1die
|
En İyi 50 Filmde-11 Numara
Il buono, il brutto, il cattivo (1966)
İyi, Kötü, Çirkin; Sergio Leone'nin "Dolar Üçlemesi"nin son ayağı olması yanı sıra, iç savaş temasının filmi ortalarında ele geçirmesiyle "Bir Zamanlar  " üçlemesinin habercisi olma özelliğini taşıyan, seyirciler nezdinde en çok tanınmış ve sevilmiş filmi
Akira Kurosawa'nın Red Harvest romanından uyarladığı Yojimbo'nun konusunu alıp western türünü kendi sevdiği unsurları öne çıkararak baştan yaratan Leone, A Fistful of Dollars'tan itibaren her filmde seriye yeni halkalar eklemiştir İlk filmde "Magnificent Stranger" olarak dolaşan isimsiz silahşör, ikinci filmde bir usta-çırak ilişkisine girişir, bu filmde kötüler bire değil, ikiye karşıdır Son filme gelindiğinde ise silahşör, kaypaklığını "çirkin"e bırakarak "usta"sının rolüne girişir, "kötü" bu sefer eşkıya çetesi değil, kıdemli bir askerdir Ve kutuplar ikiden üçe çıkar, öyle ki, geç ortaklıklarına rağmen "Blondie" (Clint Eastwood), Tuco'ya (Eli Wallach) güvenmez ve o ünlü, üçlü düelloda silahını önceden boşaltır İyi ve Kötü, son kez karşı karşıyadır Destans uzunluğuna rağmen İyi, Kötü ve Çirkin, yer yer seyircinin ilgisini kaybetmekten ve sıkıcı olmaktan kurtulamaz Özellikle filmin orta bölümü, Angel Eyes'ın (Lee Van Cleef) Blondie'yi yanına alıp Tuco'yu Wallace (Mario Brega) ile birlikte salıverdiği sahneler, Leone'nin kurguda cömertliğine borçluymuşçasına, akıcılıktan epeyce yoksun Lee Van Cleef, etkili girişine rağmen maalesef filmin kalanında ortalarda pek gözükmüyor ve yer aldığı sahnelerde, selefi Gian Maria Volonte'nin etkisini bırakamıyor Blondie de finale kadar üzerinden çıkardığı poncho'su ve kabarık, saçı saçları ile ilk 2 filmin gizemli silahşöründen çok uzaklarda
Filmi taşıyan, Leone'nin de kamerayı üzerine yıktığı "Çirkin", yani Eli Wallach Tuco karakterinin tüm insandışılığına rağmen (tecavüz, gasp, kundakçılık vs türlü suçlardan 14 eyalette aranır) canayakın ve bütünleşilebilir kılınması, yönetmenin başarısının başka bir örneğidir, birçok gangster filminde örneklerine rastladığımız üzere Leone bu etkiyi kalıcı kılmak için, Blondie'nin çöllerde çektiği ve seyircinin Tuco'ya olası cephe aldığı sahnelerden sonra, haydutu rahip kardeşi ile buluşturur 9 yıl önce terk ettiği annesi yıllar önce, babası ise birkaç gün önce ölmüştür Fakat onun geldiği yerde ya rahip ya haydut olunur ve Tuco kardeşinin aksine zor olan yolu seçmiştir Peder Ramirez rahip olmak için evi terk etmişken Tuco ailesiyle kalır fakat sürdüremez ve kendi yolunu seçer (Lost'tan tanıdık geldi mi? Mr Eko Veya Cidade de Deus, Tanrıkent'i hatırlayın En iyisi Angels with Dirty Faces'i anmak) Pederin tokadına yumrukla karşılık veren Tuco, manastırı terk eder, ardında pişman kardeşini bırakarak Arabaya bindiklerinde Blondie'ye yemeğe kalmaları için kardeşinin ısrarını, kendisini ne kadar çok sevdiğini kahkahalarla anlatırken, Blondie kendisine çektirdiği türlü işkenceye rağmen hayduta 'yemek sonrası sigarası'nı ("iyi bir yemekten sonra puro gibisi yoktur") ikram eder, konuşulmasa da gerçek paylaşılmış ve dostluk mesajı alınmıştır Müzik girer, Leone sinemasının en önemli unsurlarından biri, en güzel özetiyle sonlanır Sevgi, bazen gerçekten de ayrıntılarda gizlidir Filmin hemen başında üç silahşörün (daha sonra Bir Zamanlar Batıda'da da göreceğimiz gibi) Tuco'yu kıstırmak için mekana girdiğini görürüz Tuco kaçar, "Çirkin" seyirciyle tanışır Daha sonra Angel Eyes, yapması için para aldığı işi yapar ve kurbanından aldığı parayla ilk işverenini de öldürür ("işimi asla yarım bırakmam") Kötü, tüm katılığıyla karşımızdadır (kurbanın oğlunu da öldürür fakat Bir Zamanlar Batıda'nın Frank'i kadar gaddar değildir, ailenin kalanına dokunmaz) "Çirkin" yakayı ele verdiğinde, onu ipten kurtaran, adalete teslim edip ödül parasını alan ve kendisiyle paylaşan Blondie'dir Para, ortaklığın önüne geçince yollar ayrılır ve Tuco çölde yaya halde ("senin gibi bir adam nefesini tüketmezse 100 km lik yolu rahatlıkla aşabilir") ipi alırken, Blondie para ve altında atla birlikte uzaklaşır Tuco'yu canlı bırakıp da intikamdan kurtulabilen olmamıştır İyi, giriş bölümünün kapanışını yapar ("Ne kadar nankörsün Defalarca hayatını kurtardım, teşekkürün bu mu?") İzini süren Tuco'nun kendisini kapana kıstırmasıyla bu sefer 150 km'lik yürüyüş sırası Blondie'ye gelmiştir Angel Eyes'ın izini sürdüğü, ordudan çalınmış kirli parayı alan ve saklayan Jackson (yeni adıyla Bill Carson) isimli kişi, saldırıya uğramış bir arabanın içinde, Tuco'nun ikramiyesi olarak ortaya çıkar Ölmek üzeredir, biraz su karşılığında parayı sakladığı mezarın adını söyleyecektir, fakat Tuco geri döndüğünde Carson ölmüş, sırrı ise Blondie'yle paylaşmıştır Zorunlu ortaklık başlar ve yukarıda bahsini ettiğimiz "ziyaret" sonrası ikili, kendilerini İç Savaş'ın ortasında bulur Mavi üniformaları toza (griye) bulanmış orduyu Güneyli sanan Tuco, karşı tezahuratla (ve Blondie'nin deyişiyle "salaklığıyla") savaş esirlerinin arasına düşer Ekibin başında Sentenza, diğer ismiyle Angel Eyes vardır Tuco, Bill Carson ismiyle öne çıktığında her şeyi anlar, önce mezarlığın yerini (Sand Hill), sonra da mezarın ismini bilen anahtar kişinin ismini öğrenir Blondie'yi yanına alıp uzaklaştığında her nasılsa elden kaçırır, Tuco da "bakıcısından" kurtulur ve yeniden birleşirler Tekrar yakalandıklarında, bu sefer gönüllü olarak Kuzey Ordusu'na katılan ekip, kendini içkiye vurmuş yüzbaşının "iki tarafın da tek parça halinde istediği köprü"yü uçurma planını, amaçlarına hizmet edeceği ve yüzbaşı saldırıdan yaralı döndüğü için gerçekleştirirler Bu sahneler, Leone'nin devrim'i ele aldığı Bir Avuç Dinamit'ten tutun, başlı başına bir köprüyü ele alan onlarca savaş filmine göz kırpar Plastik gerçeklik bırakılmış, gerçek şiddetin var olduğu dünyada haydutların bile vicdanıyla hareket edip fedakarlıkta bulunduğu an gelmiştir Pleasantville, Roger Rabbit, Last Action Hero ve daha birçok filmde işlenen "beyaz ekrandan gerçek dünyaya" teması, tğm çıplaklığı ve görece absürdüyle karşımızdadır Bir nevi, Alice, Harikalar Diyarı'ndan dönmüş, Dorothy evine tekrar ulaşmıştır
Köprüyü uçuran ikili, omuzlarda taşınma zevkini Bir Avuç Dinamit'in Juan (Rod Steiger)'ına bırakarak, Meksika Açmazı'na doğru yol alır Gerçek mezarın yerini söylemeyen Blondie, Tuco'nun kendisini satacağını öngörmüştür Ecstasy of Gold eşliğinde "çılgınlık koşusu"ndan sonra Tuco, Arch Stanton'un mezarını bulur Kazmaya çalışırken mezara atılan bir kürekle poncho'lu adam başında beliriverir ("Bununla daha kolay kazarsın") İkinci küreğin sesinin duyulmasıyla, üçlü yeniden buluşur ve son bölüm başlar
Böylelikle üç kutuplu düello başlar ve Meksika Açmazı (Mexican Standoff) terimi, sinema tarihine nakşolur (Tarantino yanı sıra John Woo da bu temayı ustaca kullanmıştır, özellikle Face/Off unutulmaz) Morricone'nin cuk oturan müziği ve yakın çekimlerle gerilim artırılır, uzak çekimler sahneyi ölümsüz kılar Silahlar ateşlendiğinde kötü yine cezasını çekmiştir Paraları bölüşen Blondie, ipi yeniden Tuco'nun boynuna geçirir Yeterince uzaklaştığında ateşler ve Tuco, elleri bağlı olduğu halde ganimetine kavuşur Uzaklara doğru atını süren "yabancı", The Unforgiven'da yeniden dayak diyecek, sonra hasımlarını bulup acımasızca yok edecektir Tarantino başta olmak üzere pek çok yeni yönetmene ilham vermiş bu stilize western, serinin önceki filmlerine nazaran yer yer zayıf kalmakla beraber, yukarıda bahsini ettiğim insani değerleri öne çıkartmasıyla ve "itilmiş"lere (Tuco) saygı duruşunun belirginleşmesiyle, bu ilgiyi sonuna kadar hak ediyor Tuco'nun Wallace'ı öldürdükten sonra bileğindeki kelepçeden kurtulmak için trenyolunu kullanması, banyodayken kendisini basan hasmını küvetin içindeki tabancasıyla vurup ("ateş edeceğin zaman ateş et konuşma!") bir de vaaz vermesi gibi eğlenceli sahneleri, yine bahsini ettiğim dramatik anlarla birleştirmek sanatını, herhalde, ancak Sergio Leone, kendisine hizmet eden Morricone notaları ile birlikte, icra edebilirdi Rivayet odur ki, filmin üçlüsü Bir Zamanlar Batıda'nın giriş sekansında oynamak üzere çağırılmış fakat ölümle sonuçlanan kaderleri kendilerini pek cezbetmediğinden, rol Jack Elam ve diğerlerine kalmış
Üç kutbu dörde (Charles Bronson, Jason Robards, Henry Fonda ve Claudia Cardinale; iyi-kötü-çirkin ve 'güzel'?) çıkaran (kovboyculuktan çok devrimi öne çıkaran Bir Avuç Dinamit'i saymazsak) Bir Zamanlar Batıda ile kendi yarattığı Spaghetti Western türünü sanatının zirvesine taşıyan Leone, Bir Zamanlar Amerika ile gangster sinemasına da ağıt niteliğinde bir başyapıt vermiştir Fakat bu sinema daha önce çokça dramatize edildiğinden, yönetmen asıl hünerini western sinemasını şekillendirerek gösterir Çokça sıkıcı ve yanlı bulduğum Ford/Wayne westernlerinin aksine, bu filmlerin seyri doyumsuz, mesajları yerli yerindedir Amerikan sineması ne Leone'yi, ne Morricone'yi ödüllendirmiştir Yıllar sonra The Unforgiven ile Eastwood'a verdikleri Oscar, gerçekte neyin karşılığıdır, bugün herkes bilmekte Sinemanın gerçek ustaları arasında adını altın harflerle kazımış bu İtalyan'ın sanat ile eğlenceyi birleştirdiği ölümsüz eserini edinip seyretmek, muhakkak her sinemaseverin borcu Özellikle kan kaybının hızla arttığı, reklamın kalitenin önüne geçtiği günümüz sinemasında
İyi, Kötü, Çirkin; hangisi olursanız olun, bu filmin bir parçası olup sinema kültürünüzü ve zevkinizi artırmak istiyorsanız, silahşörlerimiz sizi DVD raflarında bekliyor olacak Fazla bekleyip yanlış zamanda uyanmamak (bkz: Army of Darkness) için acele edin ve taşı başkalarına kaptırmayın Altında yazan ismi, filmi izlediğinizde öğreneceksiniz
FRAGMAN iZLE:
__________________

Çocuklarınıza dilini tutmayı ögretin,konusmasını nasıl olsa ögrenecektir /B  FRANKLiN
|