Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mehterin, tarihi

Mehterin Tarihi.

Eski 10-07-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mehterin Tarihi.



Osmanlılarda, askerî mûsikîyi icrâ eden topluluk Farsçada mihter olarak geçen mehter kelimesi, ekber (en büyük), âzâm (pek ulu) mânâsında bir ism-i tafdildir Kelime Türkçede mehter, çoğulu olarak da mehterân şeklinde kullanılmıştır Mehter, bölüklere ayrılır, aynı çalgı âletini çalanlar, alemdârlar birer bölük teşkil ederlerdi Her bölüğün ?ağa? tâbir edilen bir âmiri bulunurdu Davulcubaşına ise ?Baş Mehter Ağa? denirdi Ayrıca bir de Mehterbaşı vardı İkinci bir mehterbaşı daha vardır ki, bundan ayrı olup, ?Mehterân-ı Hayme? denilen Saray Çadırcılarının başıdır Mehter teşkilatı, ?emir-i alem?e tâbiydi Türkiye Selçukluları sultanı İkinci Gıyaseddin Mesud 1284 yılında gönderdiği bir fermanla Osman Gâziye; Eskişehir?den Yenişehir?e kadar bütün Söğüt bölgesi ve havâlisini sancak olarak verdi Fermanla birlikte Osman Gaziye emirlik alâmeti olan ?tuğ?, ?alem?, ?tabl? ve ?nakkâre? de gönderilmişti Ferman, Osman Gâziye Eskişehir?de bir ikindi vakti takdim edildi Osman Gâzi ayakta durarak nevbet vurdurdu (çaldırdı) Fâtih Sultan Mehmed Han zamânına kadar nevbet vurulurken pâdişahların ayakta dinlemesi âdetti Mehter teşkilâtına bağlı iki türlü mehterhâne vardı Biri resmî teşkilata bağlı olan çalıcı mehterler, diğerleri esnaf mehterleriydi Resmî mehter, padişah mehteriydi ki, buna ?Mehterhâne-i Tabl-i Âlem-i Hassa? denirdi Sonraları, mehter sâdece pâdişah ve orduya âit olmaktan çıktı Her vezir dâiresinde bir mehterhâne bulundurulması âdet oldu Fâtih devrindeki mehterhânede dokuz zilzen (zil çalan), dokuz nakkârezen (kudum çalan), dokuz boruzen (boru çalan), dokuz tablzen (davul çalan), dokuz çavuş ve bir iç oğlan vardı Altmış dört kişilik mehterhane takımına ?dokuz kat mehter? adı verilirdi Pâdişahın mehterleri on iki kat olurdu On iki kat mehterhânede her çalgıdan on ikişer adet bulunurdu Pâdişah sefere çıktığı zaman mehter takımı on iki misline çıkarılırdı Sefer ve harp esnâsında pâdişah mehterhânesi, saltanat sancaklarının altında durup, nevbet vururdu Bundan başka ikindi vakti, Otağ-ı Hümâyûn önünde nevbet vurmak âdetti (Bkz Nevbet) Hükümdâr mehterleri beş vakit vururlardı Bundan başka pâdişah cüluslarında, kılıç alaylarında, harplerde zafer haberi geldiği zaman ve arife dîvânlarında nevbet vurulurdu Mehterler, harp meydanlarında gece karanlığında bile ordugâh nöbetçilerinin uyumaması için devamlı çalar ve aynı zamanda da ?yektir Allah!? diye bağırırlardı Harp esnâsında ise, pâdişahın veya seraskerin yanında durup, harp boyunca askerin cesâretini arttırmak ve düşmana dehşet vermek için çalardı Vezir mehterleri, ikindi ve yatsı namazları kılındıktan sonra olmak üzere, günde iki defâ vururdu Bunlardan birincisi akşam yemeğinin ikincisi de uykunun işâretini verirdi Sivil mehterler, kendilerine mahsus nevbet yerlerinde yatsı namazından sonra ve sabahleyin nevbet vururlardı Eski zamanlarda öğle yemeği, ?kuşluk? nâmıyla öğle namazından evvel; akşam yemeği de ikindi namazından sonra yenilir ve yatsı namazından sonra uykuya yatılırdı

Mehter duâsı: Allah Allah Celilü?l-Cebbâr, Muînü?s-Settâr, Hâliku?l-leyli ve?n-Nehâr, Lâyezâl, Zü?l-Celâl, birdir Allah! Ânın birliğine, Resûl-ü Enbiyâ Peygamberimiz Cenâb-ı Ahmed-i Mahmûd-u Muhammed Mustafa (Bütün efrâd elleri göğsünde olmak üzere rükûa gelir gibi eğilirler, pâdişah geldiği zaman ise sâdece baş eğer, daha fazla eğilmezler) Âl-i evlâd-ı Resûl-i Müctebâ imdâd-ı ruhâniyetine! Pîrân mürşidîn, âşıkîn, vâsilîn, hamele-i Kur?ân, güzeştegân, ehl-i îmân ervâhına, avn-ü inâyetine! Halifetü?l-İslâm es-Sultân İbni?s-Sultan bil-cümle İslâmın necât ve seâdet ve selâmetine, pîrler, erenler, üçler, yediler, kırklar, göçenler, demine devrânına ?Hû? diyelim ?Huuu? denildikten sonra bütün mehter takımı, davul ve zilleri şiddetli vurarak dokuz defâ ?Hû? çekerlerdi Sonunda da üç defâ kös vururlardı Mehterin kendine has bir yürüyüşü vardır Üç adımda bir durur, yarım sağa ve yarım sola dönerdi Yürüyüş esnasında mehter efrâdı, hep bir ağızdan, ?Rahim Allah, Kerîm Allah? derlerdi Mehter takımının yürüyüş nizamında merasime iştirak şöyle idi: Önde çorbacıbaşı ünvânını taşıyan ve başında ?üskûf? bulunan mehterân bölüğü komutanı, onun arkasında sol tarafta zırhlı muhafızı ile birlikte yeşil sancak, ortada istiklâl alâmeti olan ak sancak, sağ başta ise zırhlı muhafızı ile birlikte kırmızı sancak bulunurdu Sancakların arkasında ise üçerli koldan üç sıra hâlinde dizilmiş dokuz tuğ gelirdi Sağ tarafta kırmızı sancağın arkasında, Yeniçerilerin taşıdığı ?hücum tuğu? yer alırdı Tuğlardan sonra ortada mehterbaşı bulunurdu Mehterbaşından sonra ise sıra ile; mehterin iki katı adedince çevgenler (okuyucular), zurnazenler, boruzenler, nakkârezenler, zilzenler ve davul çalanlar gelmekteydi En arkada ise at sırtında taşınan kös bulunmaktaydı

Mehterin Avrupa?ya tesiri: Avrupalılarca, on sekizinci asırdan îtibâren ?Yeniçeri müziği? diye adlandırılan müzik; evvela, benimsenmiş, bilâhare Polonya, sonra Avusturya ve daha sonraları bütün Avrupa?da onların tâbiriyle Yeniçeri bandoları kurulmuştur Bestekâr Mozart ve Hayd da, mehter mûsikîsinin tesirinde kalarak, meşhur bestelerini meydana getirmişlerdir Alman besteci Beethoven, ?Büyük Senfoni?sinin son bölümünü, mehterin kös, davul ve zurnasıyla seslendirmiştir Beethoven, ?Türk Marşı?nı mehterin bir cenk havasından adapte etti Avusturyalı bestekâr Mozart?ın ?Türk Marşı?, Türk askerlerinin ?Allah Allah? nidâlarının, nakarat olarak tekrarından müteşekkildir Viyana Kraliyet orkestra Şefi Gluck bu yıllarda, sarayda verdiği konserlerinde, repertuvarına mehter bestelerini almış ve orkestrasında çaldırmıştır Alman bestekâr Wagner, bir mehter konserini dinlerken heyecanlanmış, kendini tutamayarak ?İşte mûsikî buna derler!? demiştir Mehter mûsikîsi gibi, mehter teşkilâtı da Avrupa?ya tesir etti On sekizinci yüzyıl içinde önce Avusturyalılar, sonra Prusyalılar, daha sonra da Ruslar, Almanlar ve Fransızlar mehter teşkilâtına benzer mızıka takımlarını kurdular Osmanlı Devletinin ömrü boyunca, gittikçe mükemmelleşen mehter, Yeniçeri ocağının lağvı ile beraber yerini ?Mızıka-i Hümâyûna? bıraktı

Günümüzde mehter: Mehter, 1911?de Ahmed Muhtar Paşa tarafından ?Mehterhâne-i Hâkânî? adıyle yeniden kuruldu 1914?te kuruluş tamamlandı Birinci Dünyâ Harbinde Başkumandan Vekili Enver Paşanın emriyle teşkilât orduya tamîm edildi İstiklâl Harbinde de mehterhâne hizmet verdi Cumhûriyetin îlânından sonra, Millî Savunma Bakanı, mehteri saltanat alâmeti sayarak lağvetti 1950?den sonra, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut?un direktif ve desteğiyle mehterin yeniden tesisi çalışmaları başladı 1953?te yeniden tesis edildi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.