|
|
Konu Araçları |
aleksander, büyük, iii, iskender, makedonyalı |
Büyük İskender ( Makedonyalı İii. Aleksander ) |
10-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Büyük İskender ( Makedonyalı İii. Aleksander )Büyük İskender 0356-0323 Büyük İskender, adı Doğu efsanelerinde yaşayan, o zamanki dünyanın yarısını 13 yılda fethetmiş, Pers İmparatorluğu'nun güçlü ordularını yenmiş, MÖ 336-323 yılları arasında Makedonya kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan biri Tarihin gelmiş geçmiş en ünlü atı sayılan Busefalus, satılmak üzere Kral Filip'e getirildiğinde, en usta biniciler bile hayvanı yatıştırmak için boşuna uğraştılar, Genç prens Iskender, bunun üzerine hayvanı yularından tutarak güneşe çevirerek gölgesinden ürkmesini önleyerek sakinleştirdi ve azgın ata egemen oldu Kral Filip bunu görünce "Oğul" diye seslendi; "Sen kendine layık bir krallık kurmaya bak , çünkü Makedonya senin için pek ufak" Kralın sözleri adeta bir kehanet niteliğindeydi, çünkü azgın ata hakim olamayı beceren genç prens, aradan yirmi yıl bile geçmeden, Iran'ı da fethedecek ve Doğu'da çok büyük bir imparatorluk kuracaktı Kral Filip, MÖ 356'da, parlak bir askeri başarı kazandığı sırada, üç ayrı haberciden, üç ayrı haber almıştı Ünlü kumandanlarından Parmeinon, savaşta İlliryalıları altetmişti; atlarından biri Olimpiyat Oyunları'nda zafer kazanmıştı ve karısı Olempia, oğlu İskender'i dünyaya getirmişti Kahinler krala, yeni doğan oğlunun savaşlarda yenilmek nedir bilmeyen bir komutan olacağını söylediler Genç İskenderin öğretmenleri arasında ünlü düşünür Aristo da vardı Aristo'da aldığı eğitimin, İskender'in kişiliğinin oluşmasında büyük etkisi oldu Genç prens, savaş sanatını iyice öğrenmişti İlyada'nın bir kopyasını başucundan hiç eksik etmezdi Savaş alanlarında ilk başarılarını kazandığında henüz 16 Blocks yaşında bir delikanlıydı Babası seferdeyken ayaklanan Medyalıların üstüne yürümüş, şehirlerini yerle bir etmişti MÖ 338 yılında Eski Yunan'ın en kuvvetli iki devleti olan Atina ve onun müttefiki Thebes'e karşı kazanılan Keronea Savaşı'nda da Makedonya ordusuna İskender komuta ediyordu Kral Filip, suikaste kurban gidip öldükten sonra kral olduğunda İskender, henüz yirmi yaşına bile varmamıştı Filip, yetenekli bir yönetici ve usta bir askerdi Fakat sarayında dönen entrikalara engel olamamıştı Eşi Olimpia'yı saraydan uzaklaştırmış, Kleopatra adında Makedonyalı bir kızla evlenmişti Düğün sırasında, gelinin amcası Attalos içkiyi fazla kaçırıp sarhoş olunca, soyluları, tahta 'meşru bir veliaht' kazandırmaları için tanrılara dua etmeye çağırdı İskender, bunun üzerine annesine hakaret eden adamın suratına öfkeyle şarap kadehini atmış, kendisini kaybeden Filip de oğluna hançer çekmişti Ancak sendeleyip düştü ve bir şey yapamadı Babasının öldürülmesinde İskender'in parmağı olduğunu ileri süren tarihçi ve yazarlar da vardır; fakat bu suçlamayı doğrulayacak sağlam ipuçları yoktur Annesinin komploya karışmış olması daha akla yakın gelmektedir Ayrıca Olempia'nın, Kleopatra'ya, intihar etmesi için emir verdiği bilinmektedir Kleopatra'nın dünyaya getirdiği çocuk da tanrılara kurban edilmiştir Tahta geçtiği zaman henüz yirmi yaşında bile olmayan İskender, öldüğü zaman da daha otuz üç yaşındaydı Fakat aradaki on üç yıl boyunca öylesine parlak ve büyük fetihler gerçekleştirdi ki, ihtişamı yirmi üç yüzyıl boyunca dilden dile dolaştı Tahta çıktığında, Trakya'da, Thebes'te, İlirya'da ve Teselya'da kargaşa vardı İskender, duruma hemen el koydu Teselyalıların üzerine yürüdü ve kansız bir zafer kazandı Yalnız Teselya'yı almakla kalmadı aynı zamnda diğer Yunan devletlerinin de arasını buldu Bunun üzerine Korent'te toplanan kongre, babası zamanında tasarlanan Asya'nın fethini gerçekleştirmek için Yunan ordularının baş kunamdanlığına İskender'i getirdi İskender, Korent'te bulunduğu sırada ünlü düşünür Diogenes'le tarihe geçen konuşmasını yaptı Genç kral, düşünüre kendisinden bir şey istemesini söyleyince, Diogenes, "Gölge etme başka ihsan istemem" karşılığını verdi İskender'in bunun üzerine dostlarına, " İskender olmasaydım Diogenes olmak isterdim" dediği rivayet edilir İskender'in, Pers İmparatorluğu üzerine sefere çıkmasından önce başkaldıran Trakyalılara bir ders vermesi gerekiyordu Trakyalılar, Şipka diye bilinen geçitte savunmaya geçmişlerdi Makedonyalılar'ın ise buradan geçmeleri gerekiyordu Trakyalılar, savaş arabalarını istilacıların üzerine yuvarlamak için doruklarda toplanmışlardı Fakat İskender'in kullandığı taktik, bu tehlikeyi kolayca ortadan kaldırdı; Piyadelerine safları iyice açarak ilerlemeleri emrini verdi Böylece arabalar yuvarlanarak bu boşluktan geçip gitti Taktik başarılı oldu ve geçit ele geçirildi Böylece, o zamanlar İster diye anılan Tuna'ya kadar ilerledi ve kuzey kıyısını aştı Asya'nın fethi Pers kralı Darius, Thebes halkını Makedonyalı'lara karşı ayaklanmaları için kışkırttı İskender şehre yürüdü ve 6000 kişilik nüfuzu kılıçtan geçirdi Korent Birliği, şehrin yerle bir edilmesi ve kadınlarla çocukların köle olarak satılması kararını aldı Böylece isyancılar, oldukça ağır bir cezaya çarptırılmış oldu Thebes ile Yunan devletleri arasında barışın sağlanmasıyla, İskenderin Avrupa'daki işi bitti ve gözünü Asya'ya çevirdi İskender hayatının büyük bir bölümünü Asya'da geçirdi Askerleriyle birlikte konakladığı yerlerde yalnız bir ordugah değil, aynı zamanda Yunan uygarlığını buralara taşıyarak kültür ve sanat merkezleri de kuruyordu İskender, 30000 piyade ve 5000 süvariden oluşan ordusuyla MÖ 334'te Helespon'u ( bugunkü adıyla Çanakkale Boğazı) aştı Granikos nehrinde büyük bir Pers ordusuyla karşılaştılar İskender, savaş arabasının içinde, miğferinin iki yanındaki beyaz tüyler nedeniyle kolayca tanınıyordu Bu yüzden ani bir saldırıya uğradı Ama arkadaşı Kleitus, komutanının imdadına koştu ve kılıcını ustaca kullanarak İskender'in hayatını kurtardı Daha sonra İskender Kleitos'u kılıçla vurarak öldürecekti Yolu üzerinde geçtiği bütün şehirler ve kaleler düşüyordu Frigya topraklarından geçerken, Gordiyon'da (bugünkü Sakarya nehri civarlarında olduğu sanılan Frigya kenti) ünlü kördüğümü kılıcıyla keserek çözdü Eski bir inanca göre, bu düğümü çözen, Asya'ya egemen olacaktı İskender, mola verdikleri bir sırada serinlemek için Sindus ırmağına girdi fakat üşüterek ateşlendi Hayatından umudun kesildiği bir sırada, Akarnania'lı Filip adında biri ortaya çıktı ve kralı iyi edecek ilacı hazırlayabileceğini söyledi İlaç hazırlanırken çıkagelen bir haberci, Darius'un, İskender'i zehirlemek için Filip'i gonderdiğini söyledi Kral mektubu okuduğu sırada şifacı Filip de yanına girdi İskender, uzatılan kupayı alırken mektubu da Filip'e uzatarak "Oku!" dedi ve kupanın içindeki ilacı bir dikişte içti İskender, gösterdiği güvenin karşılığında kısa sürede iyileşip ayağa kalktı Kendisine "Büyük" lakabı takan Darius, kendisini dünyanın en büyük hakimi sayıyordu Bütün batı Asya ve Mısır onun egemenliği altındaydı Darius'un ordusu İskender'inkinden beş kat daha güçlüydü Ne var ki sayıca üstün olmanın, ustalık ve disiplin karşısında pek anlamı olmadığı çabuk anlaşıldı İki ordu bugünkü İskenderun yakınlarındaki İssos yaylasında karşı karşıya geldiler İskender'in ordusu kesin bir zafer kazandı Darius ise ailesini bile savaş alanında bırakarak kaçtı İskender, tutsak kadınlara, toplumsal durumlarına uygun davranılması emrini verdi Darius, İskender'in teslim olma teklifini reddetti ve bunun üzerine İskender, İran'a ilerleyip Darius'un işini bitirmeye karar verdi Fakat daha önce Suriye'nin üzerine yürüdü En çetin direnişle, bir liman şehri olan Tire'de karşılaştı Kanlı bir kuşatma sonucunda Tire kalesi de düştü Daha önce Filistin ve Mısır da işgal edilmiş, İskender adını ölümsüzleştiren ve kendi adını taşıyan büyük İskenderiye şehrini kurmuştu Mısır ve Suriye'nin yeni efendisi, MÖ 331'de Tire'ye geri dödü ve İran'a yapılacak olan seferin hazırlıklarına başladı Darius, bir milyon olduğu söylenen ordusuyla İskender'i karşıladı Makedonyalıların ordusu ise 50000 kadardı Ninova yakınlarındaki Arbela'da başlayan savaş, İskender'in zaferiyle sonuçlandı Darius, bu sefer de savaş alanından kaçmayı becerdi Fakat o zamana kadar tarihin en büyük imparatorluğu olarak bilinen Pers İmparatorluğu'nun kaderi çizilmiş oldu Babil ve Susa şehirlerinin kapıları Büyük İskender'e açıldı Daha sonra, dünyanın en zengin şehri olarak bilinen başkent Persepolis de İskender'in egemenliği altına girdi İskender, Darius'u yakalamaya çalışsa da, Darius hainler tarafından yaralandı ve hastalanarak öldü Ölmeden önce İskender'e, ailesine cömert davrandığı için teşekkür etti Birkaç ay sonraki, Sogdian kayalığının fethinden sonra, o zamana kadar kadınlarla pek ilgilenmemiş olan İskender, buranın kralı Oksiyartes'in kızına aşık oldu ve ülke geleneklerine uygun olarak evlendiler Hindistan'ın fethi İskender, o zamanlar pek az tanınan Hindistan'ı fethetmeyi düşlemeye başladı Ele geçirdiği topraklardan topladığı askerlerle gelişmiş bir ordu kuran İskender, MÖ 327 yazında Bak-triane'den ayrıldı İndus nehrini aşınca, Porus adlı Raca'nın ordusuyla savaştı ve sonunda düşmanını esir aldı Tutsağa nasıl davranılacağı sorulduğunda İskender, "Kral gibi" karşılığını verdi Porus'a topraklarını geri vererek, devleti Makedonya'nın egemenliğine aldı İskender'in, Hindistan'da daha fazla ilerlemesini engelleyen şey, Makedonyalı savaşçılarının artık kılıç sallamaktan yorulmaları ve ana vatanlarına geri dömek istemeleri oldu Büyük İskender, MÖ 323'te, büyük bir şölenden sonra hastalandı ve birkaç gün içinde de Babil sarayında 33 yaşındayken öldü İskender'in, dünyanın en büyük askeri dehaları arasında sayılmasının yanı sıra, Yunan medeniyetinin yayılmasında ve Helenistik uygarlığın yükselmesinde de büyük payı vardır |
|