07-10-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Hacı Arif Bey-Türk Müziği Bestecisi
Hacı Arif Bey-Türk Müziği Bestecisi
(18311885), Türk müziğinde şarkı bestecisi olarak tanınır İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu Daha ilköğrenimi sırasında çok güzel olan sesiyle dikkatleri çekerek, Zekâi Dede Efendi'nin koruyuculuğu altında Eyyubi Mehmed Bey'den ilk müzik derslerini aldı Zekâiişleriyle uğraşan daire) memur olarak girdi Bu görevinin yanı sıra Mehmed Bey'in Muzıkayı Hümayun'daki (padişah bandosu ya da mızıkası) derslerine de devam eden Hacı Arif Bey'in sesinin güzel olduğu, çok geçmeden dönemin padişahı Abdülmecid'in kulağına kadar gitti ve Muzıkayı Hümayun'a alındı Burada sarayın müzik öğretmeni olan Haşim Bey'den aldığı derslerle müzik bilgisini ve üslubunu geliştirdi Dede Efendi'yi de yetiştirmiş olan İsmail Dede Efendi'yle tanışıp onun övgüsünü de kazanan Hacı Arif Bey, 1844'te Babı Seraskeri'ye (askerlik
Abdülmecid Arif Bey'e büyük yakınlık göstererek onu çeşitli rütbe ve nişanlarla ödüllendirdi ve kendisini haremde müzik öğretmenliğiyle görevlendirdi Arif Bey, bu dersler sırasında âşık olduğu Çeşmidilber adlı cariye ile padişahın izniyle evlendi ve saraydan ayrıldı Bu evlilikten iki çocukları oldu Ama eşi Çeşmidilber bir süre sonra Arif Bey'i terk ederek bir tüccarla evlendi Çok sevdiği eşinin bu davranışı sanatçıyı üzdü Bu dönemde acısını anlatan şarkılar besteleyen Hacı Arif Bey bir süre sonra Abdülmecid tarafından yeniden saraya alındı Sarayda gene haremdeki cariyelerin müzik öğretmenliği görevini üstlenen Hacı Arif Bey, bu kez de Zülfinigar Hanım'a âşık oldu ve gene padişah Abdülmecid'in izniyle evlendi Ama kısa bir süre sonra Zülfinigar Hanım veremden ölünce Hacı Arif Bey kendini yeni bir aşk acısının içinde buldu Hacı Arif Bey'in Zülfinigar Hanım'ın ölümü üstüne bestelediği "Olmaz ilaç sinei sadpareme" (Parça parça olmuş gönlümün ilacı yoktur) dizesiyle başlayan şarkısı, söz konusu dönemin besteleri içinde günümüze kadar gelmiş olanlardan biridir
1861'de Abdülmecid'in ölümünden sonra tahta çıkan kardeşi Abdülaziz döneminde tekrar saraya dönmek isteyen Hacı Arif Bey, besteci Rifat Bey'in topluluğuna "serhanende" (başşarkıcı) olarak alındı ve daha sonra gene
haremdeki cariyelere müzik öğretmenliği yapmak üzere göreve getirildi Bu görevi sırasında ilk iki olayda olduğu gibi gene bir cariyeye âşık oldu Hacı Arif Bey, Pertevniyal Valide Sultan'ın nedimelerinden Nigarnik Hanım'a gönül verdi ve gene padişah ve valide sultanın izinleriyle evlendi
Artık ününün doruğunda olan Hacı Arif Bey saraydaki görevinin yanı sıra aranan bir sanatçı olarak İstanbul'un müzik çevrelerinde yapılan toplantı ve çalışmalara da sürekli olarak katılıyordu 1871'de saraydan ayrıldı ve memur olarak çeşitli görevlerde bulundu Abdülaziz'in ölümünden sonra Muzıkayı Hümayun dağıtılınca Arif Bey de açığa alındı ve bir süre işsiz kalarak geçim sıkıntısı çekti Zincirkuyu'da bir çiftlik evine çekilerek saray ve müzik çevresinden uzaklaştı ve 93 Harbi diye de bilinen 187778 OsmanlıRus Savaşı boyunca evinden hiç çıkmadı
II Abdülhamid'in padişah olduğu bu dönemde savaş sıkıntıları içinde besteci unutuldu Ama savaş sonrası Arif Bey'e sarayda yeniden görev verildi Ne var ki, daha önceki padişahlardan gördüğü ilgi ve yardımı II Abdülhamid'den göremeyen Hacı Arif Bey, zaman zaman padişahla çatışma noktasına bile geldi Bir keresinde bir şarkı okuması için II Abdülhamid'in emir vermesi üzerine "Bana şu şarkıyı oku diye emir verilemez Sanatta padişah iradesi geçerli değildir" cevabını veren Hacı Arif Bey, bu karşı çıkışı yüzünden sarayda hapsedildiyse de daha sonra bağışlandı Ölümüne kadar Muzıkayı Hümayun'daki görevini sürdürdü
Hacı Arif Bey'i Türk müziğinin en büyük bestecilerinden biri yapan özelliği, onun klasik dönem bestecilerinden ayrılarak şarkı formuna yenilik getirmiş olmasıdır Klasik formdaki birkaç deneyinden sonra şarkı formuna yönelen Hacı Arif Bey, eski formun mistik anlatımından, katı kurallarından, "terennüm" denen şarkı söyleyiş biçiminin güçlüklerinden arındırdığı yeni formu, daha yalın, daha içten ve daha anlaşılır kılarak "şarkı"nın yaygınlık kazanmasını, halkça sevilip benimsenmesini sağladı Böylece klasik dönemde yeterince işlenip belirginleşmemiş olan şarkı formunu yeni kurallar içerisinde ele alıp onu yeniden biçimlendirdi Kendisinden
sonra gelen hemen tüm yeni kuşak bestecilerinin temel aldıkları form, Hacı Arif Bey tarafından ilkeleri belirlenmiş olan "şarkı formu"dur
Verimli bir besteci olduğu bilinen Hacı Arif Bey'in 1 000'e yakın yapıt bestelediği söylenmekle birlikte, günümüze, bunlardan ancak 337'sinin notaları ulaştı Bu 337 yapıtın 327'si şarkı, geri kalan 10'u ise, ilahi, semai ve teşvih gibi öteki formlardır
Türk müziğinde Hacı Arif Bey'in çağdaşı olan bir başka Hacı Arif Bey (18621911) daha vardır Bu ikincisi kanun çaldığı için Kanuni Hacı Arif Bey diye tanınır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|