Kültür Nedir? Kültür Neye Denir? Kültürün Öğeleri Nelerdir? |
09-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kültür Nedir? Kültür Neye Denir? Kültürün Öğeleri Nelerdir?Kültür Nedir? Kültür Neye Denir? Kültürün Öğeleri Nelerdir? Kültür Nedir? Kültür Neye Denir? Kültürün Öğeleri Nelerdir? Kültürün ögeleri Kültürü, taşıyıcısına göre, egemenlik alanına göre, çıkış, yaratılış kaynaklarına göre, görünüşüne, biçimine, bir başka anlatımla, kültürü kanıtlayan araca göre, iş görüşüne göre değişik kullanım alanlarına göre tanımlanabilir Bu görelilikleri daha çoğaltmak, dahası değişkenleri kendi içinde bile sınıflamak olasıdır Bu değişkenlerden, taşıyıcısına ve egemenlik alanına dayanarak, dört çeşit kültür kavramı oluşturulabilir:[*]Bireysel kültür, esasında bireysel kültür, bir yakıştırma sıfattır Yani bir bireye, içinde bulunduğu toplumun üyelerince, karşılaştırma yöntemiyle yakıştıran bir kimliktir, o bireyin içinde bulunduğu, yaşamını sürdürdüğü toplumun niteliğiyle birlikte bir anlam taşır[*]Yöresel (bölgesel) kültür, ulusal kültürün tabanını oluşturur[*]Ulusal kültür, bir toplumda yemek, giyinmek, barınmak, eğlenmek gibi gereksinmelerin elde edilmesinde kullanılan bilgi, inanç, teknik, davranış duyuş ve ifade biçimlerini içeren ve toplumun yapısını oluşturan kültüre, ulusal kültür denilmektedir[*]Evrensel kültür, bilim, teknik, felsefe, ve din gibi kültür öğelerini içeren ve bir topluma özgü olmayan, genel geçerlikli kültüre evrensel kültür denir Her hangi bir halk topluluğunu, millet yapan kültür değerleridir Kültür; tarihi süreç içerisinde oluşur, milletler yaşadıkça o da yaşar Dededen, atadan gelen kültürel değerler, yaşayan insanların duygu, düşünce ve yaşantılarıyla şekillenir zaman içerisinde gelişerek bazen de değişerek devam eder Kültür değerleri hiçbir zaman statik kalmazlar devamlı değişim halindedirler Bu değişim çok hızlı olmaz, yıllar bazen de yüzyıllar süreci içinde olur |
Kültür Nedir? Kültür Neye Denir? Kültürün Öğeleri Nelerdir? |
09-11-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kültür Nedir? Kültür Neye Denir? Kültürün Öğeleri Nelerdir?Kültür Nedir? Kültür kavramını en başta sözlük anlamıyla tanımlayabiliriz: Bir toplumun duyuş düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce, dil ve sanat varlıklarının topu, belli bir konuda edinilmiş geniş ve sistemli bilgi Bir başka tanımlaması ise şöyledir: Tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümü Üçüncü sözlük tanımı şu şekildedir: Akıl yürütme, eleştirme ve beğeni yeteneklerinin öğrenim, deney ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi Kültür latince kökenli bir kelime olup dilimize Amerikanca ve Fransızca'dan girmiştir Latince cultura, toprağa birşeyler ekip ürün almak, üretmek anlamında kullanılıyordu Voltaire Fransız Devrimi öncesinde Culture’ü insan zekasının oluşumunu ve gelişmesini belirleyen bir terim olarak kullanınca sözcük değişik bir anlam kazanmıştır Fransızca’dan Almanca’ya cultur biçiminde geçen sözcük daha sonra tüm Avrupa dillerine yayılmıştır Fransızca’da kültürün karşılığı irfandır İrfan kelimesinin sözlük anlamı ise; anlama, bilme, gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziştir Daha çok tinsel ve manevi değerleri içermiştir Amerikanca’da kültürün karşılığı medeniyettir Medeniyet ise uygarlık yani insanların doğaya egemen olma, toplum olarak daha iyi bir yaşama ulaşma çabalarından çıkan sonuçların, bilim, teknik, sanat ve kültürün tümünü kapsar Sonuç olarak bilim ve tekniğin, sanat ve kültürün gelişmesi, ilerlemesiyle yaratılan yaşama koşullarının, yaşama biçiminin incelmesi, yetkinleşmesi durumudur Dolayısıyla Amerikanca kültürün karşılığına maddi kültür daha denk düşer Medeniyet, insanlığın çalışarak ortaya koyduğu teknik eserlerin bütününden ibarettir Kültür ise, bir toplumu kendi tarihi içinde meydana getirdiği değer hükümlerinin bütünüdür Bunlar ilim, sanat, ahlak ve dine ait değerlerdir Medeniyet, kültür yaratan düzendir Bu durumda kültür ve medeniyet kavramlarını birbirinden ayırdıktan sonra kültürün oluşumuna etken olan değerler, durumlar ve vs önem kazanır Her toplumun kendi kültürü vardır ve kültürün yükselmesi, ilerlemesi ve gelişmesi medeniyetin doğuşunu sağlar Sosyolojik çerçevede en geniş sınırlarına ulaşan kültür kavramı ‘bir yaşama biçimidir’ Bu yaklaşımda bir toplumda bulunan ve bulunmayan bütün ifade ve etkileşim biçimleri önem kazanır Bu anlamda kültür, insan olarak belli bir toplumda öğrendiklerimizle, davranış, düşünce sistemimizin toplamı sayılabilir Bir bakıma ne yediğimiz, ne içtiğimiz, ne okuduğumuz, nelere sempati ile yaklaşırken, nelere tepki duyduğumuz, ait olunan grup, küme ya da toplumu karakterize eder Günümüzde iletişimin son derece hızlı yapılabilmesi kültürel ve bilimsel gelişmelerin, anında yayılmasına olanak sağlamıştır Bu durum kültürlerin birbirleriyle olan ilişkilerinin ve etkileşimlerinin üzerine düşünülmesi gereğini çıkarmıştır Aslında sosyal bilimciler 166 farklı tanımı olan kültür kavramı için ‘bir kavramın bu kadar çok tanımı varsa, onun tanımlanamayacağını kabul etmek gerekir’ diyebiliyorlar Kültür tarihçileri insanoğlunun gelişme ve ilerleme göstererek hayatta kalma ve varlığını sürdürme savaşındaki başarısını, kültürel bir varlık oluşuna yani öğrendiklerini birikiminde saklayıp yeni nesillere aktarma yeteneği ile becerisine bağlar Kültür gelişim sürecinde önce sözlü kültür doğmuş, daha sonra yazılı kültür oluşmuştur Bugün yazılı kültür ile beraber sözlü kültür de devinim ve gelişimine devam etmektedir Sözlü kültür de yazar yoktur, anonimdir, doğaldır, metinsizdir, ezbere dayalıdır, çeşitlenebilir, sürekli akış, dolaşım ve dolayısı ile değişim içindedir Bu kültür de çözümleme ve inceleme yoktur Yazılı kültür yazılıdır, metne bağlıdır, okuru değişebilse bile metin değişmez, üreten yalnızdır, anlatıya istenilen sıklıkta dönülebilir, çözümleme ve inceleme yapılabilir Aydın ve Aydınlanma Aydın kişi genellikle öğrenim görmüş, çok okumuş, kültürlü, bilgili, görgülü, ileri ve açık düşünceli, kendisi aydınlanmış olduğu için çevresinide aydınlatabilecek nitelikte münevver, entellektüel kişidir Sosyal posizyonları itibariyle sosyal tabakalarda herhangi bir sınıfa net özellikler göstermeyip, ancak toplumsal ortalamanın çok üzerinde ileri bir eğitime, akla ve yeteneğe sahip bir zümreya entelektüeller denilebilir Entelektüeller aklın, zekanın, yeteneğin ve bilginin toplamıyla yeni düşüncelere, görüşlere ve sonuçlara giderler Dilimizde entelektüel sözcüğü ‘Aydın, Münevver’ kelimeleriyle karşılanmaktadır ‘Aydınlatılmış, ışıklı’ anlamına gelen münevver kelimesi ilahi kökenli bir ışık olan ‘nur’ kökünden türetilmiştir Aydınlığın yani bilgi donanmanın, sadece akılla değil, duygu, sezgi, kalp gibi diğer faktörlerin de katılarak sağlanabilmesi anlamını vurgulaktadır Aydın insan içinde yaşadığı toplumun ve dünyanın dünü, bugünü ve yarını üzerinde düşünen, sorgulayan ve insanoğlunun iyiliğine ve kötülüğüne olan halleri bağımsız olarak irdeleyen bir yapıda olmalıdır Gerektiğinde muhalif olmaktan çekinmeyen, körü körüne inanmayı, bağlanmayı reddeten, kutsallaştırılanı sorgulayan, ezberleri bozan düşüncededir Yapısı gereği düşünen, kuşku duyan, gerektiğinde tüm bunları dile getiren, tabulara karşı eleştirel görüşler geliştirebilen, bağlantıları, geçişleri ve farklılıkları gören kişidir Aydın kişi içine doğduğu kültürün özelliklerini, değerlerini, eğitimini olduğu ve sunulduğu üzere kabul etmek yerine irdeler, eleştirir ve katkıda bulunur Gelenekleri ve alışkanlıkları başka türlü düşünerek sürekli bir üst gerçeği sorgular, bilinenle tatmin olmaz Kişisel sorumluluklarının içine toplumsal sorumluluğu dahil eder ve böylece etrafındakilere ışık saçmaya başlamış olur Aydın kişi toplumsal konularda uyaran, ortaya koyan ve çözüm yolları öneren kişi olmalıdır Tüm bunları yapabilmesi için aydın kişi gerçekten özgür olmalı ve inandığı doğruları ifade ederken herhangi bir grubun, kurumun, toplumun veya herhangi bir birimin menfaatlerini gözetmemelidir İnandığı doğrular da dahil tek bir fikre veya akıma bağlı olmak yerine her fikre ve düşünceye açık olmalı fakat sorgulamayı asla bırakmamalıdır Herkes aydın olabilir mi sorusuna bazıları iki farklı yaklaşım ve görüş geliştirmiştir: Birinci görüş; aydınlanma dönüşümünün aslında tüm insanlarda doğuştan var olan bir yetenek olduğunu ama bazılarının bu yeteneği kullanmaması veya kullanabilecek şartlarda olmaması yüzünden aydınlanma sürecine girilemediğini savunanlardır Diğer yaklaşım ise, aydınlanmanın ancak insan evriminin belirli bir döneminden sonra oluşabileceği yönündedir Birince görüşe göre aydınlanma sürecinin başlaması için zaten siz de var olanı fark etmeniz, keşfetmeniz yeterlidir İkinci yaklaşımda ise herkes aydınlanmaya aday değildir Aydınlanmaya aday olabilecek bireyler bu yetiyi bir şekilde (şans) kazanmış kişilerdir Bir bakıma seçilmişlerdir Bu kişiler gelecekte ‘kozmik bilince’ ulaşmış insan türünün öncüleridir Bu yetiye sahip kişiler için gerekli olan ön koşullar zaten var olmuştur Aslında neden, niçin, ne zaman, seçen ve seçilenler kim gibi aydın kişinin sormaktan vazgeçmeyeceği sorular ikinci durumda boşlukta kalmaktadır Aydınlanma varoluşun anlamını arayan, ben kimim, neredeyim, neden soruları ile birlikte toplumsal konuları da aynı şekilde sorgular Aydınlanma yolu, bu sorulara cevap aramaktan bıkmadan, yorulmadan çıkılan bir yolculuktur Avrupa’da Rönesans’tan sonra gelen usun ve bilimin gelişip egemen olduğu aydınlanma çağından itibaren birinci görüşteki aydınlanma akla daha yakın görünmektedir Aydınlanma özünde kolaycılığa teslim olmayan, klişelere, sloganlara sığınmayan akıl yoludur Aydınları sonuç olarak, toplumu değiştirmek için gerekli özel şart ve yeteneklerle donanmış bir kesim olarak ele almak gerekir Ancak unutulmamalı ki, aydınları bir sınıf olarak değerlendirmek tartışmalı sonuçlar getirir çünkü en azından sosyolojideki klasik ölçülere göre net bir sınıf teşkil etmedikleri yönünde görüş birliği vardır Zaten duruma, ülkeye ve zamana göre değişse bile günümüzde aydınlar önce özgür bir birey olarak hep beraber hareket edecek şekilde bir sınıf şuuru taşımazlar ve başta da belirtildiği üzere çok özel şartlar için gerekli olmadığı sürece kişiselliğini ve bireyselliğini korumalıdırlar |
Kültür Nedir? Kültür Neye Denir? Kültürün Öğeleri Nelerdir? |
09-11-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kültür Nedir? Kültür Neye Denir? Kültürün Öğeleri Nelerdir?Kültür Nedir? Sözcük olarak kültür, “bir toplumda geçerli olan ve gelenek halinde devam eden, her türlü duygu, düşüce, dil, sanat, yaşayış unsurlarının tümü, belli bir konuda edinilmiş, geniş ve sistemli bilgi” şeklinde tarif edilmektedir (Meydan Larousse) Antropoloji bilimlerinin kültür sorunlarıyla uğraşan dalına, bugün, “etnoloji” veya “sosyal-kültürel antropoloji” adı verilmekte olup, bu alandaki kültür sözcüğü, günlük dilimizdeki “kültür” sözcüğünden çok daha geniş kapsamlı bir kavram olarak, hars ya da uygarlık anlamında kullanılmaktadır Kültür, en geniş sınırlarına sosyolojik çerçevede ulaşmakta olup, buradaki anlamıyla “bir yaşama biçimi”dir Bir topluma özgü bütün ifade ve etkileşim biçimleri bu tanımda yer almaktadır Bu anlamda kültür, insan olarak belli bir toplumda öğrendiklerimizle yapıp ettiklerimizin bir toplamı sayılabilir Bu bakımdan ne yediğimiz, ne içtiğimiz, ne okuduğumuz, neye/nelere öfke duyduğumuz, neye ve nelere sevgi ve sempati ile baktığımız, ait olunan grup, küme ya da toplumu karakterize etmektedir Kültür tarihçileri, insanoğlunun hayatta kalma ve varlığını sürdürme savaşındaki başarısını, kültürel bir varlık oluşuna, yani yaşayarak öğrendiklerini kültüründe saklayıp yeni kuşaklara aktarma yeteneği ile becerisine bağlı görürler Toplu yaşayan her canlı türünün kültürü yoktur Sözgelişi arı ve karınca gibi böcek türleri toplu yaşarlar fakat kültür yaratamazlar Örneğin, arının düzgün altıgen biçimindeki kovan hücresinin boyutları son yirmi beş milyon yılda bir mikron bile değişmemiştir Bazı maymunlar yavrularına bazı becerileri öğretir; ama bir dil ve kültürden yoksun oldukları için bu becerileri çok sınırlıdır Evcil bazı hayvanlarla (atlar, köpekler gibi), kuyruksuz maymunlar oldukça karmaşık bazı becerileri öğrenebilir; ama bunları kendi yavrularına aktaramazlar Kavrama Tarihsel Bakış Sosyal bilimciler 166 farklı tanımı olan kültür kavramı hakkında; “bir kavramın bu kadar çok tanımı varsa onun tanımlanamayacağını kabul etmek gerekir” diyebiliyorlar Bu bağlamda da, kültür sözcüğünün oldukça zengin, uzun ve ilginç bir tarihçesi vardır Günlük konuşmalarımızda ya da sanat ve bilim çalışmalarında kullandığımız kültür sözcüğü, Latince kökenli olup Türkçe’ye Fransızca’dan geçmiştir Latince cultura, toprağa bir şeyler ekip ürün almak, üretmek anlamlarında kullanılıyordu Voltaire Fransız Devrimi öncesinde culture'ü insan zekâsının oluşumunu ve gelişmesini belirleyen bir terim olarak kullanınca, sözcük değişik bir anlam kazanmıştır Fransızca’dan Almanca’ ya önceleri cultur daha sonraları kültür biçiminde geçen sözcük zamanla bütün Avrupa dillerine yayılmış, İngiliz antropoloğu Tylor, 1871'de ona bilimsel bir içerik kazandırınca da önemi gittikçe artan bir kavrama ve aynı zamanda bir uğraş alanına dönüşmüştür Voltaire, Culture sözcüğünü, insan zekasının oluşumu anlamında, Almanlar, uygarlık ve kültürel evrim karşılığında kullanılmışlardır Ancak, XIX Yüzyılın ikinci yarısı ile XX Yüzyılın ilk çeyreğinde Fransızlar ve İngilizler, uygarlık sözcüğünü kültüre tercih etmişlerdi Marx kültür kavramının değilse bile, kültürel içeriğin son derece kapsamlı bir tanımını vermiştir: “Kültür ya da uygarlık, insanın bir toplumun üyesi olarak edindiği bilgi, inanç, sanat, ahlak, gelenek ve göreneklerle her türlü beceri ve alışkanlıklarını içeren karmaşık bir bütündür” Kültür tarihinde, tarihsel devinimi en iyi yansıttığı kabul edilen şu tanım da yaygındır: “Kültür, bir toplumda geçerli olan ve gelenek halinde devam eden her türlü dil, duygu, inanç,sanat ve yaşayış öğelerinin tümüdür” Kavramın değişik alanlardaki kullanımı Nereden ve neresinden bakılırsa bakılsın kültür kavramının tümü için ortak olan kimi tanımlamalar vardır ki bunlardan ilki kültürün organik olduğu, bir başka deyişle değişimin ve buna bağlı olarak etkileşim içinde olduğudur Her canlı varlık gibi yaşlanır, etkinliğini ve hareket becerisini kaybeder ve sonuçta işlevini tamamlayarak yok olur Buradan hareketle, hiç bir kültür öğesinin hareketsiz ve durağan olduğunu söyleyemeyiz Çünkü kültür kavramının varlığı için temel etmen, bir insan topluluğu ve onu oluşturan aile ve bireylerin varlığıdır Kaynaklara baktığımızda öncelikle şunu fark ederiz: Bütün kültür öğeleri, kültürel var olanlar (en soyuttan, en somuta dek), insan tarafından var edilmiştir Yani kültürün temel kaynağı insandır Kültür örüntüsünü oluşturan her düşünce, her kurum, her nesne insan tarafından yaratılmıştır Eğitimcilere göre kültür, eğitim yoluyla kazanılan içeriktir Eğitim ise, bu muhtevayı kazandıran süreçtir “Eğitimsiz kültür, kültürsüz eğitim” düşünülemez Sn Bozkurt GÜVENÇ ise, “Eğitim yol ise, Kültür, yolcunun hayatı boyunca yaşayarak öğrendiklerinin tümüdür” demektedir Bir kişi,diğerinden daha fazla kitap okumuş ve daha fazla şey biliyor olabilir Ama daha az okuyan, diğerinden daha kültürlü olabilir Çünkü, kültürlü olan, bilgiyi yaşamında uygulama başarısı göstermiş olandırHer bilgi anında kültür olmaz, kültüre dönüşmez Bilgili olmak başka, kültür başka şeydir Günlük dilde kültür,eğitim-öğretim süreci, bu sürecin kazandırdığı, genel ve mesleki kültür, İslam Kültürü, spor kültürü vb Anlamında kullanılır Bilim ve felsefede kültür, insanların ve toplumların yapıp, öğrenerek kazandığı her şey (tutum, davranış ve değerler), kısaca uygarlık (medeniyet) anlamında kullanılmaktadır Kültür, genel bir biçimde ve uygarlıkla eşanlamlı olarak,” insan türünün hayatını, yaşam tarzını tüm diğer yaşam tarzlarından ayıran unsurlar bütünü” diye ve daha özel olarak da,”bir uygarlığı meydana getiren değerler toplamı” şeklinde tanımlanabilir Bir diğer ifade ile kültür, bir toplumun; gelenek, görenek, sanat, düşünce yapısı, tarihsel birikim ve sosyal kurumlar gibi varlıklarının tümünü kapsayan ve bireyleri arasında duyuş ve düşünüş birliğini sağlayan, şekillenmiş, kollektif maddi ve manevi değerleridir Her kültür ilkin öz gücüyle, özünde barındırdığı gizli güçle gelişir ve süreklileşir Bununla birlikte, tek bir kültür özünü tümüyle öbür kültürden soyutlayarak gelişemez Bu nedenle her kültür, gelişmesini sürdürebilmek için, öbür kültürlerin kazanımlarından yararlanmak ister Kültürle ilgili olarak karşımıza çıkan bazı kavramlar olan; kültürleme, kültürlenme ve kültürleşme süreçleri ile kültür aktarımı, kültür yitimi, kültür şoku ve hakim kültür kavramlarından kısaca bahsetmek istiyorum Kültürleme: toplumların kendisini oluşturan bireylere belli bir kültürü aktarma, kazandırma, toplumun istediği insanı eğitip yaratma ve onu denetim altında tutarak, kültürel birlik ve beraberliği sağlama, bu yolla da toplumsal barış ve huzuru sağlama sürecidir Kültürleme süreci bireye, hayatı boyunca kolay kolay değiştiremeyeceği bir kişilik yapısı kazandırır Kültürleme, toplumsallaştırma (sosyalizasyon) ve eğitim süreci olarak da tanımlanabilir Kültürlenme; okul öncesinde, ailede başlayıp okul dönemi sonunda da da etkinleşen kültürlenme, değişik aile, eğitim, okul, meslek, bölge (alt kültür) çevrelerinden kalkıp belli yer ve zamanlarda bir araya gelen, birbirini etkileyen, akran grupları arasındaki kültür etkileşimidir “Kültürleme”; varolanı iletirken, “kültürlenme”, yepyeni kültür kalıpları oluşturur, kültürel değişim sürecinin ana kaynağıdır Kültürleşme sürecinde, iki ya da daha çok kültür, karşılıklı etkileşim sonucu değişime uğrar, yeni sentezler, dinamik bileşkeler yaratırlar Çağımızda sözü edilen “globalleşme” (küreselleşme) budur Birey ve gruplar olarak, kültürleşmeyi tamamen önlemek mümkün değildir Aynı bağlamda ve yaklaşık olarak aynı anlam içinde, bir toplumsal gruba ait olan bilginin, yerleşik söylemlerle semboller, düzeninin diğer kuşaklara iletilmesi süreci ise kültür aktarımı diye tanımlanır Yine, özellikle kültürlenme söz konusu olduğunda, bir kültürel grubun üyelerinin başka bir kültürle temas içine girdikleri zaman kendi kültürlerini ya da geleneksel kültür değerlerini tümden ya da bir bölümüyle yitirmelerine kültürsüz!eşme veya kültür yitimi denir Aynı şekilde, bir İnsanın kendi kültürüne yabancı bir kültür, tümden farklı bir değerler ve normlar sistemi içine girdiği zaman, yaşadığı yolunu kaybetmişlik, şaşkınlık veya yönsüzlük duygusuna kültür şoku adı verilmektir Öte yandan, modern toplumlarda, farklı, hatta çoğunluk rekabet halindeki kültürler ve alt kültürlerin varlığı dikkate alındığında, kendi kültür değerlerini, davranış veya yaşam tarzını ve dilini, sahip olduğu siyasi ve iktisadi güç sayesinde, diğer kültürlere empoze edebilen kültür, hakim kültür olarak tanımlanır Bir kültür, ne denli gelişkin ve ne denli yaygın olursa olsun, bir başka kültürden üstün sayılmaz Hangi amaçla olursa olsun, kültürler arasında gelişmişlik- gelişmemişlik ya da ilerilik-gerilik değerlendirilmesi yapılmaz; kültürler, üstlük altlık ilişkisine sokulamaz Kültür hakkındaki bilimsel tartışmada üzerinde görüş birliğine varılan konulardan biri de, kültürel gelişmişlik ya da gelişmemişlik savının görece oluşudur Her bütün kültür, içerisinde bulunan parça ya da alt kültürlerden oluşur; bunlar arasında gerçekleşen sürekli etkileşimle ve güncel koşullara göre biçimlenir Kültür kavramında bir sentez çabası içine girdiğimizde; antropolog’lar kültürü 4 temel kavram üzerinde yoğunlaştırarak açıklamaktadırlar Bunlar:[*] Kültür, bir toplumun, yada bütün toplumların uygarlık birikimidir,[*] Kültür, belli bir toplumun kendisidir,[*] Kültür, bir dizi sosyal süreçlerin bileşkesidir,[*] Kültür, bir insan ve toplum kuramıdır Sonuç olarak da kültür kavramı,toplumun yüzlerce, binlerce yıldan beri oluşturduğu ortak amaçların, beklentilerin, değerlerin, inançların, duygu ve düşüncelerin, özetle ortak davranış kalıplarının depolandığı, saklandığı soyut bir kavram olup, toplumsal bellekolarak da kabul edilebilir Kültürün genel / temel nitelikleri Kültürün oluşmasındaki temel nitelikleri aşağıdaki faktörler ışığında değerlendirdiğimizde: 1 Toplumsallık: Kültürün, toplumların bulunduğu yer ya da dönemlerde oluşması, yaşamasıdır Toplumun dışında, ondan bağımsız bir kültürden söz edilemez 2 Tarihsellik: Kültür denen karmaşık bütün ve onu oluşturan öğeler (dil, yazı, din, bilim, giyim-kuşam, sanat, yerleşme vb) hangi toplum olursa olsun bir anda, kısa bir zaman dilimi içinde meydana çıkmış değildir 3 Kalıtsallık: Kültürün ya da onun kapsamına giren öğelerin, etkinliklerin doğum yoluyla geçen birer kalıt değil de, öğrenilmesi gereken birer kalıt olduğunun en büyük kanıtı, doğumdan hemen sonra ailesinden ve onların yaşadığı toplumdan alınıp başka bir kültürün yaşadığı yere götürülen ve orada büyütülen bir çocuğun içinde yaşadığı toplumda geçerli olan dili, dini, sanatı ve yaşam biçimini kolayca öğrenip benimsemesidir Bununla birlikte, nesillerden nesillere aktarılan farklı kültürleri kolaylıkla özümseme yeteneğinin söz konusu olduğu da göz ardı edilmemelidir 4 İşlevsellik: Kültürün bir başka özelliği de toplum yaşamında bir yerinin, görevinin bulunması yani işlevselliğidir Kültürü yaratan etkenin tek başına insan olduğu sanılıyordu İnsan "neden", kültür ise "sonuç " sayılıyordu Kültür araştırmalarının gelişmesi bu görüşün yanlış olduğunu göstermektedir Artık günümüzde insanın davranışlarını, geniş ölçüde toplumdaki kültürel birikimin belirlediği kabul edilmektedir 5 Birlik içinde çokluk: Ulusal kültürü oluşturan basamak ve dilimlere (kırsal ve kentsel çevre, toplumsal sınıflar, dinlere, mesleklere, parasal olanaklara, düşün ve sanat akımlarına göre süreklilik gösteren bir takım özel kültürler ) bakış açılarına göre kimi kez alt kültürler, sınıf kültürleri ya da bölgesel, yöresel kültürler denilmektedir Bu alt ya da yerel kültürler, öteki yöresel kültürlerle uyum içinde olurlarsa ulusal kültür denen bütün sağlanmış olur Önemli olan bu ayrılıkların bütün ile temelde bir aykırılık, çelişki göstermemesidir 6 Devingenlik ve değişkenlik: Birey, kendisine bir kalıt olarak aktarılan kültürü yeniden öğrenir, yaşar ve yaşatırken farkında olmadan onda küçük de olsa bazı değişiklikler yapmakta ve kendisinden sonraki kuşaklara bu değişik biçimiyle aktarmaktadır Kültürün devingenliği bireyin yaşamı süresince etkisini duyabileceği bir olgu olduğu halde, değişkenlik genelde çok yavaş oluştuğu için dikkatlerden kaçmakta, bu nedenle de yok sayılmaktadır Tarihsel süreç incelendiğinde de dil, din ve gelenekler gibi ana kültür öğelerinin de değiştiği görülmektedir Kültürün ögeleri Kültür, belirli bir kökten gelmiş bir toplumun "ana mayası" anlamındadır Bir toplumun ana mayasını, yani kültürünü; o toplumun dil, yazı, tarih, din, töre, edebiyat ve sanat birliğinin toplamı belirler Bir toplumun benliğini oluşturan bu ortak değerler, o toplumun diğer toplumların kimliklerinden nasıl ve nerede ayrıldığını belgeler Bir toplumun üyesi olan her kişinin yapısında ve benliğinde, o toplumun mayasından bir parça bulunur Fransız ve Alman kültürleri arasındaki ayrılıklar, bira mayası ile şarap mayası arasındaki ayrılıklardan daha da derindir Bunun gibi, Türklerin "ana mayası" da diğer toplumların mayalarından ayrıdır Bununla birlikte, yoğurt ve peynir mayalarının bir kökenden gelmiş olduğu da unutulmamalıdır Ancak, bir maya yalnız başına bırakıldığında, "kendi kendini yer" Bu bir dil sürçmesi değildir Maya içine katıldığı diğer maddeleri etkiler: Yoğurt mayası, sütü yoğurda çevirir Şarap mayası, üzüm suyunu şarap yapar Eğer maya, içinde gelişeceği, çoğalacağı ana maddeyi bulamaz ise, kendi kendini yemeye başlar Sonucunda da ölür Üzüm suyuna yoğurt mayası katılırsa, sonuç ne şaraptır, ne de yoğurt Ne içilebilir, ne de yenilebilir Mayanın canlı tutulabilmesi için, sürekli olarak kullanılması gerekir Yeni mayalanmış yoğurdun bir parçası ayrılıp maya olarak saklanır Böylelikle maya da kendini yenilemiş olur Bir toplumun kültürü de bundan farksızdır Kullanılmayan kültür ölür Kültürü, taşıyıcısına göre, egemenlik alanına göre, çıkış, yaratılış kaynaklarına göre, görünüşüne, biçimine, bir başka anlatımla, kültürü kanıtlayan araca göre, iş görüşüne göre değişik kullanım alanlarına göre tanımlanabilir Bu görelilikleri daha çoğaltmak, dahası değişkenleri kendi içinde bile sınıflamak olasıdır Bu değişkenlerden, taşıyıcısına ve egemenlik alanına dayanarak, dört çeşit kültür kavramı oluşturulabilir:[*] Bireysel kültür, esasında bireysel kültür, bir yakıştırma sıfattır Yani bir bireye, içinde bulunduğu toplumun üyelerince, karşılaştırma yöntemiyle yakıştıran bir kimliktir, o bireyin içinde bulunduğu, yaşamını sürdürdüğü toplumun niteliğiyle birlikte bir anlam taşır[*] Yöresel (bölgesel) kültür, ulusal kültürün tabanını oluşturur[*] Ulusal kültür, bir toplumda yemek, giyinmek, barınmak, eğlenmek gibi gereksinmelerin elde edilmesinde kullanılan bilgi, inanç, teknik, davranış duyuş ve ifade biçimlerini içeren ve toplumun yapısını oluşturan kültüre, ulusal kültür denilmektedir[*] Evrensel kültür, bilim, teknik, felsefe, ve din gibi kültür öğelerini içeren ve bir topluma özgü olmayan, genel geçerlikli kültüre evrensel kültür denir |
Kültür Nedir? Kültür Neye Denir? Kültürün Öğeleri Nelerdir? |
09-11-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kültür Nedir? Kültür Neye Denir? Kültürün Öğeleri Nelerdir?Kültür hakkında bilgi Toplumun ve insanların, biyolojik olarak değil de, sosyal olarak kuşaktan kuşağa ak*tardığı maddi ve maddi olmayan ürünler bü*tünü, sembolik ve öğrenilmiş ürünler ya da özellikler toplamı Kültür bir milletin maddi-manevi değerleri: Bir milletin bütün sanat faaliyetlerinin, inançlarının, örf ve adetlerinin, anlayış ve davranışlarının, toplamı o milletin kültürüdür Buna manevi kültür veya hars denir İnsan toplumun, biyolojik olarak değil de, sosyal olarak kuşaktan Kuşağa ak*tardığı maddi ve maddi olmayan ürünler bü*tünü, sembolik ve öğrenilmiş ürünler ya da özellikler toplamı Latince’den gelen kültür terimini günü*müzdeki anlamına yakın bir biçimde ilk kez olarak 17 yüzyılda doğal hukuk düşünürü Samuel von Pufendorf kullanmıştır Ona göre, kültür doğaya karşıt olan ve belli bir toplumsal bağlam içinde ortaya çıkan tüm İnsan eserleridir 18 yüzyılın sonlarında ünlü Alman filozofu Kant da kültürü aynı anlamda insanın kendi rasyonel ve mantıklı özünden dolayı özgürce hayata geçirebileceği amaçların, ideallerin tümü olarak tanım*lanmıştır Bununla birlikte, esas Aydınlanma Ça*ğında oluşan kültür kavramının gerçek yara*tıcısı ünlü Alman filozofu Herder''dir Ona göre, kültür bir ulusun, bir halk ya da toplu*luğun yaşam tarzıdır Herderin söz konusu kültür kavrayışı, kültüre tarihsel bir boyut kazandırırken, günümüz kültür görüşüne çıkan yoldaki en önemli kilometre taşını meydana getirir Nitekim, antropolog E B Taylor 1871 yılında kültürü, bilgileri, inanç*ları, sanatı, ahlâki, yasaları, gelenekleri, ve bir toplumun üyesi olarak İnsanın edindiği bütün öteki eğilim ve alışkanlıkları içeren kompleks bütün olarak tamamlamıştır İktisadi üretim ve mübadele sistemini, akrabalık ve aile örgütlenmesi dizgesini, siyasi ve dini örgütlenmeyi, günlük yaşam kurallarını, ahlâk ve adalet sistemini, dili ve efsane, sanat, felsefe, ve hatta bilim üretimi*ni ihtiva eden bir şey olarak, bütün tarihsel ve evrensel boyutuyla kültür tanımı, bunun*la birlikte kültürü uygarlıktan ayırmaya yet*meyen, oldukça genel bir kültür kavrayışına tekabül eder Anglo-Sakson dünyada çok yaygın olan söz konusu kültür/ uygarlıkiktisat ve toplumsal hayatı kuran tüm faaliyetleri tanımlar Şu halde, kültür genel bir biçimde ve uygarlıkla eşanlamlı olarak, İnsan türü*nün hayatını, yaşam tarzını tüm diğer yaşam tarzlarından ayıran unsurlar bütünü diye ve daha özel olarak da, bir uygarlığı meydana getiren değerler toplamı şeklinde tanımlanabilir Bu bağlamda, farklı değer ya da kültürle*re sahip toplumsal veya etnik gruplar ara*sındaki doğrudan ve sürekli temasın sonu*cunda, gruplardan biri veya diğerinin ya da her ikisinin birden diğer grubun kültürünü, kültürel özelliklerini toptan veya kısmen be*nimsemesi sürecine kültürlenme adı verilir öte yandan, bir toplumun kendi kültürünü, kültürel değer ya da özelliklerini üyelerine aktarma sürecine, toplumu meydana getiren bireylerin, toplumun istek ve beklentilerine uygun olarak etkilenmesi ve değiştirilmesi işlemine kültür! eme denmektedir Aynı bağlamda ve yaklaşık olarak aynı anlam içinde, bir toplumsal gruba ait olan bilginin, yerleşik söylemlerle semboller dü*zeninin diğer kuşaklara iletilmesi süreci kül*tür aktarımı diye tanımlanır Yine, özellikle kültürlenme söz konusu olduğunda, bir kül*türel grubun üyelerinin başka bir kültürle temas içine girdikleri zaman kendi kültürle*rini ya da geleneksel kültür değerlerini tüm*den ya da bir bölümüyle yitirmelerine kül*türsüz!eşme veya kültür yitimi denir Aynı şekilde, bir İnsanın kendi kültürüne yabancı bir kültür, tümden farklı bir değerler ve normlar sistemi içine girdiği zaman, yaşadı*ğı yolunu kaybetmişlik, şaşkınlık veya yön*süzlük duygusuna kültür şoku adı verilmek*tir Öte yandan, modern toplumlarda, farklı, hatta çoğunluk rekabet halindeki kültürler ve alt kültürlerin varlığı dikkate alındığında, kendi kültür değerlerini, davranış veya yaşam tarzını ve dilini, sahip olduğu siyasi ve iktisadi güç sayesinde, diğer kültürlere empoze edebilen kültür hakim kültür diye tanımlanır öz*deşliği, Alman düşüncesinde Kultur ve Zivi*lisation ayırımıyla daha sağlıklı bir biçimde karşılanır Buna göre, kültür veya tinsel kül*tür semboller ve değerleri ifade ederken, uy*garlık ya da maddi kültür teknolojiyi, Kültür nedir Kültür Nedir? İnsan toplumuna özgü bilgi, inanç ve davranışlar büyünü ile bu bütünün parçası olan maddi nesneler Kültür, kavramının pek çok tanımı yapılmıştır Ama kültürler arası değerler farkındalığı ile ilişkisi içinde incelerken, bu toplumsal olayın daha özel bir tanımını yapmak gerekiyor Sanatı, edebiyatı, bilimi, folkloru, gelenekleri içerecek ve bunların karşılıklı ilişki ve bağıntı içinde oluşturdukları bütünü kastetmek üzere yapılan kültür tanımları, özel bir etkileşme olarak ele alınabilir Toplumsal yaşamın dil, düşünce, gelenek, işaret sistemleri, kurumlar, yasalar, aletler, teknikler, sanat yapıtları gibi her türlü maddi ve tinsel ürününü kapsamına alır Kültür: İnsanoğlunun biyolojik olarak değil de sosyal olarak kuşaktan kuşağa aktardığı maddi ve maddi olmayan ürünler bütünü Eğer biz kültürü, gündelik hayat içindeki yapısıyla tanımlayamazsak, her anki ilişkilerimizin toplamı olarak ele alamazsak kültürün etkisini ve gücünü yeterince göremeyiz Milyonlarca insanın hayatı, çalıştığı veya eğitim aldığı saatlerin dışında, kendisini bir sonraki çalışma gününe veya bir sonraki ders gününe bir biçimde hazırlamak için giriştiği bütün o ilişkilerden, olaylardan ve nesnelerden kurulmuştur Kültür işte bir anlamda budur Otobüs beklerden, yemek yerken, müzik dinlerken, ders çalışırken, eğlenmek ya da dinlenmek için bir yerlere gider ya da bir şeyler satın alırken, barınmak, örtünmek için ihtiyaç duyduğumuz maddeleri tüketirken girdiğimiz her ilişki, bizi çevreleyen her şey, bizi kurulu, devralınmış ve yeniden üretilen bir yapıya yönelten her bağ, kültür kavramıyla ifade edilebilir Kültür, etimolojik anlamda işlemek, ıslah etmek yoluyla bir toprağı daha verimli kılmak, bitki yetiştirmektir Aslında kültürle anlatmak istenen esas konu, insan yaşantısının hayvansal niteliklerden sıyrılarak insani bir görünüm kazanmasını sağlayan her şeyin kendisidir Kültür, cultum fiilinden gelir; bu da yetiştirmek, korumak ve göz kulak olmak anlamındadır Dahası bir topluluğun tüm faaliyetlerini yansıtan ve onu diğer tüm toplumlardan ayıran eylem ve düşünceler sistemi olarak ifade edilebilir kültür Bozkurt Güvenç''e göre kültür; toplum, insanlığın, eğitim süreci ve kültürel muhteva gibi değişkenlerin ve bunlar arasındaki karmaşık ilişkilerin bir bütünü ve işlevidir Demek ki kültür kapsamlı bir alanı içerir ve bilgi, inanış, sanat, ahlak kuralları, kanun, gelenek ve görenek, ayrıca topluluğun bir üyesi olarak insan tarafından kazanılan, geliştirilen daha birçok yetenek ve becerileri içeren karmaşık bir bütünü bünyesinde taşır Günlük dilde “kültürlü olmak” bilgili, görgülü, incelikli olmak anlamına gelirKültürlü kişi uygarlığın nimetlerinden bilinçli olarak yararlanan, eğitimli kişidir Kültür terimini günümüzdeki anlamına yakın bir şekilde ilk kez 17 yüzyılda Samuel von Pufendorf kullanmıştırOna göre kültür doğaya karşıt olan ve belli bir toplumsal bağlam içinde ortaya çıkan tüm insan eserleridir Alman filozof Immanuel Kant kültürü insanın mantıksal özünden dolayı özgürce hayata geçirebileceği amaçların, ideallerin tümü olarak tanımlamıştır Bir başka Alman filozof Herder kültürü bir ulusun, bir halk ya da topluluğun yaşam tarzı olarak yorumlamıştır Kültürü tanımlamaya çabalayanlardan bir diğeri de antropolojinin kurucularından Edward Burnett Taylor olmuşturOna göre kültür “bilgilerden, inançlardan, sanattan, ahlaktan ve insanın toplumda yaşayan bir varlık olması nedeniyle edindiği bütün öbür yetenekler ve alışkanlıklardan oluşan karmaşık bir bütün” dür Antropoloji ve etnoloji bilimleri geliştikçe kültür olgusunun karmaşıklığı daha da belirginleşmiş ve tanımlar da çeşitlenmiştirABD’li antropologlar ALKroeber ve Clyde Kluckhohn Kültür Kavramlarına ve Tanımlarına Eleştirel Bir Bakış -1952 adlı çalışmalarında kültürün 164 farklı tanımını verirlerBunlardan biri olan “öğrenilmiş davranış” yeterli bir tanım değildir çünkü hayvan türlerinin yaşamında da doğal davranışların dışında sonradan edinilmiş ya da öğrenilmiş davranışların payı vardırBir başka tanıma göre kültür “zihindeki düşünceler” den oluşurBu da yeterli değildir çünkü düşünceler toplumda ancak dilde, eylemde ve yaratılmış ürünlerde cisimlendikleri sürece bir anlam ve işlev kazanırlar Kültür, bir toplumun kimliğini oluşturur, onu diğer toplumlardan farklı kılar Kültür, toplumun yaşayış ve düşünüş tarzıdır Kültür, genel olarak iki öğeden oluşur a) Maddi Kültür Öğeleri: Binalar, her türlü araç-gereç, giysiler vb b) Manevi Kültür Öğeleri: İnançlar, gelenekler, normlar, düşünce biçimleri vb Kültürün maddi ve manevi öğeleri arasında sürekli bir etkileşim vardır Birinde meydana gelen bir değişim diğerini de etkiler turkforumuzbiz''den alınmıştır Kültür, toplumun doğal çevresinden yani coğrafi koşullardan etkilenir Örneğin, dağlık bölgelerde yaşayan toplumların kültürüyle verimli ovalarda yaşayan toplumların kültürü birbirinden farklıdır Özellikleri Kültür görelidir Yani her toplumun kendine özgü kültürü vardır Kültür tarihseldir Yani geçmişten günümüze süregelmektedir Kültür insan eseridir İnsanlar hem kültürü oluştururlar hem de kültürden etkilenirler Kültür durağan değildir Zaman içinde değişir Maddi öğeler daha hızlı değişir Ayrıca her toplumda kültürel değişim hızı birbirinden farklıdır Kültürün işlevleri Birey davranışlarını yönlendirerek toplumsal düzeni sağlar Topluma kimlik kazandırır Toplumu diğer toplumlardan farklı kılar Toplumsal dayanışma ve birlik duygusu verir “Biz bilinci” Toplumsal kişiliğin oluşmasını sağlar “sosyalleşme” Kültürün kazanılması İnsanların toplumları, ülkeleri birbirinden farklı da olsa biyolojik olarak birbirlerine benzerler, ama inanç, düşünce, tutum ve olayları algılayış tarzı bakımından farklıdırlar Bu farklılığı ortaya çıkaran etkenlerin başında içinde yetiştikleri kültürel yapıdır Bireyler, kültürü sosyalleşme süreciyle kazanırlar Sosyalleşme (Toplumsallaşma), (Sosyalizasyon): Birey, içine doğduğu kültürel ortamın özellikleri ana-babasından, yakınlarından, arkadaşlarından, okuldan, sokaktan ve iş ortamından öğrenir Ömür boyu süren bu öğrenme ve uyma sürecine sosyalleşme denir Birey sosyalleşme süreciyle içinde yaşadığı toplumun bir üyesi olur Olayları algılayış tarzından giyim tarzına, düşünüş tarzından davranış biçimine kadar her konuda kültürden etkilenir Sosyalleşme süreci, aynı toplumdaki bireyleri genel olarak birbirine benzetir Ancak aynı kültürel ortamda da yaşasa her insanın yaratılış özellikleri farklı olduğu için kişilikleri birbirinin aynısı değildir Temel kavramları 1- Üst Kültür: Bir toplumda geçerli olan genel kültür özellikleridir Toplumun her kesiminde bilinir ve benimsenir Örnek: Genel Türkiye kültürü, genel Çin kültürü, genel İtalyan kültürü gibi… 2- Alt kültür: Üst kültür içindeki din, dil, töre ve etnik köken bakımından kendine özgü özelliklere sahip toplulukların kültürüdür Örnek: Türkiye’deki Kürt, Laz, Alevi, Yörük kültürü, Amerika’daki Kızılderili, Zenci, Göçmen kültürü gibi… 3- Kültürleme: Toplumun, kendi kültürel özelliklerini yeni kuşaklara sosyalleşme yoluyla aktarmasıdır Örnek: Türk toplumunda yetişen bir kişi Türk gibi düşünür, davranır ve giyinir turkforumuzbiz''den alınmıştır 4- Kültürleşme: Farklı kültürlerin karşılıklı etkileşime girmesiyle gerçekleşen kültür alış-verişidir Kültürleşme süreci sonunda her iki toplum da yavaş ya da hızlı değişir Örnek: Aynı mahallede oturan Türk ve Kürt toplulukların zamanla birbirini etkilemesi, Avrupa birliğine üye ülkelerin kültürel etkileşime girmesi 5- Kültürel Yayılma: Bir kültürde ortaya çıkan maddi veya manevi kültür öğesinin dünyadaki başka kültürlere yayılmasıdır Örnek: Spagettinin İtalya’dan, ulusçuluk fikrinin Fransa’dan, tütünün içmenin Kuzey Amerika yerlilerinden, yoğurdun Türklerden dünyaya yayılması gibi… 6- Kültürel Gecikme: Bir toplumdaki maddi kültür öğelerinde meydana gelen değişim hızına, manevi kültür öğelerinin ayak uyduramaması oluşan uyumsuzluk ve görgüsüzlük durumudur Örnek: Cep telefonu (maddi kültür) hızla yaygınlaşmaktadır ancak onu kullanma görgüsü (manevi kültür) aynı hızda gelişmemektedir Bunun sonucu olarak toplu mekânlarda yüksek sesle konuşulmakta, tiyatro, cami gibi yerlerde kapatmaya özen gösterilmemektedir Ayrıca, apartman, kredi kartı, belediye otobüsü, sonradan görme zenginlik vb 7- Kültürel Şok: Kendi kültür ortamından başka bir kültür ortamına katılan bireylerin yaşadıkları bunalım ve uyumsuzluk durumudur Örnek: Almanya’ya giden ilk Türk işçilerin uyum sorunları, kentten köye gelin olan bir kızın uyum sorunu, Doğuda bir köye atanan yeni İzmirli öğretmen vb… 8- Kültür Emperyalizmi: Emperyalizm, bir ülkenin başka bir ülkenin kaynaklarını sömürmesi demektir Kültür emperyalizmi, gelişmiş ülkelerin az gelişmiş diğer kültürleri özellikle kitle iletişim araçlarıyla etkilemesi ve kendine benzetmesidir Kültür emperyalizmi, sömürgeciliği kolaylaştırır turkforumuzbiz''den alınmıştır Örnek: Batı kültürü, TV programları ve filmleriyle diğer kültürleri giyim, eğlence ve tüketim alışkanlıkları bakımından kendine benzetmektedir Böylece Batı, ürettiği ürünlere daha çok pazar bulacaktır 9- Kültürel asimilasyon: Bir kültürün, kendi içindeki azınlık kültürü eritmesi ve kendine benzetmesidir Asimilasyon normal bir süreçle olabildiği gibi devlet eliyle zorla da olabilir Örnek: Bulgar Türklerinin zamanla Slavlar içinde erimesi, Anadolu’daki Türklerden önceki eski halkların Türk kültürü içinde erimesi, Azteklerin Meksika kültürü içinde erimesi vb… 10- Kültürel Yozlaşama: Yabancı kültürlerin olumsuz etkisi ve toplumun kendi öz değerlerine yeterince sahip çıkmaması sonucu meydana gelen kültürel bozulmadır Örnek: Gençlerin batı kültürüne özenmesi, yardımlaşmanın yerini çıkarcılığın ve duyarsızlığın alması, anadilin yabancı kelimelerle yozlaşması, dini bayramların özünden uzaklaşıp tatile dönüşmesi, işyeri isimlerinin yabancı kelimelerden seçilmesi Kültür değişmeleri İnsanların yukarıda anlatılan her çeşit değeri ürettikleri ortama kültür çevresi diyebiliriz Kültür çevresi içinde bulunan insanlar belli kültür değerlerini üretirler ve özellikle dördüncü öğede hiçbir gelişme olmazsa ve kendi içlerine kapanıp yaşarlarsa yüzlerce yıl aynı değerleri saklarlar; kültür değerleri, başka bir deyişle, üretilen değerler, özlerinde ve niteliklerinde hiçbir önemli değişme olmadan kuşaklar boyu sürer gider İçine kapalı kültürler kendilerini, yenileyemezler Bunun sonucu er geç başka ve ileri kültürlerin etkisi altına girip onların içinde erirler Kültürler Arası Etkileşim Doğal akışı içinde yaşayan çeşitli kültürlerin birbirleriyle etkileşim içinde bulunmalarından kaçınılmaz Çünkü hiçbir kültür ürettiği değerler açısından tek başına gelişme için yeterli bir düzeyde değildir Kültür etkileşimi çeşitli yollarla sağlanır Bu yolları iki ana grupta toplayabiliriz a) insanların barış içinde özellikle ekonomik zorunluklar nedeniyle başka kültürlerden gelenlerle ilişki kurmalarıdır b) insanların savaş, zorunlu göç gibi nedenlerle, birbirleriyle istekleri dışında ilişki içine girmeleridir Kültür Değişmeleri Kültürler kendi hallerine bırakılır ve her türlü etkileşime kapalı kalırlarsa bir değişimin söz konusu olabilmesi çok zordur Olağanüstü bazı olaylar cereyan etmezse kültür çevresi kapalı olan toplumlarda gelişme hissedilmeyecek derecede ağır, hem de çok ağır olur Kültür gelişmesinde en önemli etken ise "etkileşim"dir insanlığın ilerlemesi, başka bir deyişle uygarlıkların yüksek düzeylere ulaşması, kültürler arası etkileşimin sonucudur ve bu etkileşim hele günümüzde hızını hiç umulmayan biçimde arttırmaktadır Kültür Değişikliği ve Devrim Devrim yöntemleri ve hedefleri Devrim ilkelerini yerleştirmek için gereken kültür ögelerni seçip, yerlerine konulacak yeni öğeleri saptama yerleştirebilmek için devrime inananların, diğer kesimleri de kendi saflarına çekebilmesi yolunda mümkün olduğu ölçüde insancıl yolları denemesi; değişen öğelerin ne ölçüde yerleştiğini saptayabilmek için sıkı bir denetleme gerektirir Devrimlerde zorlamA ilkesi asıl değil, istisna olmalıdır Ayrıca "gerçek" bir devrim demokrasiyi yerleştirmek için yapılırsa geçerli sayılabilir Türk devrimine genel bakış Türk İnkılabı tarihte görülen en önemli kültür değişikliklerinden birini gerçekleştirmiştir Devrimde üç kültür öğesi hemen bütünüyle değiştirilmiştir Ekonomik öğe yüzlerce yıl saklandığı kalıbından kurtulmuş ve dinamik bir yapıya dönüşmüştür Devlet, dayandığı meşruluk esasından başlamak üzere bütünüyle değişmiş ve eşitlikçi, çoğulcu bir demokrasiye geçiş için gerekli alt yapının kurulmasına çalışılmıştır Hukuk da aynı biçimde baştan aşağı yenilenmiştir Yurttaşın eşitliğine ve özgürlüğüne dayanan yepyeni bir hukuk sistemi getirilmiştir Modern bilim ancak Türk Devrimi ile tam olarak yurdumuza yerleşmiştir ve en önemlisi, diğer inkılâp adımları atılırken hep bilimin çizdiği çerçeve içinde kalınmıştır Sanatta, yeni ve modern kalıplar, gelenenksel güzellik ve toplum anlayışına geçmiş ve hemen her alanda sanat önemli olumlu gelişmeler kaydetmiştir Türk Devriminde üçüncü öğeye asla dokunulmamıştır Ulusumuzun ahlâk değerleri yeni kurulan hukuk sistemi içinde daha da yüksek bir düzeye erişmiştir Din öğesine de hiç karşılmamış, ancak bu öğenin devlet ve hukuk öğesi içine girmesi önlenmiştir Devrimler sırasında ahlak vb değiştirilemez, sadece hukuk kuralları değiştirilebilir Kaynak: Ansiklopedi |
Kültür Nedir? Kültür Neye Denir? Kültürün Öğeleri Nelerdir? |
09-11-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kültür Nedir? Kültür Neye Denir? Kültürün Öğeleri Nelerdir?KÜLTÜR VE ÖTESİ KÜLTÜR VE ÖTESİ Cemil MERİÇ, HİSAR Dergisi Sayı 93, Eylül 1971 Kelime de maskelidir, insan gibi; ülkeden ülkeye değişir kimliği, çağdan çağa değişir Kaynağında yakalayacaksın kelimeyi, akışını izleyeceksin; tanıyamazsın yoksa Ömrün yetecek mi bu yolculuğa, sabrın yetecek mi? Kültür yabancı bir kelime; yabancı, karanlık, ama sevimli Cazibesi biraz da müphemiyetinden geliyor Adını nasıl türkçeleştirsek: irfan desek olmaz, hars desek değil “Toplumsal ilimlerin en kaypak ve anlaşılması en zor kavramlarından biri kültürdür, diyor Şerif Mardin Teknik anlamda kullanılmadığı zaman beraberinde getirdiği çağrışımlar Picasso, Mozart, Beethoven, tiyatro, edebiyat ve sanatla ilgilidir” (Din ve İdeoloji S38) Neden Picasso, Mozart ve Beethoven de Farabî, Itrî veya Tagor değil? Bu garip takdimde şuurlu bir Türk aydını yerine bir amerikan misyoneri konuşuyor Asya'yı, Afrika'yı kültür mabedinden koğan hasta bir Batı hayranlığı Oysa, Ziya Gökalp'e göre “Medeniyet, müteaddit milletlerin müşterek malıdır yani beynelmileldir Kültür, bir medeniyetin her millette aldığı hususi şekildir yani millîdir Garp medeniyeti, fakat fransız kültürü, ingiliz kültürü Medeniyet sunidir, kültür tabi” (Türkçülüğün Esasları) Kültür, tamamlayıcı bir isimle veya fiil olarak XVI asırda kullanılmağa başlamış; tek başına XVIII asrın sonlarında fethetmiş batı dillerini Lalande anlamlarını şöyle sıralıyor: A- En dar ve en maddî manada, uygun temrinlerle bazı beden ve zihin melekelerinin geliştirilmesi (veya gelişmiş olması): “Kültür fizik, matematik kültürü” B- Daha genel olarak ve gündelik dilde: 1) Okumuş ve bu sayede zevkini, tenkit kabiliyetini, muhakemesini geliştirmiş insanın özelliği 2) Bu özelliği sağlayan eğitim “Bilgi, kültürün vazgeçilmez şartıdır, fakat yeter şartı değildir Kültür denince daha çok zekânın, muhakemenin ve duyarlığın niteliği akla gelir” (D Roustan) (Bu manada daha çok “genel kültür” tabiri kullanılır) C- Medeniyet (Vocabulaire technique et critique de la Philosophie, S 199, 200) Foulqué ise, almanca kultur civilisation karşılığıdır, fransızcadaki kültürün almancası bildung diyor (Dictionnaire de la langue philosophique) Ne kadar çabuk eskiyor sözlükler Şimdi de bir mütercimi dinleyelim: “Darwin'in şakirdi olan ilk evrimciler, toplumun adeta üst-yapısını meydana getiren davranışların, moral değerlerin, alışkanlıkların topuna birden “kültür” adını verdiler Bu tanımın fransızcadaki “kültür” ile pek münasebeti yok ama anglo-sakson antropolog ve sosyologların çoğunca benimsenmiş bir tarif bu Hatta bu sosyologlar, kelimenin manasını öyle genişlettiler ki, kültür, bu eserde olduğu gibi, zaman zaman toplum yerine kullanılmaktadır” (Kardiner-Preble, Introduction a l'ethnologie, S9) Vuzuha kavuştunuz mu? Araştırmalarımıza devam edelim: Krober'le Kluckhohn koca bir kitap yazmışlar bu kelime için: Culture, a critical review of concept and definitions Çeşitli yazarları taramışlar, 160 tarifini bulmuşlar kültürün Bu tariflerin kimi tasvirî, kimi tarihî, kimi normatif, kimi psikolojik, kimi “yapısal”, kimi jenetik veya yetersiz Kültür fikri, başlangıçta insanlığın umumî gelişmesine bağlı; insanlığın topyekûn ilerleyişinde bir merhale Aşağı yukarı medeniyetin kendisi, medeniyet ise barbarlığın zıddı Kültür ileri bir toplum durumu, daha doğrusu kuşaktan kuşağa aktarılan sosyal miras Bazı yazarlara göre, kültürle doğa iki zıt kavram “İnsanı hayvandan ayıran şey kültür olduğuna göre, insanın bu amaca varmak için yarattığı araçlara kültür araçları veya daha genel olarak kültür değerleri diyebiliriz,” diyor Fisher Albert Schweitzer de aynı fikirde: “kültür, -ferdin ruhî olgunlaşmasına hizmet ettikleri ölçüde- insanın ve insanlığın, her alanda ve her bakımdan kaydettiği gelişmelerin bütünü” Bunlar ahlakçı veya filozof görüşleri Antropologlar bu arka-plandan kopmamakla beraber, kültürden çok, kültürlerden söz ediyorlar Franz Boas kültür alanlarıyla, yani her birinin kendine özgü bir kültürü olan bölgelerle, kültürler arasındaki alışverişlerle uğraşan ilk antropolog Kültürlerin özellikleri ve tarihleri Boas'dan sonra incelenmeğe başlanır Antropologları birbirne düşüren bir anlaşmazlık da şu: daha çok toplum yapıları -yani bir grubun içindeki ilişkiler- üzerinde mi durmalı, kültürler üzerinde mi? Bu tartışma iki okula ayırdı antropologları: Malinowski'den ilham alan yapısalcı yahut yapısalcı-görevci eğilim (Malinowski'nin fikirleri için bak: Culture in Encyclopedia of the social sicences, cilt IV, S 621-645) Her kültürün, müesseseleri, eğitim sistemleri, teklif ettiği veya zorla kabul ettirdiği modellerle, fert kişiliğini, şuurlu veya şuursuz olarak, nasıl biçimlendirdiğini araştıran kültüralist mektep Konusu arkaik toplumlar olan bu tartışmaları bir yana bırakalım Sosyologlar teknik ilerlemelerin sebeb olduğu büyük değişiklikleri değerlendirmekte de birleşemiyorlar Yığın haberleşmeleriyle (mass media) uğraşanlar bu meseleye yeni bir boyut kazandırmakta; doğrudan doğruya mass media'nın, bilhassa televizyonun, radyonun, sinemanın, magazinlerin, reklâmın eseri olduğunu iddia ettikleri halk kültürü, yığın kültürü gibi bir takım kavramlar üzerinde durmaktadırlar Yığın kültürü, yayın organ ve araçlarıyla genelleşen mitler, kavramlar, tasavvurlar, yani oldukça ilkel bir kültür modelleri bütünüdür Bazı sosyologlara göre, tüketim toplumunun işine yaramaktadır bu kültür, konformizm yaratmakta, halka birşeyler bildiğini vehmettirmekte, mutluluk hakkında maddeci ve çocuksu imajlar telkin etmektedir Bazı yazarlara göreyse, yığın kültürü halk sınıfının yaşayış ve düşünüş alışkanlıklarını yükseltmektedir (Kısa bir özet için bak La Sociologie, Caseneuve et victoroff, 1970) Bu ele avuca sığmayan kavramın kimliğini, daha doğrusu kimliklerini belirtebildik mi? Hayır Kültür, her gün yeni bir macera ile sevgililerini hayretten hayrete sürükleyen bir nazenin "Çağdaş uygarlık" garip bir Sysiphos Zirveye tırmandıktan sonra, hasretle bakıyor ovaya ve kendini uçurumların cazibesine bırakıyor Kültürün en yüksek merhaleye ulaştığı ülkede,kültür yok artık: karşı-kültür, anti-kültür, hip-kültür, kültür-sonrası, devrimci-kültür var Bunlar, can çekişen bir medeniyetin ölüm hırıltıları mı? Bâkir ve dilber bir dünyanın müjdeleri mi? Bilemiyoruz Avrupalı sosyologlar, nazenini son kostümü, son hüviyeti içinde yakalamak ümidi ile, yeni dünyaya koşuyorlar Bir de bakıyorlar ki, bitnik'ler hipi olmuş, "free jazz" "rock"la "pop"u tahtından indirmek üzere Hareketin akıl hocaları bir yıl geçmeden unutuluveriyor, MacLuhan'ın yerini "teknoloji peygamberi" Fuller alıyor, uyuşturucu maddeler havarisi Tim Leary, Zen yayıcısı Suzuki'yi itibardan düşürüyor Amerika'dan gelen bu moda, Avrupa'nın resmi veya gizli festivallerinde baş tacı Kendini herkese kabul ettirmek iddiasında Belli geleneklere değil, bütün geleneklere düşman, bütün üslûplara asî Hayata birşey eklemek istemiyor, hayatı değiştirmek amacında Maziden gelen tüm sınırları, tüm yapıları, tüm değerleri yok etmek: kültür kavramını çatlatan bir davranış bu Artık kazanılmış bir bilgiler bütünü veya herşeyi okuyup, herşeyi unuttuktan sonra kalan" değil kültür, bir oluşum, bir tutum, "bir hayatı anlama ve yaşama tarzı" (Arthaud) Hayalin akıl, tecrübenin bilgi üzerindeki zaferi İdrâkin tepe taklak edilişi Keşfedilmesi, yaratılması gereken başka bir realite özlemi; eski yasaların ve ölçülerin yıkılışı İyiyi kötüden, sürekliyi geçiciden nasıl ayıracağız? Eserin kendisi yok ki ortada, şu eser daha önemli, öteki daha değersiz diyebilelim Ama kimse anlamıyor bu yeni kültürü, havariler şikayetçi "Kelime hazinemizde, düşüncemiz gibi, daha önce var olan bir dünyadan geldiği için kalleşlik ediyor bize" (MacLuhan) "İnsanlığın korosu" olan istikbal, henüz bir curcuna Bu devler veya cüceler ülkesinin bir çok Gulliver'leri var, en tanınmışı Edgar Morin'le, Jean Jacques Lebel İdeoloji ile teknik bu yeni kuşaklara güvensizlik veriyor sadece Ütopyalar istiyorlar, sıcak, tabiî ütopyalar Gençler için istikbâl yaşanan andır Gelenek paramparça ama yerine geçecek bir değer de yok Çağdaş medeniyet kendini inkâr eden bu isyan hamlelerini de bünyesine katabilecek mi? Bazı yazarlar hareketi Reform'a benzetiyorlar Onaltıncı asırda da bütün bir nesil, kurulu düzene karşı ayaklanmış, babalarla çocuklar arasında uçurum açılmıştı Luther tezlerini haykırdığı zaman otuz yaşındaydı, Melanchton yirmi Elebaşılar, genç üniversitelilerdi diyor Goodman Evet, kültürün kendi kendine savaş açışı bu Eski bir şarkının akordsuz tekrarı: dadaizm, sürrealizm Hem aynı, hem bambaşka (Karşılaştırmak için bak Nadaud, Historie du surréalizme) Medeniyetin şımarttığı bu Amerikan veletleri için "kültür, bir uyutma endüstrisi, arzuyu susturuş Oysa tabandan gelen devrim, Dionysos'tur, bayramdır, yığın arzularının vahşice doyuruluşudur" (Lebel) Dürüst ve erkekçe bir kavgadan kaçan bu hayal hastalarını biolojileri ile başbaşa bırakalım (Konunun iyi bir özeti için bak Le Monde, 11 Eylül 1970 L'autre culture) |
|