İshak Paşa Sarayı |
10-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İshak Paşa SarayıD Bayazıt’ ın 7 km güney doğusunda, Eski Beyazıt’a ve ovaya hakim yüksek bir tepenin üzerine kurulmuş, pek çok bölümleri olan komple bir saraydır Birinci Dünya harbine kadar Beyazıt Sancağı bu saraydan yönetildi Sarayın yapımı 1685 yılında Çıldır Atabeklerinden Çolak Abdi Paşa tarafından başlanılmış, aynı soydan gelen Küçük İshak Paşa zamanında 1784’ te (99 yılda) tamamlanmıştır Mimarı, Ahıskalı ustalardır Saray 115X50 m boyutlarında, tesviye edilmiş, Karaburun tepesi üzerine terası, iki avlu ile bu avluları çevreleyen çeşitli yapı topluluğundan meydana gelmektedir Doğu-Batı yönünde yaklaşık 7600 m karelik bir alan üzerine oturtulmuştur Bazı kısımları tek, bazı kısımları iki, bodrum dahil bazı kısımları üç katlı olarak yapılmıştır Bir saray için gerekli tüm bölümler (harem, harem odaları, aşevi, hamam, toplantı salonları, eğlence yerleri, mahkeme salonu, camii, çeşitli hizmet odaları, oturma odaları, uşak ve seyis odaları, muhafız koğuşları, cezaevi, erzak depoları, cephanelik, tavlalar, bodrum katlarında çeşitli hizmet odaları vb) vardır Her odada ocak, dolap yerleri vb görülmektedir Sarayın girişi, savunması en zor olan doğu cephesindedir Anıtsal taçkapı, avlulara çıkan diğer kapılar gibi, kabartma, süsleme ve zengin bitki motifleriyle Selçuklu sanatının özelliklerini taşır Saray, tarih ve sanat tarihi yönünden essiz bir değere sahiptir Bu bey kalesi, Avrupa’ daki şato tipi yapıların ülkemizde rastlanmayan en iyi örneğidir Sarayın cami dışındaki bölümlerin çoğu yıkılmış, harap olmuş, tavanları sökülmüştür Son yıllarda biraz onarılmış, restore edilmiştir Camii, saray kompleksinin en sağlam kalan yeridir Her halde burası, dini bir korkuyla tahrip edilmemiştir Tek kubbeli camii, iki ayrı renk taşla örülmüş minaresiyle saraya ilginç bir görünüm kazandırmaktadır Camiinin kıble duvarının dışındaki türbe geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiş olup, muhtemel Abdi Çolak Paşa ile İshak Paşa ve yakınları için yapılmıştır Sarayın(Selamlık) kuzey cephesinde dışa sarkan dört ahşap konsolda üstte kanatlı ejder, onun altında aslan, en altta insan figürleri yer almaktadır ki, çok ilginç ve sanatkaranedir Sarayda klasik Osmanlı mimarisinden farklı üslup ve benzeme şekilleri dikkati çeker Türk saray geleneği ve mimarisinin ana prensiplerine uyulmuştur Yapı birkaç aşamalıdır ve güzellikle azameti yansıtır Saray iştihamı, yaptıran paşanın çevreye ve Merkezi Devlet’e karşı gücünü göstermek istediği anlaşılmaktadır Taş duvarların içinde görülen boşluktur, sarayın kalorifer tesisatı andıran merkezi ısıtma sistemiyle ısıtıldığını göstermektedir Yapımı bir çok efsane ve hikayeye konu olan İshak paşa sarayı; Osmanlı döneminde Ağrı’ da yapılan en büyük ve en önemli mimari eserdir İshak Paşa Sarayı, geleneksel Türk mimari karakterinde ve Selçuklu mimarisi biçiminde bir yapıdır Bu yapılar topluluğunda Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin öğeleri yanında, Avrupa sanatının Barok üslubunun etkileri de görülmektedir Zamanın en modern ve ileri anlayışı ile yapılmış olup, genel hatlarıyla Türk kültürünün özelliklerini taşır Bir Osmanlı Dönemi Yapısı İshak Paşa Sarayı Görkemli özel mimarı yapısı, anıtsal taç kapıları, haremi, salamlığı, cami ve yüzlerce odası ile görülmeye değer bir şah eserdir Sanki bir saray değil, tüm heybetiyle canlı bir tarih, her tarafı sır dolu bir efsanedir Onu anlamak için yakından görmek, gezmek gerekir Bu görkemli yapının mimarı meçhuldür, onun için halk, sarayın yapımı ve tarihi hakkında bir çok efsane anlatır Sarayı gezerken, masal dünyasının saraylarını görmüş gibi hayal güçleriniz harekete geçer, güzellikler karşısında efsanelerde anlatılanlar bir bir gözlerinizin önünde canlanır Bir kartal yuvasını andıran ve çevresiyle ahenk oluşturan bu muazzam yapıya hayran kalmamak elde değil 2002 yılında 10000 civarında ziyaretçinin uğradığı değerlendirilmektedir Günümüze kadar saray ile ilgili en kapsamlı araştırma Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi kurucu dekanı Profesör Doktor Yüksel BİNGÖL tarafından yapılmıştır Kendisine ProfDr Fahrettin KIRZOĞLU, ProfDrNihat BOYDAŞ, ProfDrHavva Işık İŞKAN ve YrdDoçHimmet GÜMRAH destek sunmuştur Bu araştırma Osmanlı İmparatorluğunun 700 Kuruluş Yıldönümüne atfen 1999 yılında Kültür Bakanlığının himayesiyle yayımlanmıştır |
|