10-06-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul’U Sen Fethedeceksin!
Fatih’i fatih yapan çevresidir 'İstanbul’u sen fethedeceksin!'
Edirne’deki sarayında bir beşiğin başında dua eden evliya şöyle konuştu: “İstanbul’un alınışını sen göremeyeceksin Sultanım Ben de göremeyeceğim ama bu beşikteki şehzade görecek  Bir de bizim bu Köse görecek  ” Konuşan Hacı Bayram-ı Veli hazretleriydi “Bizim Köse” dediği ise ilerideki yılların en önemli âlimlerinden biri olacak Akşemseddin’di Beşikteki minik şehzadeyi ise söylemeye herhalde gerek yok
İnatçı, bildiğinden şaşmayan, deha derecesinde zekaya sahip bir çocuk olduğu bilinen Şehzade Mehmet’in eğitimi ile dönemin en ünlü alimleri özellikle Molla Gürani Hazretleri ilgilenmiştir Sultan İkinci Murad’ın eğitim konusundaki titizliği ve Molla Gürani’ye gösterdiği büyük hürmetin neticesi olarak 11 yaşında bu kıymetli alimin eline verilmesi, elmas fıtratlı minik Mehmed’in kısa sürede “Fatih” olmasına vesile olmuştur Ve burada “ciddiyet” en önemli faktördür Molla Gürani’nin haşarı bir çocuk olan şehzadeyi disipline sokmak için bir keresinde falakaya bile yatırdığı, hadiseyi duyan İkinci Murat’ın da hiçbir müdahalede bulunmadığı bilinmektedir İkinci Murat, Hacı Bayram-ı Veli’ye şöyle demiş: “Bu şehzademe İstanbul’u bırakmak isterim Dedem Mehmet Çelebi bir defa, büyük dedem Yıldırım Beyazıt iki defa denedi Ben de iki kez uğraştım, olmadı Gönül ver de bu şehri alalım ” demiş  Evliya biraz düşündükten sonra cevap vermiş:
“Sultanım, bu şehri sen de ben de göremeyeceğiz Ama beşikteki şehzade alacak, bizim Köse de görecek ” Beşikteki şehzade Fatih’tir  Evliya’nın “Köse ” diye tarif ettiği de o günlerin genç medrese hocası, fetih yıllarının büyük alimi Akşemseddin’dir Hacı Bayram-ı Veli’nin kerameti çok değil, yirmi yıl sonra gerçekleşecektir Genç padişah fethedilen şehre at üstünde “fatih” olarak girerken yanında yürüyen başka bir atın üzerinde de kerametteki “Köse” yani Akşemseddin oturmaktadır
Fatih’in çocukluğu ile ilgili anekdotlar, İstanbul’un fethi fikrinin küçük şehzadenin dimağına nasıl yerleştiğini anlamamıza yardım eder Dönemin tarihçilerine göre İkinci Murad bu şehzadesi ile ne zaman sohbet etse, bebekliğinde geçen bu olayı anlatıp adeta onu hedefe doğru kilitlenmesi için şartlandırmış Fetih aşkı, minik şehzadenin oyunlarına bile yansımış 2 Mehmed’deki, İstanbul’u fethetme iştiyakını körükleyen “İstanbul, bir gün fetholunacaktır Onu fetheden asker ne güzel asker, onu fetheden komutan ne güzel komutandır ” hadisidir (“Le-tüftehanne’l Kostantınıyyete fe-le-ni’mel-emîru emîruhâ ve le-ni’mel-ceyşü zâlik’el ceyş”) Ayrıca ecdadının 5 kez deneyip de başaramadığı fetih hadisesi artık onun için bir manevi borç hükmündedir
Fetih, 857 yıllık bir “ideal” idi
İstanbul’u fethetmek için dile kolay tam 857 yıl boyunca İslam orduları çaba sarf etti Diğerleri başaramadılar belki; ama hiç olmazsa o yolda yürüdüler Fethe ve Efendimiz’in kutlu müjdesine nail olmak Osmanoğulları’na ve bizim milletimize nasip oldu Efendimiz’in müjdesine nail olma duygusu, asırlar boyunca dedelerimizin destanlarında, analarımızın ninnilerinde hep bir “kızıl elma” olarak yer aldı Osman Gazi’ye ait olduğu kayıtlı olan bir şiirde bu duygu şu şekilde dile getirilir:
Kurt olup, gel gir sürüye
Aslan ol, bakma geriye
Çar edüp, haydi çeriye
Dil geçidini hisar yap
Osman Ertuğrul oğlusun,
Oğuz-Karahan neslisin,
Hakk’ın bir kemter kulusun
İstanbul’u aç gülzar yap!
Fethin maddi boyutu
İstanbul’un fethinin maddi boyutunu anlatmak için ciltlerle kitap yazılmış, yine de yeterli olmamıştır En başta çok kısa sürede inşa edilen Rumeli Hisarı’nın muhteşemliği, Haliç’e girilemeyince gemilerin Kabataş’tan Kasımpaşa’ya karadan yürütülmesi, o döneme ait en son teknoloji ürünü Şâhî adlı topların döktürülmesi başta gelen konular arasındadır İstanbul’un fethi sırasında şehir içindeki çatışmalar sırasında şehit olan sekbanlar ve yeniçeriler Fatih’in emriyle bulundukları yere defnedilmiş, bu defin işlemi günlerce sürmüş, bittiğinde İstanbul bir anda bu manevi atmosferle bir İslam şehri haline dönüşüvermiştir Bugüne kadar varlığını koruyan ve sokak aralarında muhafaza edilen minik şehitlikler ya da kabirler fethin yadigarı olmaya devam ediyor
|
|
|