Ataç, Nurullah (1898-1957) |
06-23-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Ataç, Nurullah (1898-1957)Ataç, Nurullah (1898-1957) Nurullah Ataç Türk edebiyatında batılı anlamda ilk deneme ve eleştiri yazandır Hemen hemen yalnızca bu alanda ürün vererek yeni ve çağdaş bir edebiyatın oluşması, Türkçe'nin özleşmesi gibi konulardaki yazılarıyla dönemini etkilemiştir İstanbul'da doğan Ataç dördüncü sınıfa kadar okuduğu Galatasaray Lisesi'nden ayrılarak öğrenim için Cenevre'ye gitti Beş yıl kaldığı bu kentte Fransızca'sını ilerleterek 1919'da yurda döndü Bir süre üniversitede edebiyat derslerini izledi 1921'de İstanbul'da başladığı Fransızca ve edebiyat öğretmenliğini 1945 yılına kadar sürdürdü Bir ara Ticaret ve Milli Eğitim bakanlıklarında çevirmenlik yaptıysa da yeniden öğretmenliğe döndü İstanbul ve Ankara liseleri ile üniversitede bu görevi yürüttü Daha sonra BasınYayın Umum Müdürlüğü'nde yayın şefliği yapan Ataç 1952'de emekli oluncaya kadar Cumhurbaşkanlığı çevirmenliği görevinde bulundu 1951 'den ölümüne kadar Türk Dil Kurumu'nda Yayın Kolu başkanlığını üstlendi Yazarlık yaşamına 1921'de Dergâh dergisinde başlayan Ataç çok sayıda gazete ve dergide edebiyat, tiyatro, dil ve kültür konularında yazılar yazdı Yazmaya başladığı dönemde pek gelişmemiş olan deneme ve eleştiri türlerinde çağdaş batı edebiyatından esinlenen örnekler verdi Eski şiire karşı serbest şiiri, eski dile karşı Türkçe'nin özleşmesini savundu Ataç denemelerinde, Cumhuriyet dönemi Türkiye'sinde yeni sanat, kültür, ahlak ve yaşam biçiminin nasıl olması gerektiği konularını ele aldı Laiklik, akılcılık, bireycilik gibi Rönesans ve Aydınlanma Çağı'nın ilkelerini Türk düşün yaşamına yerleştirmeye çalıştı Türk aydınının özgür düşünceye ve yeniliklere açık olması, topluma öncülük etmesi gerektiğini savundu Ataç'tan önce de eleştiri örnekleri vardı Ama eleştirinin Türk edebiyatında bir tür olarak ele alınması ve bir eleştiri geleneğinin kurulması onunla başlar Ataç eleştirilerinde Türk edebiyatının geçmişini değerlendirdi Edebiyatta yenileşmenin öncülüğünü yaptı ve özellikle Türk şiirinin sorunlarına eğildi Yahya Kemal, Nâzım Hikmet ve Orhan Veli'nin yeni çığırlar açan şairler olduğunu söyleyen ilk eleştirmen Ataç'tır Döneminde tepkiyle karşılanan Garip {bak Garip) Akımı'nın savunmasını üstlenen Ataç birçok genç edebiyatçının tanınmasını sağladı Dili bir uygarlık sorunu olarak ele aldı ve dilde özleşmeyi savundu Bu amaçla gerek Osmanlıca sözcükler, gerek dilimize yerleşmiş yabancı sözcükler yerine birçok yeni sözcük türetti Devrik cümle kullanarak kendine özgü bir anlatım biçimi oluşturdu ve dilimize yeni anlatım olanakları kazandırdı Ataç'm deneme ve eleştiri yazıları Günlerin Getirdiği (1946), Karalama Defteri (1952), Sözden Söze (1952), Ararken (1954), Diyelim (1954) ve ölümünden sonra yayımlanan Söz Arasında (1957), Okuruma Mektuplar (1958), Günce (1960) ve Prospero ile Caliban (1961) gibi yapıtlarda toplanmıştır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|