Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Siyasal Bilgiler / Hukuk

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
finansal, vergilendirilmesi, ürünlerin

Finansal Ürünlerin Vergilendirilmesi

Eski 10-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Finansal Ürünlerin Vergilendirilmesi



GİRİŞ
Dünyada gelişmiş ülkeler başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde de uygulama alanı giderek yaygınlaşan piyasa ekonomisi içerisinde,finansal piyasaların derinleşmesi ve globalleşmesi,finansal araç ve tekniklerin gelişmesini beraberinde getirmiştir

Bir taraftan ekonomik büyümeye paralel olarak artan uzun süreli fon ihtiyacı,diğer taraftan tasarruf sahiplerinin reel bir yatırım yerine finansal ürün yatırımlarına ilgi duymaları,finansal piyasaları ekonomilerin önemli bir organı haline getirmiştir

Sermaye ve para piyasalarının işlerliğini arttırmak amacı ile oluşturulan ve her geçen gün sayısı artan ürünlerin dayanağını teşkil edecek yasal düzenlemelerin önemi artmış durumdadırZira,gerek finansal ürünlerin ihraç edilmelerinde ve işlem görmesinde,gerekse de sonuçları itibariyle karşılaşılacak sorunların asgariye indirilmesi ile geniş bir kesime yayılan küçük tasarrufların verimli bir biçimde ekonomiye kazandırılması ve piyasanın gelişmesi buna bağlı olacaktır

Türkiye’de özellikle 1980 sonrası dünyadaki değişimlere paralel olarak sermaye ve para piyasalarında yenilikler yapılmaya çalışılmış ve 1981 yılında kabul edilen 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu(1992 yılında 3794 sayılı Kanunla önemli ölçüde değiştirilmiştir)ile piyasa özel bir yasal düzenlemeye sahip olmuşturPiyasanın işlerliğinin arttırılması ise,bu Kanunla kurulmuş olan Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yapılan düzenlemelerle sağlanmaya çalışılmaktadır

Bilindiği gibi tasarruf sahiplerinin elindeki fazla fonları piyasaya sunmaları ve fonlara ihtiyaç duyanların ise bunları piyasadan temin etmeleri için çeşitli teşviklere ihtiyaç duyulmaktadırBu teşviklerin kuşkusuz en etkin olanları vergi politikasıyla gerçekleştirilmektedirBu doğrultudan hareketle son yıllarda vergi kanunlarında özellikle GVK ve KVK’ da önemli değişikliklere gidilerek vergi muafiyet ve istisnaları finansal ürünlerden elde edilen gelirlere ve finansal kurumlara(yatırım fon ve ortaklıkları gibi)yönelik olarak genişletilmiştir

Vergi kanunlarında yapılan düzenlemelerde iki ana amacın olduğu gözlenmektedirBunlardan birincisi,piyasada işlem gören finansal ürünlerin cazibesinin arttırılarak vergisiz gelir edilmesini sağlamak,ikincisi ise bunun diğer gelir unsurlarıyla entegrasyonuna gidilerek gelir dağılımını ve vergi adaletini sağlamak olarak değerlendirebiliriz

FİNANSAL ÜRÜNLERİN YAPISI VE FONKSİYONLARI

Finansal piyasaların en önemli fonksiyonu gerçek sermaye(finansal sermaye)oluşumunu sağlamasıdırFinansal araçlar yatırımcıların yatırım harcamalarını kendilerinin karşılaması yerine söz konusu araçlardan karşılamasını ve bu araçlara yatırım yapanların da kolay ve daha az riskle gelir elde etmelerine olanak tanımaktadır

Finansal ürünlere yapılan yatırımlar,yatırımcıya direkt sahip olunabilecek fiziki bir varlıktan daha değişken varlıklara sahip olmalarına,(varlık transferi kolaylığı,dağıtım,risk çeşitlendirilmesi ve risk dağıtımına sahip olmaları durumunda)fırsat vermektedir
FİNANSAL ÜRÜNLERİN GENEL YAPISI
Finansal pazarlarda fon oluşumunu sağlayan ve işlem gören varlıkları finansal ürün olarak tanımlayabiliriz

Diğer yandan finansal ürünlerin özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

*Bölünebilirlik:Bu özellik servet sahiplerinin finansal araçlara istedikleri büyüklükte sahip olmaları açısından önem taşırEğer finansal değer çok büyük ise bir çok servet sahibi bu araçlara yönelmeyebilirAncak firmalar genelde bölünebilirliği az olan tahvil ve hisse senedi ihracına yönelirler,çünkü maliyet açısından avantajlıdırAncak ödünç alıcılar bölünebilirliği yüksek olan menkul değerleri tercih ederler
*İşlem Maliyetleri:Servet sahipleri açısından işlem maliyetleri,aktiflerin satın alınması veya satılması sırasındaki giderlerden oluşur
*Likidite:Menkul değerler diğer fiziksel aktiflere (gayrimenkuller) göre daha likittirlerEğer gelişmiş bir finansal sistem varsa finansal değerlerde likidite önemli ölçüde artar
*Fiyatların Öngörülebilirliği:Finansal varlıkların gelecekteki fiyatlarının tahmin edilebilirliği diğer önemli bir özelliktir

FİNANSAL ÜRÜNLERİN TEMEL FONKSİYONLARI

1-Varlık Cinsi Olma Fonksiyonu

Sabit varlık edinmek pek çok insan için,maliyeti bütçelerini aştığından zor olmaktadırBu amaçla finansal piyasalar,finansal ürün oluşturarak,daha düşük maliyetten yatırım yapılmasını sağlamaktadırPek çok finansal varlık,düşük değerlerde,pek çok yatırım fonlarına havuz oluşturduğu için,büyük yatırım projelerini ve devleti finanse edebilmektedir

Bu fonksiyonu itibariyle her kesimden ve her gelir grubundan kişi ve kurumlar finansal ürünlere yatırım yapabilmektedir

Burada esas unsur,maliyeti yüksek olan bir varlığın değerinin birden fazla paylara bölünerek farklı kişilerin iktisabına sunulmasından ibaret olmaktadır

2-Varlık Transferindeki Kolaylık Fonksiyonu

Finansal ürünler sabit varlıklardan daha çabuk satılabilir ya da transfer edilebilirBu nedenle,finansal ürün elde tutmak yatırımcılara,fiziki varlık tutmaktan daha uygun imkanlar sunmaktadır

Özellikle organize olmuş piyasalarda finansal ürünün her an satılabilme ya da başka yatırımlara transfer edilebilme özelliği bulunmaktadır

3-Risk Çeşitlendirilmesi ve Dağıtımı

Sabit varlıklara yatırım yapılması halinde,bunlar üzerinden kar garantisi ya da kabul edilebilir bir gelir edilmesi olanağı yokturAncak finansal ürünlerde pek çok yatırımcının varlık portföyleri çeşitlendirildiğinden risk dağıtılmaktadır

Tek bir yatırımcının iktisab ettiği bir varlık piyasa oluşumlarından ya da diğer nedenlerden dolayı getiriye sahip olamayacağı gibi bir takım kayıplara sebebiyet vermekte olmasına karşılık,küçük
miktarda çeşitli varlık kalemi tutulduğunda ve bu varlığa pek çok katılımcının iştirak ettiği durumunda risk bunlar arasında dağıtılmış olacaktır

Ayrıca,finansal ürünlerden elde edilen gelirlerde önemli vergi avantajı olması nedeniyle,diğer varlık kalemleri karşısında karşılaştırmalı üstünlüğe haiz bulunmaktadırlar

FİNANSAL ÜRÜNLERLE İLGİLİ VERGİ KANUNU HÜKÜMLERİ

Finansal araçlardan,yapılan işlem sonucu bir gelir ya da zarar elde edilmesi mümkündür

Vergi mevzuatı açısında,vergilendirmede etkili olan hususlar iki ayrı kısımda değerlendirebilirBunlar,elde edilen gelirin niteliği ve elde edenin hukuki statüsüne bağlı olmaktadır

Finansal araçlar menkul kıymet hükmündedirBu sebeple,öncelikle Gelir Vergisi Kanunu’nun menkul sermaye iradına ilişkin 75’nci maddesi incelemenin esasını oluşturmaktadırBurada menkul kıymet gelirlerinin hangi tür kazançlardan oluştuğu belirtilmekte ve bu madde vergilendirmenin başlangıç noktasını oluşturmaktadır

Keza,GVK’nun 80’nci maddesi değer artış kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin hükümleri içermekte olup,elde edilen gelirlerin,beyan usulü ya da stopaj yoluyla mı vergilendirileceği ise Kanunun 94 ve 85-87’nci maddelerinin birlikte mütalaası ile uygulama alanı bulmaktadır

Gelir unsuru olarak sermaye piyasası kurumları ile bunlardan elde edilen gelirlere ilişkin vergilendirme usul ve esasları ise Kurumlar Vergisi Kanununda yasal düzenlemeye tabi tutulmaktadır

KVK’nun istisnalarla ilgili 8’nci maddesinde(kurumlar vergisi mükelleflerinin)söz konusu kurumlardan elde ettikleri kazançların vergilendirmesine ve istisnalara ilişkin hususları belirlemektedir

Özet olarak,sermaye piyasasında işlem gören finansal araçlar ve piyasa katılımcılarının vergilendirilmesine ilişkin yasal düzenlemelerin GVK ve KVK’ da yapıldığı,ayrıca bu kanunlara ilişkin Maliye Bakanlığı’nca yapılan yasal düzenlemelerde belirtilen açıklamalar doğrultusunda uygulama alanının oluştuğunu söyleyebiliriz

TÜRKİYE’DE FİNANSAL ÜRÜNLER VE PİYASA KATILIMCILARININ

VERGİLENDİRİLMESİ

1-FİNANSAL ÜRÜNLER VE PİYASA KATILIMCILARINA İLİŞKİN VERGİ HUKUKU HÜKÜMLERİ

Genel olarak finansal ürünlerin vergilendirilmesi ve bunların vergiden muafiyetleri ya da istisnalarına ilişkin hükümler,Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu ile bu kanunlara ilişkin yayınlanan tebliğ ve diğer yasal düzenlemelerle uygulama alanı bulmaktadır

Vergi sistemimiz söz konusu menkul kıymetlerin vergilendirilmesinde iki ana unsur öngörmektedirBunlar;
-Kaynakta vergilendirme,

-Kazanç içinde vergilendirme,olarak belirtilebilir

Kaynakta vergilendirme esasında;gelir elde edildiğinde, vergi sorumluları tarafından belirli oranda vergilendirilmekte,kalan kısım hak sahibine ödenmektedirBu durumda GVK’nun 94’ncü maddesinde belirtilen tevkifat oranları uygulanmaktadır

Kazanç içinde vergilendirme esasında ise;söz konusu gelirin bir ticari işletme ya da kurum tarafından elde edilmiş olması halinde bunlar diğer kazançları ile birlikte mütalâa edilerek yıllık gelir ya da kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilerek vergilendirilmektedir

GVK’nun vergilendirmeye ilişkin esasları mükellefiyet açısından gelir elde edenler genellikle hakiki şahıs olurken,KVK da hükmü şahıslar olmaktadır

Vergilendirmede iki ana faktör etkili olmaktadırBirincisi ülkede uygulanan vergi politikaları,ikincisi ise ekonomik şartlara bağlı olarak belirli sektör ya da işlemlerde teşvik ve desteğe bağlı olarak yapılan düzenlemelerdir

İşleme taraf olan kişilerin vergilendirilmesi aşağıda belirtilen gruplar itibariyle ayrı ayrı düzenlenmektedir
-Gelirlerini yıllık beyanname ile beyan etmek zorunda olmayan gerçek kişiler,
-Gelirlerini yıllık beyanname ile beyan etmek zorunda olan ve aşağıda belirtilen gelirler unsurlarına sahip;
1Ticari Kazanç elde edenler;
2Zirai Kazanç elde edenler;

3Ücret geliri elde edenler;
4Serbest meslek kazancı elde edenler;
5Gayrimenkul sermaye iradı elde edenler;
6Menkul sermaye iradı elde edenler;
7Sair kazanç ve irat elde edenler den,
Gelir Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca vergilendirilen tam ve dar mükellefiyete tabi gerçek kişiler

Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca vergilendirilen,Tam ve Dar mükellefiyete tabi tüzel kişiler

Aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde vergilendirilmede dönem esası bulunmaktadırDönem ise genellikle bir takvim yılına ilişkin işlemleri kapsamaktadır

A-SERMAYEYİ TEMSİL EDEN FİNANSAL ÜRÜNLERE İLİŞKİN VERGİLENDİRME USUL VE ESASLARI

Menkul kıymetler üzerinden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesinde esas dayanak GVK’nun 75maddesi hükümleridirKaynağı ne olursa olsun aşağıda yazılı iratlar menkul sermaye iradı olarak sayılmıştır:
a-Her nevi hisse senetlerinin kar payları
b-İştirak hisselerinden doğan kazançlar
c-Kurumların idare meclisi Başkan ve Üyelerine verilen kar payları
d-Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren kurumların indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından,hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısım(4108 Sayılı Kanun’un 22’nci maddesi ile değiştirilen şekli)
e-Her nevi tahvil faizleri ve hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler
f-Her nevi alacak faizleri
g-Mevduat faizleri
h-Hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponların satışından elde edilen bedeller
ı-İştirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiş kar paylarının devir ve temliki karşılığında alınan para ve ayınlar
i-Her çeşit senetlerin ıskonto edilmesi karşılığında alınan ıskonto bedelleri
j-Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları ile kar ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kar payları ve özel finans kurumlarınca kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar payları(bu iratlar,bunları sağlayan sermaye sahibinin ticari faaliyetine bağlı bulunduğu takdirde,ticari kazancın tespitinde nazara alınır)
k-Tam mükellefiyete tabi gerçek kişilere,adi ortaklıklara,kollektif ve adi komandit şirketlere,eshamlı komandit şirketlerde bunların komandite ortaklarına isabet eden kısımla alakalı olarak hesaplanıp dağıtılan kar paylarının,1/3’ü bunların vergi alacağını teşkil eden,vergi alacakları(GVKmükm75)
l-Her nevi tahvil faizleri ve hazine bonosu gibi menkul kıymetlerin geri alım veya satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılması karşılığında sağlanan menfaatler

Diğer yandan,GVK’nun “değer artış kazançları” ile ilgili mükerrer 80’nci maddesinin 2’nci maddesinde,borsada kayıtlı olanlar ve ivazsız olarak iktisap edilenler hariç,menkul kıymetlerin iktisap tarihinden başlayarak bir yıl içinde veya iktisaptan evvel elden çıkarılmasından sağlanan kazançların bir takvim yılındaki tutarının Bakanlar Kurulunca her yıl belirlenecek miktarı aşan kısmı değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulmaktadır

Kurumlar vergisi açısından ise menkul kıymetlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümler KVK’nun muaflıklar ve istisnalar ile ilgili 7 ve8’nci maddelerinde belirtilmiştir

İstisnalar ile ilgili KVK’nın 8 maddesinde,dar mükellefiyete tabi kurumlar dahil olmak üzere,hangi tür kurum kazançlarının vergiden istisna olduğu belirtilmektedir

Ancak,genel olarak tamamı tevkif yoluyla vergilendirilmiş bulunan ve gayri safi toplamı 900000000¹ lirayı aşmayan menkul sermaye iratları ve vergi alacağı dahil olmak üzere kurumlardan elde edilen kar payları için GVK’na göre toplama yapılmaz ve yıllık beyanname verilmezDar mükellefler için ise yukarıda belirtilen tutara bakılmaksızın tamamına bu hükümler uygulanır

1-Hisse Senetleri ve İştirak Hisselerinden Elde Edilen Kar Paylarının Vergilendirilmesi

Hisse senetleri ve iştirak hisseleri ile ilgili incelemeler,bunlardan elde edilen kar payı(kar payına göre hesaplanacak vergi alacağı dahil)ve değer artış kazançlarının,vergi mükellefiyeti itibariyle gerçek ve tüzel kişiler esas olmak üzere elde edenlerin vergilendirilmesi yönünde olacaktır

11Kar Payı ve Vergi Alacağına İlişkin Genel Esaslar

Yukarıda belirtilen kazanç unsurlarından elde edilen kar payları ve bunlar üzerinden hesaplanan vergi alacağı Gelir Vergisi Kanunu’nun 75 ve mülk75’inci maddelerinde belirtilmiştirAşağıda her iki kavram ayrı ayrı incelenerek vergilendirme esasları tespit edilmeye çalışılacaktır
a-Kar Payı Kavramı ve Yasal Düzenlemeler
Kar payı niteliğindeki menkul sermaye iratları aşağıdaki şekildedir
-Her nevi hisse senetlerinin kar payları(Kurucu hisse senetleri ve diğer intifa senetlerine verilen kar payları ve pay sahiplerine hazırlık dönemi için faiz olarak veya başka adlarla yapılan her türlü ödemeler ile Sermaye Piyasası Kanunu’na göre kurulan yatırım fonları katılma belgelerine ödenen kar payları dahil),
-İştirak hisselerinden doğan kazançlar(Limitet Şirket ortaklıklarının,iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir),
-Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar payları olarak tanımlanmıştır
Ayrıca,1994 yılından itibaren “vergi alacağı”sistemi getirilmiştir
Vergi alacağı elde edilen kar payının 1/3’ünü teşkil eder
b-Vergi Alacağı ve Yasal Düzenlemeler
3946 sayılı Kanunla GVK’nın 75’inci maddesinin ikinci fıkrasına eklenen 13’üncü bent hükmüyle“vergi alacağı”menkul sermaye iradı olarak sayılmıştırMükerrer 75’inci madde hükümlerinde vergi alacağı kavramı aşağıdaki belirtilmiştir;

¹Bu tutar 95/7593 Sayılı BKKararı ile 1996 ve müteakip takvim yıllarına ait gelirlere uygulanmak üzere,BK’nca 8121994 te kararlaştırılmıştır

Tam mükellefiyete tabi kurumlarca;
-Tam mükellefiyete tabi gerçek kişilere dağıtılan kar payları,
-Adi ortaklıklara,kollektif ve adi komandit şirketlere dağıtılan kar payları,
-Eshamlı komandit şirketlere dağıtılan kar paylarından bu şirketlerin komandite ortaklarına isabet eden kısmın,1/3’ü bunların vergi alacağını teşkil eder denilmektedir

Ancak,belirtildiği gibi vergi alacağı tam yükümlüler için geçerli olmakta dar yükümlü gerçek kişilerin,tam yükümlü kurumlardan elde ettikleri kar payları için vergi alacağı hesaplanmayacaktırAyrıca yatırım fonlarının katılma belgeleri ile yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kar payları için vergi alacağı hesaplanmayacağı ayrıca hüküm altına alınmıştır
c-Kar Payları Elde Edilmesi ve Yıllık Beyannamede Toplanması
Genel olarak,kar payları da dahil olmak üzere menkul sermaye iratlarında elde etme,gelirin hukuki ve ekonomik tasarruf etme imkanının doğmuş olmasına bağlanmış ve konuya ilişkin yayınlanan 191 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğde,“hukuki tasarruf ”gelir sahibinin gelir üzerinde talepte bulunma hakkını;“ekonomik tasarruf”ise ödemeyi yapacak olan tarafından gelir sahibinin emrine amade kılınması ifade edeceği,bir gelirin hukuken talep edilebilir hale geldiği halde,ödemeyi yapacak olanın yükümlülüklerini yerine getirmemek suretiyle gelirin fiilen sahibinin emrine amade kılınmaması halinde,gelir elde edilmiş kabul edilmeyecektir
Hangi hallerde beyanname verilmeyeceği ise,GVK’nun 86’ıncı maddesi hükümlerine göre inceleme konumuzu oluşturmaktadırBuna göre aşağıdaki hallerde gelir toplanmayacak ve beyanname verilmeyecektir:
-Tamamı tevkif yoluyla vergilendirilmiş bulunan ve gayri safi tutarları toplamı 900 milyon² lirayı aşmayan menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ve vergi alacağı dahil olmak üzere kurumlardan elde edilen kar payları,
-Dar mükellefiyette ise,yukarıda belirtilen kazanlardan herhangi bir tutar sınırlaması olmaksızın tamamı üzerinden yukarıda belirtilen hükümler uygulanacaktır

12 Serbest Bölgelerde Mukim Kurumlardan Alınan Kar Payları

3218 sayılı SBK’ nın 6’ıncı maddesi hükümlerine göre,serbest bölgeler gümrük hattı dışında sayılmıştırDolayısıyla bu bölgelerde vergi,harç,kambiyo vb mükellefiyetine ilişkin hükümler uygulanmamaktadır

Konu ile ilgili son yayınlanan tebliğde,kanunla yapılan düzenlemelerde,Türkiye’deki tam ve dar mükellef gerçek ve tüzel kişilerin serbest bölgelerdeki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratlar,Türkiye’nin diğer yörelerine getirildiğinin kambiyo mevzuatına göre tevsiki halinde de gelir ve kurumlar vergisinden muaf olduğu belirtilmiş ve bu istisnanın gerçek ve tüzel kişilerin serbest bölgelerdeki faaliyetlerinden elde edilen kazançları ile sınırlı olduğu;bir kutumun serbest bölgelerdeki faaliyetlerinden sağlanan kazançların ortaklara kar payı olarak dağıtılması
halinde,kurum kazancının tamamen veya kısmen serbest bölgelerdeki faaliyetlerden elde edilip edilmediğine bakılmaksızın bu kar paylarını elde eden tüm mükellef gerçek kişiler tarafından GVK’nın 85,86 ve 87’nci maddeleri hükümleri çerçevesinde menkul sermaye iradı olarak beyan edilmesi gerektiği belirtilmiştir

² 95/7593 sayılı BKK ile 111996 dan itibaren uygulanmak üzere yükseltilen tutarı ifade etmektedirBu tutar 1994 için 225 milyon,1995 yılı için ise 450 milyon lira olarak uygulanmaktaydı

13 Kurumlardan Bedelsiz Alınan İştirak Hisseleri ve Hisse Senetleri

Kar yedeklerinden karşılanan sermaye artırımları sonucu ortaklarca bedelsiz hisse senedi veya iştirak hisse iktisabı,kurum açısından kar dağıtımı ve ortaklar açısından kar payı hükmündedir

Ancak,aynı tebliğde KVK’nın geçici 23/a maddesi uyarınca gayri menkullerin ve iştirak hisselerinin satışından elde edilen gelirlerin sermayeye ilavesi nedeniyle ortaklara verilecek bedelsiz hisse senetleri veya iştirak hisseleri kar payı kabul edilmeyeceği belirtilerek,mevzuatımız çerçevesinde sermayeye ilave edilen ve kar payı olarak sayılmayan haller aşağıdaki gibi tespit edilmiştir:
-Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yeniden değerlenmesi nedeniyle oluşan yeniden değerleme fonlarının sermayeye ilavesi;

-İştirak hisselerinin,gayrimenkullerin ve amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışında,maliyet bedellerinin artırılması sonucu oluşan yeniden değerleme fonlarının sermayeye ilavesi

-Kesilip satılmak üzere ağaç yetiştiriciliğinde aktifleştirilen giderlerin yeniden değerleme oranında artırılması sonucu oluşan maliyet artış fonunun sermayeye ilavesi;

-Anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse setlerinin itibari değerinin üzerinde elden çıkarılmasından sağlanan kazançların sermayeye ilavesi

14 Kar ve Zarar Ortaklığı Belgelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi

Gelir Vergisi Kanunu’nun 75’inci maddesinin 12’inci bendinde,kar ve zarara katılma hesabına ödenen kar payları menkul sermaye iradı olarak sayılmıştırBu menkul sermaye iratları anılan bentte“kar payı”olarak sayılmakla beraber,bu iratlar bir alacak hakkına dayanmakta olduğundan vergi uygulaması bakımından faiz olarak kabul edilmekte ve faizlerin tabi olduğu hükümlere göre vergilendirileceği belirtilmiştir

Dolayısıyla,bunlar kurumlardan alınan kar payı kavramı içinde değerlendirilmeyecektirBu gelirler,GVK’nın 94’üncü maddesi hükümlerine göre kaynakta vergi tevkifatına tabi tutulabileceği gibi,gelir elde edenlerin hukuki statülerine göre ticari kazanç içinde mütalâa edilerek de vergilendirilebilecektir

2-Vergilendirmenin Mükellefiyet Çeşitleri Açısından Değerlendirilmesi

21 Tam ve Dar Mükellef Gerçek Kişilerde Vergilendirme

Gelirlerinden dolayı yıllık beyanname vermek zorunda olmayan gerçek kişiler,vergi alacağı dahil olmak üzere kurumlardan elde edilen kar payları toplamının 1995 yılı gelirlerine uygulanmak üzere belirlenen 450000000-TL³ yi aşmaması halinde beyanname vermek ve toplama yapmak zorunda değillerdir(dar mükellefiyette bu tutar dikkate alınmaksızın tamamı için)
Eğer gelir elde eden kişi yıllık gelir vergisi beyanına tabi ise bu gelirlerini miktar dikkate alınmaksızın vereceği yıllık gelir vergisi beyanına ithal etmek zorundadır

³ Bu tutar 111996 tarihinden itibaren 95/7593 sayılı BKK ile 900000000 TL’ye çıkartılmıştır

22 Tam ve Dar Mükellef Kurumlar Açısından

Kurumun ticari işlemleri neticesinde gelir elde etmek amacı ile iktisap ettiği hisse senetlerinin,esas faaliyetine ilave olarak faaliyet dışı gelir olarak işleme tabi tutularak vergilendirilmesi esastır

Ancak,tam ve dar mükellefiyete tabi kurumların,tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine iştiraklerden elde ettikleri kazançlar(Yatırım fonlarının katılma belgeleri ile yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kar payları hariç)kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur

Burada yapılan düzenlemenin amacı,mükerrer vergilendirmeyi önlemektir

3-Hisse Senetleri ve İştirak Hisseleri Değer Artış Kazançlarının Vergilendirilmesi

Bu kazançların vergilendirilmesi GVK’nun 38’nci maddesi hükümlerinde mevcut bulunmaktadır

Burada,mükelleflerin iktisap tarihinden itibaren en az iki tam yıl süreyle işletmelerinde kayıtlı bulunan,gayrimenkul,iştirak hisseleri ve amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde bunların maliyet bedelleri VUK’nu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak kazancın tespitinde dikkate alınır denilmektedir

31 Tam Mükellef Gerçek ve Tüzel Kişiler Açısından

Ticari bir organizasyon çerçevesinde kendi nam ve hesaplarına menkul kıymet alım satımıyla devamlı olarak uğraşanların bu faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar ticari kazanç olarak vergilendirileceğinden,bu kazançlara istisna uygulanması mümkün olmamaktadırBu kişilerin her ne şekilde ya da sıfatla olsun satıştan elde ettikleri kazançlar vergilendirilecektirAyrıca,Türkiye ya da yabancı memlekette kurulmuş ticari işletmelere dahil olan menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından elde edilen gelirler istisna kapsamına girmemektedir

Uygulanan istisnalar,rüçhan hakkı kullanmak suretiyle edinilen hisse senetlerinin en az iki yıl öncesinde iştirak edilen şirketlere ait olması halinde,bu hisse senetleri iki yıl önce iktisap edilmiş sayılır

Hem gelir hem de kurumlar vergisi mükellefleri açısından iştirak hisselerinin GVK’nun 38maddesi hükümleri doğrultusunda maliyet bedellerinin yeniden değerleme oranında arttırılmasından dolayı maliyet artışları gelir ve kurumlar vergisinden müstesna tutulmaktadırAyrıca,kurumlar vergisine tabi mükelleflere münhasır olmak üzere,iştiraklerin satışından elde edilen gelirlerin,satışın yapıldığı yılda kurumlar vergisinden müstesna tutulacaktırDolayısıyla anılan kazançlar,GVK’nun 94/6 maddesi hükümlerine göre vergi tevkifatına tabi olmaktadırAncak,bu tevkifat ilgili maddede belirtilen ve halka açık şirketlerde %10 diğer şirketlerde %20 olarak uygulanan oranda değil,KVK’nun geçici 23’üncü maddesinin a bendi gereğince her iki tür şirketler için %10 olarak uygulanacaktır

32 Dar Mükellefiyete Tabi Olanlar Açısından

Dar mükellefiyette konuya ilişkin işlemlerin vergilendirilmesinde iki ana faktör bulunmaktadırİlk olarak dar mükellefiyete tabi kurumlardan sağlanan gelir ve ikinci olarak bunların elde ettikleri kazançlar olarak belirlenebilir

Ancak,51 seri nolu kurumlar vergisi genel tebliğinin ІІІ/A maddesinde,tam mükelleflerin iştirak hisselerinin satışından kaynaklanan kazancın aynı yıl sermayeye ilave edilmesi halinde kurumlar vergisi,gelir vergi tevkifatı ve diğer vergilerden istisna edilmesine rağmen,dar mükellef kurumların iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar kurumlar vergisinden istisna tutulmamıştır

4-Emisyon Primleri İle Rüçhan Hakkı Satışlarından Elde Edilen Kazançlar

Genel olarak kurumların rüçhan hakkı kuponlarının satışından elde ettikleri kazançlar ile anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerinin itibari değerlerinin üzerinden elden çıkarılmasından sağlanan kazanç kurumlar vergisinden istisna tutulmaktadırAncak günümüze kadar çeşitli kanun hükümleri ile çeşitli vergiler ve istisnalar konulmuştur

Kurumların bu işlemlerden dolayı oluşan vergi yükleri aşağıdaki örnekte özet olarak görülmektedir
Kurumun bu işlemlerden kazancı şöyledir;

Emisyon primleri 5000000000-,
Rüçhan hakkı kupon satış geliri 2500000000-

Kurum yukarıda belirtilen kazançlardan dolayı gerek %25 kurumlar vergisi gerekse de %20 asgari kurumlar vergisi hesaplamayacaktır

Gelir vergisi tevkifatı açısından olaya baktığımızda,emisyon primlerinden elde edilen gelir bu tevkifattan müstesna olmakta ancak,rüçhan hakkının satışından elde edilen kazanç için,
2500000000-* %10 = 250000000-TL’si gelir vergisi tevkifatı hesaplayacak ve böylece bu gelirden dolayı vergi yükü yalnızca 250000000-TL’si olacaktır

Alıntı Yaparak Cevapla

Finansal Ürünlerin Vergilendirilmesi

Eski 10-09-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Finansal Ürünlerin Vergilendirilmesi



B-BORÇLANMAYI TEMSİL EDEN FİNANSAL ÜRÜNLERDEN ELDE EDİLEN GELİRLERİN VERGİLENDİRİLMESİ

1-Devlet Tahvili,Hazine Bonosu ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresi’nden Elde Edilen Gelirler

Gelir Vergisi Kanunu’nun 75’inci maddesi ikinci fıkrası 5 numaralı bendinde,her nevi tahvil faizleri ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler menkul sermaye iradı sayılmıştır

Bu menkul kıymetler üzerinden elde edilen faiz gelirleri ile bunların elden çıkarılması karşılığı sağlanan kazançlar bunları elde eden kişilerin hukuki durumlarına ve mükellefiyet şekillerine göre farklı olarak vergilendirme usul ve esaslarına tabi olmaktadır

11Tam Mükellef Gerçek Kişiler Açısından

Bir ticari işletmeye dahil olan bu gelirler üzerinden normal usullere göre vergi hesaplanacak olup,GVK’nun gelirin toplanması,toplama yapılmayan haller ile ihtiyari toplama ve beyan ile ilgili hükümleri,111997 tarihinden önce elde edilen Devlet tahvili Hazine bonosu ile TKİ ve KOİ’lerden elde edilen gelirlere uygulanmamaktadır

Ayrıca bu gelirler GVK’nun 94’üncü maddesi hükümlerine göre vergi tevkifatına tabi bulunmaktadırAncak söz konusu tevkifat oranı %0 (sıfır) olarak uygulanmaktadırGerçek kişilerin iktisap ettikleri,Devlet tahvili,Hazine bonosu ile TKİ ve KOİ’ce çıkarılan menkul kıymetlerin alım-satımından elde ettikleri kazançların 3200000½- Türk Lirası hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın gelir vergisinden müstesna tutulmaktadır

Vergilendirme açısından bu gelirlerin iktisap tarihi ile elden çıkarma tarihleri arasında geçen süre önem taşımaktadırEğer bunlar her ne şekilde olursa olsun bir yıl içerisinde elden çıkarılır ise,3200000-TL’sını aşan miktar kısmı vergilendirilmekte,aksi durumda yani bir yıldan daha uzun bir süreden sonra elden çıkarılacak olursa hiçbir şart aranmadan tamamı vergi dışı bırakılmaktadır

Ayrıca,gerçek kişilerin sahip oldukları Devlet tahvili,Hazine bonosu ile TKİ ve KOİ tarafından çıkarılan menkul kıymetlerin satılmasından elde ettikleri kazancın herhangi bir tevkifata tabi tutulmayacağı hükmü mevcut bulunmaktadır

Ancak,ticari bir organizasyon çerçevesinde kendi nam ve hesabına menkul kıymet alım-satımı ile devamlı olarak uğraşanların bunlardan elde ettikleri kazançlar ile ticari işletmeye dahil bu menkul kıymetlerin satışından doğan kazançlar her hangi bir istisnaya tabi olmadan genel hükümler çerçevesinde GVK’nun ticari kazançlara ilişkin esasları dahilinde vergilendirilmektedir

12 Dar Mükellef Gerçek Kişiler Açısından

Burada da genel olarak tam mükellefiyete tabi gerçek kişilere ilişkin hükümler uygulanmaktadır

Esas durum yukarıda belirtildiği gibi olmakla birlikte dar mükelleflerin yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle,Türkiye’ye bizzat getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığı iktisap ettikleri menkul kıymetler ile iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından doğan değer artış kazançlarının hesabında,kur farklarından doğan kazançlar dikkate alınmamaktadır

Ancak bu mükelleflerin Türkiye’de elde ettikleri kazançların münhasıran bu menkul kıymetlere ilişkin menkul sermaye ya da değer artış kazançlarından oluşması gerekmektedirBu mükelleflerin Türkiye’de menkul kıymet alım satımıyla devamlı uğraşmaları halinde,kur farklarından doğan kazançlarda ticari kazancın hesabında dikkate alınmaktadır

Buna göre,yalnız kur farkı dışındaki değer artış kazancı vergi konusu yapılmaktadır

13Tam Mükellef Kurumlar Açısından

Devlet tahvili,Hazine bonosu ile TKİ ve KOİ’ce çıkarılan menkul kıymetlere ilişkin olarak tam mükellef kurumlarca elde edilen faiz ve gelirler üzerinden GVK’na göre “0” oranlı gelir vergisi tevkifatı yapılmaktadır

3946 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra,bu gelirler kurum kazancına dahil edilerek kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilmektedir

½ Bu tutar 15121995 tarih ve 95/7593 sayılı kararı ile 1995 yılı kazançlarına uygulanmak üzere tesbit edilmiştir hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın gelir vergisinden müstesna tutulmaktadır

14Dar Mükellef Kurumlar Açısından

Türkiye’de bir işyeri açmak suretiyle veya daimi temsilci vasıtasıyla devamlı olarak menkul kıymet alım-satımı ile uğraşan kurumların,Devlet tahvili,Hazine bonosu ile TKİ ve KOİ’ce çıkarılan menkul kıymetlerin alım-satımından elde ettiği kazançlar,ticari kazanç olarak kurumlar vergisine tabi tutulacaktır

Türkiye’de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef bir kurumun Devlet tahvili,Hazine bonosu ile TKİ ve KOİ ce çıkarılan menkul kıymeti alıp satmasından elde ettiği kazanç,değer artış kazancı olarak vergilendirilecektirGVK’nun mükerrer 80/2 inci maddesinde yer alan istisna tutarı dikkate alınmayacaktırAncak dar mükellef kurumların iktisap ettiği söz konusu menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan değer artış kazancının hesaplanmasında,kur farkından doğan değer artışı GVK’nun mükerrer 81 inci maddesi çerçevesinde vergilendirilmeyecektir

Bu kazançlar iktisap tarihinden itibaren 25 gün içerisinde GVK’nun 101 maddesi hükümlerine göre vergi dairesine bildirilmesi gerekmektedir

15 Kurumlar Vergisinden Muaf Kurumlar İle Dernek Vakıflar Açısından

Devlet tahvili,Hazine bonosu ile TKİ ve KOİ’nce çıkarılan menkul kıymetlere ilişkin gelirlerin,KVK’nun 7maddesinde belirtilen kurumlar ile yine aynı maddede belirtilen dernek ve vakıflara ödenmesi sırasında GVK’nun 94/7maddesi gereğince uygulanan vergi tevkifatına tabi değillerdir

Ancak,dernek ve vakıflara bağlı bir iktisadi işletme oluşturacak organizasyon içinde olması halinde söz konusu gelirler,diğer kurumlar gibi yukarıda belirtilen usul ve esaslara göre vergilendirilecektir

2-Özel Kesim Tahvil ve Bonoları

21Tam ve Dar Mükellef Gerçek Kişilerce Elde Edilen Gelirler

Gerçek kişilerin vergilendirilmesi ve yıllık beyanname verilmesine ilişkin GVK’na göre,aynı kanunun 2’inci maddesinde yazılı kaynaklardan elde edilen gelirler üzerinden yıllık beyanname verecekleri,ancak konumuz ile ilgili menkul sermaye iradı gelirlerinin mevcut olması ve belirli sınırları aşmaması ve istisna hadleri içinde kalmaları halinde beyanname verilmeyeceği belirtilmiştir

Dar mükellef gerçek kişiler ile tam mükellef gerçek kişilerin karşılaştırılmasında esas fark,dar mükelleflerin söz konusu gelir elde etmeleri halinde gelir tutarına bakılmaksızın gelirlerin,tamamının tevkif yoluyla vergilendirilmesi halinde bunlar ayrıca yıllık beyanname vermeyecek olmalarından kaynaklanmaktadır

22Tam ve Dar Mükellef Kurumlar Tarafından Elde Edilen Gelirler

Tam mükellef gerçek kişiler gibi,tam mükellef kurumlara da ödenen söz konusu kazançlar üzerinden vergi tevkifatı yapılmaktadırBuna göre;nama,hamiline yazılı ve diğer tahvil faizleri üzerinden %10 gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır

Kesilen bu vergiler,beyannamede gösterilecek söz konusu kazançlar ve diğer kazançlar üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilecektir

Dar mükellef kurumlar açısından olaya baktığımızda,bu durumda olan kurumlara,söz konusu kazanç ve iratları sağlayanlar bu kazanç ve iratlardan kurumlar vergisi tevkifatı yapmaya mecbur tutulmuşlardır

Yapılacak kurumlar vergisi tevkifatı ise nama,hamiline yazılı ve diğer tahvil faizlerinden %5 olarak belirlenmiştir

C-MENKUL KIYMETLERİN GERİ ALIM VEYA SATIM TAAHHÜDÜ İLE İKTİSAP VEYA ELDEN ÇIKARILMASI KARŞILIĞI SAĞLANAN KAZANÇLARIN(REPO GELİRLERİNİN) VERGİLENDİRİLMESİ

Bu gelirler GVK’nun 94/14maddesi gereğince vergi tevkifatına tabi tutulmuş,ancak bu oran halen %0 (sıfır) olarak uygulanmaktadır

1- Gerçek Kişilerde Vergilendirme

Tam mükellef gerçek kişilerin burada belirtilen menkul kıymetlerden elde ettikleri kazançlar 31121999 tarihine kadar gelir vergisinden müstesna bulunmaktadırAyrıca gelirlerin toplanması ve yıllık beyana ilişkin GVK’nun 85,86 ve 87 maddeleri hükümleri 111997 tarihinden önce elde edilen söz konusu menkul kıymetlere uygulanmamaktadır

Bu gelirler üzerinden hali hazırda %0 (sıfır) oranlı gelir vergi tevkifatı uygulanmaktadır

2-Kurumlarda Vergilendirme

Tam mükellefiyete tabi kurumların,bu tür gelirler, normal kazancına ilave edilecektir

Kurumlar vergisine tabi tutulan bu gelirler,aynı zamanda GVK’nun 94 maddesi hükümlerince gelir vergi tevkifatına tutulmaktadırYapılacak tevkifat oranı halka açık olan ve olmayan kurumlar açısından ve söz konusu gelirlerin kurum kazancı içindeki oranına göre farklı uygulanmaktadır

2-SERMAYE PİYASASI KURUMLARINA İLİŞKİN VERGİLENDİRME HÜKÜMLERİ

A-MENKUL KIYMET YATIRIM FON VE ORTAKLIKLARININ PORTFÖY İŞLETMECİLİĞİNDEN DOĞAN KAZANÇLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

1-Tam Mükellefiyete Tabi Olan Yatırım Fon ve Ortaklıkları

Yatırım fon ve ortaklıkların,portföylerindeki hisse senedi oranına göre A ve B tipi adlolunmakta ve farklı vergilendirmeye tabi tutulmaktadırEğer portföyündeki hisse senedi oranı %25’den az değilse A tipi,%25’den az ise B tipi olarak adlolunmaktadırBu özelliği itibariyle vergilendirmede yatırım fon ve ortakların portföy kazançları konusunda ikili bir uygulama öngörülmüştür

11A Tipi Yatırım Fon ve Ortaklıkları

Bunların portföy işletmeciliğinden doğan kazançlar,kurumlar vergisinden istisna tutulmuştur

Ancak,kurumlar vergisinden müstesna tutulan söz konusu kazançlar,gelir vergisi uygulaması bakımından,bu kazançların dağıtılıp dağıtılmadığına bakılmaksızın gelir vergisi tevkifatına tabi bulunmaktadır

Bununla ilgili olarak yapılan düzenlemede,111995 tarihinden itibaren,söz konusu gelirler üzerinden %0 (sıfır) olarak tevkifata tutulmakta,başka bir anlatımla vergiden tamamen istisna edilmiştir

12B Tipi Yatırım Fon ve Ortaklıkları

Bu fon ve ortaklıkların portföy işletmeciliğinden elde ettikleri kazançların vergilendirilmesinde,A tipi fonlardan en önemli farkı GVK’nu açısından olmaktadırGVK’nun 94/6-a bendinin ikinci fıkrası hükümlerine göre bu fon ve ortaklıkların portföy işletmeciliğinden doğan kazançlar %10 oranında gelir vergisi tevkifatına tabi bulunmaktadır

2-Dar Mükellefiyete Tabi Olan Yatırım Fon ve Ortaklıkları

Türkiye’de münhasıran portföy işletmeciliği faaliyetlerinde bulunan dar mükellefiyete tabi yatırım fonlarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançları da kurumlar vergisinden istisna edilmektedir

Diğer yandan,Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkındaki 32 sayılı karara göre,yurt dışındaki yatırım fonlarının izin almaksızın borsada kote edilmiş her türlü Türk menkul kıymetlerini Türkiye’de SPK’ya göre faaliyet gösteren aracı kurumlar(Bankalar dahil) vasıtasıyla satın almaları ve satmaları halinde,bu alım satım faaliyetlerinden doğan kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir

Türkiye’de yukarıda belirlenen şartlara uygun olarak faaliyet göstermeyen ve Türkiye’deki faaliyetleri bir işyeri ya da daimi temsilci tarafından yürütülmeyen dar mükellef yatırım fonları,iktisap ettikleri menkul kıymetlerini ve iştirak hisselerini GVK’nun 81’inci maddesinde yer alan şartlar çerçevesinde elden çıkartmaları halinde,elde edilen kazançlar değer artış kazancı olarak vergilendirilecek olup,kur farkından doğan değer artış kazançlarının vergilendirilmeyeceği hükme bağlanmıştır

B-YATIRIM FONLARI KATILMA BELGELERİ İLE YATIRIM ORTAKLIKLARI HİSSE SENETLERİNDEN SAĞLANAN KAR PAYLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

1-Gerçek Kişilerce Elde Edilen Kar Payları

GVKhükümleri gereğince,gelirlerini yıllık beyanname ile beyan etmek zorunda olanlar ile söz konusu kazanç elde edenler bu kazançları dolayısıyla yıllık beyanname vermeyecekler,diğer gelirleri nedeniyle beyanname vermek zorunda olanlar ise bu kazançlarını beyannameye dahil etmeyeceklerdir

2-Ticari İşletme veya Kurumlar Tarafından Elde Edilen Kar Payları

Buna göre,yatırım fonları ve ortaklıklarına ait katılma belgelerinin ticari işletmeye dahil olması halinde,bu menkul kıymet gelirlerinin GVK’nun geçici 27’inci maddesinde belirtilen istisnadan yararlanması mümkün bulunmamaktadır

Söz konusu menkul kıymetlerden A tipi yatırım fonları ve ortaklıklarının katılma belgelerinin kurumların aktiflerinde yer alması halinde,KVK’nun 8/6’ıncı maddesi hükümlerinde söz konusu gelirlerin kurumlar vergisinden müstesna olduğu belirtilmiştir

Ancak,B tipi yatırım fonlarının katılma belgeleri ile aynı nitelikteki yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kar payları vergiden müstesna tutulmadığından,söz konusu kar paylarını elde eden kurumlar yönünden kurumlar vergisine tabi olmakta dolayısıyla bu kazançlar %20 oranlı kurumlar vergisine de tabi bulunmaktadırlar

C-GAYRİMENKUL YATIRIM FON VEYA ORTAKLIKLARINDA VERGİLENDİRME

Buna göre GVK’nun 94’üncü maddesinin 6’ncı bendinin a alt bendi uyarınca söz konusu kazançlar gelir vergisi stopajına tabi bulunmaktadırAncak bu konuda yapılan düzenlemelerde,uygulanacak gelir vergisi stopaj oranı %0 olarak tespit edilmiştir

Diğer yandan bunlardan elde edilen kar payları da kurumlar vergisinden istisna edilmiştir

Asgari kurumlar vergisi açısından olaya baktığımızda,KVK’nun 25’inci maddesi ikinci fıkrasına göre portföy işletmeciliği kazancı asgari kurumlar vergisinden istisna edilmesine rağmen bunlardan elde edilen kar payları %20 oranlı asgari kurumlar vergisine tabi tutulmuştur

D-RİSK SERMAYESİ YATIRIM FON VEYA ORTAKLIKLARINDA VERGİLENDİRME

Kurumlar vergisi açısından,risk sermayesi yatırım fon ve ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden elde ettikleri kazançlar kurumlar vergisinden müstesna tutulmaktadır

Ayrıca bu kazançlar %20 oranlı asgari kurumlar vergisinden de istisna tutulmuştur

Kurumlar vergisinden istisna tutulan bu kazançlar GVK’nun 94/6’ıncı maddesi uyarınca gelir vergisi stopajına tabi bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.