Angkor Tapınakları |
10-07-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Angkor TapınaklarıBugün Kamboçya, Tayland, Laos ve Burma sınırları içerisinde kalan Angkor, Khmer uygarlığı tarafından oluşturulan ve dünyanın en önemli tapınaklarının yer aldığı bölgedir Her biri ayrı birer mimari şaheser olan bu tapınaklar ve yerleşim merkezleri, UNESCO Dünya Mirası kapsamı içerisinde Angkor’un MS 9 yüzyılda kurulmaya başlandığı biliniyor Daha sonra bölge 15 yüzyılın ortalarına doğru kaderine terk edilmeye başlandı ve orman, nerdeyse tüm şehri kaplayarak 400 yıla yakın bir süre gizledi 1860 yılında Fransız gezgin Henri Mouhot’un bölgeyi yeniden keşfetmesine dek birkaç keşiş ve yerli arasında efsane olarak anlatılan Angkor gün yüzüne çıkmaya başladı Angkor’un ana yerleşimi 1000 kilometrekarelik bir alana yayılıyordu ve sanayi dönemi öncesinde kurulan en büyük insan yerleşimiydi Sonra bu uygarlık birkaç yüzyıl içerisinde tarih sahnesinden silindi Kâdim krallık büyük bir savaşla mı çökmüştü? Yoksa doğanın sınırlarını zorlamaları sonlarını mı getirmişti? Cevaplar tam olarak bilinmese de kanallar, tapınaklar ve birbirinden estetik yapılarla süslü Angkor şehri üzerine yapılan bilimsel araştırmalar bizlere bazı ipuçları sunuyor Önemli bir kısmı hâlâ ormanın içinde saklı olan bu yerleşim hakkında Sidney Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı Büyük Angkor Projesi adını verdikleri bir çalışma yürütüyor NASA’dan radar ve uydu fotoğraflarının yanı sıra ultrasonik incelemelerin de kullanıldığı çalışma 74’ten fazla tapınak, yüzlerce ev ve diğer yapıyı gün yüzüne çıkardı Bu çalışma, Angkor’un yaklaşık 600 yıl önce yok oluşunda insanın doğayı düşünmeden tüketmesinin önemli payı olduğunu ortaya koyuyor SUYA HÜKMETMEK Angkor’da yaşayanların tek hayat kaynağı tarımdı Özellikle de pirinç Bu nedenle su hayati öneme sahipti Dolayısıla Angkor bir kanallar şehri olarak tasarlandı Bugün bile araştırmacıları hayrete düşüren bir mimari anlayışla kurulan kanallar, su taşıma ve depolama sisteminin can damarlarıydı Su rezervlerini uzun süreliğine sağlamak için hacmi 60 milyon metreküpe kadar varan sarnıçlar yapılmıştı Bu kanal yapısı ayrıca bölgede kaçınılmaz olan Muson yağmurları sonucunda gelen selleri de engelleyecek kapasiteye sahipti Her şey yolundayken bu yapı kusursuz çalışıyordu ve medeniyeti besleyerek büyütüyordu Fakat sonunda Angkor yerleşimi kritik büyüme sınırına geldi Altyapıyı geliştirmek için doğa tahrip edilmeye başladı Ve teoriye göre doğa intikamını almakta gecikmedi… Columbia Üniversitesi’nden Brendan Buckley ve ekibi, bölgede 1000 yaşına yakın ağaçlar üzerinde bir araştırma yaparken ilginç bir bulguya rastladılar Ağaçların gövdelerindeki halkalar, 1250-2008 yılları arasındaki iklim şartlarını anlamamıza yardımcı olacak ipuçlarıydı Ekibin yaptığı çalışma yaklaşık 1330-1360 yılları arasında 30 yıllık bir kuraklık dönemi yaşandığını ortaya koydu Bu dönem, tam da Khmer medeniyetinin gerilemeye başladığı yıllardı Ayrıca 1400-1420 arasında birkaç kez gerçekleşen üzün süreli kuraklıklar tespit edildi Bu bulgunun sağlaması Angkor ve çevresindeki mimari yapılardı Önceleri sürekli artan hacimlerde sarnıçlar inşa eden Angkor halkı daha sonra bu sarnıçların hacmini 5 milyon metreküpe kadar küçültmüşlerdi Yani suyun oranının çok ciddi biçimde azaldığı anlaşılıyordu Bunun yanı sıra kanal sistemi git gide genişlemiş ve daha farklı alanlara yayılmıştı Angkor halkı, suya erişmek için kanalları elden geçirmiş ve yapısını değiştirmeye başlamıştı Barajlar ve köprülerde onarım ve güçlendirme çalışmaları yapıldığına dair işaretler vardı BÜYÜMENİN BEDELİ Tüm bu bulgular şu tabloyu ortaya koyuyor: Angkor büyüdü, genişledi Bu süreçte insan doğayı hoyratça kullandı Ardından gelen büyük kıtlık, şehrin ana sistemi olan kanalların yapısının değişmesine neden oldu Bu da kanal sisteminin stabilitesini bozdu, bu sistemin aşırı büyümesi suyun kontrolünün kaybedilmesine neden oldu Sistem aşırı Muson yağışlarında suyu engelleme özelliğini kaybetti ve sel baskınlarının önüne geçilemedi Yani ilk dönemlerde Angkor’un ve Khmer en değerli varlığı olan su kontrol sistemi bir anlamda onların sonunu hazırladı Angkor halkı, yaşadıkları sorunların nedenlerini analiz edip çözümler geliştirmektense sorunlu bölgeyi terk edip başka bir bölgede sistemin aynısını bu kez daha büyük ölçekte kurmayı yeğledi Yaşanan bu doğal felaketlerin yanı sıra her gelişmekte olan medeniyette olduğu gibi Khmerlerde de sosyoekonomik çözülmeler gerçekleşmeye başlamıştı Khmer sisteminde merkezi tapınaklar hem dini hem de ekonomik olarak ana merkezlerdi Gelir sistemi, tarımsal vergilendirmeye dayanıyordu Zamanla Khmerler de bölgede gelişen ticaretle tanıştılar Orta kesim ve daha sonra burjuvazi oluştu Alışılagelmiş vergi sistemi yetersiz kalmaya başladı Burjuvazi, özel mülk edindikçe güçlendi ve merkezi yönetimin etkisinden çıkmaya başladı Bu arada bölgede hızla yayılan Budizm de Khmer medeniyetini etkisi altına aldı Tüm bu sosyal ve ekonomik gelişmeler varlığını merkezi idare üzerine kuran Khmerlerin âdem-i merkeziyetçi bir yapıya geçmelerine ve sistemin çatlamasına neden oldu Sistemin etkinliğinin azalmasıyla birlikte yaşanan iç karışıklılar, düşmanların baskısı ve yağmalar, halkı büyük merkezi yerleşimlerden daha küçük ve korunaklı alanlara yöneltti Angkor bölgesinin insanları su ile var olmuşlar, yüzyıllarca suyu kontrol etmek için inanılmaz mimari sistemler kurmuşlar ve doğanın sunduklarıyla yetinmişlerdi Ne zaman ki bu sınırları aşmaya başladılar, kendi çöküşlerini de hazırlamış oldular |
|