Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
içeriği, kosmos

Kosmos ve İçeriği

Eski 07-19-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Kosmos ve İçeriği



KOSMOS VE İÇERİĞİ



Evren (Kozmos), tüm varlıkları ve olayları içeren bir sistemdir Kelimenin kökü dikkate alındığında bu “dirlik ve düzen içinde bir evren” anlamına gelen Yunanca bir sözcüktür Kozmoloji (evren bilim) açısından ise bu terim bizim gözlemlediğimiz evren olarak düşünülür Bu nedenle bizden önceki ve sonraki evrenlerin varlığı da söz konusudur
Günümüzde ulaşılabilen en son teknik verilere göre, evrenin fizik yapısı şöyle sıralanabilir:


1-Galaksiler
2-Elektromanyetik radyasyon
3-Nötralveiyonize hidrojen
4-Toz parçacıkları
5-Galaksilerden gelen ışıklar
6-Süpernova ve Galaktik patlamalardan oluşan kozmik ışınlar
7-Kütlesi olmayan nötronlar
8-Gravitik dalgalar


Sadece bizim galaksimizde 400 milyar yıldız (güneş) bulunduğu tahmin edilmektedir Bizim galaksimiz gibi içinde yıldızları ve gezegenleri barındıran ise milyarlarca galaksi var Evreni dolduran bütün cisimler üç esas gücün etkisiyle bir arada bulunuyor:
1-Nükleer Güç: Atomik çekirdeğin nötron ve protonlarını bağlar
2-Elektromanyetik Güç: atomları oluşturmak üzere elektronları çekirdeğe bağlar
3-Gravitik Güç: Uzaydaki cisimleri belirli yörüngelerde tutar


Galaksi; gazlar, yıldızlar, tozlar ve gezegenler içeren en büyük madde topluluğudur Galaksiler ilk başta yoğun birer gaz bulutu olarak ortaya çıkmışlar ve daha sonra bu gazdan, yoğunlaşma yoluyla yıldızlar meydana gelmiştir Galaksi, bu oluşum sırasında döner ve milyonlarca yıl sonra sarmal bir biçim alır Bu sarmalda kabaca küre şeklinde bir çekirdek ve çevresinde yassımsı bir disk vardır; yörüngesinde de yoğun yıldız kümeleri döner durur Çekirdek bölümünde pek az gaz ve toz vardır, büyük bir bölümü daha yaşlı yıldızlardan oluşur Sarmal kollarda büyük miktarda gaz ve toz ile yeni oluşmuş yıldızlar bulunur

Aradan milyonlarca yıl daha geçtikten sonra sarmal kollar içeren elips şeklinde galaksiler meydana gelir Bir galaksinin en sonunda alacağı biçim küre biçimidir; daha sonra muhtemelen Kara Delik haline gelecektir



Bizim Galaksimiz “Samanyolu Galaksisi”
Bir galaksimiz olduğu düşüncesi 1920’lere kadar akla gelmemişti Bugün ise galaksimizin yüz milyarlarca benzeri olduğunu biliyoruz Evrendeki sayısız galaksiden biri olan Samanyolu Galaksisi, en az 400 milyar yıldız topluluğundan oluşur Bir uçtan diğer uca şimdilik 100,000 ışık yılı boyunca uzandığı tahmin edilmektedir, muhtemelen bu çok daha da fazladır ve 1000 ışık yılından daha fazla genişliktedir Ayrıca yıldızlar arasında çok büyük miktarlarda gaz ve toz bulutları ve belki de bilinmeyen milyarlarca gezegen ile onların uyduları bulunmaktadır Bizimkine en yakın olan dış galaksi ise Andromeda Galaksisidir
Güneşimiz, Samanyolu’nun merkezden 30,000 ışık yılı uzaklığındaki kenarında, galaksinin sarmal bir kolunda yer almaktadır


Kaynak:sirius

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Kosmos ve İçeriği

Eski 07-19-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Kosmos ve İçeriği



Evren veya kâinat, sonsuz uzamda bulunan tüm madde ve enerji biçimlerini içeren bütünün adıdır Yani "evren" astronominin, astrofiziğin konu edindiği şeylerin tümüdürGalaksilerin birleşimiyle oluşan her şeydir İçinde "her şey" olan bu dev çorba, sonsuzluk veya hiçlik olarak tanımlanabilecek uzayın içinde yer alır


Daha doğrusu, uzaya fon olan siyah hiçliğin içindeki her şeydir evren Dolayısıyla aslında sonsuz uzayın-hiçliğin içinde de değildir Zira "hiçliğin" içi olmaz Fakat olmayan şeylere de (sıfır gibi) onlardan bahsedebilmek ve düşüncelerimizde kullanabilmek için bir isim vermek zorunda olduğumuzdan evreni çevreleyen bu "hiçliğe" uzay-uzam gibi isimler vermişizdirBilinenlere göre evren bir gaz topunun sıkışıp patlamasıyla oluşmuşturUzun yıllar boyunca gazlar evrende bir dolaşım içindeydiBu gazlar birleşerek galaksileri(gök adaları)oluşturduBazı gökadalarda birleşti

Galaksiler içinde Güneş Sistemi,Gezegenler,Asteroidler ve gök taşları bulunan büyük gaz boşluklarıdırBir galaksiden diğerine 57000 yılda ulaşılmaktadırKeşfedebildiğimiz evrende 400 milyardan fazla galaksi ve 101018 güneş olduğu tahmin edilmektedir


Bakış açısına göre evren, aslında "tek" şeydir Zira bilinen en büyük bütündür Fakat sadece "evren" kavramını kullanarak düşünüp konuşamayacağımız için onu farklı ve daha küçük parçalara ayırır ve sınıflandırırız Böylece "dil" ortaya çıkar Dili kullanan insanlar bir süre sonra kavramların aslında gerçekliklerinin olmadığını sadece fonksiyonları olduğunu unutur ve kendi yarattıkları kavramların mutlaka bir gerçekliğe işaret ettiğine inanmaya başlar Evren oluşmuş ve/veya oluşturulmuş sistemler bütünüdür

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Kosmos ve İçeriği

Eski 07-19-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Kosmos ve İçeriği



Bütün gökcisimleri, yıldızlar, gökadalar, bulutsular, gezegenler, uydular, yıl-dızlararası madde, üzerinde yaşadığımız Dünya, insanlar, kısacası var olan her şey evreni oluşturur Bildiğimiz ve henüz bilmediğimiz bütün madde, enerji ve ışıma biçimleri uçsuz bucaksız evrenin içindedir Evrenin büyüklüğü ve yapısı nedir, evren nasıl ve ne zaman oluşmuştur, ne zamana kadar var olacaktır, bir gün sonu gelecekse nasıl gelecektir gibi sorular yüzyıllardır astronomların aklını kurcalamıştır Evrenin fiziksel varlığına ilişkin bu soruların yanı sıra düşünürler de evrenin neden var olduğunu ve insanın evrendeki yerini sorgularlar Hemen hemen bütün uygarlıklarda evrenin yaratılışına ilişkin çeşitli efsane ve mitler vardır

Eskiden evren kavramı, Arapça'dan dilimize geçmiş olan ve "yaratılmış şeylerin tümü, bütün varlıklar" anlamına gelen kâinat sözcüğüyle karşılanırdı "Yaratılmış her şeyi içeren düzenli bütün" anlamında Eski Yunanca kökenli bir sözcük olan kozmos terimi de birçok batı dilinde ve Türkçe'de gene evrenle eşanlamlı olarak kullanılır Evrene ilişkin anlamındaki kozmik, SSCB'de astronot anlamında kullanılan kozmonot ve fiziksel evreni bir bütün olarak inceleyen bilim dalının (evrenbilim) adı olan kozmoloji terimleri hep bu kökenden türetilmiştir Araştırmalarının temeli fizik ve astronomi olgularına dayanan kozmoloji ya da evrenbilim bu bilimlerle çok yakın bir ilişki içindedir Kozmologlar, evrende gözledikleri olguları açıklayabilecek "evren modelleri" kurarlar Ama Eski Yunan'dan başlayarak ortaya atılan bütün evren modelleri sonradan gözlenen yeni olgularla çeliştiği için yüzyıllar boyunca birçok kez değişikliğe uğramış ve benimsenen yeni görüşlerin çoğu ancak 20 yüzyılda biçimlenmiştir

Evren Konusundaki Görüşlerin Değişmesi


Eskiçağlarda, birkaçı dışında bütün astronom ve düşünürler Dünya'nın evrenin merkezi olduğuna, Güneş, Ay ve yıldızların Dünya' nin çevresinde döndüğüne inanırlardı Bu evren görüşüne göre, yıldızlar kristal bir kürenin içine çakılmış gibi durağandı Buna karşılık Güneş, Ay ve beş "gezgin yıldız" (o zamanlar bilinen beş gezegen) bu durağan yıldızların önünde hareket halindeydi Bütün gökcisimleri, sanki bir makineyle çalıştırılı-yormuşçasına, değişmez bir düzen içinde Dünya'nın çevresinde dolanırdı Eski astronomlar gezegenlerin bu hareketini, Güneş'in ve yıldızların günlük dolanımını açıklayabilmek için karmaşık evren modelleri geliştirdiler

Bu eski astronomlar içinde etkisi en uzun süreli olan İskenderiyeli Batlamyus'tur (Klau-dios Ptolemaios) İS 2 yüzyılda yaşayan bu ünlü bilgin, bugün Almagest adıyla bilinen büyük yapıtında gökcisimlerinin karmaşık hareketini açıklayan evren kuramını ortaya attı ve Dünya'yı evrenin merkezi olarak kabul eden bu kuram 1400 yıl boyunca hiç tartışmasız benimsendi Uzayın uçsuz bucaksız ve karanlık boşluğunda, Güneş'e benzer yıldızlardan oluşmuş bir gökadanın ortasında yüzen günmerkezli Güneş Sistemi düşüncesinin yerleşmeye başlaması ancak 16, 17 ve 18 yüzyıllara rastlar Mikolaj Kopernik, Galileo Galilei ve Johannes Kepler gibi büyük bilginler, Dünya'nın ve öbür gezegenlerin Güneş'in çevresindeki yörüngelerde dolandığını kanıtladılar Sir Isaac Nevvton, bu gezegenleri yörüngede tutan evrensel çekim (kütleçekim) kuvvetinin varlığını açıkladı 18 yüzyılın sonlarında Sir William Herschel ve onu izleyenler de bütün Güneş Sistemi'ni içeren Samanyolu Gökadası'nı incelediler; bulutsu denen soluk ışıklı gaz ve toz bulutlarını araştırarak bunlardan çoğunun gerçekte Samanyolu'nun ötesindeki başka gökadalar olduğunu saptadılar


1912'de, Sefeitler adıyla bilinen değişen yıldızların mutlak parlaklıklarının devirleriyle bağlantılı olarak değiştiğinin bulunması, bu yıldızların ve çevrelerindeki öbür gökcisimlerinin uzaklıklarını belirleme olanağı verdi 1914'te Samanyolu Gökadası'nın haritasını çıkarmaya koyulan ABD'li astronom Harlow Shapley, Güneş Sistemi'nin bu gökadanın merkezinden yaklaşık 30000 ışık yılı uzakta olduğu sonucuna vardı Günümüzde Samanyolu Gökadası'nın 100000 ışık yılı çapında, ortası şişkince yassı bir disk biçiminde olduğu biliniyor Diskin ortası, daha yaşlı yıldızlardan oluşan ve hem altta, hem üstte kabarıklık yapan bir haleyle çevrilidir; diskin kenarlarında da toz ve gaz bulutlan ile genç yıldızların oluşturduğu sarmal kollar uzanır

Çağdaş Evren Modelleri

Gökadalar uzayda belirli bir düzene göre dağılmış değildir Tıpkı Samanyolu Gökadası gibi öbür gökadaların çoğu da kümeler halinde bulunur ve bu kümeler uzayda birbirine göre yer değiştirir 1929'da ABD'li astronom Edwin Hubble (1889-1953), uzayın derinliklerindeki gökadaların Güneş Sistemi'nden ve birbirlerinden giderek uzaklaştıklarını saptadı Hubble'ın bulgularına göre, uzaklaşma hızları bulundukları uzaklıkla doğru orantılıydı; başka bir deyişle, bir gökada bizden ne kadar uzaktaysa kaçış hızı da o kadar fazlaydı

Gökadalann gerilemesi denen bu olay ancak evrenin her yöne doğru genişlediğini kabul etmekle açıklanabilir Evrenin genişlediği savını, o tarihten yedi yıl önce Rus matematikçi Aleksandr Friedmann, Albert Einstein'ın genel görelilik kuramına dayanarak ortaya atmıştı
Hubble'ın bulguları genişleyen evren kuramını destekleyen ilk veriler oldu
Gene 20 yüzyılda, evrenin oluşumunu ve ne gibi değişiklikler geçirdiğini açıklamak üzere iki kuram geliştirildi Bunlardan "durağan hal" kuramına göre, evren geçmişte ve gelecekte, her an ve her noktasında hep aynı görünümdedir Evren genişledikçe, aradaki boşlukları doldurmak üzere sürekli yeni maddeler oluşur "Büyük patlama" adıyla bilinen öbür kurama göre ise, evren başlangıçta son derece yoğun, olağanüstü sıcak ve iyice sıkışmış tek bir kütle halindeydi Bu kütle bir anda patlayarak çevreye saçıldı ve savrulan parçalar soğudukça kütleçekim etkisiyle bir araya gelerek ilk yıldızları ve gökadaları oluşturdu Büyük patlama kuramına göre evrenin yaşı 10 milyar ile 20 milyar yıl arasındadır (Dünya'nın yaşı yaklaşık 4,6 milyar yıldır) Büyük patlama kuramı bugün kozmoloji bilginlerince doğru olarak kabul edilir; çünkü evrenin geçmişte bugünkünden çok daha sıcak ve yoğun olduğu bilinen bir gerçektir

Evrenin derinliklerinden gelen ışığın Dünya'ya ulaşması çok uzun zaman aldığı için, evrendeki hiçbir şeyi o andaki durumu ve konumuyla göremeyiz; gördüğümüz her şey geçmişten kalma görüntülerdir Örneğin Dünya'ya 5 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızı teleskopla izlediğimiz anda, o yıldızın beş yıl önceki görüntüsü bize daha yeni ulaşıyordur Samanyolu'nun çok ötesindeki en uzak gökadaları ise ancak büyük patlamanın olduğu ve evrenin biçimlenmeye başladığı andaki durumlarıyla görebiliriz Astronomlar, uzaklaşan gökadaların kaçış hızını ve bulundukları yeri hesaplayarak evrenin yaşını tahmin edebiliyorlar Ama evrenin başlangıcından önce herhangi bir madde olup olmadığını bilemiyoruz

Madde ve Enerji

Evren ne kadar karmaşık gözükse de aslında yalnızca iki temel öğeden oluşur: Madde ve enerji Moleküllerden, atomlardan ya da başka parçacıklardan oluşan her şey maddedir; vücudumuz, üzerinde yaşadığımız gezegen, uzayda gördüğümüz bütün öbür gezegenler, yıldızlar, gökadalar ve bulutsular hepsi birer maddedir Enerji ise maddede saklı olan ve maddenin hareket, iş ya da eylem yapmasını sağlayan güçtür Örneğin bir maddenin yer değiştirmesi ya da başka bir madde parçasını kendine doğru çekmesi için enerji gerekir Kütleçekim kuvveti bile bir enerji biçimi olarak düşünülebilir Albert Einstein madde ile enerjinin birbirine dönüşebileceğini ve çok küçük bir madde parçasından olağanüstü bir enerji açığa çıkabileceğini buldu Nükleer tepkimelerin temeli bu dönüşümdür Madde de bir enerji biçimi olarak kabul edilebilir Enerjinin korunumu ilkesi gereğince, kapalı bir sistemdeki, örneğin evrendeki toplam enerji miktarı hiçbir zaman değişmez

Evrendeki enerjinin büyük bölümü elek-tromagnetik ışınım biçimindedir Yıldızların en iç bölümlerindeki termonükleer kaynaşma tepkimeleri sonucunda, bu gökcisimlerinin parlaklığının kaynağı olan ısı ve ışık açığa çıkar Yıldızlar ayrıca kızılötesi (enfraruj) ve morötesi (ültraviyole) ışınlar ile radyo dalgaları da yayar Özellikle radyo dalgalan astronomlar açısından son derece önemlidir; çünkü bu dalgalar öbür elektro-magnetik ışınımların çoğunu soğurarak Dünya'ya ulaşmasını önleyen yıldızlararası toz bulutlarının içinden de hiç engellenmeden geçebilir Bu nedenle, yoğun toz bulutlarıyla kaplı olduğu için optik teleskoplarla gözlemlene-meyen uzay bölgelerine, örneğin Samanyolu' nun orta bölümlerine ilişkin bilgileri radyo dalgalarına ve radyo astronomiye borçluyuz Uzayda yıldızlardan başka radyo dalga kaynakları da vardır Örneğin bazı bulutsuları oluşturan iyonlaşmış gaz bulutları; yıldızlararası uzayın her yerinde varlığına rastlanan ve ortalama 21 cm dalga boyunda elektromagne-tik dalgalar yayan iyonlaşmamış (yüksüz) hidrojen bulutları; evrenin en uzak kıyılarında yer alan ve büyüklüğü bir güneş sistemi-ninkine, enerjisi de bir gökadanınkine denk olan ilginç kuvazarlar da radyo dalgaları yayar

Evrende varlığı saptanabilen elektromag-netik dalgalardan biri de X ışınlarıdır Roketler ve yapma uydularla dış uzaya gönderilen araçlar kanalıyla çeşitli X ışını kaynakları saptanmıştır Bunlar arasında Yengeç bulutsusu ve Koltuk A gibi süpernova kalıntıları ya da Kuğu X-l ve Akrep X-l gibi garip cisimler bulunur Kuğu'dan yayılan bu elektromagnetik enerjinin bir kara delikle bağlantılı olabileceği sanılıyor Ayrıca, gözlemlenebilen herhangi bir gökcismiyle bağlantısı olup olmadığı, nereden kaynaklandığı ve yapısının ne olduğu henüz anlaşılamayan başka X ışını kaynakları da vardır


Astronomlar bunların dışında, sanki bir resmin fonu gibi bütün evreni kaplayan zayıf bir elektromagnetik ışımanın varlığını saptamışlardır Bu fon ışımasının birkaç nedeni olduğu sanılıyor Belki de bu ışımanın bir bölümü, evrenin başlangıcında açığa çıkan olağanüstü boyutlardaki enerjinin Dünya'ya yeni ulaşan dalgaları ya da başka bir deyişle büyük patlamanın "yankısı"dır Geri kalan bölümün de büyük ölçüde yıldızlararası ve gökadalar-arası uzaydan geçen kozmik ışınlardan kaynaklandığı düşünülüyor Kozmik ışınlar ya da evren ışınları, çok büyük bir hızla yıldızlardan dışarı savrulan, genellikle protonlardan oluşmuş çok küçük parçacıklardır Dünya'ya her gün pek çok sayıda kozmik ışın parçacığı çarpar; bunların varlığı atmosferde yarattıkla-n etkilerle ya da duyarlı ölçü aletleri yardımıyla saptanabilir Örneğin bir Geiger sayacından geçen her parçacık aygıtın içindeki gazla etkileşime girerek hızlı bir elektrik akımı darbesi oluşturduğu için, aygıttan geçen kozmik ışın parçacıklan tek tek sayılabilir Samanyolu'ndaki ve öbür gökadalardaki süperno-valardan fırlayarak yağmur gibi uzaya boşalan kozmik ışın parçacıkları boşlukta akarken bir magnetik alanla karşılaşırlarsa enerjileri iyice artar ve hızları ışık hızına yaklaşır Böylece "senkrotron ışıması" denen bir enerji yayılımı başlar Bu ışımanın dalga boyu radyo dalgaları ile X ışınlarının dalga boylan arasındadır

Evrenin Sonu

Bugün bilinen fizik yasalarından çıkan sonuca göre evrendeki hareket hiçbir zaman durmayacaktır Ya bütün yıldızların enerji kaynakları tükenip hepsi birer kara deliğe dönüşün-ceye kadar evren genişlemesini sürdürecek ya da genişleyebileceği enginliğin sınırına vardığında kütleçekim kuvvetinin etkisiyle daralarak, bütün madde ve enerji başlangıçtaki gibi yoğun ve sıkışık tek bir kütleye dönüşünceye kadar büzülecektir O andan sonra belki bir büyük patlama daha olacak ve evren yeniden genişlemeye başlayacaktır Belki de evren bugüne kadar birçok kez büyük patlama evresinden geçmiştir


Öbür Güneş Sistemleri

Yaşadığımız Güneş Sistemi'ne benzeyen başka gezegen sistemlerinin olup olmadığı sorusu bütün insanların aklını kurcalamıştır Eskiden gezegen sistemlerinin evrende pek ender olduğuna inanılırdı Oysa çağdaş kozmoloji bilginlerinin çoğu bu görüşte değildir Barnard Yıldızı adıyla bilinen ve Dünya'ya oldukça yakın olan bir yıldızın hareketindeki beklenmedik sapmaların, Jüpiter'den daha büyük, dev bir gezegenin varlığıyla açıklanabileceği düşünülüyor Kızılötesi ışınların incelenmesi de bazı yıldızların çevresinde garip "taneler"in dolandığını göstermiştir Bunlar henüz oluşma aşamasındaki küçük birer gezegen ya da gezegen sistemi olabilir Hatta bazı uzmanlar evrende, kendi uygarlıklarını kurmuş akıllı canlıların yaşadığı başka gezegenler de olabileceğini düşünüyorlar

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.