Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
osmanlıda, savaş, strateji, taktikleri

Osmanlı'da Strateji Ve Savaş Taktikleri

Eski 10-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı'da Strateji Ve Savaş Taktikleri



Osmanlı Türklerinin, yükseliş çağlarında, XVI asırlarda kazandıkları savaşların sırları, sanıldığından daha derindir

Türk ordusunun, çok defa kendinden kalabalık bağlaşık Avrupa ordularını yendiğini yazan tarihler, bu zaferleri, Türk askerlerinin kahramanlığının ötesinde bir açıklamaya bağlamak lüzumunu duymamışlardır Hâlbuki Osmanlı Cihan İmparatorluğunun kurulmasını sağlayan bu zaferlerin sırları, sanıldığından daha derindir

SİYASİ HAZIRLIK

Osmanlı Türkleri’nin yükseliş çağlarında bir savaşın, önce siyasî hazırlığı yapılırdı Savaşılacak devlet ve çok defa devletlerin jeopolitik durumları göz önüne alınır, bağlaşıklarından ayrılmaya çalışılır, büyük bir diplomatik gayret sarfedilirdi Bu, çok dikkat ve incelik isteyen bir işti Çünkü Türkiye İmparatorluğu bazen, Fâtih Sultan Mehmed zamanında olduğu gibi, 20 küsur devletle birden savaş halinde bulunurdu

Savaşılacak kuvvetlerin hesabı iyice yapıldıktan sonra, Türk ordusuna savaşa hazırlama çalışmaları başlardı Türk ordusu, daima savaşa hazır, meslekleri askerlik olan bir kitleden müteşekkil bir kuruluştu Ancak orduyu, toplamak ve savaş alanlarına götürmek meseleleri önemliydi Ne kadar kuvvetin ne zaman ve nerede yığınak yapacağı ve hangi yolların geçileceği kararlaştırılırdı Bu yolların hangi konaklarında ne miktar yiyecek, yem ve cephane bulundurulmak icap edeceği hesaplanır, oraların sancak ve alay beylerine, kadı ve naiplerine emirler gönderilirdi Yol üzerindeki depoların mevcudu öğrenilirdi

Geçilecek yolların durumu, köprülerin vaziyeti, ne kadar zamanda ne kadar kuvveti geçirebileceği incelenirdi Çok defa ordu yürüyüşe geçmeden önce yollar, son bir bakım ve kontrolden daha geçirilirdi

MUTLAK GİZLİLİK

Seferin nereye yapılacağı çok defa aylarca önce beylerbeyi ve sancak beylerine bildirilir, fakat bazen de son âna kadar gizli tutulurdu Meselâ Fatih, seferin nereye olduğunu gizli tutardı Akkoyunlular’a karşı Otlukbeli savaşının hazırlıklarının hangi devlete karşı yapıldığı, padişahtan başka herkesin meçhulüydü Trabzon İmparatorluğuna karşı seferinde de böyle yapmış ve düşmanı pek gafil avlamıştı Nitekim son çıktığı seferin nereye olduğuna, günümüze kadar tarihçiler karar verememişlerdir Çünkü seferin daha başında Fatih, ölmüştü

Yavuz da Mısır seferine çıkarken, İran üzerinde gidildiği propagandasını yaptırmıştır Sultan İbrahim zamanında, Girit seferine giden Türk Donanması Malta’ya gidiyor sanılıyordu Girit sularına iyice yaklaşırken Kapdân-ı Derya Yusuf Paşa, padişahın mühürlü hattı hümâyûnunu açmış, amiraller, seferin Girit üzerine olduğunu öğrenmişlerdi Bu gizlilik, yabancı haber alma teşkilâtlarına karşıydı Türklerin Avrupa’da son derece mükemmel bir haberalma teşkilâtı olduğu gibi Avrupalıların da Türkiye’de aynı işi gören casusları vardı Fakat Türk haber alması, çok üstündü Avrupa devletlerinin son durumlarını, bütün teferruatıyle Divân-ı Hümâyûn’a, yani hükümete bildirirdi

Ordu birliklerini toplamaya memur komutanların sorumluluğu büyüktü Bir tek gün kaybı için başı kesilen komutanlar vardır Yıldırım Bâyezid, Niğbolu savaşı için 43 günde yığınak yapmıştır ki, o çağ Avrupa’sının aklının alamayacağı bir şeydi Yığınak alanları, her ihtimal göz önünde bulundurularak seçilirdi Yığınak alanı çok da emniyetli sayılsa, gene bütün ihtiyat ve korunma tedbirleri ihmal edilmezdi Yığınak yapan birlikler, derece derece birbirine bağlıydı Yığınak bitmeden, savaş kabul edilmezdi

Sonraki asırlarda yığınak bitmeden savaşı kabul eden birkaç Türk komutanı yenilmiştir Türk ordusu normal olarak 20 – 25 kilometre yürürdü Aynı çağda Avrupa birliklerinin günlük ortalama yürüyüşü ise ancak 10 kilometre idi Bu hususiyet, bütün manevra ve teşebbüs kabiliyetinin Türklerin tarafında olması demekti

Türk ordusunun vasıflarına sahip bir ordu, düşman pek üstün olduğu taktirde, daima zafer kazanacak bir orduydu Avrupalılar’ın XVI yüzyıl strateji kaideleri “toplanmak, yavaş ve az yürümek uygun yerde durup beklemek”ti Türklerin strateji kaideleri ise şimdiki kaidelere daha uygun olup “çabuk toplanmak, mümküm olabilen hızla yürümek, düşmanı hemen yakalayıp yok etmek”ten ibaretti Düşman henüz birleşmemişse, parça parça yok edilmesine çalışılırdı

SAVAŞ ALANI VE 4'E BÖLÜNME

Türk ordusu, savaş alanında dört bölüme ayrılırdı Merkez sağ ve sol kanatlarla ihtiyat İhtiyat birliklerine çok önem verilirdi Düşman büyük Türk ihtiyatını yok sanarak Türk saflarına iyice dalınca, çok üstün olan Türk toplarıyla yıpratılır, sonra merkezde bulunan padişahın veya “sardar-ı ekrem” denilen başkomutanın emriyle ihtiyat kuvvetleri işe karışırdı

İhtiyat kuvvetleri son anda işe karışınca, başkomutan iki kanadı bir kıskaç gibi kapatarak düşmanı yok ederdi Türk başkomutanı ordunun bütün birliklerine hakimdi Emirleri dakikası dakikasına yerine getirilir, birliklerini dama taşı gibi oynatır bütün komutanlarını tanırdı Türk ordusunun en büyük üstünlüklerinden birisi de bu hususiyetti Çünkü Avrupa orduları, birleşik kuvvetler dilleri, milliyetleri, hükümdarları, komutanları ayrı birlikler hâlinde Türk ordusunun karşısına çıkıyordu Her komutan ancak kendi birliğine söz geçirebiliyor, başkomutan ünvanını taşıyan Avrupa hükümdarının iktidarı, doğrudan doğruya kendine bağlı kuvvetlerden öteye gidemiyordu

Asrımıza kadar İngiliz ordusunda olduğu gibi, Türk ordusunda da askerlik, bir meslekti Yani savaş çıkınca asker toplanmaz, bu işi meslek seçmiş ve devletçe belirli yerlere yerleştirilmiş maaşlı veya tımarlı muharipler toplanırdı Sulh zamanında talim ve terbiye çok sıkı tutulurdu Türk silâhları, daima en modern silahlardı En küçük yıpranmada değiştirilir, yenileri verilirdi Bu işle “cebeci” sınıfı uğraşırdı Nihayet Osmanlı Türk İmparatorluğunun bitmek tükenmek bilmeyen mâlî ve iktisadî kaynakları, en büyük ve mükemmel ordu ve donanmaları en iyi şekilde savaş alanına götürebilecek güç ve kudretteydi

Osmanlı Türklerinin yükselme çağlarında yaptıkları savaşlar, XVIII ve XIX asırlarda Büyük Friedrich, Napoleon gibi büyük Avrupalı komutanların yaptıkları savaşlardan gerek alınan sonuçlar, gerek savaşa katılan kuvvetlerin sayısı bakımından çok daha büyük ve önemlidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.