Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
amacı, istiklal, marşının, yazılma

İstiklal Marşının Yazılma Amacı Nedir?

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstiklal Marşının Yazılma Amacı Nedir?




İstiklal Marşı Niçin Yazıldı

Trablusgarp, Balkan, Çanakkale, Yemen ve Millî Mücadele Bire dörtle, bire on arasında ve amansız bir döğüşDünyanın en güçlü devletleri üstümüze çullanmışAnadolu insanı masum bir ceylan Mehmetcik ise sanki can pazarında; cepheler ölüme koşu beldesi olmuş Her Mehmet göğsünü serhat, yüreğini kalkan yapmış Ama nereye kadar? Tarihin kanlı seyrine can borcumuzu, kan borcumuzu ödemişiz

İnsanın da bir tahammül gücü var Zor'u başarır, olağanüstüyü yaparsınız belki ama sürekli değil İşte söylemesi dilimize zor gelse de vakıa artık bir yılgınlık başlamıştır Bu yılgınlığın, tıpkı közün üstünden külün üflenip savrulduğu gibi atılması gerekmektedirYeniden bir kendimize geliş şarttır İnsanları heyecanlandıracak, gönülleri coşturacak; gözlerde damla damla yaşlar sıralayacak bir manevi atmosferin oluşturulması zaruridir Körükle basılan havanın demiri erittiği gibi, insanımızı "vatan, millet, bayrak, sancak istiklâl sevdası" gibi kutlu bir amaçta birleştirip, yüce bir potanın içerisinde tek yürek, tek beden olmuşçasına dirilten millî bir inkılâba ihtiyaç vardır

O zaman insanlar cephelerde yeniden ayyuka kalkar; herkes erkek kadın kız-kızan evlerinden düşmanla kavga için tekrar koşarlar

Bunu da ancak şiirin enfüsî, kelimelerin hikmet yüklü sıralanışıyla yapabilirdiniz

İşte İstiklâl Marşı bu amaçla yazdırılmak istenmiş ve yarışma açılmıştır

Yarışma Açılıyor

İşte o günlerde, "Genel Kurmay Başkanlığının" isteği üzerine, Millî Eğitim Bakanlığı 7 Kasım 1920'de gazetelere verdiği bir ilanla "İstiklâl Marşı için müsabaka açıldığını, güfte ve beste için 500'er lira mükafat konulduğunu bildirdi"

Yarışmaya katılan şiirler memleketin dört bir yanından gelmeye başlamış, beşyüzü aşmıştı

H Basri ÇANTAY şöyle devam ediyor:

Bu marşın M Âkif tarafından yazılmasını kendisine söylediğim zaman O:

– Ben ne yarışmaya girerim, ne de ödül alırım,cevabını vermişti

Ricalarımı tekrar ettikçe:

– Bırak yazsınlar Bu yaştan sonra yarışa mı çıkacağım Ayıp değil mi ? diyordu

Bir gün Meclis'te HSuphi Tanrıöver (Maarif Bakanı), beni gördü Dedi ki:

– Şimdiye kadar yarışmaya 500' den fazla şiir geldi(M Akif'in yazdığı dahil toplam 725) Gelen şiirlerin hiç birisini beğenmedim; İstiklâl Marşı'nı yazması için, Üstad'ı ikna edemez misin? diye sordu

– Âkif Bey müsabaka şeklini ve ikramiyeyi kabul etmiyor Eğer buna bir çare ve şekil bulursanız yazdırmaya çalışırım Düşündü:

– Dur, dedi; ben kendisine bir tezkire yazayım Arzusuna tabi olacağımızı bildireyim Fakat bunu kendisine siz veriniz

Bundan sonraki gelişmeler ise şöyle oldu:

Meclis'te Âkif'le yanyana oturuyoruz Çantamdan bir kağıt parçası çıkarıp ciddi ve düşünceli bir tavırla sıranın üstüne kapandım

– Neye düşünüyorsun Basri?

– Mani olma işim var!

– Peki, bir şey mi yazacaksın?

– Evet

– Ben mani olacaksam kalkayım

– Hayır! Hiç olmazsa ilhamından ruhuma bir şey sıçrar

– Anlamadım

– Şiir yazacağım da

– Ne şiiri?

– Ne şiiri olacak, İstiklâl şiiri Artık onu yazmak bize düştü!

– Gelen şiirler ne olmuş?

– Beğenilmemiş

– (Üzüntüyle) Ya!?

– Üstad bu marşı biz yazacağız

– Yazalım ama şartları berbat!

– Hayır şartları filan yok Siz yazarsanız müsabaka şekli kalkacak

– Olmaz, kaldırılamaz, ilan edildi

– Canım Vekâlet buna bir şekil bulacak Sizin Marşı'nız yine Meclis'te kabul edilecek Güneş varken yıldızı kim arar?

– Peki bir de ikramiye vardı

– Tabi alacaksınız!

– Vallahi almam!

– Yahu latife ediyorum Onu da bir hayır kurumuna veririz Siz bunları düşünmeyin

– Vekalet kabul edecek mi ya?

– Ben H Suphi Beyle görüştüm Mutabık kaldık Hatta sizin namınıza söz bile verdim!

– Söz mü verdiniz, söz mü verdiniz?

– Evet!

– Peki ne yapacağız?

– Yazacağız!

(Buradaki yazacağız sözünden muradın, Âkif'e ithafen "Yazmalısın!" manasında söylendiği gayet açıktır)

Tekrar tekrar "söz verdin mi?" diye sorduktan ve benden aynı kati cevapları aldıktan sonra, elimdeki kağıda sarıldı Kalemini eline aldı Benim daldığım yapma hayale şimdi o gerçekten dalmıştı

Aradan bir iki gün geçti Sabahleyin erken Üstad bizim evde Marşı yazmış, bitirmiş

********************


Mehmet Âkif neden yarışmaya katılmadı ?

Mehmet Akif'in Evi

Mehmet Âkif, o sırada Burdur Mebusu olarak Millet Meclisi'nde bulunmasına rağmen, bu müsabakaya acaba neden katılmamıştı?

Bunun iki sebebi vardı zannederim Gerçi her iki sebep de müsabaka ile ilgilidir Birincisi, şiirin karşılığında verileceği bildirilen mükâfaat idi Âkif böyle millî bir vazife için para alınmasını doğru bulmuyor, hele kendisine hiç yakıştıramıyordu Üstelik ne kadar halisane duygularla katılırsa katılsın, yarışmaya para için katılmış şüphesini daima üzerinde hissedecekti Ona çok ağır gelen böyle bir baskının altında, tavizsiz ve mert gönlünün duygularını gereği gibi kağıda dökebilmesi mümkün değildi

İkincisi ise, Mehmet Âkif, artık umuma ilan edilen ve her önüne gelenin iştirak edeceği, biraz çocukça gibi görünen bir yarışmaya çağrılacak adam değildi Âkif, o zamana kadar, Safahat'ın 7600 mısra tutan ilk beş kitabını yayınlamış ve bu şiirleriyle büyük bir millî şair olduğunu ispatlamış durumda bulunuyordu Kendisinin bu yüksek mevkii, edebiyat üstadı Recaizade Mahmut Ekrem tarafından, daha Balkan Harbi sırasında açıklanmış ve Üstad Ekrem, Âkif'e Memleketin bir Millî destana ihtiyacı vardır Onu ancak siz yazabilirsiniz Âkif Bey diyerek, kendisini tanıyanlar için çok mühim bir istekte bulunmuştu Şimdi bu seviyede olan bir büyük şairin, adeta çoluk çocuk denilebilecek yüzlerce heveskarla birlikte yarışa çağrılması, elbette uygun birşey değildi

Maarif Vekâleti müsabaka için bir heyet seçmişti Doktor Şair Hüseyin Suat, Bursa Mebusu Şair Muhittin Baha, onlar bu heyette bulunacaklardı Ancak onlar da birer istiklâl marşı yazıp vermişlerdi Sonradan Âkif'in marş yazacağını duyunca ikisi de şiirlerini geri aldılar ve heyete girdiler

Âkif'in İstiklâl Marşı şiiri ilk defa 17 Şubat 1337(1921) tarihinde, Ankarada Sebilü'r-Reşad dergisi'nde yayınlandı Bu ilk yayınında beşinci kıtasındaki "uğratma" kelimesi "bastırma" şeklinde iken, sonradan M Âkif Bey tarafından "uğratma" şeklinde değiştirilmiştir

Bunun dışında İstiklâl Marşı'mızın ilk metni ile sonrakiler arasında hiç bir fark yoktur

Nihayet Marş Büyük Millet Meclisi'nde M Âkif de sırasında

H Suphi Bey, kürsüde İstiklâl Marşı'nı okudu

Meclis alkış tufanları arasında çalkalanıyordu O gün, görüşmelerle geçti Marşın esas kabulü 12 Mart 1337 tarihinin ikinci celsesinde oldu

Ne kadar ibretli bir durum ki İstiklâl Marşı şairi tevazuundan kendi Marşı'nı kürsüden okumuyor Bu görevi H Suphi Bey yerine getiriyor

Yine ne kadar ibretli bir durumdur ki, M Âkif'in şiiri, Millî Marş olarak kabul edilirken şairi, sıkılarak salondan dışarı fırlamış, cümle kapısından çıkmış, hatta caddeyi boylamıştı Konulan ödülü de almamış, çek'ini yoksul kadınlara ve çocuklara örgü işleri öğretmek üzere açılan "Daru'l-Mesai" adındaki iş yurduna bağışlamıştı

Sözün burasında şu hakikati belirtelim; O günlerde bir memur maaşı 75 liradır ve 10 lira zenginlik ölçüsü sayılmaktadır

Bir başka ibretli hâle bakın ki, Âkif ödül olarak verilen 500 lira gibi o gün için büyük bir değer taşıyan parayı almadığı günlerde, paltosu olmadığı için sokağa ya ödünç bir palto ile veyahutta ceketle çıkmak durumunda kalıyordu

Âkif, İstiklâl Marşı konusunda çok hassastı Birkaç gazeteci, ölümünden kısa bir süre önce ziyaretine gittiler Söz İstiklâl Marşı'ndan açıldı

İstiklâl Marşı denince Üstadın gözleri büyümüş ve parlamıştı Hastabakıcının yardımıyla doğruldu, anlatmaya başladı:

İstiklâl Marşı O günler ne samimi, ne heyecanlı günlerdi! O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir Binbir facia karşısında bunalan ruhların, ızdıraplar içinde halas dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o Marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır O şiir bir daha yazılamaz Onu kimse yazamaz Onu ben de yazamam Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lâzım O şiir artık benim değildir O, milletin malıdır Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur

İstiklâl Marşı'mız, bizim âdeta tarihimizdir Geleceğimizin bir aynası ve bütün milletimizin iman ve ahlakta son gayesi olan temel esasların bir özüdür

Büyük Âkif, milletinin ruhunu okumuş ve onu sanki taşa kazırcasına yazarak, bir anıt gibi gözler önüne dikmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.