07-01-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Dümbüllü İsmail (1897-1973)-Ortaoyunu Sanatçısı
Dümbüllü İsmail (1897-1973)-Ortaoyunu Sanatçısı
Ortaoyunu geleneği içinde yetişen İsmail Dümbüllü, oyuncunun içinden geldiği gibi konuşmasına ve oynamasına dayanan tuluat anlayışına hep bağlı kalmıştır Bu açıdan, geleneksel güldürü sanatımız olan ortaoyununun son büyük sanatçılarından biridir (bak Ortaoyunu)
İstanbul'da doğan Dümbüllü ortaokul yıllarında tiyatro sanatına ilgi duydu İlgisi tutkuya dönüşünce okulu bıraktı ve ünlü oyuncu Kel Hasan'ın Dilküşa Tiyatrosu'na girdi Kel Hasan'ın yanında 16 yaşında başladığı çıraklık dönemi 1926'ya kadar tam 13 yıl sürdü Bu süre sonunda ortaoyununun kurallarını ve tuluat sanatının inceliklerini öğrenmiş ve oyunlarda ikinci komik olarak sahneye çıkmaya başlamıştı Birlikte oynadığı oyuncular arasında Küçük İsmail, Abdi, Kavuklu Hamdı, Komik Naşit, Abdürrezzak gibi dönemin ustalan vardı Bu sanatçılara "ünlü komik" anlamına gelen "komiki şehir" deniyordu Dümbüllü'ye sanatının inceliklerini öğreten
Kel Hasan sağlığında, bu geleneksel sanatımızın bir simgesi olarak kavuğunu İsmail Dümbüllü'ye bıraktı Bu davranışı Dümbüllü'nün ustalığını kabul ettiğini gösteriyordu Daha sonra Dümbüllü, Darüttemsili Osmanî Kumpanyası adlı bir topluluk kurarak tuluat sanatının en başarılı örneklerini sundu Kel Hasan, Kavuklu Hamdi ve Dümbüllü bu gösteri sanatının en başarılı ustalarından olmuşlardır Kimi zaman sahnede tek başlarına kalıp, tümüyle o anda buldukları esprilerle izleyicileri saatlerce güldürebiliyorlardı
İstanbul'da ve Anadolu turnelerinde tuluat sanatının eşsiz bir ustası olduğunu kanıtlayan Dümbüllü birçok filmde de başrol oynadı Filmlerinin başlıcaları Memiş (1947), Dümbüllü Macera Peşinde (1948), Keloğlan (1948), Harman Sonu (1950), İncili Çavuş (1951), Ne Sihirdir Ne Keramet (1951) ve Sihirli Define'dir (1951) Kendine özgü ses tonu, saf görünümü ve sevimli mimikleriyle izleyicileri güldürmesine karşılık sinemada sahnelerdeki kadar başarılı olamadı
Dümbüllü Kel Hasan'dan öğrendiği tuluat sanatına kendinden çok şey katmış, "Dümbüllü Tarzı" denen bir tarz geliştirmişti 1968'de jübilesini yaparak tiyatroyu ve sinemayı bırakacağını duyurdu Bu kararma karşın birçok kez sahneye çıktı, halkı güldürmeyi sürdürdü Oyunlarını kimi zaman kentlerdeki alanlarda oynuyordu
Dümbüllü'nün döneminde ortaoyunu ve tuluat sanatı en parlak dönemini yaşadı Ölümünden önce ustası Kel Hasan'dan devraldığı kavuğu ünlü tiyatro oyuncusu Münir Özkul'a bıraktı Ölümünden sonra, Karagözcüler ve Ortaoyuncular Derneği Dümbüllü'nün anısına en başarılı güldürü sanatçılarına verilmek üzere ödül koydu Bu ödül 1980'de Münir Özkul'a, 1987'de de Suna Pekuysal'a verildi
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|