Prof. Dr. Sinsi
|
Ayın Özellikleri

Ayın Özellikleri:
Genel tarifi: Ayın çapı yaklaşık 3476 km olup, dünya çapının % 27'si, yüzölçümü dünyanın yüzölçümünün % 7,4'ü, hacmi ise dünya hacminin % 2'si kadardır Yoğunluğu santimetreküpte 3,31 gramdır Dünyanın ise 5,52 gramdır Bundan anlaşılıyor ki, ayın yoğunluğu yaklaşık olarak bir kayanın yoğunluğuna eşittir Belki de ayın kendisi bir kaya kütlesinden ibaret olan ve merkezinde de metal bulunmayan bir kütledir
Yüzeyindeki yerçekimi dünyaya kıyasla 1/6 kadardır Dünyada 120 kg ağırlığında olan bir madde ayda sadece 20 kg gelir Kaçma hızı (bir roketin
Yıldız yoğun ve ışık saçan bir plazma küresidir Biraraya toplanan yıldızların oluşturduğu gökadalar görünür evrenin hâkimidir Günışığı dahil olmak üzere Dünya üzerindeki erkenin (enerji) çoğunun kaynağı, bize en yakın yıldız olan Güneştir Diğer yıldızlar, Güneş’in ışığı altında kalmadıkları zaman yani geceleri gökyüzünde görünürler Yıldızların parlamasının nedeni çekirdeklerinde meydana gelen çekirdek kaynaşması (füzyon) tepkimelerinde açığa çıkan erkenin yıldızın içinden geçtikten sonra dış
yerçekimi kuvvetinden kurtulması için gerekli olan asgari hız), ayda dünyaya nazaran çok daha azdır Dünyadaki yerçekiminden kurtulabilmesi için bir maddeye başlangıçta saniyede 6,95 millik hız gerekirken, ayda saniyede sadece ortalama 1,5 mil gerekecektir
Serbest güneş ışınları aya vururken, hararet sebebiyle ay yüzeyindeki bütün gaz molekülleri, saniyede 1,5 milden daha hızlı hareketleneceğinden, ayda gaz ve su buharının varlığı düşünülemez Ay yüzeyindeki çatlaklardan bazan yanardağ menşeli gazlar dışarı çıkabilir Fakat bildiğimiz manada bir atmosfer ayda mevcut değildir Bu faktörlerden aşağıdaki birçok netice elde edilmektedir Dünyanın üzerinde olduğu gibi bir koruyucu tabakanın ayda bulunmaması, öldürücü özellikdeki şuaların (
Bkz Ağırlık
radyasyonların), ay yüzeyine ulaşmasına sebeb olmaktadır Böylece güneşin zararlı şualarına maruz kaldığı gibi, devamlı meteorit (göktaşı) bombardımanına da tabidir Bundan başka atmosferik koruyuculuk bulunmadığı için sıcaklık ve soğukluk ölçüleri tamamen kontrolsüzdür Ay üzerindeki ısı, güneş ışını altında 102 dereceye kadar çıkar Gölgede ise -157 dereceye kadar düşer
Dünyada olduğu gibi, toz zerreciklerini taşıyan hava ve güneş ışınlarını kırıp yayabilen su buharının bulunmayışı sebebiyle, ayda gökyüzünün görünümü gündüz ve gece siyahtır Aynı sebepten, aydaki gölgelerin tamamiyle siyah bir görünümü vardır Ay üzerinde gezen astronotlar, ayın gölgeli bölgelerinden güneş ışını bulunan bölgelerine geçtiklerinde görme zorluklarından yakınmışlardır
Ay gündüzü esnasında güneş oldukça parlaktır Güneş ışını semadaki yıldızların ışınını örter Fakat uygun zamanlarda en parlak yıldız ve gezegenlerden bazılarını görmek mümkündür Halbuki ay üzerinden dünya manzarası pek muhteşemdir Gezegenimiz, aydan mavimsi beyaz bir yarımküre şeklinde görülür Eğer ayın gece tarafından sema seyredilirse siyah olan gökte devamlı parlayan yıldızlar ve dünyadaki bir gözlemciye, atmosferik karışımdan dolayı gizli kalan birçok yıldızlar, rahatlıkla gözlenebilir Aya teleskoplarla bakılınca, gri olan renginin muhtelif tonlarını görmek mümkündür Fakat astronotlar ay yörüngesinde gezerken ve yüzeyine inerken ay renginin griden kakao kahverengisine kadar değiştiğini söylemektedirler Yüzeyin bazan hafif bir parlaklık göstermesi güneş ışınını yansıtmasındandır Ay, yüzeyine gelen ışınların sadece % 7'sini yansıtır ve güneş sisteminde Merkür ile birlikte en zayıf yansıtıcı sayılır Ay, sadece dünyaya yakınlığından dolayı parlak gözükür Astronomik ifadelerle dolunayın parlaklık derecesi, yani kadri -12'dir Güneş ışınının parlaklığı ise yaklaşık olarak 400 000 defa daha çoktur
Kraterler: 1962'de yapılan bir tahmine göre ayın görülebilen yüzeyinde bir kilometreden daha büyük çapta 300 000 kadar krater mevcuttur Ayın görünmeyen tarafında, görünen bölgesine kıyasla daha düz bölgeler vardır Bu bölgeler "deniz" olarak bilinir
En büyük kraterlere "duvarlı ova" adı verilmiştir Bunların en büyüğü "Bailly"dir Bu çukurun etrafı 3000 m ile 4000 m yüksekliği aşan dağlar ile çevrilidir Diğer bir duvarlı ova olan "Clarius" 233 600 m çapındadır Bunun dağlar duvarının yüksekliği 3600 ile 5000 m arasında değişir Hem "Bailly" hem de "Clarius" duvarlı ovalarında yüzlerce daha küçük kraterler yığın halindedir Hepsinin, meteoritlerin düştüğü yerlerin izleri oldukları tahmin edilmektedir
Duvarlı ovalardan daha küçük çaptaki kraterlere "çemberli ova" adı verilir Bu çemberli ovalardan "
Radyasyon, elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerji emisyonu (yayımı) ya da aktarımıdır Bilindiği gibi maddenin temel yapısını atomlar meydana getirir Atom ise, proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdek ile bunun çevresinde dönmekte olan elektronlardan oluşmaktadır
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Copernicus" ve "
Kopernik (Nicolaus Copernicus (d 1473 - ö 1543)) Polonyalı astronomi âlimi
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
Tycho"nun her birinin çapı 89,600 metredir Bunlar en ilgi çekici çemberli ovalardandır Her birinin vadisinin merkezinde tepe kümeleri gözükür Dağlardan müteşekkil duvarlarında ise çok teferruatlı ışın sistemi mevcuttur
"Işın kraterleri" dolunay esnasında en açık bir şekilde görülür Bunların görünümü, düzensiz parlaklıkta işaretler gibidir Bu ışınlar bazı hallerde bu kraterlerden 1600 km kadar öteye yayılabilir Bu ışınların meteoritlerin çarpmasında meydana gelen kraterlerin savurduğu maddelerden müteşekkil olduğu tahmin edilmektedir U S Ranger ve Lunar Orbiter sun'i peyklerinden çekilen fotoğraflardan ışın bölgelerinde ikinci tipte kraterlerin gözüktüğü tespit edilmiştir Bu ikinci tipteki kraterler ışın kraterlerini meydana getiren patlamaların etrafa saçtığı zerrelerin izleridir
Büyük kraterlerin çoğunda ya merkezi tepeler veya duvarları içerisindeki ovalarında duvar izleri mevcuttur Öte yandan 8 km çapında daha küçük olan kraterlerde bu ikisine genelde rastlanmamıştır Bu gerçek, meteor çarpmalarının meydana getirdiği en büyük kraterlerde, eskiden volkan faaliyetlerinin var olduğunu akla getirmektedir Bu volkan faaliyetleri dağları meydana getirmiş ve bazı hallerde de lav halinde dağların dibine çökmüştür
Yine
ayın ondördüncü günü
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
volkan faaliyetlerinin ay üzerindeki kubbeleri meydana getirdiği kabul edilebilir Bu kubbeler çan şeklinde tepelerdir Ay yüzeyinde düzgünce yükselir Merkezlerinde küçük küçük deliksi çukurlar vardır Bu kubbelerin, lavların soğuması ve sertleşmesi ile sıcak gazların meydana getirdiği lav kabarcıkları olduğu tahmin edilmektedir
Ranger sun'i peykinin çektiği fotoğraflarda ay yüzeyinde küçük krater bolluğu görülmektedir Bu küçük kraterlerin çoğu şüphesiz ikinci sınıf kraterlerdir Çoğuna küçük meteoritler sebeb olduğu gibi, bir küçük meteorit bazan büyük kraterlere sebeb olmuştur
Ayın üzerinde görülen diğer kraterlere "ufak çukur kraterleri" denir Bunlara belki de krater demek bile uygun değildir Zira küçük delikler halinde olup, dipleri gözükmez Bunlara da meteoritler sebeb olmuştur Ay yüzeyindeki çatlakların varlığını gösterirler
Denizler: Ayın görünür tarafında 30 kadar geniş, düzensiz, karanlık bölge vardır Eskiden teleskop ile ayı seyredenler bu bölgelerde su bulunduğunu sanmışlar ve bu sebeple okyanus, deniz, körfez gibi isimler vermişlerdir Zamanla ayda su bulunmadığı öğrenilmiş fakat bu isimler yerleşmiş ve kullanılmaya devam etmiştir
Aydaki denizlere genel olarak Latince "mare" çoğulu "maria" yani "deniz" ismi verilmiştir Bu bölgelerin geniş ve bilhassa düz ova özellikleri vardır Daha pürüzsüz yüzeyleri olup, ayın diğer bölgelerine göre daha az
Bir yanardağ (ya da volkan), magmanın (dünyanın iç tabakalarında bulunan, yüksek basınç ve yüksek sıcaklıkla ergimiş ya da erimiş kayalar), yeryuvarlağının yüzeyinden dışarı püskürerek çıktığı coğrafi yer şekilleridir Güneş sisteminde bulunan kayalık gezegen ve aylarda (bazıları çok aktif olan) birçok yanardağ olmasına rağmen, bu olgu, en azından dünyada, genellikle tektonik plaka sınırlarında görülür Ne var ki, sıcak nokta yanardağlarında önemli istisnalar vardır
  Detaylı bilgi için linke tıklayınız
krater ihtiva ederler Denizler ayın diğer bölümlerine nazaran daha koyu renktedir Prüzsüz yüzeyleri güneş ışınını, krater ve dağların yüzeylerinden daha az yansıttığı için daha karanlık görülürler
Düz ovaların nasıl meydana geldiğini açıklayan birçok nazariyeler ileri sürülmüştür Bu nazariyeler arasında ay yüzeyinde çok eski zamanlarda çarpan dev meteoritlerin izleri olduğu nazariyesi de vardır Bu ovaların genel olarak daha sonra teşekkül ettiğinde ittifak edilmektedir Meydana gelişleri esnasında etrafındaki bölgeleri lav ve kütle ile örttükleri; bunun sebebi olarak da ya bir volkan faaliyetinin neticesi veya radyoaktivite zayıflamasının saldığı sıcaklıktan dolayı meydana geldiği kabul edilmektedir Deniz bölgelerinin bazılarının yüzeyinin altında "mascon" diye adlandırılan daha yoğun maddeler vardır Bu kütleler yerçekiminin bölge bölge artmasını sağlamakta ve ay çevresindeki yörüngede bulunan araçları rahatsız etmektedir Masconların, meteoritlerin düşüşünde etrafa sıçrayan madde artıkları olduğu veya soğumuş lav artıkları olabileceği zannedilmektedir
Dağlar: Ay üzerindeki muhtelif görüntülü dağlar hemen hemen dünyadaki dağlara benzer Gerçekten ay dağları belkide dünyada dağların meydana geldiği gibi ortaya çıktı Yani yüzeyin katlanması ve büzüşmesi ile yükseldi Bazı ay tepeleri dünyada bulunan en yüksek dağlardan daha yüksektir Leibnitz sıra dağlarındaki "Epsilon" tahminen 9185 m, yani Everest Tepesinden 305 m daha yüksektir İlgi çekici diğer tepeler 6200 m ile 7920 m yükseklik arasında değişmektedir Mare Nubium ortasından geçen Straigh Wall, ayda bulunan ilgi çekici birçok sarp kayalıkların en meşhurudur 96 km uzunluğunda ve 457 m yüksekliğinde olan bir kayalıktır
Ayın diğer görünümleri: Bütün ay görünümlerinden belki de en ilgi çekici olanları küçük dereler ve çatlaklardır Bu sathi hendekler kilometrelerce uzunluktadır En ilgi çekicilerinden birisi olan Ariadaeus, Cleft ariadaeus kraterinden 160 km öteye kadar uzanır Genişliği 16 000 m, derinliği ise 800 m kadardır Ranger peykinden alınan fotoğraflarda Alphonsus Krateri yakınlarında birçok dere görülmüştür Bu çukurlar sanki bir dev dozer tarafından oyulmuş gibidir Hadley Deresi Apollo 15 astronotlarından James İrwin ve David Scot tarafından araştırılmıştır Bu dere ay yüzeyinde 128 km kadar uzanır Ortalama derinliği 366 metredir Küçük dereler ve yarıklar muhtemelen yer altındaki çatlaklardan meydana gelmiştir Yine bu yer altı çatlakları, küçük kraterlerin krater zincirlerini teşekkül ettirmiştir Ayın üzerindeki dağlar kordonunda birçok ünlü ovalar mevcuttur En ilgi çekicilerinden birisi, Alpine kordonunda, 96 km uzunluğunda, uzun ve derin bir ova olan Alpine Valley'dir
Ayın yüzeyindeki maddeler: 1960'larda yapılan deneyler neticesinde ay üzerine insanlı inişlerin mümkün olduğu anlaşılmıştır Sonradan ayın üzerinde çok ince tanecikli bir malzemenin bulunduğu, üzerinde ise çeşitli çapta kayaların serpilmiş olduğu ve bu kayaların kimyevi yapısının bazalt benzeri olduğu anlaşılmıştır Aydan getirilen taşlarda küçücük cam gibi maddeler bulunmuştur Bu maddelerin meteorit (
Astronomide, bir gökcismine bir diğer gökcisminin çarpması sonucu yüzeyde oluşan çöküntüye verilen ad Meteor krateri
gök taşları) çarpmalarında hasıl olduğu sanılmaktadır Ay toprağında güneş rüzgarından hasıl olmuş ender rastlanan gazlara rastlanmıştır Bunların güneşten buraya kadar ulaştığı sanılmaktadır Bu buluşlar ay yüzeyinin eski olduğunu göstermektedir Bununla beraber kayaların bazıları ateş ısısıyla meydana gelmiştir Böylece eski zamanda ay üzerinde volkanik faaliyetlerin olduğu anlaşılmıştır
|