderdiler Görüşmeler olumlu hava içinde gelişirken Yunan saldırısı başlayınca, görüşmeleri askıya aldılar Türk-Sovyet yakınlaşması Fransa'yı endişeye itti Yunan saldırısı karşısında Türkiye'nin Sovyetlerden yardım alması üzerine Fransız basını "Denize düşen yılana sarılır" Türk sözünü hatırlatarak, Fransız çıkarlarının tehlikeye düşeceğini belirtiyordu

Kral, Konstantin'in, başlattığı saldırıyı "Haçlı Seferi" olarak ilanı Avrupa'da etkili olmuş, Sovyetlerin Kemalistlere 150000 kişilik bir ordu gönderdiği ve Anadolu'ya girdiği haberleri duyulmuştu Yunan Ordusu'nun başlangıçtaki üstünlüğü Avrupa'da büyük etki yaptı Fakat Türk Ordusu'nun savaşı kazandığının duyulması bütün umutlan yıktı Fransız kamuoyunun görüşü ve Hükümetin tutumu değişti Türkiye gerçegini kabul ettiler 20 Ekim 1921'de Ankara Antlaşması'nı imzaladılar

Ankara Antlaşması'nın Hükümleri

1- Her iki taraf bu antlaşmanın imzalanmasından sonra savaşa son vermeyi kabul ediyorlar

2- Türk ve Fransız tutuklu ve savaş esirleri serbest bırakılacak

3- Antlaşmanın imzalanmasını izleyen iki ay içinde sözü geçen hattın güneyine Fransız kuvvetleri ve kuzeyine Türk kuvvetleri çekilecek

4- Boşaltma ve işgal her iki tarafça atanacak bir komisyonca saptanacak yöntemlerle gerçekleşecek

5- Her iki taraf da boşaltılan bölgelerde tam bir genel af uygulayacaklar

6- Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Misak-ı Milli'de açıkça tanınan azınlıklar hukukunun çeşitli devletler ve bağlaşıkları arasındaki antlaşmalara göre aynı temelde kendisine uygulanacağını bildirir

7- İskenderun ve Antakya bölgesi için Fransa özel bir yönetim rejimi kuracak, buradaki Türk halkına kültürlerini geliştirmek için her tür kolaylık gösterilecek Türkçe resmi dil olarak kalacaktır

8- 3 maddede sözü geçen hat şöyle çözümlenmiştir: Sınır, İskenderun Körfezi üzerinden Payas'ın güneyinden Meydan-ı Ekbez'e doğru gidecek Oradan Suriye'ye, Karnaba ve Kilis Türkiye'ye bırakılarak Çobanbey İstasyonu'nda demiryolunu izleyecek, demiryolu Nusaybin'e kadar Türk topraklarında kalacaktır Nusaybin ile Cezinei İbn Ömer arasındaki eski yol Türklerde kalarak Dicle'ye varacaktır Yolda, her iki ülke de aynı hakka sahip olacaktır Bu antlaşmanın imzalanmasını izleyen bir ay içinde her iki taraf temsilcilerinin oluşturduğu bir komisyon bu hattı saptayacaktır

9- Osmanlı Hanedanı kurucusu Osman Gazi'nin dedesi Süleyman Şah'ın Türk mezarı adı ile anılan mezarın bulunduğu Caber Kalesi Türk Bayrağı altında, Türk koruyucuları gözetiminde, Türk mülkü olarak kalacaktır

1O-Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Pozantı-Nusaybin arasındaki Bağdat Demiryolu ayrıcalığının ve Adana'daki şubelerinin haklarıyla işletme ve nakliyat-ı ticaretinin yasal hak ve yararlarıyla Fransız Hükümeti'nin seçeceği bir Fransız grubuna verilecektir Türkiye, Meydan-ı Ekbez'den Çobanbey'e kadar Suriye topraklarından trenle askeri ulaşım yapabilecektir Suriye'de Türk topraklarında aynı hakka sahiptir

11- Bu anlaşmanın imzalanmasından sonra Türkiye-Suriye arasında bir gümrük anlaşması saptanması için karma komisyon kurulacaktır

12- Kuveik Suyu, Halep Şehri ile kuzeyindeki Türk bölgesi arasında acil bir şekilde bölünecek, Halep, gereksinmesine göre, kendi masraflarıyla Türk toprağından, Fırat'dan su alabilecektir

13- Yerleşik veya göçebe haktan 8 maddede saptanan hattın bu veyahut ta öteki tarafındaki otlaklardan yararlanma hakkı veya emlakı veya arazisi olanlar eski haklarından yararlanabileceklerdir Hayvanlarını veya yavrularını, araç ve

gereçlerini gümrük veya vergi vermeksizin hattın öte tarafına nakledebileceklerdir Bunlarla ilgili vergileri, oturdukları ülkede vermek ile yükümlüdür

Anlaşmanın imzalanması sırasında Türk delegesi Yusuf Kemal Bey, Franklin Bouillon'a, İskenderun ve Antakya bölgesi halkına Türk Bayrağı'nı ihtiva eden özel bir bayrak kullanma hakkının verilmesini istedi ve bu istekleri kabul edildi

Bu antlaşma ile Birinci Dünya Savaşı öncesi kurulmuş bulunan İtilaf bloğu parçalandı Versay'da kendisini desteklemeyen ve Almanya'ya yumuşak davranan İngiltere'ye kızan Fransa Türkiye konusunda İngiltere'ye oyun oynuyor ve tek başına hareket ediyordu İngiltere bu antlaşmayı hayret ve dehşet ile karşıladığını gizlemedi Fransa Türk cephesinde 60-70000 asker beslemek ve Türklerle savaşmaktan kurtuluyordu Bu antlaşma yalnızca Güney Doğu Anadolu için imzalanmakla beraber, Fransa gibi büyük bir Avrupa devletinin Türkiye'yi ve Misak-ı Milli'yi resmen tanıması bakımından çok önemliydi Fransız desteğini yitirdikleri için Kilikya üzerindeki Ermeni hayalleri yıkıldı 130000'den çok Ermeni Suriye'ye, 30000 kadar Ermeni de Kıbrıs'a göç etti Doğu Anadolu'da da 300000 kadar Ermeni, Ermenistan'a göç etti

Bu antlaşmanın Türkiye'ye siyasi yararlarının yanı sıra, askeri bakımdan da büyük yararı oldu Bu cephenin tasfiyesi ile Türkiye güneyini de güvenceye aldı ve buradaki askerlerini Batı cephesine taşımak olanağı buldu Fransızlar bölgeyi boşaltırken Türkiye'ye satış ve hibe yoluyla silah, cephane bıraktılar

Sömürge halklarının üzerinde de bu zaferin etkisi görüldü Avrupa devletlerinin yenilmezliği konusu yıkıldı Türk zaferi ve Avrupa Devletleri'nin Türkiye karşısındaki yenilgileri sömürgeler halklarına umut verdi

Bu antlaşma ile Hatay Fransa'ya bırakılmakla Misak-ı Milli'den ikinci ödün verildi Batum'dan sonra Hatay yitiriliyordu Fakat o günün koşulları altında elde edilen büyük kazançtı Çünkü Türkiye iki büyük cepheyi tasfiye etti İki büyük ülke tarafından resmen tanındı Kaldı ki Hatay üzerinde Türkiye haklarından vazgeçmeyecekti 1923 yılında Adana'ya gelen Atatürk, burada kendisini siyah bayrakla karşılayan Hatay temsilcilerine "40 asırlık Türk yurdu yabancı eline bırakılamaz" diyerek, kurtuluş için söz vermiş ve sözünü 15 yıl sonra yerine getirmiştir :Mudanya Ateşkes Antlaşması (11 Ekim 1922)< Anadolu'ya Yunan istilasından kurtaran Türk ordusu, bu sefer işgal altında bulunan diğer vatan topraklarını da kurtarmak üzere harekete geçti Bir kısım kuvvetlerimiz İzmit'den İstanbul istikametinde ilerlerken, bir kısım kuvvetlerimiz de Çanakkale'ye yaklaştı İstanbul ve Boğazları işgalleri altında bulunduran İtilaf devletleri, telaşa düşerek anlaşmak istediklerini bildirdiler İngiltere, İtalya, Fransa temsilcileri Paris'te toplanarak, Türklere teklif olunacak barış esaslarını görüşmeğe başladılar Görüşmeler sonucunda Türk Hükümeti'ne bir nota verdiler

Mustafa Kemal tarafından bu notaya verilen cevapta, Meriç nehrine kadar Trakya'nın Türklere teslimi şartıyla, Mudanya'da askeri bir konferansın toplanmasını kabul ettiğimizi ve bu konferansta Türkiye'yi temsil etmek üzere İsmet Paşa'nın delege tayin edildiğini bildirdi

Mudanya'da büyükçe bir yalı bu konferans için düzenlendi 3 Ekimden itibaren delegeler ayrı ayrı savaş gemileriyle Mudanya'ya gelmeğe başladılar Yunan delegesi General Mazarakis Mudanya'ya geldi Fakat karaya çıkmayarak müzakerelerin sonucunu gemiden bekledi Konferansta Türkiye'yi İsmet Paşa, İngiltere'yi General Harrington, Fransa'yı General Sharpy (Şarpi), İtalya'yı General Monbelli temsil ediyordu

Görüşmeler dokuz gün sürdü, bir hayli heyecanlı ve zorlu oldu Sonunda mütareke Türk görüş ve isteklerine uygun bir şekilde imzalandı (11 Ekim 1922) Yunan delegesi mukaveleyi imza etmek istemedi Fakat üç gün sonra Yunanlılar bu mukaveleyi resmen kabul ettiklerini bildirdiler

Mudanya Mütarekesi'nin Esasları

1Bu mukavelenin yürürlüğe girme tarihinden itibaren Türk ve Yunan askeri kuvvetleri arasında savaş bitmiştir

2On beş gün içinde Yunan ordusu (Edirne dahil) Meriç ırmağının batısına çekilmiş bulunacaktır

3Boşaltılmanın bitmesinden sonra otuz gün içinde, Doğu Trakya Yunan Hükümeti memurları tarafından İtilaf kuvvetlerine, İtilaf kuvvetleri de Türklere teslim edeceklerdir

4Barış konferansının sonucuna kadar, Doğu Trakya'da Türkler 8000 jandarma bulunduracaklardır

5Mütarekenin imzalanmasından sonra İstanbul ve Boğazlar da Büyük Millet Meclisi Hükümeti idaresine bırakılacak, İtilaf kuvvetleri barışın imzasına kadar İstanbul'da kalacaklardır

Mudanya Mütarekesi'yle Misak-ı Milli'nin topraklarımıza ait kısmı kabul edilmiş oldu

Mütareke şartlarına göre, Trakya'da askeri ve sivil idareyi ele almak için tayin edilen Refet Paşa 19 Ekim'de İstanbul'a geldi Halkın samimi tezahüratı arasında İstanbul'a giren gaziler; "Seni de, geldik, kurtaracağız, İstanbul…" şarkısını söylüyor, halk ise sevinç gözyaşları döküyordu

Alıntı Yaparak Cevapla

Kurtulus Savasi(Önemli Antlasmalar)

Eski 10-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kurtulus Savasi(Önemli Antlasmalar)



Lozan Antlaşması

Lozan Konferansı genel toplantısı 21 Kasım 1922 günü yapılmıştır Bu konferansta Türkiye Devleti'ni İsmet Paşa Hazret1eri temsil etti Trabzon Milletvekili Hasan Bey ve Sinop Milletvekili Rıza Nur Bey, İsmet Paşa' nın başkanlığındaki delegeler hey'etini oluşturuyordu Hey'etimiz, Kasım 1922 başlarında Lozan'a gitmek üzere Ankara' dan ayrıldı Efendiler, iki dönemden ibaret olup sekiz ay devam eden Lozan Konferansı ve sonucu dünyaca bilinen bir husustur Bir süre Ankara'da Lozan Konferansı görüşmelerini takip ettim Görüşmeler hararetli ve tartışmalı geçiyordu Türk haklarını tanıyan olumlu bir sonuç görülmüyordu Ben bunu pek tabiî buluyordıım Çünkü, Lozan barış masasında ele alınan meseleler yalnız üç dört yıllık yeni devreye ait ve onunla sınırlı kalmıyordu Yüzyılların hesabı görülüyordu Bu kadar eski, bu kadar karışık ve bu kadar kirli hesapların içinden çıkmak, elbette, o kadar basit ve kolay olmayacaktı Efendiler, bilindiği üzre, yeni Türk Devleti'nin yerini aldığı Osmanlı Devleti , Uhud-ı Atîka adı altında birtakım kapitülasyonların esiri idi Hristiyan halkın birçok hakları ve ayrıcalıkları vardı Osmanlı Devleti , Osmanlı ülkesinde oturan yabancılara karşı yargı hakkını uygulayamazdı; Osmanlı vatandaşlarından aldığı vergiyi, yabancılardan alması engellenmiş bulunuyordu Devletin varlığını kemiren ve kendi sınırları içinde yaşayan azınlıklarla ilgili tedbirler alması mümkün değildi Osmanlı Devleti , kendisini kuran temel unsurun, Türk milletinin, insanca yaşamasını sağlayacak tedbirleri alma bakımından da engellenmişti; memleketi imar edemez, demiryolu yaptıramazdı Hattâ okul yaptırmakta bile serbest değildi Bu gibi durumlarda yabancı devletler hemen işe karışırlardı Osmanlı hükümdarları ve çevresindeki yakınları debdebe ve gösteriş içinde yaşayabilmek için memleket ve milletin bütün servet kaynaklarını kuruttuktan başka, milletin her türlü çıkarlarını feda etmek, devletin haysiyet ve şerefini ayaklar altına almak suretiyle birçok dış borçlar yapmışlardı O kadar ki, devlet bu borçların faizlerini bile ödeyemeyecek duruma gelmiş, dünya gözünde "müflis" sayılmıştı(Nutuk)

Mudanya'daki başarılarını gördüğü İsmet Paşa'yı Lozan'a da göndermeye karar veren M Kemal Paşa, önce İsmet Paşa'nın Dışişleri Bakanı olmasını sağladı 2 Kasım'da da Meclis'te yapılan oylama sonucu İsmet Paşa,Lozan'a gidecek Türk Heyetinin Başkanı seçildi M Kemal Paşa İsmet Paşa 'yı seçerken onun bütün hayatı boyunca başarılarını ve kişiliğini göz önüne almıştı Çalışkan, azimli, zeki, kültürlü, sorumluluktan çekinmeyen, girişim sahibi ve her aldığı işi başaran birisi olan İsmet Paşa'nın Lozan'a gönderilmesi için yaptığı seçim, İsmet Paşa'nın bundan sonraki politik hayatını da etkileyecekti

İsmet Paşa Lozan'a ülkesinin geleceğinin sorumluluğunu omuzlarında taşıyarak gitti Karşısında Avrupa'nın kurnaz ve tecrübeli politikacıları vardı İngiltere'yi Lord Curzon temsil ediyordu Konferans 20 Kasım 1922'de açıldı Konferans'a davetçi devletler olarak İngiltere, Fransa, İtalya ve bundan başka Yunanistan, Yugoslavya, Japonya, Romanya, ayrıca Boğazlar konusunda Sovyetler Birliği ve Bulgaristan katılıyordu Amerika ise yalnızca bir gözlemci gönderdi Fakat asıl sorunlar Türkiye ile İtilaf bloğu ve Yunanistan arasında idi General Harrington, Mudanya'da edindiği tecrübe ile Lord Curzon'a bir mektup yollayıp, İsmet Paşa'ya dikkat etmesini "Sert bir ceviz" ile karşı karşıya olduğunu bildirmişti Gerçekten de daha ilk gün açılışta, İsmet Paşa takdim edilince, İsmet Paşa elindeki nutku okumaya başladı Konu sonra anlaşıldı İsmet Paşa Lord Curzon'un konuşma yapacağını öğrenmiş, bunun üzerine İngiliz delegesinin konuşma hakkı varsa ben de konuşurum demişti Poincare İsmet Paşa'dan vazgeçmesini rica etmişti İsmet Paşa da "Lord Curzon vazgeçsin o zaman ben de vazgeçerim" yanıtını vermişti Curzon konuşma yapınca İsmet Paşa da nutkunu okumuştu Türkiye'nin yıllardan beri sıkıntılar çektiğini, her yaşta Türkün kadın, çocuk, erkek savaştığını, vatanlarını savunduğunu hatırlatıp, Türkiye topraklarının dört yıldan beri yakılıp, yıkıldığını ama bütün bunlardan yılmadıklarını, istiklal aşkıyla dolu bulunduklarını belirtti ve konuşmasını "Efendiler, çok ıstırap çektik, çok kan akıttık Bütün medeni uluslar gibi hürriyet ve istiklal istiyoruz" sözleriyle tamamladı İsmet Paşa'nın bu konuşmasını Curzon ve Mussolini alkışladılar

İtilaf Devletleri Lozan'ı Birinci Dünya Savaşı sonrası olayı gibi görüp Türkleri yenik bir ulus gibi kabul etmek istiyorlardı Oysa Türkiye silahının hakkıyla düşmanlarına üstünlüğünü kabul ettirmişti İsmet Paşa zafer kazanan bir ülkenin temsilcisi olarak, Türkiye'nin tam bağımsızlığından ve ulusal sınırlarından ödün,vermemek için kararlıydı İtilaf Devletleri'nin karşısında, Osmanlı Devleti 'nin ezik devlet adamları yoktu Ulusal inanç ve iradenin temsilcisi olan kararlı, sert, akıllı, yılmak bilmeyen yeni bir Türk devlet adamı vardı ve daha ilk günden durum anlaşıldı Lozan'da altı yüz yıllık Osmanlı İmparatorluğu 'nun hesabı görülecekti Türkiye'nin, tam bağımsızlık tezini bilen Fransa da şimdi İngiltere'nin yanında yer aldı Fransa'nın bu tutumu İsmet Paşa'yı çok şaşırttı, ama yıldırmadı Curzon ise, dizginleri elinden bırakmayıp, Orta Doğu'da ülkesinin itibarını Türkiye'nin zararına yeniden canlandırmak istiyordu Paris'e uğrayan Curzon, İngiltere ile Fransa işbirliğini sağlamıştı İtalya şimdi, özellikle ekonomik konularda İtilaf bloğuna katıldı Türkiye ile İtilaf Devletleri arasında Boğazlar, Musul, Kapitülasyonlar ve Osmanlı Borçları ve Türkiye ile Yunanistan arasında azınlıklar ve Patrikhane sorunları vardı BU sorunları çözmek için üç komisyon kuruldu ve çalışmalar başladı

Boğazlar konusu tartışılırken, Sovyet temsilcisi Çiçerin de görüşmelere katıldı Çiçerin Boğazlar konusunu Türk-Sovyet ilişkileri ve Misak-ı Milli çerçevesi içinde ele alarak Türkiye'yi destekledi Boğazların savaş gemilerine kapalı ve Boğazların savunulmasının Türkiye'ye ait olması gerektiği konusunda Sovyetler ile Türkiye aynı görüşü paylaşıyorlardı İsmet Paşa müttefiklerin isteklerini tartışmayı kabul edince Türk-Sovyet ilişkisi gerginleşti Türk-Sovyet dostluğu İngiliz tehlikesine karşı kurulmuştu Oysa Türkiye batıya kendini kabul ettirmek istiyordu Sovyetlere yaklaşmak tehlikeli olabilirdi Türk-İngiliz ilişkilerini sertleştiren önemli konu Musul idi Türkiye Musul'un coğrafi ve nüfus bakımından Türkiye'nin bir parçası olduğunu ileri sürerken, İngiltere özellikle petrol ve stratejik önemi dolayısıyla burayı Türkiye'ye bırakmak istemiyor ve bu sebeple burada yaşayan Kürtleri de el altından kışkırtıyordu Türkiye Kürtlerle Türklerin aynı soydan geldiğini binlerce yıllık kültür birliği ve din birliği ile kardeş olduğunu belirtti Fakat İngiltere bunu ciddiye almadı Türkiye'nin üstünde durduğu en önemli konuların başında Kapitülasyonlar geliyordu Türkiye'yi batının açık pazarı haline sokan Kapitülasyonların bütünüyle kaldırılmasını isteyen Türkiye'nin karşısında Fransa başta olmak üzere müttefikler birleştiler Osmanlı borçlarının ise yalnızca Türkiye'nin payına düşeni ödemeyi kabul eden Türkiye'den müttefikler, bütün borçları ve Duyun-u Umumiye'nin tatlı karlarının devamını istiyorlardı Azınlıklar konusunda ise Venizelos Patrikhane'yi de ileri sürdü Türkiye, Yunanistan'ın Türkiye'de yaptığı tahribatın 4 milyar Frank olduğunu belirtip tazminat isteyince Venizelos, Yunan Ordusu'nun Anadolu'ya İtilaf Devletleri'nce ve onların çıkarları için çıkartıldığını ileri sürdü

Sorunlar Türkiye'nin haklarını tanımak istemeyen Müttefiklerin Türk isteklerini reddetmesi yüzünden çözülemedi İsmet Paşa 20 Aralık 1922'de Ankara'ya yolladığı raporda "Konferansın bir bunalım sonunda kesilmesi olasılığına karşı hazırlıklı bulunmak" gerektiğini bildirmişti Fevzi Paşa her olasılığa karşı orduların ileri harekata hazırlanmasını bildirdi Başkomutan da alınan bu önlemleri yerinde buldu Boğazları kapatmak ve Musul üzerine yürünmesi için gerekli önlemler alındı M Kemal yeni bir savaş istemiyordu Fakat Türkiye'nin, kanla kazandığı haklarını da bırakmamakta kararlıydı Türkiye barış için beklemeyi kabul etmişti Fakat Türkiye'nin tam bağımsızlığını kabul eden bir barış olmayacak ise savaşa devama kararlıydı M Kemal Paşa 5 Ocak 1923'de İsmet Paşa'ya yolladığı telgrafta orduları denetlemek için geziye çıktığını belirtip kendisine güç verdi Fakat görüşmeler Ocak ayı sonunda çıkmaza girdi İngiltere Musul konusunda direniyordu Diğer devletleri Türkiye'nin isteklerine razı etmek mümkündü İngiltere ile anlaşmak için Musul'dan vazgeçmek gerekiyordu Bu durumda anlaşma olmadı Konferans 4 Şubat'ta dağıldı Konferans'ta anlaşılan tek konu, Türkiye ile Yunanistan arasında 30 Ocak'ta imzalanan sivil rehinelerle, asker tutsakların geri verilmesi oldu

İsmet Paşa Romanya üzerinden Türkiye'ye döndü Romanya'da iken 6-7 Şubat gecesi yaptığı açıklamada, Türkiye'nin barış için elinden geleni yaptığını ve dünya kamuoyunun bunu takdir edeceğine inandığını belirtti Eskişehir'de M Kemal ile buluşan İsmet Paşa 20 Şubat'ta Ankara'ya vardı Bakanlar Kurulu'ndaki görüşmelerden sonra 20-24 Şubat tarihlerinde Meclis'te gizli oturumlarda konu ele alındı Muhalifler İsmet Paşa'yı, Meclis'te açıklama yapmadan M Kemal ile buluştuğu için sert bir dille eleştirip, Misak-ı Milli'ye ihanet ettiğini, hatta İngilizlerden rüşvet aldığı yolunda çirkin iddialar ileri sürdüler M Kemal olaya müdahale ederek İsmet Paşa'nın yanında yer aldı Meclisteki hava aşırı derecede gerginleşmişti Sonunda 8 Mart'ta İsmet Paşa'nın imzasıyla müttefik devletlere Türkiye'nin önerileri bildirildi Türkiye'nin notasını Londra'da toplanarak inceleyen Müttefikler ile anlaşılması üzerine, Konferans'ın 23 Nisan'da yeniden toplanması kararlaştırıldı

Bu arada 17 Şubat 1923'te İzmir'de İktisat Kongresi toplandı 4 Mart'a kadar süren bu kongre resmi olmamakla beraber ilk Türk İktisat Kongresi idi Kongre M Kemal Paşa'nın nutku ile açıldı Bu kongrede kabul edilen esaslar Türkiye'nin liberal bir ekonomik düzene yöneleceğini gösteriyordu Bu kongrenin ekonomik yönü ilerde ayrıca ele alınacaktır Fakat özellikle Lozan görüşmelerinin kesildiği bir tarihte toplanan kongre de Türkiye'nin liberal ekonomik sisteme gireceği izlenimini yaratması batılılar üzerinde etkili oldu Türkiye'nin Sovyetlere kaymayacağı güveni gelmeye başladı

Ulusal Mücadele için toplanmış bulunan TBMM, görevinin son bulduğunu kabul ederek dağılma kararı aldı ve 16 Nisan'da dağıldı

Lozan'ın İkinci Evresi

İsmet Paşa Lozan'a ikinci kez gittiğinde İngiltere'yi Curzon'un yerine gelen Sir Horas Rambold, Fransa'yı General Pelle temsil ediyordu Konferans 23 Nisan 1923'de toplandı Konferansın siyasi konuları daha kolay çözülürken, ekonomik ve mali konular yine sert tartışmalara yol açtı İngiliz temsilcileri, Yunanistan'ın savaş tazminatı ödemesinde ısrar eden İsmet Paşa'ya karşı, Anadolu'ya saldırttıkları Yunanistan'ın avukatlığını, biraz da suçluluk kompleksi ile ileri boyutlara kadar götürüyordu Savaş tazminatı konusu İsmet Paşa ile Başbakan Rauf Bey'in de arasını açtı Aralarında geçen diğer yazışmalar iyice sertleşince, M Kemal duruma müdahale etti Yunanlılar tamirat borcu için Karaağaç Bölgesi'ni Türkiye'ye bırakmaya razı oluyordu Fakat Türkiye bu kadarla yetinmek istemiyordu İsmet Paşa'nın karara varamadığı konularda M Kemal Paşa yardımcı oldu İsmet Paşa 20 Temmuz'da M Kemal Paşa'ya bir telgraf çekerek, "Her dar zamanımda hızır gibi yetişirsin Dört beş gündür çektiğim acıyı tasavvur et Büyük işler yapmış ve yaptırmış adamsın Sana bağlılığım bir kat daha artmıştır Gözlerinden öperim pek sevgili kardeşim, aziz şefim" teşekkür etti Tarafların uzun tartışmaları ve sert mücadeleleri sonunda 24 Temmuz'da antlaşma imzalandı M Kemal, İsmet Paşa'ya kutlama telgrafı çekti Türkiye'nin büyük kentlerinde 101 pare top atılarak barış kutlandı "Barış", Türk Ulusu'nun yüz yıllarca özlemini çektiği kavram Tam bağımsız Türk Devleti bu barış ile bütün dünya tarafından kabul olunuyordu

Lozan Antlaşması'nın Hükümleri

Ön sözünde, devletlerin bağımsızlık, egemenlik haklarına saygılı olunmasına uyulması ilkesinin yer aldığı Lozan Antlaşması'nın hükümleri oldukça geniştir Bu hükümleri "Sınırlar, Azınlıklar, Kapitülasyonlar, Borçlar, Boğazlar, Savaş Tazminatı" gibi esaslar altında toplayarak özetleyebiliriz

Sınırlar:

* Suriye Sınırı: 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Antlaşması'nın esaslarına göre kabul edildi

* Irak Sınırı: Irak sınırı ve Musul sorunu Lozan'da çözülemedi Bu anlaşmazlık Türkiye-İngiltere arasında dokuz ay içinde çözümlenmek üzere antlaşmanın sonrasına ertelendi

* Batı Sınırı: Yunanlılarla olan sınır Misak-ı Milli'ye göre çözüldü Karaağaç savaş tamiratı olarak Yunanistan tarafından Türkiye'ye verildi On iki Ada İtalya'da kaldı İmroz ve Bozcaada Türkiye'ye verildi Diğer Ege Adaları Yunanistan'da kaldı

Azınlıklar:

Azınlıklara Türkiye'nin egemenliği ile bağdaşmayan haklar verilmedi Türk vatandaşı olanların kanunlar önünde eşitliği kabul edildi Türkiye'deki Rumlar ile Yunanistan'daki Türkler mübadele (Takas) edilecekti Yalnız İstanbul'daki Rumlar ile Batı Trakya'daki Türkler mübadele dışında bırakılacaktı

Kapitülâsyonlar:

Kapitülâsyonlar kaldırılmıştır Yalnız beş yıllık bir geçiş süresi verilmiştir Türkiye'yi yüz yıllardır, ekonomik, mali, idari, adli yönden sömüren büyük bir sorun tarihe gömüldü

Dış Borçlar: 1854'te başlayan ve 1881'de Osmanlı Maliyesi'nin iflası ve Düyun'u Umumiye'nin kuruluşuna yol açan Osmanlı borçları, ileriki yıllarda daha da artmıştı Osmanlı İmparatorluğu 'nun parçalanması sonucu kurulan yeni devletlere pay edilen Osmanlı borçlarından Türkiye kendi payına düşeni kabul etti Alacaklılar ödemelerini altın veya sterlin (İngiliz Lirası) ile ödenmesini istediler Fakat Türkiye Fransız Frangı ile ödenmesini kabul ettirdi Bu ödeme şekli Türkiye için daha karlı idi (Türkiye bu borçların en son taksidini 1951 yılında ödedi)

Boğazlar:

Savaş tehlikesi karşısında veya Türkiye'nin savaşa girmesi durumunda silahlandırılabilecekti Boğazların her iki yakasında 15 kmlik bir bölge silahsız olacaktı Boğazların idaresi uluslararası bir kuruluş olan "Boğazlar Komisyonu'nca yapılacaktı Savaş gemilerinin boğazlardan geçişi esaslara bağlandı

Bu arada yeni Meclis için seçimler tamamlandı ve Lozan Antlaşması'nın onaylanması yeni Meclis'in görevi oldu Meclis'te Hatay'ın ve Trakya'da bazı yerlerin dışarıda kalması, Meis gibi Anadolu'ya çok yakın adaların Yunanistan'a bırakılması eleştirilere yol açtı Fakat yapılan görüşmelerden sonra Meclis 23 Ağustos 1923'te 227 oydan 213'ünün evet oyu ile antlaşmayı onayladı

Antlaşmanın Önemi

Lozan Antlaşması, Türkiye'nin Mondros ve Sevr ile elinden alınmak istenen topraklarını ve bu topraklar üzerindeki Türk Ulusu'nun bağımsızlığını geri getirdi ve ulusal sınırlar içinde yeni bir Türk Devleti'nin varlığını sağladı Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'nın galibi ve Almanya'ya, Avusturya'ya, Bulgaristan'a istediklerini dikte ettirerek yaptırmış olan İtilaf Devletleri'ni, bağımsızlık savaşlarında yenerek Misak-ı Milli'yi ve bağımsızlığını kabul ettirdi Sevr ile yok edilmek istenen Türk varlığı, "Türk Mucizesi" ile Lozan'da tüm dünyaya onaylatıldı Sevr ile "Doğu Sorunu"nu dilediği gibi çözmek isteyen İngiltere ve Fransa, Türkiye'nin gücü karşısında, bu sorunun Türkiye'nin istediği biçimde çözümlenmesini kabul ettiler ve "Doğu Sorunu", "Avrupa'nın Hasta Adamı" gibi sorunlar tarihe karıştı Türkiye Emperyalizm'e karşı silahlı bağımsızlık savaşını kazandı ve bunu siyasal alanda da kabul ettirdi Bu olay, Atatürk'ün dediği gibi bütün mazlum uluslara etki yaptı ve bağımsızlık inançlarını kamçıladı Hindistan'dan Arabistan'a, Kuzey Afrika'ya yaptığı bu etki sömürgeciliğin sonunu getirdi İngiliz İmparatorluğu'nun çökmesini hazırlayan en büyük etken Türkiye örneği oldu İngiltere, Türkiye'nin bağımsızlığını kazanmasının bütün sömürgelere yapacağı etkiyi bildiği için,başından beri Ulusal Mücadele'nin amansız düşmanı kesilmişti ve Lozan'da da bunu sürdürdü Öyle ki Türk-İngiliz ilişkileri ancak l939'da düzelebildi

Kürdistan sorunu söz konusu olmadı Ermenistan işi, Türkiye'nin gücü karşısında tarihe karıştı Kuşkusuz Lozan'da çözülen sorunların en önemlisi Kapitülasyonların kaldırılması oldu Bu konu üzerinde kısaca durmak gerekir

Kapitülasyonlar

Yabancı Devlet tebasının ve konsolosunun bir ülkede sahip olduğu ayrıcalıklar ve muafiyetleri tanımlayan kapitülasyon anlamı dar ve az kullanılan biçimiyle de savaş zamanında bir şehir, ordu veya ülkenin düşmana teslimi anlamına gelmektedir Osmanlı İmparatorluğu 'nda ise "Uhud-u Atik" biçiminde kullanılmış olup, yabancılara ikamet, seyahat serbestliği, şahıs ve mallarının korunması, dini özgürlüklerini, birçok vergiden muaf olmalarını sağlamakta idi 1365'de Ragusa, 1378'de Ceneviz, 1460 da Toskana ve 1480'de Venedik'e ticari ayrıcalıklar tanınmıştı Fakat Kapitülasyonların asıl başlangıcı 1535 yılında Kanuni'nin Fransa'ya tanıdığı ayrıcalıklar oldu Buna göre Fransız tüccarlar Osmanlı ülkesindeki limanlarda serbestçe ticaret yapabilecekti Daha sonra bütün Avrupalıların yararlanacağı bu imtiyazlar ekonomik, adli, idari, bir biçim aldı Yabancıların Osmanlı İmparatorluğu 'nda bu ekonomik ve hukuki üstünlüğü yanı sıra, bu sayede batının yarı sömürgesi haline girilmişti Her Padişah zamanında yenilenen Kapitülasyonlar 1740 yılından sonra devamlılık kazandı Bu tarihten itibaren yabancılar dokunulmazlık kazandılar Suç işleseler bile evleri araştırılamaz, bağlı bulunduğu devletin rızası olmadıkça bir yabancı sınır dışı edilemez, vergi alınamazdı Hükümet içinde hükümet demek olan, ülkenin egemenlik haklarını sınırlayan bu durum Osmanlı İmparatorluğu 'nu yarı bağımlı açık bir pazar ülkesi yapmıştı Osmanlı Devleti çeşitli fırsatlardan yararlanarak Kapitülasyonları kaldırmayı denedi 1856'da ilk girişim sonuçsuz kaldı 1877-8 Osmanlı-Rus, 1897 Osmanlı-Yunan ve Trablusgarp Savaşları'nda Osmanlı Devleti tek yanlı olarak Kapitülasyonları kaldırdı Fakat yine yürürlüğe girmesini engelleyemedi En son 9 Eylül 1914'de İttihat ve Terakki tarafından kaldırıldı Mondros'tan sonra yine yürürlüğe girdi Kurtuluş Savaşı'nda Kapitülasyonlar kaldırıldı Erzurum Kongresi ile başlayan ve Misak-ı Milli ile ilan edilen kararda yabancılara ekonomik ayrıcalıklar tanınmayacağı belirtildi Lozan'da bu sorun, bütün baskılara rağmen son buldu Ekonomik bağımsızlık olmadan, siyasi, askeri, kültürel bağımsızlık olmayacağını belirten Atatürk'ün tezi gerçekleşti

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.