Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Şiir Cenneti

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
iskender, küçük, sözleri, yazıları, şiirleri

Küçük İskender Şiirleri - Küçük İskender Sözleri - Küçük İskender Yazıları

Eski 10-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Küçük İskender Şiirleri - Küçük İskender Sözleri - Küçük İskender Yazıları



Sarı Saman Hatıra Defteri

ihsan y`e

ısrarlı bir çocuk gömleği var bu gece üstümde

siyah, cepsiz, buruşuk ve kirli

okuldan mı kaçtım, evden mi, söyleyemem

titrerdi ellerim uzanıp düzeltirken yüzünü

dudakların Bastille`di, yanılmıyorum,

gözlerin, en çok o körkütük gözlerin devrilir ve

uzun uzun susardı, gözlerine su veremezdim,

tek bir imge taşımazdı birbirimize duyduğumuz his

şiirsizdik, bunu biliyorduk, bunun için ağlamıştık,

bakardık karşı karşıya geçip, hatırlıyor musun,

yalnızca bakardık!

dipsiz, yalansız, ölüme davet eden bir bakmaydı bu

hepsi hepsi aşk!

senyör aşk, mösyö aşk, mister aşk, bay aşk!

şiirsizdik, bunu biliyorduk, bunun için ağlamıştık

bunun için terasa çıkıp aşağı bir gül atmıştık

bunun için rıhtıma inip denize bir gül atmıştık

çaresizdik, sevda biraz da soygundur, işte

sevda biraz yakayı ele vermektir, mahkemelere düşmektir,

ben masumum diyebilmektir biraz da sevda,

bunu biliyorduk, bunun için ağlamıştık,

uyanır uyanmaz başlıyorduk ağlamaya

sarılıp sarılıp ağlıyorduk

yorulup uyuyana kadar ağlıyorduk sevgilim

dokunuyorduk su deyip suya deyip su içen kelebekler gibi

susuz kalan gözlerimiz gitgide ağır ağır soluyordu

o gül, gitgide ağır ağır soluyordu rüzgarla

tenlerimizde tenlerimize ait birşeyler dokuyorduk

oysa ısrarlı bir çocuk gömleği var bu gece üstümde

siyah, cepsiz, buruşuk ve kirli

dayak mı yedim, dayak mı attım, söyleyemem

senden bana seken bir yürek

ki yürekler sarı samandan hatıra defterleridir

senden bana yansıyan bir ışık

ki ışıklar elele tutuşup geri çekilirler

senden bana damlayan bir çiy tanesi

ki çiy taneleri ancak biri öldü mü dağılırlar sessizce

komşularım senin hakkında konuşmuyorlar

başlar öne eğik, dudaklar bükük, omuzlar çökmüş

resmini indirdim duvardan, adını unuttum ne tuhaf!

karakolda kaydın yok! hastanelerde yok!

mezarlıklarda yok! gittin!

bir gecede hazırlanıp bir gecede gittin!

bana bir gece bırakıp yanına bir gece alıp da gittin!

kırmızı çoraplarından birinin teki kalmış!

mor çoraplarımdan birinin tekini götürmüşsün!

ben de mi gitmeliydim

yürüdüm! bir kentten bir başka kente yürüdüm!

gittin! inanılmaz!

sana abi diyecektim, dedirtmedin

sana oğlum diyecektim, dedirtmedin

bunun için ağlamıştık, komşular bizi şikayet etmişti

eve gelen ziyaretçiler üzülmüştü

bize gül getirmişlerdi

bize üzüm getirmişlerdi

bize aşk getirmişlerdi

bizi kendimize getirmişlerdi, bunu biliyorduk

bunun için ağlamıştık

tuvalette bıraktığın atleti buldum!

kokladım! köpekler gibi kokladım!

yola çıkıp kokunu aradım izini bulurum diye!

gittin! inanılmaz!

senden bana seken bir yürek

ki yürekler zaman zaman dengesini kaybeder

senden bana yansıyan bir ışık

ki ışıklar küstüler mi bir daha barışmazlar

senden bana damlayan bir çiy tanesi

ki çiy taneleri daima acıya müdahele ederler

oysa ısrarlı bir çocuk gömleği var bu gece üstümde

siyah, cepsiz, buruşuk ve kirli

senin bu gömlek

senin bu pantolon

artık yalnızca eşyaların

artık yalnızca eşyalarını sevebilirim

artık yalnızca eşyalarınla ağlıyoruz

en fazla seni özlüyoruz

bunu komşularım da öğrendi

ziyaretçiler de öğrendi

bir sen

bütün aşk şarkılarını söylerdin

bütün aşk şarkıları sana yazılırdı

fakat artık sen yoksun

ölüm koynuma sokulsun, beni soksun,

zehirle beni ey peygamberim!

tanrısıyla sevişen peygamberlere kitap iner

bu gece üstümde ısrarlı bir çocuk gömleği var

galiba düğmelerini çözeceğim!

Küçük İskender

Ustaçırak

Ölüm mü, ölüm, hayatın gençken çektirdiği yakışıklı resimler

hafif bir gülümseme yerleşmiş mavi taş çeşme gözlerine

içelim, diyor/ yağmurun, terkettiği manitadır gökyüzü!

Öyle çok ki imgeleri, şaşkınlığa düşüyorum

- abi, diye fısıldıyorum rakı kadehi kanyonundan,

hiç mi sevdalanmadın sen?! duruyor :biri vardı elbette, diyor

sen ortaya bir karışık salata daha söyle,şöyle rast makamı bir salata

Gecenin Orhan`ları, Ferdi`leri, Müslüm`leri gibidir bak yıldızlar!

sen daha gençsin, çükünden önce sustalı tuttun

bekaret kanından önce haybeci kanı gördün!

Benden sana nasihat oğlum

sevdiğini anladın mı çekip vuracaksın hiç acımadan :aleme namın,

kullandığın aletin şık ışıltılarıyla çığ gibi bir aşkla inecek!

dinecek göğsünde dört başı mamur bir şimşek gibi dolanan hiddet!

Sevdiğimin gözleri hükümet gibiydi

sevdiğimin elleri anlatsam, ellerinden utanırsın!

sevdiğimin elleri ellere yağmur olup gitti!

Harcadım allah seni inandırsın

kan ağladım kan tükürdüm kan yutkundum günlerce

on yıl yattım mapushanelerde, bambaşka alemlerin parlak

güvertesinde!

sen ortaya bir büyük daha söyle, şöyle boş ver ***, ağlama!

(ocak-temmuz, 1998)

Küçük İskender

Kanlı masal

aklım, haklıyım, et firarını!

ovdun ve okşadın beni

çıktı içimdeki cin;

ondan ölümümü diledin

mayıstı

seni o yüzden bağışladım!

ben en çok mayısta su içerim

derinim balık kaynar derinim kanımı kaynar

ben en çok mayısta öne eğerim başımı

içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar

avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı

mayısta öğrenmiştim;

ve teraslarda bach dinlemek en çok mayısa yakışırdı

ve kim bilir

mayıs artık en çok senin tanrılarına yakışır

tiril tiril bembeyaz bir giysiyle

rüzgarda ayakların çıplak

öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak

kartpostallardan tanıdığın bir şehri düşünmek gibi

bir yaraya kabuk olmayı kabullenmek gibi

eksik, yarım, farkına varmaktan kaçınılan

tam

tam yaza girecekken

yazın omzuna yüzünü dayayacakken

çekip giden

ayaklarının altından o son sığınak terası da

acılarının veliahtı bach`ı da çekip

gitmiştir işte, yalnızca gitmiştir

yani anlıyor musun mayıstı

seni o yüzden bağışladım!

bir sesim vardı gölgenden ikmale kalan

biliyorum, büyük çocukluktu birbirimizi sevmemiz

cesaret işiydi, delikanlıcaydı,

bu korkunç sevgide

yanlışlarımızı yeniden keşfedişimiz

el deymemiş yalnızlıklara kalkışmamız

yalnızlıklarımızı değiş tokuş etmemiz

bu evcilik oyununda bile duldum

hatırla

sana dizlerimi

sana tabi bileklerimi ve topuklarımı sundum;

çevirdikçe ruhunun radyo dalgalarında

cazdı, bluesdu, klasik kemandı, klasik aşktı

boktu püsurdu

hatırla, senin gözlerin çokulusluydu

senin gözlerin ham kadınsızdı

çamurdandı

ağzımda getirdiğim karsuyunu

kalbine kaçırdım! ovdun ve okşadın beni

çıktı içimdeki cin

yatağa döküldü

yatağıma döküldün

yatağına döküldüm

ve bu sonsuz savruluşta

o gece

bütün eski sevgililerimden ince ince söküldüm!

senin oldum!

ihanetinle pislenen küçük dolaşımımdaki kanla

karalar çekerek ölümsüz kirpikdiplerine senin

senin mahşer atlısı dudaklarına

en çok da dudaklarına sokuldum!

üşüyordum,

üstüme doğru çekip o kedi dudaklarını

bir tay sığınırcasına anasına

bana ölünle uyudum! anlıyor musun işitiyor musun

cesedine yeni baştan hayat verebilmek için

ihtiyarladım ihtiyarladım

ben zaten kendimi aşklarda

hep kalkışılınmış müşiş intiharlarla yaraladım!

koştum sürekli

bir hüzünden bir tersliğe dokunarak koştum

bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan

telaşlanır, ağlar

babasını sorar çevresindekilere

öldüğünü bildiği halde

adını unutur, yolunu kaybeder oturduğu evin

bir titreme gelir yerleşir ya ortasına mayısın

bir dikilir bir çöker ya

kalbine secde eden intikam

tam

tam yaza girecekken

yaza bir ekmek bıçağı tutuşturacakken

sapı plastik kötü bir ekmek bıçağı

-geri döner döner değil mi diye

birkaç kırık sözcük buruşuk

-öldürürüm o zaman, kurtulurum deyip sustuğun

-kaçarım sonra, kimse sormaz deyip yığıldığın

nisandan hazirana doğru bir su kayakçısı

gibi süzülürken mayıs, ah bach!

ah benim bir kangurunun cebine yerleştirdiği yavrum!

talanım! artanım! eksik kalanım! yarım kalanım!

nasıl yedirirdim ihanetini kendime

o dev hisle sen mayıstın ben mayıstım

herşey ama herşey elele mayıstı

seni o yüzden bağışladım!

uzanıp topraktan çıkardın beni

tozumu sildin, hohladın, parlattın

ovdun ve okşadın beni

çıktı içimdeki cin;

ondan

-gidecektin, mecburdun, hepsi gibi-

affını diledin

mayıstımecburdum

seni o yüzden bağışladım!

Küçük İskender

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.