Macaristan Basınının'da Atatürk'ün Ölümü |
10-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Macaristan Basınının'da Atatürk'ün ÖlümüBütün dünyada olduğu gibi, Atatürk'ün ölüm haberi Macaristan'da büyük yankı uyandırmıştır Macaristan Krallığı naibi Amiral Miklos Horthy, 1933'te Türkiye Cumhuriyeti'nin 10 yıl dönümünü kutlarken Atatürk için bir dilekte bulunarak "uzun yıllar kardeş milletin refah ve saadeti için görevine devam etmesini dilemişti" Ancak Atatürk'ün ölüm haberi üzerine Horthy bütün Macar halkı ile birlikte Türkiye'nin ulusal yasını paylaşmıştır Ölüm haberi Budapeşte'de halkın ve gazetecilerin en çok meşgul oldukları konu olmuştur Halbuki o günlerde bütün Budapeşte ve Macaristan'ın meşgul olduğu yalnız bir olay vardı; Çekoslovakya'dan tekrar Macaristan'a iade edilen toprakların işgali Macaristan bu olayı büyük şenlikler içinde kutluyor, işgal edilen alanın en büyük şehri ve Macarlığın en eski merkezlerinden biri olan Kassa şehri, başta kral naibi Horthy olduğu halde bütün Macar devlet adamlarının, seçkinlerinin ve gazetecilerinin toplandığı yer oluyordu Macaristan böyle büyük bir şenlik içinde iken, Atatürk'ün ölüm haberi gelmiş ve bu haber bütün Budapeşte'de büyük bir üzüntü yaratmıştır Atatürk'ün ölümü nedeniyle kral naibi Amiral Horthy hemen TBMM Başkanına içten bir başsağlığı telgrafı çekmiş ve aynı zamanda özel kalem müdürünü de Türkiye Büyükelçisine göndererek taziyelerini bildirmiştir Diğer taraftan Macar Mebusan ve Ayan Meclisleri o günkü celselerinin başlangıcını Atatürk'ün hatırasını anmaya ayırmışlardır Mebusan Meclisinde Başkan Dr Korniş ayağa kalkarak şöyle demiştir: "O sonsuza dek gözlerini kapadı Milletinin politik, sosyal askerî, idarî ve kültürel yaşam tarzını kökten değiştirdi Dünyanın gelişmesinden geri kalmış köhne bir durumdaki Türklükten modern bir millet, ilerlemeye yetenekli bir devlet yarattı Önce hakkı olan GAZİ unvanını aldı,çünkü O tüm düşmanlara karşı, askerî dehası ve örgütçü gücü ile kısa zamanda zafer kazanarak yurdunu parçalanmaktan kurtardı O, ilk olarak azimle ve cesurca galip devletlerin haksız barış emirlerine karşı gelerek, yurdunu aşağılayan Sevres barış antlaşması porselenini parçalayarak milletin yeniden birliğini sağladı Olağanüstü inanç, atalarından gelen gücü ile uyumakta olan milletinin hudutsuz ilerleyebileceğine olan performansı olduğunu hissettiO, savaşların savaşından sonra, ilk devlet adamı olarak ihmal edilmiş milletteki gizli fizikî ve ruhî enerjiyi gelişmeye dayandırarak politikasını Türk köylü tabakasının toprağından gelen güçle on iki yıl içerisinde hemen hemen her yönü ile çökme durumundaki memleketi yeniden yaşama kavuşturdu Önce asker komutan, sonra halk lideri olarak karmaşalıktan bir askerî düzen yarattı Bir halk lideri olarak da milletin içindeki değerleri bilinçli bir hukuk düzeyine yükseltti ve ona canlılık verdi" Ayan meclisinde ise Kont Szechenyi, modern Türkiye'nin yaratıcısı Atatürk'ün ölümünün Macaristan'da uyandırdığı üzüntü ve eleme çok heyecanlı bir dille tercüman olmuş bütün parlamento üyeleri bu sözleri ayağa kalkarak dinlemişlerdir; Başbakan İmredy Atatürk'ün cenaze töreninin yapılacağı 21 Kasım pazartesi günü Macaristan'ın millî matem günü kabul edilerek, bütün memlekette resmî binalara siyah bayrak çekilmesini emretmiştir Harbiye Nazırı ve Budapeşte Belediye Başkanı da askerî binalar ve belediye binaları için aynı kararı almışlar Belediye başkanı Budapeşte halkını da ayrıca siyah bayrak çekmeye davet etmiştir Atatürk'ün cenaze törenin yapıldığı bütün kurum ve evlere matem bayrağı çekilmiş, sokak lambalarına bile siyah krepler asılmıştır2 Macaristan cenaze törenine general Jenö Ruszkay başkanlığında, kurmay binbaşı Imre Nemeth ve albay Sandor Magyarossy’den oluşan bir heyet göndermiştir Macar basını da Atatürk'ün ölümü haberlerine geniş yer ayırmıştır Ölümü haber veren gazetelerde Atatürk'e ait makaleler birinci sayfaları işgal etmiştir Macaristan'ın büyük şenliğine, yeni kurtarılan topraklara ait haberler ikinci ve üçüncü sayfalara bırakılmıştır Atatürk'ün ölüm haberi üzerine Macar basınının yorumlarına ait birkaç örnek Macarların Atatürk'e bakış açısını yansıtabilir: Ujság gazetesi: “Türkiye’nin kurtarıcısı, yücelticisi, modern Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Kemal Atatürk artık yok Milletini birinci barış antlaşması boyunduruğundan, halkını ortaçağın geriliğinden kurtararak milleti özgürlüğüne kavuşturdu Halkı uyutan sultanlar döneminde geri kalmışlıktan milleti canlandırarak bilinçlendirdi O günden güne hızlanan büyük bir güçle reformlar politikası çalışmalarıyla idarî sosyal düzenlemeler getirdi ve hamlelerinin doğal beklentisi olarak çıkan engellere karşı modern bir devlet ve halktan modern millet yarattı" Kıs Ujság gazetesi: " O Ankara'da millî hükümeti kurarak İstanbul'daki hükümete ve Paris yakınında yapılan haksız barış antlaşmasına karşı gelen Avrupa’da ilk devlet adamı oldu Ülkesinin iyi bir geleceğe kavuşmasındaki hamlelerin yanı sıra O da mesleğinde bomba gibi hızla yükseldi” Nepszava gazetesi: " Mustafa Kemal savaş sonrası Türkiye'nin kurucusu idi Tarihin en yeni döneminin çok önemli bir şahsiyeti mezara göç elti Göze çarpan diktatör tipini temsil eden Çar Büyük Petro, Avrupa medeniyetini memleketine getirebilmek için gayret sarf etmedi Kemal Paşa ise Türk halkını tecrit edilmiş bir Asyalı durumundan çıkarmak için, pek çok kök salmış, geri kalmış tutumların içine girerek milletinin yükselmesini radikal bir biçimde sağladı Türk kadının yüzünden peçeyi çıkarttı Türk erkeklerinin başından fesi attırarak okullarda Latin alfabesinin kullanılmasını zorunlu kıldı Bunlara ilaveten modern bir Türkiye yaratmak için her yönde gayret sarf etti Öyle ki bunlar Avrupa medeniyetine çok yakışır çalışmalardı" Pesti Napló gazetesi: “Türkiye'nin dış politika durumu bugün mükemmel, ekonomik yaşamı gelişmekte olup 1918 güzündeki mahvolma eşiğinden dönen Türk milletini şimdi artık pek büyük bir gelecek beklemektedir Ailesi ve çocuğu olmayan Mustafa Kemal (yalnız kısa bir süre Latife Hanımla, Türk kadın hareketinin bir yöneticisi ile evli kaldı) engin işler başardı O, tüm Türk ulusu topluluğu için büyük bir gayretle çalışıp muazzam işlerin yaratıcısı olmuştur" KAYNAK: Yrd Doç Dr Melek Çolak ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 57, Cilt: XIX, Kasım 2003 |
|