Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Gezelim, Görelim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
diyarıharran, kızgın, topraklar

Kızgın Topraklar Diyarı....Harran

Eski 10-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kızgın Topraklar Diyarı....Harran



Asurluların başkenti, ünlü bilim adamlarının yurdu, Anadolu'nun en eski camisinin bulunduğu Harran, Mezopotamya'nın kadim kapısıdır

" Her tarafı sıcaktan yanıyor Orada ne bir gölge bulabilirsin, ne de rahat nefes alabilirsin Çıplak bir ovaya kurulmuş, bozkırın ortasına konmuş Yeşillik elbisesinden soyunmuş" Haziran 1184'te Harran’a uğrayan ünlü gezgin İbn Cübeyr, böyle tanımlar kızgın toprakların diyarını Ancak Harran'ın görkemli kalıntıları ve halen yaşayan geleneksel dokusu sıcağı unutturur Sonsuz yeryüzü düzleminin büyülü görüntüsü ve inanılmaz derecede berrak mavi gökkubbe, sizi kendi derinliğine çekmeye başlar Çünkü Harran, uçsuz bucaksız Mezopotamya düzlüklerine açılan kapıda durur Güneyden kuzeye, doğudan batıya, ya da tersine, kadim uygarlıkların, inançların birbirine doğru aktığı kesişme noktasında Şanlıurfa’nın 44 kilometre güneydoğusunda, adını, Sümer ve Akad dilinde seyahat ve kervan anlamına gelen 'Harran-u'dan alan çok eski bir yerleşmedir burası

Ve 5 bin yıl öncesinden taşıyageldiği bu unvanla, sunduğu kanıtlarla, çağlar boyunca çok önemli bir ticaret ve kültür merkezi olarak var olduğunu anlatır sessizce

HZ İBRAHİM'İN ŞEHRİ

Bu kapıda sizi önce çocuklar karşılar Her dilde söyleyebilecekleri bir şeyleri vardır Çoğu da rehberlik etmek ister Göz alıcı, rengârenk giysileriyle kızlar ise etrafınızda biraz oyalandıktan sonra toprakla oynaşmaya devam ederler Olası, ağabeylerinin, "Biliyor musunuz İbrahim Peygamber burada" diye başlayan cümlelerini içlerinden tamamlarlar Ben de İbn Cübeyr'in Harran ile ilk karşılaşmasının ardından düştüğü notu tamamlayayım: "Hayır, hayır! Atamız İbrahim'in şehri olması, bu beldeye şeref olarak yeter Şehrin 3 fersah (24 km) kadar güneyinde onun kutsal makamı vardır" Eyyûbiler döneminde, 1242 yılında Harran'a gelen tarihçi İbn Şeddat da aynı şeyi vurgular: "(burada) ziyaretgâhların en önemlileri Hz İbrahim Mescidi ile, yine onun otururken dayandığı söylenen bir kayanın bulunduğu başka mescittir Harran'a Nuh, İbrahim, Yakub ve İsa peygamberlerin geldiği söylenir

İLKLERİN KENTİ
Efsaneye göre Nuh'un oğlu Sam'dan çoğalan Sami kavimleri, yani Sam'ın oğlu Aram'ın Aramileri, Sabiiler, Suriyeli anlamına gelen Süryaniler Sonra Yunanlılar, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Zengiler, Eyyûbiler Çocuklarla birlikte gezmeye devam ederken, kültürler ve kavimler kuşağı Harran'da çoğalan söylencelerin, onların dünyasında serüveni ve gizemi bol birer masala dönüştüğünü gözlemlersiniz Adem ve Havva cennetten kovulunca yeryüzünde ayak bastıkları ilk yer burasıdır Toprağın sabanla sürülmesi, öküzün boyunduruğa vurulması, yine ilk Harran'da gerçekleştirilmiştir Ve tabii bir zamanlar güçlü, güçlü olduğu kadar ünlü Sabii inancı da biraz karmaşık, mitolojik öykülerle bezenir çocukların dilinde Ne de olsa Harran, Sabiilere de yurt olmuştur tarihte Öyle ki, metinlerde geçtiği gibi, 'Harraniler' olarak Harran adı ile özdeşleşirler Kaynaklar, çok tanrılı dinler geleneğine, özellikle ay, güneş ve gezegenlerin evrenine dayalı bu inanç sisteminin, Harran’da, Hıristiyan ve İslam dünyası içinde 11 yüzyıla dek ritüelleriyle birlikte yaşadığını yazar

'Mezopotamya tanrılarının kutsal tahtları', yıldızlar ve gezegenlerden doğan astrolojik tasarımların Harran'da astronomiye kucak açması ve bu alanda öne çıkması, işte bu geleneğe bağlanır Ama asıl etken, 640 yılında Hz Ömer'in komutanı İyaz bin Ganim fethiyle İslam'la tanışan Harran'daki Hıristiyanlığa ya da çok tanrılı inanca bağlı toplulukların kültürel yapısına ve dinsel inançlarına dokunulmamış olmasıdır Müslümanlarla birlikte, bu hoşgörüye dayalı özgür ortamda da, pek çok ünlü bilim adamı, filozof ve teolog yetişir Bir ekol yaratan, Yakındoğu ve Akdeniz coğrafyasının en önemli üniversitesinin temelleri de böylelikle atılmış olur (Abbasiler dönemi-8 yüzyıl) Dünyanın Ay'a uzaklığını hesaplayan Battani, antik Yunan düşünürlerinin kitaplarını Arapça'ya çeviren Sabit Bin Kurra, fizikçi ve kimyager Cabir bin Hayyan, Harran okulunda parlayan isimlerden yalnızca birkaçıdır

ANADOLU'NUN EN ESKİ CAMİSİ
Kentin kalbinde, dünyanın en büyük ve en önemli İslam kazısının gerçekleştirildiği Harran Höyük'te açığa çıkarılan daracık sokaklar, avlulu evler, yuvarlak, kocaman öğütme taşlarının yer aldığı işlikler ve daha pek çok buluntu, 600 yıl boyunca İslam uygarlığına ev sahipliği yapmış Harran'ın zenginliğini ve dinamizmini gözler önüne serer Elbette höyüğün biraz ötesinde, 3330 metre yüksekliğindeki dörtgen minaresiyle göz alan Ulu Cami (Cennet Camii) ile tarihi Hititler dönemine kadar uzanan iç kale ve sur kalıntıları da bu görkeme eşlik eder Yine de, Harran'ı kendine başkent seçen (744-750) Emevi hükümdarı II Mervan'ın yaptırdığı Ulu Cami, özellikle de minaresi, kentin simgesi olarak belleğinize yerleşir Anadolu'nun en eski, aynı zamanda en zengin taş süslemeli, ilk revaklı avlulu ve ilk şadırvanlı camisine aittir o

AY TANRISI ŞAHİT

Tüm bu alanlardaki arkeolojik kazı, araştırma ve restorasyonları yürüten Dr Nurettin Yardımcı’nın yaptığı keşifler, MÖ 1 binde Asurlulara başkent olmuş Harran'ın çok uzak geçmişine de pencere açar İslam tabakaları içinde ele geçen erken tunç çağı (MÖ 3 bin) ve daha sonraki dönemlere ait eserler gibi
Bu eserlerin arasında çiviyazılı tuğlalar ve Babil Kralı Nabonid'in (MÖ 6 yüzyıl) adak kitabelerinden oluşan önemli bir grup vardır ki; bunlar Harran'ın, Sin, yani Ay tanrısı adına yapılan ünlü tapınağına işaret ederler İbn Şeddad gibi birçok gezgin ve araştırmacının yazdıkları doğrultusunda, Sabiilerin zamanına dek taşındığı anlaşılan bu kültle ilgili en eski kayıtlardan biri, Hitit ile Mitanni kralı arasında yapılan bir antlaşmada (MÖ 2 bin) geçer Burada, göğün ve yerin efendisi, Harran’ın Ay tanrısı 'şahit' tutulmuştur

Harran’ın günümüz sakinlerine gelince; onlarla üzerlik otu tohumundan yapılmış nazar kolyelerini satan küçükler aracılığıyla tanışırsınız

Kubbeleri, çoğunluk höyükten alınmış tarihi tuğlarla örülen bu ilginç yapıların içinde yöreye has acı mırraları içmek ayrı bir keyif verir Satışa sunulan renkli el dokumaları, sahiplerince sürekli iskan görmeyen, ama koruma altındaki evlere hayat vermeye devam eder


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.