Bayburtlu Zihni ( 1798)- (1859) |
10-07-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bayburtlu Zihni ( 1798)- (1859)Bayburtlu Zihni'nin doğum yılı kesin olarak bilinmiyor ama şiirlerinde kendinden söz ederken verdiği bilgilerden çıkarılan sonuca göre 1798-1799 yıllarında doğmuştur Babasının adı Osman'dır Öğrenimini Erzurum ve Trabzon medreselerinde yapan 1816-17 yıllarında İstanbul'a gelerek Mustafa Reşit Paşa ile yakınlık kurar ve Divan-ı Hümayun kalemine girer Bir süre İstanbul'da kaldıktan sonra yurduna dönen ozan, Türk-Rus savaşı ile, bu savaş sonunda yurdunun Rus işgali altına girmesinin (1828) bütün acılarını yaşar İşgalden sonra Bayburt'tan ayrılır, işgal kaldırılınca yurduna döner Bir süre sonra Hacc'a, oradan da Mısır'a giden ozan 1840 yılına doğru İstanbul'a gelirse de burada pek kalmaz, çeşitli görevler alarak dolaşır: Donanma ile Akka'ya gider; Hopa, Karaağaç, Ünye, Erzurum, Erzincan vbyerlerde dolaşır Zihni, her gittiği yerde taşlanacak birini buluyordu: Kaymakam, kadı, ağa vb Bu yüzden de yerden yere vuruluyordu Elli beş yaşını geçtikten sonra Trabzon'a geldi ve burada hastalandı Bu sırada yurt hasretiyle yanan Zihni, Bayburt'a doğru yola çıkar,Trabzon yakınlarında Holasan köyünde ölür (1859) Divanı ile, başından geçen olayları anlatan Sergüzeşt-Name adlı eseri bulunan Zihni, daha çok divan şairi olmak kaygısı güderdi Ama adını yine sayılan az olan, hece ile söylemiş koşmaları ile destanları yaşatmaktadır Divanında divan şiirinin bütün şekilleri ile yazılmış şiirler vardır Usta bir taşlamacı (hicivci) olan ozan, bu tür eserlerinde yer yer açık saçık ve kaba küfürlere de baş vurur Koşma Vardım ki yurdumdan ayak götürmüş Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş Sakiler meclisten çekmiş ayağı Kangı dağda bulsam ben o merali Kangı yerde görsem çeşm-i gazal Avcılardan kaçmış ceylan misali Göçmüş dağdan dağa yoktur durağı Laleyi sümbülü gülü har almış Zevk u şavk ehlini ah ü zar almış Süleyman tahtını sanki mar almış Gama tebdil olmuş ülfetin çağı Zihni dert elinden her zaman ağlar Sordum ki bağ ağlar bağban ağlar Sümbüller perişan güller kan ağlar Şeyda bülbül terk edeli bu bağı |
|