Prof. Dr. Sinsi
|
Atatürk Devrimleri ...!
SALTANATIN KALDIRILMASISaltanatın ilgasına dair olan l Kasım 1922 tarihli kanunun metni şudur:
l - Teşkilâtı Esasiye kanunu ile Türkiye halkı, hukuku hâkimiyet ve hükümranisini, mümessili hakikisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin şahsiyet maneviyesinde, gayri kabili terk ve tecezzi ve ferağ olmak üzere temsile ve bilfiil istimale ve iradei milliyeye istinat etmeyen hiçbir kuvvet ve heyeti tanımamaya karar verdiği cihetle misak-ı millî hudutlun dahilinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinden başka şekli hükümet tanımaz Binaenaleyh Türkiye halkı, hükümeti şahsiyeye müstenit olan İstanbul'daki şeklî hükümeti 16 Mart 1920 tarihinden itibaren ve ebediyen tarihe müntakil addetmiştir
2 - Hilafet, Hanedan-ı Âli Osman'a ait olup, halifeliğe Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bu hanedanın ilmen ve ahlaken erşed ve eslah olanı intihap olunur Türkiye devleti, makamı hilafetin istinatgahıdır "
CUMHURİYETİN İLANI25 Ekim 1923 günü gelişen bir kabine bunalımı, Büyük Millet Meclisi’nde çalışma güçlüğünü ortaya çıkardı 28 Ekim 1923 günü akş    kadar kabine kurulamaması üzerine, Gazi Mustafa Kemal Paşa, Çankaya köşkünde yemek sırasında arkadaşlarına; “Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz” diyerek görüşünü açıkladı 29 Ekim günü Halk Fırkası Meclis Grubunda, Bakanlar Kurulunun oluşturulması konusunda tartışıldı Sorun çözülemeyince, Gazi Mustafa Kemal Paşa’dan düşüncelerini açıklaması istendi Mustafa Kemal Paşa, bunalımdan çıkış yolunu Anayasanın değiştirilmesi zorunluluğu ile açıkladı Cumhuriyetin ilanını hedefleyen tasarıyı da grubun bilgisine sundu Grupta cereyan eden uzun müzakereler sonunda, Cumhuriyetin ilanı kabul edildi Parti Grubu’ndan sonra, Meclis toplanarak hazırlanan kanun tasarısını aynen kabul etti “Yaşasın Cumhuriyet” sesleri arasında gece
saat 20 30’da Cumhuriyet ilan edildi Cumhuriyetin ilanı 1921 tarihli Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesine dair 364 No ’lu Kanunun kabulü ile olmuştur Bu kanunla, Anayasanın 1, 2 , 4, 10, 11 ve 12’nci maddeleri önemli ölçüde değiştirilmiştir Bu önemli değişiklikler, 29 Ekim günü yapılmış ve aynı gün, Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılarak, Gazi Mustafa Kemal Paşa oybirliğiyle yeni Türk Devletinin ilk Cumhurbaşkanı seçilmiştir
HALİFELİĞİN KALDIRILMASI Kanun No : 431
kimseler, Türkiye Cumhuriyeti’nde taşınmaz mal elde edinemezler

Madde 6- İkinci maddede anılan kimselere, yol giderlerine karşılık bir kerelik ve kazanımlarının değeri ile orantılı olmak üzere hükümetçe uygun bir miktar (para) ödenecektir

Madde 7- İkinci maddede anılan kişiler, Türkiye Cumhuriyeti içindeki tüm taşınmaz mallarını bir yıl içinde Hükümetin bilgisi ve onayı ile, elden çıkarmaya mecburdurlar Bu taşınmaz malları elden çıkarmadıklarında bunlar, Hükümet tarafından satılarak bedelleri kendilerine verilecektir

Madde 8- Osmanlı İmpatorluğu’nda Padişahlık etmiş kimselerin Türkiye Cumhuriyeti içindeki tapulu taşınmaz malları ulusa geçmiştir (millileştirilmiştir)
Madde 9- Kaldırılan padişahlık sarayları ve kasırları ile bunların bağlantıları içinde bulunan eşyalar,takımlar,tablolar,sanatsal yapıtlar ve diğer taşınır mallar ulusa geçmiştir

Madde 10- Padişah malları adı altında olup evvelce ulusa devredilen mallar ile birlikte, kaldırılan padişahlığa ait tüm taşınmaz mallar ve eski hazine mevcutları ile birlikte saray ve kasırlar ve bağlantıları ve arazileri ulusa geçmiştir

Madde 11- Ulusa geçen taşınır ve taşınmaz malların saptanması ve korunması için bir yönetmelik yapılacaktır

Madde 12- Bu yasa yayımı tarihinden geçerlidir

Madde 13- Bu yasa bakanlar kurulu tarafından yürütülür
ŞAPKA ve KIYAFET DEVRİMİtatürk, 23 Ağustos 1925’te Kastamonu ve İnebolu’ya yaptığı seyahatlerde şapkayı halka göstererek giysi devriminin ilk işaretini verdi “Biz her nokta-i nazardan medeni insan olmalıyız Fikrimiz, zihniyetimiz, tepeden tırnağa kadar medeni olacaktır Medeni ve beynelmilel kıyafet milletimiz için layık bir kıyafettir onu giyeceğiz ” diyen Atatürk, 27 Ağustos 1925’te de İnebolu’da “Turan kıyafetini araştırıp ihya eylemeye mahal yoktur Medeni ve beynelmilel kıyafet bizim için, çok cevherli milletimiz için layık bir kıyafettir ” diyerek, medeni yaşayışa uyan kıyafetin kabulü gerekliliğini belirtmiştir
Atatürk’ün uyarması üzerine daha 25 Kasım 1925 tarih ve 671 Sayılı Şapka Kanunu çıkmadan önce vatandaşlar şapkayı giymiş ve bu yenilik, medeni kıyafet değişimi olarak halk arasında iyi karşılanmıştı Bundan sonra, cüppe ve sarık giymek yasaklanmış, bu kıyafetleri giyme hakkı yalnız din adamlarına tanınmıştı
TEKKE VE ZAVİYELERİN KAPATILMASIsmanlı toplum ve eğitim hayatında önemli bir yere sahip olan tekke ve zaviyeler zamanla yozlaşmış ve toplumsal alanda bölünme ve gruplaşmalara sebep olmuştu Uygar ve ileri bir millet olma amacını güden toplumumuz için tekke, zaviye, türbe ve tarikat gibi engeller kaldırılması zorunlu kurumlardı Atatürk, Kastamonu’da 30 Ağustos 1925’te söylediği bir nutukta türbelerin, tekkelerin ve zaviyelerin kapatılmasının ve tarikatların kaldırılmasının işaretini vermiştir; “Ölülerden medet ummak, medeni bir cemiyet için, şindir(lekedir) Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır ”
30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı kanunla tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması kabul edilmiş ve birtakım unvanların kullanılması yasaklanmıştır Kanun, bütün tarikatlarla birlikte, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik,
seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştır
SOYADI KANUNU 21 Haziran 1934’te çıkarılan 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile her vatandaşın öz adından başka bir de, soyadı taşıması zorunlu kılındı Soyadları Türkçe olacaktı Rütbe, memurluk, yabancı ırk ve millet adları ile ahlaka aykırı ve gülünç kelimeler soyadı olarak kullanılmayacaktı Soyadı kanununun kabulünden sonra 24 Kasım 1934 yılında 2258 Sayılı Kanunla, TBMM Türk milletinin bir şükran ifadesi olarak, Gazi Mustafa Kemal Paşaya Atatürk soyadını verdi 1934 yılında çıkarılan diğer bir kanunla da; “Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Paşa” gibi, eski toplum zümrelerini belirten unvanlar kaldırıldı Aynı kanunla yurt savunmasında, Milli Mücadelede gösterilen başarılar karşılığı verilen madalyalar dışında, eski Osmanlı idarecilerinin verdiği tüm nişan ve rütbeleri taşımak da yasaklandı
LAKAP ve UNVANLARIN KALDIRILMASIKanun No : 2590
Vekilleri Heyetinin tasdiki ile konulur
rakamlar kabul edildi 1931'de kabul edilen bir kanunla eski ağırlık ve uzunluk ölçüleri değiştirildi Eskiden kullanılan arşın, endaze, okka gibi ölçü birimleri kaldırıldı Bunların yerine uzunluk ölçüsü olarak metre, ağırlık ölçüsü olarak kilo kabul edildi Uzunluk ve ağırlık ölçülerinde yapılan bu değişikliklerle ülkede ölçü birliği sağlandı Bu yeniliklerin yanında millî bayramlar ve tatil günleri de yeniden düzenlendi 1935'te çıkarılan bir kanunla, cuma günü olan hafta tatili değiştirilip, cumartesi öğleden sonra ve pazar günü hafta tatili olarak kabul edildi
ÖĞRETİMİN BİRLEŞTİRİLMESİ Kanun No : 430
kadroları ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır Bu ortaokul ve liselerde bulunan eğitim gruplarının bağlantıları, bundan sonra ait oldukları bakanlıklar arasında değişiklik suretiyle düzenlenecek ve o zamana kadar orduya bağlı olan öğretmenler orduya bağlılıklarını sürdüreceklerdir
görüşleri de değişir Güzel sanatlar alanında eserler veren milletler, diğer milletler karşısında saygınlık kazanırlar Bu nedenle sanat alanındaki başarılar, millî kültürün yükselmesinde önemli rol oynar Sanatkârlarına önem veren toplumlar her zaman gelişmişler ve yükselmişlerdir Sanat ve sanatçıya çok önem veren Atatürk, "Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim " diyerek toplumların sanata ve sanatkârlara önem vermeleri gerektiğini vurgulamıştır Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren güzel sanatların bütün dallarında gelişmeye önem verildi İstanbul'da Güzel Sanatlar Akademisi ile Devlet Resim ve Heykel Müzesi açıldı Avrupa'ya resim, heykel ve müzik öğrenimi için öğrenci gönderildi 1936'da Ankara Devlet Konservatuvarı kuruldu Tiyatro için yurt dışından uzmanlar getirildi Böylece çağdaş Türk sanatının oluşması sağlandı
Ekonomik Devrimler                                          
Aşarın Kaldırılması                                          
Çiftçinin Özendirilmesi                                    
Örnek Çiftliklerin Kurulması                             
Sanayi Teşvik Kanunu                                     
I ve II Kalkınma Planları                                  

Hukuk Devrimi                                                  
Mecellenin Kaldırılması                                   
MEDENİ KANUN 4 Ekim 1926 tarihinde Türkiye’de Medeni kanun yürürlüğe girdi Medeni Kanun ile ilgili haber ertesi günkü Milliyet gazetesinde şöyle duyuruldu: “Türkiye dün medeni ve içtimai inkılabını fiilen yaptı ve medeni kanunun tatbikatına başlandı Bundan sonra, ne bir saniyelik sinirin verdiği cinnet nöbetiyle ” benden boşsun” demekle karı boşanabilecek, ne de aile işlerimiz sarığın tasallutu altında kalabilecektir Şimdi her Türk kayıtsız şartsız kendi medeni hakkına sahiptir ”
alıntıdır 
|