Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hazarlar

Hazarlar

Eski 07-07-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Hazarlar



Hazarlar







611 yüzyıllar arasında Orta ve Güney Rusya ile Kafkasya'da egemenlik kurmuş bir Türk topluluğudur Başka birçok Türk topluluğuyla birlikte Hazarlar'ın da Hunlar'ın batıya yayılmaları sırasında bu bölgeye geldikleri sanılmaktadır Hazarlar egemenlikleri altında yaşadıkları Sabirler'in 550 yıllarında dağılmaları sırasında tarih sahnesine çıktılar Aynı tarihlerde Asya'da da Göktürk Devleti doğmuştu Hazarlar, Göktürkler'in batı bölgesini yöneten İstemi Han ile ilişkiye girerek Kafkasya ticaret yolunun de
netimini üstlendiler Eskiden beri ticaretle uğraşan bir topluluk olduklarından yolların güvenliği Hazarlar için önem taşıyordu



Hazarlar ile Göktürkler arasındaki işbirliği bir başka alanda da sürdü Ticaretlerini baltalamaya çalışan İran'daki Sasaniler'e karşı Bizans İmparatorluğu'nu destekleyen bir siyaset güttüler Bu dönemde Hazarlar henüz siyasal bir birlik oluşturmuş değillerdi Göktürkler'in koruması altında yaşıyorlardı Ne var ki, Göktürkler'in 630'da bağımsızlıklarını yitirmeleri, Sasaniler'in de 651'de tarih sahnesinden silinmelerinden sonra Hazarlar bağımsız bir siyasal yapı oluşturmaya giriştiler Tarih belgelerinde ilk Hazar kağanının adının Bulan olduğu yazılıdır


Hazarlar 89 yüzyıllarda egemenliklerini batıda Don Irmağı'na, daha sonra Karpat Dağlarfna, kuzeyde ise Moskova yakınlarına kadar genişlettiler Böylece Rusya'nın en verimli bölgeleri ile Bizansİskandinavya ticaret yolu da Hazarlar'ın eline geçti Zenginleşen Hazarlar ticaret yollarının güvenliği için kaleler yaptırdılar Bunların en ünlüsü, kazılar sonunda ortaya çıkarılan ve Hazarlar'ın kültürüyle ilgili birçok buluntunun elde edildiği Sarkel Kalesi'dir Don Irmağı'nın aşağı kesiminde yer alan Sarkel Kalesi'nde ele geçen eşyalardan Hazarlar'ın birçok kavimle ve başka Türk topluluklarıyla büyük boyutlu ticaret ilişkileri olduğu, ayrıca tarım ve hayvancılıkta da ileri bir düzeye vardıkları anlaşılmıştır


Hazarlar askeri alanda Kafkasya'da Araplar'la, 850'den sonra da Rusya'da yeni oluşmaya başlayan Slav prenslikleri ve doğudan gelen Peçenekler'le çatışmaya girdiler Hazarlar ile Araplar arasındaki çatışmalar daha Hz Osman döneminde (644656) başladı, Emeviler ve Abbasiler döneminde aralıklarla 799'a kadar sürdü Sonuçta Güney Kafkasya Araplar'ın elinde kaldı, Hazarlar da Kuzey Kafkasya'daki egemenliklerini sürdürdüler


850 yıllarında Kuzey Rusya'da ilk Rus Knezliği'ni (prenslik) kuran Rurik'in Orta Rusya'ya yaptığı seferler Hazarlar'ın ticaretini önemli ölçüde baltaladı Ruslar 90()'e doğru Sambata (Kiev) kentini ele geçirince Hazarlar daha ağır bir darbe yiyerek doğuya doğru çekilmek zorunda kaldılar Bu sıralarda doğudan da Peçenek akınları başladı Hazarlar Oğuzlar'la anlaşarak bu akınları önlemeye çalıştılarsa da başarılı olamadılar Peçenekler Harezm'den İdil (Volga) boylarına uzanan kervan yolunu denetimleri altına alınca Hazarlar'ın doğu ticareti de kesildi 11 yüzyıl başlarında büyük bir bunalım içine düşen Hazarlar'a son darbeyi Kıpçaklar indirdi ve bu yüzyıl ortalarından sonra Hazarlar'ın siyasal birliği iyice dağıldı Yalnızca Kırım'da tutunabilen Hazarlar'ın küçük bir bölümü Karaylar (Karaimler) adıyla varlıklarını Rusya, Polonya ve Türkiye'de günümüze kadar sürdürdü


Hazarlar Rusya'nın geniş bozkırlarında siyasal bir birlik kurmayı başarmış ilk topluluktur Bunda ticaretle uğraşan bir topluluk olmaları dolayısıyla herkesle iyi ilişkiler kurmaya çalışmalarının payı büyüktür Gerçi Araplar'la mücadelelerinde askerlikte de başarılı olduklarını göstermişlerdir, ama ticaretle zenginleştikleri dönemde ordularını hep paralı askerlerden oluşturmuşlardır Hazarlar'ın barışçı bir topluluk olduklarını gösteren bir başka örnek de din alanındaki tutumlarıdır Hazarlar'ın çoğu önceleri birçok Türk topluluğu gibi Samanlık dinindeydi Ama sonraları Hazarlar arasında Araplar'ın etkisiyle Müslümanlık, Bizans'ın etkisiyle Hıristiyanlık ve Bizans'tan çıkarılan Yahudiler'in etkisiyle de Musevilik yaygınlaşmıştır Kağan ailesi 8 yüzyıl ortalarından sonra Musevilik'i benim

semiş, bu din giderek tüccarlar ve halk arasında da yaygınlaşmıştır Hazarlar'dan günümüze yazılı bir belge kalmamıştır Bu yüzden dilleri ve kültürleri üstüne yeterli bilgi yoktur Dünyanın en büyük içdenizi olan Hazar Denizi adını Hazarlar'dan almıştır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Hazarlar

Eski 09-12-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Hazarlar



Hazarlar









Ortaçağ’da Güney Rusya’da imparatorluk kuran Türkler (468-965) Hazarlar, Batı Hun Devleti yıkıldıktan sonra onun kalıntıları üzerinde devlet kurdular Devletin ağırlık merkezi Kırım ve Volga dolaylarıydı Bu durumda doğuda Sasanîlerle (İran), batıda Bizanslılarla ilişkileri vardı



627′de yapılan Bizans-İran savaşında Hazarlar Bizans’ı tuttular VII yyda sürekli olarak Müslüman Arap saldırıları karşısında kalan Bizans İmparatorluğu Hazarlardan yardım istedi Bizans’ın yardımına koşan Hazarlar bu yüzden Müslüman Arapların düşmanlığını üzerlerine çektiler




Arap-Hazar çatışması


Doğuda Hazarların etkisi Kafkaslar’ın güneyinde Kura Irmağı’nın ötesine kadar uzanıyordu Araplar bu kesimde Hazarlara saldırdılar Mervan bin Muhammet kumandasındaki güçlü bir Arap ordusu Hazar illerine girdi, Hazar ordusunu yendi (737) Bu yenilgi sonucunda Hazarlar kuzeye çekildiler Fakat bir süre sonra güçlenen Hazarlar yeniden güneye sarkarak Ermenistan ve Azerbaycan’ı ele geçirdiler (765)

Hazarlar IX yyın sonlarına doğru zayıfladılar Sürekli Rus saldırıları sonucunda Hazar Devleti dağıldı Bir ara Musevîliği kabullendikleri için Hazar krallarının çoğunun adı Yahudi adıdır: Hızkiya, Menaşe, Hanuka, İshak, Harun, Menahem, Benyamin vb


Hazar Uygarlığı

Hazarlar yarı göçebe, yarı yerleşik yaşayan Türk boylarının meydana getirdiği bir kavimler topluluğuydu Genellikle yazın kırsal alanlarda çadırlarda, kışın kentlerde otururlardı En büyük kentleri İtil, Saksın, Belencer, Sarkil ve Semender’di Başkent İtil (şimdiki Astrakhan) Volga ağzında çok büyük bir ticaret merkeziydi İtil’de hakanın tuğladan yapılmış bir evi vardı; hakandan başkası tuğladan ev yaptıramazdı Hazarlar ölülerini Oğuz Türklerinde olduğu gibi suya atarlardı

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Hazarlar

Eski 09-26-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Hazarlar



HAZARLAR









Kuzey Karadeniz ve Kafkaslar arasındaki bölgede Göktürk Devletinin yıkılmasıyla HAZAR KAĞANLIĞI kuruldu
* Ticarette geliştiler
* Hazar yöneticileri Museviliği benimsediler Halk arasında Hırıstiyanlık ve müslümanlık yayılmıştı * Hazarlar ülkelerinde farklı dinleri içinde bulundurduklarından yüksek bir HOŞGÖRÜ vardı

Avrupa'da kurulan ilk Türk devletleri içinde en kuvvetli ve uzun ömürlü olanı Hazar devletidir Karadeniz'in kuzeyine kadar hâkimiyetini genişleten Batı Göktürk Devleti'nin bir devamı olarak ortaya çıkmıştır Göktürkler, 7nci yüzyılın başında, Hazar Denizi ile Karadeniz arasında dağınık bir hâlde yaşayan, Sabar, Ogur ve Onogur gibi Türk kavimlerini kuvvetli bir birlik hâlinde teşkilâtlandırırlar İşte bu birliğe Hazar adı verilmiştir

Hazarlar için Bizans ve Çin kaynaklarında Türk veya Türk-Hazar adı da kullanılmıştır Hazar Devleti'nin kurucuları, Göktürk hükümdar ailesinin mensup olduğu Asena soyundandırlar Hükümdarlarına da Göktürkler gibi, kağan diyorlardı Hazarlar, Göktürk Devleti'nin yıkılışı ile tamamen bağımsız bir devlet haline gelmişlerdir (630)

Hazarlar, Bizans, İran, Arap devletleri ile yoğun ilişkiler kurmuşlar, çeşitli Slâv kavimlerini ve İtil Bulgar Devleti'ni hâkimiyetlerine almışlardı Bizans-Sasani savaşlarında Bizans ile ittifak yapmışlar ve Bizans'ın üstün gelmesinde önemli rol oynamışlardı (628) Hazar-Arap ilişkileri daha çok savaş şeklinde olmuştur Güney Azerbaycan yönündeki Arap ilerleyişini durdurarak, Bizans'ı Doğu Avrupa yoluyla güvenceye almışlardır Ancak Arap orduları, 8nci yüzyıldan itibaren Hazarlara üstünlük sağlamışlardır Bir defasında bir Arap seferi karşısında Hazar kağanı barış istemek zorunda kalmıştır (737) Bu tarihten sonra Hazarlar arasında İslâmiyet yayılmaya başlamıştır

Hazarların yaşadıkları bölge canlı bir ticaret merkezî konumundaydı ( Hükümdarlık ailesi yanında bir kısım halk da Museviliği seçmişti Bugün Karaim adıyla bilinen Türk kökenli Museviler, Hazarların torunudurlar )

9ncu yüzyılın ortalarında, Peçenekler'in İtil-Harezm ticaret yolunu ele geçirmeleri üzerine Hazarlar, başlıca gelir kaynakları ticaretin aksaması ile zayıfladılar Daha sonra Peçenek ve kendilerine bağlı Slâv (Rus) prensliklerinin saldırılarıyla 10ncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren hızla çöktüler Dağılan Hazar toplulukları ise doğudan gelen Türk toplulukları arasında erimişlerdir Hazarların devlet teşkilâtı ve askerlik alanında Slâv (Rus) kavimleri üzerinde büyük etkileri olmuştur Bugünkü Hazar Denizi, adını Hazar Türklerinden almıştır



__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Hazar İmparatorluğu (Hazarlar)

Eski 09-28-2009   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Hazar İmparatorluğu (Hazarlar)



Hazar İmparatorluğu (Hazarlar)

Hazarlar, İdil kıyıları ve Kırım yarımadası arasında imparatorluk kuran bir Türk boyudur (468-965)
Önceleri, Hazarların kaynakları ve hangi soydan geldikleri, kesin olarak bilinmiyordu Bu konuda, değişik görüşler ileri sürülüyordu Daha sonra incelenen Musevî, Bizans ve Arap kaynaklarına göre, Hazar ülkesinde yaşayan halkın büyük çoğunluğunun Uygur, Hazar, Bulgar, Sabir ve Peçenek gibi Türk boyları olduğu açıklandı
Hazarların, Batı Hun Devleti'nin yıkıntıları üzerinde devlet kurdukları (468), Göktürk İmparatorluğu'nun batı kolu olarak gelişme gösterdikleri, Göktürkler ile eş kaynaktan geldikleri anlaşıldı Türk adını almaları da bu yüzdendir

Hazarlar, Sasanîlerle sık sık savaşırlardı Bizans'la aralarında daha çok barışa dayanan bağlantılar vardı 627 yılında yapılan Bizans-İran savaşında Hazarlar, Sasanîler'e karşı Bizans'ı tuttular VII yüzyıl sonlarına doğru, Arran Hıristiyanlarının Hazarlar üzerindeki dinî baskıları arttı Yavaş yavaş eski dinleri olan Şamanlığı bıraktılar İslâmın doğuşundan sonra hızla gelişen Arap saldırıları, kısa bir süre içinde Âzerbaycan'a yayıldı İstanbul'u kuşatan Emevî ordularına karşı Bizans; Hazar ve Bulgar Türklerinden yardım istedi (718) Bizans'ın yardımına koşan Hazarlar, Arapların tepkisini üzerlerine çektiler

Bu yüzden, bu bölgeyi ele geçiren Araplar, 721-723 yıllarında Hazar topraklarına saldırdılar, başkent Belencer'i aldılar Bunun üzerine Hazar hanı, İdil ırmağı kıyısındaki Akkale ilini başkent edindi Daha sonra Mervan bin Muhammed, bir ordu ile Belencer'e kadar geldi, şehri yaktı Derbend'e Arap birlikleri yerleşti Araplar, bu saldırıların bir süre ardını bırakmadı 737 yılında, gene Mervan bin Muhammed, yüz elli bin kişilik büyük bir ordu ile Etil şehri üzerine yürüdü Oldukça korkulu yollardan, derin vadilerden geçen Mervan, bu ordu ile Kür nehri kıyısındaki Kasak şehrinden Hazarların, Dağıstan'daki büyük ili olan Semender üzerine yürüdü Orduyu, biri Derbend, biri de Daryal geçidi olmak üzere iki ayrı yoldan geçirerek birdenbire Hazarlara saldırdı Hazarlar, bu beklenmedik saldırı karşısında pek tutunamadılar Mervan bin Muhammed, ordusunu kolayca Etil'e gönderdi, şehri kuşattı Hazar hakanı, İdil nehrinin öteki kıyısına geçerek, tarhanlardan kurulu 40 000 kişilik bir ordu ile, Arapların nehri aşmalarını önlemek istedi Mervan, bu çarpışma sonunda, 20 000 aileyi esir alarak Derbend taraflarına sürdü Anberi adlı kumandanın yönetimi altına verdiği 40 000 kişilik seçme Arap ordusunu da tulumlara bindirerek nehrin doğu yakasına geçirdikten sonra, Hazar Tarhanının ordusunu dağıttı, Tarhanı öldürttü Bunun üzerine Hazar hakanı, barış istemek ve antlaşma imzalamak zorunda kaldı

Mervan bin Muhammed, Hazar hakanına, Etil'e dönme izni verdi Ayrıca, İslâm dinini Hazarlar arasında yaymak amacıyla Sabit el-Esadî ve Abdurrahman Hulânû adlı iki Arap hukukçusunu, Hazar hakanının yanında bıraktı Araplar karşısında başarısızlığa uğrayan Hazarlar, VII ve VIII yüzyıllarda Avrupa ve Bizans ülkelerinde durumlarını korudular Kırım ve Azak ülkelerinde daha da güçlendiler Kırım Gotları, bu yüzyıllarda Hazarlara bağlıydılar Başlarında Hazar hakanı tarafından tayin edilen bir vali bulunurdu Bu genel valilere, Göktürk ve Hazar devletlerinin öteki bölgelerinde olduğu gibi, Kırım'da da tuyun adı veriliyordu Gotlar, kendi içlerinde bağımsızdı Daha sonraki yıllarda Hazarlar, yavaş yavaş Gotların bağımsızlıklarına son verdiler (787) Bu arada Hazarlar, Don ırmağı üzerinde, bozkır kavimlerinin saldırılarını önlemek amacıyla, Sarhil adını verdikleri bir kale yaptılar Ukrayna'nın başkenti olan Kiev'de, Hazar hakanına bağlı üç kardeş tarafından yaptırılmıştı

Bu ağır yenilgiden sonra, Hazarlarla Araplar arasındaki gerginlik arttı Ast Tarkan kumandasındaki 100 000 kişilik bir Hazar ordusu, Kafkas dağlarından hızla güneye indi Daha önce Arapların saldırısına uğrayan Ermeniye ve Âzerbaycan'a girdi (765) Bütün şehirleri yağma etti 100 000 Müslümanı esir alarak götürdü Bununla, Hazar kumandanı, otuz yıl önceki ağır yenilginin öcünü aldı Güneyde Araplara yenilen Hazarlar, batıda, özellikle Avrupa devletleri karşısında önemli bir varlık olarak kaldılar 787 yılında Gotların Kırım'daki kalelerini alarak, oradaki hakimiyetlerine son verdiler Araplar gibi, Bizanslılar da Hazarlarla birtakım akrabalıklar kurma yoluna gittiler İmparator II Justinianus, Hazar hakanının kızkardeşiyle; İmparator V Konstantinos, bir Hazar prensesiyle evlendi Halife ***** Reşid zamanında, Hazar hakanı ve yakınları Musevî dinine girdiler

Hazar İmparatorluğu, bir yandan Norman-Rus, bir yandan Selçuklu ve Kıpçak saldırıları sonucu sarsıldı Gittikçe kuvvetlenen Ruslar, Kiev'i Hazarların elinden aldılar (866) Bu olaydan sonra Rusların, Hazar topraklarına yaptıkları akınlar sıklaştı 965 yılında Svyatoslav kumandasındaki bir Rus ordusu, bütün Hazar şehirlerini yakıp yıktı Dağılan Hazar halkı, bazı adalara sığınmak zorunda kaldı Hazarlar, bir süre sonra Azak ve Kırım'da küçük prenslikler kurarak yaşamaya başladılar Bizans'ın yardımıyla Ruslar, buraları da kendi topraklarına kattılar (1016) Aynı yıllarda, Aşağı İdil ve Terek'teki Hazar devletleri de Oğuz (Selçuklular) ve Kıpçakların saldırıları sonunda ortadan kalktı Geniş bir alana yayılan Hazarlar; Kıpçaklar, Peçenekler, Oğuzlar gibi yeni Türk boylarına karıştılar Altınordu hakanı Sürbidey Noyan, Etil şehrinde bağımsız yaşayan Hazarların hakimiyetine son verdi (1299), şehrin yakınlarında, Altınordu Devleti'ninin başkenti olan Saray'ı kurdu Hazar kağanları, sırasıyla şunlardır: Bulan (620-?); Ubaca; Hızkiya; Menaşe I; Hanuka; İshak; Sabulon; Menaşe II; Nisi; ***** I; Menahem; Benyamin; ***** II (?-931); Yusuf (931-965)

Medeniyet
Bazı kaynaklara göre Göktürk, bazı kaynaklara göre Rus veya İbranî yazısı kullandıkları söylenen Hazarlardan günümüze kadar, ancak iki adet yazılı belge kaldı Bunlardan birisi, Hazar hakanı Yusuf bin ***** tarafından, Endülüslü Musevî devlet ve bilim adamı Hasday bin İshak bin Şaprût'a gönderilen mektuptur (960) Öteki ise bilinmeyen Hazarlı bir Musevî tarafından, hakan Yusuf zamanında (931-965) yazılan bir mektubun, Mısır'da Keniset-el-Şâmi'de bulunan parçalarıdır Birinci mektupta, hakan Yusuf, şeceresini saymakta, Musevî dinine girmekle ilgili bilgiler vermektedir Mektupta ayrıca, Hazar ülkesinde yaşayan boyları, bunların yaşayış tarzını anlatan cümleler vardır Mektuptan anlaşıldığına göre Hazarlar, yarı göçebe, yarı şehir hayatı yaşarlardı Nitekim, bu bilgileri bazı Arap kaynakları da doğrular Genellikle yazın çadırlarda, kışın şehirlerde oturuyorlardı

En ünlü şehirleri, Etil, Saksın, Belencer, Sarkil ve Semender'di Başkent Etil'in, İdil ırmağı kıyısında kurulduğu sanılır Şehrin batı kesimine Etil (Sarığşın da denir), doğu kısmına Hazarân (Hanbalığ da denir) deniliyordu Irmağın ortasında, şehrin iki yakasına dubalı köprülerle bağlı bir ada vardı Şehrin batı bölümü, doğu bölümüne göre daha genişti Burada hakanın tuğladan yapılmış sarayı vardı Şehrin uzunluğu 25 km idi ve dört kapılı bir surla çevrilmişti Şehir, dağınıktı Evler, Türklerin derme evleri (hargâh, büyük çadır da denir) denen, ağaçtan yapılmış ve üstleri keçe ile örtülü türdendi Onlar, bu evlere odâde adını veriyorlardı Pek azı kerpiçten yapılırdı Hakandan başka hiç kimse tuğla ev yapamazdı Şehirde ayrıca çarşı ve hamamlar vardı Sarkil şehrinde yapılan son kazılardan, şehrin dikdörtgen biçimli; ev yapımında kullanılan tuğlaların, Asya kaynaklı olduğu anlaşıldı


Hazar hakanları, savaşlarda, odâde denilen, çadırlı bir arabaya binerlerdi Arabanın her tarafı halılarla döşenir, üzerinde sırmalarla örtülü bir kubbe yükselirdi Kubbenin üstünde, altından yapılmış bir armut bulunurdu Gelinlerin çeyiz arabaları da, hakanın savaş arabasını andırırdı Bu arabaların on tanesinin kapıları altın ve gümüş levhalarla kaplı olurdu Arkadan gelen 20 araba ile her türlü çeyiz eşyası, altın ve gümüş kaplar taşınırdı Hazarlar, ölülerini suya atarlardı Bazı söylentilere göre sonraları, ölüleri yakmağa başladılar Bir hakan öldüğünde her birinde birer kabir bulunan 20 odalı bir ev yapılırdı Kabirler, ufalanmış taş tozu ile döşenir, içine kireç veya mine konulurdu Gömme işi bittikten sonra, hakanı gömenler de öldürülerek, öteki odalara gömülürlerdi Bu iş, hakanın hangi odaya gömüldüğünün bilinmemesi için yapılırdı Bu geleneğin, Hunlar'da da sürdürüldüğünü gösteren belgeler vardır Hakanın kabir odası, baştan başa, altınla işlenmiş kumaşla örtülür; bütün işler bittikten sonra suyun altında kalacak şekilde, nehrin suyu kabir eve boşaltılır ve yapı iyice su altında kalır; böylelikle artık, hakanın cesedine insan, şeytan, kurt ve böceklerin zarar veremeyeceğine inanılırdı Hazar hakanlarından hiçbirinin mezarının bulunamayışı, kendilerinin bu gömme geleneği yüzündendir

Ekonomi
Etil şehri, Güneydoğu Avrupa ile Asya arasındaki bir alışveriş merkeziydi Bu şehirde, çeşitli dinlere bağlı yerli halktan başka, ticaret için gelmiş yabancılar da otururlardı Şehir pazarlarında, çeşitli ülkelerden, çeşitli yerlerden gelen mallar değiş-tokuş edilir, satılırdı Saksın şehrinde alışveriş, kurşun paralarla yapılırdı Ayrıca, ekin denilen kumaş paralar (kâğıt para benzeri) da kullanılırdı Hazarların başlıca ihraç malı, bir çeşit tutkaldı, öteki ticaret mallarının çoğu, Rus ve Bulgar ülkelerinden gelen maddelerdi Büyük şehirlerin çevrelerinde geniş bahçe ve bağlar vardı Yerli halk, yazın çadırlarda şehir dışına çıkar, tarımla uğraşırdı Hazarların, milletlerarası ihraç malları arasında, Hazar süngüleri, Hazar eğerleri, Hazar zırhları önemli yer tutardı Hazar kılıçları, Ruslar arasında da biliniyordu Hakanlar, Bulgar ilteberliğinden her evden, her yıl bir samur vergisi alırlardı Ayrıca, ticaret kervanları ve gemileri, onda bir oranında vergi öderlerdi Hazar Denizinden gelen gemilerden de gümrük vergisi alınırdı

Din
Hazarlar, uzun zaman, Şaman dinine bağlı olarak yaşadılar Ancak, Bizans ve Araplarla olan sıkı ilişkiler, hakanlarla soylu ailelerin Musevîliği benimsemeleri, her üç dinin de ülkede yayılmasına yol açtı Müslümanlığı da (732-800), Musevîliği de (800-965) resmî din olarak benimsemişlerdir Hıristiyanlık, resmî din olmadı, ancak, Arran metropoliti İsrail'in çalışmaları (677-703) sonucu, bu din de ülkede geniş ölçüde yayıldı Halk, daha çok Müslüman ve Hıristiyan; hanlar, tarhanlar ve onlara yakın çevreler Musevî idi Hazar'da yedi başkadı vardı Bunlardan ikisi Müslümanların, ikisi Hıristiyanların, ikisi Musevî Hazarların, biri de öteki dinlere bağlı olanların işlerini görüyorlardı Başkent Etil'de (X yüzyıl), 10 cami vardı Müslüman halkın sayısı 10 000 kadardı Genellikle Bizans sınırındaki ve Kırım'daki Hazarlar Hıristiyan, Dağıstan ve Aşağı İdil'de oturanlar Müslüman idi Hıristiyanlar (VIII yüzyıl), teşkilât olarak yedi piskoposluğa ayrılmışlardı

Yönetim Şekli

Hazarların devlet teşkilâtında, çifte krallık düzeni uygulanıyordu Devlet başkanı olan hakan, doğrudan doğruya devlet işlerine karışmıyor, devleti sembolik olarak temsil ediyordu İdare, onun nâibi olan Hakanbeh'in elinde bulunuyordu Ancak, hakanbehi değiştirmek, görevinden almak, her zaman, asıl hakanın yetkileri arasındaydı Buna karşılık, orduları, ülkeyi yöneten, savaş açabilen, hakanbeh idi Vilayetlerle ilgili işler, memleketin adalet ve iç işleri de onların elindeydi Büyük hakan da denilen asıl hakanın saltanat süresi, kırk yılı aşamazdı Bu süre içinde hakan, kendiliğinden ölmezse, maiyeti "bunadı", "aklı azaldı" gerekçesiyle onu kendi elleriyle öldürürlerdi Hakan, düşmana karşı giden ordudan kaçıp dönenleri cezalandırır, ordu savaşta yenilirse, Hakanbeh'in gözleri önünde, onun kadın ve çocuklarıyla mallarını başkalarına dağıtırdı Hakanbehlere, tarkan, yabgu da denilirdi

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.