Prof. Dr. Sinsi
|
Adapazarı'nın Kurtuluşu(Mgf Hatim Dairesi Hanım Komisyonu)

Sakarya, milat öncesi uygarlıklar döneminden Osmanlı Devleti’ne, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan tarih çizgisinde, Anadolu’ya renk veren kültürlerin birleştiği, 19 yüzyılda başlayan göçlerle, Kafkaslardan ve Balkanlardan gelen toplulukların oluşturduğu ve bu kültürlerin barış içinde yaşadığı bir ildir
Sakarya hem tarihi hem de bugünü ile Türkiye’nin bir özeti niteliği taşımaktadır Farklı coğrafyalardan gelmiş olmak ve farklı kültürlere sahip olmak Sakarya’da ayrıştırıcı değil birleştirici ve kaynaştırıcı bir rol oynamaktadır
Selçuklular devrinde, Anadolu’nun tamamı hakimiyet altına alınınca bu nehre ve çevresine Sakarya adı verilmiştir Sakarya ismi Türkler tarafından özellikle verilmiştir Daha önceki isimlerinden ayrı, özgün bir isimdir
Adapazarı’na gelince; Sakarya’nın merkezi olan Adapazarı, adını eskilerde bu alanda kurulan bir pazardan almaktadır

KRALLIKLAR DEVRİNDE SAKARYA
Sakarya ilinin bilinen tarihi Hititlerle başlamaktadır Çünkü Anadolu’da ilk siyasi birliği Hititler kurmuşlardır Bu dönem de M Ö XIII Yüzyıllara rastlar M Ö 1200 yıllarında Hint-Avrupa asıllı ve Deniz Kavimleri denen topluluklar, Friglerle birleşerek Hitit egemenliğine son vermişlerdir Bu kez Frigler Sakarya Irmağı ile Büyük Menderes’e kadar olan bölgeye sahip oldular Sonra da hakimiyet alanlarını doğuda Kapadokya, batıda da Kilikya (Adana)’ya kadar genişlettiler Başkent ise Gordion şehriydi Sakarya Irmağı ile Ankara arasında yoğunlaşan Friglere M Ö VII Yüzyılın ilk yarısında Kafkasya üzerinden Anadolu’ya gelen Kimmerler son vermiştir Aynı dönemde Ege bölgesine Lidyalılar hakim olmuşlar ve hakimiyet alanlarını Sakarya’yı da içine alacak şekilde genişletmişlerdi Ancak milli bir ordu meydana getirememeleri, Lidyalıların ömrünün kısa sürmesine yol açmıştır
SELÇUKLULAR DEVRİNDE SAKARYA
XI yüzyılın başlarında 1015 ile 1021 yılları arasındaki Kafkasya’dan Anadolu’ya keşif harekatı olarak yapılan ilk akınları Çağrı Bey gerçekleştirmiştir
Anadolu’nun fethi amacıyla girişilen esas akınlar ise, 23 Mayıs 1040 tarihindeki Dandanakan zaferinden sonra kurulan Selçuklu Devleti’nin hükümdarı Tuğrul Bey’in öncülüğünde 1048’den 1055 yılına kadar aralıklarla devam edildi Bundan sonra da her yıl akınlar sürdü
Alpaslan da Çağrı ve Tuğrul Beyler gibi Batıdaki genişleme siyasetine devam etti 1064’de Ani ve Kars kalelerini ele geçirdi Komutanlarından bazılarını Anadolu’ya akınlar yapmaları için görevlendirdi Bu akınlar zamanla Urfa ve Antakya yoluyla Malatya’ya kadar genişledi Hatta zaman zaman Sakarya Irmağı’na kadar uzadı
26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi, Bizans savunma hattını yıkarken, Anadolu’nun kapılarını da Müslüman Türklere açıyordu
OSMANLILAR DÖNEMİNDE SAKARYA
1071 Malazgirt Zaferi’ni müteakip Selçuklular, Horasan bölgesindeki Türk aşiretlerini Anadolu’ya yerleştirmişlerdi
Osmanlı Devleti’nin özellikle İstanbul’un Fethin’den sonra, tüm Anadolu ve Balkanlarda istikrarı sağlaması ve müreffeh bir toplum yaratmasıyla başlayan süreçten Adapazarı ve çevresi de nasibini aldı Osmanlının çöküş dönemlerine kadar Sakarya bölgesine sulh ve sükun egemen oldu
Ancak çöküş dönemlerindeki olumsuzluklar Sakarya’yı da olumsuz etkilemiş, özellikle 2 Mahmut dönemindeki Ayanlık sistemi bölgeye de zarar vermiştir
Öte yandan bu dönemlerde Adapazarı bölgesine, çok önemli miktarda mülteci akını olmuştur Bu akınları doğuran olaylar, 1853 Kırım Savaşı, 1850-60 arası Şeyh Şamil olayı ve 1877-78 Osmanlı-Rus (93 Harbi) Savaşı’dır Ayrıca gerek Balkan Savaşları, gerekse II Meşrutiyetin ilanından sonra Bosna-Hersek’in Avusturya’ya geçmesiyle çok sayıda göçmen Adapazarı’na yerleştirilmiştir Bu göçler, bugünün Sakarya’nın zengin kültürel varlığının oluşmasına da zemin hazırlamıştır

KURTULUŞ SAVAŞINDA SAKARYA
Mustafa Kemal Paşa 9 Ordu müfettişliğine atanmış ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmıştı Havza ve Amasya genelgelerini yayınlayıp kongreler yaparak Kurtuluş Savaşı’nı başlatmıştı Üç yıl boyunca devam eden Milli Mücadele hareketinde ve Kuvay-ı Milliye’nin kurulması aşamasında Adapazarı ön saflarda yerini almıştır
Adapazarı’nda ilk müfrezeyi kurmakla Yüzbaşı Rauf, Yüzbaşı Ramiz ve Trabzonlu Doktor Raik görevlendirilmişlerdi Onlar da Meto Hüseyin ve Mehmet beylerin katkılarıyla bu görevi tamamlamışlardı Aynı anda Adapazarı, Hendek ve Geyve’de de Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurulmuştu Düşman ise paralı ajanlar vasıtasıyla ayaklanma çıkarma çabasını sürdürmekteydi
Adapazarı’nda Kuvay-ı Milliye teşkilatını kurup, Mustafa Kemal Paşa’ya bağlılık mesajını çekenler şunlardı: Belediye Başkanı Fahri Bey, Müderris Harun, Ali Faik, Adil Hasan, İşadamı Metazade Hüseyin, Mehmet Sıtkı, Ömer Faik, Fabrika Müdürü Necmettin, Dava Vekili İbrahim ve emekli binbaşı İsmail Hakkı Bey
Ayrıca Adapazarı çevresindeki Türk gençleri çeşitli çeteler oluşturarak, Ermeni ve Rum çeteleriyle mücadele ediyorlardı Bunların belli başlıcaları Hendek, Akyazı ve Sapanca bölgelerini kontrolünde tutan Kazım Kaptan Grubu, Kaynarca yöresinde Rum ve Ermeni çeteleriyle savaşan Halit Molla Grubu ve Karasu ile Kandıra bölgesinde Ermeni çetelerine göz açtırmayan İbsiz Recep grubuydu
10 Mayıs 1920’de Ahmet Anzavur Adapazarı ve Geyve bölgesinde ayaklanmış, ancak bütün savaşları başarısızlıkla sonuçlanarak 22 Mayıs 1920’de İstanbul’a gitmiştir Kuvay-ı İnzibatiye de Eskişehir-İstanbul tren yolunu açmak ve Geyve Boğazı’na hakim olmak amacıyla ayaklanarak Sapanca ve Adapazarı’nı ele geçirmişse de Çerkez Ethem tarafından bozguna uğratılmıştır İsyancılar Düzce ve Hendek’i ele geçirmişler ancak yine Çerkez Ethem tarafından etkisiz hale getirilmişlerdir
Öte yandan 11 Yunan Tümeni İzmit’i işgal altında bulundururken, 24 Mart’ta Kırkpınar’ı, Sapanca’yı, bir gün sonra da Adapazarı’nı işgal etmişti 3 ay süren Yunan işgalini milli çete grupları dağıtmışlardır
İşgalin sinyallerini alan Adapazarı halkı önceden şehri boşaltmıştı Kimsesiz kadın ve çocuklar da İran Konsolosluğu’na sığınmışlardı
28 Mart sabahı Yunan birlikleri Sakarya’yı geçerek nehrin 500 metre doğusuna ilerlemişlerse de, Türk kuvvetleri yoğun çarpışma ile tekrar Yunan kuvvetlerini nehrin batısına püskürtmüştü
Ahşap Tavuklar Köprüsü birliklerimiz tarafından yakılmış ve düşmanın köprüyü kullanarak nehrin doğusuna geçmesi engellenmişti Aynı amaçla Taşlık Köprüsü de yakılmıştı
Diğer taraftan görevi Kocaeli bölgesini düşman işgalinden kurtarmak olan, yeni bir kolordu kuruluyor, komutanlığına da Albay Kasım Bey atanıyordu Kasım Bey Mayıs 1921 başlarında kolordusunu Düzce’den Geyve’ye naklediyordu Bir alay Sakarya Nehri boyunca yayılırken, bir alay da Arifiye-İzmit güzergahına yerleşmişti Diğer bir alay da İzmit dolaylarında yedekteydi
Düşmanın 19 Tümeni ise yeni bir düzenleme çerçevesinde 16 Haziran 1921’den itibaren İzmit’te toplanmaya başlamıştı ki, esas itibarıyla düşman Bursa’ya çekiliyordu Ancak düşmanın Adapazarı’ndan çekilirken şehri yakmaması için tedbirler alınmış ve Sakarya Bölge Komutanlığı’nın üç baskın kolu, 21 Haziran 1921 sabahı erken saatlerde küçük bir çatışma sonucu şehre girmişti Osman Kaptan, Kazım Kaptan kuvvetleri ile Molla Halit kuvvetleri derhal şehirde asayişi sağlamış, Hükümet Konağı’na Türk bayrağını çekmiş ve kurtuluştan sonraki ilk sabah ezanını da Halit Molla bizzat okumuştu
İşte bu yüzden her yıl 21 Haziran tarihi Adapazarı’nın kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır 
ATATÜRK VE SAKARYA
Atatürk Büyük Taarruz arifesin de, hem TBMM Başkanlığı görevini, hem de başkomutanlık görevini yürütüyordu
Kocaeli bölgesindeki birlikleri denetlemek için 13 Haziran 1922’de Geyve’ye, bir gün sonra da Adapazarı’na gelmişlerdi Atatürk burada, Askerlik Şubesi Başkanı Baha Bey’in evinde misafir kalan annesiyle buluşup, geceyi İstasyon karşısında bir evde geçirir Ertesi gün Adapazarı’nda konuşmalar yapar ve çarşıyı gezerek Acem İsmail Efendi’nin dükkanında kahve içer Öğle namazını da Orhan Camii’nde kıldıktan sonra İzmit’e geçerek geceyi orada geçirir Ertesi gün Fransız gazeteci Claude Farrere ile görüşür ve birlikte İzmit halkına hitap ederler Aynı gün tekrar Adapazarı’na özel bir trenle döner Adapazarı’nda Sabiha Hanım İlkokulunu ziyaret ederek öğretmenlerle sohbette bulunur
Atatürk 20 Haziran 1922’de Ankara’ya dönecektir Ancak ertesi gün 21 Haziran’dır ve Adapazarı’nın düşman işgalinden kurtuluşunun I yıldönümüdür Halkın kurtuluş törenlerine katılma isteklerini geri çevirmeyerek dönüşünü bir gün erteler ve çok coşkulu bir şekilde kutlanan bu törenlere katılır
Atatürk’ün huzurunda askeri geçit töreni yapıldıktan sonra, belediyenin önünde toplanan halkla beraber, Adapazarı gibi Edirne ve İzmir’in de düşman işgalinden kurtulması için dua edilir Duayı müteakiben kürsüye çıkan Atatürk, halka hitap eder Ardından da annesiyle birlikte Ankara’ya gitmek üzere Adapazarı’ndan ayrılır
Atatürk bu ziyaretinden önce de bir kez Adapazarı’na gelmişti Atatürk’ün Adapazarı’na ilk gelişi 1920 yılında Batı cephesini kontrol etmek amacıyla Beypazarı, Nallıhan, Göynük, Taraklı ve Geyve üzerinden Mekece’ye gelişiydi O zaman Halit Paşa’yı ziyaretten sonra birlikleri de teftiş edip Ankara’ya dönmüştü
Atatürk’ün üçüncü kez Adapazarı’na gelişi ise 1934’te olur 13 Temmuz 1934’te Bolu üzerinden Adapazarı’na gelen Atatürk, doğruca Halkevi’ne giderek yöneticilerle görüşür ve halka hitap eder Sonra da istirahat etmek üzere Hasan Cavit Belül’ün evine gider Ancak İzmir’de meydana gelen bir olay dolayısıyla programını değiştirerek İstanbul’a hareket eder



|