07-09-2009
|
#1
|
yesimciwciw
|
Ahmet Hakan:Sen Başı Kapalı Bir Kızı Sevseydin

AHMET HAKAN: SEN BAŞI KAPALI BİR KIZ SEVSEYDİN
İsmet Berkan'ın 'başı açık bir kız sevse anlar mıydı?' sorusuna cevap veren Ahmet Hakan sordu: Ya sen başı örtülü bir kız sevseydin?
Dün kendi yazısını eleştirerek bir soru soran İsmet Berkan'a cevap veren Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan, yazsısına "Geçen günkü yazımda “İslami kesimde türbansız kızlarla evlenme modası baş gösterdi  Bu durumda türbanlı kızlarla kim evlenecek?” tarzında hayli elektrikli bir sorunun aktarıcısı olmuştum  " hatırlatması ile başladı
Ahmet Hakan yazısını şöyle sürdürdü:
Bu konuda Radikal’in Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan’dan “Aşk her derde devadır” diye özetlenebilecek romantik bir yanıt geldi  İsmet Berkan diyor ki:“Aşk gibi, evlilik gibi konular öyle genellenemeyecek, hele hele siyasetin ve bir siyasetmiş gibi uygulanmak istenen inancın alanına hapsedilemeyecek konulardır Âşık olmuş, birbirleriyle bir hayatı paylaşmaya karar vermiş bireyler var ortada ”İsmet Berkan bu yorumu yaptıktan sonra da bana şöyle bir soru tevcih ediyor:“Zaman zaman eski İslamcılık günlerini ve o günlerdeki ruh halini çok eğlenceli bir dille aktaran Ahmet Hakan, o eski keskin günlerinde başı örtülü olmayan bir kıza âşık olsaydı ne yapardı acaba?”Çok güzel bir soru  Dilerim vereceğim yanıt, İsmet Berkan’ın çocuksu romantizmini ve aşırı iyimserliğini bir parça etkiler de acı gerçeklere yaklaşmasına yardımcı olur * * *Hakikaten de o “eski keskin günlerim”de başı örtülü olmayan bir kıza âşık olsaydım ne yapardım acaba?O “eski keskin günler”  Yani düğün davetiyelerinde “Hayat iman ve cihattan ibarettir”“mücahitler” ve “mücahideler” yetiştirmek için kurulduğu  Tesettürün norm olarak benimsendiği  Tesettürsüze “ayrı dünyanın insanı” muamelesinin çekildiği  Şevki Yılmaz’ın fırtına gibi estiği  Abdullah Gül’ün tek derdinin türban olduğu  Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın başı örtülü genç kızlarla mücahit genç erkekleri evlendirmek için aracılık yaptığı  O “eski keskin günler”de  Eğer ben, kazara “tesettürsüz bir kız”a âşık olsa idim  Şu olurdu:Yanardım, biterdim, kül olurdum  * * *En başta riyakârlık yapmak zorunda kalırdım  Aşkımı kalbime gömmezdim ama “Beni bu kızla görmesinler” derdine düşer, sevgilimle uzak semtlerde buluşmaya gayret ederdim Korkardım yadırganmaktan  Ailemin olası itirazlarından ürkerdim  Mücahit abilerin “Bu bizim Ahmet de iyice uçtu birader” tarzı bakışlarından çekinirdim  Dava arkadaşlarımın laf sokmalarına öfkelenirdim  Cemaat içi kariyerimin bitmekte olduğunu fark ederdim  “Zavallı başı açık kız”la durumu mütalaa ederdim  Önce ciddi bir tebliğ yapar, “Ahzap Suresi”nden söz ederdim  Baktım olmuyor  Bu sefer “Benim için başını örtersin değil mi?” falan diye miyavlardım  En sonunda “Senin bu halinle bizim mahallede kabul edilmen çok zor” der miydim, bilmiyorum  Sonuç olarak  İsmet Berkan’ın sandığı gibi, ”Aşk devreye girdiğinde herkese susmak düşer” şeklindeki o şahane ilke, bizim mukaddes gettomuzda işlemezdi * * *Yani demem o ki  Bunlar öyle “Aşktır gelen, kokusundan bildim” tarzı laflarla geçiştirilecek işler değildir  Derindir, çetrefildir, şaşırtıcıdır  Hatta o kadar derindir ki  Mesela  Eğer İsmet Berkan bekâr bir erkek olsa idi  Ve bugünkü sosyal ortamı içinde tutup türbanlı bir kıza âşık olsa idi  Şimdi sazını almış “Bir laik türbanlıya gönül verse/görbaşına neler gelir” türküsünü çığırıyor olurdu  Şu kadarını söyleyeyim:Benim eski keskin günlerimde “Bir mücahidin türbansız bir kıza gönül vermesi”nin doğuracağı sorunlar, bugünün Türkiyesi’nde “laik bir gencin türbanlıya gönül vermesi”nin doğuracağı sorunlardan bin kat fazla idi  * * *Tamam  Tamam  Ahmet Mücahit Arınç’ların, Ömer Topbaş’ların, aşklarını kalplerine gömmek zorunda kalmamalarından sevinçler devşirelim  “Ne güzel yahu?” diyelim  Mahalleler arası geçişkenliği alkışlarla karşılayalım  Onların bireyselleşmelerine şapka çıkaralım  Ama önemli ayrıntıları da unutmayalım:Mesela  Bu bireyselleşen çocukların politikacı babalarının, daha düne kadar fedakârlık yapmaya teşvik ettikleri türbanlı kızların kimlerle evleneceği meselesine de şöyle kıyısından, köşesinden dalalım  Oğuz Atay’ın dediği gibi: “Ekmek suyla undan ibarettir/Maruzatım bundan ibarettir ” cümlesinin yazıldığı  Düğünlerde kadınların erkekleri, erkeklerin kadınları görmelerinin mümkün olmadığı  Başı örtülü bir kızla evlenmenin Allah’ın emri addedildiği  Ailelerin
__________________
|
|
|