06-23-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Asit Yağmuru
Asit yağmuru
Kömür ve petrol gibi fosil yakıtlar ile mazot ve benzin gibi petrol türevleri yandığında, bol miktarda kükürt dioksit ve bir miktar azot oksitleri içeren dumanlar çıkar Havaya yükselen bu dumanların zamanla bulutlardaki su damlacıkları ve havadaki su buharıyla birleşmesiyle sülfürik ve nitrik asitler oluşur Yakıt dumanlarının içinde ayrıca bu tepkimeyi hazırlayan ve katalizör denen bazı kimyasal maddeler vardır (bak KATALİZÖR) En sonunda sülfürik ve nitrik asit buharları ile damlacıkları yoğunlaşarak "asit yağmuru" halinde yeryüzüne iner
Asit olarak nitelenen kimyasal maddelerin bir özelliği de, metallerle birleştiklerinde yapılarındaki hidrojen atomlarının artı elektrik yüklü iyonlar halinde açığa çıkmasıdır Bu nedenle bir çözeltinin asitlik derecesi, o çözeltinin bir metre küpündeki hidrojen iyonlarının yoğunluğuyla ölçülür "pH" simgesiyle gösterilen bu değer sıfıra yaklaştıkça çözeltinin asitliği artar Aslında normal bir yağmur da bir ölçüde asit özelliği taşır (pH 55,6) Asit yağmurlarında ise pH değeri bazen sirkenin (asetik asidin) asitliğine yaklaşarak
3'e, hatta daha altına düşer Asit yağmurlarının yeryüzüne inerek topraktaki, akarsu ve göllerdeki sulara karışmasıyla bu suların asitliği artar Böylece doğadaki denge bozulur ve canlıların yaşamı tehlikeye düşer Ağaçlar sağlığını yitirir, kararır, hatta kuruyarak ölür Bunun sonucunda ağaçlarda barınan, yaprak ve meyveleriyle beslenen hayvanlar giderek azalır Topraktaki besleyici maddeler kimyasal değişikliğe uğrar Suların asitliği arttığı için bu çevre kirliliğinden en çok etkilenen su bitkileri, balıklar ve öbür su hayvanları olur Bu kadar asitli bir suda hiçbir canlı yaşayamayacağı için, göllere yeşil ya da mavi rengini veren yosunlar da ölünce göllerin suyu bir kristal gibi renksiz ve duru hale gelebilir
Asit yağmurundan etkilenen yalnızca doğadaki canlılar değildir İçme suları da kirlenebilir ve asit zamanla yapıların dış yüzeyindeki taşları ve metalleri yiyerek aşındırabilir
Asit yağmuruna bağlı çevre kirliliğinin gözle görülür etkileri ilk kez Almanya'da, 1970'lerin başında gözlendi Bugün bütün dünya ülkelerinde kaygı verici boyutlara ulaşan bu sorunun en önemli yanı, rüzgârların asitli dumanları yüzlerce kilometre öteye sürükleyebilmesidir
Bu yüzden çevre kirliliği çoğu kez asit yağmurlarının düştüğü bölgede değil, rüzgâra açık başka yerlerde görülür Örneğin İngiltere'nin sanayi merkezlerinden yükselen dumanlar, bu bölgede sürekli olarak kuzeydoğu yönünde esen rüzgârların etkisiyle İskoçya ve İskandinavya'ya sürüklenerek buralardaki ormanlara büyük zarar verir Aynı nedenle, ABD'nin yakıt tüketimi arttıkça yalnız bu ülkede değil, Avrupa'nın birçok yerinde, Güney Amerika ve Avustralya'da çevre kirliliğinden etkilenen alanlar giderek genişleyecektir
Kimyasal tepkimelerin karmaşıklığı nedeniyle, asit yağmurlarının nasıl oluştuğunu tam olarak açıklamak güçtür Dumanların nereden geldiğini, dolayısıyla kimin sorumlu olduğunu kanıtlamak daha da güçtür Ama çevre kirliliğinin başlıca kaynağı olan enerji santrallarının ve fabrikaların bacalarından çıkan dumanlar özel filtrelerden geçirilerek tehlikeli kimyasal maddelerden temizlenebilir
Ne var ki bu pahalı bir önlemdir ve sanayicilerin çoğu bu dumanların çevre kirliliğinden sorumlu olduğu kesinlikle kanıtlanmadıkça bu filtreleri taktırmaya yanaşmamaktadır Sorunun can alıcı noktası ise, bu tartışmalar sürüp giderken ormanların, geniş tarım alanlarının ve doğadaki canlıların giderek daha büyük zarara uğramasıdır Kısa zamanda gerekli önlemler alınmazsa, asit yağmurlarının doğadaki yıkıcı etkileri bu yüzyılın sonunda belki 10 kat artacaktır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|