Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anıları, atatürkün, hakkında, millet, nelerdir, sevgisi, vatan, yazı

Atatürk'ün Vatan Ve Millet Sevgisi Hakkında Yazı Ve Anıları Nelerdir?

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk'ün Vatan Ve Millet Sevgisi Hakkında Yazı Ve Anıları Nelerdir?



Atatürk'ün Vatan Ve Millet Sevgisi Hakkında Yazı Ve Anıları Nelerdir?
Atatürk'ün Vatan Ve Millet Sevgisi Hakkında Yazı Ve Anıları Nelerdir?

Atatürk'ün vatan ve millet sevgisine dair birkaç anısı

Vatanımın Toprağı Temizdir
Kral Edward İstanbul'a geldiği zaman, yatından bir motora binerek Dolmabahçe Sarayı'na yanaştı Atatürk de rıhtımda onu bekliyordu Deniz dalgalı idi ve Kral'ın bindiği motor inip çıkıyordu Kral rıhtıma çıkmak istediği bir sırada eli yere değdi ve tozlandı O sırada Atatürk de Kral'ı rıhtıma almak üzere elini uzatmış bulunuyordu Bunu gören Kral bir mendille elini silmek istediği bir anda Atatürk:
"Vatanımın toprağı temizdir, o, elinizi kirletmez!" diyerek, Kral'ı elinden tutup rıhtıma çıkarıverdi

Hakiki İnsan
Atatürk, muhtelif vesilelerle maiyetinde çalışan kimselerin samimiyet ve sadakatlarını imtihan etmesini gayet iyi bilirdi İnsanların halet-i ruhiyesini, niyet ve emellerini teşhis ve temyiz etmekte şelaleler saçan bir zekaya malikti
O büyük insan, bir gece Çankaya köşkündeki bir ziyafette devrin vekillerinden maruf bir zata şöyle bir sual sorar:
- Beni hakikaten sever misiniz?
Muhatabı hemen cevabı yapıştırır:
- Sevmek ne kelime Ata'm, taparım!
- Peki her dediğimi de yapar mısınız?
- Derhal
Atatürk, bu söz üzerine belinden tabancasını çıkarır ona uzatır
- Öyleyse, al tabancamı, sık kafana
- "Aman Atam" der, herhalde benimle şaka ediyorsunuz Benim ölmemi istemezsiniz Meseleyi anlayan Atatürk, yeleleri kabaran bir aslan mehabetiyle dışarıda hizmet eden askeri yanına çağırıp aynı sualleri sorup, cevabını aldıktan sonra, karşısında Toroslar'dan kopmuş bir kaya parçası gibi duran bu bağrı yanık Anadolu çocuğuna tabancasını uzatıp kafasına sıkmasını emreder Aslan Mehmetçik, bu emri bilatereddüt yerine getirir, fakat kendisine bir şey olmaz Çünkü, Atatürk, daha önce tabancasındaki merminin kurşununu çıkarmıştır
İşte o zaman, Atatürk yanındakilere şöyle der:
- Beni ve vatanı seven hakiki insanı gördünüz mü?

Geçmiş olsun
Karşısında kim olursa olsun, milleti ve devletinin haysiyet ve itibarını alakadar eden mevzularda seremoniyi aşarak hakikatleri ders verir gibi konuşmak yiğitliği Atatürk’le devlet literatürüne girmiştir 4 Ekim 1933’de Dolmabahçe Sarayı’nda, İstanbul’a gelen Yugoslavya Kralı II Aleksandr ile Kraliçe Mary’yi kabul etmiş, aynı akşam şereflerine ziyafet vermişti Baş başa kaldıklarında Yugoslav Kralı:

- “Size bir hakikati anlatmak isterim 1919’da İngilizler, Ege sahillerinizin işgali için Yunanlılardan evvel bana müracaat ettiler Çok cazip teklifler de yaptılar Fakat ben reddettim Ekselansınızı tanıdıktan sonra bu kararımın doğruluğunu bir daha anladım” dedi
Başkası olsa ne yapardı? Teşekkür ederdi değil mi?
Hayır! Yugoslav Kralı cümlesini tamamlayıp cevap bekler gibi tavır alınca, Atatürk ayağa kalktı, bunun üzerine kral da kalkmıştı Ona bir iki adım attı ve dudaklarında kendisine çok yakışan anlamlı tebessümü ile elini uzattı:
- “Geçmiş olsun majeste” dedi
Çünkü Mustafa Kemal’in, kendisine İstanbul Rumları şivesi ile Kosti dediği Yunan Kralı Konstantin, ordusu denize döküldükten sonra taç ve tahtını kaybetmişti
Atatürk ile devlet hayatımızda yaşanılan günü düşünme ve nabza göre şerbet verme illetinden kurtulunmuştur

Milletine Olan Güveni
Toplantıda kendisinden evvel söz söyleyenlerden biri ona: "Nereden ilham ve kuvvet" aldığını sormuştu; Atatürk bu soruya millet hizmetinde bulunan insanların ilham kaynakları hakkında, uzunca bir tahlil yaparak cevap verdi Sonunda kısaca demişti ki:
"Efendiler İlham ve kuvvet kaynağı milletin kendisidir; milletin müşterek arzusu, gerçek temayülüdür Varlığımızı, istiklalimizi kurtaran bütün teşebbüs ve hareketler; milletin müşterek fikrinin, arzusunun azminin yüksek tecellisinden başka bir şey değildir"

Herkesin Millete İnanmasını İstedi
Zaferi müteakip yaptığı seyahatte Samsun'a da uğramış, orada öğretmenlerle görüşüyordu
Öğretmenler adını konuşanların, kendisi hakkında çok sitayişkarane sözler söyleyişlerini sükunetle dinledikten sonra, onlara şu cevabı vermişti:
"Vatandaşınız olan herhangi bir şahsı, istediğiniz gibi sevebilirsiniz; kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi, evladınız gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz! Fakat bu sevgi, sizi milli varlığınızı, bütün muhabbetlerinize rağmen herhangi bir şahsa, herhangi bir sevdiğinize vermenize sebep olmamalıdır Bunun aksine hareket kadar büyük hata olmaz Ben ancak vazifemi yaptım Bana, bu ilhamı ve kudreti nereden aldığımı soruyorsunuz Cevap olarak diyebilirim ki, bugünkü uyanıklığı, düne, geçmişe borçluyuz Geçmişte bu milletin çektiklerinden büyük bir ilham ve kudret kaynağı olamaz!"

Millet Adamıydı
Milli Mücadele'nin buhranlı günlerinde, Ankara civarında yaptığı bir gezintiden dönerken, yolda sarıklı bir hocaya rast gelmişti Konuşurken, üstlerinden geçen uçağı göstererek, sordu:
"Hocam, bu uçak nasıl uçuyor?"
"Ne bileyim ben Öğretmediler ki bize?"
"Peki, sen ne bilirsin?"
"Ne mi bilirim Bu uçağa bin dersin, binerim, oradan kendini aşağı at dersin, atarım İşte ben bunu bilirim ama, bunu da senden öğrendim, Paşam!"
Mustafa Kemal, bu söz üzerine:
"Var ol hocam! Ama, şunu da bil ki, ben de senin gibiyim Ben de, milletin hiçbir arzusunu, hiçbir isteğini, hayatım pahasına da olsa, yapmamazlık edemem!"

Kırk Asırlık Türk Yurdu
1923 Martı'nın on beşinci pazar günüydü Atatürk, Adana istasyonunda trenden inmiş, sağı solu dolduran halkın coşkun alkışları ve "Yaşa, varol!" sesleri arasında yaya olarak şehre gidiyordu
Yarı yolda karalar giymiş bir kadın kalabalığı göze çarptı; sonra onların arasından ikişer levha taşıyan dört genç kız çıktı; Atatürk'ün önünde durdular, arkalarında bir kız daha göründü ve önüne geçti Hıçkırıklar, iniltiler ve yalvarışlarla dolu bir nutuk söylemeye başladı Bu genç kızın şahsın da henüz esir bulunan İskenderunlu Antakya'nın Türk olan bütün halkı, "Bizi de kurtar!"diye yalvarıyordu
Herkesin gözleri yaşarmıştı; hıçkırıklarını tutamayanlar vardı
Atatürk'ün de gözleri nemliydi ve başı eğilmiş gibiydi Genç kızın nutku bitince, alnı yükseldi; mavi gözlerinde ve pembe yüzünden bir çelik parıltısı görüldü Her kelimesi üzerinde kuvvetle durarak:
"Kırk asırlık Türk yurdu yabancı elinde kalamaz!" dedi
On altı yıl sonra Hatay davasının en heyecanlı günlerinde hasta ve bitkin olmasına, mutlak istirahat tavsiyesine rağmen, Hatay'a yakın olmak için tekrar Adana'ya gitti Dört saat ayakta durmak ve çalışmak gibi olağanüstü metanet gösterdi Hatay kurtuldu, fakat Atatürk'ü kaybettik
İsmail Habib bu bahsi şöyle bitirir:
"Hatay, Hatay! Seni kurtaran aynı zamanda senin şehidin oldu"


Alıntı Yaparak Cevapla

Atatürk'ün Vatan Ve Millet Sevgisi Hakkında Yazı Ve Anıları Nelerdir?

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk'ün Vatan Ve Millet Sevgisi Hakkında Yazı Ve Anıları Nelerdir?



"Biz milliyet fikirlerini tatbikte çok gecikmis ve çok ilgisizlik göstermiş bir milletiz Bunun zararlarını fazla faaliyetle telafiye çalışmalıyız Çünkü tarih, hadiseler ve müsahedeler insanlar ve milletler arasında, hep milliyetin hakim olduğunu göstermiştir"

"Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, ilk önce biz kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti; hissi, fikri, ve fiili olarak bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır Milli mücadeleyi yapan, doğrudan doğruya milletin kendisidir; Milletin evlatlarıdır Milli mücadelede şahsi hırs değil, milli izzeti nefs, gerçek saik olmuştur"

"Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir"

"Yurt sevgisi ona hizmetle ölçülür"

"Türkiye'nin bugünkü mücadelesinin yalnız Türkiye'ye ait olmadığını bütün arkadaşlarımız ifade etmiş iseler de bunu bir defa daha teyit etme lüzumunu hissediyorum Türkiye'nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi Türkiye azim ve mühim bir gayret sarfediyor Çünkü müdafaa ettigi bütün mazlum milletlerin bütün şarkın davasıdır ve bunu nuhayete getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan şark milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir"
"Türk vatanı bir bütündür, parçalanamaz"

"Millet sevgisi kadar büyük mükafat yoktur"

"Yurt toprağı, sana herşey feda olsun Kutlu olan sensin"

"Harp muharebe hele meydan muharebesi yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir, ulusların çarpışmasıdır Ulusların bütün varlıkları ile bilim ve teknik alandaki seviyeleri ile başarıları ile ahlakları ile kültürleri ile faziletleri ile kısaca göz ile görülür bütün güçleri ve varlıkları ile, her türlü araçları ve olanakları ile çarpıştığı bir sınav alanıdır"

"Gerçek kanaatim şudur Ulusumuzu harbe götürünce vicdanımda azap duymamalıyım"

"Bize milliyetperver derler Fakat biz öyle milliyetperverleriz ki, bizimle teşrik-i mesai eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz Onların bütün milliyetlerin icabatını tanırız Bizim milliyetperverligimiz herhalde hodbinane ve mağrurane bir milliyetperverlik değildir" "Biz milliyet fikirlerini tatbikte çok gecikmis ve çok ilgisizlik göstermiş bir milletiz Bunun zararlarını fazla faaliyetle telafiye çalışmalıyız Çünkü tarih, hadiseler ve müsahedeler insanlar ve milletler arasında, hep milliyetin hakim olduğunu göstermiştir"

"Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, ilk önce biz kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti; hissi, fikri, ve fiili olarak bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır Milli mücadeleyi yapan, doğrudan doğruya milletin kendisidir; Milletin evlatlarıdır Milli mücadelede şahsi hırs değil, milli izzeti nefs, gerçek saik olmuştur"

"Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir"

"Yurt sevgisi ona hizmetle ölçülür"

"Türkiye'nin bugünkü mücadelesinin yalnız Türkiye'ye ait olmadığını bütün arkadaşlarımız ifade etmiş iseler de bunu bir defa daha teyit etme lüzumunu hissediyorum Türkiye'nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi Türkiye azim ve mühim bir gayret sarfediyor Çünkü müdafaa ettigi bütün mazlum milletlerin bütün şarkın davasıdır ve bunu nuhayete getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan şark milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir"
"Türk vatanı bir bütündür, parçalanamaz"

"Millet sevgisi kadar büyük mükafat yoktur"

"Yurt toprağı, sana herşey feda olsun Kutlu olan sensin"

"Harp muharebe hele meydan muharebesi yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir, ulusların çarpışmasıdır Ulusların bütün varlıkları ile bilim ve teknik alandaki seviyeleri ile başarıları ile ahlakları ile kültürleri ile faziletleri ile kısaca göz ile görülür bütün güçleri ve varlıkları ile, her türlü araçları ve olanakları ile çarpıştığı bir sınav alanıdır"

"Gerçek kanaatim şudur Ulusumuzu harbe götürünce vicdanımda azap duymamalıyım"

"Bize milliyetperver derler Fakat biz öyle milliyetperverleriz ki, bizimle teşrik-i mesai eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz Onların bütün milliyetlerin icabatını tanırız Bizim milliyetperverligimiz herhalde hodbinane ve mağrurane bir milliyetperverlik değildir"
"Biz milliyet fikirlerini tatbikte çok gecikmis ve çok ilgisizlik göstermiş bir milletiz Bunun zararlarını fazla faaliyetle telafiye çalışmalıyız Çünkü tarih, hadiseler ve müsahedeler insanlar ve milletler arasında, hep milliyetin hakim olduğunu göstermiştir"

"Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, ilk önce biz kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti; hissi, fikri, ve fiili olarak bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulmayan milletler başka milletlerin avıdır Milli mücadeleyi yapan, doğrudan doğruya milletin kendisidir; Milletin evlatlarıdır Milli mücadelede şahsi hırs değil, milli izzeti nefs, gerçek saik olmuştur"

"Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir"

"Yurt sevgisi ona hizmetle ölçülür"

"Türkiye'nin bugünkü mücadelesinin yalnız Türkiye'ye ait olmadığını bütün arkadaşlarımız ifade etmiş iseler de bunu bir defa daha teyit etme lüzumunu hissediyorum Türkiye'nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi Türkiye azim ve mühim bir gayret sarfediyor Çünkü müdafaa ettigi bütün mazlum milletlerin bütün şarkın davasıdır ve bunu nuhayete getirinceye kadar Türkiye, kendisiyle beraber olan şark milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir"
"Türk vatanı bir bütündür, parçalanamaz"

"Millet sevgisi kadar büyük mükafat yoktur"

"Yurt toprağı, sana herşey feda olsun Kutlu olan sensin"

"Harp muharebe hele meydan muharebesi yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir, ulusların çarpışmasıdır Ulusların bütün varlıkları ile bilim ve teknik alandaki seviyeleri ile başarıları ile ahlakları ile kültürleri ile faziletleri ile kısaca göz ile görülür bütün güçleri ve varlıkları ile, her türlü araçları ve olanakları ile çarpıştığı bir sınav alanıdır"

"Gerçek kanaatim şudur Ulusumuzu harbe götürünce vicdanımda azap duymamalıyım"

"Bize milliyetperver derler Fakat biz öyle milliyetperverleriz ki, bizimle teşrik-i mesai eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz Onların bütün milliyetlerin icabatını tanırız Bizim milliyetperverligimiz herhalde hodbinane ve mağrurane bir milliyetperverlik değildir"

Alıntı Yaparak Cevapla

Atatürk'ün Vatan Ve Millet Sevgisi Hakkında Yazı Ve Anıları Nelerdir?

Eski 09-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk'ün Vatan Ve Millet Sevgisi Hakkında Yazı Ve Anıları Nelerdir?



MUTSUZ LİDER

Bir akşam sofrasının hararetli bir döneminde Mustafa Kemal, kişisel özgürlüğünün birçok bölümlerinden yoksun bırakılması acısını hüzün dolu sözlerle şöyle anlattı:

- "Şimdi siz buradan ayrılır, istediğiniz yerde gezer dolaşırsınız Benim gözümde bunun ne büyük mutluluk olduğunu bilemezsiniz Halime bakın, sahip olduğunuz bu özgürlükten yoksunum, cumhurbaşkanıyım ama köşeye atılmış ve özgürlüğü sınırlı bir insanım Bütün eğlencem, akşamları soframa topladığım arkadaşlara ayrılmıştır Haydi şimdi buradan ayrılıp bol bol dolaşın, istediğiniz yerlere girip çıkın, arzu ettiğiniz gibi eğlenin Ben de bunun hayaliyle avunurum" dedi

O akşam hepimiz masadan erken ayrıldık

Damar ARIKOĞLU
Kaynak: Damar Arıkoğlu - Hatıralar, 1961

ASKERLE GÜREŞ

Bir gezisinde, Kolordu binasının kapısında aslan yapılı bir Mehmetçik gördü Çağırdı ve güler yüzle sordu:
- Sen güreş bilir misin?

Yanındakilerden en kuvvetli görünenlerle Mehmetçiği güreştirdi Genç asker her zaman üstün geliyordu Çok neşelendi, ayağa fırladı

Ceketini çıkarıp Mehmet'e ense tuttu:
- Haydi, bir de benimle güreş!

Katıksız ve temiz Anadolu çocuğu Ata'sının yüzüne hayranlıkla baktı:
- "Atam," dedi "Senin sırtını yedi düvel yere getiremedi Bir Mehmet mi bu işi başarır?"

Gözleri doldu ve ağlamamak için gülmeye çalıştı

Tahsin UZER

Kaynak: Millet Dergisi, 1946

YANINA ALDIĞI İLK ER

Atatürk, Mudanya yolu ile Bursa'ya gidiyordu Kalabalık bir halk kütlesi iskelede etrafını çevirmiş bulunmakta idi Bir kadının, elinde bir kâğıtla Atatürk'e yaklaştığı görüldü Zayıf bir kadındı Ata'nın yolunu keserek titrek bir sesle:
- Beni tanıdın mı oğul? dedi Ben sizin Selanik'te komşunuzdum Bir oğlum var: Devlet Demir Yolları'na girmek istiyor Siz onu alsınlar dediniz Fakat Müdür dinlemedi Oğlumu yine işe almamış Ne olur bir kere de siz söyleyiniz
Atatürk'ün çelik bakışlı gözleri samimiyetle parladı Elleriyle geniş jestler yaparak ve yüksek sesle:
- Oğlunu almadılar mı? dedi Ben salık verdiğim halde mi almadılar? Ne kadar iyi olmuş Çok iyi yapmışlar İşte Cumhuriyet böyle anlaşılacak
Kadın kalabalığın içinde kaybolmuştu Ve Atatürk adeta kendinden geçercesine dolu bir sesle:
- İşte Cumhuriyetten beklediğimiz sonuç diyordu

Hulusi KÖYMEN

Kaynak: Uludağ Dergisi, 1941

KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR

Bir gece beraber oturuyorduk Yanımızda Siirt milletvekili Mahmut Soydan, şimdiki Macaristan elçimiz Ruşen Eşref Onaydın, bir de Soysallı vardı Atatürk, ertesi günü Büyük Millet Meclisi'nde okuyacağı söylevi hazırlıyordu Mahmut'la Ruşen Eşref not tutuyorlardı Atatürk ara sıra bana da, "Ne dersin?" diye soruyordu Ben ne diyebilirim? Hiç Sonra Atatürk bana döndü ve dedi ki:

- Bu memleketin efendisi kimdir?

Düşündüm Karşılığı o verdi:
- Türk köylüsüdür, dedi Ve devam etti:

- Türk köylüsü "Efendi" yerine getirilmedikçe memleket ve millet yükselmez!

Prof Mahmut Esat BOZKURT
1942

KAHRAMAN TÜRK KADINI

17 Mart 1923 Tarsus:

Mustafa Kemal istasyondan şehre doğru, bir süre yaya olarak yürüdü O nu görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsusluların arasından neşe ile selamlar vererek, ilerledi O sırada ansızın bir olayla karşılaştı

Milli Mücadele deki çete giysili bir kadın, Atatürk'ün yolunu keserek ayağına kapandı Gözyaşlarıyla şöyle haykırıyordu:
- "Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!"
Mustafa Kemal onu yerden kaldırmak için eğilirken kulağına bu kadının Kurtuluş Savaşında cephelerde çarpışmış olan (Adile Çavuş) olduğunu fısıldadılar

Gözlerinden iki damla yaş düşen Mustafa Kemal, bu güneşten yüzü yanmış kadının elinden tutup ayağa kaldırdı ve ona şöyle seslendi:
- "Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın"

ATATÜRK VE ÇOBAN ÇOCUK

ATATÜRK, Antalya'ya giderken yolda verdiği bir mola esnasında bir çocuğun söylediği türkü sesi duyarTürkü ilgisini çekince türküyü söyleyen kişinin yanına getirilmesini emrederAtatürk'ün yanındakiler türküyü söyleyen kişiyi bulurlarGenç bir çoban çocuk türküyü söylemektedir

ATATÜRK

- Türküyü sen mi söylüyorsun? diye sorduktan sonra
- Burada da söyle de dinleyelim der

Genç çoban türküyü bitirince Atatürk çocuğu alkışlar ve

- Biis biis, diye bağırır
Genç çoban ve yanındakiler anlamayınca ATATÜRK biis' in ne olduğunu izah eder

- Biis demek, beğendim, tekrar söyle demektir
Çoban bunun üzerine türküyü tekrarlar ATATÜRK'te, cebinden elli lira çıkararak çobana verir Çoban paraya bakar ve

- Biis biis diye bağırır

ATATÜRK, bu zeki cevaptan o kadar memnun olur ki, bir elli liralık daha çıkarıp verir ve yanındakilere dönerek o dönemde sürekli Türkiye'ye sataşan İtalyan diktatörü Mussoloni için

- İmkân olsaydı da, Musolini şu sahneyi görseydi ve cevabı işitseydi, hangi millete nutuk
söylediğini anlardı der

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.