Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Atatürk Köşesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atatürk, köşkleri

Atatürk Köşkleri

Eski 06-19-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Atatürk Köşkleri







Atatürk bilindiği gibi 1881 yılında Selanik'te doğmuştur Onun, doğduğu, çocukluk ve gençlik günlerinin bir kısmını geçirdiği, memleketin hür bir idare rejimine kavuşması için arkadaşları ile birlikte karar verdiği tarihi ev bugün (Atatürk Evi) adıyla müze olarak tanzim edilmiş ve ziyarete açılmıştır


Atatürk Evi bugünkü Selanik'in Aya Dimitriya mahallesinde ve Apostolu Pavlu caddesi üzerinde 75 numaradadır Bitişiğinde Türk Konsolosluğu vardır

Selanik'te Atatürk Evi, arşiv kayıtlarına göre, Selanik'in Koca Kasım Paşa mahallesi, Islahhane caddesi üzerindedir Ev, bodrumu ile birlikte üç katlı ve bir avlu içerisindedir
Selanik arşiv belgelerinden edinilen bilgilere göre, şimdi müze olan Atatürk Evi, 1870 yılından önce Rodoslu müderris Hacı Mehmed tarafından yaptırılmış olup önce İbrahim Zühdü adlı birisine, daha sonra da yine Selanik halkından Abdullah Ağa ve Eşi Ümmü Gülsüm'e satılmıştır

Bu kayıtlardan anlaşıldığına göre Ev, Atatürk'ün babası Ali Rıza efendi tarafından inşa ettirilmemiş, sahiplerinden kiralanmıştır
Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi, bilindiği gibi, bir süre Selanik Evkaf katipliğinde bulunmuş, gümrük memurluğu yapmış, 1876 yılında da Selanik "Asakir-i milliye taburunda birinci mülazım olarak görev almış, daha sonra serbest ticaret hayatına atılmıştır


Selanik'in tanınmış ailelerinden Sarıgüllü Hacı Sofulardan Feyzullah Ağa'nın kızı Zübeyde Hanım'la 1878 yıllarına doğru evlenen Ali Rıza Efendi Kırmızı Hafız diye şöhret bulan babası Ahmed Efendi'nin (Subaşı) mahallesindeki evinden ayrılarak Koca Kasım Paşa mahallesindeki aslı vakıf olan şimdiki evi sahiplerinden kiralamış eşi ile birlikte bu eve taşınmışlardır Ev o zamanlar, etrafı yüksek duvarlarla çevrili olup, harem ve selamlığı olan üç katlı tapu kayıtlarına göre ( Bir bab fekani oda ve bir divanhane ve bir tahtessema ve iki bab tahtani oda, bir çeşme bir miktar avlu) klasik, çıkartmalı bir evdi Dış yüzü sıva üzerine pembe boyalı olup alt pencerelerine emir, üst pencerelerine de ahşap kafesler yapılmıştır Atatürk 1881 yılında bu evin ikinci katındaki sol tarafa düşen ocaklı odada doğmuştu

Ali Rıza Efendi'nin 1888 yılında ölümünden sonra, genç yaşında dul kalan Zübeyde Hanım, oğlu küçük Mustafa (Atatürk) kızları Naciye ve Makbule, ile biraz da geçim masraflarını hafifletmek üzere, bu pembe evden taşınmışlar, yanındaki daha küçük bir eve nakletmişlerdir Zaman zaman, çocukları ile birlikte kardeşi Hüseyin Ağa'nın çiftliğine giden Zübeyde Hanım bu sırada Atatürk'ün ifadesiyle, iyi kalpli bir insan olan Ragıp Bey'le, bu küçük evde evlenmişlerdi Atatürk, babasının sağlığında, kısa bir süre devam ettiği Şemsi efendi mahalle okuluna Pembe evde başlamış, babasının ölümünden sonra, önce Selanik Mülkiye Rüşdiyesi'ne kaybolmuşken, sonra buradan ayrılarak 1893 yılında Selanik Askeri Rüşdiyesi'ne geçmiştir

1896 yılında Manastır Askeri İdadisi'ne 1899 yılında da İstanbul'daki Harp Okulu'na başladıktan sonra, tatillerinde Selanik'e gelen Atatürk yine annesi ve kardeşleriyle bu küçük evde oturmuşlardır


Atatürk, 1902 yılında Harp okulunu da bitirmiş, Kurmay sınıfına başlayarak 1905 yılı başlarında Kurmay Yüzbaşı olmuştur Bu tarihten İkinci Meşrutiyetin ilan edildiği 1908 yılına kadar Atatürk, vatan hizmetinde askerlik görevini yaparken, Şam'da bir kaç fikir arkadaşıyla 1906 da"Vatan ve Hürriyet" adını verdikleri gizli siyasi bir cemiyet kurmuşlardır Ancak bu cemiyeti asıl Makedonya da faaliyete geçirmek istediğinden bir ara gizlice Selanik'e gitmiş ve orada arkadaşları ile birlikte bu cemiyetin şubesini kurmuştur


İkinci Meşrutiyetin ilanından evvel(1907) Selanik'te görev alan M Kemal Atatürk, ailesi ile birlikte bu evde oturmuş, birçok siyasi toplantılar bu evde yapılmıştır Daha sonra Trablusgarp ve Balkan savaşlarının patlak vermesiyle Selanik'ten ayrılan Atatürk'ün bundan sonraki hayatı artık mücadelelerle doludur
Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'a gelince, o da Selanik'te çok kalmamış, Balkan harbinden sonra birçok Türk aileleri gibi kızı Makbule(Atadan) ile birlikte Selanik'ten göçmüş İstanbul'a gelerek Beşiktaş-Akaretlerde bir eve yerleşmiş, Milli Mücadele yıllarında da Ankara'ya gelmiştir Ancak, Ankara'nın iklimi sağlığı için elverişli olmadığından Zaferden sonra İzmir'e gönderilmiş, 1923 yılında orada vefat etmiştir


Balkan harbinden sonra, Selanik Yumanlıların elinde kalmış o güne kadar Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın oturduğu ev de Lozan antlaşması hükümlerince Yunan Hükümetine intikal etmiştir Yunan Hükümeti de evi Yunanlı bir aileye satmıştır
Cumhuriyet'in Onuncu yıl dönümü (29 Ekim 1933) dolayısıyla, Selanik Belediyesi, Türk-Yunan dostluğu ve Balkan Konferansının bir hatırası olarak, Atatürk'ün doğduğu evin çift kanatlı kapısının sağ köşesine mermer bir plaka yerleştirmiştir Plakanın üzerinde Türkçe, Elence ve Fransızca olarak şu ibare yazılıdır;

(Türk milletinin büyük müceddidi ve Balkan ittihadının müzahiri GAZİ MUSTAFA-KEMAL burada dünyaya gelmiştir İş bu levha Türkiye Cumhuriyetinin onuncu yıldönümü münasebetiyle konulmuştur Selanik, 29 Birinciteşrin 1933)
4 Kasım 1933 tarihinde Türkiye'nin Atina Elçisi ve elçilik mensupları Makedonya Genel Valisi, Selanik Belediye Başkanı ve Yunan ileri gelenlerinin katılmasıyla bir tören yapılmış, plaka bu törende yerine konmuştur Selanik Belediyesi , daha sonra evin, Yunanlı sahibinden satın alarak Atatürk'e hediye edilmesini de kararlaştırmış ev ancak 19 Şubat 1937 de boşaltılabilmiş ve anahtarları Selanik Konsolosluğumuza teslim edilmiştir

Bu olaydan sonra, Atatürk Evi, Selanik'teki Türk Konsolosluğu'nun bakımına verilmiş ve evin zemin katında sonradan açılan dükkanlar kaldırılarak eski şekline getirilmiş, sonradan sarıya boyanan ev yine pembe renkle, boyanmış, çatısı aktarılarak onarılmıştır 1950 yılında daha geniş çapta büyük onarım gören Atatürk Evi'nin (Atatürk Müzesi) olarak tanzimi düşünülmüş ve bu konuda Dışişleri Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı çalışmalara başlamıştır

Atatürk Evi'nin tanzim ve teşhiri konusunda fikirlerini almak üzere milli Eğitim Bakanlığınca bazı kişilere baş vurulmuş gerekli eşya İstanbul Dolmabahçe ve Topkapı Saraylarından seçilerek Selanik'e gönderilmiştir Böylelikle Evin bütün odaları eski şekline göre ayrı ayrı değerlendirilmiş 10 Kasım 1953 günü törenle ziyarete açılmıştır

Bugün Müze olarak ziyarete açık bulunan Selanik'teki Atatürk Evi, Selanik Başkonsolosluğumuzun da bulunduğu etrafı duvar parmaklıklarla çevrili bir bahçenin ana caddeye bakan köşesi üzerindedir Ev üzeri tuğla çatılı, çıkartmalı, eski Türk evleri tipinde ve zemini ile birlikte üç katlıdır Zemin kat üzerindeki birinci ve ikinci katlar dikdörtgen şeklinde kafesli pencerelerden ışık almaktadır Eve caddeye açılan çift kanatlı kapısından girilir

a)Zemin Kat: Kapıdan tuğla döşemeli bir hole girilir Sağdaki birinci oda, kiler, ikincisi mutfaktır Kilerde mutfak eşyaları (Bakır kaplar, toprak testiler, çömlekler, balta, havan ve küpler, sandıklar) teşhir edilmektedir Mutfakta dolap ve raflar vardır Soldaki birinci oda (Hizmetçi odası), ikinci oda (Merdivenli Sofa) dır Buradan birinci kata çıkılır
b)Birinci Kat: Buraya bahçedeki çıkartma taş merdivenle girildiği gibi zemin kattaki merdivenli Sofadan da girilmektedir Girişte ahşap tavanlı geniş sofa vardır Sofanın bahçeye bakan atlas perdeli üç penceresi önünde yastık ve işlemeli yaygılarla döşenmiş bir sediri bulunmaktadır Sofanın orasında yuvarlak ahşap bir masa durmaktadır Sofanın bahçe girişinde, sağda (Misafir odası) ve bu odadan geçilen küçük bir (Sandık odası) bulunmaktadır Misafir odası, kadife koltuk ve kanepeler, atlas perde, aynalı komodin, bakır mangal ve sehpalarla döşenmiştir Duvarda ibrişim işleme bir yazı levhası, bir duvar saati asılıdır


Soldaki birinci küçük oda (mutfak) tır Burada ocaklar ve çeşitli mutfak eşyaları yer almaktadır İkinci oda Yatak odasıdır Odanın bir köşesinde , çift kişilik demir bir karyola bulunmaktadır Yatağın baş uçundaki duvarda, gümüş kılaptanlı, kırmızı atlas cüz kasesi içerisinde bir Kur'an-ı Kerim ve bir levha asılı, Levhada Fetih Süresinin ilk ayeti olan (inna fetehnaleke fethan mübina) yazılı Karyolanın önünde pirinç bir mangal, caddeye, bakan atlas perdeli pencereler boyunca da döşenmiş bir sedir bulunmaktadır

c)İkinci Kat: Birinci katın sandık odası bitişiğindeki merdivenli sofadan ikinci kata çıkılır Buradaki sedirli sofa da birinci kat sofasının aynı olup yalnız daha küçüktür Girişte sağdaki alçı işleme tavanlı oda (çalışma odası) olarak yarılmıştır Atatürk'ün doğduğu bu odada, Atatürk'ün tunç bir büstü ile, bir yazı masası, pirinç mangal, koltuklar yer almaktadır Duvarlarda Atatürk'le ilgili levha ve tabaklar asılıdır Sağdaki (Yatak odası) Atatürk Müzesi haline getirilmiştir Vitrinlerde Atatürk'ün kullandığı elbiseler ve şahsi eşyaları görülür Atatürk'ün hayatına ait fotoğraflarla, okul çağlarına ait belgeler sıralanmış, bir de küçük Atatürk kitaplığı kurulmuştur Yatak odasının bitişiğinde tahta parmaklıklı bir teras mevcuttur Selanik'teki Atatürk Evi, 1966 yılında bu kitabın yazarı tarafından yerinde ve yeniden düzenlenmiştir Son onarımı, düzenleme ve sergilemesi 1981 yılında yapılmıştır



Atatürk Suriye Cephesinden ayrılarak 13 Kasım 1918 de İstanbul'a gelmiş ve Perapalas Otelinde bir daireye yerleşmişti Bir kaç gün sonra bu otelden ayrılan Atatürk önce yakın dostu Salih Fansa'nın Beyoğlu'ndaki evinde misafir kalmış, sonra da Şişli'de Madam Kasabyan'ın üç katlı evini kiralamıştı O günlerde annesi Zübeyde Hanımla kız kardeşi Makbule, Beşiktaş'ta Akaretler mahallesindeki bir evde oturuyorlardı Atatürk, Şişli ye taşınınca annesi ve kız kardeşini de yanına almış, evin üçüncü katını onlara ayırmıştı Kendisi orta katta oturuyor, bu katın arka bahçeye bakan odasını da yatak odası olarak kullanıyordu Büyük salonu, toplantı odası olarak ayırmıştı Alt katta ise yaveri bulunuyordu Atatürk, İstanbul'un düşman işgali altında bulunduğu bu karanlık günlerde, evinde arkadaşlarıyla birlikte sık sık gizli toplantılar yapmış, 16 Mayıs 1919 tarihine yani Samsun'a hareketine kadar bu evde oturmuştur


Atatürk, Anadolu'ya geçtikten ve Ankara'ya yerleştikten sonra annesi ve kardeşi Makbule Hanımı yanına almış, Çankaya'da oturmuşlardı, Şişli'deki ev ise , Erzurum eski Milletvekili Tahsin Uzel'e geçmiş, daha sonra, 1942 yılında İstanbul Belediyesi İnkılap Müzesi kurmak üzere Tahsin Uzel'den satın almıştı Şişli'de Halaskar Gazi caddesi üzerinde 1908 yıllarında yaptırılan ve Atatürk Evi olarak tanınan Evi, İstanbul Belediyesi onarmış, 1943 yılında da (İnkılap Müzesi ) olarak ziyarete açmıştır

1981 yılında yeniden düzenlenen Müzedeki sergileme şöyledir:

Binanın girişinde, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ile Atatürk'ün bir yazısı Yemek odasında milli Mücadele ile ilgili tablolar Oturma odası duvarlarında Atatürk'ün doğumundan 1 Dünya Savaşına kadar, hayatına ait fotoğraflar vardır

Birinci kattaki yatak odası, çalışma odası ve diğer odalar, Atatürk'ün kullandığı eşyalar ve elbiseleri, Milli Mücadele yıllarına ait fotoğrafları, inkılaplarıyla ilgili belgeler sergilenerek donatılmıştır İkinci kattaki odalarda Atatürk'ün ölümü ile ilgili fotoğraflar, tablolar, Atatürk'le ilgili belge ve bilgiler sergilenmektedir
3'cü Kat: Devrimlerle ilgili fotoğraflar, Atatürk hakkında yazılmış çeşitli kitaplar, ölümüne ait fotoğraflar, gazeteler, bir kavanoz içerisinde Anıtkabir'den getirilmiş toprak v s



Atatürk, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliye Reisi olarak 27 Aralık 1919 da Ankara'ya geldikten sonra arkadaşları ile bir süre, Ziraat Mektebi'nde oturmuş, bir ara Ankara Garındaki konuta yerleşmişler, daha sonra da Çankaya'ya gelmişlerdi Çankaya Ankara'ya hakim bir tepenin yamaçlarında, O'nun çalışmaları için çok elverişli sakin bir yerdi Burada Ankaralı Bulgurzade Tevfik Efendi'nin bir bağ evi vardı Ankaralılar, bu evi bağı ile birlikte, 4500 liraya satın alarak (Ordu Köşkü) adıyla, Milli Savunma Bakanlığına bağışlamışlardı Bakanlıkta Başkumandan Atatürk'e tahsis etmişti

1932 yılında, Cumhurbaşkanlığı Yeni köşkü yapıldıktan sonra, eski Köşk olarak adlandırılan bu bağ evi, iki kat olarak yapılmıştı Ön cephesinde havuzlu bir holü vardı Atatürk 1923 yılı Ocak ayında Latife Hanım'la evlendikten sonra, bu elverişsiz evin, daha kullanışlı bir duruma getirilebilmesi için mimar Vedat Bey'i görevlendirmişti Kısa süre içinde havuzlu hol kaldırılarak, burası altlı, üstlü bir salon haline getirilmiş, kuleli kısım eklenerek burada yeni odalar yapılmış, şömineler konmuş, tavanlar Türk motifleriyle süslenmişti Böylece Eski Köşk, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı köşkü olarak 1932 yılına kadar kullanılmıştı Yeni Türkiye devletinin temelinden çatısına kadar kuruluşunda büyük yeri olan Eski Köşk'te birçok toplantılar olmuş, tarihi kararlar verilmiş, bina hatıralarıyla anıtlaşmıştı Bu anıt, 1950 yılında (Atatürk Müzesi) adıyla, eşyaları ile birlikte ziyarete açıldı

Sarmaşıklara gömülmüş Eski Köşkün camlı kapısından, önce aynalarla süslü küçük bir Hole sonra da Büyük Hole geçilir Önceleri Atatürk'ün Bilardo Salonu olarak kullandığı bu holde, şimdi büyük bir masa üzerinde, on altı büyük Türk devletinin on altı bayrağı var, Sağda Yeşil Salon denilen Ziyaretçi Kabul salonu, solda sefer kabul odası ile, üst kata çıkan merdiven, karşıda da Yemek Salonu var Kabul Salonu girişte Atatürk'e verilen nişan ve madalyaların bulunduğu bir vitrin görülür Diğer vitrinlerde vazolar, Atatürk'ün kullandığı eşyalar, duvarlarda da yağlı boya tablolar teşhir edilmektedir Sefer kabul günlerinde, çoğu zaman seferler de bu odada dinlenirlerdi Yeşil Salon'dan Yemek Salonu'na geçilir

Ortadaki büyük yemek masası, Atatürk'ün tarihi sofrasıdır Başta, Atatürk'ün oturduğu koltuk durmaktadır İşlemeli renkli camlı pencerelerden süzülen loş bir ışık alında odanın dekoru çok muhteşem Çini süslü şömine bilardo masası, kristal, çini vazolar, tablolar, bu dekoru tamamlıyor, Yemek Salonunun yanında Kulenin alt odası var Atlas perdeli pencereleri ve süslü tavanı ile küçük bir kahve salonu Bir masa, birkaç koltuk

Yemek Salonu'nda tekrar Hole çıkılır ve Sefir Kabul Odası'na girilir Sedef işleme bir paravan ile ayrılan bu küçük odada, yine sedef ve fildişi işleme bir masa ve dolap, marokon koltuklar, kadife perdeler bir manga ve tablolar görülüyor Buradan tekrar Hole ve sağdaki merdivenden üst kata çıkılır
Üst katta, sağda, önceleri yatak odası olarak ta kullanılan, küçük bir dinlenme odası var Ortada halılar ve divanlarla döşeli bir Şark Salonu bulunmaktadır Salon bir balkona açılıyor Atatürk'ün eliyle kurduğu yeni Ankara'yı seyrederek dinlendiği balkon bu Şark Salonunun bir kapısı Kütüphaneye açılır Atatürk'ün çoğu zaman günlerce kapanarak çalıştığı ve okuduğu bu kütüphanenin dolaplarını yüzlerce cilt, Türkçe ve yabancı dillerde kitaplar doldurmaktadır Karşıda ağaç işleme bir yazı masası aynı ağaçtan bir yazı takımı, masa üzerinde küre bir dünya haritası görülür

Yanda bağadan güzel bir abajur var Atatürk Büyük Nutkunu bu masada yazmıştır
Kütüphaneden üzeri sivri bir kule ile örtülü yuvarlak Çalışma odasına geçilir Döşemesi siyaha yakın mefti olan bu oda, Atatürk'ün sevdiği odalardan biri Yerde, büyük, beyaz bir ayı postu serilir Kütüphanenin arkasındaki bir kapıdan pembe renkteki Yatak Odası'na geçilir Burada çinili bir şömine, ceviz bar karyola, bir şezlong, koltuk, masa ve iskembeler var Şöminenin üzerinde Annesi'nin bir fotoğrafı, yatağın baş uçundaki vitrinde de ölümünden sonra alının yüzünün ve elinin alçı maskları görülür Yatak odasındaki küçük bir kapıdan banyoya girilir

Köşkün üst katındaki odaların tavanları, Türk motifleri ve kalem işi nakışlarla süslenmiştir

Yeni Köşk (Cumhurbaşkanlığı köşkü)

Zamanla eski Köşk, bir devlet başkanı için yeter sayılmamış, 1932 yılında Atatürk'ün emirleriyle, bugün Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak Kullanılan Yeni Köşk yaptırılmıştır Köşkün projeleri Prof Holtzmeister tarafından çizilmiştir Girişte geniş bir holü, sağda üst katta çıkan bir merdiveni, mutfak kısmı, solda yaver odası ve bekleme salonu var, Köşkün bu katında Yemek Salonu, kuş bahçesi, Elçi Kabul salonu, Aynalı salon ve diğer salonlar var İkinci katta ise, sağda Atatürk'ün Dairesi ve Kütüphane, solda Cumhurbaşkanının oturduğu daire yer almaktadır

Atatürk'ün dairesinde, Atatürk'ün yatak odası, karyolası, divanı, koltuk ve kanepeleriyle olduğu gibi muhafaza edilmektedir Bu odaya bitişik bir giyinme ve bir banyo odası var

Camlı Köşk :

Çankaya bahçesinde, 1935 yılında Atatürk'ün emriyle, kız kardeşi Makbule Atadan için yaptırılan bir de Camlı Köşk vardır İç içe salonları, yemek ve yatak odaları bulunan bu köşk, misafir köşkü olarak kullanılmaktadır Çankaya'nın bir park olarak düzenlenmiş olan geniş bahçesi Atatürk Müzesi ile birlikte, Cumartesi-Pazar günleri ziyaretçilere açık bulundurulmaktadır



__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Köşkleri

Eski 06-19-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Köşkleri




İZMİR- ATATÜRK EVİ ve MÜZESİ
İzmir- Atatürk Evi ve Müzesi, Kordon boyundadır 1978 yılında yeniden düzenlenerek ziyarete açılmıştır

Büyük Zaferden hemen sonra Türk orduları yıldırım hızıyla Ege'ye doğru süzülürken Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa'da onlarla birlikte, Ege'nin yakılmış ve yıkılmış şehirlerine uğrayarak İzmir'e doğru ilerliyordu Atatürk, Türk ordularının İzmir'e girişinden bir gün sonra 10 Eylül 1922'de İzmir'e gelmiş, coşkun törenlerle karşılınmış 2 gün sonra, Göztepe'deki Muammer (Uşaklıgil) köşküne konuk olmuştu Bu Köşk'te 29 Eylül 1922 akşamına kadar 19 gün kalan Atatürk, İzmir'e ikinci gelişi olan 27 ocak 1923 te yine bu Köşk'te kalmış, Köşk sahibi Muammer (Uşakgil) in kızı Latife Hanımla bu Köşk'te evlenmişti

Atatürk 27 Temmuz ve 1 Ocak 1924 tarihlerindeki İzmir gezilerinde de yine Göztepe Köşkünde kaldı Latife Hanım'dan boşandıktan sonra, İzmir'e gelişlerinde, İzmirliler onu Gündoğdu semtinde, deniz kıyısındaki Naim Palas'ta misafir etmeğe başladılar Bu ev 1860/1862 yıllarında yaptırılmış bir ara otel olarak kullanılmıştı 1927 yılında İzmir Belediyesi, evi hazineden satın olarak Atatürk'e hediye etmiş dayayıp döşemişti Atatürk 11 Ekim 1925 ten sonra 7 defa İzmir'de hep bu evde kaldı, bir çok tarihi kararları bu evde verdi


Atatürk 22 Haziran 1934'te son olarak İzmir'e geldiği zaman yine bu evde kaldı Yanında İran Şahı Rıza Şah Pehlevi de vardı İki geceyi birlikte bu evde geçirerek, 24 Haziran 1934 günü Balıkesir'e gitmek üzere İzmir'den ayrıldılar O günden sonra İzmir'e bir daha gelmemişti



Atatürk'ün ölümünden sonra, İzmir Belediyesi, Atatürk Evi'ni eşyaları ile birlikte olduğu gibi korumuştu Ev, iki katlı bir yapıydı Ön yüzeyi mermer silmeler ve alınlıklarla süslüdür Kemerli kapısından girildikten sonra, derinlemesine uzanan bir salona girildikten sonra, derinlemesine uzanan bir salonu geçilir Yanlarda odalar sıralanmıştır Üst kata iki taraflı mermer bir merdivenle çıkılır Üst katta da geniş bir salon, denize bakan bir balkonu ve balkon odası, iki yanda iki geniş oda bulunmaktadır Güneydeki oda, Atatürk'ün yatak odasıdır

Kuzeydeki ikinci odada İran Şahı Rıza Şah Pehlevi kalmıştır
İzmir Belediyesi 1941 yılında, Atatürk Evi'nin üst katını (Atatürk Müzesi) olarak düzenlemiş, Atatürk'ün ve Rıza Şah Pehlevi'nin yatak odalarını, eşyaları ile birlikte, kullanıldığı şekilde sergilemişti 1952 yılında alt kattaki salon ve odalar (Atatürk Genel kitaplığı) olarak hizmete açılmıştı O günlerde, Atatürk'ün İzmir'de bindiği kayık, girişteki merdiven altında sergilenmiş, üst kat Atatürk Müzesi ise, Atatürk'ün fotoğrafları, konsol ve aynalar, heykeller, tablolar ve halılarla donatılmıştı 1967 yılında Atatürk Kitaplığı, buradan yeni binasına taşındığı zaman Atatürk Evi, yeniden Atatürk Müzesi olarak düzenlenmek üzere Kültür Bakanlığına devredilmiştir


Kültür Bakanlığı binayı onartarak yeniden düzenlemiş, 29 ekim 1978 günü törenle ziyarete açmıştır Binanın alt katında etnoğrafik eserler, üst katında da Atatürk'e ait eşyalar sergilenmektedir



Alt kat vitrinlerinde geleneksel kadın giyimleri, hamam takımları, elişleri peşkir, uçkur ve keseler ve çeşitli mobilyalar yer almaktadır Halı-kilim bölümünde Bergama, Kula, Gördes, Milas, Çanakkale gibi halı merkezlerinden seçkin örnekler, Kilimi ve cicimler, sedef kakma koltuk ve sehpalar ve daha basma etnoğrafik eşya bulunmaktadır Atatürk Müzesi'nin bulunduğu üst katta ise tablolar, büyük boy aynalar, vestiyer, mobilya ve bronz döküm saat salonu süslemektedir Salona açılan soldaki odalar Atatürk'ün banyosu, yatak odası, çalışma odası, kütüphane ve yemek odası olarak düzenlenmiştir Atatürk'ün yatak odası mavi bir yatak takımı ile kadife kanepe ve iki koltukla sergilenmektedir


BURSA ATATÜRK MÜZESİ

Bursa-Atatürk Müzesi Çekirğe'de Çelik Palas bahçesindedir

Atatürk, Bursa'ya çeşitli tarihlerde 13 kez gelmişti Çoğu zaman dinlenmek üzere geldiği Bursa'da gen günlerini hesaplayacak olursak, tamamı 2 ay 20 gün 4 saat tutuyor Bursa bu yönüyle şanslı şehirlerimizden biri Atatürk, İstanbul(Yalova dahil), Ankara, İzmir, Sivas'tan sonra en çok Bursa'da kalıyor


Atatürk'ün Bursa'ya ilk gelişleri, Büyük Zaferden hemen sonra 16 Ekim 1922 tarihine rastlar O tarihte 12 gün kaldığı Bursa'da İsmet (İnönü), Fevzi (çakmak), Kazım (Özalp) paşalarla birlikte Hünkar Köşkü'nde misafir edilmişlerdi Daha sonra 20 Ocak 1923 günü ikinci defa Bursa'ya geldiğinde Çekirge'deki şimdi Atatürk Müzesi olan ve Atatürk Köşkü diye tanınan Köşk'te kaldı Çekirge'deki Celik Palas'ın bitişiğinde bulunan bu Köşkte o güne kadar Miralay Mehmet Bey oturuyordu Atatürk'ün Bursa'ya geleceği günlerde Bursa Belediyesi bu Köşkü sahibinden satın olarak dayayıp döşemiş ve Atatürk'e hediye etmişti Şimdi Atatürk'ün Bursa'da bir Köşkü vardı ve Atatürk kendi köşkünde kalıyordu


Atatürk, Dumlupınar'da düzenlenen Büyük Zafer'in ikinci yıldönümü törenlerinden bir gün sonra 31 Ağustos 1924'te Bursa'ya tekrar geldi Bu kere yanında eşi Latife Hanım da vardı Doğruca kendi Köşküne gitti Eşiyle birlikte yerleşti Latife Hanım, Köşkü çok beğenmişti Köşkte 12 gün dinlendiler

Bundan sonra Atatürk, Bursa'ya 10 kez daha geldi Uzun ve kısa süreler kaldı Her gelişinde Çekirge'deki bu köşkünde kalıyor Çoğu zaman toplantılarını Köşk'te yapıyordu Son gelişi 1 Şubat 1938 tarihi idi, Yalova'daki Otel Termal'in açılışını yapmıştı Yanında Başbakan Celal Bayar, içişleri Bakanı Şükrü Kaya, Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya, ekonomi Bakanı Şakir Kesebir, Orgeneral Fahrettin Altay ve Ali Fuat Cebesoy da vardı O gün Bursalılar ilk defa Atatürk'ü neşesiz gördüler Yüzü soluktu, rahatsız olduğu her halinden anlaşılıyordu Atatürk, doğruca yapımı tamamlanmış ve işletmeye açılmış bulunan Çelik Palas'a gitti Özel dairesine çekildi Ertesi gün Sümerbank Merinos Fabrikası'nın açılış töreni vardı, Törende bulunduktan ve Fabrikayı işletmeye açtıktan sonra, Bursa Belediye Başkanı Neşet Kiper'e bir mektup verdi Mektup'ta Atatürk Bursa'lıların kendisine karşı gösterdikleri sevgi bağlılığa teşekkür ediyor, Çelik Palas'taki hissesi ile Bursalı'ların kendisine hediye ettikleri Köşkü Belediye'ye bağışladığını yazıyordu Belediye Başkanı bu mektubu o gün okudu Salon alkıştan inliyordu
Atatürk, artık bir daha Bursa'ya gelemedi



Atatürk'ün ölümünden sonra Bursa Atatürk köşkü, Çelik Palas'ın ek bir binası olarak Emekli Sandığı'na geçti Daha sonra (Atatürk Müzesi) olarak ziyarete açılmak üzere, 1965 yılında onarıma lalındı Onarımdan sonra, Milli Eğitim Bakanlığına devredildi 1973 yılında da (Atatürk Müzesi) adıyla ziyarete açıldı


Geniş bir bahçe içerisinde bulunan Bursa Atatürk Köşkü, çatısı ile birlikte 3 katlıdır İlk kattaki salon ve odalar bugün Atatürk resimleri ve Atatürk'ün kullandığı eşyalarla sergilenmiştir İkinci katta, Atatürk'ün yatak odası, çalışma salonu, banyosu vardır Buradaki eşyalardan çoğu Atatürk'ün zamanına aittir Üçüncü kat, misafirhane olarak kullanılmaktadır Bursa Atatürk Köşkü, aynı zamanda son devir Köşk mimarisinin seçkin bir örneği olarak da Bursa'yı süslemektedir



ERZURUM - ATATÜRK EVİ

Erzurum-Atatürk Evi, Erzurum'un Yukarı Mumcu mahallesinde, eski vali konağında, 1984 yılında ziyarete açılmıştır Bina 1890 yılında yaptırılmış , eski Erzurum evleri tipinde bir konaktır 1915/1916 yıllarında Alman Konsolosluğu olarak kullanılmış, 1918 yılından sonra Vali Konağı yapılmıştır


19 Mayıs 1919 da Samsun'a çıkan Atatürk, Amasya Tokat, Sivas, Erzincan yolu ile 3 Temmuz 1919 günü Erzurum'a gelmiş, doğruca Cumhuriyet Caddesinde Cinisli'lere ait bir konak olan Mevki komutanlığına konuk olmuştu Atatürk 9 Temmuz 1919 gününe yani askerlikten ayrılışına kadar bu binada Erzurum Kongresinin hazırlıkları ile uğraşmış Yanı Başındaki Gözübüyüklerin evinde yatıp kalmıştı Askerlikten ayrıldıktan sonra, Vali Münir Akkaya'dan boşalan iki katlı Vali konağına, Hüseyin Rauf Bey ve arkadaşları ile birlikte taşınmış, 29 Ağustos 1919 tarihine yani Sivas'a gidinceye kadar 52 gün bu evde oturmuştur Atatürk'ün Erzurum'dan ayrılışından sonra ev tekrar Vali Konağı olmuştur



Cumhuriyetin ilanından sonra 30 Eylül 1924'te Erzurum'a ikinci kez gelen Atatürk'e Erzurumlular bu evi hediye etmişlerdir Ev, 1930-1934 yılları arasında Kolordu Komutanlığınca da lojman olarak kullanılmıştır Atatürk'ün ölümünden sonra, Çocuk Esirgeme Kurumuna verilmiştir 1984 yılında Kültür Bakanlığına devredilerek, Atatürk Evi halinde düzenlenmiştir



Atatürk Evinin ilk katında, sağda yer alan oda, idare odası olarak kullanılmaktadır Hemen yanındaki odada ise, Erzurum Eski Milletvekili Hoca Raif (Dinç)'in kullanmış olduğu eşyalar sergilenmektedir Bu odanın karşısına düşen odada Anadolu'da yayınlanan ilk gazetelerden Envari Şarkiye ile milli Mücadelenin gazetesi Albayrak'ın ayrıca Erzurum Kongresi bildirilerinin basıldığı (Matbaa Makinası) sergilenmiştir



Üst kat merdiven başı sahanlığından Atatürk'ün Erzurum'a ikinci kez gelişi ile ilgili büyük boy bir fotoğraf ile o yıllara ait iki kanepe ve bir orta sehpa yer almaktadır
Salon toplantı odası olarak düzenlenmiştir Salona üç büyük oda açılır Bu odalar Atatürk'ün çalışma ve yatak odası olarak sergilenmiştir
Odalardan birinde Erzurum Kongresine katılan delegelerin fotoğrafları ile bir çalışma masası ve bir koltuk yer almıştır



Çalışma odasında o yılarda yapılmış ceviz oymalı bir vitrin bir orta masa bir çalar saat ile ceviz koltuk ve sandalyeler vardır Yatak odası, çalışma odasının karşısına düşen odadır Bu odada Atatürk'ün yatmış olduğu sedef kakmalı pirinç karyola, aynalı ceviz bir konsol Ceviz gardırop, bir koltuk, bir sehpa ve bir çalar saat bulunmaktadır



SİVAS - ATATÜRK KONGRE VE ETNOĞRAFYA MÜZESİ
Sivas- Atatürk Kongre ve Etnoğrafya Müzesi 1892 yılında Sivas lisesi olarak yaptırılan ve 1981 yılına kadar Sivas Lisesi olarak kullanılan tarihi binada açılmıştır


Bilindiği gibi Atatürk Anadolu'da Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Samsuna çıktıktan sonra, Erzurum Kongresini açmış, Sivas Kongresini açmak üzere 2 eylül 1919 günü Sivas'a gelmiştir Sivas Lisesi binası Kongreye ayrılmış ayrıca Atatürk ve arkadaşları Sivas'tan ayrılıncaya kadar bu binada kalmışlardır



Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919-11Eylül 1919 tarihleri arasında çalışmalarını sürdürerek önemli kararlar almış ve dağılmıştır Atatürk Kongresinden sonra, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-I Hukuk Temsil Heyeti Başkanı olarak Sivas'ta çalışmalarını sürdürmüştür Bu çalışmaları 18 Aralık 1919 tarihine kadar uzamış, Temsil Heyeti Ankara'da çalışmayı kararlaştırınca Atatürk'te bu tarihte Sivas'tan ayrılmıştır

Atatürk Cumhuriyetin ilanından sonra 5 kez daha Sivas'a gelmiştir 27 Eylül 1924'te eşi Latife Hanımla birlikte Sivas'a geldiği zaman yine Lisede kalmış, Erzurum döşünü, 12 Ekim 1924'te tekrar Sivas'a geldiği zaman geceyi yine burada geçirmiştir 19 eylül 1928 günü Sivas'a bir daha gelen Atatürk, Lise'de düzenlenen Kongre salonu ve çalışma odalarını görmüş, ilgilere teşekkür etmiştir Daha sonraki gelişlerinde Vali konağında kalmıştır Sivas Lisesinde düzenlenen Kongre ve 4 Eylül Atatürk Müzesi, 1981 yılına kadar ziyarete açık kalmıştır
1981 yılında Sivas Lisesi burada ayrılmış bina onarılarak bütünüyle müze haline getirilmiştir Bugün Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi adına alan binanın bodrumu labaratuvar ve fotoğrafhaneye zemin kat Etnoğrafik eserlere ayrılmış üst kat ( Atatürk ve Kongre Müzesi) olarak düzenlenmiştir Kongre Salonu, Atatürk'ün Yatak odası, Çalışma Odası dışında Telgraf odası ve Belgeler salonu bulunmaktadır Sivas Kongresi tutanaklarının yer aldığı salon merkezi Sivas olan Anadolu Kadınları Müdafaa-I Vatan Cemiyetine ait bildiri ve haberleri sergileyen belgeler ile İrade-I Milliye Gazetesi'nin basıldığı matbaa makinası ve gazete nüshalarının yer aldığı bölümleri ihtiva etmektedir




DİYARBAKIR - ATATÜRK KÖŞKÜ
Diyarbakır Atatürk Köşkü, Diyarbakır surlarının 2, 5 Km güneyindedir

Atatürk, Çanakkale Savaşından sonra 1916 yılı şubat ayı sonlarında 16 Kolordu Komutanı olarak Doğu, cephesinde görevlendirilmiş, 14 Mart 1916 günü Kolordu Karargahı olan Diyarbakır'a gelmiştir Diyarbakır surlarının dışındaki Semanoğlu Köşkü Atatürk'e verilmiştir Atatürk 27 Mart 1917 tarihine kadar bu köşkte kalmıştır 1917 yılı Mart ayında 2 Ordu Komutanı olarak Diyarbakır'a tekrar gelen Atatürk, bu kez Mardin Kapısı dışındaki Pamuk Köşkünde kalmıştır
Diyarbakır Belediyesi 5 Nisan 1926 günü aldığı bir karala Atatürk'ü fahri hemşehrileri olarak seçmiş ve Diyarbakır'a ilk gelişlerinde kaldığı Semanoğlu Köşkünü kendisine hediye etmiştir Köşk o günden sonra Atatürk Köşkü olarak tanınmıştır


Diyarbakır Atatürk Köşkü, Diyarbakır evleri tipinde geniş eyvanlı siyah-beyaz kesme taşlardan yapılmış örneklerinden biridir Eyvanın duvarındaki mermer sebilden havuza dökülen sular, köşke serinlik vermektedir Girişin sağındaki küçük kapı mutfağa solundaki kapı da çay ocağına açılmaktadır Üst katta çalışma ve yatak odaları vardır Atatürk'ün ölümünden sonra, Atatürk Köşkü Diyarbakır belediyesinin korumasında yeniden onarılmış ve ziyarete açılmıştır



KAYSERİ ATATÜRK EVİ VE MÜZESİ
Kayseri Atatürk Evi müzesi, Cumhuriyet Mahallesindeki Raşit Ağa Konağında 1986 yılında düzenlenerek ziyarete açılmıştır

Anadolu'da Milli Mücadeleyi başlatmış olan Atatürk, Sivas Kongresinden sonra (Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliye'sini Ankara'ya nakletmeyi kararlaştırmış, yanında Mazhar Müfit (Kansu) Hüsrev, (Gerede), H Raf (Orbay), Dr Refik (Saydam) Hakkı Behiç, A Rüstem, Şeyh Fevzi Efendi, Yaverleri Cevat Abbas (Gürer) Muzaffer (Kılıç), Bedri ve başkaları olduğu halde, soğuk bir kış günü 19 Aralık 1919 da Kayseri'ye gelmişlerdir Kayserililer Çifte Kümbetler'e kadar yolun sağını ve solunu doldurmuş yüzlerce atlı, onu uzaklardan karşılamak üzere yollara dökülmüştü


19 Aralık 1919 Cuma günü akşama doğru arabası ve yanında arkadaşları ile görünen Atatürk'ü Kayserililer coşkun gösterilerle karşılamış o günler Kayseri'nin en gösterişli konağı olan İmamzade Raşiti Ağa'nın evinde misafir etmişlerdir

Geceyi bu evde geçiren Atatürk, ertesi günü Kayseri ileri gelenleriyle görüşmeler yapmıştı O gece de Konakta kaldı 21 Aralık 1919 sabahı da Kayseri'den ayrılmıştır Atatürk'ün Konuk olduğu ev yaklaşık 1898 yıllarında, iki katı olarak yaptırılmıştır Tavanı ahşap işlemelidir Atatürk'ün kaldığı oda ikinci katta ve evin güney doğusundadır Odanın tavanının ortasında yıldızlı bir göbek süslemesi doğ duvarına yaslanan bir sediri vardır Evin bu katında ayrıca bir hol, dört oda ve banyo bulunmaktadır Atatürk'ün kaldığı odanın duvarına şu plaka asılmıştır (Atatürk, Heyet-i Temsiliye Reisi olarak 20 12 1919 da Kayseri'ye teşriflerinde bu evde misafir kalmışlardır 20 12 1964) Ev, Gayri Menkul Eski Eserlere ve Anıtlar Yüksek kurulu'nun aldığı bir kararla koruması gerekli eski eserlerden sayılmıştır



KONYA- ATATÜRK EVİ VE MÜZESİ
Konya Atatürk Evi ve Müzesi, İstasyon Caddesi üzerindeki eski vali Konağında 1964 yılında düzenlenerek ziyarete açılmıştır


Atatürk, Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Anadolu'ya geçtikten ve Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisini açtıktan sonra 3 Ağustos 1920 tarihinde Konya'ya gelerek bir geçe kalmış, Konyalılarla görüşmeler yapmıştır Bu tarihten ölümüne kadar Konya'ya 12 kez gelen, Atatürk çoğu gelişlerinde, Atatürk evi olarak bilinen Konyalıların kendisine hediye ettiği 2 katlı köşkte kalmıştır

Köşk, 1912 yılında yaptırılmış, 1916 yılından sonra Vali Konağı olarak kullanılmıştır 20 Mart 1923 günü Atatürk eşi Latife Hanımla birlikte Konya'ya geldiği zaman bu köşkte, 4 gün 3 Ocak 1925 te de 11 gün konuk olmuşlardır 1927 yılında Konya Belediyesi, aldığı bir kararla Köşkü Atatürk'e armağan etmiş, Atatürk bundan sonraki Konya'ya gelişlerinde bu köşkte oturmuşlardır Atatürk'ün ölümünden sonra tekrar vali konağı olarak kullanılan köşk, 1963 yılında Konya Valiliğinden Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğüne devredilmiş, bir yıl sonra da (Atatürk Evi ve Müzesi) adıyla ziyarete açılmıştır

Atatürk Evi ve Müzesi'nin alt ve üst salonlarında, Atatürk'ün Konya'ya gelişleri ve yatına ait fotoğraflar, Atatürk'ün kullandığı eşyalar, elbise, pardesü, pabuç gibi giyimleri, sofra takımları, salonları, dinlendiği şezlong oyun masaları sergilenmektedir Müzede ayrıca Atatürk pulları koleksiyonu da bir vitrinde yer almaktadır Atatürk'ün sözlerinden bazıları panolara yazılarak duvarlara asılmıştır Konya Atatürk Evi, Atatürk'ün bu evde kaldığı günlerde kullanıldığı gibi, Atatürk 'ün yatak odası, Çalışma odası, Yaverler Odası, Yemek Salonu olarak da belirlenmiştir



TRABZON - ATATÜRK KÖŞKÜ

Cumhuriyetin ilanından sonra, Sonbahar Gezisi adıyla Atatürk'ün yaptığı büyük yurt gezisi Dumlupınar'dan başlamıştı Buradan Bursa'ya gelen Atatürk 12 Eylül 1924'te Hamidiye, Kruvazörü ile Mudanya'dan hareket etmiş İstanbul Boğazından geçerek Karadeniz'e açılmış, 15 Eylül1924 sabahı saat 11 00 de Trabzon'a gelmişti Atatürk, Trabzonlular tarafından heyecanla karşılandı Yanında eşi Latife Hanım ve yakın arkadaşları vardı Doğruca Belediyeye geldi Öğleden sonra da, kendileri için dayanıp döşenen Soğuksu'daki köşke giderek dinlendiler Köşk 1913 yılında yaptırılmış, Cumhuriyetin ilanından sonra da Özel İdarenin mülkiyetine geçmişti Bodrumu ile birlikte dört katlıydı Üçüncü katın büyük odası Atatürk'ün yatak odası idi



O gün akşam, Köşk'ün alt kat salonunda Trabzon Belediye Başkanı Kazazoğlu Hüseyin, Atatürk'ün onuruna bir yemek vermiş bir de konuşma yapmıştı Atatürk bu konuşmayı cevaplandırdı: (Efendiler, hemen bütün Trabzon halkını yekpare bir samimiyete kitlesi halinde gördüm Kadınların, çocukların, ihtiyarların gözlerinde yaş gördüm Bu ne yüksel duygu bu ne şefkat bu ne asalettir ) dedi Trabzonlulara teşekkür etti



Ertesi gün okulları, hastaneyi, iplik fabrikasını ziyaret ettikten sonra 17 Eylül 1924 sabahı Trabzon'dan ayrıldı Rize'ye yolcu oldu
Atatürk'ün Trabzon'u ziyaretinden sonra özel idareye ait bulunan Köşk, Trabzon Belediyesince satın alınarak Atatürk'e hediye edildi Bir Trabzon heyeti, Ankara'ya gelerek Köşkün tapusunu ve anahtarlarını Atatürk'e teslim etti Atatürk 27 Kasım 1930 günü Ege vapuru ile Samsun'dan Trabzon'a geldiği zaman, geceyi yine bu Köşkte geçirmiş, iki gece kaldıktan sonra, İstanbul'a dönmüştü Köşk artık (Atatürk köşkü) adıyla tanınıyor, Trabzonlular bu Köşkle övünüyorlardı



Atatürk'ün Trabzon'a üçüncü ve son gelişleri 10 Haziran 1937 tarihine rastlar, Ege vapuru ile İstanbul'dan Trabzon'a gelen Atatürk, doğruca kendi Köşküne gelmiş, iki gecesini bu Köşk'te geçirmişti Bu son gelişlerinde: (Mal ve Mülk bana ağırlık veriyor Bunları milletime bağışlamakla ferahlık duyacağım İnsanın serveti kendi manevi kişiliğinde olmalıdır Ben büyük milletime daha çok şeyler vermek istiyorum ) diyerek, bütün mal ve mülk varlığını hazineye bağışladığını noter huzurunda tescil ettirmişti Atatürk 12 Haziran 1937 sabahı Trabzon'dan İstanbul'a döndü

Atatürk'ün ölümünden sonra, Trabzon Belediyesi, Atatürk köşkünü Atatürk Müzesi olarak ziyarete açmağa karar verdi Atatürk 'ün kullandığı eşyaları, fotoğraflarını sergiledi Bugün Köşk'ün girişinde, Atatürk'ün Trabzon'a ilk gelişlerinde yaptığı konuşmanın tam metni asılıdır Sağdaki küçük salon, Atatürk'ün yaptığı konuşmanın tam metni asılıdır Sağdaki küçük salon, Atatürk'ün hayatına ve Trabzon'u ziyaretlerine ait fotoğraflarla donatılmıştır Bitişiğindeki odada ise Atatürk'ün dinlendiği koltuk ve kanepeler bulunmaktadır Bunlardan biri üzerindeki plakada şu cümle yazılıdır (Atatürk, 11 Haziran 1937 tarihinde, şahıslarına ait emval-i gayrimenküllerini millete bıraktıklarına dair muameleyi burada imza buyurdular ) Öteki oda, Atatürk'ün yemek salonu olarak döşelidir

Köşk'ün üçüncü katında Atatürk'ün yatak odası, banyosu, yaver odaları, çalışma salonu vardır Köşk bugün çiçekli geniş bahçesi ile Trabzon'un en güzel evlerinden biri olarak tanımakta, Belediyenin yönetiminde Atatürk Müzesi olarak ziyarete açık bulundurulmaktadır



HAVZA - ATATÜRK ODASI



Atatürk 19 Mayıs 1919 da Samsun'a çıktıktan 6 gün sonra, 9 Ordu kıtaları Müfettişliği karargahı havza ilçesine nakletmiş, arkadaşlarıyla birlikte Havza'da Mesudiye otelinde 13 Haziran 1919 tarihine kadar kalmıştır
Atatürk'ün iki gün kaldığı mesudiye oteli, cumhuriyet döneminde 1985 yılına kadar Belediye Dairesi olarak kullanılmıştır Büyük değişikliklerle yenilenen binanın ikinci katı Atatürk odası olarak düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır Atatürk odasında, Atatürk'ün çalışma masası ve koltuğu, bir Atatürk büstü ve resmi, 2 halı, ilk cumhurbaşkanlığı forsu, yazı takımı ve bir saat sergilenmektedir Odanın duvarındaki panoda, Atatürk'ün Havzalılara hitabesi yer almaktadır

ADANA - ATATÜRK VE KÜLTÜR MÜZESİ



Adana - Atatürk ve Kültür Müzesi, Eski Suphi paşa konağında 1982 yılında düzenlenerek ziyarete açılmıştır
Atatürk büyük zaferden sonra, Baş komutan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak Güney Anadolu'ya ilk gezisini 1923 yılı Mart ayının ortalarında yaptı Yanında, bir buçuk ay önce İzmir'de evlendiği eşi latife hanım, bazı milletvekilleri ve Yaverleri de vardı 13 Mart 1923 günü Ankara'dan kalkan özel tren Konya'da kısa bir duraklamadan sonra, 15 Mart 1923 günü Adana İstasyonuna girdi

Adana, Adana olalı böyle bir Karaballığı bir arada görmemişti Şehir bayrakla donatılmış, Atatürk'ün geçeceği caddeler taklar kurulmuş halılar serilmişti İstasyondaki karşılama töreninden sonra, Atatürk doğruca hükümet konağına buradan da, kendisi için hazırlanan Suphi Paşa konağa gitti

Atatürk evi eşi Latife hanım, Suphi Paşa konağında iki gece konuk oldular Bu konak, Adana'da Seyhan nehri kıyısında, Eski Köprü ile yeni köprü arasındaydı 1982 yılında Reji dairesi ve lojman olarak yaptırılmıştı 1902 yılında Adanalı Suphi Paşa, Konağı satın alarak bazı odalar eklenmişti Atatürk'ün Adana'ya geleceği öğrenilir öğrenilmez, Adana Belediye başkanı Ali Münif (yegane) onun kalabileceği en uygun yer olarak bu konağı seçmişti Nitekim Atatürk 13 Ocak 1925 de Adana'ya tekrar geldiği zaman, yine bu eve misafir edilmişti Artık, bundan sonra Suphi Paşa Konağı Atatürk evi olarak tanınıyordu
Bugün Atatürk ve Kültür müzesi olarak düzenlenen Konağın, nehre bakan kemerli bir kapısından içeri girilir Buradan selamlık adı verilen geniş bir salona geçilir Alt katın üç odası, kiler ve mutfakları vardır Salondaki bir merdivenle üst kata çıkılır Üst katta büyük bir salon, odalar haremlik vs vardır Atatürk, Konağın kuzeyindeki caddeye bakan yönünde ve köşede bulunan cumbalı odada yatmış, bitişiğindeki odayı da çalışma odası olarak kullanmıştır Konağın bu yönde ikinci bir giriş kapısı bulunmaktadır
Üzeri tuğla çatı ile örtülü Suphi Paşa Konağı (Atatürk evinin) güneyinde, havuzlu geniş bir bahçesi bulunmaktadır



İZMİT MÜZESİ VE ATATÜRK EVİ

İzmit Müzesi ve Atatürk Evi, tarihi Av köşkünde, 1966 yılında törenle ziyarete açılmıştır
Atatürk, Büyük Zaferden önce, Kocaeli Grubunu denetlemek üzere 16 Haziran 1922 günü Beypazarı, Nallıhan, Göynük yolu ile Geyve'ye gelmiş, geceyi Belediye Başkanı Rasim (Turhan) ın evinde geçirmişti Ertesi günü, Geyve'lilerle görüştükten sonra, Adapazarı'na gelerek, Askerlik Şubesi Başkanı binbaşı Baha Bey'in evinde konuk olan annesi Zübeyde Hanımla buluşmuş, ana-oğul sarmaş dolaş olmuşlardı Atatürk, o geceyi annesinin yanında geçirdikten sona ertesi 18 Haziran 1922 günü, Türk dostu Fransız yazarı Claude Farrere ile görüşmek üzere İzmit'e hareket etmiştir


İzmit'te Atatürk-Claude Farrere görüşmesi, Milli Mücadele tarihimizde önemli bir olaydır Atatürk, o gün İzmit'te coşkun gösterilerle karşılandıktan sonra, İzmit'tiler tarafından, halkın saray adını verdiği, meşhur Av Köşkü'nde misafir edilmiştir



İzmit Av Köşkü, 1874 yılında Sultan Abdülaziz için yaptırılmış, iki katlı küçük bir saraydı Abdülaziz'in çevrede avlandığı zaman dinlenmesi için yaptırılmıştı Atatürk'ün İzmit'e geleceği duyulunca, İzmit'liler kendisine bu köşkü hazırlamışlardı Atatürk, köşkün üst katında, merdivenin solundaki odada kalmıştı Claude Farrere de, Hafız Rüstü Konağında misafir ediliyordu



Atatürk, Büyük Zaferden sonra 16 Ocak 1923'te İzmit'e tekrar geldi İstanbul gazetelerini bazı başyazarları Atatürk'le görüşmek isteğinde bulunmuşlardı Bu istek üzerine Atatürk, İzmit'te bir basın toplantısı yapmayı kararlaştırdı Doğruca, yine kendisi için hazırlanan Köşk'e geldi Akşam yemeğinden sonra, Basın toplantısı yaptı Toplantı gece yarısından sonra, ertesi günü 17 Ocak 1923 sabah üçe kadar sürmüştü Toplantıdan sonra odasına çekildi Öğleye kadar dinlendi Öğleden sonar, heyetleri kabul etti Ertesi gün Yarımca ve
Hereke'deki askeri birlikleri denetledi 19 Ocak 1923 günü İzmit'ten ayrılarak Bilecik'e uğurlandı



Atatürk, bu tarihten sonra, İzmit'e çok kereler geldi, fakat gecelemedi İzmit'te birkaç saat veya daha az sürelerle kalıyor, İstanbul'a geçiyordu İzmit'teki Av Köşkü de Atatürk'ün anılarıyla baş başa kaldı
Atatürk'ün konuk olduğu İzmit Av Köşkü, Cumhuriyetle birlikte Valilik Konağı olarak kuşanılmağa başlamıştı Köşk'te Valilik makamı ile birlikte bazı resmi daireler bulunuyordu Köşk'ün mimari ve sanat değeri düşünülerek Müze yapılmasına karar verildi Üst katta Atatürk'ün yatak odası düzenlendi Alt kat, arkeolojik eserlere ayrıldı Müze, 1966 yılında ziyarete açıldı



MERSİN - ATATÜRK EVİ

Atatürk'ün Mersin'e ilk gelişinin tarihi 17 Mart 1923'tür Atatürk'ün Büyük Zaferden sonra Güney Anadolu'ya yaptığı bu ilk gezide, yanında eşi latife hanım, milletvekillerinden Kılıç Ali, Damar (Arıkoğlu), Refik (Koraltan), Başyaver Salih (Bozok), yazar İsmail Habib ( Sevük) ve daha başkaları da vardı Atatürk, öne Adana'ya gelmiş, burada birkaç gün kaldıktan sonra, Mersin'e hareket etmiştir Karşılama töreni çok parlak olmuş, Atatürk o gün, millet Bahçesinde, Mersinli'lerle bir konuşma yapmıştır Öğle yemeğini Belediye'de yedikten sonra, Tarsus'a gitmiş ve iki gün Tarsus'ta kalmıştır Atatürk ikinci defa, 20 Ocak 1925'te yine Latife Hanım'la Mersin'e geldikleri zaman, Mersin ve Silifke'de bir hafta dinlenmişti Mersin'deyken kendisine bir konak ayrılmış, bu konak Atatürk için özel olarak döşenmiştir Atatürk o günlerde Mersin'deyken bu Konak'ta Silifke'deyken de Hacı Hulusi'nin, Tabucundayken de Sadık (Taşucu)nun evlerinde misafir edilmişti Atatürk, bu gelişinde Silifke'nin Tekirdağ köyündeki Tekir Çiftliğini de kurmuştur



Atatürk, bundan sonra 6 defa Mersin'e gelmişse de, çoğu zaman geldiği gün geceyi geçirmeden Mersin'den ayrılmıştır Daha çok Tekir köyünde kurduğu Gazi Çiftliğinde kalmıştır
Mersin'e son gelişi olan 20 Mayıs 1938'de, askeri birliklerin geçit törenini izledikten sonra, vali Konağı'nda misafir edilmiş, 23 Mayıs 1938 gününe kadar Mersin'de dinlenmiş, çevrede gezintiler yapmıştır

Mersin'de Atatürk'ün, 20 Ocak 1925'te eşi Latife Hanım'la birlikte bir süre kaldığı Konak, Atatürk'ün ölümünden sonra okul (kolej) olarak kullanılmağa başlamıştır Bugün Mersin'de Atatürk Caddesi üzerinde bulunan Konak; iki katlı olarak 1897 yılında Mersin ileri gelenlerinden Tahinci ailesi tarafından yaptırılmıştır Cumhuriyet döneminde Hazineye geçmiş ve devletin malı olmuştur Konağın cephe yönündeki üst katta bulunan balkonlu oda ve öteki odalar Atatürk'e ayrılmış Atatürk'ün yatak ve çalışma odaları burada düzenlenmiştir
Atatürk Evi olarak tanınan konak Atatürk'ün doğumunun 100 Yıldönümünü kutlama çalışmaları sırasında Kültür Bakanlığınca kamulaştırılmış ve onarımına başlanmıştır Onarımdan sonra Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi olarak yeniden düzenlenecektir



ANTALYA - ATATÜRK MÜZESİ

1930 yılı Mart ayının başlarında Atatürk İzmir'deydi Havalar soğuk gidiyordu Antalya'nın ılık ikliminde bir hafta dinlenmeyi düşündü 5 Mart 1930 günü, karayolu ile, İzmir'den Antalya'ya hareket etti Isparta, Burdur derken, 6 Mart 1930 günü öğleden sonra, Antalya'ya geldi Kepez'den şehre kadar halk, yolun iki yanını doldurmuştu Saat tam 16 00 da Tophane Meydanına gelen Atatürk'e armağan etmişlerdi Köşkün önü mahşerdi Atatürk, kısa bir süre Köşk'te dinlendikten sonra balkona çıktı Halk çılgınca alkışlıyordu Atatürk, burada kısa bir konuşma yaparak Antalyalılara teşekkür etti O akşam Türk Ocağındaki toplantıya katılarak gençlerle memleket sorunları üzerine görüştü Gece yarısına doğru Köşküne çekildi

Atatürk, Antalya'da 12 Mart 1930 sabahına kadar tam bir hafta kalmıştı Bu süre içinde Antalya'da geziler yaptı Müzeleri, eski eserleri gezdi Narenciye bahçelerinde üreticilerle görüştü Dinlendi 12 Mart 1930 sabahı saat 10 da arkadaşlarıyla birlikte Ankara'ya döndü



Atatürk, Antalya'ya 10 Şubat 1931 günü öğleye doğru tekrar gelmişse de o gün Antalya'da kalmamış, İzmir'den beri kıyıları tarayarak gelen Ege'de o gün Antalya'da kalmamış, İzmir'den beri kıyıları tarayarak gelen Eğe Vapuru ile Silifke'ye geçmişti Atatürk'ün, Antalya'ya üçüncü ve son gelişi, 1935 yılı Şubat ayına rastlar Atatürk 16 Şubat 1935'te Ege Vapuru ile İzmir'den hareket etmiş, 18 Şubat 1935 Pazartesi günü saat 13 30'da Antalya iskelesine çıkmıştı Yanında kız kardeşi Makbule Atadan, Nebile Hanım, Prof Afet İnan, Fahrettin Altay, Nuri Conker, Cevat Abbas Gürer, yaverler ve başkaları vardır İskeleden faytonlarla doğruca Köşküne gelen Atatürk, burada akşama kadar dinlendi Akşam Erenkuş'a oradan tekrar köşke geldiler Geceyi Köşkte geçiren Atatürk, ertesi günü gece saat 22 30 da Ege Vapuru ile Taşucuna hareket etti

Antalyalıların Atatürk'e hediye ettikleri Atatürk Köşkü, iki katlı, üzeri kiremit çatı, taş bir yapıdır Girişinde uzun bir hol, holün sağında bir salon, bir oda, banyo ve mutfak, solonda da iki oda ve üst kata çıkan merdiveni vardır Üst katta ise, holden ayrı olarak birisi balkonlu olmak üzere yedi odası vardır Atatürk merdivenin karşısındaki odada yatmıştır
Atatürk'ün ölümünden sonra, Antalya Atatürk Köşkü, Özel İdareye geçmiş, 1939 da Akşam Kız Sanat Okulu ve Kız Enstitüsü binası olara kullanılmıştı 1952 yılında Tarım Bakanlığına devredilen Köşk, son yıllara kadar Teknik Ziraat Müdürlüğünün büroları olarak kullanılmıştır 1980 yılından sonra Kültür Bakanlığına devredilin Köşk, onarılmış, Atatürk Müzesi olarak ziyade açılmıştır



SİLİFKE ATATÜRK EVİ

Silifke - Atatürk evi Silifke'nin Saray Mahallesinde Hacı Hulusi Konağındadır Atatürk Ankara'dan Konya- Adana - İçel Yolu İle 20 Ocak 1925 günü trenle Mersinle gelmiştir Yanında eşi Latife hanım ikinci ordu komutanı Fahrettin (Altay) Bayındırlık bakanı Fevzi ( Pirinççizade ) Rize milletvekili Ahmet Kutsi ve yaverleri vardır O günlerde Atatürk orman çiftliğinden ayrı olarak güneyde örnek bir çiftlik kurma kararındadır Böyle bir çiftlik için kendisine Silifke'nin Tekir köyünde boş bir arazi tavsiye edilmiştir Atatürk Latife hanımı Mersinde bırakarak 27 Ocak1925 günü akşamı İçel il merkezi olan Silifke'ye gelmiş, vali vekili Fahri, bey ile kısa bir görüşmeden sonra hacı Hulüsinin iki katlı konağında geceyi geçirmiştir Ertesi 28 Ocak 1925 günü Silifkede Türk Ocağını ve idman yurdu lokalini ziyaret eden Atatürk burada Taşucu'na geçmiş Taşucu'nda Sadık Taşucu'nun konuğu olmuştur Tekir köyünde çiftlik yerini gören Atatürk daha sonra burayı Hazinden bedeli karşılığında almıştır



Atatürk'ü Silifke'de 27 Ocak 1925 gecesi konuk olduğu Hacı Hulusiye ait konağın kamulaştırılarak Atatürk evi halinde düzenlenmesi için 1974 yılında çalışmalara başlanmıştır Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce 1982 yılında kamulaştırılan konak yeniden onarılmış 1986 yılında Atatürk evi olarak düzenlenmiş 2 Ocak 1987 günüde törenle ziyarete açılmıştır Atatürk evinin alt katı ilçe halk kütüphanesi ve idari bölümü üst katı ise Atatürk müzesi olarak değerlendirilmiştir 1 Katta sofa, misafir ve oturma odaları ile Mutfak bulunmaktadır Silifke ve çevresinin Etnografik eserlerinin sergilendiği salonlarda ayrıca Atatürk'ün Taşucunda Sadık Taşucunun evinde kaldığı zaman yattığı yatak takım, kullandığı yemek takımları " Gazi M Kemal imzalı bir tabanca, Atatürk'ün Tekir Çiftliğine ve kurduğu Tarım Kredi Kooperatifine ait belgeler, fotoğraflar yer almaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Atatürk Köşkleri

Eski 06-19-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Atatürk Köşkleri





YALOVA'DA ATATÜRK KÖŞKLERİ

Kaplıcaları ile ün yapan Yalova'ya Atatürk, ilk olarak 1927 yılında gelmiş bundan sonra hemen her yıl özellikle Temmuz - Ağustos aylarında gelerek kısa ve uzun süreler dinlenmiştir 15 defa Yalova'ya gelen ve bu gelişlerinde 3 aydan fazla süre Yalova'da kalan Atatürk son olarak geldiği 22 Ocak 1938 tarihinde Termal otelinde iken kendisini ölüme götüren hastalığı teşhis edilmiştir Atatürk'ün Yalova'ya sık sık gelişleri, günlerce haftalarca Yalova kaplıcalarında banyo almaları dinlenmeleri üzerine ayrı ayrı yerlerde Köşkler yaptırılmış yada mevcut köşklerin birinde misafir edilmiştir Bu köşkleri şöyledir



1 Millet Çiftliği Köşkü: Atatürk adına kurulan sonradan millete mal edilen yalova Millet çiftliğinde 1929 yılında Atatürk için yaptırılmıştır 4 gen planlı iki katlı kagir küçük bir yapı olan köşkün ilk yapıldığı yeri Atatürk beğenmemiş Köşk şimdiki yerine çekilmiştir Bu yüzden halk arasında yürüyen köşk adıyla anılmaktadır Atatürk köşkünün alt katında geniş bir salon üst katında Atatürk'e ait yatak odası vardır Atatürk'ün kullandığı eşyalarla birlikte köşe bugün müze olarak düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır

2 Baltacı Çiftliği Köşkü :Yalova kaplıcaları üzerinde bugün Devlet üretme çiftliği olan eski Baltacı çiftliğinde iki katlı ahşap çatılı bir köşktür XIX yy sonlarında yaptırılmış Atatürk Yalova gezileri sonlarında bu köşke sık sık misafir olmuştur Bugün devlet üretme çiftliği idare binası olarak kullanılan köşkün bir odası (Atatürk odası) tanzim edilmiştir Oda da Atatürk'ün hatıralarını taşıyan eşyalar korunmakta ve ziyaret edilmektedir



3 Atatürk Köşkü: Yalova'nın 12 km neyindeki tarihi Yalova kaplıcalarının bulunduğu yerde yüksekçe bir tepenin eteklerindedir 1928 yılında Deniz Yolları İdaresince Cumhurbaşkanlığı köşkü olarak yaptırılmış ve Atatürk kaplıcalarda banyo aldığı ve dinlendiği günlerde çok defa bu köşkte kalmıştır Köşk iki katlıdır Alt katta geniş bir salon ve çalışma odaları üst katta yatak odaları, dinlenme ve banyo daireleri vardır Atatürk'ün yatak odası ve banyosu tüm eşyaları ve mobilyası ile muhafaza olunmaktadır



4 Yalova Termalde Atatürk Odası: Atatürk'ün emirleriyle 1934 yılında inşasına başlanılan Termal oteli ancak 1938 yılı Ocak ayında tamamlanabilmiş 22 Ocak 1938 tarihinde özel treni ile Derince istasyonuna gelen Atatürk oradan Yalova'ya gelmiş otelin açılışında bulunarak ilk konusu olmuştur burada özel dairelerinde 1 Şubat 1938 tarihine kadar 10 gün dinlenen Atatürk banyo almış banyodan sonra özel doktoru Prof Dr Nihat Reşat Belger tarafından muayene ve hastalığı teşhis edilmiştir Yalova Termal otelinin üst katlarındaki Atatürk'ün özel dairesine yine özel bir asansörle çıkılmaktadır

Bugün ( Atatürk'ün yatak odası) adı altında korunan dairenin bir holü bir odası birde banyosu bulunmaktadır Yatak odasına Atatürk'ün ceviz bir karyolası vardır Üzerinde bej renk bir yorgan örtülüdür Oda da üç koltuk bir kanepe birkaç sandalye bir de masa, masa üzerinde kristal bir sürahi ve iki bardağı yer almaktadır Özel asansörle inilen Atatürk'e ait banyo dairesinin ise bir dinlenme salonu bir banyo havuzu ve masaj odaları ve mermer küvet bulunmaktadır



İSTANBUL FLORYA ATATÜRK DENİZ KÖŞKÜ

28 Haziran 1935 günü özel treniyle İstanbul'a gelen Atatürk o gün Haydarpaşa dan Dolmabahçe'ye oradan da Florya'ya geçerek İstanbullun bu güzel plajında kendisi için İstanbul belediyesi tarafından yaptırılmakta olan Deniz köşkü inşaatını gezmiş ve beğenmişti 1/7 Temmuz 1935 tarihleri arasında İstanbul'da 1 hafta kalan Atatürk moda deniz yarışlarını takip etmiş ve Florya'dan halkın arasında birkaç kere denize girmiştir Kısa bir süre sonra tamamlanan Florya deniz köşkü İstanbul belediyesince Atatürk'e armağan edilmiştir

Atatürk 16 Haziran 1936 günü motorla Dolmabahçe sarayından Florya'ya giderek 28 Temmuz 1936 tarihine kadar 42 gün çalışmalarını bu köşkte sürdürmüştür 29 Temmuz 1936'da birkaç günlüğüne Ankara'ya gelen Atatürk TBMM'de (Montreux Antlaşması ) nın görüşmelerinde bulunduktan sonra 3 Ağustos 1936 günü tekrar İstanbul'a gelmiş birkaç gün daha dinlenmiştir Atatürk ayrıca 13 Haziran 1937'de 6 gün 28 Haziran - 25 Temmuz 1937 tarihleri arasında da 28 gün daha Florya deniz köşkünde çalışarak dinlenmiş gerektikçe denize girmiştir Onun Florya'yı son ziyareti 28 Mayıs 1938 tarihine rastlamaktadır Florya Atatürk Deniz Köşkü sahilden 70 metre ileride kazıklar üzerindedir

Köşk bir iskele yolu ile kıyıya bağlanmaktadır Projeler Y Mimar Seyfi Arıkan tarafından hazırlanmıştır Bugün Milli Saraylar İdaresinin elinde Cumhurbaşkanlığı köşkü olarak kullanılan Florya deniz köşkünün geniş bir salonu kütüphanesi dinlenme ve yatak odaları, banyosu vardır Florya'da ayrıca eski Ayastafonos Manastırına ait kalıntıların bulunduğu geniş alanda Atatürk'ün emriyle bir koruluk meydana getirilmiş, çamların süslediği bir koruluğa (Atatürk korusu) adı verilmiştir Florya bahçesi de halka açık park olarak düzenlenmiştir



ATATÜRK'ÜN ANKARA ORMAN ÇİFTLİĞİNDE VE ÇUBUK BARAJINDAKİ KÖŞKLERİ

Atatürk başkent Ankara'nın 7 km batısındaki çorak topraklarda örnek bir çiftlik kurmayı düşünmüştür Türk çitçisine toprak ve tabiat şartları uygun olmasa dahi bilgiyle, kararlılıkla çalışıldığı takdirde başarı sağlanabileceğini göstermek istiyordu Atatürk 5 Mayıs 1925'teb kurduğu Orman Çiftliğinde çiftliğin her türlü faaliyetiyle uğraşmış bütün masraflarını kendi ödemiş

Yaptırdığı köşklerde günlerce haftalarca kaldığı olmuştur bu köşkler şunlardır;
1Marmara Köşkü : Atatürk Orman Çiftliğinin güneyindeki tepeler üzerindedir Marmara Köşkü iki katlı olarak yaptırılmıştır Alt katında kemerle süslü bir revak vardır Üst katta Atatürk'ün yatak odası banyo dairesi dinlenme ve çalışma salonları vardır Atatürk'ün kullandığı eşyalar, mobilyası ve yatak takımları köşkte bir odada bulunmaktadır




2 Orman Çiftliği Atatürk Köşkü : Bu köşk tek katlı ve kiremit çatılıdır Çatının ortasında bir saat kulesi yükselmektedir Atatürk'ün ölümünden sonra köşk ek yapılarla genişletilmiş Orman Çiftliği İdare binası yapılmıştır Köşkte Atatürk'ün kullandığı eşyalar, Cumhurbaşkanlığı Çankaya köşküne devir edilmiş burada yalnız Atatürk'e ait çekmeli bir masa bırakılmıştır

Atatürk sağlığında 11 Mayıs 1937 günü Marmara köşkünde iken Orman Çiftliğine, Silifke ve Yalova'daki çiftliklerini içerisindeki köşklerle birlikte Milletine armağan ettiğini duyurmuş bu bağışa ait belgeyi o gün imza etmiştir
3Çubuk Barajında Atatürk Köşkü : Çubuk barajı, Ankara'nın 11 km kuzeyinde Çubuk çayı üzerindedir Baraj Atatürk'ün direktifleriyle 1929 yılında yapılmaya başlanmış 1936 yılında tamamlanarak 3 kasım 1936 yılında yapılan bir törenle Atatürk'ün eliyle hizmete girmiştir


Devlet parası ile, Türk mühendisleri ve işçilerinin emeği ile yapılan baraj Ankara şehrinin içme suyu ihtiyacını karşıladığı gibi Çubuk çayının taşmasını önlemekte ve Ankara ovasının sulanmasını da temin etmektedir Ayrıca Ankara'nın en güzel mesire yerlerinden biridir Baraj kapısının sağına şu kitabe okunur: ( Bu Çubuk Bendi Türk Ulusunun İlk Cumhur Reisi Kemal Atatürk Devrinde Devlet Merkezi Ankara'nın su ihtiyacını karşılamak üzere kurulmuştur 1929-1936 )

Çubuk barajı sırtları üzerine Atatürk'ün zaman zaman dinlenmesi için küçük bir köşk yaptırılmış Atatürk Baraja geldiği zaman bu köşkte dinlenmişlerdir Atatürk'ün ölümünden sonra köşk bazı ek yapılarla genişletilmiş ve baraj binası müdürlüğü binası olarak kullanılmaya başlanmıştır bugün köşkte Atatürk'ün baraj gezilerinde bindiği bir deniz motorundan başka devrine ait hatıra eşya kalmamıştır



ANKARA'DA SÖĞÜTÖZÜ ATATÜRK DİNLENME EVİ

Atatürk'ün dinlenme evi Ankara Orman Çiftliğinin doğusunda Söğütözü koruluğundadır 1926 yıllarında Atatürk orman Çiftliğini kurarken birgün atla gezintiye çıkmış bu yeri beğenerek zaman zaman gelip dinlenmek üzere, kendisi için bir kulübe yaptırılmasını istemiştir İki gün içerisinde yaptırılan bu kulübeye sık sık uğramış, burada dinlenmiş, çevresine, eliyle söğüt ve çamlar dikmiştir

Atatürk Dinlenme Evi, tek katlı tek odalı küçük bir kulübeden ibarettir Batıya açılan ancak bir kişinin girebileceği bir kapısı , bir kahve ocağı , iki penceresi ve bir sediri vardır Atatürk'ün ölümünden sonra , buradaki eşya olduğu gibi korunmuş ve ziyarete açılmıştır Ortada üzeri beyaz örtülü bir hasır masa, üç hasır koltuk, bir sehpa, minder döşeli iki küçük sedir ve yastıklar , bir petrol lambası , evin tüm dekorunu teşkil etmektedir Ocakta, Atatürk'e ait kahve takımı , birkaç porselen tabak , çatal kaşık ve bardaklar yer almaktadır Sediri örten ladik halı seccadenin, Atatürk'e annesi Zübeyde hanımın hediyesi olduğu söylenir

Duvarda Atatürk'ü bu evde , buradaki hasır koltukların birinde dinlenirken gösteren bir fotoğraf asılıdır Evin ön cephesinde ahşap çatılı bir çardak vardır Bahçede büyük bir havuz bulunmaktadır
Tarım- Orman Bakanlığı İşletmeler müdürlüğünce bakımı sağlanan Atatürk dinlenme evi , ziyaretçilerine açık bulundurulmaktadır



ALANYA - ATATÜRK EVİ VE MÜZESİ

Alanya Atatürk evi ve müzesi Alanya'nın Şekerhane mahallesi Azaklar Sokağındadır Atatürk 1935 yılı şubat ayında Ege vapuru ile çıktığı Akdeniz gezintisinde , 18 Şubat 1935 günü sabahı Alanya İskelesine gelmiş, Alanya'nın köklü ailelerinden Tevfik Azakoğlunun iki katlı evinde birkaç saat dinlenmiştir Evin son sahibi Rıza Azakoğlu evi Kültür ve turizm bakanlığına bağışlamış Bakanlık 1984 yılında, Atatürk Evi ve Müzesi olarak onarmaya ve düzenlemeye başlamıştır Ev 30 Nisan 1987 günü cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından törenle ziyarete açılmıştır

Atatürk Evi Ve Müzesi, Alanya'daki tarihi sivil mimarlık örneklerinden biridir Evin ilk katında Kurtuluş savaşı ve cumhuriyetin ilk yıllarına ait Atatürk'le ilgili fotoğraflar, Atatürk'ün bazı fotoğrafları sergilenmektedir İdare bölümü, kütüphane ve mutfak bu kattadır Evin üst katı oturma, çalışma, yatak odaları olarak eski bir Alanya evini yaşatmaktadır




DENİZLİ - ATATÜRK VE ETNOĞRAFYA MÜZESİ

Denizli Atatürk ve Etnoğrafya Müzesi, Denizli'nin Uçancıbaşı Mahallesinde, eski Dispanser binasında düzenlenmiş ve 1984 yılında ziyarete açılmıştır

27 Ocak 1931 günü Aydın-Nazilli üzerinden Denizliye gelmiştir Saat 13'te Denizli istasyonunda coşkun gösterilerle karşılanmış, doğruca geceyi geçireceği "Fırka binası" olarak kullanılan iki katlı köşke konut olmuştur Köşkte kısa bir süre dinlenen Atatürk, daha sonar Denizli'nin mesire yeri olan Çamlık'ta öğle yemeğini yemiştir O gün, öğleden sonra bazı okulları ve Memleket Hastanesini ziyaret eden Atatürk, akşam Denizli Belediyesini verdiği yemekte bulunmuş, daha sonra köşke gelerek geceyi geçirmiş, ertesi gün sabah saat 6, 30 Da İzmir'e dönmüştür
Atatürk'ün bir gece konuk olduğu Köşk, daha sonra kamulaştırılmış, 1950 yılından itibaren Verem Dispanseri olarak kullanılmıştır 1977 yılında Köşk, Atatürk ve Etnografya Müzesi yapılmak üzere Kültür Bakanlığına devredilmiştir 1983 yılına kadar onarım süren Köşk, 1984 yılında Müze olarak ziyarete açılmıştır Müzenin zemin katındaki iki oda büro için ayrılmış, büyük oda "Denizli Evi" olarak döşenmiştir Odanın ortasında geniş sinili sofra, mangal, pencere kenarlarında sedirler, yüklük ve ocak, duvarlarda halılar bulunmaktadır Üst kat, divan, gardırop, çalışma masası ve karyolası ile Atatürk'ün Yatak Odası olarak düzenlenmiştir Bu katta ayrıca Milli Mücadele yallarında Bayram yerindeki coşkun mitinge açılan Denizli Sancağı sergilenmektedir Denizli ve bu yöredeki Babadağ el dokumaları ve tezgahları ile birlikte halı, kilim örnekleri, yazma kitaplar, vitrinler ve duvarlarda yer almıştır Atatürk köşesinde de Atatürk fotoğrafları sergilenmiştir



MALATYA - ATATÜRK EVİ
Malatya Atatürk Evi, eski Halkevi binasında 1981 yılında düzenlenerek ziyarete açılmıştır

Atatürk, Malatya'ya iki kez gelmiştir İlkin; Malatya'yı Adana'ya bağlayan Demiryolunun 1931 yılı başlarında tamamlanması üzerine Atatürk, 13 Şubat 1931 günü trenle Adana'dan Malatya'ya gelmiş, Malatya'da bir gece kalmıştır 1937 yılında Sivas Malatya Demiryolunun tamamlanması ile de 14 Kasım 1937 günü Sivas'tan Malatya'ya gelmiş, incelemelerde bulunarak aynı gün Diyarbakır'a hareket etmiştir Atatürk'ün Malatya'ya ilk geldiği zaman bir gece kaldığı eski Türk Ocağı, daha sonra Halkevi Binası'nın giriş katındaki iki oda, 1981 yılında Atatürk Evi olarak düzenlenmiştir Girişte, sağdaki ilk oda Atatürk'ün Halkevini ziyaret ettiği sarada kullandığı masa ve koltukla döşenmiş, işlemeli bir sehpa konulmuştur Girişin solundaki odada, Atatürk kitapları sergilenmiştir



RİZE - ATATÜRK MÜZESİ

Rize - Atatürk Müzesi, Osman Mataracı'ya ait tarihi evde, 1984 yılında düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır

Atatürk, 1924 yılı Eylül ayında "Atatürk'ün Sonbahar Gezisi" olarak bilinen birkaç ay süreli bir geziye çıkmış, bu gezi sırasında Karadeniz illerini ziyaret etmiştir İşte bu gezi günlerinde Atatürk, beraberinde eşe Latife Hanım, birkaç milletvekili olduğu halde 17 Eylül 1924 gürü Trabzon'dan Hamidiye Vapuru ile Rize'ye gelmiş, Rize de coşkun gösterilerle karşılanmıştır O geceyi Rize'de Mataracı Mehmet Bey'in evinde geçiren Atatürk, ertesi günü şehirde bazı ziyaretlerde bulunmuş, incelemeler yapmış, saat 1630'da ayni vapurla Giresun'a hareket etmiştir
Rize'de Atatürk'ün bir gece konuk olduğu ev, daha sonra sahibi Mehmet Mataracı'Dan yeğeni Osman Mataracı'ya geçmiştir Atatürk'ün 100 Ölüm yıldönümü dolayı sile Atatürk Müzesi yapılmak üzere, Osman Mataracı evini Rize Özel İdaresine bağışlamıştır 1984 yılında Kültür Bakanlığına devredilen ev, onarılarak Atatürk Müzesi halinde düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır Evin bir bölümü de Kültür Merkezidir Çatısı ile birlikte 3 katlı olan ev 1902 yılında Mataracı ailesi tarafından yaptırılmıştır Bu günkü düzenlemeye göre evin üst katı Atatürk Müzesi'dir Atatürk'ün Rize gezileri, kullandığı eşyalar, Atatürk fotoğrafları, Milli Mücadele yallarında Rize'de Kuvay-ı Milliye iler gelenlerinin fotoğrafları bu bölümde sergilenmektedir Müzenin alt bölümü idare odaları ve Kültür Merkezine ayrılmıştır



ANKARA - ÇİFTLİK ATATÜRK EVİ

Atatürk'ün 100 Doğum Yıldönümü dolayısıyla, Selanik'teki Atatürk Evi'nin aynı plan ve ölçüler içersinde bir örneğinin Ankara'da Atatürk çiftliği sanırları içersinde yaptırılması düşünülmüş, ev Ankara Ticaret Odası'nın girişimi ile Çarmıklı Kardeşler tarafından yaptırılarak 1981 yılı 10 Kasım günü törenle ziyarete açılmıştır

Çiftlik- Atatürk Evi, bodrum katla birlikte üç katlıdır Bodrum kat girişinde sağdaki oda hizmetlilere, soldaki kütüphaneye ayrılmıştır Evin asıl girişi arka yönündeki merdivenli kapıdır Selanik Atatürk Evi'nde olduğu gibi, binci kattaki sofanı ortamında ahşap masa, pencerelerin önünde de duvar boyuca sedir yer almaktadır Sofanın solunda misafir odası vardır
Bu odadan sandık odasına geçilmektedir Misafir odasının karşısındaki oda Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'a ayrılmıştır Atatürk, Selanik'te bu odada doğmuştur Sedir, karyola, mangal, sandık, rahle bu odanın başlıca eşyaları sayılır Yatak odasının yanındaki bölümde mutfak yer alır Burası bakır kaplarla donatılmış ve ortaya bir masa konmuştur Mutfağın karşısındaki kapıdan ikici katın sofasına çıkan merdiven boşluğunda tuvalet vardır İkinci kat sağ tarafında Selanik-Atatürk Evi'nde olduğu gibi, Atatürk'ün çalışma odası bulunmaktadır Bu oda sedir, çalışma masası, mangal gibi eşyalarla sergilenmiştir Çalışma odasının karşısındaki yatak odasında Atatürk'e ait giyim eşyaları ile diploma örnekleri bulunmaktadır Binanın geniş bir balkonu, karşısında da banyosu vardır Çiftlik-Atatürk Evi, Kültür Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce yönetilmektedir



ECEABAT- ÇAMYAYLA ATATÜRK KARARGAHI

Çanakkale Savaşlarını başlangıç yallarıydı Sofya'da Ateşemiliter olan Yarbay Mustafa Kemal (Atatürk), Osmanlı Devleti'nin hızla birinci Dünya Savaşı'na girmekte olduğunu görmüş, Başkomutanlıktan, memlekette faal bir görev verilmesini ısrarla istemişti Bu ısrar karşısında onu 20 Ocak 1915'te, Tekirdağ bölgesinde yeni kurulmakta olan 19 Tümen Komutanlığına tayin ettiler Atatürk, kısa sürede bu tümeni kurmuş, 25 Şubat 1915'te, Çanakkale Savaşlarına katılmak üzere Eceabat'a gelmiş, burada ikmal yaptıktan sonra, 18 Nisan 1915'te Çamyayla (Bigali) köyüne gelerek, bir köy evini Karargah yapmıştı Bir hafta sonra savaş başlamış, Atatürk Conkbayırı ve Arıburun'da üstün düşman kuvvetlerine karşı, taarruz ve savunma savaşları yaparak, kahramanlığı, cesareti ve kazandığı zaferlerle bütün dünyanın dikkatlerini üzerine toplamış, 1 Haziran 1915'te albaylığa yükseltilmiştir Atatürk bu günlerde Çamyayla'daki karargahında oturuyor, taarruz planlarını bu karargahta hazırlıyor, buradan cephenin en ön saflarına gidiyordu

Çanakkale Zaferi'nden sonra, bir kahraman olarak 10 Aralık 1915'te İstanbul'a döndü
Çanakkale savaşlarından sonra, Atatürk'ün Çamyayla'daki Karargahı yine eski sahiplerini elinde ev olarak uzun yıllar kullanıldı Bu evde Atatürk'ün günlerce en uzun gecelerin geçirdiğini, petrol lambalarını sabahlara dek yandığını herkes biliyordu O gün kullanılan eşyalardan tek bir masa kalmıştı Atatürk bu masaya dirseklerini dayayarak, kim bilir kaç gece düşünmüş, haritaları işaretlemişti Sonunda, (Çamyayla Atatürk Müzesi Kurma Komitesi) adıyla bir komite kuruldu Bu komite ilk iş olarak, 1969 yılında evin dış kapısı üzerine (M Kemal Atatürk'ün 1915 tarihindeki 19cu Tümen Karargahı) ibaresini taşıyan bir levha yerleştirdi Evin sahiplerinden satın alınarak müze haline getirilmesi isteniyordu Sonunda bu işte oldu
Atatürk'ün Çamyayla Karargahı, Kültür Bakanlığına devredildi Bakanlık, evi onartarak 1973 yılında ziyarete açtı Atatürk'ün Çamyayla Karargahı iki katlı ve bağdadî olarak yaptırılmıştır Dış kapısından küçük bir avluya girilmektedir Alt katta biri büyük, öteki küçük iki odası vardır Buradaki tahta bir merdivenle üst kattaki salona çıkılır Salona açılan üç kapıdan ortadaki en büyük oda, Atatürk'ün çalışma odası sağdaki yatak odasıdır Diğer oda yaverine ayrılmıştır Odaların tavan ve döşemeleri tahtadır Atatürk'ün masası, çalışma odasındadır Karargah Müzesi, Atatürk'ün resimleriyle ve sonradan buraya getirilen eşyalarla sergilenmiştir



ATATÜRK'ÜN ANKARA'DA İLK KARARGAHLARI

Sivas Kongresinden sonra kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsileye'si 3 Ekim 1919'da Ankara'ya gitmek kararını vermişse de bazı olaylar bu hareketi geciktirmişti Ancak 18 Aralık 1919'da Sivas'tan yola çıkılabildi Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa kemal (Atatürk), yanında arkadaşları olduğu halde, 19 Aralık 1919 gecesi Kayseri'ye, 14 Aralık'ta Kırşehir'e gelmişler, yol üzerindeki köy ve kasabalar halkı ile görüştükten sonra, 27 Aralık 1919 Cumartesi günü saat 15 30'da Ankara'ya ulaşmışlardı

Ankara, günlerdir karşılama hazırlıkları yapıyordu Milli giyimleri içinde atlı ve yaya bir seğmen alayı, Kızılyokuş ve Dikmen sırtlarında Atatürk'ü bekliyordu Halk, davul ve zurnalarla Atatürk'ün geçeceği yollara dökülmüştü Ankara'daki 20 Kolordu Komutanı Ali Fuat (Cebesoy) ve maiyeti, Ankara vali vekili ve arkadaşlarını eymir gölü yakınlarında karşılamışlardı Konvoy Dikmen Sırtlarından şimdiki Genel Kurmay Başkanlığının önüne gelince ortalık karıştı Seymenler, zeybekler, esnaf temsilcileri, öğrenciler ve binlerce Ankara'lı, tek ses, tek yürek olmuş, Atatürk'ü karşılıyor, alkışlıyor, (yaşa, varol) diye bağırıyorlardı Yollarda kurbanlar kesiliyor, milli oyunlar oynanıyordu Ankara'nın bayramıydı o gün
Kafile, şimdiki Kızılay'dan şehre yönelmiş, bugün Türk Hava Kurumunun bulunduğu kavşaktan istasyona sapmıştı Gösteriler devam ediyordu İstasyondan doğruca Ulus meydanına, buradan da Hükümet Konağına gelmişlerdi Yahya Galip'in (Hoş geldiniz) konuşmasından sonra, Hükümet Konağında kısa bir süre dinlenen Atatürk, buradan Kolordu'yu ziyaret etmiş, daha sonra Heyet-i Temsiliye için hazırlanan, Keçiöerentepesi yamacındaki "Ziraat Mektebi"ne yerleşmişti
Atatürk artık Ankara'daydı ve ilk karargah olarak şu binalarda oturmuştu


I-Eski Ziraat Okulu : Keçiören tepelerini yamacında Çubuk çayına bakan iki katlı taş bir yapıydı Heyet-i Temsiliye'nin çalışmalarını Ankara'da sürdüreceği haberi üzerine, Ankara Vali vekili Defterdar Yahya Galip bey, en uygun çalışma yeri olarak burayı seçmişti Üst kata çıkınca karşıya gelen büyük oda ve bitişiğindeki oda Atatürk'e, sağdaki odalar Heyet-i Temsiliyenin üyelerine, soldakiler de bürolara, bir süre sonra Halide Edip (Adıvar)ın yönetiminde çalışmalar başlayan Anadolu Ajansına yarılmıştı Alt katta, yemek salonu, şifre ve telgraf odaları, yaverler bürosu ve muhafız birliği yatakhanesi vardı İlk T B M M 'nin hazırlıklarının yapıldığı, pek çok tarihi kararların verildiği bu karargah, Atatürk'ün önce İstasyondaki karargaha sonra Çankaya köşkü'ne taşınmasıyla, Kurtuluş savaşı yıllarında bir süre Genel Kurmay Başkanlığı Karargahı olarak kullanılmıştı
Bugün, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü burada çalışmakta, Atatürk Odası, eşyaları ile birlikte korunmaktadır
II-Ankara Garındaki Atatürk Karargahı : İlk karargah binası olarak kullanılan Ziraat Okulu, şehrin merkezine uzak olduğu için, ilk Büyük Millet Meclisi'nin açılışından kısa bir süre önce, Atatürk, Karargahını, Ankara Garındaki eski istasyon binasını üst katkına nakletmiş, çalışmalarını burada sürdürmüştür Üst katta Atatürk'ün yatak odası, çalışma odası, bir toplantı salonu ve bir de yazıhane vardır Atatürk, Çankaya'daki eski Köşke geçinceye kadar burada kalmış, birçok tarihi kararları bu binada almıştır Bina bugün, Atatürk Konutu adı ile müzedir
III- Çankaya'da Eski Köşk : Çankaya'daki Bulgurzade Tevfik Efendi'nin Bağevi, Ankara'lılarca satın alınarak (Ordu Köşkü) adıyla Milli savunma Bakanlığına devredilmişti Gar'daki Atatürk Karargahı yetersiz olduğu için Atatürk bu köşke taşınmış, 1932 yılında Yeni Köşk yapılıncaya kadar bu köşkte oturmuştu
Çankaya eski köşkü, iki katlıydı Girişinde havuzlu bir holü vardı Atatürk, 1923 yılı Ocak ayında Latife Hadım'la evlendikten sonra, bu elverişsiz evi daha kullanışlı bir duruma getirmişti Havuzlu hol kaldırılarak burası altlı üstlü salon olmuş, kuleli bölüm eklenerek yeni odalar yapılmış, şöminelere konmuştu Böylece Eski Köşk, 1932 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılmıştı Eski Köşk, bugün Atatürk Müzesi olarak düzenlenmiştir

Alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.