Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Siyasal Bilgiler / Hukuk

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
krizler, türkiye

Krizler Ve Türkiye

Eski 10-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Krizler Ve Türkiye



Türkiye'nin adeta bir travma etkisiyle derinden hissettigi ekonomik krizin, son on yilda yasanan periyodik krizlerden bu sonuncusunun, artik hayli tekdüze ve basit semalarla açiklanabilir hale geldigini söyleyerek söze baslamak istiyoruz Bu tesbit, krizin bizatihi kendisini ve orta ve uzun vadede yaratacagi sarsici sosyo-ekonomik dalgalari küçümsemek, basite indirgemek anlamina gelmiyor Tersine, kriz sartlarinin olusturulmasindan baslayip krizin yönetilme tarzina ve krizden çikma formülasyonlarina kadar uzanan genis bir yelpazede hiç sasmadan adeta bir makina intizamiyla isleyen sihirli bir 'kriz üretim modeli'nin varligini göstermesi açisindan çok ciddi ve hayati bir tesbit olarak deger tasiyor Türkiye'den Orta ve Güney Amerika ülkelerine, Dogu Asya'dan Rusya ve Balkan ülkelerine kadar uzanan genis bir cografyada hükmünü bikmadan usanmadan sürdüren bir 'model'
Bu modeli açiklamanin sözünü ettigimiz basit bir yolunu hayli popüler bir metaforu kullanarak uygulayabiliriz: balon metaforu Evet, çok kolayca, basit bir üflemeyle sisirilen bir balonun yine çok kolayca, küçük bir toplu igne temasiyla patlatilmasi oyunu Hani, küçük cocuklarin sikça oynadigi ve büyüklerin 'Aman dikkat et!' nidalarina aldirmadan çogu zaman zevkle bazan da korkuyla patlattiklari balon oyunu Bu metaforla ilgili bir kaç tesbitin yapilmasi, anlamayi daha da kolaylastiracaktir: Bir kere balonun siskinligi bir maddi-fiziksel öz'den kaynaklanmaz, içi bostur Ikincisi, bir bosluktan olusan bu kütle çok hafif bir dis temas, mesela bir toplu igne ile kolayca ve çogu zaman bir patlama seklinde yok olabilir Simdi bu basit açiklama isiginda neredeyse her yil baska bir cografyada kendisini tipa tip yeniden üreten ciddi ekonomik krizlere baktigimizda, olup bitenleri 'bir balonun sisirilip sisirilip patlatilmasi' olarak tanimlamamiz mümkündür
Bu basit açiklamanin daha teknik ve iktisat jargonuna daha uygun bir ifadesini son yillarda kriz yorumlarinda yabancilar tarafindan sikça kullanilan bir deyimde bulabiliriz: 'yapisal kirilganlik' yahut Ingilizce karsiligiyla 'structural vulnerability' Bununla anlatilmak istenen sey aynidir: kolayca kirilabilme, bozulabilme yahut bozulmaya ve kirilmaya yapisal olarak müsait olma Uluslararasi mali sistemin gözetim ve denetim organlari/kurumlari (IMF, Dünya Bankasi) eliyle Türkiye ve benzeri ülkelere empoze ettigi krizden çikis modellerinin bizatihi birer 'kriz modeli' haline dönüsmesinin sebebi, iste ister 'kirilganlik' diyelim, isterse 'patlayan balon' metaforuyla ifade edelim, tam da bu yapisal arizadir
Böylesine basit bir açiklamasi yapilabilen ve çok farkli cografyalarda neredeyse her seferinde ayni modalite içinde tekrar tekrar meydana gelen bu krizlerin, IMF'nin, Dünya Bankasi'nin, ABD Hazinesinin ve milyarlarca dolarlik fonlari isleten çok uluslu dev bankalarin çok akilli uzmanlari tarafindan bu kadar zamandir öngörülememis oldugunu ve her defasinda yanildiklarini varsaymak çok safça bir düsünce olurdu Bu kadar akilli insanin ve bu kadar çok güç odaginin uluslararasi mali sistemin jeo-politik çikar alani içinde yer alan bu ülkelerin ekonomilerinin her defasinda büyük bir hasar görmesinden sadistçe bir zevk aldiklarini varsaymak da ayni ölçüde safça bir yorum olurdu Öyleyse mesele, bu 'kriz modeli'nden uluslararasi mali sistemin hangi menfaatleri devsirdigini anlamaya çalismak olmalidir
* * *
Kendisini tekrarlayan bu krizlerin en basit açiklamalarindan birisi, bir 'servet transferi' mekanizmasinin en etkili araci olduklaridir: Yeni finansal jargonun 'emerging markets' ('yeni parlayan piyasalar') olarak adlandirdigi ülkelerden uluslararasi mali sistemin merkezine dogru isleyen bir transfer mekanizmasi
Öncelikle bu 'emerging markets' tanimlamasina bakalim
Son yillarda 'merkez'in kenarinda yer alan ekonomilerin yeni bir tasnif mantigina maruz birakildiklarini gösteren bu tanimlamanin en çarpici tarafi, tanimladigi nesneyi bir 'ülke', bir 'ulus' yahut hatta bir 'ekonomi' olarak degil, bir 'piyasa' olarak adlandirmasidir 'Kalkinma ekonomisi' zihniyetinin baskin oldugu bir önceki kusagin tasnif mantigi içinde 'gelismekte olan ülkeler' adlandirmasina tabi tutulan 'çevre'nin 'ilk halka'sindaki ülkeler, 'globalizm' ve 'liberalizm' çaginin göz boyaciligi ortaminda 'yeni parlayan piyasalar' ('emerging markets') seklinde çevrilebilecek yeni bir tanimlamaya maruz birakilmislardir Hem 'gelisme/kalkinma' vurgusunu, hem de 'ülke' vurgusunu yok eden bu yeni tanimlama, onlarin yerine 'parlama', yani 'yeni imkânlar/çikarlar vaadetme' ve 'piyasa', yani tahakkümcü 'global piyasa' mantiginin 'üzerinde mesru bir sekilde hak iddia edilen vazgeçilmez bir parçasi' unsurlarini öne çikarmistir Baska bir deyisle, her zaman zayiftan güçlüye dogru kaynak transferi sürecinin mesruiyet zeminini olusturan 'serbest piyasa' anlayisinin belirleyici dünyasinda 'piyasalar-arasi'serbest fon hareketlerini yeni ekonominin vazgeçilmez bir özelligi olarak görmek ve bu hareketlerin hangi tarafin yararina isledigi ile ilgilenmemek, bu yeni tanimlamanin empoze ettigi bir düsünce tarzidir Uluslararasi mali sistemin kendi menfaatleri açisindan bakarak yaptigi bu tanimlama, kendini üreten kriz modelini anlamamizin da anahtaridir
'Sanayilesme' çaginda üçüncü dünyadan 'merkez'e ucuz hammadde ve yeralti kaynagi transferi seklinde isleyen bir mekanizma, global kapitalizmin baskin oldugu evrede 'merkez' ile 'çevre ülkeler' arasinda isleyen fon hareketleri seklinde kendini yeniden üretmistir Bati piyasalarinin düsük enflasyon-düsük faiz oranlari evresini yasamasinin büyük fon sahipleri için cazip olmayan imkânlar anlamina gelmesi, bu büyük fon hacminin kendisine daha cazip imkânlar aramasini gündeme getirmistir Reel mal ve hizmet hareketi disinda, tamamen spekülatif mahiyetteki bu yeni hareketin, fon hareketinin yegane amaci, 'gelismis' piyasalardaki getiri düzeylerinin çok üstünde yeni getiri firsatlari aramaktir Bu amacin gerçeklestirilmesi, getiriyi maksimize ederken riski de minimize eden bir optimal bilesimin olusturulmasina baglidir Gelismis ülkelerdeki büyük fon sahiplerinin elimine etmeyi amaçladiklari riskler, 'mali riskler' oldugu kadar, hatta ondan da önemlisi, 'hukuki riskler'dir de Müzakereleri yillarca tam bir güçler mücadelesi seklinde süren ve sonuçta uluslararasi mali sistemin zaferiyle sonuçlanan GATT ve MAI anlasmalari ile sözkonusu hukuki riskleri elimine etme yolunda önemli kazanimlar elde edilmistir Mali risklerin eliminasyonu da, Türkiye'nin de yakindan yasadigi IMF anlasmalari ve programlari yoluyla basarilmaktadir
* * *
Kronik döviz yetersizligi, yani ekonominin döviz üretme kapasitesinin yetersizligi, Türkiye benzeri ülkelerin en önemli basagrisi ve hatta kâbusudur Zaman zaman sistemin büyük güçlerince uygulanan toplumsal ve siyasal manipülasyon stratejilerinin de bahanesi (özellikle soguk savas yillarinda) olarak kullanilan döviz yetersizligini asmanin en geçerli yolu olarak yabanci sermaye veya kredi seklinde dis kaynak temini gösterilmistir Yabanci sermayenin yatirim ve üretim için bu tür ülkelere gitmedigi ortaya çiktiktan sonra geriye kredi ya da 'portföy yatirimi' seklinde yabanci kaynak beklentisi kalmaktadir
Dis kaynak ihtiyaci içinde olduguna inan(diril)an bir ülkenin ilk yaptigi, IMF ile anlasarak dikte edilen IMF programlarini yürürlüge koymak ve böylece uluslararasi büyük fon sahiplerini ülkeye fon aktarmaya tesvik etmektir Bir ekonomideki belli basli üç fiyatin (mal ve hizmet fiyatlarinin, yabanci paralarin fiyatinin ve yerli paranin fiyatinin) hareketinin, yani enflasyondaki, döviz kurundaki ve faizdeki artisin hangi yönde ve birbirleriyle nasil bir iliski içinde cereyan edeceginin belirlenmesi, ülkeye 'akacak'(!) dis fonlarin anapara ve getiri (faiz) emniyetini saglama endisesiyle yapilmaktadir Enflasyon ve yabanci paralarin fiyati hizli artiyorsa yerli paranin fiyatini (faizi) çok daha yüksek düzeyde tutarak belirsizlik faktörünü de telafi edecek ölçüde yüksek bir reel faiz mekanizmasi olusturulmaktadir Yahut enflasyonu düsürmek gibi masum bir hedef adina döviz kuru kontrol altinda tutulmussa ya faizler yine reel getiri vaadeden düzeylerde tutulmakta, yahut faizler de düsüyorsa anlik patlamalar yaratacak sekilde kütlesel fon çikislari olmakta ve ekonomi krizlere sürüklenmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.