|  | Hıristiyanlık Tarihi |  | 
|  07-08-2009 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Hıristiyanlık TarihiHıristiyanlık Tarihi Filistin'de, Yahudi toplumunun içinde bir dinsel akım olarak doğan Hıristiyanlık'ın kurucusu Hz  İsa'dır  İnsanlar arasında sevgi ve kardeşliği öneren Hıristiyanlık, Hz  İsa'nın yaşamı ve öğretisine dayanır  Kutsal Kitap'm Eski Ahit (Sözleşme) bölümünde sözü edilen, Yahudiler'i(bak  İSA Hz  )  Günümüzde, Katolik, Protestan ve Ortodoks kiliseleri olarak üç ana dala bölünmüş olan Hıristiyanlık, dünyanın en yaygın dinidir  kurtaracak Mesih'in İsa olduğuna inanılır  Hıristiyanlar'a göre İsa Tann'nın oğlu, kilisenin kurucusu ve başıdır Hıristiyanlık, Akdeniz çevresindeki topraklarda doğdu  Tanrı tarafından seçilmiş bir halk olduklarına inanan Museviler, yüzyıllar boyunca Tann'nın mesajını getirecek ve onları düşmanlarından kurtaracak olan Mesih'i beklediler  İS 29'da İsa, Celile'de vaaz vermeye başladı ve birçok kişi, beklenen Mesih'in geldiğine inandı  İlk Hıristiyanlar, İsa'nın 12 havarisiyle onların dostlarıydı (bak  HAVARİLER)  İsa'nın ölümünü izleyen 200 yıl süresince Hıristiyanlar ibadetlerini evlerde toplanarak sürdürdüler  Bu toplantılarda İsa'nın öğretisi yinelenir, Son Akşam Yemeği'ndeki olayların yeniden yaşandığı ayinler yapılırdı  Son Akşam Yemeği, İsa'nın yakalanarak çarmıha gerilmezden önce 12 havarisiyle birlikte yediği son yemektir  İncire göre İsa, bu yemekte, ekmeği böler ve kendi bedeni olduğunu söyleyerek yemeleri için dağıtır  Ardından bir kupa şarabı kutsar ve havarilerine kendi kanı olarak sunar  Hıristiyan inancına, özellikle de Katolikler'e göre, İsa bedenini ve kanını sunmakla, havarilerinin kendisiyle birleşmelerini sağlamış, tüm insanlığın günahlarının bağışlanması için de kendisini Tanrı'ya kurban etmiştir  Evlerde sürdürülen ibadetlerde simgesel olarak yinelenen Son Akşam Yemeği, zamanla kilisenin temel ayinlerinden biri olan şükran ayinine dönüştü  Hıristiyanlık'ın bir başka önemli kutsama ayini de vaftizdir  Hıristiyan olacak bir kişinin vaftiz edilerek ruhunun arınması gerektiğine inanılır  Vaftizde ruh temizliğinin simgesi olarak su kullanılır  İsa'nın öğretisinde insan ile Tanrı arasındaki ilişki, kişinin Tanrı'yı özgür iradesiyle ve tüm benliğiyle sevmesinin yanı sıra, komşularını da en az kendisi kadar sevmesi biçiminde anlatılır  Hıristiyanlar üçleme'ye inanırlar  Üçleme tek olan Tanrı'mn üç kişiliğini birleştirir  Bunlar Baba Tanrı, insanlığı günahtan arındırmak için ölen Oğul Tanrı (İsa) ve insanların düşünceleriyle eylemlerine kılavuzluk eden kusursuz ve eksiksiz bir sevgi akımı olan Kutsal Ruh'tur  İlk Hıristiyanlar Yahudi'ydiler  Kilisenin ilk önderlerinden Aziz Paulus, Hıristiyanlık'ın bütün insanlara açık bir dünya dini olabilmesi için kilisenin Musevilik'ten bağımsız olması gerektiğini bildirdi  Böylece bu yeni din başta Roma İmparatorluğu olmak üzere yeni toplumlar içinde de hızla yaygınlaştı  Havariler ve onların kutsayarak görevlendirdiği temsilcileri Hıristiyanlık'ın yaygınlaşmasına ve ilk kiliselerin kurulmasına ön ayak oldular  Puta tapma ve büyücülüğün Hıristiyanlık'a sızmasını önlemek için İsa'nın yaşamı ve öğretileri İS 200'de bir kitapta toplandı  Konuşulan Yunanca'yla yazılan bu kitaba Yeni Ahit adı verildi  Daha sonra Museviler'in Eski Ahit denen İbranice yazılı din kitapları da Yeni Ahit'in başına eklendi ve tümüne birden Kutsal Kitap adı verildi (bak  Kutsal Kitap)  Roma İmparatorluğu'nda yaşayan ilk Hıristiyanlar çeşitli zorluklar ve tehlikelerle mücadele etmek zorunda kaldılar  Putperest Roma İmparatorluğu topraklarında, kiliseler aracılığıyla hızla örgütlenen Hıristiyanlar, devlet güçlerini karşılarında buluyorlardı  İS 313'te İmparator I  Constantinus, Hıristiyanlık'la birlikte bütün dinlere hoşgörü gösterilmesini sağlayan bir yasa çıkardı  4  yüzyılın sonlarına doğru Hıristiyanlık bütün Roma İmparatorluğu'na yayıldı  Kilise önderleri devlet işleriyle ilgilenmeye başladılar  Kilisenin gücünün bu alanda artmasıyla, dinsel ilkelerden sapma ve dünya değerlerini önemseme başladı  Bazı Hıristiyanlar, dinde eski yoksulluk ve özveri dönemine dönülmesi gerektiği inanandaydı  Aziz Benedict'in önderliğindeki bir grup Hıristiyan bir araya gelerek dünya nimetlerine önem vermeyen, katı ve yalın bir yaşam biçimini benimsedi; böylelikle ilk manastırlar ve keşişler doğdu  Bu dönemde, kilisenin konumunu netleştirmek ve sorunlarını çözmek amacıyla piskopos meclisleri toplandı  Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra, yönetimin sorumluluklarının birçoğunu kilise üstlendi  Yaklaşık 5001500 arasında kilise, ortaçağın başlıca kültür kurumu oldu  Bu çağda öğretmenlik ve araştırmacılık yapan keşişler büyük önem kazandı  Kitapları çoğaltan, ders veren, okulları yöneten onlardı  Tarım alanında da becerilerini geliştirdiler  Batıda Roma piskoposu, yani papa, bütün Hıristiyanlar'ın önderi ve kilisenin başıydı, ama kralların desteğine de gereksinim duyuyordu  Bazen kilise ya da devletin izlediği siyaset konusunda krallardan biriyle papa arasında anlaşmazlık çıkar, büyük tartışmalar olurdu  Papanın aynı zamanda İtalya'daki Papalık Devletleri'nin yöneticisi olması, bu ilişkileri daha da karmaşıklaştınyordu (bak  Papa)  Hıristiyanlık yaygınlaştıkça birliğini koruyamadı  Daha 2  yüzyılda Hıristiyanlar arasındaki anlaşmazlıklar bazı grupların kiliseden ayrılmasına yol açmıştı  Doğuda kilise, devletin ve hükümdarların egemenliğine girerken, batıda papaya bağlı, krallardan bağımsız bir güç olarak gelişti ve devletler üzerinde dinsel otoritesini kabul ettirdi  1054'te kilise doğu ve batı olarak bölündü  Böylece batıda papanın başında bulunduğu Katolik Kilisesi, doğuda ise papanın otoritesini tanımayan Ortodoks Kilisesi kuruldu  Ayrılmanın asıl etkisi, uzun yıllar sonra batıdaki Hıristiyanlar'ı doğu ile karşı karşıya getiren Haçlı Seferleri'yle ortaya çıktı  Daha sonra Katolik Kilisesi'nin para sıkıntısı çekerek, günahların bir bölümünün para karşılığı bağışlanabileceğin! açıklaması ve bunu uygulamaya koyması yeni bir bölünmeye neden oldu  1517'de Alman din adamı Martin Luther, kilisenin bu gibi uygulama ve öğretilerini açıkça sorgulamaya başladı  Bu sorgulama Reform hareketi ve Protestan kiliselerinin kurulmasıyla sonuçlandı(bak  Reform)  Başlangıçta Protestan reformcuları, yalnızca, kilisenin öğreti ve uygulamalarında bazı değişiklikler yapmak istediler  Ne var ki, bunu gerçekleştiremeyince kilise bölündü  Protestan Kilisesi, Katolikler'e karşı mücadele ederken papanın otoritesinden hoşnut olmayan krallardan yardım gördü  Böylece kilisenin devlet üzerindeki yetkisi azaldı  Protestanlık da kendi içinde çeşitli ulusal kiliselere bölünürken, bazı Protestan gruplar kendilerini herhangi bir devletin desteği ve ilişkisi dışında tuttu  Bunlar Hür Kiliseler adıyla anılageldi  İngiltere'de VIII  Henry döneminde kilise, papalıktan ayrıldı ve Anglikan Kiliseleri, Reform'un temel ilkelerini benimsedi  16  yüzyılda başlayan keşifler ve sömürgecilik hareketleriyle birlikte, özellikle de 19  yüzyılda  Hıristiyanlık bütün dünyaya hızla yayıldı  Katolikler ve Protestanlar giriştikleri misyonerlik çalışmalarıyla bu dini Asya, Amerika, Afrika ve Avustralya'ya taşıdılar  Ne var ki, bu hızlı gelişme, Hıristiyanlık'ın dünyadaki etkisinin giderek zayıflamasının önüne geçemedi  Amerikan Bağımsızlık Savaşı'ndan sonra bu ülkede din ile devlet işleri birbirinden ayrıldı ve bu olay devletin, kilisenin etki alanı dışına çıkarılmasına örnek oldu  20  yüzyılda kiliselerin ^üye sayısında bir düşme görüldü  Bu arada kilise ayinleri yalınlaştırıldı  Rahipler sıradan insanlarla birlikte çalışmaya özendirildi  Daha önceleri yalnızca rahiplerin yerine getirdiği bazı sorumluluklar kilise üyelerince de üstlenilmeye başlandı  Eskiden vaftiz, tövbe, nikâh gibi kutsama ayinleri yalnızca erkek din görevlilerince yerine getirilirken, kadınlar da bu gibi işlerde görevlendirildi   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |