Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çavuş, incili

İncili Çavuş

Eski 06-26-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

İncili Çavuş






16 asrın sonu ile 17 Asrın başlarında yaşadı Saray'da meddahlık yaptığı için üne ulaştı Kendisinin hazır cevaplılığı, nükteleri ve hareketli kişiliği döneminde vazgeçilmez adam olmasına sebep oldu


Elçilik göreviyle İran'a gönderildiği de rivayet edilmektedir İncili Çavuşla çeşitli bölgeler sahip çıkar Kayseri'nin Travşın köyünde doğduğu rivayeti daha yaygındır
Bunun için de Tomarza yakınındaki bu köyün adı İncili olarak değiştirilmiştir Dönemin padişahından kendisine himmet istenmesi söylenince, köyüne su İstediği ve bunun da yerine getirilerek Travşın köyüne büyük çaplı su kanallarının yapıldığı söylenir

Kavuğundaki inci süsü taşıdığı için bu adı aldığı rivayet edilir Asıl adı ise Mustafa'dır İstanbul Edirne Kapı Mezarlığı'nda yatmaktadır Mezar taşında H 1 040 (M 1630) ölüm tarihi olarak yazılmıştır İncili Çavuş, Türk siyasi ve kültür hayatında esprilerini üstün İnsan zekasının imkanlarıyla donatarak kendisini kabul ettirmiş bir büyük mizah ustasıdır 0, sözde kara mizah yapmadan ama espriyi Türk İrfan hayatı içerisinde kendi yerine oturtarak vermesini bilen bir halk adamıdır Saraydaki önemi de buradan ileri gelmektedir Nasrettin Hoca, nasıl kendi çağında toplumun hiciv duygularını temsil etmişse, İncili Çavuş da bunu espriyle dile getirmiş ve kültürümüzdeki yerini almıştır Bir kaç örnek verelim;

GÜZEL BİR CEVAP

İncili Çavuş, birkaç sene hizmet-i padişahide bulunduktan sonra mezuniyet alarak, memleketine gitmiş
Orada o zamanlar müsellim namı verilen, Kaymakam-ı Kaza'nın zalim,
mütekebbir, muharib bir adam olup, halkı türlü türlü işkence ve mezalim ile soymakta, kasıp kavurmakta olduğunu görmüş

Bir gün ziyaretine gelmiş olan mu'teberan ve eşraf-ı mahalliyeye : "Bu
zalim müsellim için neden valiye şikayet edip, tebdil ve tahvili zımnında çalışmıyorsunuz? " diye sormuş

Onlar da: "Efendim, faidesi yoktur Çünkü müsellimimiz valinin pek ziyade sevdiği bir adamdır Ne kadar şikayet etsek dinlemeyecek, bu da benden şikayet ettiler diye zulmünü artıracaktır" Cevabını vermişler

İncili, "Böyle sükut edip oturmak olmaz Herhalde bir teşebbüs lazımdır Bana kalır ise yarın bir kaçımız birleşerek Merkez-i Vilayete gidip Paşa'ya aaafiyyeti bilataraf anlatalım, şikayet edelim, olmaz ise İstanbul'a arz-ı şikayet ederiz" Demekle eşraf-ı belde, buna muvafakat etmişler ve ertesi günü İncili ile beraber dört, beş zat Merkez-i Vilayete azimet eylemişler

Müsellim bunların gittiklerini haber alınca, aaafiyyeti derhal Vali'ye iş'ar ve ihbar eylemiş Şikayetlerine ehemmiyet vermemesini arz etmiş
İncili ve rüfekası Merkez-i Vilayete vasıl olduklarının ertesi günü, doğruca Valinin ziyaretine gitmişler Paşa'ya kendisini görmeye geldiklerini haber verdirmişler
Vali misafirlerini huzuruna kabul edip, hürmet ve iltifat göstermiş ve oturduklarını müteakip ilk söz olarak: "müselliminiz ne haldedir?

İnşallah rahat ve afiyettedir Kendisini pek severim çünkü müstakim, muktedir, faal, adil bir zattır Orada bulunduğu iki sene zarfında kazanıza büyük hizmetler ifa ettiğine eminim" Demiş

İncili ve rüfekası valinin bu sözlerine karşı:

"Efendim, yanılıyorsunuz! Bu adam zalim, gaddar, cahil, muharrip bir
adamdır" demeye cesaret edememişler ve şaşırıp bakakalmışlar ise de,
İncili heyet namına derhal söze başlayarak: "Evet efendimiz, müsellimimiz buyurduğunuz gibi, hatta daha fazla bile muktedir ve müstakim bir zattır Kendisinden bütün kasabamız halkı son dereceye kadar memnundurlar İki seneden beri

memleketimize cidden hizmette muvaffak oldular Biz de bilhassa mumaileyhten dolayı zat-ı alilerinize teşekküre geldik Ancak şu ciheti düşünüyoruz Memalik-i Osmaniye yalnız bizim kazamızdan ibaret değildir Her yer adalete, islaha, terakkiye, hizmete muhtaçtır Bu zatın iktidar ve müzayasından iki senedir kazamız müstefid oldu
Şimdilik bu kadar istifade kifayet eder Diğer kazalardaki ahali, kardeşlerimiz olduğundan, onların da istifade etmelerini cidden arzu ediyoruz Binaenaleyh, müsellim gayur ve müstakimimiz mi? Diğer bir kazaya nakil etmenizi rica ediyoruz" Cevabını vermiş

Bu cevaba karşı Paşa gülerek, müsellimi diğer bir mahale nakil ve tahvil ile o kazanın başından bu belayı kaldırmıştır

müsellim: Zamanın mülkiye kaymakamı, nahiye müdürü
mütekebbir: Kibirli
muharib: Savaşçı
mu'teberan: İtibarlı, şerefli
eşraf-ı mahalliyeye: Mahallenin eşrafına
azimet eylemek: gitmek
rüfeka: refakatçiler, yanındakiler
mumaileyhten: Adı geçen adamdan
Memalik-i Osmani: osmanlı memleketleri
müstefid oldu: İstifade etti
---------------------------

ELLİ DEĞNEK

Bir gün padişah-ı zaman, musahibi(1) bulunan İncili Çavuş'a hitaben:
"Sen artık ihtiyar olmaya başladın Vazifeni ifada(2) eskisi kadar faaliyet gösteremiyorsun Bahusus sana bir emr-i hak vaki(3) olursa, burada yerini tutacak diğer biri yoktur Onun için sana bir müddet-i münasip(4) mezuniyet veriyorum
Memleketin her tarafında dolaş, senin yerini tutacak bir adam bul getir"
Demiş ve Çavuş da bu emre binaen seyahate çıkmış idi

Anadolu'da bir çok şehir ve kasabalarda dolaştıktan sonra, Adana vilayetinde bir köye varmış ve oradaki imamın hanesine misafir olmuş

İmamın gayet nekre-gu(5) , hazır cevap, tam padişahın istediği gibi bir adam olduğunu gördüğü cihetle, onu "zihnen" beraber götürmeye karar vermiş ve fakat bir kere daha imtihan etmek fikrine düşerek demiş ki:

"imam efendi, benim tabiatım gayet fenadır Yattığım yatak ve yorganın
hiçbir top sesi işitmemiş, barut kokusu duymamış olmasını isterim
Sende böyle yatak var mıdır?"

İmam efendi derhal cevap vermiş:
"Sayenizde vardır efendim Siz hiç merak buyurmayınız"
Bir müddet sonra yatma zamanı gelince imam bir yatak getirip sermiş
Sonra uzun bir kamış getirerek yatağın yanına koymuş Bu kamışın ne olacağını anlayamayan İncili sormuş:
"Hoca bu kamış ne olacak?"
Hoca:
"Efendim sizin gibi erbab tabiatta bir misafir geldiği zaman böyle bir yatak ister ise, işte bu yatağı sererim Evel zaman bu kamışı da yanına koyarım Misafir yattığı zaman kamışın bir ucunu topun ağzına koyar, diğer ucunu yorgandan dışarıya bırakır Uyku halinde atacağı topun sesi de, barut kokusu da o kamıştan çıkarak dışarıya çıkar; yatak ve yorgana dokunmaz"

Ertesi gün İncili imamı karşısına alıp kendisinin gibi olduğunu, padişah tarafından bir nedim(6) aramak üzerine memur edildiğini, onu beraberce İstanbul'a götüreceğini söylemiş ve imamdan muvafakat cevabını aldıktan sonra:

"Fakat seninle bir mukavele yapacağım İstanbul'a vasıl olup da, huzur-u hümayuna çıktığın zaman, tabi padişah sana ihsan(7) verecektir Her ne alır isen nasıfı(8) sana, nasıfı bana olacaktır Bu şartı kabul ediyormusun?" demiş ve imam da kabul eylemiş
İncili imam ile beraber İstanbul'a vasıl olup saray-ı hümayuna gelince, doğruca huzura çıkıp, kendi gibi birini bulup getirdiğini arz etmiş İmamı huzura ithal eylemiş
Padişah imamla görüşerek, onun hakikaten değerli, nedim olmaya layık ve şayeste(9) bulunduğunu görüp memnun olmuş Ve imama hitaben:

"Benden ne istiyorsan iste bakayım" demekle, hoca:
"Efendimizin sağlığını isterim" cevabını vermiş Fakat padişah
"Hayır, başka bir şey iste" demiş ve hoca da:
"Efendim, ferman buyurunuz da bana elli değnek ursunlar, bunu isterim"
Bu garip talepten düçar-ı hayret(10) olan padişah:
"Hoca bu nasıl şey? İsteyecek başka bir şey bulamadın mı? Para iste, ihsan iste" demiş ise de hoca talebinde ısrar ile:

"Ben elli değnek isterim, başka bir şey istemem, madem ki istediğimi vereceksiniz, ferman buyurunuz da bana elli değnek ursunlar" demiş

Padişah bunda herhalde bir mana olduğunu hissederek, hocaya elli değnek vurulmasını emretmiş Ve emir mucibince imama değnekler vurulmaya başlamış Değnek yirmibeş olunca yattığı yerden kalkıp, elini kaldırarak, dur! Diye bağırmış Bu hali seyretmekte olan olan padişah sebebini sorunca, hoca: "Efendim, şerikim(11) var Nasıf da ona icab eder" Cevabını vermiş Padişah hayretle: "Şerikin kimdir?"

"Efendim, İncili Çavuş kulunuz Bizim köyde iken İstanbul'a vasıl olduğumuz zaman, padişah bana ne verir ise yarı yarıya paylaşmak üzere mukavele ettik Şimdi elli değnek nasıfı benim, nasıf-ı diğeri onundur"

Orada hazır bulunan ve bu mukaveleyi istemiş olduğu cihetle, imamın değnek talebinde bulunmasını hayretle temaşa eden İncili, derhal savuşmak istemiş ise de, padişahın işaretiyle kaçmasına meydan verilmemiş 25 değnek de o yemiştir

1: sohbet eden, arkadaş
2: yerine getirme
3: ölürsen(kısaca)
4: uygun bir süre
5: gülünç şeyler anlatan, komik
6: meclis arkadaşı
7: bağış
8: ikiye bölen
9: yaraşır, uygun
10: hayrete kapılmış
11: ortak
---------------------------
MİNAREYİ KESERİM HA!

Divanenin biri her nasılsa tımarhaneden firar ederek, doğruca Süleymaniye Camii şerifinin minaresine çıkmış O esnada ezan okumakta olan müezzini belinden yakalayarak:

-Haydi hazır ol! Tevbe ve estağfir et, seni buradan aşağıya atacağım Paldır küldür nasıl yuvarlandığını göreceğim der

Divanenin beline sarıldığını gören müezzin, korkusundan tir tir titremeye başlamış ve kendisini kurtarmak için, derhal hatırına divaneyi aldatmak hususu geldiğinden, demiş ki:
-Peki efendim, beni aşağıya atmayı arzu ediyorsanız atınız Ben buna razıyım, ancak henüz ezanı bitirmedim Ezan kalır ise herkes bundan kuşkulanarak buraya gelir Sizi görerek tutarlar

-Öyle ise ne yapalım?
-Müsaade ediniz de ezanı okuyup bitireyim Sonra ne isterseniz yaparsınız
-Pek ala! Haydi çabuk ol
Divanenin bu muvafakatı üzerine müezzin ezanı okumaya başlar
-Allahu ekber, Allahu ekber Minarede deli var Eşhedu en lailahe illallah, can kurtaran yok mu?
-Bu ezan ne kadar uzun sürdü, çabuk bitir, işim var gideceğim
-Peki efendim, işte bitiyor Eşhedu enne muhammeden resulullah, yetişiniz deli var
-Bitti mi?
-Şimdi bitiyor, biraz sabredin
Müezzin bu süratle ezanı okumaya ve istimdad (imdat) etmeye devam eder O sırada çevreden duyanlar minarenin dibine yaklaşırlar
Yukarıda divane ile müezzinin bulunduğunu görürler Kalabalıktan biri :
-Haydi minareye çıkalım Diğer biri:
-Biz çıkıncaya kadar deli müezzini atar ise? Bir üçüncü:
-Hem de atar, bizim yukarıya çıktığımıza şüphesiz kızar
-O halde ne yapalım?
-Bunun çaresini bulup deliyi aşağıya indirelim
O sırada oradan geçmekte olan İncili Çavuş, gördüğü bu telaşlı kalabalığın yanına gelerek, ne için toplanmış olduklarını sorar Seyirciler durumu ayrıntılı hikaye ederler İşi anlayınca der ki:
-Siz telaş etmeyiniz, divaneyi ben şimdi aşağıya indiririm
-Sakın minareye çıkayım deme, sonra felaket olur Biçare müezzini aşağıya atar
-Merak etmeyiniz, merak etmeyiniz, minareye çıkacak değilim Şimdi görürsünüz
İncili derhal cebindeki ufak çakıyı çıkarıp açarak, minarenin dibine gelmiş ve divaneye hitaben bağırmış:
- Hey oradaki adam bana bak!
Deli aşağıya bakarak:
- Ne istiyorsun be?
- Haydi aşağıya in bakayım!
- İnmeyeceğim işte!
- İnmeyecek misin? Sonra fena olur
- Ne olacak, ben senden korkmam ki
- Ne mi olacak? Şimdi şu çakı ile minareyi dibinden kesip, devireceğim
- (telaşla) Rica ederim, sakın yapma!
- Öyle ise çabuk aşağıya in
- İşte geliyorum
Divane, müezzini bırakıp minareden koşarak aşağıya iner ve ahali tarafından tımarhaneye geri götürülür

alıntıdır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.