Çevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge Hakkında |
09-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge HakkındaKimya dönem ödevimin konusu ekolojik denge Kadın daha çok bilgi istiyor ama ben bulamıyorum -- |
Çevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge Hakkında |
09-11-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge HakkındaÇevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge Hakkında Çevre bilimi, canlıların birbirleri ve çevreleriyle ilişkilerini inceleyen bilimdir Ekosistem ise canlı ve cansız çevrenin tamamıdır Ekosistemi de abiotik faktörler (toprak, su, hava, iklim gibi cansız faktörler) ve biyotik (üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar) faktörler olmak üzere iki faktör oluşturur Kapsam Bu tanımlamadaki organizmalar; diğer bir deyim ile canlılar veya canlı çevre, insan, hayvan ve bitkilere ait bireyleri veya bunlardan oluşmuş toplumları ifade etmektedir Tanımlamanın içinde geçen organizmaların içinde yaşadıkları ortam deyimi ise cansız çevre olarak da ifade edilir ve hava, su, toprak, ışık gibi faktörleri kapsar Çevre bilimin; botanik, zooloji, mikrobiyoloji, fizyoloji, bitki beslenmesi, anatomi, morfoloji, patoloji, pedoloji, jeoloji, jeomorfoloji, mineraloji, fizik, kimya, meteoroloji ve klimatoloji gibi bilim dalları ile yakın ilgisi vardır Araştırma konusu, yöntemi ve amaçlarındaki bazı özellikleri yardımıyla çevre bilimi diğer doğa bilimlerinden ayırma olanağı vardır Çevre bilimi bütün canlılar için ortak olan ve canlılar üzerinde etki yapabilen temel konularla ilgilenir Diğer bir ayırıcı özelliği ise çevre biliminin bir canlıya ait belirli organları ve bu organlardaki hayat süreçlerini değil, canlıların içinde bulundukları hayat ortamı ve diğer canlılarla olan karşılıklı ilişkilerini incelemesidir Marksist Ekoloj Dünyanın özellikle 20 yüzyılın ikinci yarısından itibaren karşı karşıya Kaldığı çevresel sorunlar ve felaketler ile birlikte çevre sorununun politik yaşamdaki en önemli konulardan biri haline gelmesi ile modern düşüncenin köşe taşlarını oluşturan akımların ve düşüncelerin, düşünce sistemlerini oluşturan pek çok kavram ekolojik bir perspektif ile yeniden incelemeye alınmaya başlamıştır Bu çaba sonucunda bu akımlar ve sistemlere ekolojik bir boyut katılmaya çalışılmış ve/veya sistemde içkin olan ekolojik boyut araştırılmış ve ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır Gelmiş geçmiş en etkili kapitalist toplum eleştirmeni olarak Karl Marx da bu çabadan payına düşeni almış, Marksist teori bir kez de yeşil gözlüklerle inceleme konusu olmuştur Marx'ın teorisinde ekolojik bir boyutun olup olmadığına ilişkin üç farklı yaklaşım görülür Bu yaklaşımlardan ilki Marx'ı açık bir anti-ekolojist olarak itham eder İkinci yaklaşıma göre: Marx'ın çevresel sorunlara ilşikin bir takım farklı düşünceleri olmakla beraber, bu düşünceler Marx'ın düşüncesinin temel ekseninin dışında ve talidir Son yaklaşıma göre ise ekolojik boyut Marx'ın düşüncesinin merkezindedir Marx'ın teorisinin içerisinde ekolojik bir boyut var mıdır? Ayrıca Marx'ın bir antiekolojist olduğuna ilişkin savlar nelerdir ve haklılık payları var mıdır? Marx'ın düşüncesinde bir ekolojik boyutun varlığından sözedilebilirse eğer, bu düşünce sisteminin merkezinde midir, yoksa uzun uzun aramalar gerektirecek kadar kıyıda köşede ve bol bol yeşil boya gerektirecek kadar soluk ve cılız mıdır? Ekolojik yıkım ve çevre sorunlarının anlaşılmasında ve aşılmasında Marx'ın öngörü ve önerileri ne ölçü de ön açıcıdır ve ne gibi imkânlar sunar?Bu çalışma bu sorulara cevap aramak amacıyla başlatılan bir çabaya giriş ve başlangıç olması niyeti ile yapılmıştır Ekolojik disiplinler * Ekopsikoloji * Otokoloji * Topluluk Ekolojisi * Ekosistem Ekolojisi * Peyzaj Ekolojisi Ekolojik Denge Ekolojik denge,ekolojinin oluşturduğu faktörlerin döngüsüdürÖrneğin besin zincirindeki halkalardan biri koparsa bu olay ekolojik dengeyi de etkilerEkolojik dengenin bozulması da çevremiz ve biz canlılar için olumsuz sonuçlara neden olabilir |
Çevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge Hakkında |
09-11-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge HakkındaSera Gazlarının Ekolojik Denge Üzerindeki Olumsuz Etkileri Nelerdir Dünya üzerine düşen güneş ışınlarından çok, dünyadan yansıyan güneş ışınlarıyla ısınır Bu yansıyan ışınlar başta karbondioksit ve su buharı olmak üzere atmosferde bulunan gazlar tarafından tutulur, böylece dünya ısınır Işınların bu gazlar tarafından tutulmasına da sera etkisi denir Atmosferde bu gazların miktarının artması ısınmayı artırır Günümüzdeki tehlike, karbondioksit ve diger sera gazlarinin miktarindaki artışın bu dogal sera etkisini şiddetlendirmesinde yatmaktadır Binlerce yıldır dünyamizdaki karbon kaynakları kararlı kalırken, şimdi modern insanoğlu aktiviteleri-fosil yakıtlarin kullanımı, ormanların yokoluşu, aşırı tarım yapılması, atmosfere büyük miktarlarda karbondioksit ve diger sera gazlarının atmosfere salınmasına sebep olmaktadır Sera etkisi dünyamızı nasıl değiştiriyor? Yeryüzü güneşten gelen bir ışık enerjisi alır Bu enerjinin bir kısmı bulutlar ve yer yüzeyi tarafından yansıtılır Geriye kalan kısım atmosfer ve yeryüzü tarafından toplanır Yeryüzü, bir kısmı atmosfer tarafından soğurulan kızılötesi ışınlar yayar Bu kızılötesi ışınların uzaya giden kısmıyla yeryüzünde biriken güneş enerjisi dünyanın ortalama sıcaklığını sabitleyebilecek şekilde dengelenir Eğer atmosfer daha fazla kızılötesi ışın soğurursa, yeryüzü topladığından daha az enerji yayar ve bu ısınmasına neden olur Bu durum, ilk sıcaklıktan daha yüksek bir sıcaklıkta yeni bir denge sağlanana dek yeryüzün ışımasını artırır Buna sera etkisi denir Sera etkisi olmasaydı yeryüzündeki ortalama sıcaklık -18 derece olurdu Oysa,bugün sıcaklık 15 derece Kısaca kızılötesi ışınların atmosfer tarafından tutulması “sera etkisi” olarak adlandırılır, çünkü bitki seralarındaki camların iç tarafı, gezegenin atmosferi gibi görünen güneş ışınlarını geçirme ve nesneler tarafından seranın içine salınan kızılötesi ışınların bir kısmını geçirmeyerek tutma özelliğine sahiptir Ancak bu etki seraların içine hakim olan sıcaklığın tek sorumlusu değildir Camların iç tarafı havanın dolaşımını ve dolayısıyla ısının taşınarak azalmasını engeller Bu durum özellikle rüzgar kuvveti dikkate alındığında daha önemlidir Ancak, sera etkisinin bu son özelliği gezegeni çevreleyen uzay boşluğu için geçerli değildir ve bu anlamda sera etkisi olarak adlandırılan olaya dahil değildir Kızılötesi ışınları soğuran tüm gazlar sera etkisine neden olan gazlardır Bunlar, karbondioksit, su buharı, azot protoksit, ozon ve sentetik endüstri molekülleridir Etkileri, yoğunluklarına ve molekül başına soğurma kapasitelerine bağlıdır Yoğunlukla ilgili olarak su buharının durumu ayrıcalıklıdır, çünkü yeryüzünde bolca bulunan su iklim sisteminin ayrılmaz parçasıdır Su buharının atmosferdeki yoğunluğu havanın onu tutma kapasitesi ile belirlenir Endüstriyel çağın başından beri insan faaliyetleri sera etkisi yaratan başka gazların salımına sebep oluyor ve bu gazların atmosferdeki yoğunluğu belirgin ve düzenli bir şekilde artıyor Ek sera etkisi de küresel ısınmayı tetikliyor Bu “radyoaktif gelişme” 1990 ile 2004 yılları arasında yüzde 20 oranında artış gösterdi |
Çevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge Hakkında |
09-11-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge HakkındaKüresel Isınma Ve Ekolojik Dengenin Bozulması Küresel ısınma'nın sonuçları olarak buzulların erimesiyle, yükselen deniz seviyeleri ve kıyı şeridinde yaşayan insanların yer değiştirmeleri, gölle- rin ve nehirlerin kuruması dolayısiyle su kıtlığının baş göstermesi, insanları bekleyen tehlikeler olarak karşımızda duruyor - Uygarlık iklimin son derece istikrarlı olduğu bir dönemde gelişti Bugün hızlı ve çoğunlukla beklenmedik iklim değişikliklerinin yaşandığı bir çağa giriyoruz Dünyamızda bugün bu iklim değişiklikleri yaşamaktayız - Artan sıcaklığın bazı etkileri görülmeye başlandı Hindistan'ın buğday tarlalarını, Çin'in pirinç çeltiklerini suluyan HİMALAYA BUZULLARI hızla yok oluyor Diğer taraftan Gröland ve Batı Antartika'daki eriyen buz tabakalarına dikkat çekiliyor - Atmosfere salınan carbon emisyonunu hızlı bir şekilde azaltamazsak deniz seviyesi 12 metre yükselecek, kıyı şeridinde yaşayan 600 milyon insan başka yerlere göç edecek - 2002 De rekor düzeye çıkan sıcaklık ve kuraklık, Hindistan, ABD ve Kanada'daki tahıl hasadını azalttı Toplan Dünya hasadı 90 milyon ton düştü Tüketimin %5 altına indi Bu sıcak hava dalgaları 2003 te Avrupa'da 9 ülkede 52 binden fazla insanın ölümüne neden oldu İtalya'da 18 bini aşkın insan ölürken, bu sayı Fransa'da 14800 kişiydi - Amerika Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesindeki (NASA) Goddard Enstitü'sinde görev yapan bilim insanları 800 iklim izleme istasyonunun oluşturduğu küresel ağdan faydalanarak, yerkürenin ortalama ısısındaki değişiklikleri ölçüyorlar 1970 ten bu yana yerkürenin sıcaklığı 0, 6 derece yük- seldi Kayıtlara geçen en sıcak havaların 23 yılı, 1980'den bu yana yaşandığını belirtiyorlar Son 9 yıl içinde en sıcak günler yaşandı(2002-2003-2005-2006) Bu dört yıl gıda üretimi acısından en önemli bölgelerde, ekinler rekor düzeyde sıcaklık nedeniyle kuruduğu yıllar oldu - Sanayi Devrimiyle birlikte atmosferdeki carbondioksit (CO2) miktarı hızlı bir artış gösterdi Atmosferdeki CO2 her yıl artması, fosil yakıt kullanılması nedeniyle her yıl 7, 5 milyar ton, ormanların kesilmesiylede her yıl 1, 5 milyar ton karbonun atmosfere salımından kaynaklanıyor - 1 Derecelik ısı artışının, toplam canlı türlerinin %30 unu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bırakacak Pek çok ülkede ekinler kendilerine uygun sıcaklıkta ve koşullarda yetiştirildiği için, yetişme dönemindeki 1-2 derecelik küçük bir ısı artışı bile , Kuzey Çin ovası, Hindistan'daki Ganj ovası ve ABD' nin mısır üretilen bölgesi gibi önemli bölgelerde hasadı azaltabilir - Şimdi Yüksek sıcaklığın, bitkiler üzerindeki fotosentez olayına bakalım, Mohan Wali ve Ohio State Üniversite'sinde ki eko sistemin sürdürülebilirliği konusundaki bir araştırma, sıcaklık arttıkça bitkilerin Fotosentez faaliyetlerinin ısı 20 dereceye kadar arttığını gösteriyor Daha sonra fotosentez oranı sıcaklık 35 dereceye ulaşana kadar sabit kalıyor; ardından düşmeye başlıyor Isı 40 dereceye çıktığında ise FOTOSENTEZ tamamen duruyor - Fotosentezin durması bitkilerin verimini nasıl etkiliyor? Bir bitkinin yaşam döngüsündeki en hassas dönem, POLİNASYON'DUR Özelliklede Dünya'daki 3 temel gıda maddesi (Pirinç, buğday, mısır) bu süreçte çok daha hassasdır Mısırın üreyebilmesi için püsküllerindeki POLENLER, her mısır başağının ucundaki ince püskül liflerine düşmelidir Bu liflerin her biri, koçandaki tane yuvalarına bağlıdır Tane yuvalarının gelişebilmesi için, polen bu ince püskül liflerine düşmeli ve daha sonra bir yuvaya doğru ilerliyebilmelidir Sıcaklık normalin üzerinde olduğunda, püskül lifleri hemen kurur, kahverengine döner ve döllenme sürecinde üstüne düşen görevi yerine getiremez Sıcaklık, Pirinç polinasyonu üzerindeki etkileride bilim insanları tarafından incelendi - 34 Derecede % 100 olan pirinç polinasyonunun 40 derecede neredeyse sıfıra düştüğünü ve ürünlerin mafolduğunu ortaya çıkardılar - Dolayısiyle sıcaklığın 1 derecenin üstüne çıkması bile (Mısır, buğday, pirinç) verimini %10 azaltıyor Ve Yerkürenin artan nüfusu beslemesi giderek zorlaşıyor Ülkelerin ciddi bir şekilde KYOTO PROTOKOLÜ'nün gereklerini yerine getirmesi, atmosfere salınan CO2 miktarının hızlı bir şekilde azaltılması lazımdır |
Çevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge Hakkında |
09-11-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge HakkındaÇevre bilimi Ekolojik Denge 1866 yılında ekoloji terimini ilk kez kullanan Ernst Haeckel Çevre bilim, canlıların birbirleri ve çevreleriyle ilişkilerini inceleyen bilimdir Ekosistem ise canlı ve cansız çevrenin tamamıdır Ekosistemi de abiotik faktörler (toprak, su, hava, iklim gibi cansız faktörler) ve biyotik (üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar) faktörler olmak üzere iki faktör oluşturur Konu başlıkları
Bu tanımlamadaki organizmalar; diğer bir deyim ile canlılar veya canlı çevre, insan, hayvan ve bitkilere ait bireyleri veya bunlardan oluşmuş toplumları ifade etmektedir Tanımlamanın içinde geçen organizmaların içinde yaşadıkları ortam deyimi ise cansız çevre olarak da ifade edilir ve hava, su, toprak, ışık gibi faktörleri kapsar Çevre bilimin; botanik, zooloji, mikrobiyoloji, fizyoloji, bitki beslenmesi, anatomi, morfoloji, patoloji, pedoloji, jeoloji, jeomorfoloji, mineraloji, fizik, kimya, meteoroloji ve klimatoloji gibi bilim dalları ile yakın ilgisi vardır Araştırma konusu, yöntemi ve amaçlarındaki bazı özellikleri yardımıyla çevre bilimi diğer doğa bilimlerinden ayırma olanağı vardır Çevre bilimi bütün canlılar için ortak olan ve canlılar üzerinde etki yapabilen temel konularla ilgilenir Diğer bir ayırıcı özelliği ise çevre biliminin bir canlıya ait belirli organları ve bu organlardaki hayat süreçlerini değil, canlıların içinde bulundukları hayat ortamı ve diğer canlılarla olan karşılıklı ilişkilerini incelemesidir Marksist Ekoloji Dünyanın özellikle 20 yüzyılın ikinci yarısından itibaren karşı karşıya Kaldığı çevresel sorunlar ve felaketler ile birlikte çevre sorununun politik yaşamdaki en önemli konulardan biri haline gelmesi ile modern düşüncenin köşe taşlarını oluşturan akımların ve düşüncelerin, düşünce sistemlerini oluşturan pek çok kavram ekolojik bir perspektif ile yeniden incelemeye alınmaya başlamıştır Bu çaba sonucunda bu akımlar ve sistemlere ekolojik bir boyut katılmaya çalışılmış ve/veya sistemde içkin olan ekolojik boyut araştırılmış ve ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır Gelmiş geçmiş en etkili kapitalist toplum eleştirmeni olarak Karl Marx da bu çabadan payına düşeni almış, Marksist teori bir kez de yeşil gözlüklerle inceleme konusu olmuştur Marx'ın teorisinde ekolojik bir boyutun olup olmadığına ilişkin üç farklı yaklaşım görülür Bu yaklaşımlardan ilki Marx'ı açık bir anti-ekolojist olarak itham eder İkinci yaklaşıma göre: Marx'ın çevresel sorunlara ilşikin bir takım farklı düşünceleri olmakla beraber, bu düşünceler Marx'ın düşüncesinin temel ekseninin dışında ve talidir Son yaklaşıma göre ise ekolojik boyut Marx'ın düşüncesinin merkezindedir Marx'ın teorisinin içerisinde ekolojik bir boyut var mıdır? Ayrıca Marx'ın bir antiekolojist olduğuna ilişkin savlar nelerdir ve haklılık payları var mıdır? Marx'ın düşüncesinde bir ekolojik boyutun varlığından sözedilebilirse eğer, bu düşünce sisteminin merkezinde midir, yoksa uzun uzun aramalar gerektirecek kadar kıyıda köşede ve bol bol yeşil boya gerektirecek kadar soluk ve cılız mıdır? Ekolojik yıkım ve çevre sorunlarının anlaşılmasında ve aşılmasında Marx'ın öngörü ve önerileri ne ölçü de ön açıcıdır ve ne gibi imkânlar sunar?Bu çalışma bu sorulara cevap aramak amacıyla başlatılan bir çabaya giriş ve başlangıç olması niyeti ile yapılmıştır Ekolojik disiplinler
|
Çevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge Hakkında |
09-11-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çevre Bilimi Ekolojik Denge Nedir? Ekolojik Denge Neye Denir? Ekolojik Denge HakkındaCanlılarda Yaşam Ve Beslenme (Ekolojik Denge) Yeryüzündeki her bir canlı türünün yaşadığımız gezegende doğumundan ölümüne kadar bir görevi vardır Canlı türleri, yaşamış oldukları toprak, hava, su ve diğer canlı grupları ile birlikte dünya ekosistemini oluşturmaktadır Biyolojik çeşitlilik, yeryüzünde yaşayan bitki ve hayvan türleri gibi sahip olduğumuz tüm canlı varlıkları kapsar Bu kavram tür sayısındaki çeşitlilik yanında tür içindeki genetik farklılık ve yaşama alanlarındaki çeşitliliği de içermektedir Canlıların taşıdıkları gen sayısı bir bakteride 1000, bazı funguslarda (mantarlar)10000, çiçekli bitkilerde 400000 ve ev faresinde 100000 ‘e kadar değişmekte canlı türlerinin sayısı iyimser olarak 5 ila 30 milyon arasında tahmin edilmektedir Dünyada toplam 1742000 canlı türünün tanımlandığı ve 4926000 canlı türünün bulunabileceği belirtilmektedir Ülkemizin Asya ve Avrupa kıtaları arasında bir köprü görevi görmesi, ayrıca çok değişik iklim ve topoğrafik yapıya sahip olması, bitki ve hayvan türleri bakımından da oldukça zengin bir çeşitliliğin olması gerektiği sonucunu doğurmaktadır Türkiye’de 120 memeli, 413 kuş, 93 sürüngen 18 kurbağagil, 276 deniz balığı, 192 tatlı su balığı ve 60-80000 böcek türünün bulunduğunu bildirmektedirler Yine ülkemiz bitki türleri bakımından da oldukça zengindir Bütün Avrupa kıtasında 12000 bitki türü bulunmasına karşın ülkemizde 9000 bitki türü bulunmakta ve bu türlerin % 30 ‘u dünyada sadece Türkiye’ de bulunmaktadır Oldukça fazla sayıda bitki ve hayvan türünün tanımlandığı yer ve anavatanı ülkemizdir Tüm bu yönleriyle Türkiye, biyolojik çeşitlilik bakımından bir kıta özelliği arz etmekte olup dünyada eşsiz bir yere sahiptir BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK VE ZENGİNLİĞİN ÖNEMİ Insanlığın, tarım ve teknolojide sahip olduğu bugünkü seviyeye, biyolojik çeşitlilik ve zenginlik sonucu ulaştığını söylemek mümkündür Ekosistemin bize sunduğu birçok yarar vardır Bu yararlar insan hayatında yaşamsal öneme sahiptir Ekosistemin birçok yararları olmakla birlikte bunlardan birkaçı insanlara temiz su, hava, gıda, kereste sağlamak tıpta ve eczacılıkta yararlanma ve tarımda zararlı mücadelesini sağlamak, şeklinde sıralanabilir Ekosistemi oluşturan unsurların kimi yararları aşağıda verilmiştir 1-Bitki Çeşitliliğinin Önemi : Bitkiler havayı temizler, erozyonu önler, toprağa organik madde kazandırır, toprak yorgunluğunu giderir Diğer canlılara barınma ve beslenme ortamı sağlayarak ekosisteme devamlılık kazandırırlar Insanoğlu, eski çağlarda tarım toplumuna geçmesinden günümüze kadar çok sayıda bitki türünü kültüre almıştır Tarih boyunca 3000 kadar bitki türünün beslenmede kullanıldığı ve bunların % 30 ‘unun gıda üretiminin çoğunu karşıladığı belirtilmektedir Geri kalan türlerin de tarım için önemi büyüktür Bugün Genetik Mühendisliği ve Biyoteknolojideki ilerlemeler sonucu, günümüzde kullanılan çeşitlere yabani akrabalarından gen aktarımı yapılarak zararlı böcek, hastalık, yabancı otlar ve kuraklığa dayanıklı yeni çeşitler elde edilmektedir Bugün, tarımda kullanılmayan doğada bulunan birçok bitkinin gelecekte tarımda kullanılma potansiyeli vardır Bugün kültürü yapılan birçok meyve ve sebzenin ilk defa kültüre alındığı yer Türkiye’dir Bu türlerin ülkemizde bulunan yabani akrabalarının paha biçilmez değeri vardır Birçok bitki türü, tıp ve eczacılıkta eski çağlardan beri kullanılmaktadır Son yüzyılda, biyokimya bilimindeki gelişmeler sonucu birçok bitkiden çeşitli bileşikler elde edilmiştir Günümüzde 250000 bitki türünden, ancak 5000 ‘inin eczacılık değeri yönünden incelendiği kaydedilmektedir Gelecek yıllarda bilimdeki ilerlemelere bağlı olarak birçok bitkiden, değişik hastalıklar için bileşiklerin elde edilmesi mümkündür Ülkemiz tıp ve eczacılıkta kullanılan ve aromatik bitkiler yönünden zengin bir çeşitliliğe sahiptir Ayrıca süs bitkisi olarak ve peyzaj düzenlemelerinde kullanılan soğanlı bitkilerce de zengindir Önümüzde ki yıllarda, bu yönüyle değerlendirilebilecek çok sayıda bitki türü bulunmaktadır Yine tarımsal zararlıların mücadelesinde bazı bitkilerden elde edilen bitkisel kökenli ilaçlar kullanılmaktadır Doğadaki birçok bitki, bu yönüyle de önem arz etmektedir 2-Hayvan Çeşitliliğinin Önemi : Insanlar, ilk çağlardan günümüze kadar hayvanları avlayarak, evcilleştirerek gıda kaynağı olarak, taşımacılıkta, giyimde ve tıpta kobay amaçlı kullanmışlardır Yine kültüre alınan hayvanların yabani akrabaları, hayvan ıslahında kullanılmaktadır Böceklere bakıldığında 1200000 böcek türünden, ancak 750 tür kültür bitkilerinde zararlı olmaktadır Geri kalan türler bizim için faydalı türlerdir Bunlardan bazıları tarımda zararlı türlerin üzerinde beslenerek bu türlerin savaşımında kullanılmaktadır Bitkilerin büyük çoğunluğu tozlaşma için böceklere gereksinim duymaktadır Böcekler, bitkilerin tozlaşmasını sağlayarak bitki yaşamının devamlılığı ve çeşitliliğine olanak vermekte ve ekosistemin devamlılığını sağlamaktadır Yine böceklerin önemli bir kısmı, organik maddelerin ayrışmasını ve tekrar toprağa kazandırılmasını sağlamakta adeta doğada birer gönüllü temizlik işçisi gibi çalışmaktadır Bazı türler de kuşlar, balıklar, sürüngenler gibi hayvanların gıda kaynağı durumundadır Tüm bu yönleriyle, yeryüzündeki yaşamın böceklere bağlı olduğunu söylemek fazla abartılı olmaz 3-Ekosistemin Ekoturizm Olarak Sağladığı Faydalar: Doğaya dayalı turizm, ekoturizm olarak adlandırılmaktadır Ekoturizm son yıllarda artan bir önem arz etmektedir Teknolojik ilerlemeler ve yaşam biçimine bağlı olarak stres altındaki insanlar, doğada kendini dinlendirmektedir Milli parklara ve doğaya gidilerek stres atılmaktadır ABD’de Milli Parklar Servisi’nin 1998 yılı ölçümlerine göre, yaklaşık 300000 turistin milli parkları ziyareti ile, direk ve dolaylı gelir olarak 14 milyar dolar gelir elde edilmiştir Benzer durum dünyanın diğer ülkelerinde de vardır Dünya Turizm organizasyonu, ekoturizmin uluslar arası turizmin % 7’sine karşılık geldiğini bildirmektedir Ülkemizde de Fethiye’de bulunan Kelebekler Vadisindeki kelebekleri görmek amacıyla, tatil sezonu boyunca günübirlik olarak 15000 turistin ziyaret ettiği bildirilmektedir Biyolojik çeşitlilik ve doğal güzellikler bakımından, dünyada eşsiz bir yere sahip ülkemiz, ekoturizmde büyük potansiyel arz etmektedir Ülkemizin sahip olduğu doğal güzellikler ve biyolojik zenginlikler yurt içi ve dışında yeterince tanıtılmalı ve ekoturizm geliştirilmelidir |
|