Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ağzından, gerçeği, vahdettin

Vahdettin Gerçeği (Kendi Ağzından)

Eski 10-07-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Vahdettin Gerçeği (Kendi Ağzından)



İşte, Sultan Vahideddin’in kendi kaleminden savunması Paratoner görevi yaptım, musibetleri üzerime çektim

MEMLEKETE PARATONER OLDUM: ‘Karşınızda köklerinden koparılmış, bir girdapla sahile fırlatılıp atılmış bir kazazede var Ben bu kargaşa içerisinde önümde daha ne kadar yol kaldığından habersizim ve bu işin neticesini de sadece Allah biliyor Ne yapabiliriz ki? Kader, bu konuda düşündüğümden farklı bir yol çizdi

Ben, dindar bir insanım Vazifemi çok karmaşık bir dönemde, bir insanın yapabileceği en iyi biçimde tamamladığıma bütün yüreğimle ve kat’iyetle inanıyorum

İnsanın zaafları da söz konusu ‘Beşer şaşar’ ifadesinin doğru olduğunu çok iyi biliyorum ama, aşılması zaten imkánsız olan savaş zamanının engellerini ve daha sonra mütareke ile ortaya çıkan güçlükleri yenemediysem de, memleketimin iyiliği için yapmam gereken herşeyi yaptığımı iddia ediyorum

Mütareke yıllarında ortaya çıkan bütün fácialara ve olaylara karşı gerçi kalkan olamadım ama paratoner vazifesi gördüm ve öyle zannediyorum ki, bütün musibetleri de üzerime çektim Kendimi feda ederek vatanı kurtarmaya çalıştım Ama gelin görün ki, bugün yaşayan kurban benim; daha doğrusu fedakárlığın kurbanı!’

KAÇMADIM, HİCRET ETTİM: ‘Her tarafı istilá eden inkılap ve ihtiras içerisinde bunaldım Bana teklif edilen şekildeki hiláfete ne karşı koyma, ne de başeğme imkánı görmeyerek kamuoyunda sükûn ve durumda açıklık belirinceye kadar tehlikeli bölgeden geçici olarak ayrılmaya karar verdim Gitmekle, vekili olduğum şánı yüce peygamberin yaptığını yaptım, kaçmadım, hicret ettim

İHANET ETMEDİM: ‘Talih ve kader bizi vatanımızdan ayırdı ve nihayet gurbetlere attı Allah’ın takdiri ve kısmetimiz böyleymiş Gerçi málum sebepler yüzünden dinime, vatanıma ve milletime arzu ettiğim kadar hizmete vakit ve imkán bulamadım ise de, asla ihanet etmedim Şimdi burada zelil ve sefil bir halde kalmaktansa, Anadolu’da at sırtında olmalıydık Ecdádımın sarıkları, aynı zamanda kefenleriydi Anadolu’ya gidip ordunun başına geçmem konusunu dünürüm Sadrazam Tevfik Paşa’ya açtığım zaman, büyük bir muhalefete uğradım ‘Böyle bir avantüre giremezsiniz Biz, Mustafa Kemal Paşa ile haberleştik Zaferden sonra, size bağlılığını bildirecek Onun istemediği, sadece Damad Ferid Paşa’dır Galip gelirse zafer sizin, Allah göstermesin yenilirse de bu yenilgi onun hesabına olacaktır Vaktiyle Enver ve Talát yenilmişlerdi ve onların hatalarını düzeltmek için galip devletlerle şimdi siz mücadele içerisindesiniz Anadolu’ya gidip mağlup olursanız vaziyeti kim kurtarır?’ deyip Anadolu’ya gitmeme máni oldu

ÜÇ BÜYÜK HATA YAPTIM: ‘Ben de insanım, hata etmediğim iddiasında bulunamam ve başlıca üç hatamı itiraf ederim: Birincisi, rahmetli biraderim Sultan Reşad’dan sonra saltanat makamını kabul etmem İkincisi, mütareke hükümetlerine, başta Ferid Paşa olmak üzere Tevfik, İzzet, Ali Rıza ve Salih Paşalar gibi milletin ve devletin kalbur üstü isimlerine talihimi bağlayarak aldanmam Üçüncüsü; devleti kuran ve halis muhlis Türk olan Osmanoğulları’nın memleketten sürgün edilip Hiláfetin ortadan kaldırılacağına asla inanmak istememem Böyle bir tecrübeden sonra insanın vicdanının nasıl temizlendiğini, inancının ve tevekkülünün yeniden nasıl doğduğunu bilemezsiniz

PAŞA’YI BEN GÖNDERDİM: ‘Bugün içinde bulunduğum ve hak etmediğim düşmanlıktan rahatlık ve mutluluk duyuyorum Bu, bana huzur da getiriyor Eğer yaşarsam ve mücadeleden muzaffer çıkarsam, ‘bir kötülüğe batıp çıkmıştım’ diye teselli bulacağım Düşmanlığa karşı mücadelenin yoğun, acı verici ama dayanılmaz olmadığına inandığım için kendimi feda ederek çok sevdiğim memleketimi kurtarmış olmaktan mutluluk duyacağım

Memleket sevgim bana, İstanbul düşman süngüleri altındayken Mustafa Kemal Paşa’yı Yunanlıların üzerine göndermek gibi ağır bir kararı aldırarak iláhi bir mutluluğun da zevkini tattırdı

SEVR’İ İMZALAMAYACAKTIM: ‘O Sevr Andlaşması ki, elime ilk aldığımda keskin bir acı ve korkulu bir ürperti hissettim Sevr bana göre ne bir andlaşmaydı ne de bir pakttı; kötülüğün baştan aşağı ta kendisiydi

Bana gelince; mecburi ve geçici imza taktiğiyle biraz zaman kazanmaya çalıştım Saltanat Şûrası’nı da zaten her türlü mes’uliyeti üzerime alarak galipleri ve zaferlerinden sonra Türkiye’ye karşı aşırı düşmanca bir tavır içine giren bu memleketlerin kamuoyunu biraz sakinleştirmek için teşkil etmiştim Gelişmeleri bu şekilde beklerken biraz zaman kazanmaya çalıştım, zira olayların gidişatını normale sadece zaman çevirebilirdi

Eğer işler kötü gider ve bu oyalamakta muvaffak olamazsam, andlaşmayı imzalamaktansa tahttan feragat etmeye kararlıydım

HAZİNEYİ ALMADIM: ‘İstanbul’u terkederken Osmanoğulları’na ait bulunan ve benim için çok büyük kıymet taşıyan eşyaları yanıma almayı düşünmedim Bu sebeple, yabancı bir memlekette şimdi beş parasız, yüzüstü ve ızdırap içinde kaldık

Kaynak: İşte, Sultan Vahideddin’in kendi kaleminden savunması, Murat Bardakçı, Hürriyet Gazetesi, 24 Temmuz 2004

"alıntıdır"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.