Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
osmanlı, türkleri

Osmanlı Türkleri

Eski 10-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Türkleri



smanlı Türkleri, Oğuzların Bozok kolundan Kayı boyuna mensupturlar Kayıhan, Günhan’ın oğludur Kayı kelimesi ise dağdan inen sel, tipi, çığ manasına gelmektedir

Oğuzlar, Oğuz Han’ın neslinden gelen en temiz bir soydur Bunlar Müslümanlığı kabul edince, Türkmen adıyla adlandırılırlar Türkler, Avrupalı kavimler gibi beyaz ırka mensupturlar Moğollarla katiyen bir alakaları yoktur Oğuz Türkleri beyaz tenli, kumral saçlı, ela gözlü, kuvvetli vücutlu yüksek ahlaka sahip insanlardır Hürriyet ve istiklallerine aşık bir millet olduklarından, tarihin hiçbir devrinde, esaret boyunduruğuna girmemişlerdir

Oğuzların cihan tarihinde devletleri 3000 yıldan beri devam etmektedir Oğuz Türkleri, Hun Türkleri, Göktürk İmparatorluğu, Selçuklu İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere devamlı olarak dört büyük imparatorluk kurmuşlardır İlk üç imparatorluğu Çinliler ve Moğollar, daimi akınlarıyla yıkınca bu defa Oğuz Türkleri Osmanlı İmparatorluğunu kurdular

Osmanlı Devleti’ni kuran Türklerin atası Kayaalp oğlu Süleyman Şah’tır Osmanlıların Oğuz Han’a kadar şu silsilenameleri eski yazma tarihlerde kayıtlıdır Osman Gazi’den itibaren Ertuğrul, Süleyman Şah, Kayaalp, Kızılboğa, Baytar, Iğla, Kutluğ, Doğan, Kaytun, Sungur Tekin, Bakı, Sunka, Yakı Timur, Basak, Göktürk, Oğuz Han, Kara Han olmak üzere şecereleri devam etmektedir Bu şecere 155 batın olarak kabul edilmektedir

Osmanlı Oğuz Türklerinin ana yurtları Orta Asya’da bulunan Tanrı Dağı yöresi idi Bu üst yurda Türkler “Günortaç”, doğu taraflarına “Hatay”, batı taraflarına “Horasan”, kuzeylerine de ”Kıpçak” illeri denilirdi Bütün yurtlarının tümünde de “Turan” ülkesi adını vermişlerdi İstiklal ve hakimiyet mefkurelerinin adı da “Kızıl Elma” olup, müstakbel bir vatanın ideali idi

Türk dilini konuşan bütün oba, oymak ve boylara genel olarak Türk derlerdi Türk kelimesi, kuvvetli ve güzel manasına gelmektedir Oğuz kelimesi ise kutlu kabileler manasınadır Asil soydan gelen Oğuzlara Budun dillerini konuşan ve kültürlerini kabul eden kavimlere de Ulus derlerdi Budun’lara Akkemik, Ulus’lara da Karakemik adı verilirdi

Türkler ana cevherin muhafazasına çok dikkat ederlerdi Çünkü devlet kuran, hakimiyet sağlayanlar asil kanı taşıyanlardı Hakimiyetlerine aldıkları kavimlerle kan bağından çekinirlerdi Fakat onları dinlerinde ve dillerinde serbest bırakırlardı

Hükümdarlık, kumandanlık, idarecilik yalnız Türklere verilir, diğer kavimler yalnız ticaret işlerinde serbest bırakılırdı Bütün tarih boyunca varlıklarını, dillerini muhafaza etmekle koruyabilmişlerdir

Orta Asya’da bir kol olarak yaşayan ve beyaz tenli olan Türkler, Asya kavimlerinin en medenîsi ve ahlakça da en üstün birer Asya centilmeniydiler Türklerin güzelliklerine bütün Asyalı kavimler hayrandırlar Türkmen güzeli ilahi bir güzellik sembolüdür

Türklerin ilk büyük devletini Günortaç elinde Oğuz Han kurdu Bu devlete Hun İmparatorluğu denildi Fakat bu devlete Oğuz Devleti demek daha doğrudur Bu devlet Kore’den Hazar Denizi’ne kadar geniş topraklarda 26 devleti idaresine aldı Fakat bu imparatorluk Çinlilerin tazyiki ile yıkıldı

Bu devletin yerine VI Asırda “Bumin Han”, Göktürk İmparatorluğunu kurdu Bunlar, ilk öz Türkçe kitabeler bırakan bir Türk kavmidir Bu dikili taşlara Orhun Kitabeleri adı verilmektedir Bu devleti de Çinliler yıktılar Fakat Göktürklerin bir kolu olan Uygurlar bir devlet kurarak, Türk hakimiyet ve medeniyetini devam ettirdiler

Uygurlar dünyada ilk defa matbaayı icat eden ve kağıdı bulan bir Türk kavmidir 840 tarihinde Uygurların tazyiki ile Oğuzların büyük kitleleri Horasan iline yerleştiler Bu bölge Seyhun ve Ceyhun nehirleriyle Hazar Denizi arasında kalan arazidir Araplar bu bölgeye Maveraünnehir adını vermişlerdir Oğuzların bir kısmı Rusya ovalarını aşarak Balkanlara ve bir kısmı da Bizanslılar zamanında Anadolu’ya geldiler Fakat bunların hepsi Hıristiyanlığı kabul ettiler

Ancak balkanlara yerleşen Oğuzlar; Bulgarlar, Sırplar ve Boşnaklara karıştılar Horasan illerine yerleşen büyük Oğuz kitleleri göçer evli olarak yaşıyorlardı Araplar Horasan illerini istila ederek bu zengin ülkeyi yağmaya koyuldular Oğuz Türkleri Araplara hakim olmak emeliyle X asırda kütleler halinde Müslümanlığı kabul ettiler

Artık Oğuz Türkleri; Güneş, Ay ve Çobanyıldızı’na ibadet edilen Şamanizm dininden İslam dinine girdiler Cenab-ı Hakkın birliğine Hazret-i Muhammed’in elçi olduğuna ve Kur’an-ı Kerim’e inandılar

İşte bu Müslüman Oğuzların “Kınık” kabilesi başbuğlarından Selçuk Han, Selçuklu İmparatorluğunu kurdu Ön Asya ve Avrupa siyasi tarihinde büyük roller oynayan Müslüman Türklerin hakimiyeti meydana geldi Selçuklu İmparatorluğu Horasan, İran, Arabistan ve Anadolu’yu fethederek, büyük bir Müslüman imparatorluğu oldu Selçuklu Türkleri, Arap kavimlerine hakim olmakla beraber, Müslümanlık adına Avrupa kıtasından gelen Haçlı ordularıyla çarpıştılar İran ve Anadolu’da yüksek bir Türk medeniyeti meydana getirdiler Nihayet Selçuklu Devleti, XIV asrın başında Moğolların tazyiki ile yıkıldı İşte bu devletin yerine de Oğuzların bir kolu olan Kayhan kabilesi Osmanlı İmparatorluğunu kurmağa muvaffak oldu

Oğuzların Kayihaniler kabilesi, Horasan ilinin Mahan ovasında bulunan Merv şehri dolaylarına yerleşmişlerdi Kayihaniler birçok oba ve oymaklardan oluşan büyük bir Oğuz aşiretiydi Bunlar göçebe değil, göçer-evliydiler Yani bu aşiret tam teşkilatlı bir seyyar site halinde bulunmaktaydı

Oğuzların sosyal bünyeleri üçe ayrılmaktadır Bir kısım Oğuzlar toprağa bağlı çiftçiler, ikinci büyük kısım ise sürü sahibi yörükler, bir kısmı da muhtelif sanat kollarıyla meşgul olan sanatkar Türklerdi Sanatkarlar ve esnaf kısmı ahîlik teşkilatına bağlıydılar Bu aşirette ayrıca “Horasan Erenleri” denilen alimler ve “Başbuğ” denilen kumandanlar da bulunmaktaydı

Oğuzların başında Han dedikleri devlet reislikleri bulunmaktaydı Han olabilmek için ana ve babanın Türkmen olması lazımdı Türk babadan gelen şehzadelere “Tekin”, Türk anadan gelen han kızlarına da “İnal” denilirdi İşte ancak bu töreye uygun olanlar han veya hakan olabilirlerdi Bu gelenek Osmanlı Türklerinde Kanuni Sultan Süleyman’a kadar devam etti Bu Oğuz aşiretinde birçok da saz şairleri vardı Bunlara ozan adı verilirdi Ellerindeki sazlarına da Kopuz denilirdi Ozanlar milli günlerde Oğuzname’den parçalar okurlardı Milli bayramlarına da Şölen adı verilirdi; o gün yemek yenir ve kımız içilerek eğlenilirdi

Horasan ilinde Selçuklulardan sonra Harzemşahlar saltanat sürmüşlerdi İşte, o zamanlar Kayıhan aşiretinin başbuğu Kayaalp oğlu Süleyman Şah idi

Kayihaniler, Mahan ovasında mesut yaşıyorlardı Fakat Orta Asya’da devlet kuran Moğol Han’ı Cengiz; büyük bir ordu ile bütün batı Türkeli’ni istila etti Harzemşahlarla kanlı savaşlara girişti Türk Ellerinin zengin şehirlerini yağma edip halkı işkencelerle katle başladı

Şerefname adlı tarihte şunlar yazılıdır:

“Osmanlılar; Selçuklular gibi Oğuzlara mensuptur Bunlar Horasan’dan Anadolu’ya gelmişlerdir Bunların bu tarafa gelişlerindeki sebep, Cengiz Han’ın zulümleri yüzünden bu havalinin darmadağın olmasıdır Bütün musibetler her tarafı sardı Bu felaketi her taraf duydu

Habibü’s-Siyer adlı eserde de şunlar yazılıdır:

“Cengiz Han, Merv şehrinde bir katliam yaptırdı Seyit İzzeddin adında birisi Merv şehrindeki ölülerin sayılmasına memur edildi Yanına birkaç katip de verildi Ölülerin sayılması on altı gün devam etti; 300000 ölü sayıldı Bu, korkunç bir manzaraydı Güzel kızlar ve çocuklar esir edildi Diğer şehirlerde her askerine 25 kişi düşmek suretiyle taksim ederek halkı katlettirdi

1220 tarihinde Horasan Elleri, Cengiz Han’ın vahşetiyle kana boyanırken Süleyman Şah, 50000 hane Türkmeni yanına alarak konak konak ilerlemek suretiyle Van Gölü civarındaki Ahlat şehrine geldi Beraberinde 80000 yiğit asker vardı O zamanlar Ahlat’ta Türkler oturmaktaydı Hükümdarları “Balaban Bey” di Bu durum Horasan’dan Anadolu’ya umumi bir göç idi

Süleyman Şah, aşiretiyle beraber 25 Şubat 1221 tarihinde Ahlat’tan kalkarak Erzincan taraflarına doğru yola çıktı Amasya’da birkaç gün kalarak bu bölgede bulunan Gürcüler ve diğer kavimlerle savaştı Fakat bu ülkede büyük bir mera bulamadı

O sıralarda Halep’te bulunan Eyyubî Devleti şubelerinden bir hükümdar, Haçlılarla çarpışmak üzere Süleyman Şah’ı Halep’e davet etti Kayaalp oğlu Süleyman Şah, bütün ağırlıklarıyla ve oymaklarıyla beraber Amasya’dan yola çıktı Elbistan taraflarından ilerliyordu Nihayet önlerine Fırat Nehri çıktı Bu nehrin geçitlerini bilmiyorlardı Süleyman Şah atını Fırat Nehrinin akarsularına sürdü Fakat atı bu coşkun suyun akıntısına mukavemet edemedi

Süleyman Şah da ayağını üzengiden kurtaramadı Sular Türk’ün atası Süleyman Şah’ı alıp gitti Birkaç defa atıyla batıp çıktıysa da onu kurtaramadılar Aşiret halkı feryada başladılar

Süleyman Şah boğulmuştu Askerler onun cesedini sudan çıkardılar Onu, otağına koyarak, etrafında dokuz defa dönmek suretiyle gözyaşları içinde yas tutular Bütün aşiret halkı, babasız kalan çocuklar gibi gurbet ellerinde mahzun kaldılar Süleyman Şah’ın cesedini Raka kasabası civarında bulanan Caber Kalesi’nin önüne bir türbe yaparak oraya defnettiler

Bu suretle Süleyman Şah, 10 Kasım 1228 tarihinde bu türbeye gömüldü O zamanlar bu mezara “Türk Mezarı” adını verdiler Öldüğü zaman altmış yaşındaydı Asıl adının Türkçe Sülemiş olması ihtimali çok kuvvetlidir Süleyman Şah’ın mezarı, daha sonra Türkiye Cumhuriyeti topraklarına verilmiştir

Süleyman Şah’ın beklenilmeyen bu ölümü karşısında Kayı’lar şaşırıp kaldılar Kubur adlı bir su başında konakladılar Oğulları arasında bir anlaşmazlık çıktı Dört oğlundan Sungur tekin, Gündoğdu; Horasan iline gitmeye karar verip o tarafa gittiler Diğer oğullarından Dündar ve Ertuğrul ise dört yüz kırk dört hane halkını alarak Erzurum civarındaki Pasinler ovasındaki Sürmeliçukur’a giderek yaylak kurdular Bir müddet sonra da Ankara’ya gelerek Karacadağ’a yerleştiler Arkasından Ertuğrul Gazi, Anadolu Selçuklu Sultanı tarafından Söğüt’e Uçbeyi tayin olundu Onun oğlu Osman Bey de Osmanlı Devletini kurdu

Oğuzların, atalarımız olan Kayihanîler aşiretini Anadolu’ya getirip yerleştiren Süleyman Şahtır

Caber Kalesi : Suriye sınırları içinde Fırat Nehrinin sol kıyısında kalan , fakat Türk toprağı sayılan eski bir kaledir

Caber Kalesi Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı topraklarına katıldı Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in dedesinin mezarı buradadır II Abdülhamit devrinde buradaki türbe yeniden yaptırılmıştır

Caber kalesi'nin de içinde bulunduğu bölge 1 Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru İngilizler tarafından işgal edildi Daha sonra ise bölge, Suriye'ye bağlanarak Fransız mandasına bırakıldı

Türkler için büyük manevi değer taşıyan Caber Kalesi, Fransa ile TBMM Hükümeti arasında 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşmasının 9 maddesi gereğince, Türk Mezarı adı altında tanınan kabri, müştemilatı ile beraber Türkiye 'ye bırakıldı ve Türkiye’ye orada muhafızlar bulundurma ve Türk bayrağını çekme hakkı tanındı

Türbenin muhafazasını sağlamakla görevli olan Jandarma İhtiram kıtasının ikameti için 30 Mayıs 1938 tarihinde modern bir karakol yaptırıldı 1939 yılında da eski türbe tamiri imkansız hale geldiği için tarihi önem ve özelliğine uygun olarak, karakolun yanında yeni bir türbe inşa ettirildi ve mezar buraya nakledildi

Türkiye ile Suriye heyetleri arasında 1956 yılında Halep’te yapılan üst seviyede bir toplantıda düzenlenen tutanağın 13 ve 14 ncü maddelerinde türbe için gönderilecek ihtiram kıtasının her ayın 7 sinde değiştirilmesi kabul edilmiştir

Suriye Hükümeti, Fırat Nehri üzerinde 1966 tarihinde başlattığı Tabka barajının 1973 yılı içerisinde her türlü inşaatını bitireceğini ve barajın su toplamaya başlamasıyla Caber Kalesinin tamamen baraj suları altında kalacağını ileri sürerek, Türk hükümetinden türbenin yerini değiştirilmesi veya türbenin Türkiye’ye naklini talep etti Yeni ortaya çıkan durum üzerine Türkiye ve Suriye hükümetleri arasında yapılan görüşmeler sonucunda imzalanan antlaşmaya göre; Türbe, müştemilatı ile birlikte Karakozak köyü yakınındaki yeni yerine nakledildi



Süleyman Şah'ın türbesi önünde nöbet bekleyen Türk askerleri

Türkiye Cumhuriyeti Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı bir manga asker tarafından korunan ve 8797 m2 lik bir alan üzerinde yer alan Caber Kalesini, bu defa yeni inşa edilmekte olan Teşin Barajının suları tehdit etmektedir



Süleyman Şah'ın türbesindeki kitabe

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.