Yavuz Bülent Bakiler Hayatı |
10-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yavuz Bülent Bakiler HayatıYavuz Bülent Bakiler'in Hayatı (1936 - ) Yavuz Bülent Bakiler 23 Nisan 1936 yılında Sivas’ta doğdu İlk ve orta öğrenimini Sivas'ta yaptı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'den mezun oldu Mezun olduktan sonra bir süreliğine Ankara Radyosu'nda çalıştı Daha sonra Kültür Bakanlığı müsteşar yardımcısı olarak görevlendirildi Gazetecilik, yöneticilik, avukatlık ve Sivas milletvekilliği yaptı Hisar dergisi şairleri arasında yer aldı Geleneksel şiirimizin öz ve şekil özelliklerini kendi şiir potasında eriterek kişiliğine kavuştu Şiirlerinde, Anadolu'ya, Anadolu insanına eğilmiş, onların sorunlarını yapıcı bir tavırla dile getirmiştir Sade ve rahat bir dili, aydınlık bir üslubu vardır Milli ve manevi değerlere bağlı kalmıştır Bu tarafı ile, Arif Nihat Asya'nın milli havası, mistik şiirine yakın görünmektedir ŞİİR KİTAPLARI: Yalnızlık (1962), Duvak (1971), Seninle (1986) Üsküp’ten Kosova’ya (gezi notları) |
Yavuz Bülent Bakiler Hayatı |
10-09-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yavuz Bülent Bakiler Hayatı12 EYLÜL'E SİTEM Kolum, kanadım diyordum Sevdalanıp gidiyordum Yurdum diye seviyordum Yurdum, felaketim oldu Türküm! dedim, Türk'ü sevdim Öğünen bir koca devdim Volkandım, alev-alevdim Kor'dum felaketim oldu Kimisi Rus, kimisi Çin Uşağıydı; dedim niçin? Bayrağıma selam için Durdum felaketim oldu Vatan millet idi tasam Çiğnenmişti ana-yasam Vuracaklardı vurmasam Vurdum felaketim oldu Neyim varsa birer birer Tutup çarmıha gerdiler Bozkurt'uma 'it' dediler Kurdum felaketim oldu Bu ahlaksız dubaraya, Tarih 'mim' koysun buraya Eylül darbesini hayra Yordum felaketim oldu Gönlümün yiğit beğiydi Gözlerimin bebeğiydi Ona da mı nazar değdi Merdim felaketim oldu Tarafsızlık diye diye Şu en soysuz haramiye Başımızı vermek niye Sordum felaketim oldu Ben değildim esip-tozan Kanlı kuyuları kazan Bütün tuzakları bozan Zordum felaketim oldu Kolum, kanadım diyordum Sevdalanıp gidiyordum Yurdum diye seviyordum Yurdum, felaketim oldu |
Yavuz Bülent Bakiler Hayatı |
10-09-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yavuz Bülent Bakiler HayatıCEBECİ İSTASYONU VE SEN Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi Sıcak bir kara sevda Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu; Acımsı, buruk mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde Sessizliği üstümüzden atamıyorduk Bir saçak altında kararsız, yorgun Saatlerce duruyorduk Kimse görmüyordu bizi Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi Cebeci İstasyonunda bir akşam üstü Bir başka türlüydü bu insanlar Sen bir başka türlüydün Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi Gözlerin gözlerimde erimekteydi Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun Beni bırakma diyordun Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam Bir yalnızlık duyuyorduk Ağlıyordun, ağlıyordun Cebeci İstasyonunda bir tren Nefes nefese soluyordu Gerilmiş bir keman teli gibiydik Ankara Kalesi'nde bir eski çalar saat Bilmem kaça vuruyordu Bir yağmur yağıyor inceden ince İçimizdeki binbir düşünce Harmanlar misali savruluyordu Islanmış bir ceylan yavrusu gibi Tiril tiril titriyordun Gitsek gitsek diyordun Yüreğimin atışından deli gönlümce Sırıl sıklam, paramparça, permeperişan Türküler söylüyordum Ağlıyordun, ağlıyordun Şimdi, şimdi seni düşünüyorum Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin Paramparça düşmüş gönül ufkuma İki yıldız gibi gözlerin Gel Ey ciğerime saplanan hançer Gel ey yüreğime oturmuş kurşun Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan Gel artık Ne olursun |
|