Şengül Şirin
|
Komünizm ve Marx
Komünizm ve Marx
Komünizm ve Marx
Bugünün devrimci düsüncesinin beslenecegi damarlari açma çabasi, kendi dönemimize kadarki devrimci tüm hareketlerin ve bu hareketlerin yenilgileriyle ve de yengileriyle yogrulmus olan teorik birikimin degerlendirilmesini elzem kilmaktadir Bu degerlendirme, ideolojik kapatmalar üzerinden degil, geçmisi simdide ve gelecekte bütünleyen bir soykütük yöntemiyle yapilabilir
Tarihe bakis yöntemi hareketin kurulusuna içkin olarak kurulmali, bugünün sinif mücadelesinin güncel ihtiyaçlarindan, mücadeleden hareketle de kapitalist tahakkümün aldigi biçim ve yogunlasma alanlarinin tespitinden yola çikmalidir Bunun tersi olan ideolojik kapatmalar ise teorik üretimi dondurur, düsünceyi mekaniklestirip en büyük gücü olan elestirelligi ondan alarak onu bir ezber formuna indirger Bu noktadan sonra tarih degil sahte tarih yazimlari konusur Gerçek, maddi ve dinamik olanin yerine soyut ve statik kategoriler geçmeye baslar ve bu kategoriler kendinde bir gerçeklik kazanmaya baslar Ve biz artik tarihe bakmak yerine bu kategorilerle yetinip kendi hareketimizin olusunun dinamigini de kaybederiz Yani sadece geçmisi degil gelecegimizi de kaybederiz Iste bu idealizmdir Idealizm felsefe ansiklopedilerinin, â??eytisimsel özdekçiliginâ? defterini dürüp rafa kaldirdigi bir maddesinden ibaret degildir Idealizm tam da kapitalist tahakkümün kendine islerlik kazandirdigi bir düsünce biçimidir Salt bir kategori degil, kategorileri gerçegin yerine koyarak düsünmenin kendisidir Bu anlamda kurucudur ve tarihi öldürüp onun yerine sahte tarih yazimini geçirerek cinayeti gizleyebilecegini sanan bir katile benzer Kapitalizmin isleyisi tarihsizlestirmedir, çünkü tarih mücadelenin tarihidir Biz soykütük yöntemini bu tarihin açiga çikarilmasi ve geçmisin deneyimlerinin özgürleserek kendi adlarina, kendileri olarak bizimle konusmalarini saglamak için önemsiyoruz Biz kendi geçmisimizle, onu kategorilere sokarak hesaplasmak degil, karsilikli bir konusmaya girmek, ondan simdiye kadar saklanmis sirlarini bize vermesini istiyoruz
Marxâ??i, Marxâ??tan çikarak, Marxâ??in ötesinden tekrar Marxâ??in içine dönerek okuma çabamizin ekseni budur Sorular olusturmadan yüceltmeyle katiksiz bir olumsuzlama üzerinden inkâr ayni seydir Ikisi de askindir, deneyime dissal kalir, ikisi de ideolojik kapatmadir Devrimci düsünce birikiminin bir ugragi olarak Marxâ??in güncelligi ancak bugünün hareketinin içinden, içkin bir degerlendirmeyle açiga çikarilabilir Böyle bir çabanin ilk adimi da önce bahsettigimiz bu kapatmalar üzerine düsünmek oluyor O zaman söyle sormak lazim: Marxâ??in maruz kaldigi ideolojik kapatma nedir?
Bizce bu sorunun cevabi modernizmdir Bu modernist paradigma, Marxâ??i ekonomik alanda kalkinmacilik ve sanayilesmeden çikan, politik alanda da temsiliyete ve merkezi partiye dayanan bir marksizme kapatmistir Keza bazi Marx karsitlari da Marx ve modernist marksizm arasindaki farkliligin önemini görmezden gelerek indirgemeci bir tutumla yetinmislerdir Marxâ??in ötesine ancak Marxâ??in içinden geçilerek varilabilir Çünkü Marx soyut bir ismi degil, sinif mücadelesinin içinde kendi döneminin biçimlendirdigi tarihsel ve maddi bir ugragi temsil eder Oysa Marx artik unutulmus, ona yapilan atiflar Marxâ??in yerini alir olmustur Ideolojik okuma kendi kapatmalarini Marxâ??a dayatmistir;
bu da Marxâ??in kendi seyrini, bu seyir içindeki gerçek kapanmalari görmemizi engeller bir duruma gelmistir Bu ideolojik okumalarin bize sundugu Marx temsili, politik mücadelenin belirlenimlerinden soyutlanmis ve kendinde bir geçerlilik kazanmis durumdadir Marxâ??in eserlerinin siniflandirilirken â??Genç Marx, Olgun Marxâ?� ayrimlarinin yapilmasi, â??marksist olmadan önceki Marxâ?�, â??küçük burjuva felsefi söylemden henüz kurtulamamis Marxâ?� ifadelerinin kullanilmasi bu temsilin üretimidir Marxâ??in tüm yapitlarindaki, dönemin politik mücadelesinin belirlenimi içersinde düsünülmesi gereken süreklilikler, kirilmalar ve de kopuslar böylece gerçekliklerini yitirmis ve Marx kendi olusunun devingenligini kaybederek, ya kabul edilecek ya da reddedilecek bir doktrin haline gelmistir
Marxâ??in olgunlugu ve bilimselciligi 1848-50 yillariyla baslatilir Engelâ??in belirttigi gibi Marx 1848 devriminin yenilgisinden sonra Londraâ??daki sürgün yillarinda â??kapitalist üretimin kaldirilmasi için gerekli olan iktisadi kosullariâ?� yani â??modern toplumun ekonomik hareket yasalarini ortaya çikarmakâ?� için kendisini ekonomi politik üzerine çalismalarina verir Ekonomi Politigin Elestirisine Katki, Grundrisse ve Kapital bu dönemin ürünleridir Hâkim okumanin diliyle söylersek marksist Marxâ??in yapitlaridir bunlar Fakat bu olgunluk söyleminin arkasinda biz artik Marxâ??taki kopusu ve kavramsal dönüsümü politik bir yenilgiyle baglantisi içinde göremez olduk Bunun nedeni de Marxâ??in eserlerinin politik olarak degil ekonomik kategorilerin bilimselliginin gelisimi üzerinden okunmus olmasidir
Bizce Genç Marx, Olgun Marx degil, bir bütün olarak Devrimci Marx ama bir de bir yenilginin ardindan yenilginin nedenini politik alandan çikarip, ekonomik alana sokan ve emegi sermayenin diyalektik isleyisinin bir ögesi olarak gören Marx vardir Kapitalâ??in Marxâ??idir bu Ideolojik sapmalar oldugu söylenerek küçümsenen erken dönem eserlerde henüz hiçbir kavramlastirma â??üretici güçler de, proletarya da- ekonomik bir indirgeme içinde degildir Nesnel ve yapisal bir bilimsellik söylemi Marxâ??in öznellik anlayisinin önünü kapatmamistir Biz iste henüz modernist kapanmaya girmemis olan bu dönem içinde, komünalizmin güncelligini hâlâ koruyan bir politik ufuk olarak kurulusu üzerinden özgürce dolasmak istiyoruz
1844 Elyazmalari ve Alman Ideolojisi
Marxâ??in 1844 Elyazmalariâ??nin degeri, kapitalizmin tahakküm biçiminin özünün ücretli çalisma, yani mülksüzlestirerek siniflastirma oldugunu görmüs olmasidir:
â??Ekonomi politigin proleteri, yani ne sermayesi ne de toprak ranti olan, sadece emekle yasayan kisiyi ancak isçi olarak göz önünde tuttugu kendiliginden anlasilir Öyleyse ekonomi politik, ilke olarak onun herhangi bir beygir gibi çalisabilecek kadar kazanmasi gerektigini kanitlayabilir Onu çalismadigi zaman insan olarak düsünmez, bu isi ceza mahkemelerine, hekimlere, dine, istatistik tablolarina, siyasete ve dilenciler çavusuna birakir â?
Bir toplumsal iliski olarak sermaye emege zor yoluyla el koyan kapitalistte özel mülkiyet, isçide ise ücret olarak cisimlesir Kapitalizmi kendinden önceki tahakküm biçimlerinden ayiran sey, emegi ücretlendirerek deger yaratan kaynak haline getirmesidir Feodalizmde degerin kaynagi toprakken, üretimine dayanan kapitalist üretim biçiminde bu kaynak emek olmustur Ekonomi politik â??bilimiâ?� de buradan yola çikar Bu degerin nasil ölçülecegi sorusu ekonomi politigin birincil sorusudur Marxâ??in Kapitalâ??deki analizinden bildigimiz gibi böylece emek, ekonomi politik tarafindan bir metada donmus olan soyut insan emegi olarak hesaplanmaya baslanarak, pazara
sürülen metain fiyatini saptamanin niceliksel bir ölçüm araci haline getirilir Ekonomi politik, degisim degerini bir olan ürünün nesnel ve dogal özelligi olarak göstererek, degisim degeri yaratan emegin ücretli çalistirmayla degisen toplumsal niteligini de ürünlerin kendi nesnel özellikleri olarak gösterir Üretici olarak öznelerin üretilen nesneler üzerindeki hâkimiyetlerini kaybetmesiyle nesnelerin üreticilere hâkim olmaya baslamasi, emegin degisen bu toplumsal niteliginde saklidir Kapitalizm emegi ücretli emege indirgeyerek, tüm toplumsal iliskileri gerçek bireylerin arasindaki gerçek iliskiler olmaktan çikarip metalar arasi bir iliski biçimine sokarak kendisini isler hale getirir Toplumsal iliskilerin metalar arasi iliski biçimine bürünmesini Marx Kapitalâ??de fetisizmi olarak adlandirir fetisizmi kavramlastirmasi 1844
Elyazmalariâ??nda bir toplumsal iliski olarak sermayenin kurdugu sistem olan yabancilasmanin ekonomi politik alaninda derinlestirilmesidir Burada Marx bir yandan burjuva toplumundaki tahakküm biçiminin çalisma üzerinden kuruldugunu gösterirken bir yandan da bu tahakküme karsi durabilecek olan tek öznenin siniflastirilarak mülksüzlestirilmis proletarya oldugunu belirtmektedir Ücretlendirme beden üzerinde bir tahakküm biçimidir Özel mülkiyetle karsilikli bir neden sonuç iliskisi vardir ücretin ve bu ikisi isbölümüne dayali üretimi olarak kapitalist tahakkümün özü ve bu tahakküme direnmenin alani olmustur Bu yüzden de â??ücret kapitalist ile isçi arasindaki açik savasim araciligiyla belirlenir â?
Bizce Marxâ??in 1844 Elyazmalari ve ayni dönem içersinde sayilacak diger çalismalarinda ücretli emegi kapitalist tahakküm biçimi, insanin gerçek, özgür emegini de komünizmin özü olarak görmesinin üzerinde yeterince durulmamistir Hatta bilakis bu ikisi arasindaki açik politik fark modernizmin çalisma ideolojisi içersinde içerikleri bosaltilarak silinmis ve özgür emek, tahakkümün biçimi olan ücretli emege indirgenmistir â??Yari-ütopistâ?� sifatlarinin ardinda gömülmüs olan Marxâ??ta bugün bizim için hâlâ güncelligini koruyan, politik olarak gelistirilmeyi bekleyen bir öznellik ve komünizm anlayisi vardir
Komünizm: Emegin Gerçek Toplumsal Gücü
Modernizm içinde komünizm bir devlet siyaseti haline gelmistir Biz solun içinde bulundugumuz tikanikliginin tam da bu nokta oldugunu ve bu tikanikligin ancak komünizmin içkin kurulusu üzerinden, gerçek emegin kendini olumlamasinin politik olarak örgütlenmesiyle asilabilecegini düsünüyoruz Komünizmin içkin kurulusu olarak biz komünalizmi benimsiyoruz Komünalizm perspektifinden bir Marx okumasinin güncellenmeye ihtiyaci vardir Kendi mücadelelerinin deneyimleriyle böyle bir Marx okumasini özgürlestirdikleri için de otonomist marksist hareketi önemsiyoruz, bu hareketin uzami içersinde kendi ortakligimizi hissediyoruz
Biz de dünya solunun genel tikanikliklarinin Türkiye yerelinde yasanma biçimlerinin çatismalari içinden gelmekteyiz Türkiye solunun Marxâ??i okumasi, modernizmin çerçevesi disina çikamamis; hem genel ideolojik kapanmalardan payina düseni almis, hem de kendi özgünlügünde bu kapanmalari yeniden üretmis ve derinlestirmistir Emegin degil sermayenin kendini olumlamasinin üzerinden bir Marx okumasi yapilmistir Bu da bizi kapitalizmi yikacak karsidan kuruculugun gücünün alanindan çikarak kapitalizmin kendi nihai çeliskileriyle yok olacagi nesnel kosullarin diyalektigine sokar Ayni özün farkli kipleri olan sermaye ve ücretli emek arasinda devrimci bir antagonizma yoktur
Ancak kapitalizmin tahakkümüne girmeyen, ücretlendirilemez, ölçülemez emekle sermaye arasinda antagonist bir çatisma olabilir Bu antagonist alan emegin kendi öznel karsidan kuruculugudur, her türlü siniflastirma iliskisinin reddidir Karsidan kuruculuk sinifsiz toplumu bir asama, bir geçis sorunu olarak görmez, emegin kuruculugunun politik hatti siniflastirmaya karsi sinifsizlastirma yani kapitalizmin hemen simdi ve her yerde reddidir
Proleterler eger kendilerini birey olarak ortaya koyuyorlarsa, simdiye kadar süregelen kendi varolus kosullarini, daha da ötesi simdiye kadar her toplumun kosulu olan varolus kosullarini, yani çalismayi ortadan kaldirmalidirlar Bu bakimdan proleterler toplum bireylerinin simdiye kadar toplulugun tümünün ifadesi olarak seçmis olduklari biçim ile dogrudan bir karsitlik içinde, yani devlet ile karsitlik içinde bulunmaktadirlar Kendi kisiliklerini gerçeklestirmeleri için bu devleti devirmeleri gerekir
Marx ve Engels Alman Ideolojisi boyunca proletaryanin mülksüzlestirilmis herkesi kapsayan bir güç oldugunu vurgular Kapitalist tahakküm sadece fabrikadaki isçi sinifinin yabancilasmasi degil, emegin tüm toplumsal iliskilerinin yabancilasmasi üzerine kuruludur
Burjuva toplumunda üretici birey, kendi öz etkinliginin öznesi olmaktan çikarak, toplumsal iliskide sinif temsilinin tasiyicisi haline gelir Liberalizm de bu yabancilasmayi sahte bir birey kategorisiyle ikame eder Marx burjuva toplumunun ideolojisindeki bireyin özgürlügünün asil olarak özel mülkiyetin özgürlügü oldugunu, bireyin gerçek, maddi özgürlesmesinin ise ancak komünizmde mümkün olabilecegini ortaya koymustur Mülksüzlestirilmislerin özgürlük savasinin dogrudan adresi ise devlettir Çünkü devlet, özel mülkiyet ve isbölümünün sonucu olarak olusan çikar savasimlarinin, sahte bir birlik, sahte bir genel çikar söylemi biçiminde gizlenmesi, bu anlamda da toplumsal iliskilerin yabancilasmasinin en üst ifadesidir Bu yüzden de proletaryanin komünizm için verdigi savasim, özünde devlet karsitidir
Modernist marksizm ise bize komünizm tasavvurunu unutturdu
Oysa Marx ve Engels Alman Ideolojisiâ??nde söyle yaziyordu: â??Bize göre komünizm ne yaratilmasi gereken bir durum, ne de gerçegin ona uydurulmak zorunda olacagi bir ülküdür Biz bugünkü duruma son verecek gerçek harekete komünizm diyoruz Bu hareketin kosullari, su anda varolan öncüllerden dogarlar â?� Bir hareket olarak komünizm tasavvuru bizim için hâlâ temel çikis noktasidir Komünizm burjuva özlü bir siyasetle devlet iktidarinin ele geçirilmesinden sonra hayata geçirilecek nihai asama olarak kavrandigi sürece, siniflastirma iliskileri sürdürüldügü sürece, siyaset bir özgürlesme etkinligi olarak kurulamaz Bu Hegelâ??in, yasami belirleyen soyut bilincidir
Söylem ne kadar soldan olursa olsun, pratiginin özü itibariyle reformisttir Bizim açimizdan komünizmle araçsal akil arasinda uzlasmaz bir karsitlik vardir Içerigi bosaltilarak bir ülküye indirgenen komünizm taniminin kullanilarak siyasetin araçsallastirilmasini, direnis alanlarinin araçsallastirilmasini, bireylerin araçsallastirilmasini, toplumsal iliskilerin araçsallastirilmasini reddediyoruz Bizim için söylem ve pratik arasinda uçurumlar yaratan araçsallastirma burjuva özlü bir siyasettir Modernizm bu araçsallastirmanin ulastigi en yüksek biçimdir
Komünizm ve Otonom
Solun önündeki en önemli gündemin kendi modernizmiyle yüzlesmek oldugunu her firsatta dile getiriyoruz Solun önündeki diger önemli gündem ise komünizmi bir ülkü olmaktan, erekselciligin nihai asamasi olmaktan çikarip, devrimci hareketin içkin kurulusu olarak güncellemek, emegin kendini olumlamasindan yola çikmaktir Emegin toplumsal niteligini belirleyen iliski biçimi degismedikçe, üretimin kapitalist mantigi da degismeyecektir Kapitalizm, metai toplumsal iliskileri devindiren güç haline getirerek, emegin toplumsal niteligini evrensel ölçekte metalastirdi Böylece toplumsal iliskiler insansizlasarak metalar arasi bir iliski haline geldi , kapitalizmin en küçük birimi, kapitalist organizmayi olusturan hücre biçimidir ama kapitalizmin soyut toplumsalligi bir bütünlük olarak üretimin sadece ilk ugraginda olup biten bir fetisizmi degildir Bu Hollowayâ??in belirttigi gibi gündelik yasamin her ugraginda dâhil oldugumuz bir fetislestirmedir Peki, komünizmin hücresi, dayandigi birim, toplumsal iliski üretme biçimi ne olacaktir? Bu soru emegin gerçek toplumsalliginin kurulusuna içkindir Bireylerin, siniflastirma iliskisinin tasiyicilari degil, sinif üyeleri degil, gerçek bireyler olarak kendi öz etkinliklerini, kendi emeklerini, bireysel temellüklerini degerli kildiklari bir temelden hareketle bu emegin özgürce toplumsallasmasi komünizmin özüdür â??Üretimin komünistçe örgütlenmesi, insanin kendi ürününe karsi yabanci tutumunun ortadan kalkmasidir
Böylece arz ve talep iliskisinin gücü hiçe iner ve insanlar degisimi-üretimi ve karsilikli iliski tarzlarini yeniden denetimleri altina alirlar â?� Emegin kendi gücünü yeniden denetimi altina almasinin güvencesi, komünizmin maddi kosullarinin sermaye tarafindan olusturulmasini beklemek degildir Komünizm devlet mülkiyeti de degildir Emegin gerçek toplumsalliginin örgütlenme biçimi, komünizmin bugünden politik olarak örgütlenmesinin kurulusu otonomdur Otonom, ücretli emegin politik reddidir ve öz etkinlik olarak gerçek emegin üretici gücünün, sermayenin komutasina karsi yikici bir güç haline getirilisidir Biz emegin kendi üretim etkinligi üzerinde yeniden özdenetimini kurabilmesini bu perspektiften okuyoruz Marxâ??tan çikip komünizm gitmeye çalismiyoruz, komünizmin kurulusunun güncel olanaklari üzerinden, komünalizm üzerinden Marxâ??a dönüyoruz Bu anlamda otonom, emegin sermayenin komutasina girmemek için kendi kolektif öznelligini kurdugu politik hareketin genel adidir Bugün modernizme sikisip kalan marksizm, Marxâ??in gerisinde kalan bir pozisyona düsmüs durumda
Sermayenin gerçek özünü kavramaktan, dolayisiyla mücadelenin alanini dogru tespit etmekten uzaktir Sermaye varolusunun bütün dayanagini, emegin üretici gücünü, sermayenin kendi gücü haline getirmesinden alir Sermaye emegin etkinligini kendi varolusunun bir gücü haline getirerek kullanir ve bunun karsiliginda da emege ücret öder Bu ücret, bedeni tüm yaratici ve özgür etkinlik olanaklarindan bagimsizlastirarak tahakküm altina almanin, sermayenin kendi varligini sürdürmesinin saglanmasi için emek gücünün yeniden üretimini saglamanin bir aracidir
Komünizmin politik kosullarinin yaratilmasi da, emegin kendi üretken etkinligini yeniden kendinin kilmasi disinda artik düsünülemez Anti-kapitalist mücadele, komünizmin politik hattidir ve tüm politik yikiciligiyla tam da sermayenin beslendigi sah damara, ücretlendirerek siniflastirmaya saldirmalidir Devrimci pratik, sermayenin diyalektiginin belirleniminden çikarak, emegin kendini olumlamasinin gücünün alanina girmeli, kendi varligini komünizmin varligi olarak kurmalidir Bugün artik devrimcilik, erekselci bir akilla komünizmi son ülkü biçiminde dondurmanin alanina sikistirilamaz; bilakis emegin içkin siyasetinin adi olarak, komünizmin bugünden öznel kurulusunun kendisidir
eylem
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|