Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
oyuncağın, tarihcesi

Oyuncağın Tarihcesi

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Oyuncağın Tarihcesi



Beş bin yıllık kültürün kilometre taşları: Oyuncakların gerçek dünyası

Çağlar boyunca oyuncağın ve oyunların araştırılması, çocukluk tarihine ulaşmanın, sosyal tarih yaklaşımıyla, bu alanda yeni bulgular elde etmenin en iyi yollarından biridir Antik Roma döneminde çocuk; çevresindekiler, ailesi ve bakıcısı için, oyuncaktan başka bir şey değildi Erkek çocuk anlamına gelen ‘pupus’ sözcüğü (kız çocuk için pupa), Fransızca’da ‘oyuncak bebek’ anlamına gelen ‘poupée’nin de kökenidir

Hatta eski Romalılar, büyüklerin kullandığı oyuncakları ‘ludi maiores’ ve çocukların oynadığı oyuncaklarıa ‘ludi minores’ diye tanımlamayı tercih etmişlerdir

Platon’un da dediği gibi, çocukları altı yaşına gelinceye dek kendi tarzlarında oynamaya bırakmak en iyisiydi, böylece ileride edinecekleri mesleklere olan eğilimlerini gösterebiliyor ve bu konudaki ilk eğitimi oyun ve oyuncakları yoluyla alıyorlardı

Aristo ise, çocukların ellerine verilecek kaynana zırıltılarının, ebeveynlerinin kulaklarına hiç de iyi gelmeseler de, çocukların bir şeyleri kırmalarına engel olduğunu, çünkü çocukların bir an bile rahat durmadıklarını söylemiştir

Bununla birlikte top ve aşık kemiği gibi daha az ses çıkaran ve her zaman çok tutulan oyuncaklar da çocukların beceri ve hızlarını geliştirmede çok yararlı kabul ediliyordu

Küçük koşumlar veya at arabaları, günümüzdeki küçük elektrikli tren ve diğer araçların modelleri ile aynı ilkeye dayanarak yapılmışlardır Antik dönem insanı için, bu tür küçük model halindeki araçlar, sadece oyunun değil, eğitimin de bir parçasıydılar

()

Hititlerden günümüze ulaşmış ve bugün Gaziantep Müzesi koleksiyonlarında yer alan beş bin yıllık bir oyuncak savaş arabası ya da bunun Troya kazılarında bulunan bir benzeri de çocuk mezarlarından çıkarılıyorlar bugün

()

Antik Yunan’da pişmiş topraktan yapılmış bebekler ise, gerçek dünyanın minyatür bir kopyasını temsil etmekteydiler Hatta pişmiş topraktan, ağaçtan, kemikten ya da fildişinden yapılmış olup eklemlere de sahip bulunan bu bebeklerin, elbiselerini ve duruşlarını değiştirmek mümkündü

Bu açıdan bakıldığında, bu bebeklerin Antik dünyanın ‘Barbie bebekleri’ olduklarını söylemek de yanlış olmayacaktır!

Bu tür bebeklerin kimilerinin gerçek bir gelin çeyizi, hatta minyatür mobilyaları bile vardı İtalya’da yapılan çeşitli kazılarda, Roma İmparatorluğu’nun ilk üç yüzyılına ait geniş bir oyuncak bebek koleksiyonu bulunmuştur Ama bugün biliyoruz ki, daha sonra, kuzeyden gelen yabancı kavimlerin istilaları ile, bu endüstri de kesintiye uğramıştır

Bu arada, şunu da vurgulamak gerekir ki; Mısır, Yunan ve Roma mezarlarında bulunan oyuncak bebeklerin asıl kimlikleri konusunda, günümüz arkeologları tereddüde düşebilmektedirler Çünkü çocuklar için yapılan oyuncak figürlerinin, ölülerin ve tanrıların onurlarına yapıldıkları da bilinmektedir

()

Ortaçağ’da ise, çocuklar çalışmaya yönlendirilmeye başlandıklarından, durum değişir Her ne kadar bu çağda çocuklara, genel olarak, 19 Yüzyıl’ın ‘Endüstri Devrimi’ sırasında olduğundan çok daha iyi davranılsa da, artık yeni eğlence araçları geliştirilmiyordu

Yine de 13 Yüzyıl’dan itibaren, soyluların çocukları için ayrılan lüks oyuncakların yanı sıra, popüler objeler de üretilip satılmaya başlanmıştı Ortaçağ’da İlk olarak, belli tasarımlara göre yapılmış, çömlekçiler tarafından şekillendirilen pişmiş topraktan yemek takımları görüldü Burada altını çizmeliyiz ki, bu yemek takımları, kız çocuklarından çok, erkek çocuklarına yönelikti! Çünkü biliyoruz ki, o dönemde aşçılık erkeklere özgü bir meslek idi

Bunun dışında, Ortaçağ oyuncakları arasında; küçük ölçekte rüzgâr değirmenleri, küçük askerler, minyatür at veya gemiler, tahta kılıçlar da yapılıyordu oyuncak olarak

“Eğer çocuk, oyun oynayarak gelecekte yapacağı mesleği öğrenirse, ileride çalışırken eğlenmesi de mümkün olabilir” diye düşünülüyordu Arkeolojik kanıtların ve o dönemin belgelerinin ışığında, şunu da söyleyebiliriz ki, Ortaçağ’daki Batı toplumlarının yapısı, sanılandan çok daha fazla, oyunla ilgili idi

()

Bu çağın kızları ise, dikiş diker ve şarkı söylerlerdi Beklenmedik bir şekilde bu dönemde satranç oyunun da çok yaygın olduğunu görmekteyiz; özellikle yedi yaşından itibaren, hem askerî strateji hem de saray görgüsünün bir parçası olarak oynamaya başladıkları satrançta; kızlara karşı oynadıklarında, erkek çocukların oyunu bilerek kaybetmeleri, saray görgüsünün bir parçasıydı

Ortaçağ’ın sonu ile Rönesans, çocukların ve yetişkinlerin dünyası arasında belirgin bir farkın oluşmasına neden oldu Ama ne kadar ilginçtir ki, kilise, oyuncağın gelişiminİ desteklemekteydi! İtalya’da, Floransa’da ortaya çıkartılan dinsel özellikteki bebekler, dinsel inanışlar ile oyun adetleri arasındaki bağı, gayet iyi ortaya koymaktadır

16 Yüzyıl’a gelindiğinde, oyuncak bebekler, Avrupa ülkeleri edebiyatında da yerlerini aldılar; ama bu tür edebiyat yapıtlarını, ‘hoppalık’ ya da ‘havailik’ olarak görenler de yok değildi

17 Yüzyıl’da amaç, çocuğa toplum yaşamını öğretmek için pedagojik hedeflerle oyun oynatmak olmuştu Özellikle Almanya’nın dağlık bölgelerinde; 16 Yüzyıl’dan itibaren, ağaçtan oyuncak üreten atölyeler ortaya çıkmıştı Aslında bu atölyeler, çocuklar için çeşitli oyuncaklar yapmaya başlamadan önce, dinsel heykeller üretiyorlardı

Sırtlarında kaynana zırıltıları, topaçlar, yoyolar ve diğer oyuncaklar taşıyan gezgin satıcılar köy köy, kasaba kasaba dolaşmakta, şehirlerde bağırarak çocukların dikkatlerini çekmeye çalışmaktaydılar

()

İngiltere’den sonra bütün dünyada etkisini gösteren Endüstri Devrimi, önce tren, 19 Yüzyıl sonuna doğru da, otomobil gibi mekanik araçların gelişimi içinde, oyuncak dünyasına da yeni olanaklar sundu

Yapım sürelerinin azalması ve seri üretim, bu oyuncakların ticaretinin de fazlasıyla gelişmesini sağladı Sadece oyuncak satan büyük mağazaların açılışı da, bu döneme, 1870 ile 1880 arasına denk gelmektedir

Erkek çocukların en sevdiği oyuncakların arasında artık, arkalarından bir iple çektikleri minyatür trenler de vardı Tabiî ki bunların ardından raylar, daha gelişmiş lokomotifler de geldi

Ortaçağ’da suyun üzerinde yüzdürülen basit bir tahta parçası şeklindeki ‘oyuncak tekne’ de gelişti; çocukların hayal gücüne yer bırakmayacak kadar ayrıntılı ‘gemiler’ ortaya çıktı

Fransa, Almanya ve İngiltere’de; kurma anahtarları, dişli ve pervanelerin hareketini sağlayan yay sistemleri geliştirildi Mekanik oyuncaklar çağı başladı İlk minyatür otomobil modelleri ise, Amerika ve Avrupa’da 20 Yüzyıl başında ortaya çıktı Giderek daha karmaşık bir hale gelen teknik süreçler sayesinde, daha 1904’ten itibaren en küçük ayrıntıya bile sadık kalan oyuncak otomobil modelleri yapılmaya başlandı

[size="2"]

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.