Sekizinci Yılında Türkiye Ve Gümrük Birliği

**Prof. Dr. Sinsi** · 10-09-2012

SEKİZİNCİ YILINDA TR VE GB

Savaşlardan sonra büyük kayıplarla çıkan Avrupa’nın bugün ulaştığı düzey , küreselleşmenin muazzam bir bölgesel uygulaması olan ve dünyanın yeni uluslarüstü (supernational) süper gücü diye tanımlanan Avrupa Birliği (AB) ‘dir

Hatta yapılan araştırmalarda emek ve sermayenin dolaşımının küreselleşmenin genel kriterlerinin çok üzerinde olduğu da belirtilmiştir

Türkiye – Avrupa Birliği İlişkileri ve Gümrük Birliği Süreci

Türkiye’nin AB’le ilişkisi 1959 senelerine kadar uzanmaktadır 1963 yılında Ankara Anlaşması, ardından 1973 yılında Katma Protokol ilişkileri yoğunlaştırmıştır

Fakat bunların sonucu olan Gümrük Birliği değil tam üyelik olurken, 1996’da çok değişik ve daha önce hiç görülmemiş bir kararla AB üyesi olmadan hatta , AB aday ülke statüsüne dahi erişilmeden , AB ile Gümrük Birliği (GB) sürecine girilmiştir

Ve bu süreç neticesiyle AB ile olan ilişkilerimiz yeni bir ivme kazanmıştır

Bugünlerde GB’de 8

yılını geride bırakan ülkemiz açısından bu süreci değerlendirmek aslında pek doğru sayılmaz

Çünkü , 8 yıl bu gibi bir değerlendirme açısından pek de uzun bir süreç değildir

Yine de bir AB Yüksek Lisans öğrenicisi olarak bu geçen 8 yılı kısaca değerlendirmek istiyorum

İlk önce GB’nin ne olduğunu kısaca bir açıklamaya çalışacağım

Dünya ticaretinin küreselleştiği günümüzde ticaretleri daha da serbestleştirmek için küresel ve bölgesel uygulama ve yaklaşımlar sergilenmiş ve halen de sergilenmektedir

Gümrük tarifeleri ; İthal edilen mallar üzerinden alınan vergilerdir

İthal edilen malın değeri üzerinden alınan vergilere ad volerem vergiler , fiziksel değeri üzerinden alınan vergilere de spesifik vergiler denir

Gümrük tarifeleri şu amaçlara yönelik kullanılmaktadır;

a) Gelir sağlamak,

b) İthalatı sınırlamak,

c) Genç sanayileri dış rekabetten korumak,

d) İç fiyatları yükseltmek yoluyla ithal ikamesine yönelik sektörleri korumak,

e) Yerli işçiyi yabancı ucuz işçiye karşı korumak

10-09-2012	#1
Prof. Dr. Sinsi	Sekizinci Yılında Türkiye Ve Gümrük Birliği SEKİZİNCİ YILINDA TR VE GB Savaşlardan sonra büyük kayıplarla çıkan Avrupa’nın bugün ulaştığı düzey , küreselleşmenin muazzam bir bölgesel uygulaması olan ve dünyanın yeni uluslarüstü (supernational) süper gücü diye tanımlanan Avrupa Birliği (AB) ‘dir Hatta yapılan araştırmalarda emek ve sermayenin dolaşımının küreselleşmenin genel kriterlerinin çok üzerinde olduğu da belirtilmiştir Türkiye – Avrupa Birliği İlişkileri ve Gümrük Birliği Süreci Türkiye’nin AB’le ilişkisi 1959 senelerine kadar uzanmaktadır 1963 yılında Ankara Anlaşması, ardından 1973 yılında Katma Protokol ilişkileri yoğunlaştırmıştır Fakat bunların sonucu olan Gümrük Birliği değil tam üyelik olurken, 1996’da çok değişik ve daha önce hiç görülmemiş bir kararla AB üyesi olmadan hatta , AB aday ülke statüsüne dahi erişilmeden , AB ile Gümrük Birliği (GB) sürecine girilmiştir Ve bu süreç neticesiyle AB ile olan ilişkilerimiz yeni bir ivme kazanmıştır Bugünlerde GB’de 8yılını geride bırakan ülkemiz açısından bu süreci değerlendirmek aslında pek doğru sayılmaz Çünkü , 8 yıl bu gibi bir değerlendirme açısından pek de uzun bir süreç değildir Yine de bir AB Yüksek Lisans öğrenicisi olarak bu geçen 8 yılı kısaca değerlendirmek istiyorum İlk önce GB’nin ne olduğunu kısaca bir açıklamaya çalışacağım Dünya ticaretinin küreselleştiği günümüzde ticaretleri daha da serbestleştirmek için küresel ve bölgesel uygulama ve yaklaşımlar sergilenmiş ve halen de sergilenmektedir Gümrük tarifeleri ; İthal edilen mallar üzerinden alınan vergilerdir İthal edilen malın değeri üzerinden alınan vergilere ad volerem vergiler , fiziksel değeri üzerinden alınan vergilere de spesifik vergiler denir Gümrük tarifeleri şu amaçlara yönelik kullanılmaktadır; a) Gelir sağlamak, b) İthalatı sınırlamak, c) Genç sanayileri dış rekabetten korumak, d) İç fiyatları yükseltmek yoluyla ithal ikamesine yönelik sektörleri korumak, e) Yerli işçiyi yabancı ucuz işçiye karşı korumak